18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 20 ŞUBAT 2020 PERŞEMBE Sanatçıya Alper Aydın’ın üç ayrı çalışması, “560.000” adlı yapıtında yaşam döngüsünü tamamlamış bir ağaç gövdesi, insan vücudunun doğada en son yok olan parçası koksiks ve insanın dünya üzerindeki başlangıcını temsil eden bir maymun heykeli bir arada görülüyor. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kültür yeni bir ‘SAHA’ İstanbul’da sanatçılara araştırma, üretim ve etkileşim imkânı sağlamak üzere ta çı Hera Büyüktaşçıyan ve SAHA Studio direktörü küratör Çelenk Bafra. sarlanan SAHA Studio; mekânı ilk kez stüdyo olarak kullanıp eser üreten sanatçıları Larissa AYÇA HAN İlk dönem sanatçıların ve eserlerinin tanıtılması için SAHA Studio’da yapılan basın toplantısı Araz, Alper Aydın, Özgür De na, SAHA Derneği Yönetim Kuru mirce ve Sibel Horoda’nın işlerini ser lu Başkanı Füsun Eczacıbaşı da katıl giliyor. dı. Eczacıbaşı, Gezi davasında yargıla Türk çağdaş sanatını görünür kıl nıp beraat eden, fakat daha sonra tek mayı amaçlayan SAHA Derneği’nin ta rar gözaltına alınan Osman Kavala’yı sarladığı stüdyo, Sıraserviler’deki 35 kastederek “Güne mutlu bir şekilde numaralı binada. Mekân dönüştürül başlamak arzusundaydık ancak, ne meden önce “bir 90’lar efsanesi” olan yazık ki yaşanan gelişmeler mutlulu Kemancı’ya ev sahipliği yapıyordu. ğumuza gölge düşürdü” dedi. Ardın SAHA Studio davet ettiği sanatçılara dan mekânla ilgili bilgi veren Eczacı en az altı ay boyunca çalışma mekânı, başı, Türkiye’de sanat ve sanatçının danışmanlık ve eser üretim fonu sağ temsilinde yetersizlikler olduğunu dü lıyor. Sanatçıları misafir sanatçı prog şündüklerini belirterek şunları söy ramı çerçevesinde davet eden kurul ledi: “Dünyada bu işler ya devlet des da ise deneyimli isimler yer alıyor: kü tekli ya da yine devletin desteğini alan ratör ve eğitmen Vasıf Kortun, sanat kurumlar tarafından yapılıyor. Bizde bu da söz konusu değildi. SAHA olarak oldukça sessiz ve sakin bir şekilde, sanatı ve sanatçıyı gölgelemeden destek oluyoruz.” Görmek için 3 gün Bir galeri ya da sergi mekânından ziyade, sanatçıların bir arada olduğu, etkinlikler düzenlediği, birlikte çalıştıkları ve birlikte ürettikleri bir mekân olarak kullanılıyor SAHA. Şu anda ise Larissa Araz’ın “Karanlıktan Başla Görmeye”; Sibel Horada’nın Taksim Bölmek Demek”; Özgür Demirci’nin “Sana Anatmak İstediğim Şeyler” ile Alper Aydın’ın “Yol”, “560.000 Yıl” ve “Nefes Projesi” eserleri ziyaret edilebiliyor. Farklı konu ve çalışma pratiğiyle üretim yapan sanatçılar; doğayı dönüştürmek, toplumsal hafıza, kimlik, bellek gibi kavramlar üzerine düşünmenizi sağlıyor. SAHA Studio’da bugün 18.00’de sanatçı Alper Aydın ve Yasemin Ülgen’in söyleşisi; yarın (cuma) Larissa Araz’ın sunum ve performansı ile, sanatçı Sibel Horada’nın Ayşe Erek’le yapacağı söyleşi izlenebilecek. Sonraki gün (cumartesi) 15.00’te ise Çelenk Bafra moderatörlüğünde SAHA Studio ekibi ve sanatçılarının katılacağı bir panel düzenlenecek. İmparatoriçe Eugenie, Beylerbeyi Sarayı’nda davet veriyor. Kedi İmparatoriçe’yi görmeye sergiye gitti Bu sayfalarda okumuştum; NDS rıldığı gibi ortaokul öğrencileri tarFransız Lisesi’nde ilginç bir ser zı da dizilmemiş, en doğal halleriy gi var:1867 yılında Osmanlı Sulta le duruyorlar! nı Abdülaziz, İstanbul’dan kalkıp taa Bir izleyici de şunu sordu küra Paris’e gitmiş, Osmanlı’nın da işle törlere, hünkâr beğendi yemeği de rinin sergilendiği Evrensel Sergi’yi İmparatoriçenin aşçısıyla Sultan’ın gezmiş! Hatta Londra’ya bile geç aşçısının ortak reçetesi sonucu mu miş! Onun dönüşünün ardından da çıkmış? Biz patlıcanı közleriz sade İmparatoriçe Eugenie, İstanbul’a ia ce, oysa beğendinin içindeki beşa dei ziyarete gelmiş, uzun süre kal mel sos Fransız usulü? Birlikte mi mış, hatta Kahire’ye kadar gitmiş. yapmışlar? Bu söylentinin kayıtlara Öyle gravürler var ki, şaşıp kalıyor geçmiş resmi hali yokmuş! Hünkâr sunuz, sergiyi onlar yazsın, ben size bu yeni tarifi beğenmiş, yemiş. Biz dedikodu yapayım: Osmanlı haneda de beğeniyor, yiyoruz, mesele ka nından Kenize Murad da sergidey panmış! Tarih meraklıları gidip ba di; Topkapı Sarayı’nın uzun yıllar yö kabilir gravürlere! neticiliğini yapmış Nuran Atasoy da en tatlı haliyle, iki asistanının yardı Pera’da İskoç Gecesi mıyla da olsa, geziyordu. Gravürler Sokak Kedisi bir tek sergi gez de kıyafetler, saçlar başlar çok hoş! meyle durur mu, Pera Palas’ta İs Eugenie’nin konuk olarak kaldığı Bey koç Gecesi varmış dediler. Tuva lerbeyi Sarayı’nda verdiği resmi da letli hanımların, smokin vette giydiği kıya li beylerin arasından içe fetin aynısını ri süzüldüm. Bazı bey giymiş, ken ler ekose eteklik giymiş, disini karşı çok da yakışmış, moda layan hanım olur mu, olur! “Keepers lar? Saçı ba of the Quaich Türkiye şı örtülü bir Chapter”miş gecenin kişi yok! Sul konsepti. Meğer İskoç tan da orada, en ihtişamlı haliyle. Küratör Si sokak.kedileri@cumhuriyetş.icleormİ.stkr oçayVzai7s’dkyaiılnehnimdzmüassetttreiersdiunenenvekani nan Kuneralp’in de söylediği nı alıyormuş. Türkiye’den de Selçuk ne göre zaten İmparatoriçe’nin kı Tümay bir şirketin Ortadoğu, Kuzey yafet ve saçları yeni bir moda estir Afrika ve Türkiye genel müdürü ola miş, bizim hanedanda. Hatta, ken rak master unvanı almış. disiyle Fransızca konuşan yok ha Bu derneğin 100’den fazla ülke nım yok diye üzülmüşler de yurtdı de üç bine yakın üyesi varmış ve bu şından yabancı mürebbiyeler geti Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlaya rip kızlarına evde yabancı dil öğret cakmış. Selçuk Tümay meğer onun me, ders aldırma modası da öyle için İskoç etekliği giymiş. İstanbul başlamış. Eugenie’nin İstanbul’da, burası, her köşesi ayrı bir dünya. Kapalıçarşı’da atlı arabayla geçtiği Herkes işini yapacak ki ülke yaşa gravür de çok güzel. yacak. Küçük çanak demek olan Qu HHH aich ile şerefe yapıldı, ben de içtim, Sultan Abdülaziz’in Paris’te ser alışık olmayınca çarptı tabii; İsken giyi gezerken bir görüntüsü var ki der Paydaş konser verecekmiş, iz şimdinin uluslararası toplantılarında leyemedim, evin yolunu bulup sız çekilen aile fotoğrafı gibi. İçinde yok dım! Çünkü neden? Sek içince çar yok, Abdülaziz, Japon İmparatoru’nun pıyor! Konuşmalar yapılırken canım kardeşi, Avusturya İmparatoru, Hol efendim, nasıl seviyorsanız öyle için, landa Kralı, Rus Çarı, İsveç Kralı, içinizde buzlu sevip içen var mı diye Fransa İmparatoru, İran Şahı, Belçi sordular, çoğu kişi buzlu içtiği hal ka Kralı, Yunan Kralı, Galler Prensi, de, hiç sesini çıkarmadı, utandığı İspanya Kraliçesi, Portekiz Kralı ve için. O çanakta da buz olacak ha Prusya Kralı! Ve şimdikilere yaptı li yok. İşte ondan. www.atlasant k.com www.atlasantik.com /atlasantik /atlasartantiquestore Bugün Aslında Dündü Tiyatro Fora, 25. yılında, Aslı Ceren Bozatlı’nın yazdığı, Tufan Karabulut’un yönettiği “İşgüzar Bir Tekerrür” oyununu önceki akşam Barış Manço Kültür Merkezi’nde sahneledi. Aynı günü tekrar tekrar yaşayan bir sahafın, tek müşterisiyle olan trajikomik öyküsünü anlatan iki kişilik oyunda, Tufan Karabulut ve Suzan Acun oynuyor. Suzan Acun’un “kadın” karakteri rengârenk ve canlı, seyirciyi gülümsetme yi “acaba şimdi ne söyleyecek, ne yapacak” diye heyecanla bekletmeyi başarıyor. Oyun kulağımıza, tekrarı olmayan bir hayatın içinde, ay Tufan Karabulut ve Suzan Acun. nı şeyleri yaparak, bir sürü ayrıntının farkında olamadan le 1993 yapımı Groundhog akıp geçmesine izin verdiğimi Day (Bugün Aslında Dündü) filzi fısıldıyor. Ve değişmek, ha mini hatırlatsa da kadın, karakyatın sıradanlığını değiştirmek teriyle farkı yakalamış.) için bir adım atmak gerektiğini 28 Şubat, cuma 20.30’da vurguluyor. (Zaman döngüsün Caddebostan Kültür de sıkışmak sinemaseverlerin Merkezi’nde izlenebilir. bildiği bir konu, oyun, özellik l Kültür Servisi Carmen sınır tanımıyor Cenk Erdem/Konuk Yazar Türkiye’de kültür sanat işlerinin özellikle organizasyon tarafında olanlar ve sıkı kültür sanat takipçileri çok iyi bilirler. Flamenko gösterilerinin biletleri anında satar hatta gösteriler kapalı gişe sahnelenir. Duygu alanı hep yukarıda olan Türk izleyicisi neredeyse tüm Akdeniz’de olduğu gibi tutkuludur, aşkta gözü karadır. Bizde dinleyici, Flamenkodaki tutkuya hemen koşar. Nitekim Akdeniz’de belki de en tutkulu gelenek olan Flamenko gecelerinden birinin daha biletleri tükenmiş durumda. 20 Şubat gecesi Cemal Reşit Rey’de Antonio Gades Dans Topluluğu sahnede Carmen’le coşturacak. Sadece Endülüs topraklarından çıkan İspanyol Flamenko geleneğine değil, tüm İspan yol danslarına duyduğu tutkuyu evrensel işlerle dans dünyasına kazandıran dev sanatçı Gades’in mirasını sürdüren dans topluluğu Carmen gösterisi ile acı, dram ve tutku dolu bir gece yaşatacak. 16 yıl önce kaybettiğimiz unutulmaz dansçı ve koreograf Gades’in başyapıt niteliğindeki uyarlamalarından biri olan Carmen, topluluk kurulduğundan beri sahneleniyor. Gades’in her biri müthiş yetenekli dansçılardan oluşan topluluğunun direktörü ise Gades’in sevgili eşi Eugenia Eriz. Pasion Turca ekibinin organizasyonu ile daha önce de Cemal Reşit Rey’de izleme şansı yakaladığımız gösteri bir kez daha aynı sahnede izleyiciyle buluşuyor. Prosper Merimee’nin ünlü Carmen karakterinin Bizet’nin müzikleriy le meşhur olan çok iyi bildiğimiz Carmen operasından sonra hikâyenin Flamenko uyarlaması adeta sahneyi yakıyor. İlk izlediğimde alev alev aşkla ayrılmıştım salondan. Gades’in uyarlaması ile Carmen karakteri öncelikle çok güçlü bir dansla karşımıza çıkıyor. Topluluk aşkı için ölümü göze alan, sınır tanımayan ve hayata meydan okuyan bir kadın olan Carmen’in tutkulu hikâyesini Flamenko tutkusuyla duman ediyor. Pasion Turca sayesinde konuşma şansı yakaladığım topluluğun direktörü Eugenia Eiriz de Carmen gösterisini tarif ederken oldukça samimi. Eiriz: “Koreografisiyle, müzikleriyle, kostümleriyle izleyiciyi kendisine hayran bırakan görsel bir şölen” tanımını yapıyor. Aşk ateşinizi yakacak bir geceye hazır olun. TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK YAYIN AKIŞI 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Tarımda Ne Oluyor? 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 14.00 Sağlıklı Günler 15.00 Haber masası 16.00 Günün Raporu 17.40 Piyasalar Kapanırken 18.00 Halk Ana Haber 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 İşin Aslı 23.00 Ayrıntılar 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 Sizi Böyle Alalım 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber 20.00 Mucize Doktor 00.15 Zümrüdüanka 10.30 Biz Bize 12.00 Haber 14.30 Ellerin Türküsü 15.30 Dünyadan Haberler 16.00 Güncel 17.30 Spor Haberleri 18.00 Ekonomi Haberleri 20.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Durgun Sular 22.00 Güncel 23.00 Ellerin Türküsü 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 14.00 Gün Ortası 16.00 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber 20.00 18 Dakika 21.00 Türkiye’nin Gündemi 23.00 Gün Bitiyor 00.30 18 Dakika 10.55 Büyüleyici İnsan Irkı 13.35 Araba S.O.S. 14.25 Yıldızlarla Buluşma 15.20 Ahmak Bilimi 15.42 Ahmak Bilimi 16.10 Tersane 17.05 Araba S.O.S. 18.00 Yıldızlarla Buluşma 19.00 Ahmak Bilimi 20.00 Otoyol Cehennemi 21.00 Uçak Kazası Raporu 22.00 Olağanüstü Hurda Arabalar 23.00 Sınır 10.35 Alaska’yı Mesken Tuttuk 11.25 Alaska: Son Sınır 13.05 Alaska’yı Mesken Tuttuk 14.45 Nasıl Yapılmış? 16.30 Altın Peşinde 19.10 Tamirat Tadilat 20.05 Hurda Avcıları 21.00 Dönüşsüz Yol 21.55 Ripley İle İster İnan İster İnanma! 22.50 Sokak Çılgınları 23.45 Dizel Kardeşler [email protected] Çocuklar için dünyayı yazanlar (3) Notos dergisinin yaptığı “En önemli 100 çocuk kitabı” soruşturması sonucunun ilk 10’unu geçen hafta yazmıştım. Kalanlar da önem sırası, kitap ve yazar adı olarak şöyle belirlenmiş: 23, 65, 89 Şimdiki Çocuklar Harika, Anıtı Dikilen Sinek, Ben de Çocuktum Aziz Nesin. 30 Sevdalı Bulut, Nâzım Hikmet. 38 Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca Yaşar Kemal. 46, 87 Hababam Sınıfı, Bacaksız Kamyon Sürücüsü Rıfat Ilgaz. 50 Fadiş Gülten Dayıoğlu. 54 Ben Bir Gürgen Ağacıyım Hasan Ali Toptaş. 57 Güneşi Bile Tamir Eden Adam Behiç Ak. 71 Kaşağı Ömer Seyfettin. 83 Keloğlan Hikâyeleri. 84 Kemalettin Tuğcu Kitapları. 85 Ökkeş Muzaffer İzgü. 88 Balina ile Mandalina Fazıl Hüsnü Dağlarca. 94 Masallar Eflatun Cem Güney. 100 Böğürtlen Cini ve Sarı Gaga Feridun Oral. Bunların dışında kalan tüm kitaplar yabancı yazarlı. Böylece 100 kitaptan 17’si yerli, 83’ü yabancı edebiyattan oluşuyor. Yabancı yazarların bu denli çok seçilmesi neden? Bu durum neyi yansıtıyor? Çocuk edebiyatımızın zayıflığını mı yoksa, yabancı yayınların yoğun bir tanıtımla öne çıkarıldığını mı? Yayıncılık alanı gelişti Yayıncılık, eğitim ve kültür alanında da uzman yayıncılarla gelişmiş görünüyor. Çocuk ve gençlik kitapları artık yaş grupları ve bu gruplara uygun kitaplar olarak yayımlanıyor. Çünkü artık bilinçli okur kitlesi, bilinçli annebabaöğretmen üçlüsü, bunları göz önünde tutarak kitap seçiyor. Öte yandan kimi yayınevlerince hazırlanan kitap künyelerinde kitabın editörü dışında dil uzmanı, görsel tasarımcı, ölçme değerlendirme uzmanı, program geliştirme uzmanı, gelişim uzmanı gibi uzmanlara yer verildiği görülüyor. Bu da çocuk kitaplarına bilimsel bir yaklaşım getirildiğini akla getiriyor ki acaba öyle mi? Yoksa dekor olarak mı kalıyor? Ders kitaplarının da değerlendirilmesi gerekiyor. Çocuklar için ufuk açıcı kitaplar Çocuk edebiyatının amacı, elbette çocuklara okuma, insan, ülke, dünya, doğa sevgisi kazandırmak kadar, onları etik ve estetik değerlerle yetiştirmek olmalı. Bu çerçevede o kadar çok kitap var ki… Ama ben üç kitaptan söz edeceğim. Sanki bunlar sıra dışı, özel olarak projelendirilmiş, kaleme alınmış ufuk açıcı kitaplar gibi. Şiire yaşamını adayan, evrensel şairimiz Ataol Behramoğlu’nun Çocuklar İçin 1919 Dersleri kitabı (Cumhuriyet Kitapları) 19 Mayıs 1919’un 100. yılı için yazdığı upuzun bir şiirden oluşuyor. Bir tarih öğretmeninin öğrencileriyle 1919’un ne anlama geldiğini konuşması biçiminde sunuluyor. Şiirde şu yargıya ulaşılıyor: “Sadece düşman ordularının/Topraklarımızdan, denizlerimizden/Sökülüp atılmasının değil/Çağdaş, saygın, bağımsız/Mutlu bir ulus olmamızın da/Başlangıç tarihidir bu” Sonuçta öğrenciler, 19 Mayıs 1919’un anlamını 6 derste öğreniyor, seviniyor ve mutlu oluyorlar. Behramoğlu da zaten öğrenmek sevinçtir, okumak mutluluktur, diyor. Çocuk edebiyatına yaşamını adayan Yalvaç Ural, Tarık Dursun K. ve Mehmet İlkorur’dan sonra Milliyet Çocuk, Milliyet Kardeş gibi birçok çocuk dergisinin yöneticiliğini yapmış, 100’ü aşkın kitabı pek çok ödülü olan, birçok dile çevrilen bir şair, yazar. Yeni yapıtlarından biri kaynağını Sümer hayvan masallarından alan Yabanöküzü Boznuzlu Tilki (Yapı Kredi Yayınları) adını taşıyor. 12 yıllık bir araştırma sonucunda yazdığı 46 masal için, insanlık tarihinin ilk edebiyat ürünleri diyor. Nelerin, nasıl anlatıldığı merak edilmez mi? Esra Alkan, Kalk Gidelim (Varlık Yayınları) dizisiyle çocukları Türkiye’yi tanımaya çağıran/yönlendiren, onlarda büyük merak uyandıran kitapların yazarı. TRT’de yaptığı 52 belgeselden birkaçını yazıya döken belgeselci yazar Alkan, bunları çocuklara sevdikleri dille anlatıyor. Önce Düzce, sonra Mardin, Sinop, Rize, Ahlat, Tokat... Yurdumuzu şehir şehir gezerek, hikâyelerini yaşam felsefesi katarak çocuklara ve kendini çocukluğuna taşıyan büyüklere anlatıyor. Özetle çocuklar için dünyayı yazanların hepsinin adını, kitaplarını yazamadım, ne kadar yazsam tam olmayacak. Ama hepsinin ellerine, yüreklerine sağlık. Yazılarımda adını görenlerin ilettikleri teşekküre, göremeyenlerin de verdikleri bilgiye, gösterdikleri ilgiye, desteğe ben de yürekten ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ertaş Antik... Değerli antikalarınız, tablolarınız, Osmanlı eserleriniz alınır. 0532 575 39 59
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle