02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 21 ARALIK 2020 PAZARTESİ Gençler okuyabilmek için mecburen krediye başvuruyor. 1.2 milyonu kredi alıyor HABER Öğrenci de muhtaç Gençlerde işsizlik oranı yüzde 27’ye ulaşmış durumda. Her 4 gençten biKabukcuoğlu, genç işsizliğinin kronikleşen bir sorun haline dönüştüğünü, iş bulmakta zorri işsiz. Üniversitedeki birçok lanan gençlerin üniversite eğigenç de öğrenimine devam edebilmek için öğrenim kredisine başvuruyor. Son verilere göre MUSTAFA ÇAKIR timini devam ettirmek üzere aldıkları kredileri de zamanında ödeyemediklerine dikkat 1.2 milyona yakın öğrenci öğrenim çekti. Kabukcuoğlu, gecikme zammı kredisi alıyor. Sonrasında bu kredi ve faiz ile kredi borçlarının katlanaborcunu ödeyemeyen binlerce genç rak arttığını vurguladı. var. Taksitler iki defa aksatıldığında Genç işsizlik oranındaki artışa işavergi daireleri devreye giriyor. ret eden Kabukcuoğlu, her 4 gençten Erteleniyor birinin işsiz olduğunu bildirdi. Kabukcuoğlu, kredi borcu olan öğrenİYİ Parti Eskişehir Milletvekili Ars ci sayısı, borcu olan gençlerin yükülan Kabukcuoğlu, gençlerin içinde nü hafifletmek için özel bir çalışma bulundukları durumu Meclis günde olup olmadığı, verilen burs ve kredimine taşıdı. Gençlik ve Spor Bakaler hakkında bilgi istedi. Gençlik ve nı Muharrem Kasapoğlu’nun yanıt Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, laması istemiyle soru önergesi veren yanıtında, salgının etkilerini azaltmak amacıyla alınan önlemler kapsamında öğrenim kredi borçlarının 3 aylık dönemde herhangi bir gecikme zammı, faiz veya YİÜFE uygulanmadan ertelendiğini bildirdi. Ödeyemeyeni açıklamadı Öğrenim kredisi alan öğrencinin borcunu, öğrenim gördüğü okulun normal öğrenim süresinin bitiminden itibaren 2 yıl sonra başlamak üzere kredi aldığı sürede ve aylık dönemler halinde ödemesi gerektiğini belirten Kasapoğlu, kredi alan öğrencilerin sigortalı bir işte çalışıncaya kadar kredi borcunu ödeme zorunluluğu bulunmadığını, sigortalı bir işe girene kadar da borcunu erteleme olanağının mevcut olduğunu söyledi. Kasapoğlu, askerlik süresince borçların ertelendiğini belirtirken Hazine ve Maliye Bakanlığı’na devredilen alacakların tahsili ve ödeme kolaylığı sağlanması amacıyla da 2011, 2014, 2016, 2017, 2018 ve 2020 yıllarında kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasının sağlandığını kaydetti. Yasa gereği borç taksitlerini 2 defa aksatan borçluların Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirildiklerine, tahsilatların da vergi dairelerince yapıldığına dikkat çeken Kasapoğlu, “20 Kasım 2020 tarihi itibarıyla 414 bin 723 öğrenciye burs ve 1 milyon 173 bin 324 öğrenciye öğrenim kredisi verilmektedir” dedi. Kasapoğlu, ne kadar öğrencinin borcunu ödeyemediği hakkında ise bilgi vermedi. l ANKARA Yerlikaya, haberimizin Uluslararası Göçmenler Günü tablosu ağırlaşıyor Mülteci düğümü ardından sessizliğini bozdu Sahte diplomayı savundu Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya, sahte lise diploması kullandığı ve ortaokul mezunu olduğunu ortaya çıkaran haberimizden günler sonra ilk defa açıklamada bulundu. Yerlikaya, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı “Doktoralı gençlerimiz bile işsizlikten evde otururken, lise diplomasının sahte olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen Sarayzade Hamza Yerlikaya devletten 4 maaş almaya devam ediyor” paylaşımından sonra sessizliğini bozdu. Özkoç’u etiketleyerek paylaşımda bulunan Yerlikaya, “Tasması kimin elinde olduğu belli olmayan Engin Özkoç. Şimdi iyi dinle; eğer benim diplomasız olduğumu ve 4 maaş aldığımı ispat edersen ben herkesten özür dileyip siyaseti bırakıyorum. Aksi durumda sen ne yapacaksın? İspat edemezsen milletvekilliğinden istifa edecek misin? Hodri meydan” dedi. Gazetemiz “Sahte diplomayla sistemi tuş etmiş” başlığıyla duyurduğu haberde, Yerlikaya’nın yargılandığı mahkemenin kararını göstermiş ve karara göre, ortaokul mezunu olan Yerlikaya’nın, sahte lise diploması kullandığını ortaya çıkartmıştı. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, AKP’nin yanlış politikaları nedeniyle Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci kampına dönüştüğünü; mültecilerin de yurttaşların da sorunlarının derinleştiğini ifade etti. Açıkel, Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yaklaşık 10 yıldır göçmen ve mülteci meselesiyle iç içe yaşayan ve bu meselenin oluşturduğu birçok krize maruz kalan bir ülke konumunda olduğunu dile getirdi. Suriye’deki iç siyasal çalışmanın bir insanlık dramına dönüşmesinde Saray’ın keyfi dış politikasının etkisi ve vebalinin büyük olduğunu kaydeden Açıkel, “Bugün resmi kayıtlara göre 3 milyon 600 bin sadece Suriyeli sığınmacı var ancak pek çok saha araştırmasının bulgularına göre bu sayı 4 milyonun üzerinde, diğer mülteci ve göçmenleri de düşündüğümüzde bu sayı daha da artıyor” dedi. ‘Saray, vurdumduymaz’ Saray’ın göçmen ve mülteci konusunda da şeffaf bir politika izlemediğini kaydeden Açıkel, “Sorunun tüm boyutlarıyla ele alınması için öncelikli olarak tam anlamıyla bir tespit çalışması gerekiyor ancak mülteci politikasındaki şeffaflıktan uzaklık, koordinasyonsuzluk ve vurdumduymazlık hem mültecilerinin insani taleplerini çözemiyor hem de böyle büyük bir mülteci nüfusun ülkede doğurduğu sorunları çözümsüzlüğe sürüklüyor” değerlendirmesinde bulundu. Suriyeli mültecilerin zor şartlarda yaşadığına ve kayıt dışı çalıştırıldığına işaret eden Açıkel, harcandığı iddia edilen 40 milyar dolarla Suriyeli sığınmacıların içler acısı yaşam koşullarının düzeltilemediğine işaret etti. Açıkel, AKP’nin Ortadoğu’daki maceracı politikaları yüzünden Türkiye’nin nitelikli nüfusunu Batılı ülkelere kaptırırken, Ortadoğu ve Orta Asya’dan niteliksiz göç alan bir ülke konumuna sürüklendiğini ifade etti. l MAHMUT LICALI / ANKARA VEDAT ARIK CHP COVID19 DANIŞMA KURULU ‘Aşıda süreç şeffaf işlesin’ CHP Covid19 Danışma Kurulu kullanılması düşünülen aşılarla ilgili şeffaf ve güven temelli bir süreç yönetimi istedi. “Acil kullanım onayı”yla ilgili yönetmeliğin de gözden geçirilmesinin istendiği açıklamada “Aşı ile ilgili üretim sürecinin kalite güvencesi de dahil olmak üzere tüm bilgiler ve verilerin Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na verilmesi sağlanmalıdır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu duruma ilişkin ‘acil kullanım onayı’ vermek üzere konularında yetkin, devlet ve şirket çıkar çatışması bulunmayan, liyakat ile belirlenmiş, bağımsız bilim insanlarından oluşan bir kurul kurulmalıdır. Karar süreci öncesinde aşıya ilişkin bilgi ve veriler şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalıdır” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘46 VAKA VAR’ Bu da Meclis’in korona tablosu MAHMUT LICALI CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, 17 Kasım’da Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Bugüne kadar 27. dönem milletvekillerinden testi pozitif çıkan ya da testi pozitif olmasa bile klinik bulgular nedeniyle Covid19 tedavisi gören toplam kaç milletvekili olmuştur” sorusunu yöneltti. TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç tarafından yanıtlanan önergede, “TBMM kampusu içinde hizmet veren Meclis Devlet Hastanesi’nde milletvekillerine yapılan Covid19 PCR testleri sonucunda önerge tarihi itibarıyla 46 pozitif vaka tespit edilmiştir” yanıtı verildi. Çalışırken kaptılar Adıgüzel, TBMM Başkanlığı tarafından açıklanan vaka sayısının yalnızca Meclis’te çalışırken koronavirüs kapan milletvekillerinden oluştuğuna işaret etti. Adıgüzel, “Seçim bölgelerine giderek virüs kapan ve testi orada yaptıran milletvekilleri daha fazla. Yalnızca Meclis’te virüs kapan milletvekillerinin sayısının 47 olması salgının boyutunu gösteriyor” dedi. Toplam 584 vekilden kaçının korona olduğu konusunda farklı sayılar dile getiriliyor. Aralık ayı itibarıyla AKP grubunda bulunan 289 milletvekilinden yaklaşık 60’ı, CHP grubunda bulunan 138 milletvekilinden yaklaşık 20’si, HDP grubunda bulunan 56 milletvekilinden yaklaşık 10’u, MHP grubunda bulunan 48 milletvekilinden 4’ü, İYİ Parti grubunda bulunan 36 milletvekilinden de 4’ü yakalandı. Bu kapsamda yüzün üzerinde milletvekilinin Covid19’a yakalandığı belirlendi. l ANKARA Tarım Ormanİş, ağaçlandırmak için OGM’ye başvurdu Kirazlı’da işgal sürüyor SARP SAĞKAL Tarım Ormanİş Sendikası, Alamos Gold şirketinin, maden ruhsatının iptal edilmesine karşın Çanakkele KirazlıBalaban alanını terk etmediğini duyurdu. Konuya ilişkin Orman Genel Müdürlüğü’ne (OGM) dilekçe yazan Genel Başkan Şükrü Durmuş, “Tarım Ormanİş’in ülke genelinde yürüteceği bir kampanya sonucu tamamının 2021 yılı içerisinde fidan dikimi yapılarak ağaçlandırılmasına talibiz” dedi. Bölgede altın arama çalışmaları için Koza Grup’un da resmi girişimlerde bulunduğuna yönelik duyumlar aldığını belirten Durmuş, “Sendikamızın ağaçlandırma talebi bir an önce dikkate alınmalı” ifadelerini kullandı. Tarım Ormanİş Sendikası, Çanakkele KirazlıBalaban’da 360 hektarlık alan için OGM’ye dilekçe yazdı. Tarım Ormanİş Başkanı Durmuş ve Genel Sekreteri Hüseyin Kozan imzalı dilekçede, bölgede maden işleten Alamos Gold şirketinin maden ruhsat süresinin uzatılmadığı ve izninin iptal edildiği anımsatıldı. “Şirket adına iştirakçi Doğu Biga Madencilik A.Ş’den 27 Ekim tarihinde saha, kurum yetkililerince teslim alınmıştır” denilen dilekçede, şirketin bölgeyi terk etmediği vurgulanarak “Saha Orman Genel Müdürlüğü’nce teslim alınmasına rağmen, ilgili şirket tarafından sahanın işgali devam etmektedir. Alamos Gold’a ait şantiye, iş makineleri ve güvenlik elemanları bugüne kadar sahadan uzaklaştırılamamıştır. 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre işgal ve faydalanma suçu işlenmektedir” ifadeleri yer aldı. Çanakkale ve Bayramiç Orman İşletme Müdürlükleri’nin “işgali görmezden gelerek suç işlediği” belirtilen dilekçede, sahanın boşaltılması için çağrı yapıldı. Dilekçede, “Maden şirketi tarafından tahrip edilen alanın sendikamız Tarım Ormanİş’in ülke genelinde yürüteceği bir kampanya sonucu tamamının 2021 yılı içerisinde fidan dikimi yapılarak ağaçlandırılmasına talibiz. Sahanın ağaçlandırılması işlemi için gerekli iznin verilmesini talep ediyoruz” denildi. OGM’nin alanın ağaçlandırılması için yapılan bu başvuruya hızla karşılık vermesini beklediklerini söyleyen Durmuş, “Koza Grup’un da maden çalışmaları için aynı yere girişimlerde bulunduğu duyumunu aldık. Sendikamızın ağaçlandırma talebi bir an önce dikkate alınmalıdır” çağrısı yaptı. l ANKARA Türkiye’de ‘aşıyı acil geliştirin’ baskısı doğru değil... Çin şirketinin ürettiği ve henüz faz 3 deneme sonuçlarının raporlanmasının bitmediği aşının “acil kullanılması” kararı çıktı; aslında karşı karşıya olduğumuz pandeminin yarattığı aciliyette doğru bir karar olmasına rağmen, saydamlık eksikliğinden ötürü, bu kararda bile yoğun şüpheler tartışıldı. Bakanlık gerçek vaka sayılarını sakladığından ötürü, insanların kafasında hep bir acaba sorusu takılı duruyor... Bakanlık, salgında kaybettiğimiz insanların sayısını bile açıklamıyor. Ama başka kaynak ve hesaplamalardan yola çıkarak, bakanlığın açıkladığının en az 3 katı kadar daha fazla kayıp verdiğimiz ortada. Aynı vaka sayısına sahip gelişmiş ülkelerdeki ölümlerle kıyasladığımızda, “acaba bizdeki virüs bize kıyak mı geçiyor”, diye dalga geçiyor insanlar. Ama felaketten siyasi başarı çıkaramazsınız. Çin aşısı üzerine, sanırım bakanlık, faz için deneylerinin bir ön raporu açıklanmadan ve halk saydam bir şekilde bilgilendirilmeden, aşılama kampanyasına başlamayacaktır. Bu güvenilirlikle de ilgilidir. Bakanlar yarışıyor adeta Aslında bu yazıda dikkat çekmek istediğim ana konu, hem Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın hem Sağlık Bakanı’nın aşıların geliştirildiği laboratuvarlarda çok sık görünmesi ve çalışılan aşıların ne zaman uygulamaya konacağı hakkında sık sık açıklamalarda bulunmalarıdır. En son nisan ayında yerli aşının kullanıma hazır olacağını duyurdular. Adeta birbirleriyle yarış halinde! Bu çok yanlıştır. Aşı çalışmalarını yürütenler, kendilerine göre şüphesiz ki bir çalışma takvimi hazırlar. Bakanlar ise ikide bir laboratuvarda boy göstermesinler. Evet, bilgi alıyorlar, ama bir bakıyoruz, oradaki iyimser takvimi açıklıyorlar. Aşı geliştirme çalışmaları önceden hazırlanan takvime büyük ölçüde uymaz. Zaman sarkar, başka çalışmalar gerekir, faz 1, 2 ve 3 aşamalarının çok sağlıklı ve tüm uluslararası kurallara göre yürütülmesi gerekirken, kendilerini bakanlıkların “hadi bir an önce üretin” baskısı altında hisseden araştırmacılar, çalışmaları sıkıştırabilir ve sonuçta üretim aşamasında kısa zamanda hemen sonuç alma sürecine girilir. Başarı hikâyesi politik değil, bilimsel Bu tehlikelidir, sonrasında çıkabilecek beklenmedik sonuçların üstesinden gelmek mümkün olmaz. Hem insanımıza zarar veririz hem de uluslararasında sarsılacak güveni tamir etmemiz mümkün olmaz.. Bu nedenle, bakanların yerli aşı üretimi üzerinde bağlayıcı açıklamalardan kesinlikle kaçınmaları ve araştırmacıları gönül rahatlığı içinde işlerini gereği gibi yapmaya bırakmaları şiddetle önerilir. Aslında madalyonun öteki yüzünde de araştırmacılarımızın bakanlara takvimli ve umutlu konuşmaktan kaçınmaları gereği var. Hükümet üyeleri, bakanlar ve Cumhurbaşkanı bir an önce bir başarı hikâyesi istiyorlar. Fakat bu başarı hikâyesinin onlara değil, yerli aşıyı üreteceklere ait olduğunu da bilmeliler. Aşı üretiminde siyasi şovun yeri olmamalı. Çin aşısına 500 milyon dolar, peki bizim araştırmacılara?.. Şüphesiz ki desteklediniz, para da verdiniz. Zaten bunu yapmak zorundasınız. Ayrıca verdiğiniz para, bugün kullanıma giren dünyadaki iki aşının geliştirilmesine harcanan paranın yanında devede kulak bile değil. Acaba Çin şirketlerinin geliştirdiği iki aşının maliyetlerini merak etmiyor musunuz? Dudaklarınız uçuklar... Dünya çapında denemeler yapıyorlar, en az 50 bin 100 bin kişi üzerinde sonuçlarını alıyorlar. Bizim yerli aşı(lar) acaba sadece Türkiye’de mi denenecek, uluslararasına çıkacak mı? Araştırmacılarımızın plan ve programında denek sayısı kaç öngörülüyor? Aşı geliştirenlere dağıtılan paraların çoktan bittiğini sanıyorum. Ama 50 milyon doz Çin aşısına yaklaşık 400 500 milyon dolar ödeyeceğiz. Yani para var! Yerli aşı geliştiricilere bunun en az beşte birini hazır etseydiniz, çok daha hızlı, seçenekli, bir laboratuvarda iki üç aşı adayı ile değil 10 15 aşı adayı üzerinde paralel çalışmayla daha hızlı sonuç alınabilirdi. Özetle önemli olan nisanda yerli aşı değil, yıl içinde, sağlıklı, her şeyiyle saydam üretilen doğru aşı.. Yanlış politikalarla hızlı ve doğru kararlar alamazsınız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle