15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 21 KASIM 2020 CUMARTESİ HABER Son bir haftada sanki tarihin akışı hızlandı. Damat bakan gitti, ekonomi yönetiminde kadro değişikliği geldi. Faiz artırıldı; iktidar, başta Erdoğan olmak üzere, “adalet, demokrasi, hukuk” sözlerine daha fazla yer vermeye başladı. Ezberlemeyen kaldıysa yeniden hatırlatmakta yarar var. “Adalet, demokrasi, hukuk” sözcükleri, bu siyasi hareketin kendisini zorda hissettiğinde, manevra alanı daraldığında gündeme getirdiği sözcüklerdir. Sonuçta bunlar “tramvay”dır, “araç”tır. Öyleyse sıkışmanın karakterini doğru saptamak gerekir. Sıkışma başta ekonomiktir. Ekonomide den izin bittiği, vergilerle, pahalılıkla birleşen yükün sırtımıza bindirildiği bir dönemden geçiyoruz. Dünya ekonomisi de zorda; kapanma, küresel ticareti etkiliyor. Böyle bir ortamda sıcak para akışı da kesilmişken, ekonomiyi toparlamak zorlaşıyor. İktidar bunu gördü; sistemi ya da lideri değil, kişileri hatalı gösterip feda ederek, finans kapitale taviz vererek “yola devam” dedi. Sıkışma aynı zamanda siyasidir. İçeride bu ekonomik tablo, iktidar ortaklarının seçmen desteğini azaltıyor. İki turlu, yüzde 50 artı bire dayalı sistemle yeniden iktidar olma ihtimali zayıflıyor. O halde yapılacak olan, iktidarda kalmak için, kısmi bir sistem değişikliğinin yollarını döşemek. Bu da “demokrasi, hukuk, adalet” yeni söyleminin altında tabanı toparlamak ve muhalif partilerin bu talepler etrafında kurduğu eleştiri zeminini kapatarak oy kaymalarını engellemek amacını taşıyor. Daha fazlası değil. Söylemden öteye değişiklikler, hak arayan işçinin, emekçinin sesinin daha gür layan bir iktidarın Amerikan seçimlerine göre pozisyonunu yeniden ayarlamasına bakarak bunu bir daha anlıyoruz. Dünyada Biden’in seçilmesinden sonra bu denli kadro ve söylem değişimine giden başka iktidar var mı? Emperyalizme karşı Türkiye’yi Yeniden yol ayrımı kim zayıflatmış bu durumda? “Dış güçler” mi? “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Atatürk’ü çıkması anlamına gelecek. Oysa ekonomik tablo, “adalet, demokrasi, hukuk” alanına emekçinin dahil edilmesine izin verecek durumda değil. İyi ama niye şimdi? İki hafta önce de ekonomi böyleydi; iki hafta önce de iktidar partisinin oyları düşmekteydi. Bu noktada iç gelişmelerden ziyade, dış gelişmelerin, en başta da Amerikan seçimlerinin sonuçlarının belirleyici olduğunu söylemek mümkün. İktidar her türlü tehdit, hakaret dolu tarzına rağmen, Trump’ın yeniden seçilmesini umdu. Gerçekleşmedi. Şimdi Biden özelinde ABD yeni yönetimiyle ilişkilere hazırlanan, söylemini ve kadrolarını buna uyumlu hale getirmeye çalışan bir iktidar taktiğiyle karşı karşıyayız. Bu şu demek aslında: “Biz dışa bağımlıyız, ekonomimiz kötü; eleştirilerinin sınırı içinde ve elindeki kozlara karşı kısmi tavizler vermeye hazırız. Bak başladık bile”. bu kadroların benimsememesinden doğal ne var? Peki, yeni Amerikan yönetimine kısmi tavizler vererek iktidarın gücünü tekrar pekiştirmesi mümkün mü? Bence asıl zorluk iktidarın içerideki ortaklarıyla ilişkisinde düğümleniyor. İktidarın yeni duruma göre “söylemini, kadrolarını” hızla değiştirmesine bakan ortaklarının, bunun iç ittifaklarda da bir değişimi tetikleyebileceğini görmemeleri imkânsız. Kartların her anlamda yeniden karıldığı bu dönemde; bir suç örgütü liderinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na dönük tehditlerini, iktidar ortağı partinin buna dönük destekleyici sözlerinin zamanlamasını tesadüf olarak göremeyiz. Tarzlar savaşıyor. İktidara da mesaj elbette. İktidarın dış ittifaklarla iç ittifakları aynı anda yönetmesi ya da uyumlu hale getirmesi zorlaşıyor. Bu yeni bir yol ayrımı; AKP’nin görüntüde de olsa başlatmaya çalıHani millicilik, bağımsızlıkçılık? şacağı “hukuk, adalet” soslu taktiğiyle, siyasetin ve hukukun alanını kapatan mafyalaşma çizgiDemek ki hep söylediğimiz üzere si arasında ve iktidar paylaşımının ekonomik bağımsızlık olmadan siya bu iki tarz doğrudan çatışmadan si bağımsızlık da olmuyor. Son yıl nasıl sürdürüleceğinde düğümlelarda iç siyasette durup durup kar nen bir yol ayrımı. Sonucu ne olurşıtlarını “gayri milli, vatan haini, ba sa olsun, yeni bir döneme girdiğimiğımsızlığa karşı tehdit” olarak kod zi söyleyebiliriz. ARINÇ’IN AÇIKLAMALARI FARKLI DEĞERLENDİRMELERE NEDEN OLDU Arınç tartışılıyor Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare üyesi Arınç’ın hukuk vurgusu yaLEYLA parak Demirtaş ve KILIÇ Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğine yönelik açıklamalarına MHP ve bazı AKP’lilerden tepki gelirken muhalefetten birçok isim destek verdi. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Üyesi Bülent Arınç’ın eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğine yönelik açıklamaları iktidar ve muhalefet cephesinde farklı tartışmaları beraberinde getirdi. AKP içinde Arınç’ın açıklamalarına hem destek hem de eleştiri yöneltilirken, MHP ise tepki geldi. Cumhuriyet’e konuşan ve sosyal medya paylaşımında bulunan iktidar ve muhalefet partilerinin temsilcilerinin değerlendirmeleri şöyle: Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili): Bülent Arınç, geçmişte AKP’nin vicdanı olarak tanınırdı... Bu tavrı ve değerlendirmesi de doğrudur. Ben de Meclis’te yaptığım konuşmada Demirtaş’ın terörist olmadığını bir terörist aranıyorsa Öcalan ve mektubundan medet uman kendi zavallı hallerine bakmaları gerektiğini söylemiştim. Demirtaş ve Kavala ile ilgili söyledikleri biraz hukuk bilen herkesin altına imza atacağı ifadelerdir. AKP’nin bundan rahatsız olması çok normal. Yavuz Ağıralioğlu (İYİ Parti Sözcüsü): AKP benzer cümleleri kuran muhalefete çok ağır saldırılarda bulundu. Bu açıklamalarla demokraside reform derken kastedilen bu mudur? Hükümet yeni bir çözüm sürecine mi hazırlanıyor? Bu beyanlar parti programına mı aittir? Yoksa Bülent Arınç’ın kendi kanaatleri midir? Ortada böyle bir belirsizlik var elbette. Bunu izleyeceğiz. Biz memGERİLİMİN ARKA PLANI VAR Araştırmacı Dr. İbrahim Uslu, Arınç’ın sözleride yurtiçine duyurmaya başladı. İki ortak arasındaki sonin arka planı olduğuna dikrun tam da burada başlıyor. kat çekerek şu değerlenÇünkü bu reform retoriği aydirmede bulundu: “Mayıs nı zamanda Türkiye’nin yeniayında MHP Genel Başkan den Batı eksenine yaklaşmaYardımcısı Semih Yalçın’ın sı sonucunu da içeriyor. OyTwitter’dan paylaştığı ‘Üç hisaki MHP Avrasya ekseninlalin tek başına iktidar olde kalmaktan yana. Çakıcı, ması artık bir zorunluluktur’ üzerinden üretilen gerilimin mesajından bu tarafa Cumİbrahim Uslu ana hedefi bu reform niyetihur İttifakı içinde bir gerilim dir. Hatta sadece Çakıcı’nın ve güven bunalımı yaşandığını biliyo fevri bir tutumu olarak yorumlanamaruz. Bu üstü örtülen sorun, zaman za sın, diye Sayın Bahçeli, Çakıcı’ya saman çeşitli vesilelerle gün yüzüne çı hip çıkan ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu suçkıyor. Sayın Bahçeli’nin aslında zım layan paylaşımlar yaptı. AK Parti kananen ‘Bu ülkede kuru ekmeğe muhdı bu gelişmelere cevabını Sayın Bütaç insanlar var’ mesajını içeren ‘Askı lent Arınç üzerinden paylaştı. Burada da Ekmek’ çıkışından sonra ekonomi yaşanan şey bir tür politik vekâlet sayönetiminde büyük sarsıntılar yaşan vaşıdır. İki ortak birbirleriyle ilgili kanadı. Sayın Erdoğan mevcut anlayış için atlerini doğrudan kendileri ifade etde daha fazla yol alamayacağını gör mek yerine şimdilik endirekt yöntemdüğü için bir yandan ekonomiyi ras leri kullanmayı tercih ediyorlar. Geriliyonelleştirme, öte yandan da yaban min daha ne kadar böyle vekâlet yöncı yatırımcının kendini güvende his temiyle sürdürüleceğini bilemiyorum setmesini sağlayacak hukuksal ortamı ama taraflar aralarındaki fikir ayrılıklayeniden inşa etme niyetini önce ‘se rını gidermeyi başaramazlarsa bir süre ferberlik’ sonra da ‘reform’ kavramı ile sonra Cumhur İttifakı’nın geleceği sorçerçeveleyerek hem yurtdışına hem gulanmaya başlanacaktır.” leket toparlansın, adalet herkese sığınacak bir liman olsun istiyoruz. Feti Yıldız (MHP milletvekili): Bülent Arınç’ın düşünme tarzını zaten biliyoruz. Bu açıklamalar sürpriz olmadı. Bu fikirlerinde samimiyse, perde gerisinden kavga etmeye, beyan vermeye gerek yok. Maaşının yarısını FETÖ iltisaklı olduğu gerekçesiyle mağdur olanlara verdiği gibi şimdi de vekâletname alsın bu insanların savunmasını yapsın. Ama bir tercih yapsın. Nerede durduğunu göstersin. Ayrıca gizlilik kararı olan bir dosya ile ilgili ‘Ben iddianameyi okudum” diyor. Bizden daha fazla ne biliyor? Fahrettin Altun (Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı): Ne adalet arayışımızdan vazgeçeriz ne de iddialarımızdan. Gün, büyük ve güçlü Türkiye için çalışma günüdür. Cumhurun gücü aydınlık yarınlarımızın teminatıdır. Suni tartışma ve gündemlerle vakit kaybedecek lüksümüz yoktur. Melih Gökçek: Cumhurbaşkanı’mın ve AK Partimizin fikri bu değil. Sen ne biçim AK Partilisin? Mehmet Metiner (Eski AKP milletvekili): Bütün bunları devlet katından birisi söylüyor. Cumhur İttifakı’na sabotaj! Yazık! Mehmet Akif Yılmaz (AKP milletvekili): Dünyanın her yerinde terörü öven, terör eylemine çağıran, teröriste cesaret veren sözler suçtur. İfade hürriyeti olarak değerlendirilmez. Abdulkadir Karaduman (Saadet Partisi milletvekili): Türkiye’de yargının tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü temin edilmelidir. Bu doğrultuda Sayın Arınç’ın ifadelerini değerli buluyorum. Ancak görünen o ki iktidar bir çıkmazın içinde. Cumhur İttifakı’nın dağılmasına mal olacak olsa bile şimdiye kadar yapılan hatalardan geri dönülmelidir. Zira biz Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül’e katılıyoruz: Adalet yerini bulsun da isterse kıyamet kopsun. DİYARBAKIR’DA 72 GÖZALTI Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) yönelik yürütülen soruşturmada dün sabah eşzamanlı birçok eve baskın düzenlendi, 108’i Diyarbakır, 2’si İzmir, 1’i Adıyaman ve 2’si İstanbul olmak üzere 113 adrese baskın yapıldı. Yapılan baskınlarda aralarında 24’ü avukat, sendika ve sivil toplum örgütü üyelerinin de olduğu 72 kişi gözaltına alındı. ?Gözaltına alınan 22 avukat akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Diyarbakır Barosu’ndan yapılan açıklamada, “Yargı reformu, avukatları ve sivil toplum örgütü temsilcilerini gözaltına almakla başladı... Demokrasinin ve hukuk devleti olma iddiasının rafa kaldırılmasının yaratacağı yıkımı ve felaketi görmeyen aklın, bu ülkenin bir arada barış içinde yaşama bağını ortadan kaldırmaya götüren yolun taşlarını döşediklerini bilmelidirler” denildi. Aralarında Diyarbakır, Van, Mardin ve Şanlıurfa’nın da bulunduğu 14 barodan yapılan açıklamada gözaltıların hukuk güvenliğinin ihlali olduğu vurgulanarak “Diyarbakır Barosu’nun kurduğu seçim güvenliği merkezlerinde görev alan avukatlara ait listenin bir dernekte bulunması üzerine soruşturma yürütüldüğünün öğrenildiği” belirtildi. l Haber Merkezi ÜNSAL’IN EVİNE BASKIN Adil yargılanma talebiyle 200 günü aşkın süre ölüm orucunda kalan avukat Aytaç Ünsal’ın Sarıyer ilçesine bağlı Küçükarmutlu Mahallesi’nde bulunduğu eve sabaha karşı polisler tarafından baskın yapıldı. Ünsal, mahallede bulunan cemevi ve yaşlıların kullandığı vefa evinin de bulunduğu 30 farklı adrese polislerin baskın yaptığını belirtti. Ünsal, uzun namlulu silahlarla yaşadığı eve girildiğini belirterek, kendisine de silah doğrultulduğunu söyledi. Ünsal, “Bağışıklık sistemi çökmüş bir insanın evine giriyorlar. Evin içine polis doldu. Çıplak elle kıyafetlerime dokundular. Cemevi bahçesinde 5 kişiyi gözaltına aldılar. Kızınca aramayı bıraktılar. O kadar keyfi ki. Tamamen terör estirme. Bizim ülkemizde yargı reformu devlet terörü demek. Yaşam hakkımı tehdit ettiler” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle