15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 21 KASIM 2020 CUMARTESİ KÜLTÜR En Uzun Gece. Genç sanatçılarda Konu: Masumiyet 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali törenle başladı Adalet temasıyla her yıl düzenlenen 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, Şişli Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde önceki akşam yapılan açılış töreniyle başladı. Pınar Altuğ Atacan’ın sunduğu ve Tuna Kiremitçi’nin canlı müzik performansı sergilediği törenin ardından Massoud Bakhshi’nin yönettiği festivalin açılış filmi “En Uzun Gece” izleyici ile çevrimiçi gösterime sunuldu. Filmler, “online.icapff.com” sitesinden bilet alınarak 26 Kasım’a kadar çevrimiçi izlenebilecek. Çalışma alanlarında sanat... HAN Spaces ve ArtPick ortak organizasyonuyla düzenlenen sergi dizilerinin ilki “İnsan boşluğu, boşluk insanı şekillendirir...” HAN Space’te izleyiciyle buluştu. Sergi 21 Şubat 2021 tarihine kadar görülebilecek. Sergi, HAN Spaces Levent binasında üç farklı kata yayılmış olarak açıldı. Sergide yer alan 14 çağdaş sanatçının çalışmalarıyla mekân yeniden yorumlanıyor. Tiyatro Festivali süreyi uzattı 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin fiziki gösterileri yeni COVID19 tedbirleri nedeniyle güncellenen tarih ve saatlerde sahnelerde izleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Festivalin çevrimiçi programının gösterim tarihi ise 14 Aralık’a kadar uzatıldı. Festival programındaki çevrimiçi performanslar “online.iksv. org” adresinden tüm Türkiye’ye ve dünyaya ulaşıyor. Festivalin biletleri biletix.com üzerinden satın alınabiliyor. Ayrıntılı bilgi için: https://tiyatro.iksv.org/ umut kalmamış! YAZGÜLÜ ALDOĞAN Hepsi yeni mezun, hepsi sanatlarıyla profesyonel yaşama atılıyor, bununla yaşayacak, yaşatacaklar. Yüzü aşkın gencin yapıtlarından ne yazık ki neşe, umut, sevgi, hatta güzellik çıkmıyor, UzakYakın teması içinde daha çok yalnızlık, karamsarlık ve arayış var! Hayata bu kadar zor koşullarda başlayan yeni mezun sanatçı adaylarını profesyonel hayata geçişlerinde desteklemek gerek. BASE, bunu üç yıldır yapıyor; dördüncü yılında da hepimizin hayatını yakından ilgilendiren virüsle yaşama koşullarını gündeme alarak “UzakYakın” temasını seçmiş. Tam 22 şehirden gelen 32 üniversiteden mezun olmuş 102 sanatçının işleri olan sergi 2025 Kasım tarihlerinde Tophanei Âmire’de açıldı. Bu dönemde sergi mi açılır derseniz açılıyor, www.base.ist sitesi üzerinden ziyaret günü ve saat aralıklarını inceleyerek önceden kayıt oluyor ve sergiyi ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. Zaten mekân o kadar güzel ki, burada virüs kapılmaz, sanat solunur! Ayrıca sergi bu yıl pek çok kültür sanat olayında olduğu gibi www.base.ist adresinde online platformda da var olacak. Yine bu adreste 60 konuşmacının ağırlandığı “Base Talks” programını da dinleyebilirsiniz. Ben sanatçıların çoğunun olduğu bir ortamda sergiyi gezdim. Size örnek olsun diye en çarpıcı iki üç iş seçip onları gerçekleştirenlerle konuştum. Tabii bu sergideki her iş önemli, onlar, resim, video, heykel, cam ve grafik tasarım alanında yaptıkları işlerle 1200 kişi arasından seçilen gençler! Kamusal mekânlarda ve yaşam alanlarında sanata bu kadar az yer veren, meydanlarında heykeli olmayan, duvarlarına hâlâ geyikli halı asan halkımızın içinden fışkıran bu sanatçı gençlere kocaman bir alkış diyorum. ESKIYE CAM YAĞDI Hacettepe Üniversitesi Seramik ve Cam Bölümü’nden mezun olan aslen Kıbrıslı Sadık Yılmaz, hepimizin evindeki artık kullanmadığımız atıklardan cam ve seramik katkılarla sanat eserleri yaratmış. Eski bir uzatma kablosu, çevirmeli telefon, elektrikli ısıtıcı, fön makinesı, fotoğraf makinesı gibi objeler içlerinden fışkıran camlarla, atık olmaktan çıkıp yeni bir kimlik, yeni bir adla yeniden başköşeye kurulabilecekleri bir konuma erişmiş, sanat eseri olmuş! Sadık Yılmaz, bunu sanatsal dokunuşla gerçekleştirmiş! Sadık Yılmaz YALNIZ MI ÖLECEK? Nazif Can Akçalı (1996), iki video işi ile çarptı beni. Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü mezunu olan sanatçı, “Seul (yalnız)”, ve “Dönüşümü Bekleyenler” isimli iki videosunda da göçü, insanın göçerken kendini ve arkasında bıraktığını nasıl yok ettiğini anlatıyor. Seul (yalnız)’da ise “temastan, iletişimden kaçan bir insan var. Yaşamak bir mücadele, hatta bazen bir işkence! Bildiği tek şey iyi hissetmediği ve tek başına olduğu ve yapayalnız öleceği!” Bugün Covid’e yakalanmış herkesin hissettiği biraz da bu değil mi, yalnız mı ölecek? Üstelik Nazif bunu Covid salgını öncesi çekmiş! Senaryosu, çekimi, oyunculuğu ve montajı kendisine ait. Şimdiden festivallere katılmış ve başarılar kazanmış ama işi beni sadece yaralıyor. Biz gençlerimizin bu kadar acı çekmesinin hesabını nasıl vereceğiz? DAYATMAYA HAYIR ANADOLU’DAN... Mehmet Utanç İhtiyarlar Bahsettiklerimden biri İstanbul, biri Ankara’dan, biraz da Anadolu diyorum, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Resim Bölümü mezunu Mehmet Utanç’ın resmine de bir yer açıyorum: Çok bildik bir tablo, empresyonist Fransız ressam Monet’nin “Kırda öğle yemeği” tablosu, Anadolu kültürüne uyarlanmış. Yerel giysileriyle iskemlede oturan üç dayı, ve arkada çıplak değil ama başı açık, yer sofrasını hazırlayan bir güzel kadın, gülümsetiyor insanı! Sakarya Üniversitesi Resim Buse Koyuncu Estetik Bölümü’nden Buse Koyuncu’ya da yer açalım. “Estetik” adlı yapıtını şöyle anlatıyor: “Herhangi bir estetik kaygı gütmeden, iç dünyasını yansıtan mutlu ve huzurlu olunabilecek mekânsal çözümlemeler yapılmıştır. Bedenin pembemsi olması, kadın olmanın oluşturduğu dayatmalara, belirli ve zorunlu cinsiyetçi yaklaşımlara gönderme niteliğindedir. Ticarileşmiş ikon kadın bedenlerine bir başkaldırıdır ve ruhsal güzelliğin kılınma çabasıdır.” Şapka! Açıklama güzel ama bu kadar kilo da sağlıklı değil Buse! Kamufle ‘19T’ (Basemode Records / Sony Music Türkiye) Kamufle (Basri Fırat Bayraktar) 12 parçadan oluşan son albümü “19T”yi, üçer parçalar halinde yayımlayarak dört adımda tamamladı. Adını Kamufle’nin yıllardır yaşadığı Türkiş Blokları ile Kadıköy hattı arasında seyreden 19T otobüs hattından alan albüm, (Deniz Tekin, Anıl Piyancı, Ahiyan, Kaan Boşnak, Ezhel, Can Kazaz, Barış Demirel gibi isimlerle) içerdiği işbirlikleri açısından göz dolduruyor. Albümün altyapı imzaları ve prodüktörü Da Poet. Türkçe Rap, HipHop sevdasında 10 yılı aşkın bir geçmişi var Kamufle’nin. Yeni kuşak rap’çiler karşısında o da artık veteran bir emekçi sayılır. Camiada iyi altyapı seçimleri, akıcı flow ve vurucu sözleriyle dikkat çeken bir isim ayrıca. Kamufle bu albümde müziğini geçmişin mirasından aldığı referanslarla besliyor; farklı çalgıları bu müziğe sokarak, rap’i grup müziğine çeviriyor. Örneğin bir parçada Kaan Boşanak’ın çaldığı çağlama hoş bir sürprize dönüşüyor. Yıllarca hiphop kültürünü sırtlamış biri olarak, attığı her adımda rap müziğine renk çalıyor, katkı yapıyor. Tam bir hikâye anlatıcısı gibi; sözleri sağlam, müziğe hâkimiyeti yüksek, sesi sağlam, tonu keyifli. Kuşaklararası bir mirasın ürünü olan “19T”, yatay oldschool ruhuna güncel dikey çizgiler çekiyor. [email protected] Canozan ‘Armut Ağacı’ (Avrupa Müzik Yapım) Birilerinin “üçüncü yeniler” adını taktığı kalabalıktan Canozan. Bu kalabalığın hem içinde, hem de her an kalabalıktan sıyrılmaya aday bir uzaklıkta. Pek çokları adını ilk kez duymuş olsa da, “Armut Ağacı” Canozan’ın dördüncü albümü. Hayli çalışkan ve üretken birisi Canozan, bir o kadar da iç dünyası zengin. Albümün hikâyesi karantina sürecinde müzisyenlerin ev stüdyolarına kapanmalarıyla başlıyor. Ancak yaşanan günlerin karanlığına karşın, eski albümlerine oranla ruh dirilten parçalardan oluşuyor. Bu akustik çalışmada yalnızlık, doğa, varoluş, toplum, aşk ve delilik temaları işleniyor. Albüme adını veren şarkı doğaya hasret olan şehir insanının rüyalarını dile getiriyor. Sekiz parçanın yer aldığı albümde daha önce yayımlanmış “Dünya Dursun” ve “Delirmiyorsan Tebrikler”in akustik versiyonları bulunuyor. Basta Buğra Ortakçı, vokalde Sedef Sebüktekin, trompet ve geri vokalde Dilan Balkay, geri vokallerde Billur Battal ve Kaan Arslan, davulda Ertuğrul Biber, perküsyonda Velican Sagun ve Abbas Karacan var. Her ne kadar America, Cat Stevens, Kings of Convience esintileri taşısa da, özgünlük ön planda. Şarkıcılığı, çalgıcılığı, besteciliği, bilhassa şarkı sözü yazarlığı; tutkulu, derin ve iyi bir müzisyen Canozan. İnsan ve kitap Bir kitabı, kâğıt, boya, yazı, kapak resmi, cilt olarak değil, bir yaşam olarak görmek gerekir. İnsanların aynasıdır kitaplar. İnsanı en iyi kitaplardan tanırız. İnsanı insana ve kendisine en iyi kitap yakınlaştırır. Kitapla baş başa kalan, kitapla kendini tanıyan insan, yalnızlığı, korkuyu aşar. Kendini tanımak, dünyayı, yaşamı tanımakla eştir. “Geziden başka bir şey olmayan yaşamda kitaplar en iyi silahtır... Ben kitaplarımı değil, kitaplarım beni ortaya çıkarmıştır” diyen Montaigne, Denemeler’ine kendini tanımak sözüyle başlıyor. Shakespeare, “Kitaplarım bana yetecek kadar büyük bir krallıktır” derken bunu anlatıyor. Bir kitap değil, çok kitap “Bir kitapta her şeyi bulan, bütün kitapların düşmanıdır. Her şeyi bulduğu kitabın bile” diyor Sabahattin Eyuboğlu. Bu nedenle “Bir kitap okudum hayatım değişti” sözü doğru değildir. Yaşamı bir kitap değil, birçok kitap yavaş yavaş değiştirir. Sömürenler ve bağnazlar, insanların tek bir kitabı okumalarını ister. Kitapların kutsallaştırılması, kitabın doğasına aykırıdır. Kutsal kitap kavramı bağnazlığa götürür. Bağnazlıksa yaşamın, insanların, kitapların düşmanıdır. Hitler’in Kavgam’ını kutsal kitap ilan edenlerin insanlığın başına neler getirdiğini düşünmek bile yeter. Bağnazlığı aşmanın yolu “En iyisi, her okuyuşta bir başka türlü anlaşılandır” sözü, kitabın bağnazlığı aşmasının, düşünceyi geliştirmesinin, zamanı aşıp geleceğe varmasının gizini açıklar. Kitapların en güzeli henüz yazılmamış olan kitaptır. En güzel kitap demek doğru değildir ve Aziz Nesin’in “En güzel yapıtım, henüz yazmadığımdır” sözü bunu anlatır. En güzel yapıt yoktur ama önemli yapıtlar vardır. Okunsun önemli yapıtlar elbette ama amaç önemli yapıtları okumak olmasın. Amaç okumak olsun, okumayı sevmek, okumayı yaşam biçiminin bir parçası haline getirmek, okutmak olsun. Önemli yapıtları kendisi keşfetsin insan. Kitap okumanın gerekliliğini ve keyif verdiğini de bilsin. Kötü kitap! Kötü kitap var mı sorusuna yanıtı Gorki veriyor: “Pek çok değersiz kitap okudum, ama onların bile yararı oldu bana. İnsan, yaşamın güneşli yönlerini olduğu kadar, çirkin yönlerini de bilmelidir. İnsan, olabildiğince çok bilgi edinmelidir. İnsanın deneyimleri ne denli çeşitli olursa, görüş alanı o denli büyük, yapısı o denli sağlam olur.” Bacon, “Yalanlamak, reddetmek, inanmak, kabullenmek, konuşmak, nutuk çekmek için değil; tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku” diyerek uyarırken “Bazı kitaplar tadılmak, bazı kitaplar yutulmak, bazıları çiğnenmek ve sindirilmek içindir” diyerek kitapların zenginliğini anlatıyor. Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmeye de çabalaması gerekir insanın. Kitaplarla dünyayı anlama ve değiştirme çabasına katılım, gerçek insan olmanın kanıtıdır. Kitapla beslenmek Konfüçyus, “Düşünmeden öğrenmek yararsız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir” demiş. Öyleyse düşünerek öğreneceğiz, öğrendikten sonra düşüneceğiz. Bunun en kolay ve en zor yolu kitap okumaktır. Aklımızla baş başa oluruz çünkü kitap okurken. “Kitaplar aklın çocuklarıdır” diyor Swift. Namık Kemal’in “Âdemin hayvaniyeti yemekle, insaniyeti okumakla kaimdir” sözü de bunu anlatıyor. Kitap okumak, aklın yaşamı deney kılması, yanlışlıklarından arınmasıdır insanın. Ovidius, “Yetişen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar yok olmaya mahkumdur” sözünü sanki bugün söylemiş. Paran kadar konuş yerine, okuduğun kitap kadar konuş denilen bir toplumun bireyi olursak insanım diyebiliriz. Yaşadığımız zorlu günlerde kitaplar en yakın yoldaşımız olsun. ICOPAL SHINGLE SİSTEM Avrupa’nın öncü shingle markası Icopal’in en yeni teknolojilerle ürettiği, zorlu hava koşullarına dayanıklı shingle ve tamamlayıcı sistem bileşenleri: Yağmur derelerinden, baca diplerine her ayrıntısı çözülmüş, estetik shingle çatı sistemi. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle