23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 2 KASIM 2020 PAZARTESİ HABER NEDEN ALBAY ERKAN YILMAZ BÜYÜKKÖPRÜ? Dün ilk bölümünü yayımladığımız söyleşide, Bülent Arınç’a suikast yapacağı iddiasıyla suçlanan Albay Büyükköprü’nün yaşadıklarını, “üzerinden düşen” kâğıdın sırrını konuştuk. Bugün devam ediyoruz. “Her şey Kozmik Oda’ya girmek için planlanmıştı” diyen Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, 11 ve 16 No’lu odaların önemini, kimlerin FETÖ’yü o odalara sokmamak için nasıl mücadele verdiğini tüm açıklığıyla anlattı... Planlar kimsenin eline geçmemeliydi ama geçti 4 Kozmik Oda’nın birinde fiziksel evraklar, diğerinde bilgi işlem sistemi var. Şifreli, yetkili olanların girebildiği bir yer. 4 Altı savcıyla birlikte polisler geldi. Arama kararı olduğunu söylediler. Savcı “girerim” diyordu. Yusuf Albay, “Cesedimizi çiğnemeden buradan içeri giremezsiniz” dedi. 4 İlker Paşa’nın dediğine katılıyorum, o odaya girilmeseydi TSK üzerinde şaibeler kalabilirdi. Ama ben olsaydım müsaade etmezdim. Çünkü orayı Silahlı Kuvvetler’in yatak odası olarak görüyorum. Kozmik Oda’ya girilmeseydi şimdi Silahlı Kuvvetler’in bir seferberlik planı olurdu. Şu anda o plan yok. n Kozmik Oda nasıl bir yer, insanda uzay üssüymüş izlenimi uyandırıyor... Bu magazinleştiriliyor bence. Herhangi bir odadan farkı olmayan iki oda. Birinde fiziksel evraklar, diğerinde bilgi işlem sistemi var. Her iki oda da kilitli, şifreli ve sadece yetkili olanların girdiği bir yer. n Siz girebiliyor muydunuz? Bölge başkanlığında görevli sekiz kişiyiz. ikisi idari görevli, diğer altı kişiden biri bölge komutanı, diğer beş kişi seferberlik subayı ve astsubayı. Yani oradaki işleri biz yapıyoruz. Dolayısıyla bahsettiğim altı kişi oraya girmeye yetkili. Oranın şifresini de sadece dört subay biliyor. Şifreyle kapının açıldığı saat hep kayıt altına alınır. Diğer odalar idari odalar... Cesedimizi çiğnemeden... n İki oda dediğiniz 11 ve 16 No’lu odalar... Saklı tutulanlar bir düşman eline geçse, ülke nasıl zarar görür? Detaya girmeden anlatayım: Bölge başkanlığının görevi, ülke işgale uğradığında işgal edenlere karşı nasıl bir teşkilatlanma olacak kimler, nasıl karşı koyacak; irtibatları, lojistik destekleri nasıl olacak, bunun barıştan itibaren planlaması yapılıyor. Çok zor, meşakkatli ve zaman alıcı bir şey. n Ve siz bu planlamayı yapanlardan biri miydiniz? Ama bu planlama 30 yıllık, 40 yıllık planlama. Sürekli güncelliyoruz, geliştiriyoruz. Dolayısıyla o planlamanın olduğu yere ilgisiz biri girdiğinde, o planlamalara sahip olduğunda kimler görevli, ne yapacaklar bu bilgiye sahip olacak. Bu planlar kimsenin eline geçmemeliydi, ama geçti. n Geçmemesi için kimler direndi? 25 Aralık’ta aramaya geldiklerinde birinci dakikadan itibaren bölge başkanımız Yusuf Albay’ın komutasında bizler direndik. Bu işin bir kahramanı varsa Selahattin Paşa’dır, ki kitabı kendisine ithaf ettim. n O akşam yaşananlara dönelim... Altı savcıyla birlikte polisler geldi, kapıdalar. Arama kararı olduğunu söylediler. Yusuf Albay, “Savcıyı alın” dedi. Savcı Mustafa Bilgili’yi aldık içeri. Arama kararını gösterdi. Her tarafı arayacağını söyledi. Yusuf Albay, “Her tarafı arayamazsınız” dedi. Sizin müdahale ettiğiniz Erkan Albay ve İbrahim Binbaşı’nın odaları burası. Buyurun arayın. Burada gizli bilgilerin olduğu yerler var, giremezsiniz” dedi. Savcı “girerim” diyordu. Yusuf Albay, “Hodri meydan, biz emaneti aldığımız yere teslim ederiz. Onun dışında cesedimizi çiğnemeden buradan içeri giremezsiniz” dedi. Tartışma, hatta itiş kakış yaşandı. Mustafa Bilgili, “Gözaltı kararını uyguKırmızı Kedi’nin yayımladığı “Kozmik Albay” kitabı, yarın kitapçılarda... layın” dedi. Meğer bize gözaltı kararı da çıkmış. Genelkurmay’dan askeri savcılar geldi, tartışma oldu ve sonunda 11 ve 16 No’lu odalar dışında her yeri arayabilirsiniz kararı çıktı. Odalar arandı. Tutanaklar tutuldu, gece 00.00 gibi savcı giremeyeceğini anlayınca hâkim Kadir Kayan’ı aradı, yeni bir talep yazdı. Kayan, ikinci bir karar çıkardı hâkim arayacak diye. O kararla beraber geldi. Zaten o esnada rahmetli Selahattin Paşa da gelmişti. O da gizliliğe dikkat çekti. “Biz bu gece sizi buraya sokmayacağız. Genelkurmay Başkanı sizi karargâha davet ediyor” dedi. İlker Paşa’nın yanına gittiler. Denmiş ki “Başbakan’a ulaşamıyoruz, onunla görüştükten sonra karar vereceğiz, siz odaları mühürleyin...” 11 ve 16 numaralı odalar mühürlendi, bize gözaltı kararı uygulandı. Beş gün gözaltında kaldık. Savcılığa ifadeye çağırıldık. n Ertesi gün Başbuğ ve Erdoğan görüştü... Basından takip ettiğim kadarıyla Başbakan, “Korkacak bir şeyiniz var mı, neden sokmuyorsunuz?” demiş ve bunun üzerine 11 ve 16 numaralı odalara hâkimin girmesine Genelkurmay Başkanlığı’nca izin verildi. Aramalar esnasında hâkimin ve savcının bir dolu hukuksuz uygulamalarına tek başına Selahattin Paşa direndi; hâkim ve savcı hakkında birçok tutanak tuttu. Hâkim ve savcı da Selahattin Paşa’yı yıldırmak için onun hakkında birçok tutanak tuttu. Ama yıldıramadılar. Bu aşamalarda Servet Paşa hiç görünmedi. n Özel Kuvvetler Komutanı Servet Yörük... Neden yok? Bence görünmek istemedi, belki ikbalini düşündü. Ama şunu baştan söyleyeyim. Servet Paşa ile ilgili FETÖ’cü mü gibi bir şey aklınıza geliyorsa, bence değil. Ama Kozmik Oda olayının yaşandığı dönem Özel Kuvvetlerin komutanı. Bizim olayımızdan sonra bildiğiniz gibi Ankara’ya bomba yüklü bir kamyon girdi. Bu da aynı savcının kumpasıydı. Bu olaylar sonrasında Servet Paşa orgeneralliğe terfi etti. Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde MİT TIR’ları olayı var. Silahlı Kuvvetler’in geleneği şöyledir: Yüzbaşıyken bile bölüğünüzde ufacık bir vukuat olsa sizi görevden alırlar, başka göreve verirler. Hiç kabahatiniz olmasa bile... TSK’nin yatak odasıydı n İlker Paşa direniyor mu? Bence başlangıçta girilmesine taraftar değil. Başbakanla görüştükten sonra müsaade ediyor. Ama size röportajda söylediği gibi bana da “Bugün olsa yine izin veririm” dedi. n Kendisiyle yaptığım röportajda, “eğer kozmik odayı açmasalardı Uğur Mumcu cinayeti gibi faili meçhul cinayetleri TSK’nin üzerine yıkacaklarını” da söylemişti... Hak veriyorum bu görüşüne ama sadece bu görüşüne hak veriyorum. Bakın, oraya girilmesi benim ve arkadaşlarımızın çok lehine oldu. Bu sayede o odalarda bizim tarafımızdan hiçbir illegal iş yapılmadığı bizzat hâkim tarafından görülmüş oldu. Bu olaydan önce bile Özel Kuvvetler seferberlik teşkilatları bazı basın organları tarafından kasıtlı olarak öyle bir abartılıyor, öyle yanlış ifade ediliyor ki sıradan bir insanın kafasında bile kötü düşünceler var. Oraya girilince, raflardan kaybolmuş insanların cesetleri düşecek sanıyorlar. Silahlar, el bombaları çıkacak sanılıyor, çünkü basın bu algıyı yaratıyor. Gladio diyor, illegal yapılanma, gizli el vs. Meslek hayatımda bunlarla karşılaşmadım. Evet, İlker Paşa’nın dediğine katılıyorum, o odaya girilmeseydi TSK üzerinde şaibeler kalabilirdi. Ama karar veren ben olsaydım oraya girilmesine müsaade etmezdim. Çünkü ben orayı Silahlı Kuvvetler’in yatak odası olarak görüyorum. Kozmik odaya girilmeseydi şimdi Silahlı Kuvvetler’in bir seferberlik planı olurdu. Şu anda o plan yok. 2013 yılında Necdet Özel Paşa zamanında 16 bölge başkanlığından 11’i kapatıldı. E, zaten Ankara bölge başkanlığının planları ifşa oldu, planların nerede olduğu belli değil. Kalan beş bölge başkanlığı da kısım amirliği seviyesine indirildi. Anahtar kelimeler n Hâkim bilgisayarlarda anahtar kelimeler aracılığıyla doküman aramış.. Bir kere bilgisayarlara aşina bir hâkim değil. Bu yüzden uzman istiyor. TÜBİTAK ve Adalet Bakanlığı’ndan birer uzman geliyor. TÜBİTAK’tan gelen bilirkişi dik duruş sergiliyor bu arada... Binlerce doküman, milyonlarca sayfa var. Hâkim neyle ilgili arama yapacak, isnat edilen suçla ilgili. Bülent Arınç’a suikastla ilgili arama yapması gerekiyor, değil mi? Ama Bülent Arınç ile ilgili bir arama yapmıyor. Hâkim sayfa sayfa bakıyor, günler geçiyor, bir bilgiye ulaşamıyor. Bilirkişiler “Bunu yıllarca otursak bitiremeyiz, anahtar kelimelerle arama yapalım” deyince, önce itiraz ediyor, sonra birileriyle görüşüp tamam diyor ve anahtar kelimelerle aramaya yapmaya başlıyor. n Neler var anahtar kelimelerde? Ankara’da işlenen cinayetler, Ahmet Taner Kışlalı, Hablemitoğlu, Danıştay, Uğur Mumcu... Tatbikatlar, gerçek görev, maske görev... n Ne bulmaya çalışıyor? Silahlı Kuvvetler’i zan altında bırakacak, faili meçhul cinayetler ile ilgili bir şey... Böylece Özel Kuvvetler’i illegal bir yapılanmanın merkezi olarak gösterecekler. Oysa ben TSK’de 30 yıl çalıştım, sadece Özel Kuvvetler değil TSK’nin hiçbir yerinde illegal bir yapılanma asla yoktur. n HÂKİM KAYAN VE SAVCI BİLGİLİ ŞİMDİ NEREDE? n ERKAN ALBAY, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI’NA NEDEN KIRILDI? n AİLESİ NASIL ETKİLENDİ? TAMAMI www.cumhuriyet.com.tr’de HARD DISKIN AKIBETI BILINMIYOR n 1.5 terabaytlık imaj hard diskler savcılığa teslim edilmemiş... Evet. Bu arama 25 gün sürüyor. 20 Ocak’ta hâkim artık aramayı sonuçlandırıyor ve tutanak tutuyor. 21 belgeyi savcılığa teslim edilmesi için tutanağa yazıyor. Aynı zamanda hard disklerin teslimiyle ilgili de tutanak tutuyor. Selahattin Paşa buna karşı çıkıyor, “Alamazsınız” diyor. Bunun üzerine o belgeleri, hard diskleri bir zarfa koyuyor, mühürlüyor ve 11 numaralı Odada çelik kasaya koyuyorlar. Savcılık buna itiraz ediyor, “orada kalması uygun değil” diyor, suç mahallinde durmasın, savcılığa teslim edilsin istiyor. Genelkurmay, buna itiraz ediyor. Mahkeme karar veriyor. “Soruşturmanın kovuşturmaya dönüşmesi, yani savcının iddianame yazması ve mahkemenin kabul etmesi durumunda mahkeme heyetince inceleneceği zamana kadar Genelkurmay Karargâhı’nda bir yere emanet alın” diyor. Bunun üzerine hard disk Genelkurmay Karargâhı’nda bir odada çelik bir kasaya konarak mühürleniyor ve adli emanete burada alınıyor. Hiçbir şekilde 2010 yılında savcıya verilmiyor. n Hard diski teslim etmeyenlerin başına bir şey geldi mi? Genelkurmay Başkanı İlker Paşa. 2012 yılında internet andıcı davasından tutuklandı. Seferberlik Daire Başkanı Selahattin Kısacık Paşa, 2011 yılında emekliye sevk edildi. Genelkurmay Adli müşaviri Hıfzı Çubuklu Paşa internet andıcı davasından tutuklandı ve sonra da emekli edildi. 250’ye yakın isim vardı n Yıllar geçiyor, ama savcı Mustafa Bilgili bu belgelerin peşini bırakmıyor… Başından beri işin içinde... 2009’dan 2013 Şubatı’na kadar hiçbir gelişme kaydedemiyor. Elinde hiçbir belge, bilgi, delil yok. Dört yıl soruşturmayı sürüncemede bırakıyor, iddianame hazırlamıyor. Buna rağmen 2013’te mahkemeye müzekkere yazıyor. Genelkurmay’da tutulan imaja savcılıkça el konulmasını, çözümlemesinin yapılmasını talep ediyor. Mahkeme savcının talebini uygun görüyor ve savcı hard diski Genelkurmay Karargâhı’ndaki çelik kasadan teslim alıyor. n Genelkurmay Başkanı kim? Orgeneral Necdet Özel. n Mahkemenin bu kararına, Genelkurmay neden itiraz etmiyor? Necdet Paşa, Özel Kuvvetler komutanı ve adli müşavir Muharrem Köse toplantı yapıyorlar. O toplantıda Özel Kuvvetler hard disk verilsin ya da verilmesin diye net bir ifade de bulunmuyor. Bunun üzerine hard diskin verilmesine, ancak çözümleme esnasında Genelkurmay Başkanlığı’nca görevlendirilecek bilirkişilerin savcının yanında bulunmasına karar veriliyor. Böylece hard disk 2013 yılının mart ayında savcıya bir tutanakla teslim ediliyor. Bu ifadeler adli müşavir Muharrem Köse’ye ait. Daha sonra hard diskin savcıya teslim edildiği ortaya çıkınca Genelkurmay Başkanlığı 13 mart 2015 tarihinde 09 numaralı basın açıklaması ile hard diskin neden teslim edildiğini açıklıyor. Açıklama ise özrü kabahatinden büyük dedirten cinsten... n İmaja ne oldu? Savcı Bilgili alıyor. 2013’ün sonunda TÜBİTAK’tan bilirkişi talep ediyor. İki bilirkişi geliyor, imajı onlara veriyor. “Çözümleyin, getirin” diyor. Dört ay sonra raporla birlikte çözümlemeyi savcıya teslim ediyorlar. O bilirkişiler şu anda firardalar ve hard diskin akıbeti de bilinmiyor. n Herhalde bir anlamı da kalmadı. TSK için bir anlamı kalmadı, çünkü planlar deşifre oldu. n İşgal durumunda görevlendirilecek isimler de ifşa oldu... Evet. 250’ye yakın isim vardı... İzmir depremi İstanbul’u yıkar geçerdi İTÜ’den Prof. Okan Tüysüz’ün açıklamasını duyan var mı: “Aynı şiddette bir deprem İstanbul’a daha büyük zarar verir... İstanbul’da depreme dair hiçbir şey yapılmadı. Kentsel dönüşüm diye bir şey uygulanmadı. Bu açıdan baktığımızda İstanbul için böyle bir deprem çok kötü sonuçlar doğurur. Geçen yıl İstanbul’da yaşanan 5.8’lik depremde dahi çok sayıda okulun yeniden yapılmasına karar verildi...” Tüysüz, ayrıca 80 kilometre uzaklıktaki depremin İzmir’de yarattığı hasara dikkat çekiyor. İstanbul’da kentsel dönüşüm yapılmadı mı? Ciddi bir program anımsayan var mı? Mesela Kadıköy’de bazı yerlere bina yükseklikleri verildi, büyük bir rant alanı yaratıldı, sokak aralarında mali gücü yetenler binalarını yıkıp yeniliyor. Mesela bizim binanın yıkılıp yapılması için oturanlara 400 biner TL’lik bir masraf çıkınca, vazgeçildi. Bu tür binlerce bina var yenilenmesi gereken, ama nasıl ve hangi parayla? Deprem senaryosu İstanbul için hazırlanan deprem senaryolarına göre, 5 katlı çok eski yapılı 5 binanın yassı kadayıf gibi çökmesi öngörülüyordu. 7.2 üzerinde bir büyük depremde bu binaların yarısının yassı kadayıf olması, her birinde 20’şer kişinin bulunduğunu varsayarsak 50 bin kişinin kurtarılmayı bekleyeceği açık. Diyelim gündüz oldu deprem ve bu apartmanlarda yaşayanların yarısı dışarıdaydı, o zaman 25 bin kişi! Tabii, diğer binlerce binada yaşanacak yıkımları bir kenara bırakıyoruz. Bu insanlara yetişecek binlerce kurtarma ekibini nerede bulacaksınız ve kaçını kurtarabileceksiniz? İzmir’de topu topu birkaç bina çöktüğünü anımsayın. Böyle binalarda yaşayanların kurtarılma oranı nedir? Fazla değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2013’te yenilediği İstanbul için iyimser deprem senaryosu gerçekleşse bile Türkiye’nin bu yıkımın altından kalkabilmesi mümkün görülmüyor. Rant gözlüğü Olay sadece bina olsa... Elektriği, doğalgazı, suyu, atık suyu, hastanesi, mutlaka açık tutulması gereken anayolları, köprüleri, geçitleri vb. var oğlu var. Oysa 20 yıldır İstanbul’da beklenen büyük yıkımın altından kalkmamızı sağlayacak bir deprem master planı adım adım uygulanmaya konsaydı, bugün geleceğe daha umutlu bakabilirdik. İktidar ise İstanbul’a sadece toprak rantı gözüyle baktı ve bakıyor. Kanal İstanbul bile başlı başına bu rant gözlüğünün tam dışavurumu. Geçen yıl Silivri 5.8 ile sarsıldı; 55 okul ve yüzlerce binada hasar alarmı verildi. Devlet yapılarında yavaş da olsa bir güçlendirme veya yeniden yapılma sürüyor. Kentte 7 bin 400’ü aşkın okul var: 3 bin 790’ı özel ve 3 bin 647’si devlet. 3 milyonu aşan öğrenci var. Okulların kaçı şüpheli? 319 okul yıkılıp yeniden yapılmış, 648 okul güçlendirilmiş. İşler çok yavaş gidiyor. Valilik, devlet okullarının sadece yüzde 31’inin depreme karşı güvenlikli olduğunu açıklıyor! İmar barışı paraları İmar barışından ne kadar para toplandı? Ulaşamadım. 2550100 milyar lira arası rakamlar dolaşıyor. Biliyorsunuz önceki gün Cumhurbaşkanı “Vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır” demişti. Diyelim ki doğru, ama Cumhurbaşkanı iktidarı bu “vesayetçi zihniyet”in afetlere dayanıksız yapılarını 50100 milyara satın almış, devralmış oluyor. Yani kaçak yanlış imar yasalarına aykırı ne kadar yapı varsa, hepsi iktidarın üzerine devroldu. Her affedilmiş yapının felaketle yerle bir olmasının, can ve mal kaybının tüm bedeli günahı sorumluluğu Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin omuzlarının üzerinde. Gözü sadece rant ve para gören bir iktidar için bunun bir önemi var mı? Yok. Felaket olursa Allah’ın işi olur çıkar. Fransız Büyükelçi Ankara’ya döndü HÜSEYİN HAYATSEVER AnkaraParis hattındaki gerilim nedeniyle Fransa’nın istişareler için çağırdığı Ankara Büyükelçisi Herve Magro, ülkesinde bir hafta kalmasının ardından dün Ankara’ya döndü. Fransız Büyükelçi’nin Ankara’ya dönmesi kararını dün Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian açıkladı. RTL kanalında konuşan Le Drian, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a gösterdiği tepkiyi eleştirdi. Le Drian, Türkiye’yi “Fransa’ya yönelik karalama ve nefret kampanyası başlatmakla” suçlarken Nice’te bir kilisede 3 kişinin öldürüldüğü saldırıdan sonra “Ankara’nın tutumunun değiştiğini” söyledi. Le Drian, Türkiye’nin Nice saldırısı hakkında açık bir kınama yayımladığını, ancak Türkiye’nin Fransa’ya yönelik tutumunu netleştirmesi gerektiğini belirtti. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle