23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 15 KASIM 2020 PAZAR 150/7 0 230/1 2 0 130/1 5 0 160/9 0 160/5 0 120/0 0 80/ 2 0 130/1 5 0 200/7 0 160/5 0 130/6 0 190/1 3 0 140/9 0 190/1 6 0 160/1 2 0 20/ 1 0 160/1 2 0 160/8 0 170/1 1 0 200/1 0 0 170/1 1 0 200/1 0 0 TARİHTE BUGÜN 1956: ODTÜ kuruldu. 1960: Nükleer silah taşıyan ilk denizaltı ABD’de suya indirildi. 1988: Türkiye, Filistin’i tanıdı. 2005: İstanbul’da iki sinagoga intihar saldırısında 25 kişi öldü. Sinop’ta yapılacak santral için hazırlanan ÇED raporu, olmayan sözleşmeye dayandırıldı Nükleerde skandal! Sinop’ta yapılması planlanan nükleer santral projesinden “ÇED skandalı” çıktı. Japonlar projeden çekildikleri halde ÇED raporunun sanki Japonlarla proje yapılacakmış gibi hazırlandığına ve onaylandığına MUSTAFA ÇAKIR dikkat çekildi. Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, hükümetin savunduğu nükleer santralların ülke için büyük dışa bağımlılıklar getirdiğini vurguladı. Hükümetin tutumunu “gayri ciddi” bulan Türkyılmaz, nükleer santralların “ciddiyet” istediğini kaydetti. Türkyılmaz, buna karşın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 20192023 dönemini kapsayan Strateji Belgesi’nin tam 17 ay sonra geçen mayıs ayında yayımlanabildiğine dikkat çekti. Bu belgede ikinci nükleer santralın yapım işinin hükümetler arası anlaşma ile başka bir ülkeye verilmesinin öngörüldüğünü belirten Türkyılmaz, “O başka ülke de Çin. Çin’e verecekler. Akkuyu’da Ruslarla anlaştıkları gibi Sinop’ta da bir başka ülke ile anlaşacaklar” dedi. Hükümetin bunu Çin’le olan ilişkilerde de gündeme getirdiğini kaydeden Türkyılmaz, şu bilgileri verdi: “Sinop’ta yapılacak nükleer santral için Japonlarla anlaştılar. Hükümetler arası anlaşma yaptılar. Yatırım tutarı 22 milyar dolardı. Ancak Fukuşima’daki facianın ardından Japonlar yeniden değerlendirme yaptılar. Ek tedbirler öngördüler. Bu durumda da maliyet arttı. Japonlar yatırım tutarını 42 milyar dolara çıkardı. Hükümet kabul etmedi. Japonlar da projeden çekildi.” Sinop’ta sanki Japonlarla bu iş yapılacakmış gibi ÇED raporunun kurgulandığını belirten Türkyılmaz, “Japonlarla yapılmış sözleşmeye atıfta bulunan bir rapor. Bu sözleşme yok ki. Japonlar çekildiklerini açıkladı. Sözleşme, olmayan bir tarafın üzerine kurulmuş. Böyle bir rapor nasıl onaylanıyor? Bu, konuya ne kadar gayri ciddi yaklaştıklarını gösteriyor” dedi. l ANKARA GERIDE EKMEKLERİ VE TERLIKLERI KALDI Bursa'nın Gürsu ilçesine bağlı Sadık Ahmet Caddesi üzerinde meydana gelen kazada ekmek aldıktan sonra evine dönen 8 yaşındaki Zeynep Arslan’a trafik ışıklarının da bulunduğu kavşaktan karşıya geçmek isterken 17 yaşındaki M.K’nin kullandığı kamyonet çarptı. Ağır yaralanan talihsiz kız kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kazanın ardından ehliyetsiz olduğu anlaşılan M.K., polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Kaza anı ise çevredeki bir işyerinin güvenlik kamerasınca kaydedildi. Görüntülerde kaldırımdan koşarak yola inen Zeynep’e kamyonetin çarpması yer alıyor. Yolun kenarında bekleyen bir kişinin Zeynep’in yola fırlamasıyla birlikte ellerini başının üzerine kaldırması dikkat çekti. Öte yandan kazanın ardından yol kenarında kalan küçük kızın terlikleri ile aldığı ekmekler görenleri duygulandırdı. l DHA Kanadalı şirketin uzantısı, Emirdağ yaylalarında altın arıyor Altıncı kurnazlığı SEFA UYAR Afyonkarahisar’da bulunan Emirdağ yaylalarında, Kanadalı madencilik şirketi Eldorado Gold Corperation’ın Türkiye uzantısı olan TÜPRAG Metal Madencilik tarafından altın arama için ruhsat alınmış ve çalışmalara başlanmıştı. Konunun yargıya taşımasının ardından oybirliği ile yürütmeyi durdurma kararı verildi. Ancak şirket, ikinci bir ruhsat ile yürütmeyi durdurma kararı verilen alanın yakınındaki başka bir alanda çalışmalarını sürdürüyor. Cumhuriyet’e konuşan Emirdağ Yaylaları Doğa Platformu Sözcüsü Nurettin Yılmaz, mahkeme kararının tebliğ edilmesi ile birlikte bölgedeki çalışmaların 12 Kasım’da durdurulduğunu söyledi. Ancak Yılmaz, çalışmaların durdurulduğu bölgeye yakın olan ve “orman” statüsü olarak belirtilen bir alanda, söz konusu şirketin bir ruhsatı daha olduğunu ve orada çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Yılmaz, “Diyorlar ki ‘Siz yürütmeyi mera için aldınız. Biz ormanda arama yapacağız’” ifadelerini kullandı. Bu bölgedeki arama çalışmalarına karşı da girişimlerde bulunÇalışmaların durdurulduğu bölgeye yakın olan ve “orman” statüsü olarak belirtilen alanda, söz konusu şirketin bir ruhsatı daha olduğu ve orada çalışmalarına devam ettiği ortaya çıktı. Şirketin gerekçe olarak “Siz yürütmeyi mera için aldınız. Biz ormanda arama yapacağız” dediği belirtildi. duklarını aktaran Yılmaz, “Köylülere işin tehlikesini anlatmamız gerekiyor. ‘Çevreye bir zararımız yok, sizden işçi alacağız’ gibi altıncı propagandası devam ediyor. Her türlü kandırmacayı kullanıyorlar. Aslında halk duyarlı, fakat tavır koyacak insanlar, siyasi iradeden çekiniyor. Emirdağ Belediyesi’nden, il genel meclisinden, AKP örgütünden, sivil toplum kuruluşlarından hiç ses yok” dedi. Söz konusu bölgeden 20 ton altın çıkarılabileceği yönünde simülasyon yaptıklarını söyleyen Yılmaz, “20 ton altın için kazmaları gereken toprak, eğer bir metreden altın bulurlarsa 3.5 milyon metreküp, 2 metreyse 7 milyon metreküp demek. Aşağı doğru indikçe her defasında bir katlayın” ifadelerini kullandı. Bölge yok olacak Şirketin, 20 ton altından 1012 milyar lira kazanacağını ancak devlete ödeyeceği toplam miktarın 450 milyon lira olduğunu kaydeden Yılmaz, çalışmaların devam etmesi durumunda ortaya çıkacak zararları ise şöyle özetledi: “Emirdağ’da 200 bin baş koyunumuz var. 100 bin başı yaylaya çıkıyor. 100 bin baş koyunun en az 5060 bininin, gelecekte ise tamamının yayladan inmesi demek. Vatandaş bunları ovada beslemeye kalkarsa yılda en az 20 milyon lira ilave yem parası gelecek. Bölgede, o dağlardan beslenen göletler var. 15 bin dekar alan sulanıyor. Eğer o alanı kaybedersek yıllık 15 milyon lira kaybımız var. 60 bin koyun kaybı, yılda 100 bin kuzu kaybı demek. Üretim kaybımız olacak. Bu da yılda 2 milyar lira demek. Böyle bir felaketle karşı karşıyayız. İki tane sulama göleti yok olacak. 67 köyün içme suları bitecek. Kaybedeceğimiz derelerimizi, ileride siyanürden doğacak sağlık felaketini saymıyoruz bile. Bölgede hayvancılık ve tarım bitecek.” l ANKARA Ceren’in anısına sanat bursu Güzel Ordu Kültür Sanat Derneği, evinin önünde bıçaklanarak öldürülen Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir anısına 21 öğrenciye sanat bursu verecek. Ceren Özdemir Sanat Bursu’yla, Ordu Üniversitesi’nin sanat bölümlerinde eğitim gören kız öğrencilere destek sağlanması hedefleniyor. Bu yıl başvuran 30 öğrenciden 21’i burstan yararlanmaya hak kazandı. Dernek başkanı Tevfik Serdar Köksal, “Bu yıl sadece Ordu Üniversitesi’nde sanat eğitimi gören kız öğrencilerimize verdiğimiz bursun kapsamını önümüzdeki yıllarda daha da genişleteceğiz” dedi. Güzel Ordu Kültür Sanat Derneği, bağışçıların desteğiyle oluşturduğu sanat fonuyla 2021 yılından itibaren “Genç Yetenekler Desteği” adı altında tüm Türkiye’de sanat eğitimi gören gençlerin faydalanacağı bir projeyi de hayata geçirmek için çalışmalara başladı. l Haber Merkezi Ceren Özdemir raz ettiği şeyler bilimsel olgular ve bilgiler. Kutsal kitapların, evrenin ve insanın doğası üzerine yazdıkları kesin bilgilerse bilime ne gerek var? Cehalet bilimi “Bilim, neden, merak ve amaç cehaletin bilimi (6) besleyen fiziki evrenin deney, gözlem, düşünce araSefa Uyar’ın haberinden (Cumhuriyet, 26.10.2020) öğrendiğimize göre cılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve praAtatürk’e “Deccal” diyen Said tik disiplinler bütünüdür. BiliNursi’nin “üstat” unvanıyla anıl min diğer tüm disiplinlerden dığı Yaratılış Kongresi’nde Kü en farklı karakteristiği, savuntahya Dumlupınar Üniversite malarını somut kanıtlarla sunsi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uy masıdır. Ve bu da bilimi en güsal da bir balık türünün göç ve venilir bir disiplin olarak günüyumurtlama dönemleri üzeri müze kadar birçok alt dala bölne bir sunum yapmış: “Anad müş, insanların daha iyi yaşam rom salmonlarının esrarengiz koşullarına kavuşmasına, bilingöçleri” başlıklı sunumda, ba meyen olguları bulmamıza ve lığın bazı göç hareketlerini ya yeni şeyler öğrenmemize ön pabilmesi için “şuura” sahip ol ayak olmuştur. Tüm bilim dalması gerektiğini ancak olmadı ları evrenin bir bölümünü kenğını belirterek doğal hareketle dine konu olarak seçer, deneyri “Allah’ın hikmeti” olarak yo sel yöntemlere ve gerçekliğe rumlamış. dayanarak yasalar çıkarmaya HHH çalışır. Einstein bilimi, her türGülelim mi, ağlayalım mı? Ca lü düzenden yoksun duyu veriretta carettalar da bütün göç leri ile düzenli düşünceler aramen kuşlar da her hayvan türü sında uygunluk sağlama çabade kendine göre aynı şeyleri tek sı, Bertrand Russell ise gözlem rarlıyor. Bu tekrarlarda “Allah’ın ve gözleme dayalı akıl yürütme hikmeti”ni bulacaksan neden boş yoluyla dünyaya ilişkin olgulayere araştırma ve inceleme yapı rı birbirine bağlayan yasaları yorsun? Milyonlarca yıllık tekrar bulma çabası olarak tanımlar.” lanan bir eylemin genler aracılıHHH ğıyla yeni kuşaklara aktarımı bu. “Üniversite ya da diğer adıyKöylerde sığırı belli otlak yerine la yükseköğretim kurumu, en götürüp bırakırlar, hayvanlar gü üst seviyede öğretim verilen, neş batarken evlerine dönerler. araştırma yapılan ve bilgi üretiEşekler sürücüleriyle birlikte ev len kurumlardır. Araştırma alanlerine dönerken belli bir noktada ları çoğunlukla (doğa bilimleanırır. Bunun içgüdüsel nedeni ri, sosyal bilimler gibi) çeşitli dini zoologlar ve hayvan psikolog siplinlere ayrılan üniversiteler ları çok iyi bilir. Bre Bay Rektör, genellikle yüksekokul, lisans ve “Allah’ın hikmeti”nin olduğu yer lisansüstü okullarından oluşur. de bilimsel araştırma mı yapılır? Araştırma görevlileri ya da akaHHH demisyenler, yaptıkları özgün Daha önce de değinmişçalışmalar dolayısıyla doçent, tim: Rektör Uysal, bildirileprofesör gibi çeşitli unvanlarla rin tamamlanmasının ardından ödüllendirilir.” Üniversite üzeridüzenlenen kapanış töreninne sıradan ve anonim bir tanım de, kongrenin sonuç bildirge okudunuz. sini okumuş. Tanzimat’tan itiBilim ve üniversite tanımlarınbaren “Batılılaşma” adına her dan sonra Bay Kazım Uysal’ın türlü kültür ve ahlaki değerler “Prof. Dr.” ve “Rektör” sıfatlarıden büyük oranda uzaklaşıldı na sahip olmasına şaşırıyor inğını öne süren Uysal, Batı kay san. Bir bilim adamı gibi denaklı eğitimle güzel ahlakın, ki ğil, bir mahalle camisi imamı gişiler arasında emniyet ve sada bi konuşuyor. Bir cami imamıkatin bozulduğunu iddia etmiş. nın evren, dünya ve insana daUysal, “Bunun birinci sebe ir yorumlarının Kuran kaynakbi kâinattaki bütün varlıkların lı olması çok doğal. Ve onuntesadüfler, sebepler ve tabia la tartışılmaz. Ancak aynı şeyletın eseri olarak meydana gel ri bir Prof. Dr. ve rektör tekrardiği şeklinde verilen eğitim larsa “Gerçek iktidarın fikri ikdir. Böyle bir eğitimle yetişen tidar” olduğunu ve kendi cegençler, kendisinin de tesa nahlarının buna sahip olmamadüfen meydana geldiğini, ha sından yakınan R. T. Erdoğan yatın bir gayesinin olmadığı haklı çıkar. nı zannetmekte. Helalharam HHH tanımamakta, milli ve manevi Çünkü bilimsel bilgilerin öğdeğerlerine yabancılaşmak retildiği okullarda sadece pozita” ifadelerini kullanmış. tivist ve materyalist öğretim yaHHH pıldığını iddia ederek bu okullaVallahi taaccüp ettim, yani rı karalamak çağdışı ve mürteci şaşakaldım! Bay Rektör’ün iti bir dogmadır. Çok yazık! 10 ayda 453 kadın ÖLDÜRÜLDÜ Kadın cinayetlerine ilişkin raporunu açıklayan Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi, yılın ilk 10 ayında 197’si şüpheli olmak üzere toplam 453 kadının öldürüldüğünü açıkladı. Rapora göre 10 aylık zaman diliminde, en az 256 kadın öldürüldü, en az 197 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Öldürülen kadınların yüzde 37.9’unun evli olduğu erkek ya da eskiden evli olduğu erkekler tarafından, yüzde 18.4’ünün tanıdık/akraba tarafından, yüzde 16’sının ise birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldüğü ifade edildi. Raporda yine kadınların yüzde 57.8’inin ateşli silahla, yüzde 27.3’ünün kesici aletle, yüzde 6.6’sının boğularak, yüzde 3.5’inin darp edilerek öldürüldüğü belirtildi. Öldürülen kadınların yüzde 3.5’inin ise nasıl öldürüldüğü tespit edilemedi. Kadınların yüzde 54.3’ü ev içerisinde, yüzde 33.6’sı sokak, iş yeri, kuaför, park vb. kamusal alanlarda öldürüldü. Kadınların yüzde 12.1’inin ise nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. Ayrıca, kadın cinayeti olarak kayıtlara geçen ölümlerin en çok görüldüğü ilk üç kent; 37 kadın ölümü ile İstanbul, 19 kadın ölümü ile İzmir, 13 kadın ölümü ile Antalya oldu. l Haber Merkezi ICOPAL SHINGLE SİSTEM Avrupa’nın öncü shingle markası Icopal’in en yeni teknolojilerle ürettiği, zorlu hava koşullarına dayanıklı shingle ve tamamlayıcı sistem bileşenleri: Yağmur derelerinden, baca diplerine her ayrıntısı çözülmüş, estetik shingle çatı sistemi. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle