16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 15 KASIM 2020 PAZAR HABER/YORUM *Ve dağılmış pazar yerlerine memleket! Bugünlerde sürekli Edip Cansever’in * “Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar/Ve dağılmış pazar yerlerine memleket” dizeleri her yerde beni izliyor. Ve her gördüğüm, yaşadığım olayda aklıma geliyor. Bu böyle olmayacak, her zamanki Işıl olup biraz sokak kızlığı yapmaya karar veriyorum. Dolarla maaş almıyorum ama doların bir inip bir çıkması benim bütçemi acayip sarstı. Çünkü her şeyin fiyatı tam dört kat arttı. Ben tek başına yaşarken zorlanmaya başladıysam millet ne yiyip ne içiyor? İşte buna kafayı taktım. Bu konuda ilk başvurduğum kişi, bizim mahallenin bir parçası olan, sokakta doğurduğu, üç yıldır sokakta büyüttüğü, hiç hastalanmayan oğluyla bir köşede oturup mendil açan Nazlı’ya başvurdum. Nazlı’nın geçmiş günlerde öğleye kadar çalışıp topladığı 250300 lirayı mahallenin eczanesinde, kahvesinde bütünlettiği için kazancını biliyorum. Hatta arkadaşlarla aramızda “Biz de mi bu işe başlasak” diye şaka yollu konuşmuşluğumuz var. Nazlı’nın epey zamandır o güzel yüzü, endişeli bir hal aldı. Merhametli mahallesinde işler kesat. Günlük parası 100’e, 50’ye indi. Ona soruyorum: “Sence ne oldu?” Verdiği yanıt tam isabet: “Millette para bitti, iki lira bile kıymetli oldu.” Kafayı bir işe taktım mı sonuna kadar giderim, oturmuş durakta otobüs bekliyorum, gazeteye gideceğim. Ben yaşlarda maskeli bir adam yanımda biraz durup soruyor: “Kaç dakikadır buradasın?” “Beş” diyorum, gene soruyor: “Otuz beş geçti mi?” “Hayır, ben geldiğimden beri hiçbir otobüs geçmedi.” Ölümün yüzü. Fotoğraf: Işıl Özgentürk Adam duraktaki tarife levhasına bakıp “Eyvah” diyor, “Otobüs yirmi dakika sonra.” Ben merak ediyorum: “Nereye gideceksiniz?” Adam, “Kozyatağı’na” diyor. Bulunduğumuz duraktan beş durak sonra. “İşiniz aceleyse minibüse binin, boş geçiyorlar, binmenizde bir sakınca yok.” Adam beni bir süre süzüp “Cebimde iki buçuk lira yok” diyor ve kendi içine kapanıyor. İşe koyuldum ya, milletin ne yiyip içtiğiyle çok ilgiliyim. Mahallemde tüm market zincirleri buna ilave dört tane her çeşit meyve ve sebze satan market var. Arkadaşlar ben bir milyona ev satın alınan bir semtte oturuyorum. Dikkatinizi çekerim. İki üç aydır, marketlerin önünde sandıklara konmuş, poşetli meyveler, sebzeler çoğalmaya başladı. Tane üzümler, yarısı çürümüş domatesler, biraz sararmış kıvırcıklar, rokalar. Üşenmeden marketlere girip “Poşetlerdeki yarı bozulmuş mallar satılıyor mu?” diye soruyorum. Market ve manav çalışanları, “Tabii satılıyor, daha ucuz olduğu için insanlar kapış kapış alıyor, günde dört beş defa boşalanların yerine yenilerini koyuyoruz” diye yanıt veriyor. “Burası zengin bir mahalle kim çürük mal alır ki?” Manavdaki, marketteki çocukların büyük kısmı beni tanır, hal hatır sorarlar: “Hocam siz bakmayın adı çıkmış buranın, müşterilerin çoğu evi yenilenmiş emekliler. Onlarda para bitti, bir ay önce kredi kartı kullanıyorlardı, şimdi bu beğenmediğin mallara bozuk para sayıyorlar.” Ben devam ediyorum, sıra sürekli adı değişen kafe ve bistrolarda. Çevrem bunlarla dolu ve her iki ayda bir adları değişiyor, çalışanlar değişiyor. Benim yön duydum hiç yoktur, bu nedenle yön kestirmek için sürekli gittiğim yerlerdeki kahve adlarını aklımda tutarım, inanmayacaksınız ama geçenlerde bankaya gidiyorum, bir kahve adı bellemişim oradan sağa döneceğim. Ama o da ne bulamıyorum, dönüp duruyorum, sonunda anlıyorum ki o kahve gitmiş, yeniden yenisi gelmiş. Şaşırmam ondanmış. Şimdi gelelim pazaryerlerine. Benim yaşadığım bölgede iki pazar kuruluyor. Bir tanesinin devamlı müşterisiyim. Her şey var. Özellikle kıyafet ve ayakkabı konusunda bir numara. Allah Allah pazarın da hiç keyfi kalmamış. Pazar ahalisiyle laflayarak dolaşıyorum, eskiden dolaşırken insanlara çarpmamak için dikkat ederdim, şimdi neredeyse boş. Çorap satan bir kimya mühendisi dostum var, laflıyoruz, “İnsanlar çorap bile almıyorlar” diyor, “Çocuk çorabı bile satılmıyor. Şaşkınım.” Sadece o değil, bütün pazar ahalisi şaşkın. Yiyecek fiyatlarına bakanlar almaktan vazgeçiyorlar. Özellikle de balıkçılar şaşkın. Ama arkadaş sarı kanadın kilosu 65 lira, hamsi 35 lira. Dört kişilik bir aileye bunlardan bir kilo bile yetmez. İnsanlar yutkunup yutkunup geçip gidiyorlar. Sizin anlayacağınız durum oldukça vahim. Karşımdaki ve sağımdaki inşaatlar şak diye durdu. Rivayete göre müteahhit toz olmuş. Bu arada çevremizde her gün korana olduğu halde eve gönderilen ve yapayalnız evinde ölen insanlar çoğalmaya başladı. Onlara ne ilaç veriliyor, neden eve gönderiliyor, bunlar hakkında hiçbir bilgimiz yok. Ben de evde tek başıma yaşıyorum. Bir gün ansızın ölüme terk edilebilirim. Pek çoğumuz da kısaca dostlarım memleket Edip Cansever’in dediği gibi “Dağılmış pazar yerlerine benziyor.” Ve dolar yükselmeye, korona artmaya, açlık kapıyı çalmaya devam ediyor. Batmak öyle pat diye olmuyor, usul usul batıyoruz. Bu arada bazı VIP’ler korona tedavisi şımarıklıklarına son versinler. Bu da insana acayip batıyor. 15 KASIM 2020 SAYI: 34735 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:16 07:45 12:54 15:29 17:53 19:16 Ankara 06:00 07:27 12:38 15:16 17:40 19:01 İzmir 06:22 07:46 13:01 15:42 18:06 19:25 21. yüzyılın birinci çeyreğinde küresel çapta bir krizle boğuşan dünyayı, ne yazık ki uzun süredir, bir iki istisna dışında vasat liderler yönetiyor. Üstelik, ufukta bu vasat liderlerin yerini alacak dâhiler de görünmüyor. Kurtarıcılar gerektiğinde ortaya çıkar, zorlu politikacıları zor zamanlar yetiştirir, derler. İşte size zor zaman. Küresel salgın küresel ekonomiyi çökertiyor, dünya düzeni sallanıyor. Ama hiçbir devlet kurtarıcı olabilecek çapta bir yönder çıkaramıyor. Halen insanlığın kaderini elinde tutan egemenlerin toplu çapsızlığı, İkinci Dünya Savaşı ufkunda sıralanan liderlere bakınca daha iyi anlaşılıyor. İyilik ve kötülük sınıflamasından bağımsız bakarsanız; hasım takımları devler yönetiyor. Birinci kümede tabii ki Mussolini, Hitler, Churchill, Stalin, Roosevelt oynuyor. İkinci küme de Franko, De Gaulle ve İnönü’yle hiç yabana atılmaz türden! Her biri karanlık ya da aydınlık birer yıldız olan bu oyunculardan en hayran olduğum kişilik, savaşın galiplerinden Churchill’dir. İdamlık damat Çelik gibi iradesi, entelektüel donanımı, nüktedan zekâsı, ressamlığı, yazarlığı, alkolikliği, puro düşkünlüğüyle efsaneleşen Winston Churchill, zamana da dayanıklıydı. Onca viski ve puroya karşın 91 yaşına kadar yaşadı, 1965 yılında öldü. Churchill, ömrünün sonuna doğru hareket yeteneğini kaybetmişDamat ti. Dizlerinin üstünde ekose bir battaniye, günlerini uyuklayarak geçiriyordu. Öyle günlerden birinde, tanınmış bir gazeteci Churchill’i ziyarete geldi. “Yaşlı arslan” diye anılan efsane yönder, çoğu kez konuşacak halde olmadığından yanında hep kızı ve damadı bulunuyordu. İngiliz gazeteci, Churchill’e çağdaşı ve hasımları Stalin, Mussolini ile Hitler’den hangisini daha çok takdir ettiğini sordu. Churchill yanıt vermedi, çünkü uyukluyordu. Damadı, soruyu yineleyen gazeteciye, “Israr etmeyin” dedi. “Duymaz ve anlamaz. İyice bunadı.” Koltuğa yayılan iri gövdeyi örten ekose battaniye birden kıpırdadı ve Churchill, kurnaz gözlerini aralayıp gayet anlaşılır bir ifadeyle “Mussolini’yi çok takdir ederim!” deyiverdi. Yanındakiler, tarihöncesi bir dinozor canlanmışçasına çarpılmışlardı. Gazeteci şaşkınlıkla sordu: “Peki, neden?” Churchill tısladı: “Çünkü damadını kurşuna dizdirdi!” Kayınpedere iktidar yolları Faşizmin fikir babalığı, vasat bilgi toplumlarında Hitler’e atfedilir. Oysa faşist ideolojinin kurucu yönderi Mussolini olup antik Roma’nın yapılanmasından esinlendiği rejim biçimi, Hitler’in Germen yorumuyla zirveye taşınmıştır. Galeazzo Ciano, İtalya’nın aristokrat familyası Cortelazzo ve Buccari Kontluğu’nun iyi yetişmiş, sekse düşkün, çapkınlığıyla ünlü veliahtıydı. Kont babası Amiral Constanzo Ciano, İtalyan Nasyonal Faşist Parti’nin kurucu üyesiydi ve baba oğul Mussolini’nin 1922’de başladığı “Roma Yürüyüşü”, yani iktidara doğru çıktığı yolda, faşist liderin yanında yer almışlardı. Benito Mussolini, büyük kızı Edda’yı Galeazzo Ciano ile evlendirmekle hem kendisine destek veren büyük ve aristokrat bir aileyi arkasına alıyor hem de parlak bir damada sahip oluyordu. Mussolini’nin dışişleri bakanı atadığı damat Ciano, kısa sürede liderin güvenini kazandı, faşist partide iki numaraya yükseldi. Kayınpederine akıl hocalığı yapıyor, ülkenin kaderine yön veriyordu. İtalyan halkı mesajı aldı: Kısaca “Duce” (Reis) diye anılan Mussolini’nin veliahtı, damattı. Damada kurşunlar Mussolini, fikirlerinden feyz almasına karşın deli olduğuna hükmettiği Hitler’i sevmiyor, yarattığı faşist Almanya’yı da tehlikeli buluyordu. Zaten Hitler de onu küçümsüyor, yakın çevresine “gösteriş meraklısı bir palyaço” olduğunu söylüyordu. İtalya’nın faşist yönderini Hitler’le hiç olmazsa görünüşte iyi ilişkiler kurmaya ve İtalya’yı Almanya’nın yanı sıra savaşa girmeye, veliaht damadı Ciano ikna etti. Ne var ki aynı damat, Mihver Devletleri savaşta Müttefik Devletler karşısında yenilgiye uğramaya başlayınca fikir değiştirdi. İtalya’yı faşist Mihver Devletleri ittifakından çıkarmaya çalıştı. Başaramadı, ama Hitler’i öfkelendirdi. Derken 1943’te Mussolini’yi iktidardan devirip tutuklamak için kurulan komploda yer aldı. Komplo başarısızlığa uğrayınca, Mussolini “torunlarının babası”nı öldürtmekte tereddüt etti. Ama Almanya bastırınca, damat tutuklandı, Verona’da yargılandı ve idama mahkum edildi. Mussolini, başta büyük kızı ve torunları, Ciano’yu kurtarmak için araya giren kimseyle görüşmeyi kabul etmedi. Kararını vermişti. Düşük veliaht ve gözden çıkarılan damat Galeazzo Ciano, 11 Ocak 1944’te bağlandığı iskemlede, hainlere yapıldığı gibi sırtından vurularak kurşuna dizildi. Cesur olduğunu göstermek amacıyla son anda idam mangasına yüzünü dönmeye çalıştığı için kafasına fazladan iki kurşun daha sıkıldı. Günümüzde infazlar bile vasat. “Üç kart bir numara” yöntemiyle elde ettiği, boyuna posuna, huyuna suyuna ve keyfine en uygun anayasa elinde. Uyup uymamak da hiç tasası değil... Zaten mahkemeleri de uymuyor. Ama hiç değilse her fırsatta zikrettiği “Kutlu Dava”sı İslamiyete ve temel ilkelerine uysa. “Hükmü kıyamete kadar baki Kuranıkerim”e ve mesela “Allah size emaneti (işleri) ehline vermenizi ve insanlara adaletle davranmanızı emreder?” (Nisa: 58) ayetine kulak verse... Kendisini, partisini ve ülkemizi daha da koyu karanlıklara sürüklemese. Çünkü ampul çoktan patladı. Karanlığın sonu, felaket hatta kıyamettir. Bu uyarı, ne Cumhuriyet gazetesinin ne de “Millet İttifakı”nındır.. Uyarı, müminlerin “âlemlere rahmet” diye andığı inandığı Hz. Muhammed’indir: “İş, ehli olmayana verilmiş ise kıyameti bekle.” (İmam Buhari Sahih Hadisler) H Damadın ehil olmadığı gün gibi aşikârdı. Biraz daha kalsa belki de kıyamet kopacaktı. Reyiz’den önce hidayete erdi ve çok şükür görevin “ehli” olmadığını kabul etti. Ve “sır” gibi bir mesaj atarak, sırra kadem bastı. H Emanet edilen, bir aile kebapçısının kasası değil, 80 küsur milyonluk bir ülkenin Hazine ve maliyesiydi. “Şahsın” değil, halkındı. Kuran diliyle “beytülmal”dı. Ama Reyiz bu. Elindeki “üç kart bir numara anayasası” da izin veriyordu. Damat da zaten çok diplomalı ve çok sertifikalıydı. Malum nedenle de Reyiz için “diploma” çok önemliydi. Gerçi Berat Bey ayarında diplomalı ve sertifikalı ülkede on binlerce genç vardı. Ama “Damat Berat’ı” bir tek ondaydı. Hazine’yi maliyeyi birlikte yönetecek birikim, dirayet ve ehliyete sahip olduğunu varsaydı. Tek adamlık zor zenaat Zaten padişahların damatlarını sadrazam yapması yerli ve milli bir geleneğimizdi. ABD’de okumuş, iyi yabancı dil konuşan, uluslararası piyasa deneyimli, ailesinin gözbebeği bu genci Gençlik ve Spor Bakanı yapacak değildi. Verdiği kıymeti dünya âleme göstermek için Hazine ve Maliye Bakanı yaptı. Ülke ne ise de damadın siyasi geleceğini ve sağlığını tehlikeye attı. Devletin milyarlarca dolarlık bütçe açığını kapatmasını ve hovardaca girilen Hazine garantili borçlarını çevirmesini bekledi. İkide bir TV’lere çıkardı. “Çokomelli dandik proje paketleri” açıklamaya mahkum etti. “Sağlık sorunlarım var” diyerek ortadan kaybolması boşuna değil. Kuran’a ve Hz. Peygamber’in buyruklarına da hiç kulak asılmamış, “emanet ehline teslim edimemişti.” (Bu arada Damat Bey belki de korona morona oldu. Sağlık Bakanı Koca, bari ufak bir kıyak yapsa da “filyasyon ekibi” salsa peşine...) H “Veliaht” umuduyla beslenen damadın aniden ortadan kaybolması, acaba Hz. Muhammed’in söz ettiği “kıyamet”in ilk sinyali mi? Allah’ın haşa, sopası yok. Haydi “muhatabı” pas geçelim, Nisa Suresi’nin uyarısı çok açık: “İnsanlara adaletle hükmediniz!” Damadın aniden sopaya dönüşmesi boşuna değildir. H Reyiz sopa şokunu 27 saatte ancak atlatabildi. Ve yazılı olarak “görevden affedildi” diyebildi. Oysa ortada ne “istifa ettim” diyen vardı ne de “af” isteyen. Özür dilemesi, hatta tövbe istiğfar etmesi gereken birisi varsa o da Reyiz’dir. (Ülke hazinesini, maliyesini devlet deneyimi sınırlı birine teslim edip Kuran ve hadis hükümlerini çiğnediği için önce Tanrı’dan ve milletten, sonra da oğlunun kimyasını ve sağlığını bozduğu için dünürü Sadık Albayrak’tan..) Resmi Gazete’de “istifa”dan söz ediliyor. Oysa ortada bir “istifaname” yok. Keşke olsaydı. Damat imzası ve parmak iziyle T.C. Hazine ve Maliye tarihine geçti diye teselli olurduk. Oysa şimdi önümüzde sadece sanal satırlar, foklorik ve İslami sözcük öbekleri var: “At izinin it izine karıştığı”, “Hak ile batılı ayırt etmenin zorlaştığı” “Cenabı Allah bizleri ‘Sıratı Müstakim’den ayırmasın” “Sonumuzu hayreylesin”. H 18 yıldır olanlar ve olabilecekler bu satırlarda saklı. Belli ki işler o kadar karışmış ki Berat Bey, at ve it izine bir de damat izi karışsın istemedi. Karışan işler, acaba ne tür “işler”? Bazı “çok tatlı işler” olabilir mi? “Acı reçete”ye acilen ihtiyaç duyulması bundan mı? Bu “İslami” ve “şifreli” satırlar, Reyiz’i hem tedirgin etti hem öfkelendirdi. Uzun süre sessiz kalması, damadının ve babasını da görüşme isteklerini reddetmesi bunun kanıtı. H Tek adamlık zor zenaat. Sonunda büyüklük etmek zorunda kaldı. Meclis parti grubunda, kendisine “Ülkemize büyük hizmetler verdiği için şahsım ve milletim adına teşekkür ederim” dedi. Biz de “şahsı” ile “milleti” ayrı tuttuğu için gösterdiği tevazuya teşekkür etmeliyiz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] FETÖ’DEN ARANIYORDU Firari emniyet müdürü yakalandı FETÖ soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan ve 3 yıldır aranan firari zanlı eski 1. sınıf emniyet müdürü Yüksel Sezer, Ankara’da düzenlenen operasyonla yakalandı. FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan aranan eski emniyet müdürü Yüksel Sezer, Çankaya’ya bağlı Ata Mahallesi’nde, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonla gözaltına aldı. Üzerinde başka birine ait nüfus cüzdanı çıkan Sezer, sorgulanmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda şube müdürü, Güvenlik Daire Başkanlığı’nda başkan yardımcısı ve Strateji Daire Başkanlığı’nda 1. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan Yüksel Sezer’in, FETÖ’nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı tespit edildi. FETÖ’nün örgüte teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst seviyedekileri nitelemek için kullandığı “A5” kategorisinde yer aldığı belirlenen Sezer’in, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşadığı konutun güvenlik açıklarının tespiti amacıyla yurt dışına gönderilecekler listesinde olduğu ortaya çıktı. Sezer’in Sivas Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görev yaptığı dönemde de “usulsüz dinleme” konusunda yürütülen idari soruşturma kapsamında ceza aldığı kaydedildi. l ANKARA/ Cumhuriyet 9 İLÇEDE 16 ADRESE BASKIN İstanbul’da IŞİD’e operasyon: 19 gözaltı İstanbul’da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, kentte terör örgütü IŞİD adına faaliyette bulunan ve eylem hazırlığında olduğu belirlenen zanlıların yakalanması için çalışma başlattı. Soruşturma kapsamında, 9 ilçede 16 adrese eş zamanlı operasyon düzenleyen ekipler, Irak ve Suriye’deki çatışma bölgelerinde uzun süre bulunduktan sonra yasa dışı yollarla yurda girdikleri ve İstanbul’a geldikleri belirlenen yabancı uyruklu 19 örgüt üyesini gözaltına aldı. Adreslerde yapılan aramalarda, çok sayıda örgütsel doküman ve dijital malzeme ele geçirildi. l AA 48 TİM VE 816 PERSONEL Bitlis’te Yıldırım15 operasyonu başlatıldı İçişleri Bakanlığı’nca Bitlis’te “Yıldırım15 MutkiSarpkaya” operasyonu başlatıldı. Operasyonda, Bitlis İl Jandarma Komutanlığında görevli, jandarma komando, jandarma özel harekat (JÖH), polis özel harekat (PÖH) ve güvenlik korucu timlerinden oluşan 816 personelli 48 operasyonel timin görev aldığı kaydedildi. Öte yandan, Yıldırım Operasyonları kapsamında bugüne kadar toplam 143 terörist etkisiz hale getirildi, 74 iş birlikçi yakalandı, 251 mağara, sığınak ve depo imha edildi, çok sayıda silahmühimmat, gıda ve yaşam malzemesi ele geçirildi. l ANKARA/ Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle