10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 4 OCAK 2020 CUMARTESİ 5 İğrenç bir iftiraBIRBIRLERINE SARILDIKLARI IÇIN CEZA ALAN ÖĞRETMENLER: ile boğuşuyoruz Van’ın Çatak ilçesinde birbirine sarıldıkları için disiplin cezası verilen ve Türkiye’nin gündemine oturan iki öğretmen Cumhuriyet’e konuştu. Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından aylıktan kes me cezası verilen kadın öğretmen, “Ben meslektaşımı babam, ağabeyim gibi görüyordum. Onu öğretmen olan babamı örnek aldığım gibi örnek alı yordum. İğrenç bir iftira ile boğuşuyorum. Bunla rı hak etmedim” dedi. Başka bir okula sür SEYHAN AVŞAR gün edilen erkek öğretmen ise “Beni şikâyet eden öğretmenlerden bi ri çocuklara Said Nursi kitapları oku tuyordu. Diğer öğretmen ise kız ço cuklarını evine götürerek çocuğuna baktırıyordu. Ben buna karşı çıktı ğım için beni hedef aldılar. Milli Eği tim Bakanlığı’na güveniyorum. Bu haksızlığa müdahale edecektir” diye konuştu. 20 Mayıs 2019 tarihinde yaşanan olayda, doğum günü ve beraber ta mamladıkları TÜBİTAK projesinin ar dından iki öğretmenin birbirine sarıl ması, başı ağrıdığı için erkek öğret menin dışarıdan bakıldığında içerisi gözüken spor odasına giderek uzan ması ve uzandığı sırada kamerayı ka patması okuldaki diğer 2 öğretmen tarafından okul müdürüne şikâyet edildi. Okul müdürü görüntülerin uy gunsuz olduğu iddiasında buluna rak 2 öğretmen hakkında idari soruş turma açılmasını talep etti. Van Va liliği öğretmenler hakkında soruş turma izni verdi. Bunun üzerine Van Milli Eğitim Müdürlüğü Disiplin Ku rulu olayın araştırılması için müfet Van Çatak’ta doğum günü kutladıkları sırada birbirlerine sarıldıkları için ceza alan iki öğretmen Cumhuriyet’e konuştu. tiş görevlendirdi. Okula gelen müfettişler hem kamera kayıtlarını inceledi hem de öğretmenlerin savunmalarını aldı. Aynı zamanda Çatak Kaymakamlığı da öğretmenlerden hem savunma istedi hem de Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı’na da suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık öğretmenler hakkında takipsizlik kararı verdi. Kadın öğretmene aylıktan kesme cezası verilirken erkek öğretmen sürgün edildi. ‘Kameralara bakılsın’ Yaşadıkları sürecin çok ağır olduğunu belirten kadın öğretmen, “Zor şekilde ayakta duruyoruz. Ben de diğer meslektaşım da böyle bir iftirayı hak etmedik. Atılan iftira çok iğrenç. Rahmetli babam da çok iyi bir öğretmendi. Ben de meslektaşımı babam, ağabeyim gibi görüyordum. Onu, babamı örnek aldığım gibi örnek alıyordum” dedi. Sürecin araştırılmasını isteyen kadın öğretmen, “Suçlanan meslektaşımın okulda açığı aranıyordu. Kendisi derse 2 dakika gecikse hemen tutanak tutuluyordu. Kendisi yaptıklarıyla çocukların gönlünde yer edinmiş bir öğretmen. Kendisiyle sarılmamız ve hocamın spor odasında uzanması suçlama konusu. Kameralara bakılsın. Hocamın uzandığı saatte ben dışarda nöbet tutuyorum” ifadelerini kullandı. Erkek öğretmen ise çok zor şart larda okuyup öğretmen olduğunu belirterek “Buradaki çocukların mağduriyeti beni çok etkiledi. Mesai saatlerim dışında da geceleri çocukları üniversite sınavına hazırladım. Onlar için sürekli deneme sınavları vs. ayarladım. Yazın Van’a gelip çocuklarımın tercihlerini yaptım. 19 kişilik sınıfın 13’ü 4 yıllık fakülte kazandı. Bu süreçte ise Milli Eğitim Müdürü bana destek oldu. Sürekli çalışmalarımı takdir ettiğini belirtti” diye konuştu. Bu çalışmalarının bazı meslektaşları tarafından hoş karşılanmadığına dikkat çeken öğretmen, “Benim açığımı arayan öğretmenlerden biri çocuklara Said Nursi kitapları okutuyordu. Diğer meslektaşım ise ders saatlerinde 2 öğrencimi evine götürerek çocuğuna baktırıyordu. Ben çocukların dersten geri kalmasına izin vermedim. Okulda Atatürk büstü yoktu. Maaşımla büst yapılmasını dahi önerdim. Bu çıkışlarım o meslektaşlarımı rahatsız etti” ifadelerini kullandı. İki defa meslektaşına sarıldığını aktaran erkek öğretmen sözlerini şöyle sürdürdü; “Ayrıca migrenim olduğu için meslektaşımdan spor odasının anahtarını alıp 2 kez biraz dinlendim. Sürekli açığımı aradıkları için, ‘hoca uyuyor’ dememeleri için ise kamerayı kapattım. Ancak camdan bakılsa içerisi gözüküyor. Öğrencilerim gelip uyandırdı. Ben bize bu iftirayı atanlar hakkında yasal yolları kullanacağım. Bakanlığın ise bu haksızlığa son vereceğini düşünüyorum.” l İSTANBUL TBMM’ye yapılan mobbing şikâyeti, gericiliği ortaya çıkardı Bilim yerine Risalei Nur Bingöl Üniversitesi’nde bir doçentin derslerinde Nur Külliyatı anlattığı ortaya çıktı. SELDA GÜNEYSU Bingöl Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olen K.E’nin, TBMM Dilekçe Komisyonu’na yaptığı “mobbing” şikâyeti, üniversitenin Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr. H.K. hakkında “çarpıcı tespitlerin” ortaya çıkmasına neden oldu. Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nun şikâyet üzerine Bingöl Üniversitesi’nde yaptığı inceleme sonrası hazırladığı raporda, şu ifadeler yer aldı: “BİMER üzerinden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na gönderilen 14 Eylül 2017 tarihli şikâyet dilekçesi, 7 Kasım 2017 tarihinde inceleme talimatı ekinde Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı’na gönderilmiştir. İncelemeyi yapmak üzere Prof. Dr. B.A. görevlendirilmiştir. Bingöl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. H.K. ile ilgili olarak, bu kişinin 2017 yılı ders notlarında görüleceği üzere, ‘Tarla Bitkileri Islahı’ ders notlarında, tarla bitkileri dışında çeşitli Risalei Nur külliyatından sözler eklediği, tarla bitkileri dersinin içeriğinde Risalei Nur külliyatına yer verilmesinin bilimle alakasız olduğu, H.K’nin de ‘Meşveret cemaatinin içine sızmış bir FETÖ üyesi olduğu’ iddiaları vardır.” FETÖ’cü iddiası Raporda, “iddialarla ilgili olarak H.K’nin ders notlarında Risalei Nur külliyatına yer verildiği görüldüğünden, adı geçen öğretim üyesi hakkında Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü’nce disiplin soruşturulması başlatılması ve sonucun YÖK’e bildirilmesi gerektiğinin” de altı çizildi. Raporda ayrıca, “H.K’nin FETÖ/PDY üyesi olduğu yönündeki iddialara ilişkin olarak, FETÖ/PDY üyeliğine ilişkin inceleme ve soruşturmanın yapılabilmesi için raporumuzun bir örneğinin Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi gerektiği, YÖK Başkanlığı’nın takdir ve değerlendirmelerine arz olunur” denildi. l ANKARA İÜ ÖĞRENCILERI DIRENIŞLERINI DÜN DE SÜRDÜRDÜ ÜNIVERSITE KÂR ETME YERI DEĞIL İstanbul Üniversitesi’nde yemekhane zammı ve kahvaltıların kaldırılmasına karşı salı günü başlayan eylem dün Beyazıt Kampusu’nda devam etti. Önceki gün öğrencilere jopla müdahale eden polis, Beyazıt Kampusu ana kapısı önünü kapatarak öğrencilerin geçişine izin vermedi. “Müşteri değil öğrenciyiz”, “Yaşasın öğrenci dayanışması”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atarak ana kapıya gelen öğrenciler adına açıklamayı okuyan Onurcan Poyraz, “Öğrenciler eko nomik krizin getirdikleriyle zaten baş etmek zorundalar. İstanbul’u ikiye bölünce bütçe var ama öğrencilerin yemeğine bütçe yok. Üniversite kâr etme yeri değildir. Günde üç öğün yemek hakkımızı geri istiyoruz. Öğrenciler 18 liraya yemek yesin diyorlar. Bu akıl ve mantığa aykırı” diye konuştu. Öğrenciler açıklamanın ardından polis tarafından kontrollü bir şekilde yerleşkeye alınarak, rektörlüğe dilekçilerini teslim etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Özel Ahmet Şimşek Koleji’nde maaşlar ödenmiyor Veliler, öğretmenler için eylem yaptı Kartal Özel Ahmet Şimşek Koleji velileri, Sultanahmet’te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya gelerek, 14 aydır maaş alamayan öğretmen ve çalışanların ücretlerinin ödenmesi ve çocuklarının eğitim hakkının gasp edilmemesi için eylem yaptı. “Eğitim ticaret değil kamu hizmetidir”, “Ahmet Şimşek Koleji’nde fiyasko” pankartı açan veliler adına açıklamayı Gülay Şakar oku du. Şakar, 14 aydır öğretmen ve okul içi personelin maaşlarının alamadıkları için eğitimin aksadığını belirterek “Bizler veli olarak, okulumuzun eğitimine devam etmesini, öğretmenlerimizin ve okul içi personelin sorunlarının giderilmesini, öğrencilerimizin hakkı olan bu kuruma yakışır eğitimin ve okul içi hizmetlerin düzene girmesini talep ediyoruz” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Sen türkülerini söyle Yılmaz Ülkenin ve dünyanın hızla akan gündeminin peşinde koşmaktan helak olduğumuzdan kişi hak ve hürriyetlerini ortadan kaldıran hukuksuzlukları istemeden de olsa bazen göz ardı etmek durumunda kalıyoruz. Kimi zaman da “hangi birine yetişeceğiz birader?” ruh haline kaptırıveriyoruz kendimizi. Oysa ceza ve tutukevlerinde seslerini dış dünyaya duyurmak için çırpınan binlerce insan var. Gizli tanıklarla, üfürükten iddianamelerle içeride tutulan isimlere son eklenen isim de sanatçı Yılmaz Çelik. Ne garip tesadüf ki Spotify’dan Yılmaz’ın türkülerini dinleyerek evden gazeteye geldiğim saatlerde aldım gözaltı haberini. İlk gün hangi nedenlerle gözaltına alındığına dair haberlerde bir şey bulamadım. “Nasılsa birkaç saat ya da bir iki gün sonra serbest bırakırlar” diye çok da üzerinde durmadım. Çünkü müzik çevresi ve biz dostları onu çok iyi tanıdığımızdan tutuklanmasını gerektirecek bir şeyinin olmayacağı düşüncesindeydik. Ama unuttuğumuz bir şey vardı. Burası Türkiye’ydi ve 2010 referandumundan sonra siyasetin emrine girmiş yargıdan sizi dumura uğratacak kararlar pekâlâ çıkabilirdi. Nitekim öyle oldu ve önceki gün Yılmaz’ın tutuklandığı açıklandı. Hem de ne gereçeyle? Memleketi Tunceli’de söylediği bir türkü nedeniyle. Pes doğrusu... Ozan Emekçi’ye ait “Vartinik Burası” ya da “Ali Haydar’a Ağıt” türküsü seslendirmiş bizim Yılmaz. Peki, bu türkü yasaklı mı? Hayır... Yılmaz bunu ilk kez mi söylüyor? Hayır... Bu türküyü bir tek Yılmaz mı okumuş? Hayır... Bu türkünün yer aldığı CD’ler piyasada halen satılıyor mu? Evet... Tunceli dışında, İstanbul başta olmak üzere ülkenin her yanında bu türküyü söyleyenler gözaltına mı alınıyor? Hayır... Peki, o zaman Yılmaz’ın tutuklanmasını nasıl yorumlamak gerekecek? Şöyle: bu türkünün başka bir şehirde okunmasında sakınca yok ama Tunceli’de okunması yasssah hemşehrim. Ee, o zaman böyle bir yasak olduğuna dair “Şahsım Cumhuriyeti” bir genelge yayımlasın sanatçılar da bilsin nerede hangi türküyü okuyacağını. Bilmeyenler “bu türküde ne var ki, onu okuyan sanatçılar tutuklanıyor” diye merak edeceklerdir. 24 Ocak 1973 günü İbrahim Kaypakkaya’nın yaralandığı Vartinik mezrası baskınında yargısız infaza kurban gitmiş Ali Haydar Yıldız için yazılmış bir türküdür bu. Yılmaz Çelik, kendi yöresinin pek çok deyiş, nefeslerinin yanında geleneksel türkülerini seslendirir. Elbette bir siyasi duruşu da vardır ama müziğinde bu yönünü çok görmezsiniz. O daha çok geleneksel Alevi deyişlerini ve yöresinin anonim türkülerini seslendirir. Sadece konserlerinde istek üzerine başka türküleri seslendirir. Devletin TRT’sinde de sayısını anımsamadığım pek çok kez konuk olmuş, deyişler okumuştur. Son zamanlarda Tunceli’de başka sanatçılar da benzer nedenlerle tutuklandı. Başka yerde suç olmayan eylemler ne yazık ki Tunceli’de suç olmaya başladı. Bu olay akıllara ister istemez ,1969 yılında Erol Toy’un yazdığı, Halk Oyuncuları’nın sahnelediği “Pir Sultan Abdal” tiyatro oyunun Tunceli’de valilikçe yasaklanmasının ardından çıkan olayları getiriyor. Türkiye’nin birçok ilinde sergilenen oyunun nedense Tunceli’de gösterileceği gün valilikçe yasaklanması üzerine halk, valiliği protesto için sokaklara dökülmüş, gözalına alınan oyuncular ve oyunun Tunceli’de sahnelenmesine aracılık eden Kemal Burkay’ı kurtarmak için karakolu basmış, güvenlik güçleriyle çatışma sonucunda bir kişi olmüş onlarca kişi yaralanmıştı. Tunceli’de sıkıyönetim ilan edilmiş, çevre illerden jandarma birlikleri gelmiş, ile giriş çıkış yasaklanmıştı. Şimdi benzer durum son günlerde yeniden yaşanıyor Tunceli’de. Bir eylem eğer suç unsuru taşıyorsa bunun ülkenin her ilinde suç olması gerekir. Tunceli ayrı bir ülke ve ayrı kanunlarla yönetiliyor da haberimiz mi yok? Sevgili Yılmaz, bugünler gelir geçer. Sana en çok yakışan o ağız dolusu gülüşünü ve türkü söylemeyi içeride de sakın ihmal etme. Sen türkülerini söyle biz dışarıdan sana eşlik ederiz. Hadi birlikte söyleyelim: “Vartinik burası Mirik mezrası Kan içinde yatar Ali Haydar’ım” ÖZEL OKULLAR DERNEĞI BAŞKANI DAL: Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal, özel okulculuk alanında acımasız bir rekabet olduğunu, bazı okulların gelirgider dengelerinin bozulduğunu belirterek “finansal açıdan zorda olan 50’ye yakın özel okul var” dedi. Özel okul açılışı konusunda ciddi bir planlama gerektiğine dikkat çeken Dal, şunları söyledi: 50 okul zorda “Yeni okullar açıldı, kontenjan yükseldi ama öğrenci sayısı düştü. Acımasız bir rekabet ortamı var. Kontenjanlar dolmuyor. Olması gerekenin altında fiyatlara inilince gelirgider dengeleri bozuluyor. 20 binden 1012 binlere iniyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullardaki ortaklık yapılarını da takip etmeleri gerek.” ACI KAYBIMIZ Cumhuriyet döneminin ilk bankacılarından MelahatSait Cıvaoğlu’nun ipek kızları… Merhume Sevgi UluğbayOrg. Ragıp Uluğbay ile GüneriCanan Cıvaoğlu’nun kız kardeşleri… Merhum Nadir Uluğbay, Irene Hulst, Kemal, Kerim, Tuğba, Melike Uluğbay’ın sevgili Ayla Teyze’leri… HayriArzu Molu, SelimEsra Molu, Ayşegül Molu’nun, Bağdagül Aslan’ın Aylagül’ü, güzeller güzeli anneleri… SunaOktay Yanç’ın çok sevgili dünürleri… Can Molu ve Ali Murad Büyüm’ün banban ve frapö büyükanneleri… Merhume MedihaHayri Molu’nun gelinleri… SabahatAhmet Germirli, ÜmranLatif Başkan, AyşeAhmet Hattat, AliDeniz Germirli, ErolŞelale Germirli’nin, UfukElif Hattat, KeremMana Hattat, Füsun Hattat, Tülin Başkan’ın Ayla yengeleri… Türkiye’de çevre hareketinin öncülerinden, WWF Türkiye mütevelli heyeti üyesi, Turmepa kurucularından… Yük. Müh. Merhum Tahir Molu’nun ışığı, karadutu, eşi… F. Ayla MOLU Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün (4 Ocak 2020) Zincirlikuyu Camii’ndeki ikindi namazı ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Çelenk gönderilmemesi, dileyenlerin WWF Türkiye’ye bağışta bulunmaları rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle