27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 17 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, çalışmalarını ve Muğla’yı anlattı Üreterek özgürleşiyoruz Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, büyükşehir statüsünün gelmesinin ardından kırsal kalkınmaya yönelik çalışmalara hız verdiklerini dile getirdi. “Üretim özgürlüktür anlayışıyla çalıştıklarını, belediyeyi üretimin önündeki engelleri kaldırmak ve çözümleyici olmak hedefiyle yapılandırdıklarını” kaydeden Gürün, kentin tarım potansiyelini katma de ğeri yüksek ürünler için planladıklarını, bu kapsamda da “Koku Vadisi” projesinin yürütüldüğünü kaydetti. “Endüstri SERTAÇ 4.0 Kuluçka Merkezi” ile EŞ bilişime yatırım yaptıklarını da vurgulayan Gürün, projelerden somut sonuçlar almaya başladıklarını, katma değerin Muğla halkına yansımaya başladığına dikkat çekti. Gürün, gazetemizin Ankara Bürosu’na yaptığı ziyarette, Muğla’daki çalışmalarını anlattı; sorularımızı yanıtladı. n Muğla’yı herkes turizm potansiyeli ile tanıyor... Aslında Muğla nasıl bir kent? Evet, 12 bin 980 kilometrekare büyüklüğünde 1480 kilometre kıyı şeridinde Marmaris, Bodrum, Fethiye, Datça, Akyaka, Milas ve Ören’le doyumsuz deniz ve kumsallarımız var. Aynı zamanda 110 antik kenti barındırıyoruz. Ancak Muğla’nın yüzde 68’i orman alanı. Doğa turizmi potansiyeli de son derece yüksek. Yerleşim yerleri dağınık ve mevsime göre değişen bir nüfus yapısına sahip. Büyükşehir statüsüne geçer geçmez, Muğla’nın coğrafi dağınıklığını da dikkate alarak, hedefimizi insana, doğaya, çevreye bütünlüklü bir biçimde hizmet etmek olarak belirlemiştik. Bu hedefimizi önemli ölçüde gerçekleştirdik. n “Koku Vadisi” projeniz ne durumda? Aslında Muğla bir şehirden fazlası, coğrafyası dört farklı karaktere sahip. Bu potansiyeli bir avantaja dönüştürmek istiyoruz. Geçmiş dönemlerde turizm ve tarıma verdiğimiz önceliğe bu dönem yeni bir nitelik kazandıracağız. Üretimi önemsiyoruz. Çünkü üretimin özgürlük olduğuna inanıyoruz. Nüfusumuzun yüzde 56’sı kırsal alanda yaşıyor. Tarım üretimi yapılan bölge Muğla’nın yüzde 17’sini oluşturuyor. Aşama aşama alım garantili üretimi teşvik ederek, Muğla’nın yerli tohumlarından üretilen her şeyi önce Muğla ve ilçelerindeki merkezlere; ardından da bütün Türkiye’ye pazarlanmasını sağlayacağız. Belediyemizin öncülüğünde gerçekleştirilen “Koku Vadisi Projesi” bunlardan biri. n Bu vadide ne üretilecek? Projeyi, Menteşe Tarımsal Kal Başkan Gürün, “Koku Vadisi” projesi kapsamında köylülerle Lavanta hasadı yaptı. kınma Kooperatifi ile birlikte imzaladığımız işbirliği protokolü doğrultusunda gerçekleştiriyoruz. İnsanların toprağını değil, ürününü satmasını destekliyoruz. Tarımsal üretim sıkıntısı çeken bölgelerde tıbbi aromatik bitki, fide dağıtımı yaptık. Bu bitkilerin yetiştirilmesini özendirmek için ilk etapta 27 dönüm araziye dikilecek olan 1850 lavanta fidesi teslim ettik. Ayrıca 100 bin adet kekik, adaçayı ve biberiye fidesinin ekimini sağladık. Böylece bir yandan boş duran araziyi, 23’ü kadın 44 kooperatif üyesiyle birlikte atıllıktan kurtarmış olduk. Diğer yandan tarımsal üretimi kooperatifçilik yöntemiyle desteklemek gibi önemli bir atılımda bulunduk. Bu bitkilerden uçucu yağ, kozmetik ürünler, sabun, bitki çayı gibi pazar sorunu olmayan katma değeri yüksek ürünlerle üreti cimiz ve Muğla kazanacak. n Tarımsal destek ve danışman lık sağlıyorsunuz... Belediyemizin teknik persone li, ürünlerin verim ve kalitesini artırmak için her türlü desteği veriyor. Lavanta ve kekik gibi kokulu bitkilerin yanında memecik zeytini, ceviz, kestane ve incir fidanı gibi bitkileri destekledik. Önceki yıl 22 bin 46 adet fidan ve 322 bin 302 kilogram yem bitkisi tohumu desteği yaptık. Özellikle yem bitkisinden 8 milyon 861 bin 692 TL girdi sağladık. Muğla’nın parklarına, bahçelerine, kaldırımlarına diktiğimiz çiçekleri Köyceğiz Beyobası’ndan başlayıp, Ortaca ve Dalaman başta olmak üzere Muğlalılar üretiyor. Geçen yıl toplam 6 milyon adet alım garantili çiçek ürettiler ve biz de hepsini aldık. Üreticimiz ne kadar çiçek üreteceğine karar veriyor; biz de o miktar için alım garantisi veriyoruz. Muğla’nın parası Muğla’da kalmış oluyor. ‘Kırsalda üreteceğiz’ n Özellikle yazın kıyı kesiminde olan tüketimi karşılayabiliyor musunuz? Büyük ve uluslararası çapta faaliyet yürüten turistik tesisler, ihtiyaçlarını Muğla dışında karşılamak zorunda kalıyor. Önümüzdeki dönem tarımsal üretimi daha çok teşvik edeceğiz. Önceliğimiz kıyılarımızda faaliyet yürüten turistik tesis Kuluçka merkezi n Başka alanlarda projeleriniz var mı? Var. Örneğin robotik kodlama konusunda çocuklarımıza eğitim veriyoruz. Endüstri 4.0 konusunda kuluçka merkezi kurduk. Çeşitli üniversitelerle ve teknolojiye yatırım yapan büyük kurumsal nitelikli kuruluşlarla görüşme ler yaptık. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan yeni nesil yazılım ve donanımın maliyeti düşük, kapladığı yer ve harcadığı enerji az ve yüksek güvenilirlikte donanımlar için bir merkez yapmak için adım attık. Muğla’nın geleceğini, üretimde görüyoruz. lerin tüketim ihtiyaçlarını karşılamak. Bizim kırsal nüfusumuz ise yeterince destek alamadığı için potansiyelini bugüne kadar harekete geçirememiş. Soruna sahip çıkacak bir kurum lazım. Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak bunu yapıyoruz. Kırsala “Üret” diyoruz; kıyıdakilere de “İhtiyacınızı bizim kırsalımızdan alın” diyoruz. İkinci aşamada ürünlerimizi ulusal çapta pazarlamayı planlıyoruz. n Halkla ilişkileriniz nasıl? Ben, belediye başkanı olmadan önce üç dönem Muğla Tabipler Odası Başkanlığı yaptım. Muğlaspor Başkanlığı ve Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı (EGEV) İcra Kurulu üyeliğinde bulundum. Belediyemiz, Muğla halkının moderatörlüğünü yapıyor. Attığımız her adımda Muğlalıları bilgilendirmeyi, halkı sürece katmayı önemsiyoruz. Sivil toplum kuruluşları ve muhtarlar başta olmak üzere her kesimin görüş ve düşüncesini dikkate alıyoruz. Düzenli aralıklarla hizmet memnuniyeti ve halkın talep yahut beklentilerini ölçüyor, ona göre yaklaşımlarımızı geliştiriyoruz. ‘Mücadele edeceğiz’ n Karabağlar’da tepki çeken bir maden araması var galiba... Ben Karabağlar Yaylası Güzelleştirme Derneği’nin kuruculuğunu yaptım ve halen bu derneğin başkanlığını yürütüyorum. Karabağlar Yaylamız, 3. derece Sit alanı. Menteşe’nin yüreği konumunda. Kömür arama bahanesiyle hançer saplanmasına gönlümüz razı olmaz. Buna karşı var gücümüzle mücadele edeceğiz. İznin nereden alındığı belli değil. Karabağlar’ı kömüre kurban etmek, düpedüz bir çevre katliamıdır ve buna “dur” demek, insanlık görevidir. l ANKARA ACI KAYBIMIZ Karaman yerlilerinden merhum Dr. Ziya Güven ile merhume Ümmühan Güven’in oğlu; Şen Güven’in sevgili eşi; Ayşe Güven’in biricik babası; Asuman Güven Aksoy ve Bilgehan Güven’in sevgili ağabeyleri; Can Aksoy, Sinan Güven Aksoy, Ziya Güven ve Mehmet Güven’in sevgili dayı ve amcaları; Ercüment Aksoy ve Ülker Güven’in sevgili kayınbiraderleri; Ali Alpar ve Alev Alpar Serin’in sevgili eniştesi; Cemile Gürdal, Zeynep Alpar, Mehmet Alpar, Elvan Serin ve Lale Alpar’ın sevgili enişteleri; Güven, Eriş ve Kayserilioğlu ailelerinin sevgili yeğeni, eski Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğr. üyesi, emekli Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü profesörü, eski Işık Üniversitesi Fen Fakültesi dekanı, Bilim Akademisi üyesi değerli fizikçi Prof. Dr. RAHMİ GÜVEN 16 Eylül 2019 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Cenazesi 18 Eylül 2019 Çarşamba günü Erenköy Galip Paşa Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Hekimbaşı mezarlığında toprağa verilecektir. Tüm sevenlerinin ve yakınlarının başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin. AİLESİ Aylardır onay bekleyen 8 esnafa izin vermedi AKP’li başkandan tekel bayisine ‘vebali olur’ reddi Afyonkarahisar’da tekel bayisi açmak isteyen ve gerekli tüm dosyaları tamamlayıp hazırlıklarını yapan 8 esnafa izin verilmedi. AKP’li Belediye Başkanı Mehmet Zeybek ile görüşen bir esnaf, “Ben buna imza atamam, bu vebaldir. Adam senden alkol alır, gider kaza yapar, ben bunun vebaline giremem” yanıtını aldı. SoL Haber’in aktardığı na göre istenen tüm belgeleri ve hazırlıkları tamamladığını, 35 bin lira da para harcadığını belirten bir esnaf, “Bizi yaklaşık 1.5 ay oyaladılar. Başlangıçta zabıtalar ‘sorun yok’ dedi. Sonra belediye başkanı böyle bir tutum alarak izin vermeyeceğini, imzalamayacağını iletti. Şu an sekiz esnaf mağdur edilmiş durumdayız. Konuya ilişkin başka seçeneği miz kalmadığı için mahkemeye gideceğiz” dedi. Aldıkları bu sözlü yanıtın ardından esnaflara iletilen yazılı tebligatta, “Sağlıklı nesil, sağlıklı gelecek oluşturmak maksadıyla alkol ve alkol satışıyla alakalı türlü tehdidi ortadan kaldırmak için alkol satışı yapan işletmeler hakkında yeniden düzenleme yapılacaktır” dendi. l Haber Merkezi AİHM, Erdoğan’ın diplomasını inceledi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın diplomasına ilişkin yapılan şikâyetler ve belgeler, AİHM raportörleri tarafından incelendi. Konuyu mahkemeye taşıyanlardan Evrensel Yol Partisi Genel Başkanı Metin Güler, mahkemenin raportörleriyle dün görüşe rek belgeleri sözlü olarak da anlattı. Mahkeme çıkışında sosyal medyadan yaptığı canlı yayında açıklamalarda bulunan Güler, “Erdoğan’ın diplomasının fotokopisini aslı gibi YSK’ye götürmesi, şebeke suçlarına giriyor. Bir nevi suç örgütü gibi. AİHM, Danıştay’a ve AYM’ye başvurmam gerektiğini söyledi. Belgeyi de oraya vereceğiz. AİHM’in kendisi bu kurumlarla iletişime geçecek ve siz yargılayamıyorsanız ben yargılıyorum diyecek. Somut delilimizi ciddiye aldılar” dedi. l Haber Merkezi Liyakatsizliğin, para kazanmayı bilime tercih etmenin bedeli Dünkü yazımdaki listeyi incelediniz mi? 70 nitelikli araştırma makalesinin 15 üniversiteye dağılımını gösteren? Anımsamak için yeniden veriyorum, çünkü bunun üzerinde duracağım şimdi.   11’i devlet, 4’ü vakıf. Atılım Üniversitesi de dikkat çekici bir şekilde yüksek nitelikle araştırma makalesinden pay almış. Fakat üzerinde duracağım diğer 3 vakıf üniversitesi: Bilkent, Koç ve Sabancı. Bilkent en eski ve oturmuş, araştırmaya önem veren üniversite. Payını tartışmıyorum. Koç Üniversitesi, gerçekten bilime verdiği önemle, koyduğu ödüllerle aralarında en çok öne çıkan üniversitemiz. Tıp fakültesi de var. Çok iyi fizik bölümleri ve araştırmaları, çok iyi akademisyenleri var. Daha yüksek nitelikli araştırmalar bekliyor insan. Sabancı Üniversitesi, nitelikli bilim insanları tabii ki çok, Koç’un yarısı kadar makale sahibi. Sabancı’nın tıp fakültesi yok. Ama şüphesiz bahane olmamalı. Neden böyle? Buralarda çalışmış bir saygın bilimcimiz, üniversite ismi vermeden yazayım, diyor ki “Bir araştırma üniversitesi, altyapı yatırımları iyi, ama liyakati geri plana ittiler, para kazanmayı öne çıkardılar. Tıp fakültelerine bakarsak aslında genel durum öyle gözüküyor... Örneğin, bir cerrahın durmadan sünnet yaparak kurumuna para getirmesi, en prestijli dergide yayın yapmasından daha çok tercih ediliyor günümüzde. Yayın yapmak sanki hobi ya da kişisel bir şey... Yönetici anlayışı ve tercihi, vizyon meselesi. Tıp fakültelerinin çok daha bilimsel üretim yapmaları beklenir ama klinik performans, yani hasta bakarak para kazandırma çabası tercih ediliyor, bilimsel yayın yapma teşvik edilmiyor.”   Liyakat ve araştırma stratejisi Bir başka yorum: Bilimsel üretim ve üretimin yazıya dönüşümü, liyakat ile çok yakından ilişkili. Üniversitemizin ve bölümlerinin araştırma stratejilerinin bile olmayışını, bunu yapanların da dikkate alınmayışını bizzat yaşayarak görüyor ve acı çekiyoruz... Üniversiteler, özellikle özel üniversiteler bu açıdan filtre koyabilirler. Ama bunun için bilinçli ve adanmış bir irade gerekiyor. Sorun burada. Pek çok şey yapabilirler. Ama bağımsız, özgür fikrini söyleme ortamlarının olması gerekir. Böyle bir özgür ortamın da hasretini çekiyoruz.  Bir okur, Hakan Kara başka bir noktaya daha dikkat çekiyor: Nature Index’te açıklanan, Türkiye kaynaklı olduğu görülen 70 üst düzey makalenin çok büyük bir kısmının yurtdışı ayağı olan eserler olduğu görülmekte. 70 makalenin kaç tanesinin fikri olarak Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerine ait? Belki haksızlık olacak ancak kanımca belki de 510 tanesinin fikri olarak bize ait olduğu yönünde. Dolayısıyla 70 rakamı bile çok çok iyimser kalmaktadır.” Tamam, 70 makalenin yazarlarına da bakacağız, demektir. Ama şunu belirteyim, yüksek nitelikli makaleler büyük çoğunlukla çokuluslu oluyor. Neden nitelik üretme az? Onlarca neden sayılabilir. Yukarıda yer verdiğimiz vakıf üniversitelerimizle ilgili eleştiriler önemli. Bunca tıp fakülteli vakıf üniversitesi var. Araştırmaları nerede? Devlet üniversitelerimizde İTÜ açık ara önde, ama binlerce akademisyenin çalıştığı diğer yüzlerce üniversite durumdan habersiz olsa gerek. Şüphesiz buralarda da liyakat sorunu, bilim stratejisi, eğitim için akademik kadro mu, yoksa ağırlıklı olarak araştırma kadrosu mu, gibi çözülmemiş sorunlar... Sorunu çözmek için de yurtdışından akademik kadro çağrıları var. Esas sorun içeride, bizde, iktidarda, üniversitelerde, anlayışta... Bunu görürsek mesele çözülür. Celal Şengör’ün Uğur Dündar’a konu ile ilgili yazdığı mektupta, dikkat çekilen insan kalitesi ve eğitimle ilgili sorunlar vardı. Özetleyeyim: l Ortaeğitimimiz perişan edildi, ortaeğitimde mevcut derslerdeki eğitim kalitesi o kadar düşüktür ki, uluslararası karşılaştırmalarda sürekli en altta yer almaktayız. İlk ve ortaeğitimde öğretmen eğitimi ve istihdamı iflas durumunda.. l Üniversite sayısı hiçbir gerçekçi kıstas göze alınmadan gerekenin çok üstünde artırıldı. Öğrenci kontenjanları üniversitelerin kapasitelerine göre değil, politik mülahazalarla kararlaştırılıyor. Mesela, İTÜ Jeoloji Bölümü’nün eğitim imkânları açısından kapasitesi 25 iken bu yıl 70 öğrencilik kontenjan YÖK tarafından dayatıldı.. T.C. Demiroğlu Bilim Üniversitesi’nden almış olduğum “20140101062” öğrenci no’lu kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. GÜL SENA GÖKTAŞ T.C. Demiroğlu Bilim Üniversitesi’nden almış olduğum “20140703020” öğrenci no’lu kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. SALİM FURKAN ÖZTÜRK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle