28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 17 EYLÜL 2019 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Adil yargı ve sosyal medya Adil yargı, sistem ne olursa olsun, tüm demokrasilerin temel taşı. Onun da olabilmesi kuvvetler ayrılığının yaşama geçmesiyle mümkün. Devletin erkleri arasında güçler ayrılığı ilkesinin çalışmadığı, Türkiye gibi yasamanın işlevini yitirdiği, bütçe yapmak dahil bir sürü yetkisinin parlamento denetiminden azade yürütmenin eline geçtiği ve tek adam sultası haline geldiği ülkelerde, adil yargı da tarihe karışınca, politikada, ekonomide, tarımda eğitimde, dış politikada, medyada ve yargıda tam bir kaos olur ve her yanda tepkiler patlak verir. Türkiye şu anda bu durumu bütün ağırlığıyla yaşamaktadır. Kaos devletin bütün erklerine egemendir. Yargıyı sultası altına almış iktidarın teslim olmuş yandaş “havuz medyası”nda yer bulamayan ve toplum vicdanını yaralayan her kararı, sosyal medyada büyük yankılar yapmaya başlamıştır. Pazar günkü Cumhuriyet’in birinci sayfasından verilen “Twitter adaleti” haberi bu olguya değiniyordu. HHH “Twitter adaleti” siyasal iktidara ram olmuş, yargıya güvenini kaybetmiş, artık ondan adil karar beklemeyen kamuoyunun, yine siyasi iktidara ram olmuş olan yandaş “havuz medyası” yerine ikame ettiği sosyal medya aracığıyla adli kararlar karşısında dile getirdiği tepkilerin yargı katındaki etkilerini anlatmak için kullanılmış bir deyim. Yargı adil olmaktan çıkıp iktidar yargısı olunca.“Twitter adaleti” de kaçınılmaz oluyor. Yalnız bu noktada biraz durmak gerek. Yargının adil olması için yalnızca siyasal iktidarların değil, ama aynı zamanda her türlü gücün baskısından azade olması gerekir ki, bu “her türlü güç”e kamuoyu da dahildir. Yaşamın deneyimleri göstermiştir ki, kolektif dolduruşlara açık kamuoyu zaman zaman hukuk ile etiği birbirine karıştırabilmektedir. Aynı zamanda, kolektif heyecanın etkisiyle çabuk parlayabilen kamuoyu usul tanımamakta, ince eleyip sık dokumadan karara varılıp infaz yapılmasını mazur görebilmektedir ki, bu durum hukuki güvence kavramı ile yüzde yüz çelişmektedir. Unutmayalım ki adil olmayan bir kararı, milli irade de, onun tecellisi olan parlamentolar da meşrulaştıramazlar. Anayasal denetimin çağdaş demokrasinin temel taşlarından biri haline gelmesinin gerekçesi işte bu olgudur. HHH Bu endişe ilk bakışta garip karşılanabilir, hele hele son dönemlerdeki yargısal uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda... Cumhuriyet’in pazar günkü haberinde belirtildiği gibi, son dönemlerde “Twitter adaleti” yargı organının ne yazık ki, duyarsız kaldığının görüldüğü, kadın cinayetleriyle, kadına karşı şiddet olayları ile genelde çocuklara karşı işlenmiş cinsel taciz suçlarında verilen salıverilme kararlarına karşı toplum vicdanının tepkisini dile getirmek açısından etkili olurken, kimi uzmanların bile “oh böyle daha iyi oldu” demelerine yol açmıştır. Ama yine de yanılmamak gerek, siyasi iktidara teslim olmuş ve bu yüzden her türlü baskıya karşı direnme refleksini yitirmiş bir ülkede “Twitter adaleti”nin kolayca “linç hukuku”na (!) dönüşmesi mümkündür. Hele hele, demokrasiyi kolaylıkla çoğunluk diktasına dönüştürme alışkanlığı olan Türkiye gibi ülkelerde bu eğilim daha da belirgin bir tehlike oluşturmaktadır. Bu yüzdendir ki, bağımsız yargının yerini adil yargıya bırakması, ancak yargı erkinin ister siyasal iktidardan gelsin, ister kamuoyundan her türlü baskıya kapalı olmasıyla mümkündür. Nitekim, Cumhuriyet’in haberinde hukuk otoriteleri de bu hususun altını özenle çizmişlerdir. Bir yanlışı, başka bir yanlışla düzeltmeye kalkışmak, sıkça başvurduğumuz bir yöntem. Yargıyı düzeltmek konusunda da aynı yanlışa düşmeyelim, ne olur!.. Kayyım protestoları nöbetleşe sürüyor İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarını görevden almasının ardından HDP’nin başlattığı “demokrasi nöbeti”nde bir ay geride kaldı. Diyarbakır’da düzenlenen oturma eyleminde konuşan Tuncay Gökçe, kendi siyasi iradelerinin ortadan kaldırıldığını belirterek, “Yüze yakın dernek ve 30 federasyonun bulunduğu bir oluşumuz. Her hafta bir dernek nöbete katılacak. Sivil toplum örgütlerinin görevi sadece taziye ve cenazeye katılmak değil, aynı zamanda kendi iradesini de savunmaktır. Biz de sonuna kadar oy verdiğimiz irademizi destekleyeceğiz” dedi. Mardin’de ise HDP il binası önünde konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, “Önceki dönem yapılan kayyım atamalarına rağmen halk tercihini yine HDP’den yana yaptı. Ne olursa olsun bu halk size destek vermeyecek” ifadelerini kullandı. Yurttaş çareyi partiHDP’nin önünde başlayan eylem, farklı mağduriyetlerle diğer partilerin önüne de yayıldı kapılarında arıyor ASKERİ ÖĞRENCİ ANNELERİ AKP ÖNÜNDE 15Temmuz darbe girişimi sırasında çocukla rı askeri okul öğrencisi olan ve darbe girişiminin ardından cezaevine konan askeri okul öğrencilerinin aileleri, Sütlüce’deki AKP İstanbul il binası önünde dün oturma eylemi başlattı. İl başkanlığı önünde konuşan askeri öğrenci Burak Eren’in annesi Hatice Eren, “Çocuğum 4 yıldır Silivri’de. Hava Harp Okulu öğrencisiydi. Hain komutanları tarafından kandırıldılar. Generallerin çoğu çıktı. Erler ve öğrenciler cezaevinde. Parası ve dayısı olan çıkıyor. Darbeye gidecek adam, kimliğini yanına almaz mı? Erle, öğrencinin ne suçu olabilir” dedi. Yasin Güleşçi’nin annesi Ayten Güleşçi de tutukluluk sürecinin uzadığını belirterek “Biz AKP merkez binasına gitmek istedik, ancak yanaştırılmadık. Çocuklarımızın cezaevinde olmasını kabul edemiyoruz. 4 yaz 3 kış geçirdik. Biz yetkili gelene kadar burada durmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Çocuğu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Fatma Okka da, “Komutanlardan daha çok müebbet verdiler. Artık kalbimiz dayanmıyor” ifadelerini kullandı. TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NİN İRAN KOLU PJAK’IN ÇOCUKLARINI KAÇIRDIĞINI SÖYLEDİLER Diyarbakır’daki eyleme İranlı aileler de katıldı Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla ile HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelere, çocukları PJAK tarafından kaçırıldığı ileri sürülen İranlı 5 aile de katıldı. HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemini sürdüren ailelerin sayısı 14. gününde 35’e yükseldi. Yakınlarının PKK’nin İran’daki uzantısı olan PJAK tarafından kaçırıldığını ileri süren 5 aile, HDP İl Başkanlığı önüne geldi. Yaklaşık 6 yıl önce oğlu İlyas’ın kaçırıldığını belirten Fehim Hekimi, “Ço cuğumuzdan haber alamadık. Ben İran’dan geldim. Kimin kaçırdığını bilmiyorum. Kaç yıldır kendisinden haber alamadım. Ben çocuğumdan haber almak istiyorum. Bizim burada tanıdıklarımız vardı, bize söylediler ve televizyondan gördüm, buraya gelip eyleme destek verdik. Buraya geldik, belki çocuklarımızdan bir haber alabiliriz” dedi. Kardeşi Ümit Abduli’nin 9 yıldır kayıp olduğunu anlatan Rüstem Abduli de, “Ben, annem ve babamın onu görmesini istiyorum. Biz bir günlük buraya geldik sesimizi du yurmak için” diye konuştu. Öte yandan Vatan Partisi Ankara İl Başkanlığı üyeleri de HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan ailelere destek verdi. Genel Başkan Yardımcısı Tülin Oygür, yaptığı açıklamada “Anaların önderliğinde milletin ta kalbinden yükselen ‘teröre lanet’ haykırışını ve aynı zamanda Türk ve Kürt yurttaşların kardeşliğini bütün dünyanın gözüne sokan bu direnişi, devletimizin kesin adımlarla sonuca ulaştırmasını millet olarak bekliyoruz” ifadelerini kullandı. l İç Politika KHK MAĞDURUNA GÖZALTI AKP BİNASINA YAKLAŞTIRILMADI Kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen Cemal Yıldırım, işine geri dönme talebiyle AKP Ankara İl Başkanlığı önünde eylem yapmak istedi. Eylemine izin verilmeyen Yıldırım gözaltına alındı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 677 sayılı KHK ile Maliye Bakanlığı Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü’nden ihraç edilen Cemal Yıldırım, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, “Pazartesi (dün) gününden itibaren 5 gün boyunca Ankara AKP il binası önünde, 12.00 13.00 saatleri arasında ‘İhraç edildim, işimi, ekmeğimi, çocuğumun geleceğini geri istiyorum’ oturma eylemi yapacağım” ifadelerini kullanmıştı. Büro Emekçileri Sendikası üyesi olan Yıldırım, dün AKP Ankara il binası önüne oturma eylemi yapmak üzere gitti. Ancak Yıldırım, polis tarafından hemen gözaltına alındı. l ANKARA / Cumhuriyet iğneli fırça zafer temoçin AKP İŞÇİYE verdiği zammı geri aldı! Babacan’A KARŞI SORUŞTURMA HAMLESİ CEMİL CİĞERİM Samsun Büyükşehir Belediyesi ile Belediyeİş Sendikası arasında, 28 Kasım 2018 tarihinde 2 bin 169 işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesinin (TİS) imzalanması ile dönemin AKP’li başkanı Zihni Şahin tarafından verilen yüzde 17.65 zam, yeni AKP’li başkan Mustafa Demir’den geri döndü. Belediyeye bağlı Atakent Limited ile SASKİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı Kültür Turizm AŞ’de çalışan 2 bin 169 işçi Belediyeİş Sendikası’ndan gelen mesajla büyük şaşkınlık yaşadı. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski Başkan Zihni Şahin’in verdiği yüzde 17.65’lik zammı; “Ekonomik olarak iyi durumda değiliz. Krediyle maaş ödüyoruz” diyerek sendika yetkililerine ödeyemeyeceğini bildirdi. Belediyeİş Samsun Şube Başkanı İlyas Yiğit de, sendika üyeleriyle yazılı olarak paylaştığı mesajda, Başkan Demir’i ikna edemediklerini söyledi. Yiğit, çalışanların bu ay alacakları zamların iptal olduğunu, eski maaşların ödeneceğini kaydetti. l SAMSUN AKP’den eski Bakan Ali Babacan’ın parti kurma çalışmalarına karşı yeni bir hamle geldi. Eski AKP Ardahan Milletvekili Saffet Kaya’nın, yeni parti çalışmalarını sürdürmesi üzerine, bir soruşturma dosyası ortaya çıktı. Odatv’nin aktardığına göre Ardahan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Genç Çiftçi Projesi altında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, resmi belgede sahtecilik, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin yürütülen soruşturma dosyalarında, kaçak küpeleme ya pan şirket sahiplerinin telefon görüşmeleri ile banka hareketleri bulunuyor. Belgelerde soruşturmada geçen şirketin sahibi Morkoç ailesinden farklı tarihlerde Kaya’nın hesabına toplam 130 bin TL gönderdiği belirtiliyor. Savcılığın geçen 12 Eylül’de Kaya’yı tanık olarak ifadeye çağırdığı öğrenildi. İstifalar sürüyor Öte yandan eski AKP Ağrı İl Başkanı Kemal Atmaca ve eski AKP Batman il başkanı Diyadin Uçar partiden istifa ettiklerini duyurdu. l Haber Merkezi Terör örgütü PKK’nin çocuklarını kaçırdığını iddia eden anneler HDP’nin önünde, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından cezaevine konan askeri öğrencilerin anneleri AKP’nin önünde, İBB’de işten çıkarılanlar ise CHP’nin önünde eylem yapıyor. Türkiye’de evlatlarının akıbetini soran ya da haksızlığa uğradığını söyleyen yurttaşlar muhatap bulamadıkları gerekçesiyle seslerini siyasi partilerin önünde yaptıkları eylemlerle duyurmaya çalışıyor. Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığını ve bunu HDP eliyle yaptıklarını iddia eden aileler, iki haftayı aşkın süredir HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yaparak çocuklarının geri getirilmesini istiyor. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında askeri okullarda okuyan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan öğrencilerin aileleri de, dün Sütlüce’deki AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde başlattıkları eylemle çocuklarının bırakılması için seslerini duyurmaya çalışıyor. Emir veren generallerin serbest bırakıldığını ya da adamı olanların dışarı çıkarıldığını söyleyen aileler, “Biz AKP merkez binasına gitmek istedik, ancak yanaştırılmadık. Şimdi bir yetkili gelene kadar burada durmaya devam edeceğiz” diyor. 31 Mart seçimlerinden 4 gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı iştiraklerde işe alınan ve daha sonra işten çıkarılan işçiler de CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde eylem yapıyor. ‘İşimizi geri istiyoruz’ İBB iştiraki şirketler tarafından işten çıkarıldığını iddia eden bir grup da, dün Şişhane’deki CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde eyleme başladı. İstanbul Güvenlik AŞ’de güvenlik görevlisi olarak çalışırken işten çıkarıldığını belirten Mahmut Talan, “Eylemdeki maksadımız, İBB’deki işçi kıyımına dikkat çekmek. İBB önünde 19 gündür eylemlerimiz devam ediyor. Biz işimizi geri istiyoruz” dedi. Kaftancıoğlu görüştü 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri arasındaki dönemde İBB’de işe alınan ve kısa süre önce işlerine son verilen bazı işçiler, Beyoğlu’ndaki CHP İstanbul İl Merkezi önünde eylem yaptı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu il merkezinin girişinde toplanan yurttaşlarla bir görüşme gerçekleştirdi. Önceki dönem İBB yönetiminin işe alım prosedürlerinde yaptığı usulsüzlükler nedeniyle yaşanan mağduriyetten üzüntü duyduğunu belirten Kaftancıoğlu, “İBB işe alma prosedürlerinde herkese açık duyurular yapılır. İşsiz, liyakati olan sizler ve sizin gibi milyonlarca vatandaşımız var öyle değil mi? Ancak ne yazık ki bu işler liyakat esasıyla değil de kapalı kapılar ardında yapıldığı zaman işte bugün olduğu gibi mağduriyet ortaya çıkıyor” dedi. İşe alımlarla ilgili yalnızca belediyelerde değil, kamu ya da özel tüm kurumlarda liyakatin esas alınması gerektiğini vurgulayan Kaftancıoğlu, “Geçen gün belediye başkanımızla da konuştum. Büyükşehire işe alım olacaksa İstanbul’daki bütün işsizlerin haberi olacak. İster CHP’li olsun, ister AKP’li olsun hiç önemli değil. Şeffaf, adaletli, hakkaniyetli, liyakatli ve vicdanlı bir süreç olacak. CHP İl Başkanı olarak sizlere söz veriyorum. Partizanca bir tutumla aynen birilerinin yaptığı gibi kapalı kapılar ardında insanları işe alacağız diye bir yaklaşım içinde asla ve asla olmayacağız” diye konuştu. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle