18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 31 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER ‘Kabile devleti değiliz’ Her gün bir başka haber. Soyadı sayesinde Saray’a danışman yapılan mı ararsınız, aynı haneye 4 maaş sokan aile mi ya da ailevi bağlarıyla belediyede yer tutup ilgisiz bir alanda aldığı bursla, kamunun parasıyla yurtdışına eğitime gideni mi? Ailesinden neredeyse herkesi devlette belirli görevlere getiren iktidar siyasetçileri mi ararsınız, kendisi yerine çocuklarını vekil yaparak iktidardan pay almayı sürdürmeye çalışan eski siyasetçileri mi yoksa? Ya da eski bakanların çocuklarından bugün bakan olanları mı ararsınız, etkili ailenin içindeyken en geniş yetkilerle ülke ekonomisini, hazinesini yönetme gücüne kavuşan damatları mı? Kızını üniversitelere asistan aldırmaya çalışan üniversite idarecilerini mi ya da dillerinden “kul hakkı”nı düşürmeyip başkasının hakkına göz koyanları mı? Köprü, yol, maden, piyango ne varsa, kamudan gelen kaynak ve ihalelerle ihya edilen 56 aileyi de katalım buraya. Hepsi burada. Kardeşler, eşler, oğullar, kızlar, yeğenler, damatlar. Neyse ki bu tür haberlere hemen yasak getiriyor mahkemeler; böylece “kamu yararı” kavramının özelleşmesinin hukuk ayağını da görebiliyoruz. Halka ait varlıktan, konumdan, makamdan, maaştan yararlanırken soy, aile, akrabalık bağları; halk haberdar olunca kişi hakları. Müthiş tutarlılık! Oysa nedir modern devletin özelliği? Herkes için geçerli hukuk kuralları koymak, devlet önünde tüm yurttaşları eşit görmek, her makama her kesimden insanın gelebilmesi için gerekli fırsat eşitliği ortamını yaratabilmek. Ne gerekir bunun için? En başta devletin şahıslara, soy bağına, ailelere, akrabalık ilişkilerine, ayrıcalıklı gruplara dayanmaması. Devletin dayanağı hukuktur; öznesi de yurttaştır. Olmalıdır. Ayrıcalıklar kaldırılmalıdır. Timothy Earle, “Şefler Nasıl İktidara Geldiler” başlıklı etkileyici çalışmasında, antikçağdan bu yana şeflik örgütlenmesinin temel özelliklerini, iktidarı elde etme ve sürdürmede sahip olduğu stratejileri inceliyor. Bir yerinde şöyle diyor çalışmasının: “Şeflikler, normalde akrabalık temelinde kurulan toplumlar olarak nitelenir; bu da bir kişinin akrabalık sistemindeki yerinin onun toplumsal statüsünü ve politik konumunu belirlediği anlamına gelir.” Çok ilginç, öyle değil mi? Gençlerle konuşun; kendilerinin yaşadıkları zorlukları yaşamasınlar diye ailelerinin bin bir zorlukla okuttuğu gençlerle… Kadro bekleyen, bir işe girmek isteyen gençlerle. “Dayı” ne demek, “referans” ne anlama geliyor? Bir sorun bakalım. Belirli bir akrabalık sisteminde yer almayanların kamuda hedef olarak görebildiği yegâne meslekler güvenlikle bağlantılı. “Ahlaki politika” bu muydu? “Kul hakkı” böyle bir şey miydi? Aile önemsiz mi? Aile niye önemsiz olsun? Herkes için ailesi başta gelir, kıymetlidir. Fakat mesele aileyi devlet, yani kamu işlerine karıştırmamaktır. Her ideoloji temelde bir özneye dayanır. Liberalizm bireyi, sosyalizm sınıfı, muhafazakârlık ise aileyi merkeze koyar. Ancak muhafazakârlığın aileyi merkeze koyarak hedeflediği, bugün gelinen yer miydi? Seküler ahlak ve toplum modelini eleştirelim derken, birkaç ailenin etkin makamlardaki belirleyiciliğinin olağanüstü arttığı, halkın çoğunluğunun ise dışlandığı haksız bir sistem yaratmak mıydı amaç? Asıl soru budur. Şiddet gören kadınları, mağdur edilen çocukları ya da işsiz kalan, evine ekmek götüremeyip ramazanda kendisini asan babalarıyla tüm ailelerin sorunlarını çözmek değil de, ayrıcalıklı birkaç ailenin yaratılması ve “muhafazası” mıydı hedef?     Bugün ailesini önemseyen her kesimden yurttaşla konuşun; iktidarı en fazla eleştirdikleri konunun ne olduğunu göreceksiniz. Ya da en başarısız bulunan, varlıkları en fazla sorgulanan bakanların kimler olduğunu bir sorun. Sonuçların hiç şaşırtmayacağından emin olabilirsiniz. Bugün “iktidar” ve “aile” sözcükleri yan yana eşleştiğinde, ortalama bir yurttaşın aklına ne geliyor ya da kimler geliyor sizce? Olumlu bir eşleşme mi doğuyor zihinlerde? En fazla “aile”den söz eden, kendisini bu ölçüden topluma model olarak sunmaya çalışan bir siyasi hareketin bugün en fazla tepki gören uygulamalarının “aileci kayırmacılık”la bağlantılı olması, bir iddianın da tükenişidir. Muhalif bir “etikpolitik” zeminin inşası, buradan da mümkündür. Biz soy, aile ya da akrabalık bağına dayananlar devletin kadrolarına, milletin kaynaklarına yeniden el koysun diye Kurtuluş Savaşı vermedik, Cumhuriyet kurmadık. Bağımsız ve güçlü bir devlet, ailelere, kişilere, akrabalık ilişkilerine bağlı olmadan yaşayabilen devlettir. Neyse ki “kabile devleti değiliz.” Çömez 12 yıl sonra döndü Ergenekon davasında yargılanan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı dönemindeki özel kalem müdürü ve eski AKP milletvekili Turhan Çömez, 12 yıl sonra dün Türkiye’ye döndü. Ergenekon kumpasında 1 Temmuz’da İstanbul 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen davada, tüm sanıklar beraat etmişti. Yurtdışında bulunan tek sanık olan Çömez, 12 yıldır İngiltere’de yaşıyordu. l Haber Merkezi Yangın yerinde yasakİzmir’de yanan bölgeye gitmek isteyenlere, altın madencisi Tüprag ve jandarma engeli 30Ağustos Zafer Bayramı’nı dün İzmir Konak ler, o çukura konulan 150’lik boru ile dağdan akan suyun dereye geti Meydanı’nda İzmirlilerle bir rilemeyeceğini bilir. İlk yağmurda likte kutladık. Zafer Bayramı’nı o 150’lik boru tıkanır. Ayrıca o bo İzmir’de kutlamak elbette çok rular gömleklenme işi olmadan dö anlamlıydı. Zira zaferimiz 30 şenmez. Ağustos’ta kesinleştikten sonra Sadece bir tane boru atılan çu 9 Eylül’de İzmir’in kurtu kur kazısı nedeniyle orman luşuyla dünyaya duyurul alanına destek için giden yur du. Konak’taki kutlama taşların hepsi geri dönmek zo dan sonra görüştüğümüz runda kaldı. Biz de dönerken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, geçen hafta yanan orman ala MIYASE ILKNUR yolda bir kamyonete doluşmuş köylüleri görünce durduk. Köy kooperatifinin başkanı olan nında halkın da katılımıyla bü kadın, telefonla görüştüğü kişiye yükşehir belediye meclisini topla “kendilerinin geçişi için çukuru ge yacağını söyledi. Bu ilginç buluş çici olarak kapamalarını” rica edi maya katılmak üzere biz de yolla yordu. Görüşmesi bitince “Yolu bi ra düştük. zim için açacaklar” müjdesini ver Yanan orman alanına gidi di. Kiminle konuştuğunu sorduğu len en kestirme yoldan, yani muzda “Kiminle olacak, kazıyı ya Efemçukuru’ndan gittiğimizde jan pan Kanadalı Tüprag şirketinin yö darmanın “geçiş yasak” barikatı neticileriyle” dedi. Demek ki kazıyı nı görünce dumura uğradık. Dö altın madencisi Tüprag şirketi yap nüp Efemçukuru’na ikinci yol mış. Köylülerle birlikte yeniden çu dan gitmeyi denedik. Kavacık kö kurun başına gittiğimizde gerçek yünün içinden geçtikten sonra or ten kapatılmış olduğunu gördük. man yoluna saptığımızda bir deli Bu kez çukurun başında altın ma kanlı önümüze fırlayıp “Geçiş ya dencisi Tüprag’ın yetkilileri bulu sak hemşerim” demesin mi... “Ne nuyordu. Köylülerin geçebileceği den” diye sorduğumuzda, “Yol ka ni ama bize izin vermeyeceklerini zılmış. Bana kimseyi gönderme” söylediler. Ama biz dinlemeyip o dediler diye yanıt verdi. “Seni bu yoldan geçtik ve yanan orman ala raya kim dikti?” dediğimizde ver nına gitmeyi başardık. diği yanıt ise “Bilmiyorum. Biri be Oldukça kalabalıktı. Gelenler iki ni buraya dikti. Akşam yevmiyeni yol kapalı olduğu Menderes yolun alacaksın dedi” oldu. Dinlemeyip dan tepeye çıkabilmişti. Peki, ya devam ettik. nan orman alanın hemen altındaki Gerçekten de yol kazılmıştı. Ka Tüprag şirketi ve jandarma, geçiş zılan çukurun başında bir adam yollarını o gün neden kapattı? oturmuş öylece çukura bakıyor A şıkkı: Tarım ve Orman Bakanı du, yanında da bir kepçe vardı. Yo Bekir Pakdemirli bu konunun ye lu neden kazdıklarını sorduğumuz niden gündeme gelmesini mi iste da “Dağdaki suyu dereye akıtması miyordu? için boru döşüyoruz” dedi. Bu kazı B şıkkı: Kanadalı Tüprag şirke yı kimin yaptırdığını sorunca önce ti bu bölgeye halkın dikkatinin top “Bilmiyorum”, sonra “Köyden biri lanmasını mı istemiyordu? si hayır için burayı yaptırıyormuş” 9 Eylül’de İzmir Yunan işgalin dedi. Biraz daha üsteleyince de den kurtuldu ama galiba Kanada “Karayolları” yanıtını verdi. lı altın şirketlerinin işgali daha çok Boru döşeme olayı da uzun sürecek gibi... hikâyeden... Zira bu işi biraz bilen TUNÇ SOYER BİNLERCE YURTTAŞLA BULUŞTU ‘İZMIR KÜLLERINDEN DOĞMASINI BILIR’ İzmirliler, 18 Ağustos’ta Karabağlar’da başlayan, daha sonra Menderes ve Seferihisar bölgesine yayılan ve 5 bin hektarlık bir orman alanını etkilediği belirlenen yangının yaralarını sarmak için bir araya geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in hem felaketi yerinde görmek, hem de alınacak kararlara halkın katılımını sağlamak için “Gel, gör, koru” diyerek tüm İzmirlileri davet ettiği İzmir Buluşmaları’nın dördüncüsü Menderes Efemçukuru Devedüzü Mevkii’nde “Ormanİzmir” başlığı ile gerçekleşti. İzmir’de 9 Eylül’de ağaç dikme kampanyası başlıyor. Her doğan çocuk için ağaç dikilecek. Başkan Soyer’in davetine sessiz kalmayan binlerce İzmirli, “İzmir küllerinden doğacak”, “Geldik, gördük, koruyacağız” diyerek yanan alanda yapılan etkinliğe akın etti. Milletvekilleri, belediye başkanları, İzmir Barosu Başkanı, muhtarlar, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği İzmir Buluşması’na Gezi Parkı protestoları sırasında yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel ve babası Şahap Korkmaz, Deniz Gezmiş’in ağabeyi Bora Gezmiş de katıldı. Seferberliğe katılan tüm İzmirlilere teşekkür ederek sözlerine başlayan Soyer, büyük bir felaket yaşadıklarının altını çizerek “Yanan alan için 500 hektar deniyor ama biz bili yoruz ki 5 bin hektardan fazla bir alan yandı. Bu alanın korunması için elimizden geleni yapacağız. Bir metrekaresini bile asla imara açtırmayacağız. Vatandaşlarımızın bütün önerilerini, fikirlerini büyükşehir belediyesi meclis toplantısında karara bağlayacağız” ifadelerini kullandı. Ağacın, ormanın siyaseti olmadığını vurgulayan Başkan Soyer, “Ormanlarımız hepimizin ortak değeri. Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte çalışarak İzmir’den tüm Türkiye’ye güzel bir ders vereceğiz. Bu topraklara hep birlikte sahip çıkacağız. İzmir küllerinden doğmasını bilir” diye konuştu. Fidanlarla büyüyecekler Uzmanların konuşmaların ardından söz alan vatandaşları tek tek dinleyen Soyer, baş lattıkları kampanya ile ilgili de şunları söyledi: “Ağaçlandırabileceğimiz 3 bin 800 hektar alan tespit ettik. Buraları ormana dönüştürmek için ilgili kurumlardan ta lep yapacağız. 2020 yılında Avrupa yeşil başkenti olmaya adayız. Yapacağımız çalışmaları stratejik plana dahil edeceğiz. 9 Eylül’de düzenleyeceğimiz bir konserle bir bağış kampanyası başlatıyoruz. Yapılan bağışlarla ormanların içinde helikopterlerin su alacağı su havuzları yapacağız. Köylere yangın istasyonu kuracağız. Orman okulu kurup, gönüllü eğitimi vereceğiz. Tarım arazisi etkilenen üreticilerimizin zararlarını karşılayacağız. Her doğan çocuk için bir fidan dikeceğiz. İzmirliler ağaçlarıyla birlikte büyüyecek”. l İZMİR/Cumhuriyet Kayyıma direniş sürüyorDiyarbakır, Mardin, Van ve bölgenin diğer illerinde her gün protesto eylemi var Diyarbakırlılar, belediyelere atanan kayyımlara karşı protestolarını sürdürüyor. Aralarında HDP milletvekillerinin de olduğu bir grup önceki gün kentte “İrademe dokunma” pankartı açarak yürüyüş düzenledi. SKÖUHZBDCİÜLPASYÜ: TBMM’yi olağanüstü toplama girişimi başlattık HDP Sözcüsü Günay Kubilay; Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine atanan kayyımlar konusunda TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırma girişimlerini başlattıklarını belirtti. HDP Sözcüsü Kubilay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, üç büyükşehir belediyesine atanan kayyımlarla ilgili değer lendirmelerde bulundu. Belediyelere kayyım atanmasına Türkiye’nin tüm kesimlerinden tepkiler geldiğini kaydeden Kubilay, AKP ve MHP’nin halkın iradesine saldırdığını ifade etti. HDP’li Kubilay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Meclis açıldığı andan itibaren bu noktada önümüzde birçok dosyalar var. Bu dosyaların hepsi masaya yatacak” açıklamasını anım satarak “Erdoğan, HDP’li vekillere yönelik direktif veriyor. HDP’ye yeni bir saldırının başlatılacağının sinyallerini veriyor” diye konuştu. Yaşananlara karşı eylemlerin süreceğini kaydeden Kubilay, bu doğrultuda Van, Adana, Mersin, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir’de miting düzenleyeceklerini belirtti. l ANKARA/ Cumhuriyet MAHMUT ORAL İçişleri Bakanlığı’nın Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarını görevden almaları sonrasında bölgede protestolar devam ediyor. Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesindeki sokaklarda önceki gece def sesleri zılgıt seslerine karıştı. Aralarında HDP milletvekili Saliha Aydeniz’in de bulunduğu bir grup partili, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları attı. Partililer ayrıca 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında saat 15.00’da İstasyon Meydanı’nda, “Onurlu barış için demokratik çözüm” sloganıyla düzenlenecek mitinge katılım için broşür dağıttı. Kıyıma devam Mardin’de 19 Ağustos’ta İl Valisi Mustafa Yaman’ın kay yım olarak atandığı Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde, belediyeye bağlı Mardin Su ve Kanalizasyon İdaresi’nde (MARSU) çalışan 150 emekçinin işlerine son verildi. İşten çıkarmalar ise kayyımların önceki dönemlerini hatırlattı. Van’da önceki dönem kayyım yönetiminin Genel Sekreteri Mustafa Yalçın, “653 kişiydi galiba benim imzamla işten ayırdığımız. Bu işten uzaklaştırmalarla ilgili büyük keyif, zevk aldım” demiş, büyük bir tepki çekmişti. Eylem yasakları Öte yandan Mersin Valiliği, kayyım atamalarıyla ilgili oturma eylemi, gösteri yürüyüşleri, açlık grevi, stant açma gibi etkinlikleri 10 gün süreyle yasakladı. Önceki gün Aydın’da 30 günlük, geçen günlerdede Şırnak ve Van’da 15, Gaziantep’te 30 günlük eylem yasağı ilan edilmişti. l DİYARBAKIR 1 Eylül’e slogan yasaklı izin Van’da 1 Eylül Dünya Barış Günü Musa Anter Barış Parkı’nda yapılacak olan mitinge valilik izin verdi ancak bazı sloganlara sınırlama getirdi. Valiliğin, “İrade gasbına hayır”, “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir”, “Saraylara karşı alanlardayız” gibi pankartlara izin vermediği, Diyarbakır ve Antalya’da gerçekleştirilecek kutlamalarda da, içeriğinde kayyım ve saray ifadeleri bulu nan sloganlara izin verilmeyeceği belirtilmişti. Türk, Kartal’da HDP, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle, yarın saat 13.00’da İstanbul Kartal Meydanı’nda Miting yapacak. HDP mitingde, görevinden alınan ve yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün konuşacağını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle