28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 27 AĞUSTOS 2019 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ECE KURTULUŞ HABER Bir Cumhuriyet projesi Gelen ileti ve telefonlardan, pek aşinası olmadığım sosyal medyadaki yayınlardan anladığıma göre, yazılarıma ara verdiğim geçen salı toprağa verdiğimiz eşim Mine Sirmen’in kaybından bütün okurlarım haberdar. Elli dört yıllık evliliğin öncesinde, dört yıl da, Hukuk Fakültesi’nde sınıf arkadaşlığı olarak, Mine ile 58 yıllık birlikte yaşamdan sonra birden fark ettim ki ben artık Mine’siz tek başına yaşamayı unutmuşum. Şimdi seksen yaşında bunu yeni baştan öğrenmeye çalışıyorum. Bu iş hiç de kolay olmayacağa benziyor. On günlük süre içinde, daha kaybımın ne olduğunu dahi kesin olarak kavramış değilim. Yiten karım mıydı, bacım mıydı, anam mıydı, avradım mıydı, yavuklum muydu, en yakın can dostum muydu,? kızım mıydı? Sahi neyimdi benim Mine? Galiba yukarıda saydıklarımın teker teker hepsi ve topluca hepsi birdendi. Yüzyıl birimi ile sayılan birlikteliğin sonucunda, artık konuşmadan da anlaşır, birlikte ekrana bakarken, görüntülerin her birimizde doğurduğu çağrışımları kestirip, zaman zaman durduk yerde “evet öyle!” diye karşılıklı birbirimizi doğrulayarak sessiz, sözsüz diyaloğumuzu sürdürür olmuştuk. HHH Bu durumda, sanki bir yarımın ortadan kesilip, alınmış duygusu içinde olmam şaşırtıcı değil. Olay münferit kişisel bir acı değil, 5060 yıllık hayat arkadaşını yitiren herkes bunu yaşıyor. İnsanın kendi ölümünden kaçması mümkün değil, ama ondan önce ölmeyi becererek eşinin ölümünü görmemesi ve onu ölümsüzmüş gibi hissetmesi mümkün. Ama yine de ardından birine mutlaka derin bir acı bırakacak olan bu başarı da aşk gibi iki kişilik değil. Ömrünün elli yıla yakın bir bölümünü Cumhuriyet gazetesi ile iç içe geçirmiş olan Mine Sirmen’in ardından söylenenler ve yazılanlar, çevresinde, az kişiye mazhar olan bir sevgi ve saygı çemberi oluşturduğunu gösteriyor. Söz konusu sevgi ve saygıyı da, Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımları hanesine yazmak gerekir. Çünkü Mine Sirmen Cumhuriyet’in nitelikli nice savunucusu gibi, cesur bir Cumhuriyet projesidir. HHH Sanayi devrimini yakalayamamış, sermaye birikimi olmayan, sınıfları doğru dürüst oluşmamış, Rönesansı ve Aydınlanmayı bir ölçüde ıskalayıp hakkıyla yaşamamış Cumhuriyet, yaşamına çok cüretkâr bir iddia ile başlamıştı: Eksikleri ve yoksunlukları yetiştireceği aydınlanmacı, cumhuriyetçi vatandaş ile gidermek. Böylelikle, kulun yerine gelecek olan Cumhuriyetin laik yeni insanı, Cumhuriyeti oluştururken, Cumhuriyet de, kendi oluşturucu ve savunucusu aydınlanmacı yeni insanı yaratacaktı. Projenin baş mimarı laik, sorgulayıcı, tartışmacı eğitimi ilke edinen Milli Eğitim örgütüydü. Mine Sirmen, eğitiminin tümünü Türk Milli Eğitim sisteminde tamamlamıştı. Cumhuriyetin okullarında okumuş, MEB’in klasiklerini, Tercüme Bürosu kapandıktan sonra Varlık Yayınları’nı izlemişti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yıllarında 27 Mayıs’ın estirdiği özgürlük rüzgârlarını soluyarak kişiliği gelişmiş olan, araştıran, tartışan, doğru bildiğini sakınmadan dile getiren Mine Sirmen, Cumhuriyetin en cüretkâr atılımı olan, laik, sanat ve doğa dostu, emeğe saygılı, varlığını emeğiyle sürdüren, ödünsüz, cefakâr, dirençli, aynı zamanda yaşam neşesiyle dolu güler yüzlü yeni vatandaş projesinin başarılı bir ürünüydü ve nice güçlüklere, baskılara gülüşünü yitirmeden göğüs gererek, yaptığı işin hakkını vererek başarıyla yaşamıştı. Kişiliği çevresinde, oluşan sevgi ve saygı bunun sonucuydu. Daha nice Mine Sirmen’i olan Cumhuriyet, onlar var oldukça varlığını sürdürmeye devam edecektir. Güle güle Mine!.. AĞBABA DA TOPLANTIDAYDI CHP ilçe binasında silahlı saldırı SELAHATTİN GÖKATALAY CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın da katıldığı CHP Ak çadağ İlçe Başkanlığı binasındaki toplantıda si lahlı saldırıda bulunuldu. Saldırı da herhangi bir yaralanma olma dığı, kaçan şahsın yakalanması na ilişkin çalışmanın sürdüğü bil dirildi. CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, silahlı saldırı olayı nın faili C.S.’nin, ilçe başkanı Ali AĞBABA Aslan ile olan kişisel bir husumetten dolayı saldırıyı yaptığını belirtirken, Aslan ise “Direkt beni hedef aldı, ba na doğru ateş etti. Olayın nasıl bu duruma gel diğini bilmiyorum. Bir dönem 2018‘de kongre de adaydı benim karşımda. Kazanamadı, başka da benim bunla bir husumetim yok” ifadelerini kullandı. Ağbaba ise olay sonrası yaptığı açıkla mada, “Parti üyemiz silahla bize doğru ateş et ti. Ardından hemen ben araya girdim elinden silahı aldım ve sonrasında kaçtı gitti. Benim elimde hafif bir çizik var. O da arbede sırasın da saldırganın elinden silahı alırken gerçekleş ti” diye konuştu. l MALATYA Suriye bataklığına, Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde 7 Haziran 1 Kasım arasında girildi Cihatçılara destek kararı Ahmet Davutoğlu’nun yönettiği Bakanlar Kurulu toplantısında Ağustos 2015’te, Suriye’deki “dost gruplara” silah verilmesi, bunların sınırdan geçirilmesi konusunda devletin ilgili birimlerine yetki verilmiş. sındaki dönem olacaktır” diyen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları gündemdeki yerini koruyor. Cumhuriyet, o döneme ilişkin yeni bilgi ALİCAN ULUDAĞ Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çı rilmesi, bunların sınırdan geçirilmesi kararı aldı. Karar kapsamında devletin ilgili birimlerine açık yetki verildi. Böylece Türkiye, Suriye bataklığına resmen Davutoğlu lere ulaştı. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgiye göre, 7 Haziran 2015’te, AKP’nin tek başına iktidarını kaybetmesi üzerine yeni hükümet kuru kamaz” diyerek, işaret ettiği 7 Ha girmiş oldu. lana kadar görevine de ziran 1 Kasım 2015 tarihleri ara “Terörle mücadele konusunda def vam eden Ahmet Davutoğlu’nun baş sıyla ilgili çarpıcı bir bilgi orta terler açılırsa birçok insan, insan yü kanlığında toplanan Bakanlar Kuru ya çıktı. Buna göre, o dönem Ah züne çıkamaz. Bugün insan yüzüne lu, Ağustos 2015’te, Suriye’deki iç sa met Davutoğlu’nun başbakanlığın çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden vaşla ilgili önemli bir karar aldı. da, Ağustos 2015’te toplanan Bakanlar Kurulu, Suriye’den gelebile mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti ta Kuruldan çıkan karar cek terör tehdidine karşı bölgedeki rihi yazıldığı zaman en kritik dönem Bakanlar Kurulu’nda, bu kapsam dost gruplara silah ve malzeme ve lerden biri 7 Haziran 1 Kasım ara da, Suriye’den gelebilecek terör teh didinin önlenmesi amacıyla buradaki “dost grupların” desteklenmesi kararlaştırıldı. Alınan kararla, bu konuda devletin ilgili birimlerine açık yetki verildi. Buna göre Türkiye, Suriye’de “dost grup” olarak gördüğü örgütlere silah ve teçhizat desteği verecek, devletin ilgili birimleri, bu grupların sınırdan getirilip götürülmesi konusunda tam yetkili olacaktı. Yine bu örgütlerin kullanacağı silahların yurtdışından ithal edilmesi amacıyla ilgili birimlere yetki verilirken, bu malların girişleri gümrük dışı tutuldu. Bakanlar Kurulu’nun aldığı karar, Türkiye’nin resmen Suriye’deki bataklığa girmesine neden oldu. Bu tarihten sonra, arasında birçok cihatçı örgütün de olduğu gruplar Türkiye tarafından büyük oranda desteklendi. l ANKARA Koalisyon tartışmalarıDavutoğlu’nun sözleri 7 Haziran 2015’ten sonraki koalisyon görüşmelerini gündeme taşıdı yeniden alevlendi 7 Haziran’dan sonra yapılan koalisyon görüşmelerine ilişkin CHP kanadı, “Davutoğlu istedi, Erdoğan engelledi” derken, MHP, “Davutoğlu koalisyon değil, seçim hükümeti önerdi” dedi. Davutoğlu ekibi ise “CHP ile anlaşamadık, MHP istemedi” görüşünü ileri sürdü. EMİNE KAPLAN / SELDA GÜNEYSU Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden, aylardan biri 7 Haziran 1 Kasım 2015 arasındaki dönem olarak yazılacaktır” diyerek, MHP’nin koalisyon kurmayı reddederek, terörle mücadelede kendini yalnız bırakmakla suçlaması o dönem yapılan koalisyon görüşmeleriyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. O dönemde kurulamayan koalisyon görüşmeleri konusunda taraflar, geçmişteki sorumluluk konusunda anlaşamadılar. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerde AKP, Meclis’te tek başına iktidar olabilecek sayıya ulaşamayınca CHP ve MHP ile koalisyon hükümeti kurması gündeme geldi ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu; hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmeler sürerken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir hükümet kurulmasını istemediği, seçime gidilmesini istediği yönündeki bilgiler kulislere yansıdı. Hatta AKP Genel Merkezi’nde, 7 Haziran gecesi seçim sonuçları değerlendirilirken, “tablonun bir seçimi getireceği” yorumları yapılıyordu. Davutoğlu’nun milletvekilleriyle yaptığı istişare toplantılarında ağırlıklı olarak MHP ile koalisyon yapılması görüşü öne çıkarken, CHP ile bir uyum sağlanamayacağı gerekçesiyle kısa süreli bir hükümet kurulabileceği görüşleri dile getirildi. Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 7 Haziran akşamı “Davutoğlu’nın, Meclis’te bulunan partilerle nasıl bir çalışma yapacağını görüşmesi gerekir. Bir koalisyona ihtiyaç duyuluyorsa bu koalisyon uyumlu bir koalisyon olmalı. AKP uyumu çözümde aramıştır. Çözüm sürecini Oslo ile görüşmüştür. Birinci koalisyon AKP ve HDP arasında olmalıdır. Çözüm süreci ile ilgilinen AKPCHPHDP’yi de bir araya getirebilirsiniz. AKP artı HDP koalisyonu 337 milletvekiline dayalı güvenoyu alabilecek bir koalisyon modelidir. Bunların hiçbirisinden sonuç alınamıyorsa en erken seçim ne zaman olacaksa o zaman da seçim olur” diyerek, koalisyona kapılarını kapatan mesajlar vermesi üzerine ilk olarak KATLİAM KURBANLARININ AİLELERİ ‘Nasıl öldürüldük açıkla Davutoğlu’ Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, 7 Haziran 2015 sonrasındaki döneme ilişkin sözleri 10 Ekim, Suruç ve 5 Haziran Diyarbakır katliamlarında yaşamını yitirenlerin ailelerini harekete geçirdi. Diyarbakır, İstanbul ve Ankara’da eşzamanlı açıklama yapan aileler, “biz neden ve nasıl öldürüldük” diyerek Davutoğlu’na “bildiklerini açıkla” çağrısı yaptı. İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Cıvan Arslan’ın abisi Mazlum Arslan, yakınlarını IŞİD bombaları ile kaybedenler olarak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında nelerin yaşandığını çok iyi bildiklerini, katilleri tanıdıklarını söyledi. Mazlum Aslan, “Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da kanları birbirine karışmış, acıları iç içe geçmiş, ortak yaraları kanamaya devam eden aileler olarak kaybettiğimiz canların yarım kalan nefeslerini ciğerlerimizi doldurarak gür bir ses ile soruyoruz; Davutoğlu açıkla; 7 Haziran1 Kasım arasında biz neden ve nasıl öldürüldük” dedi. Suruç Aileleri İnisiyatifi de, Taksim’de bulunan İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Burada konuşan Çağla Seven, “Davutoğlu’nun hafızalarımızı yoklamamızı istediği bu dönemde milyonlarca insanın yüreğine ateş düşmüş, biriciğini, canını, yavrusunu, annesini, babasını, eşini, dostunu, akrabasını, sevgilisini, yoldaşını yitirmiştir” dedi. Suruç Katliamı’nda hayatını kaybeden Vatan Budak’ın babası Murat Budak ise bu açıklamanın insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Davutoğlu’nun da suçlu olduğunu belirterek, “Kendisini yüzleşmeye ve bildiği şeyleri açıklamaya davet ediyorum” dedi. HDP milletvekili Oya Ersoy da “Kendilerini iktidarda tutmak için stratejileri neyse onu anlatsınlar” dedi. Ankara’da açıklama yapan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği de Davutoğlu’na “açıkla” çağrısında bulundu. Dernek başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, “Katillerimizi tanıyoruz, bu süreçte neler yaşandığını sormuyoruz, nasıl yaşandığını soruyoruz” dedi. l Haber Merkezi CHP’nin kapısını çaldı. CHP: Cumhurbaşkanı istemedi CHP ile AKP arasında koalisyon hükümeti için oluşturulan komisyonlar 35 gün boyunca istikşafi görüşmeler yaptı, ancak CHP’nin uzun süreli koalisyon AKP’nin ise kısa süreli koalisyon önermesi nedeniyle bir noktaya varılamadı. O dönem istikşafi görüşmelere katılan CHP’li bir yetkili, Davutoğlu’nun samimi olarak koalisyonu istediğini, ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçim istediği için görüşmelerden bir sonuç alınamadığını söyledi. Aynı yetkili, “Biz masada bir koalisyon kurulmasının istenmediğini hissettiğimiz halde yine de masadan kalkmadık. Çünkü kalksaydık dönüp ‘CHP istemedi’ denilerek, tüm suç bize yüklenecekti” görüşünü dile getirdi. ‘Teklif ettietmedi’ tartışması AKP ve CHP heyetleri arasında bir sonuca varılamaması üzerine Davutoğlu, MHP Genel Başka nı Bahçeli ile iki kez bir araya geldi. Bunlardan en tartışılan görüşme ise Davutoğlu’nun Bahçeli’yi, 17 Ağustos 2015’te, Meclis’teki makamında ziyaret etmesiydi. MHP’li kurmaylar, Bahçeli’nin o görüşmeye “elinde siyah çantasıyla, koalisyon kurmak üzere gittiğini” ancak Davutoğlu’nun o görüşmede Bahçeli’den kurulacak seçim hükümetine destek vermesini istediğini dile getiriyor. Görüşmede ayrıca Bahçeli’nin, Davutoğlu’na, MHP ile AKP arasında koalisyon kurulabilmesi için öncelikle MHP’nin 4 ilkesini, “Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmemesi, çözüm sürecinin bittiğinin açıklanması, yolsuzluk soruşturmalarının yeniden açılması ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yetki sınırlarına çekilmesini” teklif ettiğini, ancak Davutoğlu’nun bu 4 ilkeye “mesafeli yaklaştığını” savunuyor. Bahçeli onay verdi mi? Davutoğlu’na yakın kaynaklar ise Davutoğlu’nun Bahçeli’ye, “uzun dönemli koalisyon hükümeti, kısa dönem koalisyon, MHP destekli azın lık hükümeti ve seçim hükümeti” olarak 4 seçenek önerdiğini, olumlu bir yaklaşım olmaması üzerine Davutoğlu’nun kendisine bulunduğu 4 öneriyi çıkışta açıklayıp açıklayamayacağını sorduğunu, Bahçeli’nin de açıklamasına onay verdiğini belirtiyorlar. O görüşmede Bahçeli’nin, “Cumhurbaşkanı’nın yasal sınırları içine çekilmesi gerektiği” yönünde görüş belirttiğini ifade eden aynı kaynaklar, Davutoğlu’nun orada Bahçeli’nin Erdoğan ile ilgili konuşması üzerine “Sayın Cumhurbaşkanı, koalisyon görüşmelerinin konusu olamaz. Kendisinin tartışılmasına ve eleştirilmesine burada müsaade etmem” dediğini dile getiriyorlar. Tüm bu görüşmelerden sonuç alınamayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetin kurulamamasını gerekçe göstererek, seçim kararı aldı ve seçim hükümeti kuruldu. O dönem seçim hükümetinde yer alması için teklif götürülen isimlerle ilgili tartışmalar yaşanırken, öneriyi kabul eden dönemin MHP genel başkan yardımcısı Tuğrul Türkeş, partisinden ihraç edildi. Seçim hükümetinde HDP’den de 2 milletvekili yer aldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle