19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 8 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ Fişlemeye suç Gazetecileri hedef alan SETA’ya duyurusutepkiler büyüyor İktidara yakınlığıyla bilinen SETA gazetecileri isim isim fişlemişti. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye edisyonlarında çalışan gazetecileri fişleyen bir rapora imza atan iktidara yakınlığıyla bilinen Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını duyurdu. Sendika trafından yapılan açıklamada, “SETA hakkında gazeteciliği kriminalize eden ve adeta bir iddianame gibi hazırlanmış olan ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ raporunda gazetecileri fişlediği ve hedef gösterdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacak. #GazetecilikSucDegildir” denildi. ‘Özgürlüğe ağır darbe’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada da “Bu rapor, iktidara yakın olmayan, eleştirisel gazetecilik yapan tüm gazeteciler açısından açık bir hedef göstermedir. Akademik çalışma değil, polis raporu niteliğinde fişleme belgesidir. Türkiye demokrasisine, basın ve ifade özgürlüğüne vurulan ağır bir darbedir. Bu raporu hazırlayanlar, raporda hedef gösterdikleri meslektaşlarımıza yönelik her türlü saldırıdan sorumlu oldukla HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Barış: Gazetecilik değil, hedef göstermek suçtur HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, hükümete yakın SETA Vakfı’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adıyla yayımladığı raporda çok sayıda gazetecinin hedef gösterilerek açık açık fişlendiğini kaydetti. Barış, “Esas suç medyayı boyunduruk altına almak, kamuoyunun haber alma hakkını engellemek, gazetecileri fişlemek, hedef göstermektir” dedi. ‘İhbarcılık yapılıyor’ HDP’li Barış, yaptığı yazılı açıklamada, hükümete yakın SETA’nın yayımladığı raporda çok sayıda gazetecinin hedef gösterildiğini kaydetti. Barış, gazetecilerin isimleri, özgeçmişleri, haberleri, sosyal medya paylaşımları ve bazılarının fotoğraflarının yer aldığı belirtilerek SETA tarafından alenen fişlendiklerini kaydetti. HDP’li Barış, şun ları dile getirdi: “Belgede yer alan sonuç ve öneriler bölümü de en az belgenin geneli kadar vahimdir. Bu bölümlerde kullanılan ifadeler adeta fişlemenin ve ihbarcılığın itirafı niteliğindedir. Medya kuruluşlarına yönelik sansür ve gazetecilere yönelik işten çıkarmalar teşvik edilmiş, vatandaşlar ihbarcılığa yönlendirilmiştir. Rapordan çok savcılık iddianamelerini anımsatan bu belge, darbe dönemlerinin medya andıçlarından farksızdır.” Barış, söz konusu isimlerin gazetecilere yönelik tüm baskı ve tehditlere karşın mesleklerini yaptıklarını belirterek, “Bu, suç değil onur duyulması gereken bir durumdur. Esas suç medyayı boyunduruk altına almak, kamuoyunun haber alma hakkını engellemek, gazetecileri fişlemek, hedef göstermektir” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet rını unutmamalıdır. Hâlâ anlamayanlara gazeteciliğin ‘iktidara değil, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden bir meslek olduğunu’ bir kez daha tekrar hatırlatıyoruz” denildi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan açıklama da, “Raporun satır aralarında meslektaşlarımıza yönelik olumsuz algı yaratılmaya çalışıldığı, yabancı medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin isim isim açıkça belirtilerek hedef gösterildiği ve fişlendiği açıktır” denildi. l Haber Merkezi Gözler yargı paketindeCezaevinde bulunan çok sayıda gazeteci ve mağdur adalet bekliyor SEYHAN AVŞAR İktidarın “yargıda reform” adı altında sunduğu ve çok sayıda gazetecinin de aralarında bulunduğu mağdurların beklediği yargı paketi halen TBMM’ye getirilmedi. Haksız ve hukuka uygun olmayan şekilde yargılanarak cezaevinde yatan binlerce kişi yargı paketinin bir an önce yasalaşmasını bekliyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer alan başlıklar doğrultusunda hazırlanan ilk yargı paketini yaklaşık iki hafta önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sundu. Erdoğan’a raporu sunduktan sonra gazetecileri bilgilendiren Gül, “Yakın zamanda birinci yargı paketi gündeme gelecektir ortak katılımla diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı. Ancak üzerinden geçen iki haftaya rağmen yargı paketi bir türlü TBMM’ye getirilemedi. Şu an cezaevinde bulunan gazetemiz eski yazar ve çalışanları ile çok sayıda gazeteci, aydın, hak savunucusu için büyük önem taşıyan yargı paketinin Meclis tatile girmeden, TBMM’ye getirilmesi büyük önem taşıyor. Yeni yargı paketinde en önemli konulardan birisi 5 yılın altındaki cezalarda Yargıtay’a gidilememesi yer alıyordu. Bu maddede yapılacak değişiklik halinde mağdur olan çok sayıda kişinin tahliye edilmesi gerekiyor. Cumhuriyet davası kapsamında 5 yılın altında ceza alan gazetemiz eski yazar ve çalışanları hakkında verilen karar İstinaf Mahkemesi’nde onanmasının ardından Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Musa Kart ve Emre İper Cezaevine girmişti. Dışardaki gazeteciler cezaevinde tutuklu ya da hükümlü olarak bulunan meslektaşlarının serbest bırakılması için sosyal medya “#Biryanımızhapiste” etiketiyle bir kampanya başlattı. Cezaevinde bulunan gazetemiz eski yazar ve çalışanları Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Musa Kart ve Emre İper’in serbest bırakılması için çok sayıda sosyal medya kullanıcısı paylaşım yaptı. l İSTANBUL VİCDAN NÖBETİ’NDE AİLELERİN ÇAĞRISI: Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 84.’sü Galatasaray Meydanı yasaklandığı için Tel Sokak’ta tutuldu. Devlet adaleti sağlasın Yakınlarını iş cinayetinde kaybeden aileler tarafından sürdürülen Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 84.’sü tutuldu. Adalet Arayan İşçi Aileleri’ne Galatasaray Meydanı yine yasaklandı. Aileler yasağa birkez daha tepki göstererek, nöbetlerini “1 Umut Derneği”nin bulunduğu Tel Sokak’ta tuttu. 84. nöbette, 2016 yılında görevi olmayan bir işte amiri tarafından görevlendirilen ve iş cinayetinde hayatını kaybeden Serhat Alkurt’un annesi Rukiye Alkurt konuştu. Alkurt, “Sapasağlam gencecik bir insandı. İşyerinde iş güvenliği sağlanmamış. Söylenen şeyi her zaman yapan bir insandı. Verilen görev 2 taneydi. Çocuğuma fazla görev yüklendi. Çocuğum hayatını kaybetti. 3 seneye yakındır çocuğumu özlüyorum. Birçok avukat değiştirdim. Bizi savunmadıklarını gördüm. Çocuğumu WEB görevlisi olarak almışlar. Atıkları toplamakla görevlendirilmiş. Kamyona yön verecek kişi yokmuş. Hem süpürmüş hem kamyona yön vermiş” dedi. Kardeşi Ömer Alkurt, da “Biz tazminat değil, suçluların ceza almasını istiyoruz. İnsanın canı parayla ölçülüyor” diye konuştu. Davutpaşa patlamasında kardeşini kaybeden Hakkı Güleç ise “Kaybettiğimiz canlarımıza söz verdik. Vefa borcumuz var. Engellemeler bizi caydıramayacak. Biz bu işi bırakırsak işçi ölümleri artacak. Devlet bizi engelleyeceğine adalet arayışımızı yerine getirsin. Bunun böyle olmayacağını çok iyi biliyoruz. O yüzden devam edeceğiz” dedi. ‘Olmamış gibi davranıyorlar’ Eyleme destek veren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “84 aydır bu nöbet tutuluyor. Galatasaray Meydanı yasaklandı. 10 aydır aileler meydana giremiyor. Anayasa uyarınca herkes şiddet kullanmadan toplantı ve gösteri yapma hakkına sahiptir. Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Bütün kararlara rağmen ailelere meydanların kapatılması anayasaya aykırıdır. Bunu yapanlar suç işlemektedir. Yasak kararını verenlerin görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanacaklarını söyleyebilirim. Parlamentoya taşıdım. İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor” diye konuştu. l Haber Merkezi EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER irdelemeye başlarsa o zaman önemli bir gelişme göstermiş olacaktır. Bizdeki din uygulaması/anlayışı toplumu bu hale getirdi; politikacının en büyük sermayesi bu mevcut din anlayışının tükenmeyen sınırsız bir kapasitesi var. Ancak bi İlahiyat fakültelerinin topluma yararını sorgulama linçle yaklaşılırsa bu işler düzelir. Sayın Erbaş kendi iş verimi ile ilgi lense çok daha faydalı olur. Mesela; Resmi bütçesi 2 milyar dolar/ yıl olan Yardımlar, hayırlar, devletin farklı olanaklar sağlama ile resmi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Dr. unvanlı bir ilahiyatçıdır. Bu unvan, bilgiyle ilgilidir. Kendi bütçesi dışında bir 2 milyar dolar/ yıl’a yaklaşan ilave destek ile sayın Erbaş 4 milyar dolar/yıl bütçeli Diyanet İşleri Başkanı. alanında sadece yeterli bilgiye sahip 80 bini aşan cami sayısı anlık 35 insanlara verilmez, aynı zamanda bilgi milyon kişinin namaz kılacağı kapasite, üretme yeteneğine de sahip insanlara verilir: Türkçesi bilim doktoru.. Kendi buna karşılık yıl bazında ortalama yüzde 13 doluk oranı yani 4 4.5 milyon kişi alanına bilimsel katkı yapma yeteneğine nin ancak camiye gittiği bir sayı. Sayın kavuşmuş insan... Erbaş önce bu tabloyu düzeltip sonra İlahiyatçıların uzmanlık alanlarıyla ilgili bilgiyi bir üst aşamaya ulaştırıp ulaştırmadığı yani ilahiyat konusuna karınca din felsefesi konularına girse daha faydalı olur. Ne zaman Türkiye uygulaması dayatılan din anlayışını açıkça tartışır kararınca ne gibi dikkat çekici katkı yaptığı konusunda bilgi sahibi değilim. Ama Türkiye’ye baktığımızda evrensel hale gelirse o zaman gerçek ilerleme sürecine girecektir diye düşünürüm.” nitelikte ve toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermiş bir din bilgini çıkaramadığımızı görüyorum. Füze gibi tırmanan, sayıları 8 yıl içinde 22’den 105’e çıkan ilahiyat fakültesine rağmen! Mesela Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, İslam ülkelerinde fen ve sosyal bilimlerdeki düşük üretkenlikle geri kalmışlıkları arasındaki ilişki üzerine herhangi bir düşüncesi var mı? Sorumu genişleterek yönelteyim: 105 ilahiyat fakültesinin, bu ülkenin kalkınmasına, gelişmesine, bilimine, toplumuna katkısı nedir? Sorum net; ilahiyat fakültesi açılmasın diyen yok. Neden durmadan bu tür fakülteler açılıp duruyor; bu fakültelerin topluma, hazineye maliyeti konusunda bir fikri olan var mı? Bu ülkenin hazinesine vergisi ile katkıda bulunan ve bilim ile ülkelerin refahı ve güçlülüğü arasındaki net ilişkiyi yıllarca izleyen bir yurttaş olarak soruyorum ve herkesin bu ve benzeri soruları yöneltmek yurttaşlık haklarıdır. Şimdi dünkü yazıma gelen iki dikkat çekici mesajı paylaşıyorum sizlerle. Sorgulanması gereken: Kemal Ertin: “Bugünkü yazınız bana dâhi bilim adamı Einstein’ın şu sözlerini anımsattı ‘Kendisini var olan her şey ile birlikte, yasalar dahilinde harmoni içerisinde ortaya çıkaran; insanın kaderi ve yaptıkları ile kendisini sınırlandırmamış olan Spinoza’nın Tanrısı’na inanıyorum.” Bu bağlamda panteist olduğu düşünülürdü, ancak ‘Yarattıklarını ödüllendiren ve cezalandıran veya bizim bilincimiz içerisinde var edilmiş bir Tanrı fikrine inanmıyorum’ dediğinde ateist olduğunu da düşünebilirdiniz. Fakat şu sözler de ona ait: ‘Ben bir ateist değilim. Panteist olarak adlandırılabileceğimi de sanmıyorum. Bahsedilen sorun bizim zihinlerimiz için aşırı engindir. Spinoza’nın panteizmine hayranlık duyuyorum; ancak onun modern düşünüşe yaptığı katkılara daha büyük hayranlık duyuyorum.’ İnanç konusu bu kadar karmaşık ve göreli iken ‘Allah ile aldatmak’ bizim gibi toplumlarda hâlâ en kolay ve en Erbaş iş verimliliği ile ilgilensin çok başvurulan sömürü yöntemi. Burada sorulması gereken soru şu: İslam toplumları, acaba neden, Ertunga Ardeniz: “Pek kimsenin Batı’nın bilimsel ve teknolojik bakım el atmak istemediği içinde DİN olan dan gelişmiş ülkelerinin ticari, siyasi, konuları günümüzde ele almak ayrı bir coğrafi egemenliği altında inliyorlar, zorluk. Türk toplumu, ne zaman gerçek çoğu sefil durumdalar, bazıları hatta anlamda uygulanmakta olan İslam dinini köleler..” Bakan Yardımcısı, sosyal medyadan ‘mülakatta elenirsiniz’ dedi Kadro isteyene fişleme tehdidi Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, sosyal atarak kadrolar gelmez. Boş işlere vakit ayırarak, sosyal medyada medya hesabı üzerinden kendi sağa sola yazarak devlet memuru sinden kadro açılması talebinde olunmaz. Şayet sürekli tweet atan bulunanları “mülakatta elenirsi ların isimleri önümüze, mülakat niz” diye tehdit etti. komisyonuna gelir ise diğerlerine Bakan Yardımcısı Çam, iş için göre eksi puanla yarışmaya girer sosyal medya hesabı üzerinden kendisine ulaşan yurttaşları teh Serdar Çam ler. Engellendiniz” dedi. Çam gelen tepkiler üzerine paylaşımını dit etti. Çam, “Kadro bekleyerek, tweet sildi. l ANKARA/Cumhuriyet “Sevdiklerinizi eğitim bursuyla yaşatın!” CUMHURİYET’TEN YENİ BİR ATILIM... Cumhuriyet Vakfı’nda eğitim bursu için fon oluşturduk. CUMHURİYET GELECEĞİN ÖNCÜSÜ GENÇLERE DESTEK OLUYOR. Gazeteniz Cumhuriyet’te yayınlanan vefat ve başsağlığı ilan gelirlerinin %20’sini Atatürk Cumhuriyeti’nin ilerici gençleri için Cumhuriyet Vakfı tarafından oluşturulan eğitim fonuna aktarıyoruz. Başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlerimizin eğitim masraflarına destek olmanız acınızın bir parça dinmesine ve sevdiğinizin adının yaşamasına yardımcı olacaktır. C ANKARA : 0312 442 30 50 İSTANBUL : 0212 343 72 74 İZMİR : 0232 441 12 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle