25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER/YORUM 118 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ Dış politikadaki kısırdöngü T ürkiye aylardır belediye seçimlerine bağlı iç politika tartışmalarıyla çalkalanırken, dış politika alanında da büyük sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Aslında iç politika ile dış politika alanındaki gelişmeleri birbirinden ayırmak olanaklı değil. İç politikadaki durum dış politikadaki durumu da etkiliyor. Anayasada ifade bulan demokratik, laik, sosyal, hukuk devletini ikna edemeyen bir ülke, dış politika alanında da etkili bir konuma ulaşamıyor, demokrasi, laiklik, sosyal adalet ve hukuk devleti alanlarında daha ileride olan ülkeler üzerinde etkinlik kurmak olanaksız hale geliyor. Rusya’dan S400 savunma sistemlerinin satın alınmasına bağlı olarak ABD ile yaşanan gerginlik, Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına bağlı olarak Avrupa Birliği, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır ve İsrail ile yaşanan anlaşmazlık, Suriye ve Mısır ile diplomatik ilişkilerin tamamıyla ortadan kalkmış olması, İsrail ile diplomatik ilişkilerin dibe vurmuş olması, Yunanistan ile “gri alan” olarak tanımlanan Ege’deki tartışmalı adacıkların statüsü konusundaki anlaşmazlık, Avrupa Birliği üyeliği konusundaki umutların tamamıyla tükenmiş olması, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en önemli dış politika sorunları arasında sayılabilir. Türkiye’nin dünyadaki bu yalnızlığının sorumlularından birisi kuşkusuz ki AKP iktidarının ortaya koyduğu yanlış politikalardır. Ulusal bir bilinçle değil, ümmetçi bir bilinçle ortaya konan dış politika, Türkiye’yi dünyanın en demokratik ülkelerinin yer aldığı ortaklıkların dışına itmiştir. Bu süreçte elbette Avrupa Birliği’nin de büyük bir sorumluluğu vardır. AKP iktidara gelmeden önce de Türkiye’yi Avrupa Birliği sürecinden dışlayan, 1970’lerde ve 1980’lerde İspanya’ya ve Yunanistan’a, 1990’larda Polonya’ya, Bulgaristan’a, Romanya’ya ve Macaristan’a uygulamadığı ölçütleri Türkiye’ye uygulayan Avrupa Birliği, Türkiye’nin AB sürecinin dışında kalmasında, en az Türkiye’yi yöneten hükümetler kadar sorumludur. Ancak bu durum, Türkiye’deki hükümetlerin sorumluluğu tek başına “dış güçlere” yüklemesini haklı çıkarmaz. Türkiye, kendi üzerine düşen kültürel, bilimsel, siyasal, sosyal ve ekonomik sorumlulukları yerine getirmiş olsaydı, Avrupa Birliği’nin elindeki tüm kozları ve bahaneleri elinden almış olacaktı ve AB’nin karşısına bir üye adayı olarak çok daha güçlü bir biçimde çıkmış olacaktı. Emperyalizm elbette dünya siyasetinin bir gerçeğidir. Ancak, kültürel, bilimsel, sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan daha gelişmiş olan ülkelerdeki belli başlı hükümetler, bu güçlerini suiistimal ederek banka ülkeler üzerinde hegemonya kurmaya çalıştıkları anda, buna en iyi yanıt, yine, kültürel, bilimsel, sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmişlik seviyesiyle verilir. Bir yandan anayasadaki demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesini bertaraf edip İslamcı ve ümmetçi bir iç ve dış politika izleyerek, bir yandan da “dünya beşten büyüktür” diyerek, emperyalizme karşı mücadele verilmez. Emperyalizme karşı mücadele etmenin tek yolu vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi, çağdaş uygarlık seviyesini yakalamaktır. 4 bini aşkın imam hatip okuluyla, 10 bini aşkın Kuran kursuyla, zorunlu din dersiyle, “4+4+4” adlı ucube eğitim sistemiyle, 80’i aşkın ilahiyat fakültesiyle, devletin içindeki dinci ve cemaatçi kadrolaşmayla, din üzerinden siyasi söylem geliştirmekle, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşılamaz. 20. yüzyılda yaşamış olan Fransız filozof JeanPaul Sartre, insanın kendisine ait eylem ve seçimlerinden kaynaklanan sorumlulukları dış etkenlerin ve nedenlerin üzerine atma alışkanlığını, kötü imanla ilişkilendirmişti. Kötü iman aynı zamanda, kişinin kendi özgürlük alanının bilincinde olmaması ve sorumluluktan kaçmasıdır. Türkiye, medyasıyla, akademisiyle, iş dünyasıyla, bürokrasisiyle, siyasetiyle kötü imandan kurtulmadıkça, ne iç politikada ne de dış politikada karşı karşıya olduğu sorunlardan kurtulamaz. PKK’nin başkanlık ve yürütme konseyi üyesi etkisiz hale getirildi TSK ve MİT’ten Kandil’e operasyon Terör örgütü PKK/ KCK’nin başkanlık ve yürütme konseyi üyelerinden Diyar Garip Muhammed (Diyar Ghareeb Mohammed), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ortak operasyonuyla etkisiz hale getirildi. MİT ve TSK tarafından tamamlanan ortak operasyon, 27 Haziran Perşembe günü Kandil’in Kortek Virajları bölgesinde gerçekleştirildi. Operasyonda PKK/KCK’nin başkanlık ve yürütme konseyi üyesi Diyar Garip Muhammed etkisiz hale getirildi. Operasyon, PKK’nin ana karargâhının bulunduğu Kandil’de ilk defa üst düzey bir PKK’linin etkisiz hale getirilmesiyle dikkat çekti. “Halmat Diyar” kod adlı, 1973 Irak Süleymaniye doğumlu Diyar Garip Muhammed, 1992’de katıl Diyar Garip Muhammed, 1992’de katıldığı terör örgütü PKK/KCK’nin başkanlık konseyinin 7 üyesinden biriydi. dığı terör örgütü PKK/KCK’nin başkanlık konseyinin 7 üyesinden biriydi. “Başkanlık konseyinin” örgütteki görev ve yetkilerinin, terör örgütü lideri Abdul lah Öcalan’ın cezaevinde olmasından dolayı fiili anlamda daha da arttığı belirtiliyor. Gri kategorideki terörist öldürüldü İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, iç güvenlik operasyonları kapsamında Şırnak Gabar Dağı kırsalında, İl Jandarma Komutanlığı’nca hava destekli operasyon düzenlendiği bildirildi. Açıklamada, “Operasyonda etkisiz hale getirilen iki teröristten birinin, terörden arananlar listesinde 300 bin TL ödülle gri kategoride yer alan, sözde Gabar cephesi maliye kurye ve lojistik birim sorumlusu ve aynı zamanda sözde Gabar cephesi beşli yürütmede görevli Çektar kod adlı Mehmet Şirin Arslan olduğu tespit edilmiştir” bilgisine yer verildi. l ANKARA / Cumhuriyet Irak’ın kuzeyine hava harekâtı Pençe Harekâtı ile koordineli olarak Irak’ın kuzeyindeki Zap ve Metina bölgelerine düzenlenen hava harekâtlarıyla 2 teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Pençe Harekâtı ile koordineli olarak Irak’ın kuzeyindeki Zap ve Metina bölgelerine hava harekâtları düzenlendiği belirtildi. Harekâtlarda terör örgütü PKK tarafından silah mevzisi, barınak ve sığınak olarak kullanılan hedefler vuruldu, 2 terörist etkisiz hale getirildi. lANKARA/Cumhuriyet ‘Reyhanlı’da 16 kişiye gözaltı Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde geçen cuma günü bir otomobilde meydana gelen ve araçtaki 3 Suriyelinin yaşamını yitirdiği patlamayla ilgili 16 kişi gözaltına alındı. Araçta bulunanların bağlantılarını araştıran polis ekipleri, haklarında arama kararı çıkarılan isimlere yönelik Hatay ile Reyhanlı ve İskenderun ilçelerinde bazı adreslere dün operasyon düzenledi. Operasyonlarda yakalanan 16 şüpheli, sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Patlamada terör şüphesi olduğu aktarıldı. lAA BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Özellikle İran’da yetişen ve nargile ile içilen bir tütün türü. 2/ İsmailiye tarikatının önderlerine verilen san... Posta sürücüsü. 3/ Yaprakları güzel kokulu otsu bir bitki... Bir nota. 4/ Çingene çocuğu. 5/ Japon mutfağına özgü bir tür şehriye çorbası... AleviBektaşi inancını dile getiren şiirlere verilen ad. 6/ Kaygusuz Abdal’ın kimi şiirlerinde kullandığı mahlas... Dolma yapmak için hazırlanan karışım. 7/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanılan araç... Daha çok, fazla. 8/ Peygamberleri Hud’u dinlemedikleri için Tanrı tarafından yok edilen kavim... Hinduların kutsal kitabı. 9/ İnternette, iletişim ağlarını taciz ve saldırı amacıyla kullanan hesaplara verilen ad... Kuran’da bir sure. 1 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 2 1/ İnce belli bardakta içilen Türk 3 kahvesi. 2/ Tümce 4 yi oluşturan birimlerden her biri... 5 Ağzı yayvan toprak kap. 3/ Alman gü 6 müşü... Bir nota. 7 4/ Ege Bölgesi’nin, “ulusal park” kap 8 samına da alınmış en yüksek dağı. 5/ 9 Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri... Bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm. 6/ Genellikle yaz aylarında giyilen bir tür astarsız ceket. 7/ Köpek... Bir nota... Bayağı. 8/ İskambilde bir kâğıt... Birçok efsaneye konu olmuş ünlü Frigya kralı. 9/ Arnavut mutfağına özgü bir tatlı. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 K A L AMAK İ 2 ABUJ A AĞ I 3 FASAR İ T S 4 K AN İ YE L 5 AŞK F LORA 6 SUARE N İ M 7 ÖR E T İ KA 8 RUAM NA L 9 PR İMİ T İ F KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 8 TEMMUZ 2019 SAYI: 34242 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:35 03:27 04:00 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:32 13:14 17:13 05:20 12:59 16:56 05:48 13:21 17:15 Akşam 20:46 20:27 20:45 Yatsı 22:34 22:11 22:25 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Libya’da savaşıyor muyuz? Baştan yanıtlayalım: Evet, Libya’da savaşıyoruz! Türkiye’nin haberi yok, ama Türkiye’yi yönetenler milletten ve milletin Meclisi’nden habersiz Libya’da savaşıyorlar! Nasıl savaşıyoruz, neden savaşıyoruz gibi sorulara yanıt vermek için baştan başlamamız gerekiyor: Libya’yı bölüp iç savaşa taraf olmak Anımsayacaksınız, Erdoğan önce “ne işi var NATO’nun Libya’da” demiş ve Libya’ya müdahaleye karşı çıkmıştı. Ancak 15 gün sonra “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil etmek için oraya gitmelidir” diyerek müdahaleye destek vermiş, hatta daha talep gelmeden Haçlı donanmasına gemi dahil etmişti! Sonuçta Haçlı donanması ve hava filosu kuruldu, Libya bombalandı, Kaddafi yıkıldı, Libya’nın zayıf devleti çöktü ve ülke ikiye bölündü: Biri Tobruk’ta diğeri Trablus’ta iki ayrı yönetim oluştu. Libya’yı bölenlerin bazıları Tobruk’taki yönetimi, General Hafter’i, bazıları da Trablus’taki yönetimi, Serrac’ı destekledi. AKP hükümeti bu bölünmede Trablus yönetimini ve Serrac’ı destekliyor... Geçerken belirtelim: Libya’da ayrı yönetim kuran iki taraf da müspet değil ve Libyalılar Kaddafi’nin kıymetini gün geçtikçe daha da iyi anlıyorlar! Türkiye Libya’da düşman ilan edildi Bundan birkaç ay önce, nisanda, General Hafter Trablus’u ele geçirmek üzere taarruza başladı. Adım adım ilerledi, mevzi kazana kazana Trablus’a yaklaştı. Ancak ‘haziran ayının sonunda’ Hafter Trablus’a çok yakın bir yerde, beklenmedik şekilde yenildi. Ne olduysa ondan sonra oldu. Önce Türkiye’ye ait bir insansız hava aracının düşürüldüğü açıklandı. Ardından 29 Haziran’da Hafter güçleri Libya’ya gelecek Türk uçak ve gemilerini “düşman hedefi” ilan etti. Türkiye’nin yanıtı sert oldu: Dışişleri Bakanlığı, “Libya’da 6 Türk’ün alıkoyulması haydutluk ve korsanlık niteliğindedir” şeklinde bir açıklama yaparken, Savunma Bakanı Hulusi Akar da “Hasmane tutum ve saldırıların bedeli çok ağır olacak” diyordu. Erdoğan’da “tedbir alırız” diyerek Hafter güçlerini uyarıyordu. Libya’ya asker gönderildi Peki, ne olmuştu da Hafter güçleri doğrudan Türkiye’yi hedef ilan etmişti? Yanıtı, AKP hükümetinin ideolojik yayın organı Yeni Şafak yazıyordu. Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, 3 ve 4 Temmuz günleri yazdığı makalelerinde konuya açıklık getiriyordu. Mehmet Acet’in 3 Temmuz tarihli yazısına göre olan şuydu: “General Hafter komutasındaki birliklerin Trablus’taki hükümeti devirmek için başlattığı operasyon, istenildiği gibi gitmemişti. Bunun nedeni de Türkiye’nin Trablus hükümetinin imdadına yetişip sağladığı fiili destek idi. Bu duruma öfkelenen Hafter, sözcüsü üzerinden Türkiye’ye karşı savaş ilan eder gibi tehditler savurdu.” (Yeni Şafak, 3.7.2019) Hükümet kaynaklı olduğu anlaşılan habere göre Türkiye fiilen Libya’daki savaşa müdahil olmuş, desteklediği tarafın imdadına yetişmek üzere Libya’ya fiili destek göndermişti! Acet, ertesi gün bu vahim durumu, sanki normalmiş gibi daha da ayrıntılandırdı: “Trablus hükümeti adına bir grup, ‘Bizim sizden başka gidecek kapımız yok’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istiyorlar. Devamında Türkiye ile Libya arasında daha önceden yapılan güvenlik anlaşması hukuki bir zemin olarak kabul edilip harekete geçiliyor. Buradan giden destek sayesinde birlikleri püskürtülünce Hafter, sözcüsü üzerinden savaş ilan eder gibi açıklamalar yapıp, hemen ertesinde 6 Türk vatandaşını rehin alıyor.” (Yeni Şafak, 4.7.2019) Yani AKP hükümeti, TBMM’nin’de haberi olmadan Libya’ya destek (operasyonel birlik) gönderiyor ve yabancı bir ülkedeki savaşa giriyordu! Savaş çıkarma kolaylığı Türkiye adına vahim bir durum bu; hem iç politika açısından hem de dış politika... İç politika açısından vahim, çünkü tek adam rejiminde Saray kararıyla Türkiye bir savaşın içine kolayca sokulabiliyor! Dış politika açısından vahim, çünkü Türkiye “bir ülkeyle daha” ciddi sorunlu bir sürece girmiş bulunuyor. Mısır’da taraf tutarak bu ülkeyle diplomatik ilişkileri koparan, Suriye’de doğrudan kendisi taraf olup Esad yönetimini devirmeye kalkan ve fiilen bu hedefinden hâlâ vazgeçmeyen AKP hükümeti, şimdi bir de Libya’da filli savaşa girmiş oldu! Türkiye’nin bu ülkelerde neden taraf olduğunu ve sahaya girdiğini; Libya’daki bu yeni durumun genelde Türk dış politikasını, özelde Doğu Akdeniz’deki durumu nasıl etkileyeceğini; Libya’da ve genel olarak dış politikada nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini de sonraki yazımızda ele alacağız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle