25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 138 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ Yatırım için teşvik değilTekstilde yeni yatırım için teşvik paket değil, yüzde 50 faiz desteğinin verilmesi gerekiyor somut destek verilmeli Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu: “Şu anda sanayide ve üretimde eli taşın altında olanların, yükü taşıyanların, vergisini zamanında ödeyenlerin omuzlarının biraz sıvazlanması gerekir.” ŞEHRİBAN KIRAÇ Damat, Tween ve D’S Damat markalarını bünyesinde barındıran Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, anormalin normal sayıldığı bir süreçten geçildiğini belirterek panik havasıyla atılan hiçbir adımın da başarı getirmeyeceğini söyledi. Orakçıoğlu, sanayide ve üretimde eli taşın altında olanları, şu anda yükü taşıyanları, vergisini, sigortasını zamanında ödeyenleri, tüm yükümlülüklerini yerine getirenleri yeni yatırımlar için heyecanlandırmak gerektiğine dikkat çekti. Süleyman Orakçıoğlu ile tekstil ve hazırgiyimdeki güncel sorunları ve grubun hedeflerini konuştuk. Çok hata yapıldı n Birçok sektör zor bir dönemden geçiyor, tekstil ve hazır giyim için durum nedir? Dünyada da anormalin normal sayıldığı bir süreçten geçiyoruz. Rüzgârı arkamıza aldığımız zaman belki bizler de çok hatalar yaptık. Çünkü maliyetlere çok bakılmadı. 100 metre aralıklarla mağazalar açıldı. Herkes yaptığı yatırımlara o anki duruma baktı her şey daha güzel olacakmış kurgusuyla yaptı. Bunları doğru kullanabilmemiz çok önemli. Şimdi AVM yatırımcısı da perakendeci de haklı. AVM’ci diyor ki “borçlandım, yatırım yaptım”, perakendeci “TL ile kazanıyorum kiramı buna göre vereyim.” Burada çıkış yolu için büyük bir dayanışma gerekiyor. İstanbul alışveriş yapısında dünyanın en büyük altyapı kurgusuna sahip oldu. Yurt KENDIMIZE ÇEKIDÜZEN VERMELIYIZ n Sektör bu maliyet artışlarına ne kadar dayanabilir? Burada verimlilik çok önemli. Normal dönemlerde gözden kaçan harcamalar var. Bu dönem kendimize çeki düzen vermek için de bir fırsat veriyor. Herkesin iç piyasada çok iyi paralar kazandığı bir dönemde bir ihracatı düşündük onunla ilgili fedakârlıklar yaptık. Belki o dönemde para kazanmadık ama hiçbir zaman pes etmedik. ‘Bugün iç piyasa daraldı ben ihracat yapayım, dışarıda fırsatlar var’ sözleri hayal. Çünkü bununla ilgili gerçekten çok büyük bir emek vermek lazım. Bence panik havasıyla yapılan hiçbir şeyin karşılığı olmuyor. Burada birikim ve markanın güvenirliği çok önemli. Şimdi biz 5 kıtadan 82 ülkeden müşteriyle çalışıyorsak onların markaya olan güveninden kaynaklanıyor. 20 yıl önce ilk mağazamızı Güney Afrika’da açtık. dışı alışveriş turizmine yönelik önemli projeler ortaya koymak lazım. Bunu bir türlü harekete geçirememe konusunda gerekli adımı atamıyoruz. Mesela otellerin dolu olduğu dönemde bu alışverişe de olumlu yansıyor. Bunu daha bilinçli kampanyalar ya da projeler haline getirmek lazım. B planı şart n Bu zor dönemi şirketler nasıl atlatabilir, bir ‘B planı’ var mı? Maliyetleri mutlaka gözden geçirmek gerekiyor. Artık bizim işimiz de tamamen matematik oldu. Yani bu işin de bilimsel çalışmalarını yapmak gerekiyor. Sürekli ölçmek, değerlendirmek lazım. İster kâr etmeyen bir mağaza ister bir birim olsun bunların fayda maliyet analizini yapıp mutlaka buna göre yol haritası çizmek gerekli. Biz mesela yurtiçinde 7 tane mağaza kapattık, belki lokasyonu iyi seçmedik, duygusal davranmamak gerekiyor. Ama buna karşılık 17 tane de yeni mağaza açtık. Bazen detoks yapmak gerekiyor. Üzerinizdeki yükleri azaltmak için kendinize bir chekup yapmak zorundasınız. Çok büyük olmak değil daha hızlı ve daha çevik olmak gerekiyor. Her türlü krizle karşı bir B planınızın da olması gerekiyor. Belki alacağınız kararlar sizi ileride daha güçlü yapar. nBu döneme borçlu yakalanan, stokla yakalanan ne yapacak? Enflasyonun verdiği bir avantaj da var yani ürün maliyetleri sürekli artıyor, elindeki stoğun değerini bilmek ve onu verimli satmak da çok önemli. Mesela firmalar şu hataya düşüyor; günlük nakit akışını düzenlemek için zararına satış yapıyorlar. Aslında bu çözüm değil. Dünyada hammadde fiyatları artıyor. Bizim sektörde özellikle dolar bazında yüzde 2530’lar seviyesinde arttı. n Bu maliyet artışlarını fiyatlara yansıttınız mı, üretici fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makas da daralıyor, ne kadar zam yaptınız? En fazla yüzde 10 seviyesinde yansıttık. Dünyada hammadde fiyatlarının maliyetlerin bu kadar arttığı bir ortamda sektörümüz büyük bir fedakârlık yaptı. Bu şekilde devam eder mi tabii ki devam etmez. Süleyman Orakçıoğlu, Şehriban Kıraç’a konuştu. SATIŞIN YARISI YABANCILARA n Perakendeciler yurtdışı mağazalaşmaya ağırlık verdi, iç pazar doydu mu? Doyum noktası gibi de biraz sektörün kendine çeki düzen vermesi gibi de düşünebiliriz. Alışveriş turizmi için çok iyi bir altyapımız var. Sektördeki sivil toplum örgütleri ve hükümetin bu konuda bir projeyi devreye koyması gerekiyor. Otel doluluk oranlarına bakarak iş performansını değerlendirebiliyoruz. Mesela İstanbul Avrupa yakasında satışlarımızın neredeyse yarısı yabancılara yapılıyor. Yüzde 50 faiz indirimi talebi nBu ortamda yeni bir yatırım düşünür müsünüz? Faizler düşmeden mümkün değil. Birçok paket yerine yatırımcıya yüzde 50 faiz desteği yapılsa en büyük teşvik olur. n Son dönemde birçok teşvik ve paket açıklandı, işe yaramadı mı? İnsanlar daha pratik şeylerden faydalanmak istiyorlar, bir anda heyecanlandıran birtakım somut şeylerin olması çok önemli. İş hayatında en önemli şey zaman. Net söylüyorum bizim sektörümüzde birincisi yeni bir yatırım olması için yüzde 50 faiz desteği şart. Mesela faiz yüzde 20’lerde denecek ki bunun yüzde 10’una destek olacağım. Üretimde bunun mutlaka yapılması lazım. İkincisi sanayide ve üretimde eli taşın altında olanların yani şu anda yükü taşıyanların, vergisini, sigortasını zamanında ödeyenlerin, tüm yükümlülüklerini yerine getirenlerin gerçekten heyecanlandırılması gerekiyor. Bugün yükü taşıyanların omuzlarının sıvazlanması lazım, beklenti bu. n Bu dönemde şirket olarak öngörü yapabiliyor musunuz? Hem ihracata hem iç piyasaya çalışıyorum. Dolar arttığı zaman da düştüğü zaman da sevinemiyorum. Biz uluslararası bir şirketiz sadece planlarımızı TL’ye göre yapamıyoruz. Bizim bütçede koyduğumuz dolar kuru hedefi 6 TL’ydi, şimdi belki revize edeceğiz. n Bu yılki ciro hedefi niz, mağaza sayınız ve çalışan sayınız nedir? 2019 sonunda ciroda 750 milyon TL, ihracatta ise 30 milyon dolar hedefliyoruz. Yurtdışında perakende ciromuz hali hazırda 60 milyon dolara ulaştı. Üretim tarafında 1000 kişi çalışıyor. Perakende ve yurtdışı çalışanlarla birlikte toplamda 3 bin kişiye istihdam sağlıyoruz. Aralarında Floransa, Kiev, Frankfurt, Saray Bosna, Üsküp ve İstanbul Havalimanı’nın da olduğu lokasyonlarda 20 mağaza açtık. Yıl sonunda yurtiçi ve yurtdışında mağaza sayılarımız eşitlenecek ve toplam sayı 420 olacak. Günlük 1100 takım elbise ve 5 bin de gömlek üretiyoruz. Fabrikamız şu anda yaklaşık yüzde 85 kapasiteyle çalışıyor. 180 GRAMLIK CEKETLER n Siz giyimde ArGe’ye, inovasyona da yatırım yapan bir firma sınız yeni ürünler olacak mı? Erkek giyim sektöründe 35 yıllık tecrübemiz var. Kırışmaz, su ve leke itici özelliklere sahip pek çok yeni ürüne imza attık. Şimdi gömlek hafifliğinde ceketleri piyasaya sunacağız. Giresun’daki tesislerde üretilen 180 gram ağırlığındaki “Ultra hafif” ceketler, Damat marka sının 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonları arasında yer alacak. Başarılarımızdaki kilit nokta “ulaşılabilir lüks” sun maktır. Dünyada en çok konuşulan ilk beş markadan biri olma hedefimiz adım adım gerçek oluyor. İtalyan kumaştan, yüzde 100 yün olarak üretilen ceketlerimiz, vatka, tela, astar gibi malzemeler içermediği için gömlek hafifliğine ve doğal elastikiyete sahip. Her ürünümüzde olduğu gibi erkeği fit gösteren, standart ceketlere göre de üretim aşaması oldukça zor olan ultra hafif ceketler, 400 ila 600 Avro’ya alıcı buluyor. n Dünya moda merkezi İtalya’da da varsınız oradaki büyümeniz ne aşamada? İtalya’da da lüks markaları geride bırakarak yılda yüzde 100’ün üzerinde büyüme başarısı kaydettiklerini dile getiren Süleyman Orakçıoğlu, “2016 sonunda girdiğimiz İtalya’da, Milano, Piacenza, Parma, Genova, Rimini, Sassari, Varese, Messina ve Cagliari olmak üzere 9 kentte 9 günde 9 satış noktası açma başarısı gösterdik. 2017’de Roma gibi marka kentlere de girdik. Bu yıl Sardinya, Bolonya ve moda ve sanatın kalbi Floransa’da mağazalar açtık. Floransa’nın en prestijli noktasında yine lüks markalarla yan yanayız. İtalya’da satış noktası sayımız 31’e ulaştı. Yıl sonunda bu sayı 40’a çıkacak. Milano’da showroom açtık. Anzer balının kilosu 1000 TL Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı Anzer Yaylası’nda 2 bin 300 ila 3 bin rakım arasında üretilen Anzer balının kilogramı, bu yıl 1000 TL olacak. Anzer Ballıköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Osman Civelek, kooperatif kararıyla fiyatı artırdıklarını, ancak ekonomideki daralma sebebiyle ‘çok fazla’ artıramadıklarını kaydetti. 2018’deki üretimin düşük olduğunu belirten Civelek, “Bu yıl hava şartlarının iyi gitmesi dolayısıyla rekoltenin artmasını, 2.5 ton bal elde etmeyi bekliyoruz” dedi. l AA Koç inovasyona odaklandı Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından Endüstri 4.0’da iyi örnekleri tespit ede rek yaygınlaştırmayı hedefle yen “Global Lighthouse Net work” seçmelerinde Koç Topluluğu önemi bir başarıya imza attı Bu listeye, Arçelik’in Romanya Ulmi şehrindeki ça maşır makinesi fab rikası ve Ford Otosan’ın Ko caeli ilinde ki ticari araç fabrikası nın girdi Levent Çakıroğlu ğini belir ten Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, dünyanın en gelişmiş üretim merkezleri arasına adlarını yazdırdıklarını vurguladı. Çakıroğlu şöyle devam etti: “Koç Topluluğu olarak küresel bir vizyonla işlerimizi yönetirken, rekabetçiliğimizi artırmaya, teknoloji ve inovasyon kabiliyetlerimizi geliştirmeye odaklanıyoruz. 2016 yılından bu yana yürüttüğümüz Dijital Dönüşüm Programımız ile çevikliğimizi ve verimliliğimizi daha da ileriye taşıyoruz.” Geçen yıl 16 fabrikanın kabul edildiği ağa, bu yıl 10 fabrika dahil oldu. l Ekonomi Servisi İstanbul’a altyapı gerekli Celestyal Cruises Türkiye Temsilcisi Karavan Cruises Direktörü Özgü Alnıtemiz, Türkiye’de kruvaziyer sektörünün büyümesi için öncelikle altyapının gelişmesi gerektiğini söyledi. Yeni limanlarının yapılmasının önemine işaret eden Alnıtemiz, Türkiye limanlarının rotada olmadığı zaman Akdeniz çanağının da kaybedildiğini vurguladı. Alnıtemiz, yıllık cirosu 35 milyar doları bulan, 28 milyon yolcunun seyahat ettiği dünya kruvaziyer turizmi için İstanbul’un önemli bir des tinasyon olduğunu vurgulayarak, Galataport ve Yenikapı kruvaziyer limanı projelerinin tamamlanarak hayata geçirilmesiyle şehrin hub haline geleceğini de vurguladı. Alnıtemiz, “İstanbulsuz bir Karadeniz programı, bir Ege programı düşünülemez“ dedi. l Ekonomi Servisi Dün Suriye bugün Libya AKP dış politikası dün Suriye’de bir vekâlet savaşına taraf oldu, fiyaskoyla sonuçlandı; şimdi Libya’da bir fiyaskoya doğru koşuyor. Hep aynı mantalite Suriye fiyaskosunun mimarı, hiç ders almayan, hiç pişman olmayan (hatta hiç anlamayan) Ahmet Davutoğlu (“altı haftada düşer”) bugün dış politikayı yönetmiyor, ama Suriye fiyaskosuna yol açan mantalite, peşinden koşturan fanteziler yine canlı. Bir “mimardan” öbürüne, değişmediğine bakarak bu mantalitenin siyasal İslamın realiteden kopuk dünyasının bir yapıntısı olduğunu düşünebiliriz. AKP, Osmanlı mirasını milliyetçi bir yağa bulayarak canlandırmak, ihvan enternasyonalizmine dayanarak İslam dünyasında lider olmak fantezilerinin peşinde, Suriye’de bir “ihvan” devleti kurarak yola çıkmaya hazırlanıyordu. Sonuç bir tarafta yüz binlerce ölü, 3 milyon Suriyeli göçmen, tamamen çıkmaza girmiş, varlığını kabul etmek bile adeta yasaklı Kürt sorunu. Diğer tarafta. AKP sayesinde Rusya Ortadoğu’ya indi, Türkiye’yi geleneksel ittifaklarından kopartmaya başladı. İslam dünyasında lider olmak bir yana, Suudi Arabistan, Mısır, Arap Emirlikleri ve İsrail’den oluşan bir ittifak her yerde AKP’nin önünü kesiyor. Doğu Akdeniz’de bu ittifaka, Yunanistan ve Avrupa Birliği de destek veriyor. AKP Türkiyesi, pusulasını o kadar şaşırdı ki. Hem ABD hem de Rusya ile aynı anda stratejik ortak olabileceğine, Çin’in “gelecek vizyonunu” paylaşabileceğine inanıyor. Dün Çin’deki Müslümanlara sahip çıkıyor, Çin’i sert bir dille eleştiriyordu. Şimdi, başka yöne bakmayı tercih ediyor. Şimdi de Libya O mantalite, ülkeyi dünyadaki bütün büyük güçlerle, Ortadoğu’daki ittifaklar zinciriyle sorunlu bir duruma soktu, manevra alanını, Doğu Akdeniz’de bile daralttı. Peki, AKP bu “durumun” içinden çıkmak için ne yapmayı planlıyor? Görünen o ki yine bir imkânsız fantezinin peşinde koşuyor. Bu fantezi sanırım şöyle: AKP “ihvan” egemenliğindeki bir Tripoli yönetimi altında Libya’yı birleştirecek; bu “yeni Libya’daki” etkisiyle Doğu Akdeniz’de önünü kesen ittifak zincirini etkisizleştirecek. Libya, 46.4 milyar varil petrol rezervleriyle dünyanın 10. büyük petrol üreticisi. Kaddafi döneminde, AB’nin petrol ithalatının yüzde 11’i Libya’dan geliyordu. Libya, kuzeyde ticari merkezlerkentler, güneyde göçebe Tuareg, Tubu kabileleri olmak üzere ve Doğu’da Tobruk, Batı’da Tripoli merkezli iki tarihsel olarak farklı bölgeyle, “Büyük Ortadoğu”nun en karmaşık siyasi coğrafyasını oluşturuyor. Kaddafi bu karmaşıklığı, kabileler arasındaki hassas ittifaklarla, devlet baskısı ve petrol gelirleriyle bir arada tutuyordu. Kaddafi devrildi, döneminin devlet personeli tasfiye edildi. Sonuç: Türkiye’den gelen Cihatçı çetelerin de katkısı tam anlamıyla bir kaos. Şimdi iki merkez bu kaosa bir düzen getirme iddiasıyla savaşıyor. Müslüman Kardeşlerin ve Cihatçı milislerin egemen olduğu Tripoli’de BM destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti ve General Hafter liderliğindeki ve Güneyi de eline geçirmiş olan, Ulusal Libya Ordusu. General Hafter, Kaddafi’yi devirme projesine, ABD’den gelerek katılmıştı. Geçmişte, bir CIA bağlantısından da söz ediliyor. Bu iki merkezin arasındaki savaş birçok devletin doğrudan ve dolaylı olarak katılımıyla tam anlamıyla bir vekâlet savaşına dönüşmüş durumda. Türkiye ve Katar, Tripoli yönetimini doğrudan destekliyorlar. Türkiye giderek Hafter güçleriyle “temas etmeye” başlıyor. Hafter yönetimini Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan ve Mısır, hatta Fransa açıktan ve doğrudan destekliyorlar. Rusya, asker, silah hatta uçak göndererek daha doğrudan desteklemeye başladı. Trump ve Bolton’un telefon konuşmalarından sonra ABD’nin de Hafter’in, “cihatçı terörizme karşı mücadele” söylemine, Libya’yı birleştirme projesini desteklediği anlaşılıyor. Hafter’in “söylemi”, Rusya’nın, “İdlib’den kaçıp Libya’ya gidiyorlar” uyarıları, AKP Türkiyesi’ni, bir vekâlet savaşı içinde, İslamcı terörizmin yanına yerleştiriyor. İnsanın aklına “çocuklarımızı kumlarda değil kumarda kaybettik” sözleri geliyor. Siyasal İslamın, kendine biteviye gerçeküstü hedefler koyarak, her seferinde ülkeyi iflasa sürükleyen narsisizmi gerçekten korkutuyor. Yeni Başkan Tamer Saka Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı görevini üstlenmesi nedeniyle Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrılan Nihat Özdemir’in yerine, oybirliğiyle Sabancı Holding Çimento Grup Başkanı Tamer Saka’yı görevlendirdi. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle