19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 30 TEMMUZ 2019 SALI EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Ankara’da sessizlikSenatör Graham’ın ‘S400’ü aktive etmeyin’ teklifi hâlâ yanıt bulmadı HÜSEYİN HAYATSEVER ABDSenatosu’nun etkili isimlerinden Lindsey Graham’ın ABD Başkanı Trump’ın talimatıyla Türkiye’ye yaptığı “S400’leri aktive etmeyin, serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlayalım” teklifinin üzerinden günler geçmesine karşın Ankara’nın Graham’ın açıklamalarına yönelik sessizliği dikkat çekiyor. Graham, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla görüştüğünü açıklarken bakanlık konuyla ilgili sessiz kalmayı tercih etti. Türkiye’nin Rusya’dan S400 hava savunma sistemi almasına engel olamayan ABD’nin önümüzdeki dönemde yaptırım kartıyla Ankara’yı S400’leri aktif olarak kullanmamaya ikna çabalarını sürdürmesi bekleniyor. Pompeo yerine Graham ABD’nin Türkiye’yi ikna etmek için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun mevkidaşı Mike Pompeo yerine senatör Lindsey Graham’ı aracı olarak kullanması da diplomaside çok sık rastlanmayan bir durumu oluşturuyor. Trump’ın, Pompeo yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da yakın ilişkileri olan Graham’ı seçerek Türkiye’nin kararı üzerinde daha etkili olmaya çalıştığı belirtiliyor. Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve güvenli bölge önerisini ortaya attığı dönemde Türkiye’yi ziyaret eden Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaklaşık 2.5 saatlik bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin ardından Erdoğan ve Graham, birlikte Fazıl Say’ın konserini izlemişti. İkna çabası... Graham’ın Bakan Çavuşoğlu ile telefonda görüştüğünü açıklamasının ardından 5 gün geçmesine karşın Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan bu konuda bir açıklama gelmedi. Olağan durumlarda Çavuşoğlu’nun telefon görüşmeleri konusunda bilgi veren diplomatik kaynaklar, Graham ile yapılan görüşmeyle ilgili sessiz kalmayı tercih etti. Çavuşoğlu da Graham’ın açıklamalarıyla ilgili bir açıklama yapmadı. S400’lerin aktif olarak kullanılma tarihi olarak açıklanan Nisan 2020’ye kadar ABD’nin Türkiye’yi yaptırım tehdidi ve serbest ticaret anlaşması gibi önerilerle ikna çabalarının sürmesi bekleniyor. l ANKARA Türkiye, ABD iç siyasetinin de en tartışmalı konularından T homas Karako’nun Türkiye ile ABD arasında yaşanan S400 sorununa ilişkin yazdığı makalesi, “…Şimdi Trump bizi lik, S400 alma kararı, Rusya’nın kazandığı kazancı temsil ediyor” şeklinde bitiyor. Evet, ilk kez bir NATO ülkesi bu kadar etkili ve kapsam seviyor mu lı bir silah sistemini Rusya’dan alıyor. Bu ül rinden brifing alıyordu. Er den yürütüldü. Askeri konular ke de Türkiye... genekon süreci, eski ge dan, eski Genelkurmay Başka Önce iki ülkenin bu nelkurmay başkanlarından nı olan Savunma Bakanı Hulu aşamaya nasıl geldiği İlker Başbuğ’un bile “te si Akar sorumlu. Türkiye’de ar ni birazcık anımsayalım, SERTAÇ rörist” iddiasıyla tutuklan tık askeri konulara tamamen sonra başlıktaki soru EŞ masına neden olmuştu. O siyaset karar veriyor. Bu karar için papatya falı açıp aç Başbuğ ki, daha önce mu lar ABD’deki muhafazakârlar ve mamaya karar veririz. habirlerle sohbetinde, ABD ile Pentagon’un hoşuna gitmiyor. AKP’nin iktidara gelişinin he ilişkileri, “Çocuklar, bizim Ame İlginçtir, bu çevrelerin istemleri nüz birinci yılı dolmamıştı ki rika ile ilişkilerimiz tek bir konu ABD liderliği tarafından da ter Irak’ın kuzeyinde 4 Temmuz üzerinden değerlendirilecek bir cih edilmiyor. 2003’te Türk askerleri gözaltına alınarak kafalarına çuval geçi şey değil. Bir konuda anlaşmazlık olabilir. Ancak bu, ilişkilerin Çıkar ve para... rilmişti. Bu olay, o dönem gündemde olan “TSK içinde bazı komutanlara güvenmeme” yaklaşımıyla birleştirilince daha anlamlı olacaktır. NATO müttefiki iki ülkenin arasındaki “askerden askere” ilişkilerin en çok yara aldığı olaylardın biridir bu tarih… O dönem Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) “Kasaptaki ete soğan doğramama” anlayışı hüküm sürüyordu. Siyasi iktidar ise Türk askerlerine yönelik bu durumu pek üzerine alınmamıştı. Ancak, daha sonra giderek zayıflayan ve etkisizleşen askerden askere ilişkiler için bir kırılma anıdır bu tarih. genelini etkilemez” değerlendirmesini yapmıştı. Sonra FETÖ’cü darbe girişimi oldu. ABD’li bir üst düzey generalin, darbe girişiminden sonra, “Bizim birlikte çalıştığımız subayları gözaltına alıyorlar” açıklaması çok dikkat çekti. Bu süreçte iki ülke arasındaki askerden askere ilişkiler işlevsizleşti. Yeni dönemde ilişkiler tek el Bu çevrelerin olumsuz bakışıyla, Suu di Arabistan’da Husilere karşı tüm dünyanın yeteneklerini gördüğü Patriot sistemleri Türkiye’ye verilmedi. Türkiye S400 aldı. Şimdi F35 askıya alındı, Türkiye’ye güçlü ambargo uygulanmasını istiyor bu çevreler. Ancak sanırız Trump, bir şeyi gördü. Tüm uyarılara karşın S400’leri alan Türkiye, F35’in yerine başka savaş uçaklarına pekâlâ yönelebilir. Rusya hazır olduğunu hemen açıkladı. Ambargolar gündeme gelir Genelini etkilemez... se Türkiye kapsamlı yolcu uçağı alımından vazgeçe Sonra, haziran sonunda varlı rek karşılık verebilir. Bu da ğının ispatlanamadığı yargı ka Amerika’nın Türkiye’de bi rarıyla açıklanan Ergenekon sü raz daha zemin kaybetme reci başladı. TSK’nin omurgasını si demektir. Onun için Se oluşturan general ve subaylar natör Graham, “S400’leri parti parti kumpaslarla hapse tı aktive etmeyin” diyerek kıldı. FETÖ kadrolarına yer açıl pazarlığı yeniden canlan dı. Bu süreç yakıcı bir şekilde dırmak istiyor. ilerlerken bazı ABD diplomatları, Yani ortada sevgi de o dönem operasyonları yürüten ğil, çıkar ve para var… ve şu an yargılanan polis şefle Akar: güvenli bölgeyi tek başımıza kurarız Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’li mevkidaşı Mark Esper ile Suriye’deki güvenli bölge konusunu görüştü. Akar, “Eğer anlaşamazsak güvenli bölgeyi tek başımıza kurarız” mesajını iletti. MSB’den yapılan açıklamada, “ABD ile ortak bir noktada buluşamazsak güvenli bölgeyi tek başımıza oluşturmak zorunda kalaca ğımız ifade edilmiştir” denildi. Akar, F35 programı ile ilgili olarak Türkiye’nin, projenin müşterisi değil, aynı zamanda üretim ortağı olduğuna dikkat çekerek, projenin kendi yolunda ilerlemesi gerektiğini anımsattı. Akar, güvenli bölgede yer alan YPG/PKK’nin tüm silahlarının toplanması, terör örgütünün güven li bölgeden tamamen çıkarılması, güvenli bölgenin, 3040 kilometre derinliğinde olması, YPG/PKK’nin bölgede yaptığı tüm tünel, mevzi ve tahkimatların imha edilmesi, güvenli bölgenin ABD ile koordineli bir şekilde Türkiye tarafından kontrol edilmesi kriterlerine göre oluşturulması gerektiğini bildirdi. l ANKARA İngiliz Guardian gazetesi, Türkiye’nin Suriyelilere yönelik politikasının değiştiğini yazdı: ‘Açık kapı’ artık açık değil Üniversitelerde cinsiyet eşitsizliği hâlâ büyük Üniversitelerin en tepe yönetiminde kadınların sayısı veya oranı azın da azı iken, akademik piramidin tabanına inildikçe giderek artar kadın sayısı.. Ama hayale kapılmayın, üniversitelerimiz erkek egemen yapıda. Üniversitelerde akademisyenlerin yüzde 61.8’i erkek, yüzde 38.2’si kadın.. Vakıf üniversitelerinde daha iyi bir durum var: 57’ye 43.. (Devlet üniversitelerinde 63’e 37) Önemli ayrıntılar var ama önce bilgi: Araştırma, Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları (UAM)’nca gerçekleştirildi. Bu kurum Prof. Dr. Mary Lou O’Neil (*) tarafından yönetiliyor. AB’nin Ufuk 2020 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İçin Sistematik Eylem (SAGE**) bilim programının desteğiyle gerçekleştirilen araştırmada bazı sonuçları, yayımladıkları kitapçığın akademik özetinden aktarıyorum : Erkek rektörlere mahkum muyuz?  * Rektörlerin yüzde 9.1’i, rektör yardımcılarının ise yüzde 10.3’ü kadın. (Yorum benden: Cumhurbaşkanı neden durmadan erkek atıyor? Politikalarına daha uyum sağlayacağını düşündüğü için mi? Erkek rektörler de kadın rektör yardımcıları seçecek değil herhalde!) * Neyse ki dekanlıklarda kadın akademisyen sayısında artış var, yüzde 21.3. * Eşitsizlik profesör orantısında: 68.8 erkek, 31.2’si kadın. Akademik hiyerarşinin aşağılarına inince, ancak doçent sayısında erkek/kadın akademisyen oranına yakın bir orana ulaşılıyor: 61.2 ye 38.8. * Doktor öğretim üyesi kadrolarına gelince: yüzde 60’a 40... Vakıf üniversitelerinde ise bu oran yüzde 5050 gibi. En çok eşitlik! * Öğretim görevlisi: Devlette 60/40 iken, vakıf üniversitelerinde kadınlar öne geçiyor: Yüzde 58.9.  Kadınlar ancak en alt akademik unvanda öne geçebiliyorlar. * Araştırma görevlisi kadrolarında ise devlette cinsiyet eşitliği söz konusu: 50/50.. Vakıflarda ise 60/40 erkekler.. İlahiyat erkek egemenliğinde  Araştırmanın bölgesel tarafı da var. Marmara, İç Anadolu ve Ege’de 60/40 erkek kadın oranı korunurken,  Güneydoğu Anadolu Bölgesi bir felaket: Kadın akademisyen oranı 22.8. Prof.’ların yüzde 80’i erkek. Doğu Anadolu’da ise profesörlerin sadece yüzde 14’ü kadın. Ne kadar az kadın o kadar daha çok kadınlar üzerinde erkeklerin her türlü baskısını tahmin edebiliriz. Fakülteler temelinde de eşitliğe veya eşitsizliğe bakılmış: “Pek çok fakülte ülke çapındaki eğilimlere uymakta, ve kısmi eşitliğe doğru ilerlemektedir.  Ancak mimarlık ve mühendislik, orman, ilahiyat ve veteriner fakültelerinde erkekler çoğunlukta.” İlahiyatta durum tahmin ettiğiniz gibi: Yüzde 10 kadın. Ne zaman yüzde 90 kadın olur burada, o zaman dinci erkek baskısı son erer. Mimarlık, iletişim ve sağlık bilimlerine gelince, kadınlar buralarda çoğunlukta. Böylece kadınların ana yönelişleri hakkında bir fikrimiz oluyor. Sağlık bilimleri fakültelerinde kadınlar egemen: Yüzde 72.7.. Kadınlar engelleniyor  Araştırmada kullanılan “cam–tavan” endeksi hesaplarına göre 1984–2018 yılları arasındaki durumda, atanma–yükseltmelerde kadınların engellendiği ortaya çıkıyor. Üniversitelerde kadın akademisyen örgütlülüğü çok önemli, bu gidişatı tersine çevirebilir. Tabii, toplumsal destek de şart. (*) O’Neil ve çalışma arkadaşları: Bahar Aldanmaz, Rosa Maria Qierant Quilles, Nathaniel Rose, Deniz Altuntaş, Hilal Tekmen.. (**) SAGE Programı: Bilimsel araştırmalarda toplumsal eşitliğin sağlanması için Avrupa ve ötesinde benimsenmek üzere yaratıcı bir model  ve tanısal bir araç takımı geliştirmektedir. 3 temel hedefi var: Kadınların işe alım, devamlılık ve kariyer ilerlemesi konusunda karşılaştıkları engellerin kaldırılması;  karar alıcı mekanizmalardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin vurgulanması gerekli adımların atılması; araştırma projelerindeki toplumsal cinsiyet odağının güçlendirilmesi. 8 GÜNDE 19 BİN SURİYELİ ÜLKESİNE GİTTİ Kurban Bayramı’nı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyelilerin, Kilis’teki Öncüpınar ve Hatay’daki Öncüpınar sınır kapılarından geçişleri sürüyor. Geçişler, 8 gündür devam ederken şu ana kadar Suriye’ye gidenlerin sayısı, 19 bine yaklaştı. Suriyelilerin polis gözetiminde İl Göç İdaresi tarafından kayıtları yapılıyor. Sağlık Müdürlüğü görevlileri de 15 yaş altı çocukların aşı kartlarını kontrol ederek, aşı kartı olmayanlara aşı yapıyor. l İHA Soylu: Kaçak sayısı yıl sonunda 300 bini aşar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, önceki gün Kah ramanmaraş Geçici Barın ma Merkezi’ni ziyaret et ti. Suriyelilerin sı nır dışı edilmesi gündemine iliş Süleyman Soylu kin “Geçici koru ma statüsündeki hiçbir Suriyelinin, ikamet izniyle ülkemizde bulunan bir kişinin sınır dışı edilmesi gibi bir durum asla söz konusu değildir” dedi. Türkiye’de İstanbul ve Antalya’nın kayıt işlemine kapalı iller olduğunu hatırlatan Soylu, “Geçen yıl 268 bin kaçak göçmen yakalandı. Bu yıl, yakalanan düzensiz veya kaçak göçmen sayısı 165 bini geçmiş durumda. Bu şu demektir; bir operasyon yürütüyoruz, yıl sonu itibarıyla bu 300 bini aşar” dedi. l İç Politika İngiliz Guardian gazetesi, Türkiye’de Suriyelilere yönelik gözaltıların boyutunun ve hızının, onlara yönelik açık kapı politikasının tamamen değiştiğinin işareti olduğunu yazdı. Haberde, sınırdışı sürecinde olan göçmenlerin tanıklıklarına da yer verildi. İstanbul’da gözaltına alınan kayıtdışı göçmenlere, “gönüllü olarak Suriye’ye döndükleri yönünde zorla kâğıt imzalatıldığı” ileri sürüldü. Haberde röportaj yapılan isimlerden İdlib’den Mahmud Kaddah, kendisine 8 günde 15 belge imzalatıldığını iddia ediyor. Kaddah, “Bana bunları imzalarsam eve gidebileceğim söylendi. Suriye’yi kastettiklerini sanmamıştım” diyor. Yine gazeteye konuşan 25 yaşındaki Ala Muhammed, 8 günlük gözaltının ardından İdlib’e gönderildiğini öne sürüyor. Guardian’a haberle ilgili konuşan Göç İdaresi’nden sözcü Gökçe Ceylandağ ise “‘Gönüllü geri dönüşler dışında’ kimsenin zorla Suriye’ye gönderilmediğini söylüyor. Haberde, Türkiye ile birlikte Lübnan’ın da benzer bir tutum aldığına dikkat çekiliyor. l BBC Türkçe T.M.M.O.B. Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Eski Sekreter Üyesi, değerli arkadaşımız EMİN GÖK’ü yitirmiş olmanın acısını ailesiyle, dostlarıyla paylaşıyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. TÜRKİYE İŞÇİ PARTİLİ ARKADAŞLARI 29 Temmuz 2019 tarihinde İBB Boğaziçi Yönetim A.Ş. kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ABDULLAH YILDIRIM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle