19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 24 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER AKP ‘risk’ almadıAKP’nin yargı paketini ertelemesinin altında ‘siyasi risk’ kaygısı olduğu belirtiliyor AKP yöneticileri, ekim ayına ertelenen yargı paketiyle terör suçları başta olmak üzere hiç öngörülmeyen kişilerin tahliyesinin gündeme gelebileceği, bunun da büyük bir siyasi risk doğuracağına dikkat çekiyor. AKP’nin yargı paketini ekim ayına ertelemesinin altında, infaz indirimi ve temyiz düzenlemelerinde bazı suçların kapsam dışında bırakılması durumunda Anayasa Mahkemesi’nin eşitliğe aykırı gerekçesiyle olası bir iptal kararıyla “Rahşan affı” benzeri bir durumun ortaya çıkması endişesinin yattığı öğrenildi. Böyle bir durumda terör suçları başta olmak üzere hiç öngörülmeyen kişilerin tahliyesiemine nin gündeme gelebileceği, kaplan bunun da büyük bir siyasi risk doğuracağına dikkat çeken AKP yöneticileri, yeni yasama yılının başlayacağı 1 Ekim’de muhalefet partilerinin desteğinin alınarak paketin gündeme getirileceğini belirtti. Kulislerde AKP ile MHP arasında görüş ayrılığı yaşandığı, terör suçlarının da kapsam içine alınması nedeniyle uzlaşma aranacak Yeni yasama yılında ilk iş olarak yargı paketini yeniden gündeme getirmeyi plan layan AKP, olası siyasi riskleri tek başına almak yerine muhalefetin Adalet Ba kanı Abdülhamit Gül ve AKP yöneticilerinin Meclis tatile girmeden önce genel kuruldan geçirileceği açıklamalarına karşın yargı paketi sürpriz bir şekilde yeni yasama yılının başla yacağı ekim ayına ertelenmişti. de desteğini alarak paketi çıkarmayı hedefliyor. Bunun için yargı paketinin içeriğinin Adalet Bakanlığı ve parti kurullarında netleştirilmesinin ardından muhalefet partilerinin kapısı çalınacak. Muhalefet partileriyle uzlaşma sağlanması durumunda paketin Meclis’ten geçirilmesi gündeme gelecek. AKP yöneticileri, Meclis tatile girmeden önce muhalefetle görüşmenin planlandığını, ancak sürecin ağustos ayına sarkması olasılığı nedeniyle paketin yeni yasama yılına bırakıldığını dile getirdi. parti içinde itirazların olduğu dile getirilmişti. Paketin ekim ayına bırakılmasında birçok nedenin olduğu, AKP’nin siyasi risk doğurabilecek bazı olasılıklar nedeniyle acele etmeme yönünde karar aldığı öğrenildi. AKP kulislerinde konuyla ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: Rahşan affına dönebilir: Meclis gündemine getirilecek pakette, infaz sisteminde değişiklik yapılarak hapis cezalarının üçte ikisi yerine yarısının infaz edilmesi öngörüldü. Ancak uyuşturucu, terör, çocuklara cinsel istismar suçlarının kapsam dışında bırakılması, bu suçlar için farklı bir infaz sistemi getirilmesi üzerinde duruldu. Yasanın bu şekilde çıkması durumunda ise Anayasa Mahkemesi’nin kapsam dışında bırakılan suçlar bakımından eşitliğe aykırı gerekçesiyle iptal kararı vermesi ihtimali değerlendirildi. Böyle bir iptal kararının kapsamı genişleteceği ve 2000 yılında DSPMHPANAP hükümetinin çıkardığı “Rahşan affı” olarak nitelendirilen affa benzer bir durumun ortaya çıkacağı kaygısı oluştu. Böyle bir gelişme yaşanması du rumunda hiç öngörülmeyen suçlarda tahliyelerin gündeme gelebileceği, bunun da toplum vicdanında rahatsızlık yaratacağı, partinin bundan zarar göreceği değerlendirmesi yapıldı. Temyizde kapsam sorunu: Mevcut mevzuata göre, istinaf mahkemelerinde 5 yılın altındaki hapis cezalarında Yargıtay’a temyiz yolu bulunmuyor. Paketle, ifade özgürlüğünün genişletilmesi kapsamında Cumhurbaşkanı’na hakaret, silahlı örgüt ve Terörle Mücadele Yasası’nın bazı maddelerinin de yer aldığı bazı suçlarda Yargıtay’a temyiz yolunun açılması öngörülmüştü. Ancak parti içinde bu düzenlemeyle terör suçlarında tahliyelerin gündeme gelebileceği itirazları yükseldi. AKP kulislerinde, cezaevinde bulunan eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’li milletvekillerinin de bu kapsama girebileceği, bunun siyasi sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerektiği görüşleri dile getirildi. 1 kelime 1 milyon dosyayı etkiler: Bir kelimelik düzenleme bile çok sayıda dosyanın yeniden değerlendirilmesi anlamına geliyor. Getirilecek yargı paketinin de 1 milyona yakın dosyayı etkileyeceği değerlendirildi. Hem süren davalar, hem kesinleşmiş kararlar açısından yeni bir değerlendirme süreci ortaya çıkacak. l ANKARA Gazeteciye dayağa ihlal kararı ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi Parkı eylemlerinin birinci yıl dönüm etkinliğini takip etmek isterken polis tarafından darp edilen Evrensel gazetesi muhabiri Erdal İmrek’in ifade ve basın hürriyetleri ile insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine karar verdi. Gezi eylemlerinin birinci yıldönümü olan 31 Mayıs 2014’te Taksim’de etkinlik düzenlenmek istenmişti. Ancak polis, toplanan kalabalığa müdahale etmişti. Olayı izleyen Evrensel gazetesi muhabiri Erdal İmrek, polisler tarafından alıkonularak bir duvara yaslanmış, teklemelenmiş ve yüzüne biber gazı sıkılmıştı. Savcılık, İmrek’in şikayetine takipsizlik kararı verdi. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm, İmrek’in yaptığı bireysel başvuruya ilişkin 18 Temmuz’daki toplantısında ihlal kararı verdi. Yüksek Mahkeme, polislerin İmrek’in görev yapmasını engellemesiyle basın ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini, yüzüne biber gazı sıkması ve tekmelemesi nedeniyle de insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiğine hükmetti. Ayrıca tazminat kararı da verildi. Öte yandan Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm, İstanbul’da 1 Mayıs eylemine katılmak isterken polis müdahalesiyle karşı karşıya kalan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bölüm ayrıca Çerkezoğlu’na yapılan eylemin kötü muamele olduğuna karar varar verdi. l ANKARA Katliam çağrısı yapan müftü yargılanacak Charlie Hebdo saldırısına gönder mede bulunarak Odatv hakkında katliam çağrısı yapan Siirt İl Müftüsü Ahmet Altıok hakkında dava açıldı. Altıok’un 2 yıldan 6.5 yıla kadar hapsinin istendiği kaydedildi. Altıok, 2018’de bir dönem domuz bağlarıyla, mezar evlerle gündeme gelen Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen İLKHA adlı yayın organında verdiği röportajda, “Charlie Hebdo davasında olsun, Efendimiz döneminde Ka’b Bin Eşrefler olsun sürekli Müslümanları dilleriyle istihza ederek, alay ederek, kampanyalarla, birtakım algı operasyonlarıyla hakaret eden insanların hiçbirinin yanına kâr kalmamış bu yaptıkları biliyorsunuz. Ben inanıyorum ki toplum vicdanında, nezdinde bunlar yine mahkum olacaklardır. Ve özür dilemeye davet ediyorum bu beyefendileri. Çünkü tevbe kabul edilir biliyorsunuz (gülümsüyor) ölmeden önce” demişti. OdaTV’nin suç duyurusunda bulunduğu Altıok için Siirt Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı iddianame Siirt 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Altıok’un yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak. l Haber Merkezi Mahkum olan gazeteci sayısı son 1 yılda yüzde 47 arttı, gYaeznei steiscteimdüşmanı1732gazeteciişsizkaldı CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, 111 yıl önce basında sansürün kaldırıl dığı 24 Temmuz’un Basın Bayra mı olarak kutlanması nedeniyle Medya ve Özgürlük raporu hazır ladı. İktidarın gazetecilik yapan lara karşı sert tutumunun arta rak devam ettiğini belirten İlgezdi, “2017’de bir önceki yıla göre Gamze Akkuş İlgezdi mahkum olan gazeteci sayısının yüzde 47 arttığı bir ülkede 24 Temmuz utanç bayramı olabilir ancak” diye konuş tu. CHP’li İlgezdi’nin raporunda öne çıkan bölümler şöyle: 9 yılda bin 526 mahkumiyet: Türkiye’de 20092017 yılları arasında ba sın yasasına muhalefet ettiği gerekçesiy le sanık sandalyesine oturan 5 bin 898 ga zeteciden 1526’sı mahkum oldu. 2017 yı lında mahkum olan gazeteci sayısı bir ön ceki yıla göre yüzde 47 artarken, beraat eden gazeteci sayısı ise yüzde 51 oranın da azaldı. Veriler, 20092017 yılları ara Mahkum gazeteci sayısı bir yılda yüz sında haftada 28 basın emekçisinin şüp de 47 arttı: 2009’da mahkum olan 82 ga heli sıfatıyla savcılıklarda işlem gördüğü zeteci sayısı 2017’de yüzde 160 artarak, Türkiye’de, hakkında dava açılan gazete 213’e ulaştı. Öte yandan 2017’de mahkum ci sayısının yüzde 17 arttığını ortaya çı olan gazeteci sayısı 2016’ya göre yüzde kardı. 47 artarken, hakkında beraat kararı veri Her hafta ortalama 13 gazeteci sanık len gazeteci sayısı ise yüzde 51 azaldı. oldu: AKP iktidarının ustalık dönemi olarak adlandırdığı 20092017 yılları arasın 3 ayda 213 yargılama da gazeteciler adliye koridorlarında mesai Öte yandan RSF temsilcisi Bianet ra yaptı. Haftada 13 gazeteci sanık sandal portörü Erol Önderoğlu’nun hazırladığı yesine oturarak yargılandı. Özellikle Ge BİAMedyaGözlem NisanHaziran 2019 zi protestolarının yaşandığı 2013 yılında Raporu’na göre 213 haberci yargılandı, 1108 gazetecinin mahkemelerde yargılan 14 haberci gözaltına alındı. 197 medya ması dikkat çekti. 20092017 yılları ara temsilcisi için 10 ağırlaştırılmış müeb sında hakkında kamu davası açılan gaze bet, 2 bin 362 yıl hapis cezası istendi. tecilerin yüzde 26’sı mahkum oldu. l ANKARA/Cumhuriyet 13 bin 227 kişi hakkında işlem Adalet Bakanlığı verilerine göre, 20092017 yılları arasında Cumhuriyet başsavcılıklarınca toplam 13 bin 227 gazeteci hakkında işlem yapıldı. 20092017 yılları arasında mahkum olan gazeteci sayısında ise yüzde 160 artış yaşandı. Öte taraftan Adalet Bakanlığı’nın 2017 yılına kadar açıkladığı Basın Kanunu’na ilişkin verileri 2018 yılında açıklamaması dikkat çekti. Buna göre geride kalan 9 yılda haftada 28 basın emekçisi şüpheli oldu. Bugün Basın Bayramı ve sansürün kaldırılışının 111. yılı Gazeteci cezaevinde olmasın Basın meslek örgütleri, 24 Temmuz Basın Bayramı ve sansürün kaldırılışının 111. yıldönümünde yaptıkları açıklamalarda “Gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye istiyoruz” dediler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “24 Temmuz’da gazetecilik mesleği tarihin en güç döneminden geçerken, gazeteciler işsizlik, sansür, otosansür, davalar ve gözaltılarla baskı altında tutulmaya devam ediyor. Gazetecilerin görevlerini özgürce yapmalarına müdahale edilerek halkın haber alma hakkı engelleniyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hiçbir gerekçe açıklanmadan Basın kartı, sürekli basın kartı verilmeyen meslektaşlarımızın sayısı her gün artıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıklamasına göre bu sayı 2018 yılı sonunda 1954’ü bulmuş durumda. Basın Kartları Komisyonu’nun oluşturulmasıyla ilgili olarak meslek örgütleriyle hiçbir bilgi paylaşılmıyor. Basın İş Kanunu’na gö Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası, mesajlarında özgür basın vurgusu yaptı. re çalıştırılan gazetecilerin dört katı kadar hukuksuz çalıştırılan gazeteci bulunuyor. Şeffaflık ve basın özgürlüğü çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Çoksesli çağdaş bir toplum olabilmenin yolu, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasından geçiyor. Gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye istiyoruz” denildi. 10 bini aşkın işsiz Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından ise 111. yılda sansüre daha fazla maruz kalınan bir dönemden geçildiği belirtilerek, “134 gazeteci cezaevinde. Türkiye, Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sırada. 10 bini aşkın işsiz gazeteci var. Yüzlerce basın kartı iptal edildi. Medyanın yüz de 95’i iktidar kontrolünde. İnternet gazetecileri güvencesiz. Yerel gazeteler resmi ilan kıskacında. Medya çalışanlarının çoğu sendikasız, toplusözleşmesiz. Türkiye bugün böyle bir baskı dönemini yaşıyorken ‘basın bayramı’ demek de o günü kutlamak da zül. Unutulmamalı ki hükümet/patron sansürü kaldırılınca, gazeteciler üzerindeki baskılar son bulunca, cezaevlerindeki meslektaşlarımız özgür kalınca, medya dördüncü kuvvet olarak işlevini yine yerine getirebilince kazanan tüm Türkiye olacaktır. Gazeteciler haklarına, toplum haberine sahip çıktığında 24 Temmuz bayram olacaktır” açıklaması yapıldı. DİSK Basınİş de yaptığı açıklamada, “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ayaklar altındadır!. 67 yaşındaki gazeteci Hüseyin Aykol, geçen günlerde hapishaneye gönderildi. Üstelik hakkında yaşı kadar açılmış başka davalar var. Cumhuriyet gazetesinin eski 6 çalışanı halen hapiste. Meclis, onları ve aynı durumdaki insanları hapishaneden çıkarmak için yapılacak basit bir düzenlemeyi yapmadan tatile çıktı” ifadelerine yer verdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Akdeniz’deki  yalnızlığımız! Türkiye’nin dış konuları ekonomisini, iç barışını, güvenliğini doğrudan etkileyen, giderek düğümlenen bir hal alıyor. Bugün Doğu Akdeniz’i sütuna yatıralım... Fatih, Yavuz, Barbaros Hayrettin adlı sondaj gemilerinden sonra dördüncü bir gemimiz daha bölgeye gidiyor. Konu Türkiye’nin ulusal çıkarları olunca, elbette sağduyulu herkes atılan bu tür adımların arkasında olacaktır. Nitekim TBMM’de de dört parti Doğu Akdeniz’deki haklarımızın korunması için hazırlanan bildiriye imza attı. HHH Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var.  Doğu Akdeniz’in kullanımı sorunu 2003 yılında başladı. O yıl Mısır’la Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması yaptı. Daha o an etkin şekilde müdahale etmek, engellenmese bile başka bir atakla dengelemek gerekiyordu.  O günler, AKP’nin diplomatlara “monşer” deyip aşağılamaya başladığı günlerdi. GKRY, 2007’de Lübnan’la, 2010’da da İsrail’le MEB anlaşmaları yaptı. O günler, AKP’nin Lübnan’da hangi kanadın alt grubunu desteklesem, İsrail’le perde önünde “One minute” perde gerisinde “More money” politikasını nasıl yürütürsem, sorununa yanıt aradığı günlerdi! Bu süreç işlerken 2009 ve 2010’da Akdeniz’in doğusunda 900 milyar metreküpten fazla doğalgaz rezervi olduğu açıklandı. Bu açıklanandı! Akdeniz’de kıyısı bulunmayan ABD, İngiltere, Rusya, İtalya ve Fransa da şirketleri aracılığıyla bölgeye müdahil oldular.  2010 yılına kadar GKRY, arkasında Yunanistan’la birlikte Lübnan ve İsrail’le Akdeniz’i 13 parsele bölüp, birlikte çalışma altyapısını tamamladı. O günlerde AKP, Türkiye’nin büyük kentlerindeki rantları parsellemekle meşguldü! HHH Geldik bugüne... Sondaj gemisini alan Akdeniz’in dibini aştıktan sonra gemi üstüne gemi göndermeye başladık! Şu soru sorulabilir: Arkadaş biraz geç kaldık belki ama gerekeni yapıyoruz, daha ne istiyorsun? Hayır... Ne yazık ki gerekeni zamanında yapmadığımız gibi şimdi de yapmıyoruz. O nedenle yapayalnızız... Eğer... Türkiye, geleneksel “Yurtta barış, dünyada barış” temelli politikayı izleseydi...  Mısır’da darbe olduğunda Sisi yönetimine, “Darbe dönemlerini biz de yaşadık. Ülkeye hayır getirmiyor. Bizim deneyimimiz size de yol gösterebilir” derdik, ilişkileri koparmazdık... Suriye’de 2011’de iç savaş başladığında, “Güvenlik sorunu ile özgürlükleri dengeleyin. Biz iç barışı sağlam, toprak bütünlüğü tam, demokrasisi gelişen bir Suriye isteriz” deyip dengeli durabildik. Nisan 2011’de Hatay’a 300 kişilik ilk sığınmacı grubu geldiğinde, Şam’la ve dünya ile bağ kurup, sorunu orada tutabilirdik.  İsrail’le Filistin’in en gerilimli günlerinde bile iki tarafla görüşebilen tek bölge ülkesiydik. AKP, taraf tutmaktan öte Filistin’in iç dengelerinde bile taraf tuttu. Şimdi bu üç ülkede de büyükelçimiz yok.  Şimdi GKRY ile yaşadığımız gerilimde hiçbir bölge ülkesi yanımızda değil. Çok büyük bir güç bile yalnızlaştıkça, güçsüzleşir... Bunu yaşıyoruz. 19 Temmuz’da tahliye olmuştu ABD, Hakan Atilla’yı Türkiye’ye gönderdi ABD’deki İran yaptırımları davasında suçlu bulunan ve 32 ay hapis yattıktan sonra 19 Temmuz’da tahliye edilen eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, dün akHakan Atilla şam saatlerinde Türkiye’ye gönderildi. York County Prison yetkilisi, Atilla’nın akşam saatlerinde gözaltı merkezinden bırakılarak ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Bürosu yetkililerine teslim edildiğini doğruladı. New York JFK Havalimanı’na transfer edilen Atilla’nın bu sabah saatlerinde Türkiye’de olması bekleniyor. Atilla’nın uçuş bilgileri ise güvenlik nedeniyle paylaşılmadı. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle