Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET 517 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA FETÖ’nün siyasi ayağının hâlâ bulunmadığına bir kez daha vurgu yapan Kılıçdaroğlu sordu: Tamince neden dışarıda? Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz’da başarılı olsalardı herhalde bunların başbakan, cumhurbaşkanı ve bakan adayları vardı. Nerede bunlar” dedi. Kılıçdaroğlu, garibanın içeride, arkası sağlam olanın dışarıda olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden 251 şehidin kanının yerde kalmaması için FETÖ’nün siyasi ayağının nerede olduğunun ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek “15 Temmuz’da başarılı olsalardı herhalde bunların başbakan, cumhurbaşkanı ve bakan adayları vardı. Nerede bunlar? Akademisyeni buldun, sanayiciyi buldun, çiftçiyi, işsizi buldun, Bank Asya’nın önünden geçeni buldun. Bunları hapse attın, ama en güçlü olanları bulmadın. Niye bulmuyorsun? Kim engel” diye konuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında şunları dile getirdi: n Demokratik anayasaya: Türkiye’nin bütün kesimlerinin katılacağı demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Bu anayasa yapılırken de toplumun bütün kesimlerinin katılacağı bir anayasa olması lazım. Darbe dönemi yapılan anayasalar topluma büyük acılar çektirmiştir. Biz toplumun her kesimini kucaklayan ve anayasa kitapçığını eline aldığında her vatandaşın “Bu benim anayasamdır. Bu anayasanın korunması gerekir” diyebileceği bir anayasaya ihtiyacı var. ‘Niye bulmuyorsun?’ n Siyasi ayağı nerede?: 251 şehidin kanlarının yerde kalmaması için büyük bir aydınlanmaya ihtiyacımız var: FETÖ’nün siyasi ayağı nerede? Bunun bilinmesi lazım. 15 Temmuz darbe girişimi doğrudan demokrasiye ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel değerlerine yapılan bir darbe girişimidir. 15 Temmuz’da başarılı olsalardı herhalde bunların başbakan, cumhurbaşkanı ve bakan adayları vardı. Nerede bunlar? Niye bilmiyoruz? Neden aydınlanmadı bunlar? “Efendim üzerine yürüyoruz.” Hayır efendim. Akademisyeni buldun, sanayiciyi buldun, çiftçiyi, işsizi buldun, Bank Asya’nın önünden geçeni buldun. Bunları hapse attın, ama en güçlü olanları bulmadın. Niye bulmuyorsun? Kim engel? n İki aktör bilgi vermedi: 251 şehidin kanı yerdedir. FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak, karanlık noktalarını aydınlatmak için parlamentoda bizim de verdiğimiz önergeyle bir araş tırma komisyonu kuruldu. İki önemli aktör Meclis Araştırma Komisyonu’na gelmemişlerdir. Erdoğan’ın talimatıyla gelmemişlerdir. Birisi MİT Müsteşarı, diğeri dönemin Genelkurmay Başkanı’dır. Bu iki kişinin gelip parlamentoda bilgi vermeleri, karanlık noktaların aydınlanması gerekirdi. n Tamince içeride değil, protokolde: Darbe girişiminin üzerinden bir süre geçti. Bir baktık ki iktidar kanadının bazı kesim ve kişileri bir FETÖ borsasından söz etmeye başladılar. Parası olan, dayısı olan dışarıya çıkıyor. Gariban içeride kalıyor. Askeri öğrencilerin darbeyle ilgili ne işi var? Bunları içeri atıyorsunuz, sırtı kalınlar dışarıda. Bir örnek vereceğim: Fettah Tamince. Bir kişinin FETÖ’den gözaltına alınması için Emniyet, MİT ya da MASAK’ın raporu olması lazım. Tamince’yle ilgili üçünün de raporu var. Tamince içeride mi? Hayır, Tamince devlet protokolünde. Bu beyefendi 1725 Aralık’tan sonra Bank Asya’ya para yatırdı. Bir şey yapılmıyor. 1725 Aralık’ı milat almışlardı. Tamince, 1725 Aralık’tan sonra Pensilvanya’ya gidip Fethullah’la görüşen birisidir. Türkiye’nin en büyük ihalelerinden birisi buna veriliyor. Fettah Tamince’ye neden böyle yapılıyor? Büyük ihtimalle Türkiye’ye kara para getiriyor. Kara para getiren ender insanlardan birisidir. Büyük miktarlarda getiriyordur. Erdoğan’ın avukatları bunu savunuyor, başka avukatlar değil. Erdoğan’ın avukatları savunduğu için, hiçbir hâkim ve savcı korkudan ‘Cumhuriyet gazetesi gayri milli mi?’ ‘Sayın Erdoğan gazetecileri, televizyoncuları davet ediyor, gelin diyor oturalım konuşalım. Ama havuz medyasını çağrıyor. E hani milli birlikti. Sözcü gazetesi, Cumhuriyet gazetesi gayri milli bir gazete mi? Bunlar millidir, gayri milli olan sensin. BirGün, Evrensel, Yeniçağ, Halk TV, Tele 1, KRT, Fox TV... Fox TV Türkiye’nin en çok izlenen televizyonu, niye davet etmiyorsun? İşine gelmiyor. Eğer bir kişi milli kelimesini kullanıp kendi vatandaşlarını ayırıyorsa o kişi milli değil gayri millidir.’ bir şey yapmıyor. Bu söylediklerimin tamamı Tamince dosyasında var, ama el yakıyor. Hiçbir savcı ve hâkim dosyayı açamıyor. Nasıl adalet bu? Bir ipte iki cambaz vardı. Şimdi cambazlardan biri düştü. Diğer cambaz ipin üstünde oynuyor. n Ucube sistemi iki lider yarattı: 251 şehidimiz oldu. Dediler ki şehit yakınları için yardım kampanyası açacağız. 25 Temmuz 2016’da açtılar. Elde edilecek paralar da şehit aileleri ve gazilere verilecek. 27 Ocak 2017’de Bakan, bir soru üzerine “309 milyon para toplandı” diyor. 309 milyon lira nerede? Niçin vermiyorsunuz bunu? Grup başkanvekillerine söyleyeyim, bu konuda da bir araştırma komisyonu kurulsun. Bu Meclis’in yetkileri törpülendi, elinden alındı. Türkiye’de bu ucube sistemi yaratan iki siyasi liderdir ve bu iki siyasi liderin Türkiye’ye verecekleri bir hesap vardır. ‘Dış politika temel sorun’ n İhvan kardeşliğinden vazgeçilmeli: Türkiye’nin temel sorunlarından birisi dış politikadır. Dış politikanın iktidarı ve muhalefeti olmaz, milli olmak zorundadır dedik. Buradan yeni uyarılar yapmak istiyorum. Eğer Türkiye kaybetmesin kazansın deniyorsa... Bir: Erdoğan’ın İhvan kardeşliğinden vazgeçmesi lazım Ne İhvan’ı kardeşim? Biz Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. İki: Mısır ile barışacaksın. Niye kavga ediyoruz? Mısır’a büyükelçiyi göndermeliyiz. Üç: Suriye ile res mi düzeyde mutlaka görüşme en kısa sürede sağlanmalı. Niye kavga ediyoruz? Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin de çıkarınadır. Dört: Libya’ya silah göndermekten de vazgeçin. Suriye’ye gönderdiniz, kardeşi kardeşe kırdırdınız. Akan Müslüman kanı, niye insanları birbirine kırdırıyorsunuz? Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulmalı. Türkiye, İran, Irak ve Suriye... 4 devlet Ortadoğu’nun sorunlarını özgür iradeleriyle masaya yatırmalı. Biz Ortadoğu devletleri olarak kendi sorunlarımızı çözmekten aciz miyiz? Şimdi Doğu Akdeniz’de yalnız kaldık, tek başımızayız. Mısır, İsrail, Lübnan, Yunanistan orada, fakat Türkiye yok. Maceracı bir dış politikanın Türkiye’yi yalnızlığa itmesinin faturası ağır olur. n AB yaptırımını kabul etmiyoruz: AB bize yaptırım uygulama kararı almış Doğu Akdeniz dolayısıyla. Doğu Akdeniz’de bizim haklarımız var. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Hiç kimsenin bundan endişesi olmasın. AB, Türkiye’ye karşı hep çifte standart uygulamıştır, samimi olmamıştır. Türkiye’nin çıkarları aynı zamanda Ortadoğu’nun çıkarları demektir. Eğer Türkiye barış istiyorsa siz bu barış talebine destek vermek zorundasınız. Kıbrıs Rum Kesimi’ni hangi gerekçe ile aldınız AB’ye? Bize ahkâm kesiyorlar. Yaptırım uygulayacaklarmış, kabul etmiyoruz, şiddetle de reddediyoruz. l ANKARA/ Cumhuriyet İmamoğlu, İBB iştiraklerinden ayrılmayan yöneticiler için konuştu: Umarım yanlıştan dönerler Kul hakkı yemeye kadar gidiyor ERDOĞAN’IN KONUŞMASINA TEPKİ: ‘Milli birlik’le bağdaşmadı’ Kocaeli’nde FETÖ darbe girişimi sırasında yaşamını yitirenleri anmak için düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki konuşması dev ekrandan alanda bulunanlara izletildi. Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve muhalefete yüklenmesi üzerine İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet kimseye selam vermeden alandan ayrıldı. Kaplan’ın ardın dan İYİ Partili yöneticilerde alandan ayrıldı. Kaplan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “İsminin içerisinde Milli Birlik barındıran günde yeni sistemin partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmaları milli birlik şuuruna aykırı hareket ederek gerçekten özlemini duyduğumuzu beraberliği baltalamıştır. Kimsenin kendi birliğini kurarak vatandaşlarımızı kışkırtmasına da müsaade etmeyiz” dedi. l İç Politika CUMHURİYET KADINLARI’NDAN PROTESTO: Çağdışı eğitime geçit yok Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Japonya’daki gibi kadın üniversitesi kurabiliriz” sözlerini yaptığı açıklama ile protesto etti. “Kadın üniversitesi”ne karşı dün CKD İstanbul Şubesi, Kadıköy İskelesi Meydanı’nda bir araya geldi. “Kadın üniversiteleri istemiyoruz” pankartı açan grup çeşitli sloganlar attı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Muzaffer Menteş, Erdoğan’ın G20 Zirvesi için Japonya’daki ziyaretleri sırasında yaptığı “Ülkemizde de YÖK başkanına çalışmanı buna göre yap” sözlerini anımsatarak “YÖK kadın üniversiteleri için harcadığı zamanı ve kay nağı, gençlerin barınma, spor ve sanatla buluşma, eğitimle ilgili yaşanan sorunlar için değerlendirmelidir. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, kadınların her alanda özgür ve eşit bireyler olmasını sağlayacak bilimsel karma eğitimi önemli buluyoruz. Bir cinsiyete dayalı üniversite eğitimini çağdışı buluyor, ülkemizin ihtiyaçları ile örtüşmediğini görüyoruz. Cumhuriyet devrimlerini büyük bir bağlılıkla konuyu inceleyeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz” diye konuştu. Menteş, “Kadın Üniversitesi”ne karşı da imza kampanyası başlattıklarını söyledi. l İç Politika HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye şirketlerine ilişkin “Orada durmanın, zaman geçirmenin millete yapılan, 16 milyon insana yapılan haksızlık, hatta kul hakkı yemeye kadar giden bir süreç olduğunun altını çizmek istiyorum’ dedi. “Umuyorum yanlışlarından dönecekler” ifadelerini kullanan İmamoğlu “Onlar dönmezse yanlışları döndürtecek hamlelerimiz karşılık bulur diye umuyorum” diye konuştu. İmamoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’yı makamında ziyaret etmesinin ardından dün Yerlikaya iadei ziyarette bulundu. Ziyaretin ardından gazetecilerin Yerlikaya’nın vekâleten İBB Başkanlığı yaptığı dönemde Hazine’den erken olarak gönderilen, bir hafta içinde bitirilen aslında temmuz ayında kullanılması gereken parayla ilgili soruyu Yerlikaya yanıtsız bıraktı. İmamoğlu, “O konuları irdeliyoruz gerektiğinde valimizin telefonun öbür ucunda olduğunu biliyoruz” dedi. İmamoğlu daha sonra kendisine tebrik ziyareti için Saadet Partisi İl Başkanı Abdullah Sevim ile bir araya geldi. Ziyaret sonrası İmamoğlu’na belediye şirketlerinde istifa tartışmalarına ilişkin “Suç duyurusunda bulunacağım” açıklamaları anımsatılarak bir girişimi olup olmadığı soruldu. İmamoğlu, şöyle konuştu: “Elbette var. Bugün de birkaç toplantıyı yaptık. Süreci takip ediyoruz. Yarın öbür gün farklı eylemlerle sürece yine hamleler yapacağımızı belirtelim ama hamleleri yapınca sizinle paylaşalım. Millet bizden hesap soracak ama biz henüz şirketlere bu anlamda kendi kadromuzla hâkim değiliz. İnşallah yanlışlarından hızlıca dönerler. Bizim de hamlelerimiz geliyor. İBB faaliyetlerinin neredeyse yüzde 60’ını 70’ini ortaya koyan ya da bütçenin 3’te 2’sinin sahip olan iştiraklere hâkim olamadığınız sürece faaliyetlerinizi tümüyle hayata geçirmeniz çok zor. Şu anda görünen öyle bir süre ama umuyorum yanlışlarından dönecek. Onlar dönmezse yanlışları döndürtecek hamlelerimiz karşılık bulur diye umuyorum.” Koç’tan İmamoğlu’na ziyaret Ekrem İmamoğlu, kendisine ilk İBB Başkanlığı döneminde de tebrik ziyaretinde bulunan Koç Holding Başkanı Ömer Koç ile dün ikinci kez bir araya geldi. Koç, kendi çini koleksiyonundaki bir eser örnek alınarak dokunan eşarbı, “Refikanız için” diyerek İmamoğlu’na takdim etti. İmamoğlu da İSMEK’li kadınların el ürünü cam bir vazoyu Koç’a hediye etti. l Haber Merkezi İmamoğlu’ndan siyasi partilere ziyaret İmamoğlu, Demokrat Parti ve Vatan Partisi’ni ziyaret etti. İstanbul’a dair siyaseti yönetenlerin görüşlerini almak istediğini belirten İmamoğlu, “Bu diyaloğun devam etmesini istiyorum. Bu şehrin belediye başkanı olarak hizmet üretirken herkesin görüşü bizim için önemli” dedi. Öte yandan İmamoğlu, BBC’nin HARD talk programında Zeinab Badawi’nin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı olup olmayacağının sorulması üzerine İmamoğlu, “Toplum ve partimiz karar verir” dedi. Erdoğan’ın “Topal ördek” sözlerinin anımsatılması üzerine ise İmamoğlu, “Demokrasiye inanırsanız sonuçlar ne olursa olsun, kazanan insana benzetme yapılmaz. ‘Topal ördek’ kötü bir tarif. Biz dimdik ayaktayız” yanıtını verdi. l İç Politika Edgar Allen Poe ve 15 Temmuz Ünlü gerilim yazarı Edgar Allan Poe’nun “Doktor Tarr ve Profesör Fether’in Sistemi” isimli bir hikâyesi vardır. Hikâye “kendi haline bırak” sistemi uygulanan özel bir akıl hastanesinde geçer. Meraklı bir yolcu, ününü çok duyduğu bu hastaneyi ziyarete gider. Anlatılanlara göre burada farklı bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır ve hastalar fazla müdahale edilmeden istedikleri gibi yaşama ve davranma hakkı verilerek kontrol altında tutulmaktadır. Şehir dışında, ormanlık bir alanın kuytusundaki bir şatoda bulunan bu özel hastanenin kapısını çalan yolcu, birdenbire tuhaf bir kalabalığın ortasına düşer. Onu konuk eden hastane müdürü ortalarda gösterişli ama eski kıyafetlerle dolaşan ve çoğu kadın olan kalabalığı hastabakıcılar ve birtakım dostlar olarak tanıtır. Hastalarsa maalesef artık zindandadır. Çünkü “kendi haline bırak” sistemi tehlikeli bir hal almış, hastalar sinsice organize olmuş, neticede ayaklanıp doktorlara ve hastabakıcılara aniden saldırmış, onları katrana ve tüye bulayıp zindanlara kapatmış, aylarca sadece su ve ekmekle beslemişlerdir. O yüzden hastane bu yöntemden vazgeçmiş ve yeniden eski katı tedavi yöntemine geri dönerek hastaları kapatma yoluna gitmiştir. Konuk, yemek masasında kendisine anlatılan bu hikâyeyi ürkerek dinlerken birden dışarıda bağrışmalar olur ve ortalık karışır. Aslında konuğu karşılayan ekip hastaneyi ele geçirmiş delilerdir ve gerçek doktorlar ve hastabakıcılar tam o an zindandan çıkmayı başarıp duruma yeniden el koymaya çalışmaktalardır. O an anlaşılır ki, hastaneyi ele geçiren deliler kendi hikâyelerini başkalarının hikâyesi gibi anlatıp konuğu kandırmışlardır. 15 Temmuz’da ve Ergenekon’da ve Balyoz’da ve 1725 Aralık’ta bu ülkede ne olduğunu anlamak istiyorsanız bu hikâyeyi bulun ve detaylarını dikkat ede ede yeniden okuyun. Kimin terörist, kimin vatansever olduğunun anlaşılmasını imkânsız kılmak niyetiyle ortalığı karıştıran fırtınanın kimler tarafından nasıl bir süreçte nasıl çıkarıldığının... Fırtınayı çıkaranların aynı şekilde o fırtınayı dindirişlerindeki sinsiliğin bu ülkeye nelere mal olduğunun... Gerçekte kimin kimi nasıl kandırdığının... Sizin kandırılma hikâyeleri arasında karışan aklınızın nelere nasıl kandığının anahtarını belki Poe’nun bu hikâyesinde bulabilirsiniz. 1800’lerde Fransa’da özel bir akıl hastanesinde kurgulanan bir iktidar oyunu üzerine yazılmış bir gerilim hikâyesinin aynasında, bir bakın... Belki sonunda anlarsınız... Gülen örgütünün ve işbirlikçilerinin yıllar boyu neye, neden hizmet ettikleri, halen hukuken net bir şekilde neden kayda geçirilmiyor? Bir zamanlar hukukun önünü kesmeye çalıştığı Gülen örgütünün mensuplarının önlerinin kimler tarafından nasıl açıldığının adı neden konulmuyor? Aynı kişilerin, tüm engelleri aşarak, laikliğe, demokrasiye, hukuka, Cumhuriyet rejimine rağmen tırmandıkları tepelerden 15 Temmuz bahanesiyle alaşağı edilişlerinin gerçek analizi hukuken hâlâ neden yapılmıyor? Onları alaşağı edenlerin niyetleri otopsiye neden yatırılmıyor? Alaşağı edilmeyenlerin hâlâ iktidardaki paylarına kuşkuyla neden bakılmıyor? 15 Temmuz şaibeli darbesinin gerçek adı hâlâ ama hâlâ neden konulmuyor? Ve baştan düşünün... her şeyi en baştan bir daha düşünün. Bugün bu ülkenin mahzenlerinden kulağınıza gelen sesler gerçekten delilerin sesleri mi? Ve sofrasına oturduğunuz doktorlar ve hastabakıcılar gerçekten sandığınız kişiler mi? Belki de... Gerçek deliler hâlâ kendi hallerine bırakılmış haldeler; Kendi hikâyesini başkasının hikâyesi gibi anlatan suçlular da hâlâ ve hâlâ gözünüzün içine baka baka suç işlemekteler; En fenası, belki de 15 Temmuz’da için için bambaşka bir şeye bayram etmekteler? EREN ERDEM’İN TUTUKLULUĞU Yürüyüşe yasak protesto edildi CHP Şişli İlçe Örgütü üyeleri biri yılı aşkın süredir cezaevinde tutuklu bulunan PM üyesi Eren Erdem’e destek için Silivri Cezaevi’ne yapılmak istenen yürüyüşe izin verilmemesini protesto etti. Açıklamada, “Valilik hiçbir gerekçe göstermeden anayasal hakkımız olan yürüyüşümüzü engelledi. Bu siyasi iktidarın muhaliflere uyguladığı hasmihane tutumunu bir göstergesi. Valilik bu tutumuna karşı yasala hakkımızı kullanacağız”denildi. l İç Politika