19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 1127 HAZİRAN 2019 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.7710 0.3 kuruş 6.5580 1.8 kuruş 7.3370 1.5 kuruş 19.55 0.03 puan 94.831 59 puan 1750.65 33.42 lira 260.70 4.8 lira ‘Şehir’ para yutuyorKamu özel işbirliğiyle inşa edilen şehir hastanelerinin halka yükü her geçen gün artıyor Şehir hastaneleri için bütçeye 3.7 milyar lira kira ödeneği konurken, ilk 5 ayda 3.9 milyar lira ödeme yapıldığı ortaya çıktı. Yeni bir yatırım modeli olarak sunulan “kamu özel işbirliği” ile inşa edilen şehir hastaneleriyle ilgili tartışmalar sürerken, bu tesisler için bütçeden ayrılan kira bedelinin ilk 5 ayda aşıldığı ortaya çıktı. 2019 yılı için 48 milyar lira olarak belirlenen Sağlık Bakanlığı bütçesinden 6.2 milyar lira şehir hastanelerinin kira ve hizmet bedeli ödemeleri için ayrıldı. Ancak bütçe sonuçlarına göre, bu kapsamda 3.7 milyar lira olarak ayrılan kira bedeli, ilk 5 ayda aşılarak hastanelere 3.9 milyar lira kira ödendi. Eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Bayazıt İlhan, şehir hastaneleri mevzuatına göre, kira ve hizmet bedelinin hem döner sermayeden hem genel bütçeden ödenebildiğini hatırlatarak, bugüne kadar döner sermayeden ödendiğine dair bir bilgi elde edemediklerini açıkladı. İlhan şöyle devam etti: 25 yıl yük getirecek “Zaten döner sermayelerin gücü bu parayı ödemeye yetmez. Yük katlanarak artacak. Bugün açılmış olan 9 şehir hastanesi var. Bu sayı 32’ye çıkacak. Tamamı açıl Bugün 9 olan şehir hastanesi sayısı 32’ye çıkacak. dığı zaman hesaplamalar öyle ki Sağlık Bakanlığı’nın tüm bütçesinin yüzde 65’ini götürecek. Bakanlığın, sağlık hizmetlerini götürmek için elinde bütçesi kalmayacak. Şehir hastaneleri için yapılacak ödemeler, ciddi kamu zararına yol açıyor ve bir kara delik olarak önümüzdeki 25 yıl bo yunca kamuya ciddi bir borç yükü yüklüyor. Bir an evvel bu modelden vazgeçilmesi ve kamu yararına bir sağlık hizmeti ve finansman modeline geçilmesi gerekiyor. Kapatılan hastanelerimizin yeniden açılıp sağlık hizmetine kazandırılması gerekiyor.” l ANKARA/ Cumhuriyet Bu hastaneler sağlığa zararlı Bayazıt İlhan, şehir hastanelerinin ulaşımdan, içindeki hizmete kadar hastalara ciddi biçimde zorluklar çıkardığını ifade ederken, CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal da, Sağlık Bakanlığı’nın şehir hastaneleri için ayırdığı bütçenin 2020’de 14 milyar liraya, 2021’de de yaklaşık 17 milyar liraya çıkacağını söyledi. “Şehir hastaneleri sağlığa zararlıdır” diyen Ünsal, şehir hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’nın bütçesini tamamen sömürdüğünü belirtti. Ünsal, bakanlık bütçesinden personel giderleri için ayrılan payın da giderek düşürüldüğünü kaydetti. ZAM LİSTESİ UZUYOR Murat Erkan Murat Erkan’a GSMA görevi Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, mobil iletişime yön veren şirketlerin yöneticilerinin yer aldığı GSMA (Dünya GSM Birliği) Yönetim Kurulu’nun 25 üyesinden biri oldu. Erkan, yeni göreviyle ilgili şunları söyledi: “Ülkemizde ilklere imza atan Turkcell’in GSMA nezdinde yürüteceği çalışmalarla da dünya mobil iletişim sektörünün gelişimine önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. 1995 yılında kurulan GSMA’nın ve 800’ü aşkın üyesi bulunuyor. l Ekonomi Servisi Hakan Atilla tahliye oluyor İran’a yönelik ABD yaptırımlarını delmek suçlamasıyla 32 ay hapse mahkum olan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın 25 Temmuz yerine 19 Temmuz’da tahliye edilebileceği bildirildi. Amerika’nın Sesi Türkçe’nin haberine göre temyiz sürecinin devam ettiğini dile getiren Atilla’nın avukatları, üst mahkemeden gün beklendiğini söyledi. Atilla’nın daha sonra sınır dışı edilmesi bekleniyor. Öte yandan Reuters’ın haberie göre geçen şubat ayında Halkbank Hazine Yönetimi ve Uluslararası Bankacılık’tan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak atanan Erkan Kilimci görevinden alındı. ‘Ortak akıl için çaba gerekiyor’ İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin toplantısında konuşan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, seçim iklimi geride bırakılarak, zorlu küresel rekabet ortamında ekonomiye ve geleceğe odaklanmak gerektiğini belirtti. Bahçıvan, “Seçimsiz yılları yapısal sorunlarımızın çözümü için değerlendirerek, birlik ve sevgiyle, ortak akıl eşliğinde daha güzel yarınlara kavuşmak için hep birlikte çaba göstereceğimize yürekten inanıyorum” dedi. Bahçıvan, ayrıca Atatürk Havalimanı’nın fuar alanı olmasını talep ettiklerini söyledi. Toplantıya katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise kent içindeki sanayilerin gelişemediğini, tesisleri şehir dışına taşımak için gerekli altyapı ve ulaşım projeleri hazırladıklarını söyledi. l Ekonomi Servisi Motorine gelen zamdan sonra benzin fiyatında da en az 20 kuruş artış bekleniyor. Et, süt, bitkisel yağ gibi ürünlerde de zam gündemde. Dört kişilik bir ailenin yapması gereken toplam harcama tutarı, son altı ayda 410 TL, son bir yılda ise 1149 TL yükseldi. Açlık sınırı 2 bin 67 lira Türkiye’de evli ve eşi çalışmayan 2 çocuklu bir yurttaşın aldığı asgari ücret 2 bin 115 TL iken, açlık sınırı 2 bin 67 TL, yoksulluk sınırı 6 bin 733 TL. Yani asgari ücretle geçinen dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını yaptıktan sonra, geriye sadece 48 TL’si kalıyor. Giyinme ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ise 4 bin 618 TL’ye daha ihtiyacı var. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türkİş) açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı, gıda enflasyonunun 2019 Haziran’da bir önceki aya göre azalsa da, yurttaşa olumlu bir etkisinin olmadığını ortaya koydu. Buna göre, gıda enflasyonu 2019 Haziran’da bir önceki aya gö re yüzde 2.67 azaldı; dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2 bin 67 lira, yoksulluk sınırı ise 6 bin 733 lira oldu. Evli olmayançocuksuz bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise 2 bin 559 lira oldu. Mevsim şartlarının etkisiyle, bu ay gıda için yapılması gereken harcama tutarı, bir önceki aya göre 57 TL azaldı, ancak gıda harcaması tutarı yılbaşına göre 126 TL ve bir önceki yılın aynı ayına göre 353 TL yükseldi. Türkİş’in açıklamasında, “Enflasyonda görülen yükselme, aile bütçesinde önemli yeri olan gıda fiyatlarında son dönemde yaşanan artış, başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama şartlarını olumsuz etkiliyor” denildi. l Ekonomi Servisi GAMZE BAL Motorin, çay ve şeker derken seçimlerin bitmesinin hemen ardından başlayan zam furyası devam ediyor. Somut zamların yanında beklentiler de dikkat çekici: 4 BENZİN: Motorin fiyatının önceki gün 22 kuruş artırılmasının ardından, petrol fiyatları nedeniyle benzin fiyatına da bugünden geçerli olmak üzere 20 kuruş zam yapılacaktı. Ancak son anda yapılmadı. Sektör temsilcileri bunun nedenini anlamadıklarını, bugün daha büyük bir zamla karşılaşılabileceğini söyledi. Eşel mobilin devreye alınması da bekleniyor. 4 ETSÜT: Sektör temsilcileri, Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) da ete zam yapmasını bekliyor. Bu durumun, artan bütçe açığıyla birlikte Hazine’nin zarar eden KİT’lere verecek kaynağının azalmasından dolayı olduğu belirtildi. Yetkililer ESK’nin de 2018’de 491 milyon TL zarar ettiğini anımsattı. Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ ise üreticilerin maliyetlerindeki artışı satış fiyatlarına yansıtamamaktan şikâyetçi olduğunu söyledi. Başka bir sektör temsilcisi de mayısta zamlanan süt ve süt ürünlerine yeni bir zammın yaz ayları içinde gelebileceğini aktardı. 4 BİTKİSEL YAĞ: Yağ fiyatının döviz kuruna bağlı olduğunu belirten Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, “2018 Ocak ile 2019 Ocak karşılaştırıldığında doğalgaz yüzde 76, dolar kuru yüzde 40, elektrik ise yüzde 56 arttı. Ayçiçek yağı ise bu dönemde sadece yüzde 14 yükseldi. Ayrıca tohum maliyeti yükseldi. Önümüzdeki aylarda bitkisel yağ fiyatlarının makul seviyede artması da normal olacaktır” dedi. 4 TOPTAN GIDA: İstanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği Başkanı Mustafa Karlı, “Bugün işler durgun olduğu için zam beklenmiyor. Ancak okulların açılmasından sonra, 2019 Kasım gibi fiyatlarda bir hareketlilik olabilir” dedi. 4 BEYAZ EŞYA: Mobilya ve beyaz eşyadaki KDV ve ÖTV indirimleri 30 Haziran’da bitecek. Mobilyada KDV yüzde 8’den yüzde 18’e yükselecek. Beyaz eşyada yüzde 0 olan ÖTV yüzde 6.7 olacak. Ticari araçlarda da KDV yüzde 1’den yüzde 18’e yükselecek. Bu gelişme de mobilya, beyaz eşya ve ticari araç fiyatlarını artıracağı için enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yaratacak. Otoda daralma endişe veriyor Otokoç Otomotiv Genel Müdürü Görgün Özdemir, otomotiv sektöründe yaşanan daralmanın endişe verici boyutlara ulaştığını söyledi. Otokoç’un 90’ıncı kuruluş yılıyla ilgili hazırlanan “Bir Vizyon, Azim ve Tutku Yolculuğu” adlı kitabın tanıtımında konuşan Özdemir, ba yilerin şu ana kadar ana firmaların ve distribütörlerin desteğiyle ayakta durduğunu, sürecin devam etmesi halinde büyük sıkıntılar yaşanacağını vurguladı. Özdemir, “ODD’nin açıkladığı sadece ÖTV desteği önerisi tek başına sektöre etki yapmaz, mutlaka başka önlemlerde alınması gerek’” dedi. Şirketinin geldiği noktayla ilgili de bilgi veren Özdemir, şunları anlattı: “Bugün 9 ülkedeki yatırımlarıyla uluslararası bir yapı haline geldik. Bünyesinde 10 marka için, 350 noktada, 4 bin çalışanı ile hizmet veriyor.” l Ekonomi Servisi Görgün Özdemir İlk 6 ayda 245 bin ihbar TARSİM, yılın ilk yarısında tarım sigortasında yeri olan sigortanın artık kaçınılmaz bir hale geldiği 1.7 milyon adet poliçe dü vurgulayan TARSİM, şu bil zenlendiği, 81 ilden 245 gileri verdi: bin civarında hasar ihba “Hasar dosyası tamamla rı alındığı ve “dolu” neden nan sigortalı üreticilerimize li ihbarların ilk sırada yer aldığı bildirildi. İklim değişikliğinin berabe TARSİM 1 milyar liralık hasar ödeyecek. 367 milyon TL ödeme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde ise poliçe bi rinde getirdiği do tiş tarihleri doğrul ğal afetlerin ve olağanüs tusunda 661 milyon TL da tü hava koşullarının haya ha ödeme yapacağız. Böy tın her alanında etkisini gi lece 1 milyar TL’nin üzerin derek artırdığı, buna kar de hasar ödemesi gerçek şı alınması gereken tedbir leştirmiş olacağız.” ler arasında çok önemli bir l Ekonomi Servisi TZOB: Fındıkta rekolte yüzde 20 düşük olacak Bu yıl fındıktaki hastalığın etkisiyle yaşanacak rekolte kaybı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) üretim tahminini aşacak. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu üyesi Arslan Soydan, “TÜİK, bu yıl için fındık rekoltesinin 715 bin ton olacağı yönünde tahminde bulundu. Hastalıklar, zararlıların yanı sıra haziran dökümleri de hesaba katılırsa yüzde 20’nin üzerinde bir rekolte kaybı olacağını tahmin ediyoruz” dedi. Ordu’daki ziraat odası başkan ları bir araya gelen Soydan, fındık ile ilgili hastalıklar, zararlılar ve TMO’nun fındık alımı konusunda açıklamada bulundu. Fındığın yaklaşık 400 bin ailenin doğrudan geçim kaynağı olduğuna vurgu yapan Soydan, “Fındıktaki sorunlarımız bir türlü bitmiyor. Son yıllarda hastalık ve zararlılar da fındık üretimimizi gittikçe zorlaştırdı. Mücadele edilmezse fındığa yüzde 70 ila yüzde 100 arasında zarar veriyor. Hem verimi hem de kaliteyi olumsuz etkiliyor” dedi. Seçenekler şekillenirken 20Haziran’daki yazımda, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın oligarşisinin iktidarda kalabilmesi için çok sayıda “şeyin” denk gelmesi gerektiğine işaret etmiştim. Bu oligarşiyle, “egemen sermaye arasındaki bağlar kopuyor”... “kopuşun önemli sonuçlar yaratması beklenmelidir” diyordum. Hafta sonu yapılan seçimlerle oluşan manzara bu sonuçlarla ilişkilendirilebilir. Bu seçimlerin sonuçları üzerine ülke içinde ve dışında yapılan yorumlar, uluslararası ve yerel egemen sermayenin, seçim sonuçlarını bir “dönüm noktası”, bir “bir sonun başlangıcı” olarak okuduğunu gösteriyor. Bu başlangıç, kaçınılmaz olarak yeni seçenekleri gündeme getiriyor. Bir karşıt dalga “Gezi olayı”, haziran seçimi, kesin sonuçları beklemeden “Atı alarak Üsküdar’ı geçmeler”, oligarşinin halktan rıza alma kapasitesinin erimeye başladığını gösteriyordu. Oligarşinin “rıza alma” kapasitesindeki erimeye, ekonomik krizi yönetmedeki “beceriksizliği” de eklenince, yerli “egemen sermaye” tavır almaya, uluslararası sermaye güvensizlik belirtmeye başladı. 1. ve 2. İstanbul Belediye seçimlerinin sonuçlarının da gösterdiği gibi, oligarşi artık siyasal İslamın fosilleşmiş kesimiyle baş başa kalmıştır. Bu yalnızlaşma süreci daha da hızlanacaktır. Çünkü, hafta sonu yenilenen seçimlerin sonuçları, sürecin artık “rıza alma” kapasitesini yitirmenin ötesine geçtiğini gösteriyor. Şimdi toplumun siyasi yapısını sarsmaya başlayan bir karşıt dalga var. Bu, bir karşıthegemonya odağı yaratma ya da yaratılacak olanı yönetime taşıma potansiyeline sahip bir dalgadır. “Yeni seçenekler” bu noktada gündeme geliyor. Egemen sermaye açısından bu seçeneklerin iki özelliği kendinde birleştirmesi gerekiyor. Birincisi: Egemen sermayenin “kriz yönetim modelini” benimsemesi, bu modeli bu dalganın genel çıkarı olarak sunabilecek bir söylemi geliştirebilmesi gerekiyor. İkincisi: Toplumda, ekonomik çıkarlar, kültürel değerler açısından çok parçalı bir kutuplaşma söz konusudur. Yeni seçenek, bu parçalanmayı, toplumu, bir söylem ve bir “ana gösterge” (söyleme anlamını verecek ilke) altında birleştirerek aşabilmelidir. İki seçenek Ülke bir ekonomik kriz ve yönetim krizi içindeydi, Erdoğan ve AKP bu özellikleri taşıyormuş izlenimi vererek seçenek olmuştu. Ancak, o zaman uyardığımız gibi, aslında siyasal İslam, bu izlenimi kendi hegemonya projesini inşa etmek için üretmişti. Kısacası o izlenim gerçek değildi. Buna karşılık, 60’larda Demirel ve AP, 80’lerin başında, Özal ve ANAP egemen sermaye açısından gerçek seçenekler olmak için gereken özelliklere gerçekten sahiptiler. Yerli ve uluslararası büyük sermayenin programını hayata geçirebildiler. Bugün yukarıda özetlediğim özellikleri temsil edebilecek seçenekler var mı? Bence biri güçlü öbürü de zayıf iki seçenek var. Güçlü seçenek, Ekrem İmamoğlu. Zayıf seçenek ise Ali Babacan / Abdullah Gül ikilisi. Ekrem İmamoğlu güçlü seçenek çünkü, belediye seçimlerini açık farkla kazanmakla kalmadı, bunu, halen son 17 yılda toplumda yayılan dinci söylemden tamamen kopmadan (İslamcı bir dil kullanarak), egemen sermayenin, Demirel ve Özal gibi başarılı, Türkeş gibi antikomünist “seçeneklerine” methiyeler düzerek, “herkesi kucaklamak”, “sevgi” “her şey çok güzel olacak” gibi sözcüğün gerçek anlamıyla popülist (içi doldurulmayı bekleyen) vaatlerle gerçekleştirdi. Gençliği, modern kentsoylu orta sınıf estetiğine uygun görüntüsü, yumuşak uzlaşmacı, ama haklarını korumakta iddialı tavrı İmamoğlu’nu, Özal’ı anımsatan güçlü bir seçenek yapıyor. Ali Babacan / Abdullah Gül ikilisi de egemen sermayenin ekonomik politikasını benimseyeceklerdir. Ancak her ikisinin, bu politikaları yeni dalganın çıkarı gibi sunacak söylemi inandırıcı bir biçimde geliştirme kapasitesi, “kültürel sermayeleri” son derecede sınırlıdır. Siyasal İslam içinden geliyor olmaktan başka bir siyasi özellikleri, kanıtlanmış liderlik kapasiteleri yoktur. Ancak, AKP bir siyasal aygıt olarak çökerken, CHP kurucu ilkelerinden uzaklaşarak ayakta kalmaya çalışırken, egemen sermaye, programının taşıyıcısı olarak, bu iki seçeneği birleştirecek yeni bir yapılanmayı da tercih edebilir. KISA... KISA... l Fitch, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının küresel büyümeyi 2020 yılında 0.4 yüzde puan azaltabileceğini belirtti. Fitch, küresel büyümenin bu yıl yüzde 2.7’ye, gelecek yıl ise yüzde 2.4’e gerilemesini bekliyor. l Hafta sonu Japonya’da, ABD ile Çin arasındaki savaşın gölgesinde yapılacak olan G20 zirvesinin taslak bildirgesi küresel ekonomik büyümenin güçlenmesi için serbest ticarete ağırlık vermesi çağrısını içerecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle