19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR Murat Germen EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1325 HAZİRAN 2019 SALI Sagalassos’tan BozluArtProject’in Sagalassos Vakfı yararına düzenlediği 2019 Yaz Sergisi alınan ilham ‘Sagalassos İçin’ kapılarını ziyarete açtı. Sergiden elde edilecek gelir antik kentin kazılarına aktarılacak Bozlu Art Project, her yıl geleneksel hale getirdiği temalı yaz sergilerinde bu yıl Sagalassos’u konu ediniyor. Tarihi antikçağlara kadar uzanan, Büyük İskender’in geçtiği, Anadolu aydınlanmasının yeşerdiği topraklara bir kez daha bakıp günümüzün koşulları ile yeni ilhamlar yaratmanın yanında, Sagalassos Roma Hamamı’nın ayağa kaldırılması için yedi sanatçı bir araya gelerek Sagalassos Vakfı’nın yönlendirmesi ile geçmişe ışık tutmanın yollarını arıyor. Roma hamamı için Murat Germen, Selma Gürbüz, Kazım Karakaya, Murat Morova, Seyhun Topuz, Utku Varlık ve Semih Zeki’nin yer aldığı bu sosyal sorumluluk projesi, Sagalassos Vakfı’nın desteği ile antik kenti ziyaret eden sanatçıların Sagalassos’tan etkilenerek ürettikle ri yeni yapıtları veya bu ser gide yer almasını arzu ettikle ri yapıtlardan oluşuyor. Ser gide yer alan yapıtların satı şından elde edilecek gelir Sagalassos Vakfı’nın aracılığı ile antik kentin Ro ma hamamının ayağa kaldırılması için kullanılacak. Tarihin günümüze armağan etti ği Sagalassos’u ye ni fikirler ve dün yalar ile buluştu rarak geleceğe ta şımayı amaçlayan sergiyi 31 Ağustos 2019 tarihine ka dar Bozlu Art Project Monge ri Binası’nda görebilmek mümkün. l Kültür Kazım Karakaya Servisi Yükseklerdeki tarih Burdur il sınırları içinde, Ağlasun ilçesinde yer alan ve günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar uzanan yerleşim izlerine sahip olan Sagalassos, 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından fark edilerek ilk defa Batı literatüründe geçmeye başlar. Toros Dağları’nın sarp yamaçlarında yer almasından dolayı en iyi korunmuş antik kentlerden biri olan Sagalassos, en parlak dönemini Roma İmparatoru Hadrian (MS 117138) zamanında yaşar. Bu tarihlerde Pisidya eyaletinin en önemli şehri olma Unvanını alır. Hadrian’ın dokunuşu ile şehrin en önemli anıtları ve sanatsal değerleri inşa edilmeye başlanır. Bu yükseliş dönemi MS 7. yüzyıla kadar devam eder ve sonrasında yaşanan deprem ve veba salgınları ile şehir düşüşe geçer. 13. yüzyıla kadar şehirde yaşamın izleri sürülmekle birlikte, bu tarihten sonra yerleşim ovaya yani bugün ilçe merkezi olan Ağlasun’a kayar. Anathema’dan Türkiye konserleri Liverpool’lu rock grubu Anathema, 3 farklı şehirde konser vermek için Türkiye’ye geliyor. Anathema, 6 Eylül’de Ankara Milyon Performance Hall’da; 7 Eylül’de Zorlu PSM’de, 8 Eylül’de ise İzmir Red Park’ta olacak. Grubun Zorlu PSM’de yapılacak konserinde, playliste dinleyiciler karar verecek. bir tavsiyedir Liseli sinemacılar Yarışmada, En İyi Yönetmen ödüllerini aldı Ödülü “Fangs” filmiyle Sarp Polat’a verildi. “KısaKes Kısa Film Festivali”nin Lisevizyon ayağının ödülleri, Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Beşiktaş Güney Kampusu’nda sahiplerini buldu. Yarışmanın jüri üyeliğini, Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, yapımcı Yamaç Okur, oyuncu Nilperi Şahinkaya, yönetmen ve küratör Serdar Kökçeoğlu ile Bahçeşehir Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü Başkanı Doç. Dr. Nilay Ulusoy üstlendi. Lisevizyon kazananları, Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Bölümü’nde burslu okuma imkânı elde etti. Yarışmada, En İyi Yönetmen Ödülü “Fangs” filmiyle Sarp Polat’a; En İyi Senaryo Ödülü “İnanç” filmiyle Sezer Bildiren’e; Jüri Özel Ödülü “15’li” filmiyle Mustafa Güneşoğlu’na; En İyi Oyunculuk Ödülü “Sobe” filmindeki rolüyle Berat Efe’ye ve “Güzel Bi’ Gün” filmindeki rolüyle Leyla Dilmen’e; KısaKes Ekip Özel Ödülü “Sıra” filmiyle Emre Kabasakal, Kutay Tekerek ve Sabri Eren Yılmaz’a; İzleyici Özel Ödülü ise “Floresan Işığının Psikolojik Etkileri” filmiyle Alihan Çetinkaya’ya verildi. l Kültür Servisi Santana’dan ‘African Speaks’ Meksikalı gitarist Carlos Santana’nın yeni albümü “African Speaks” yayımlandı. LatinRock müziğinin önemli temsilcilerinden olan Santana ve kendi adını taşıyan grubu, ilk albümlerinden 50 yıl sonra yayımlanan bu albümde dinleyicilere latin, funk, flamenko ve rock ritimlerinden oluşan bir sentez sunuyor. Buika, Cindy Blackman Santana, Karl Perazzo, Laura Mvula gibi bir çok müzisyeni buluşturan “African Speaks”e, tüm dijital platformlardan ulaşabilirsiniz. l Kültür Servisi Omara Portuondo Türkiye’ye Geliyor 1950’lerden bugüne müzik yaşamına devam eden Havanalı şarkıcı Omara Portuondo, 3 Ağustos’ta İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. Müzisyen Ry Cooders’ın bir araya getirdiği Buena Vista Social Club grubunun da solistliğini yapan, birçok Grammy ödülü sahibi, 89 yaşındaki şarkıcı; Küba’nın en iyi Bolero şarkıcılarından biri olarak tanınıyor. Konserle ilgili ayrıntılı bilgi için www. biletix.com’u ziyaret edebilirsiniz. l Kültür Servisi Leipzig Gewandhaus’a 3. Türk sanatçı Türk kontrbas sanatçısı Ertuğ Torun, Leipzig Gewandhaus Orkestrası’nın kontr bas grubuna kadrolu olarak kabul edildi. Alman besteci Mendelssohn’un da 13 yıl müzik direktörlüğünü yaptığı, 276 yıllık orkestradaki Türk müzisyen sayısı, Kıvanç Tire ve Burak Marlalı ile birlikte üç oldu. l Kültür Servisi Ayşe Emel Mesci ‘Martı’yı sahnelemeli 18Haziran tarihli Cumhuriyet’te Ayça Han’ın, yönetmenoyuncu, gazetemizin yazarı Ayşe Emel Mesci ile yaptığı söyleşiyi okumuşsunuzdur. 1999’dan bu yana Devlet Tiyatroları’nda oyun sahneye koyan ve aynı kurumdan 2015’te emekli olan sanatçıya, geçen yılın yönetim değişikliğinin ardından, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Çehov’un “Martı” oyununu sahnelemesi önerilmiş. Mesci öneriyi olumlu karşılamış ve hazırlıklarına başlamış. Bir yönetmenin bir oyuna hazırlanması, bazen çok uzun zaman alabilen bir süreci gerektirir. Deneyimli yönetmen Mesci, Ankara’ya gidip oyuncularını seçmiş, bütün yazı oyunu çalışarak geçirmiş, dahası sahne tasarımı için görüşmeler yapmış ve oyunun dramaturji çalışmasını bitirmiş. Dramaturji çalışması, yönetmen Mesci’nin Çehov’un bu çok ünlü metninden yola çıkarak, kendi yorumunu oluşturması ve bu yorum doğrultusunda da kotaracağı tiyatro olayı için bir “sahne metni” biçimlendirmesi anlamına geliyor. Söz konusu olan, sancılı bir yaratım sürecidir. Sanatçı, sahnede sunacağı yorumu belirleyen bu “sahne metni” doğrultusunda, yalnız oyuncularla değil, yapımı oluşturacak dekorgiysiışıkmüzik tasarımcılarıyla da sıkı bir çalışma içinde olmayı beklemektedir. Boşa giden ‘sahne metni’ çalışması Ortaya bunca emek konduktan sonra, geçen dönem ilk turda sunulması beklenen “Martı” oyunu önce ikinci tura, sonra bir başka tura ertelenmiş, sonunda da oyuncuların başka oyunlara dağıtılmasıyla, Mesci’ye hiçbir açıklama yapılmaksızın gündem dışı bırakılmış. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Ayşe Emel Mesci gibi yıllarını tiyatroya adamış, yurtiçi ve yurtdışındaki yaratıcı tiyatro çalışmalarıyla Anadolu kültürünü sahne sanatlarının bir öğesi olarak değerlendirmiş, özellikle koreografi sanatını ritüel bir duyarlıkla, incelikle işlemiş, sahnede yarattığı devinim çeşitliliğiyle soluklu tiyatro yapımlarına imza atmış bir sanatçının, seve isteye, coşkuyla yaptığı ama oyun sahneye çıkmadığı için gözle görülmeyecek çalışmasını hiçe saymak kimsenin hakkı değildir. Hiçbir yetki de bu yönde kullanılmamalıdır. Ayşe Emel Mesci’nin izleyebildiğim çalışmalarından anımsadığım örnekleri vermek isterim. Onu ilk kez, henüz çok genç bir oyuncuyken Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu yapımı “Kurban”da, eve “gelin” olarak getirilen “kuma” rolünde izlemiştim. Mesci, 2000’li yıllarda bu Güngör Dilmen klasiğini Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahneledi. Görkemli yapımlarda imzası var Yine İrfan Şahinbaş Deneme Sahnesi’ndeki bir başka çalışması da Sophokles’in “Oedipus Üçlemesi”ni oluşturan üç oyunundan yaptığı seçimleri buluşturarak sahnelediği “Antigone” yapımıdır. Can Atilla’nın müziği ve Murat Gülmez’in sahne tasarımı, Zeynel Işık’ın ışık tasarımı ve Mesci’nin kalabalık oyuncu kadrosunu devindiren şiirsel koreografisi belleğimdedir. Önce Bursa Devlet Tiyatrosu’nda yaptığı, birkaç yıl sonra da İrfan Şahinbaş Sahnesi’nde yeniden sahnelediği “Orkestra”, Nazi rejiminin kıyıcılığının dehşet verici görselliği ve işitselliğiyle donatılmıştı. Devlet Tiyatroları’nda yıllarca sahnelenen, Ali Berktay’ın yazdığı “Kerbela” ise taziye geleneğinin yansımalarını taşıyan “koro”suyla, Tahsin İncirci’nin müziğiyle, Murat Gülmez’in sahne tasarımıyla, Yakup Çartuk’un ışık düzeniyle ve Mesci’nin şaşırtıcı anların yaratıldığı hareket düzeniyle görselişitsel zenginliğin ön düzeyde değerlendirildiği bir üstünyapım niteliği taşıyordu. Mesci son çalışmasını bu yıl Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü öğrencileriyle yapmış. Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı” başlıklı yapıtını Ali Berktay oyunlaştırmış. Ne yazık ki göremediğim bu çalışmada Mesci, Nâzım’ın şiirinin oluşturduğu açık alanda, “söz”ün dışında beden dili, dans, müzik ve koreografi yoluyla farklı anlatım olanakları yaratmış. Yarım kalan ‘Martı’ çalışması tamamlanmalı Çehov’un geçen dönem Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmesi beklenen, ama sahnelenmesine olanak sağlanmayan “Martı”sına gelince, dilerim Ayşe Emel Mesci’ye yetkililerce gerekli açıklama yapılır ve prova aşamasına gelmiş olan bu çalışma hiç olmazsa önümüzdeki tiyatro döneminde değerlendirilmiş olur. “Martı”, oda müziği duyarlığıyla işlenmiş, çetin ceviz, demir leblebi bir oyundur. Ayşe Emel Mesci gibi bir duayen sanatçının “Martı” yorumunu merak etmek de seyirci hakkıdır. Bekliyoruz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle