19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 22 HAZİRAN 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Beka ile başladı, Öcalan ile bitti İmamoğlu 31 Mart’ta başkan seçildi;,ama iktidarın baskısı ve YSK’nin müdahalesiyle seçim iptal edildi. Ülkenin sorunları derinleşirken biz üç ayı daha seçim konuşarak geçirdik.  İyi de oldu bir yandan. Ekmek, aş ve iş sorunları artarken, halkın gerçekliğinden kopanların İstanbul rantını kaybetmemek için neler yapabileceklerini görmüş olduk.  Son haftaya ise “şapkadaki tavşan” beklentisiyle girdik. Nitekim perşembe akşamı Öcalan için “yerli ve milli” diyen bir akademisyenin İmralı’ya gittiğini, Öcalan’ın mektubunu kamuoyuna açıklarken öğrendik.  Haziran başında “Öcalan Trafiği” başlıklı yazımda 31 Mart’tan sonra iktidarın en önemli taktik hamlesinin Öcalan’ı yeniden sahneye sürmek olduğunu belirtmiştim. Nitekim yıllar sonra yeniden görüştüğü avukatlarına yaptığı açıklamalarda, “tarafların tepkisinin 3040 gün içinde anlaşılacağı”nı söylüyordu; yani yeni bir “teklif” vardı. Avukatların yeniden adaya gitmesinin üstünden yaklaşık 40 gün geçti ve Öcalan’ın “seçim siyasetinde tarafsızlık”, “üçüncü yolculuk”, “payanda olmayın” uyarıları İstanbul seçimine üç gün kala ilan edilmiş oldu. Özeti ya da tercümesi şudur: “Kürtler sandığa gitmesin, AKPMHP adayı seçimi kazansın.” “Üçüncü yolculuk” gibi süslü ifadelerin arkasındaki hedef gizli kalmasın diye net yazalım, anlaşılsın.  Geriye dönelim mi? Öcalan, 31 Mart seçimleri öncesinde en son 12 Ocak’ta kardeşiyle görüşmüştü. Seçimlere dair verdiği tek mesaj, aktarılana göre “başarı” dileğiydi. Yani “tarafsız kalın”, “payanda olmayın” duyarlılığı henüz yoktu. Öyleyse asıl konu, 31 Mart’ta tüm ülke çapında gerçekleştirilen seçimler öncesi geçerli olmayan bu “ilkesel” çağrının, 31 Mart’ta kazanılmış ama iktidar tarafından iptal ettirilmiş haksız bir seçimin hemen öncesinde yapılmış olmasıdır. Demek ki “yeni durum”a göredir. 23 Haziran’da ülke genelinde seçim yok; normal bir seçim de yok; iktidar muhalefetin elinden aldığı seçimi zorla tekrarlatıyor. Diyarbakır’a kayyıma eleştiri; İstanbul’daki haksızlığa ise “tarafsız kalın” çağrısı, “demokratik ittifak”tan anlaşılanın da özeti olsa gerektir. Bu, haksızlığa dayalı bir yenileme seçimidir ve Öcalan’ın açıklamasının en önemli yanı; bunu görünmezleştirmesi, haksızlığı normalleştirmesi, tarafları eşitlemesi ve aynılaştırmasıdır. Şaşırtıcı da değildir. Terörle demokrasi gelmez. ‘Öcalan iyi, Demirtaş kötü’ taktiği Bütün bunlar, iktidar ile geliştirilen yeni ilişkinin ön işaretleri olarak değerlendirilebilir. Bu zamanlama, iktidarın İstanbul’u kaybetme kaygısıyla yaşadığı sıkışmanın göstergesi olduğu kadar, Öcalan’ın kendisine bu sıkışmadan yararlanarak yeni bir pazarlık/inisiyatif kapısı açmaya yakın olduğunun da işareti. Zira Öcalan özetle, “31 Mart yenilgisi sonrası tecrit bitti, açlık grevlerini bitirmem için liderliğime başvurdular, pazarlık kapısı açıldı; tek taraflı angajmanla elimi zorlaştırmayın” diyor. Bu mesaj da iktidarın isteğiyle veriliyor; aracılığıyla yaygınlaştırılıyor. Öyleyse iktidarın son kozu, Kürt seçmenlerin sandığa gitmemesini sağlamaktır. Kapalı kapılar ardında neler döndüğünü, neler konuşulduğunu bilmiyoruz elbette; ancak bildiğimiz, “Milliyetçi Cephe”nin “beka” ile başlayan İstanbul kampanyasının Öcalan’ın bu çağrısıyla kapandığıdır. Türkiye siyasetindeki değişim hızını gösterdiği gibi, Milliyetçi Cephe siyasetindeki “millilik” edebiyatının nasıl bir iktidar faydacılığıyla zincirlendiğinin ve aynı zamanda bekanın Türkiye’nin bekasından çok, iktidarın bekası olduğunun kanıtıdır son yaşananlar. Düşünsenize, Öcalan’ın “tarafsız kalın” çağrısına İstanbullu Kürt seçmenlerin çoğunluğu uysa ve seçimi bu sayede AKPMHP ortak adayı kazansa, bizzat bu “milliyetçi ittifak”ın hamlesiyle Öcalan’ın Kürtler üstündeki etkisi tescil ettirilmiş, görünür kılınmış olacak. Her zaman “Öcalan bütün Kürtleri temsil etmiyor” diyenler aracılığıyla Öcalan, Kürtlerin siyasal lideri konumuna taşınacak Dolayısıyla İstanbul seçimi artık sadece adaletin tesisi, egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunun tescili seçimi olmaktan çıktı. Pazar günkü seçim, halk iradesine ipotek koyan her türlü anlayışa ve odağa karşı Türk ve Kürt birlikte itiraz etme; birlikte barış ve huzur içinde yaşama kararlılığını ortaya koyma seçimidir artık. Bir oy, oyunu bozar. Öyleyse haydi sandığa. Her şey çok güzel olacak. ANKARA KAVAKLIDERE VERGİ DAİRESİ 4560352002 vergi numaralı mükellefiyiz. A serisi 034608 numaralı 1 adet faturamızı kaybettik. Hükümsüzdür. HALK RADYO VE TELEVİZYON YAYINCILIK A.Ş. IznI devlet verdIYinelenecek İstanbul seçimine üç gün kala Öcalan ile görüşen Ali Kemal Özcan: Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Özcan, İmralı’daki görüşmenin devlet, Öcalan ve kendisinin talebiyle yapıldığını, masada devlet görevlisi de bulunduğunu söyledi. Terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşen ve at Doğu’nun “Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA’nin şube müdürlüğünü yaptım” sözünü HDP’nin seçimlerde tarafsız kal anımsattı. Özcan, “Bu görüşme, ması yönündeki mektubunu ka Alican Türkiye devletinin CIA’nin şu muoyuna açıklayan Munzur Üni uludağ besi olmadığının tarihsel bir ifa versitesi Sosyoloji Bölüm Başka desidir” diye konuştu. nı Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, görüşme Görüşmenin saatler sürdüğünü be ye ilişkin, “Bu görüşme talebi üç taraf lirten Özcan, soru üzerine “Görüş tan geldi. Öcalan’ın, devletin ve benim me sırasında devlet görevlisi de var talebimdi” dedi. İzin veren kurumun dı. Öcalan, daha önce avukatlarına kim olduğuna ilişkin soruya ise MİT yazdığı mektubun kamuoyuna duyu imasında bulunan Özcan, görüşme sı rulmadığını öğrenince tepki gösterdi, rasında devlet görevlisinin de hazır ol mektubun bir örneğini devlet görevli duğunu kaydetti. Özcan, bu görüşme sinden tedarik edip bana verdi” dedi. yi seçim sonrasında “yeni doğumun habercisi” olarak niteledi. ‘Yeni doğumun habercisi’ Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bö Görüşmeyi “yeni doğumun haber lüm Başkanı Doç. Dr. Ali Kemal Öz cisi” olarak nitelendiren Özcan, se can, İmralı’da terör örgütü PKK’nin li çim sonrasında yeni gelişmeler ola deri Öcalan ile yaptığı görüşmeye iliş bileceğini savundu. Özcan, görüşme kin Cumhuriyet’in sorularını yanıtla de Öcalan’ın HDP’nin bağımsız çiz dı. “Görüşme kimin talebi üzerine ger gisini koruması gerektiğini söyle çekleşti” sorusuna Özcan, “Üç tarafın diğini belirterek, “Öcalan, Türki diyelim. Devletin, Öcalan’ın ve benim ye Cumhuriyeti’ne karşı isyan et talebim üzerine gerçekleşti. Ben 2010 miş 50 bin kişinin ölümünden so Temmuz’undan beri görüşmek istiyor rumlu figürdür. Öcalan bu görüşme dum. Bu talebim Öcalan ve devlet tara de, ‘Türkiye’de bir damla kanın bile fından kabul edildi” dedi. akması çok çok fazla ve vebal sebebi. Özcan, görüşmeye hangi kurumun Ben geçmişte ölüm ve öldürmenin li izin verdiğine ilişkin soruya ise “Dev deri oldum. Şimdi yaşayıp yaşatmanın let diyelim. İmralı kimin kontrolü al lideri olacağım. Tarihe karşı sorumlu tında” dedi. “MİT mi” sorusuna kar luklarımız var. Bu vatan bizim’ dedi” şılık Özcan, eski MİT Müsteşarı Fu iddiasında bulundu. l ANKARA Öcalan için ‘yerli ve milli şahsiyet’ dedi Ali Kemal Özcan İmralı Cezaevi’nde terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile görüşen Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Öcalan için “yerli ve milli bir şahsiyet” ifadelerini kullanırken kendisine verilen mektubun komisyon tarafından görülüp görülmediği konusunda çelişkili ifadeler kullandı. Habertürk televizyonunda yayımlanan bir programa telefonla bağlanan Özcan, bir soru üzerine 8, 9 yıldır Öcalan ile görüşmeye çalıştığını, ziyaretin 23 Haziran öncesine denk gelmesinin tesadüf olmadığını, Öcalan’ın talebi, devletin onayıyla görüştüğünü söyledi. Özcan, “Mektubu nasıl aldınız” sorusunu yanıtlarken “Mektup bana verilmedi. Avukatlara verildi. Ben çıktıktan sonra basına zaten verilmiş o şekilde aldım” dedi. Öcalan’ın avukatlarına verdiği mektubun kamuoyuna duyurulmadığını kendisinden öğrendiğini belirten Özcan, bunun üzerine kâğıt kalem isteyerek bir mektup daha yazdığını anlattı. Özcan, “Rezan ve Nevruz arkadaşlar” diye başlayan 2. mektubu anlatırken “Metin mektup komisyonu tarafından görüldü mü” sorusu üzerine “Komisyon hakkında bilgim yok” yanıtını verdi. Moderatörün mektupta yer alan “Türkiye’ye yönelik küresel tehditler” kısmına değinerek, “Öcalan Türkiye’ye yönelik tehditleri mi önemsiyor” sorusunu sorması üzerine ise Özcan, “Abdullah Öcalan benim kanaatimce bir Kürt isyanı lideridir. Ama aynı zamanda yerli ve milli bir şahsiyettir. Bu benim kendi görüşüm. Türkiye’nin menfaatlerine karşı çalışmadığı için ABD Türkiye’ye vermiştir” dedi. Stüdyoda bulunanların bu ifadelere tepki göstermesi üzerine Özcan yayından alındı. Öte yandan Ali Kemal Özcan dün RSF Radyo’da gazeteci Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. “Öcalan’la yeni bir diyalog süreci başlamış mıdır” şeklindeki soruya, Özcan “Bu kuşkusuz bir diyalogdur” yanıtını verdi. “İmralı’ya ziyaret planından ziyaret günü mü yoksa daha önce mi haberdar oldunuz” sorusuna Özcan, yanıt vermekten kaçındı. Oğhan’ın tekrar sorması üzerine ikili arasında tartışma çıktı, ardından da Özcan telefonu kapattı. l Haber Merkezi Tavrımızda değişiklik yokÖcalan’ın mektubunu yorumlayan HDP eş genel başkanları, taktik adımlar değişmeyecek mesajı verdi: ÖCALAN’IN AVUKATLARI: iğneli fırça zafer temoçin HDP’nin kararlarını HDP verecektir PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın İstanbul seçimine ilişkin gönderdiği mektupta “tarafsızlık çağrısı” yaptığı iddialarına ilşikin Öcalan’ın avukatları tarafından yapılan açıklamada, “HDP’nin kararlarını HDP’nin vereceğini belirtmiştir” denildi. Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nden Doçent Ali Kemal Özcan aracılığı ile yaptığı açıklamaya ilişkin Asrın Hukuk Bürosu’ndan yazılı açıklama yapıldı. Öcalan’ın güncel siyaset ve olası gelişmeler ile ilgili bir metin kaleme aldığı belirtilen açıklamada, “Bu metnin de görüşmenin içeriği ile birlikte, öncelikli olarak metnin ilk muhatabı olan HDP ile paylaşılmasını ve görüşülmesini istemiştir. Bizler de Öcalan’ın talebi doğrultusunda yapmış olduğu değerlendirmeleri ve yazıyı, görüşmeden sonra HDP kurulları ve yetkilileri ile paylaşarak 21 Haziran 2019 Cuma günü kamuoyunu bilgilendirme planlaması yaptık. Bu konuda belirttiğimiz muhataplar dışında bir paylaşımımızın olmadığını da özellikle belirtmek isteriz” denildi. Kendilerinin hazırlıkları ve görüşme yaptıkları sırada Ali Kemal Özcan’ın paylaşımlarını gördüklerine dikkat çekilen açıklamada, “Özcan, perşembe akşam saatlerinde büromuz avukatları ile de temas kurmaya çalışarak İmralı’da görüşme yaptığı nı iddia etmişti. İmralı’ya avukat olmayan bir kişinin götürüleceğine dair bir bilgiye sahip değildik. 2 Mayıs tarihinden bu yana gerçekleşen tüm görüşmelerde uyguladığımız üzere, müvekkilimizin mesajlarını önce muhataplarıyla akabinde kamuoyu ile paylaşan bir tutum içerisindeyiz. Özcan’ın gerçekleştirdiğini söylediği görüşmesine dair ifade ettiği hususlar, bunları kamuoyu ile paylaşma biçimi ve kullandığı kavramlar kendisini bağlayacak hususlardır. Bizim müvekkilimizle görüşmeden bunları teyit etmek ya da yanıt vermek durumumuz bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi. ‘Üçüncü yol’ Öcalan ile 18 Haziran’da yapılan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, “Öcalan güncel tartışmalar bağlamında demokrasi ittifakının ikilemlere taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini belirtirken HDP’nin üçüncü yolu esas alarak bunu koruması gerektiğini ifade etmiştir. HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir” denildi. l İç Politika PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın 23 Haziran İstanbul seçimine ilişkin gönderdiği mektupta “tarafsızlık çağrısı yaptığı” iddialarına ilişkin HDP eş genel başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan tarafından yapılan açıklamada, “HDP’nin İstanbul seçimine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu değildir” denildi. Öcalan’ın açıklamalarının iktidar partisinin güncel siyasi hesaplarının ve seçim polemiklerinin çok üstünde olduğu belirtilen açıklamada, “HDP, bir bütün olarak demokratik uzlaşma kültürü üzerinden toplumun demokratik dönüşümünü hedefler. Demokratik ittifakın gerçekleşmesi, demokrasi ve barış mücadelesinin başarıya ulaşması için çabalar. Bu nedenlerle de Öcalan’ın aynı bağlamdaki açıklamalarını demokrasi ve barışın kazanılması mücadelesi için çok hayati ve kıymetli görür. İktidar ve muhalefeti ile tüm toplumsal kesimlerin de sorunların çözümü konusunda bu demokratik yaklaşıma sahip olmaları beklentisi içindeyiz” denildi. ‘Çaresizlik göstergesi’ Anadolu Ajansı’nın haberi servis ediş biçiminin eleştirildiği açıklamada, “İktidarın bir ajansı olarak çalışan AA’nın sorumsuz tutumu, basın ahlakının siyasal çıkarlar için nasıl ayaklar altına alındığını göstermek açısından ibretliktir. AA’nın tutumu İmralı’daki hukuk güvensizliğinin ve ihlalinin bir ispatıdır. Savcılığın ve idarenin sorumluluğundaki bir metnin muhataplarına henüz ulaşmışken, AA’ya sızdırılmış olması 20 yıllık hukuk ve ahlak dışılığın da ispatıdır. Demokratik kamuoyu asıl bu keyfiliğe odaklanmalıdır. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AA’ya etik dışı bir şekilde sızdırılan bu metin üzerinden partimizi ve Sayın Öcalan’ı karşı karşıya getirmeye çalışması, siyasette ne kadar pragmatist davrandığını ve çaresiz kaldığını da göstermektedir” ifadelerine yer verildi. HDP’nin Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki kutuplaşma siyasetinde taraf olmadığı kaydedilen açıklamada şöyle denildi: “Seçim öncesi sürece damgasını vuran kibirli ve üstenci dil yerine, çatışmacı ve kutuplaştırıcı bir siyaset tarzı yerine, ikna edici bir dili ve demokratik siyaset tarzını egemen kılmak, sorunları demokratik müzakere yöntemleriyle çözmek, demokratik bir uzlaşma kültürünü geliştirmeye çalışmak yeni bir siyasi iklimin de başlangıç adımı olacaktır. HDP’nin ‘üçüncü yol’ diye ifade ettiği demokrasi yoludur, barış yoludur. HDP olarak izlediğimiz politik strateji ve taktiklerle, güç kazandıkça oligarşik bir karaktere bürünen AKP iktidarını zayıflatarak demokratik değerlere dönmesini sağlamaya çalışmakdır. Öcalan da, HDP de demokratik siyaset tarzında ısrarcıdır ve Türkiye’nin siyasi ve toplumsal sorunlarının çözümünü güncel bir gelişme olan sadece İstanbul seçimlerine indirgenmeyecek tarzda ele alınmasını önermektedir. HDP’nin İstanbul seçimine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu değildir.” l İç Politika Temelli: 31 Mart’taki stratejimiz 23 haziran’da DA geçerli İstanbul’da seçim çalışmalarını sürdüren Sezai Temelli gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Temelli, “23 Haziran’da İmamoğlu’na oy vermeye davet ediyor musunuz” sorusuna “23 Haziran seçimine ilişkin Pervin başkanla beraber bir açıklamamız oldu. 23 Haziran’a giderken de 31 Mart’a giderken de ortaya koyduğumuz strateji nettir. Biz stratejik bir oy kullanıyoruz. Demokrasi cephesine çağrı yapıyoruz. Oylarımızı kişilere, şahıslara, partilere vermiyoruz. Bu bir demokrasi referandumudur. Demokrasinin önünde duran AKPMHP blokuna karşı gücümüzü göstereceğiz. Asla geri adım atmayacağız. 24 Haziran’ın başlangıcı 23 Haziran’daki güçle belli olacaktır” dedi. DEMİRTAŞ: Sandığa daha kararlı gidin HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gazeteci Ferhat Çelik’in sorularını yanıtladı. İstanbul’da YSK eliyle seçmen iradesinin gasp edildiğini belirten Demirtaş, “Ben 23 Haziran’da HDP seçmeninin çok daha kararlı bir şekilde, daha yüksek bir katılımla sandığa gideceğini düşünüyorum. İstanbul’daki yurttaşların bu defa bağırlarına taş basmadan, kendi iradelerini ve haklarını koruyacaklarına inanıyorum. HDP başta olmak üzere demokrasi güçlerinin ciddi bir şekilde ve bugüne kadar görülmemiş derinlikte demokrasi mücadelesine, demokratik siyasete hazırlanması gerekir” dedi. Kendisinin tahliye edileceği ve Öcalan ile görüşmeler yoluyla HDP’nin İstanbul’da strateji değiştireceği yönündeki soruya Demirtaş, “Pazarlık iddiaları tümüyle manipülatif, tümüyle dayanaksız iddialardır” yanıtını verdi. l İç Politika Ahmet Türk: İrade halkındır Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, HDP’nin seçim çalışmalarına destek vermek için İstanbul’a geldi. HDP’nin düzenlediği kahvaltıda aydın, akademisyen ve iş insanlarıyla bir araya gelen Türk, “Biz bu seçimlerde demokrasi tarafıyız. Haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme karşı bir duruşu gösteriyoruz. Biz rengimizi ortaya koyuyoruz. İnanıyorum ki halkımız tercihini demokrasiden yana yapacak, hukuktan, adaletten yana yapacak. Bu konuda fazla tartışmanın anlamı yok. İrade halkındır. Halkımız özgür iradesi ile sandık başına gidecektir ve bunun demokrasiden yana olacağından eminim” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle