18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 9 MAYIS 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı İmamoğlu Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: İBB’de büyük Görevim boyutlarda israf tespit ettiklerini anlatan İmamoğlu, yürüteceği kampanyaya geçici olarak ilişkin bilgiler paylaştı. İmamoğlu, ‘Coşkuyla İstanbul’u gezeceğim. elimden Mağduriyetimizi anlatacağız. Ne yapacağımızı, daha önce anlattığımız projelerimizi alındı tekrarlayacağız ve aynı zamanda bunun bir demokrasi mücadelesi olduğunu hissettireceğiz’ Vedat ARIK dedi. HAZAL OCAK İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, “Akıl tutulmasına uğramış 7 kişinin aldığı hukuktan uzak kararı” kabul etmediğini söyledi. YSK’nin iptal kararını duyunca kendi adına değil, Türkiye’nin demokrasi mücadelesine “saplanan hançer” nedeniyle üzüldüğünü vurgulayan İmamoğlu, “Türkiye demokrasisine ihanet ettiler, hançer sapladılar ama 16 milyon İstanbullu demokrasi seferberliği ortaya koyarak bunu tedavi edecek” dedi. İBB’de büyük oranda israf tespit ettiklerini açıklayan İmamoğlu, seçim öncesi yaptığı “kişilere, vakıflara, cemaatlere değil halka hizmet edeceğiz” açıklamasının birilerinin işine gelmediğini vurguladı. İmamoğlu, İBB’de geçirdiği 19 günü, YSK’nin iptal kararını ve atacağı adımları Cumhuriyet’e anlattı: İsraf tespit ettik n İBB’de 19 gün geçirdiniz? Bu süreçte sizi en çok etkileyen ne oldu? Aslında büyükşehir belediyesinde beni en çok etkileyen israfla ilgili tespitlerimiz oldu. Bütünüyle baktığınızda bütüncül yapıda tasarruf tedbirlerinin çok yoğun bir şekilde alındığı takdirde İstanbullunun lehine inanılmaz bir bütçe oluşacağını hissettim. Bu duygu bir yandan da beni üzdü açıkçası. İstanbul Büyükşehir Belediyesi değerlerinin çok sağlıklı yönetilmediğini tespit ettim. Bir boyutuyla bu, bir başka boyutuyla da İBB’deki kadronun bize dönük korkutulduğunu, ürkütüldüğünü hissettim ama bunu çok hızlı giderebileceğimizi de gördüm açıkcası. Biz hiç kimsenin ekmeğine dokunmayacağımızı, işini iyi yaptığı takdirde süreçte aktif rol alabileceğini hissettireceğimizi anlattık herkese. Bir de böyle ürkmüş ve korkutulmuş bir kadroyu açıkçası gördük. n İsrafa örnek verebilir misiniz? Bunu tabii çok geniş boyutlarıyla arkadaşlarımla tespit edip, ayrıca paylaşacağız. Ama yani en basitinden bir belediye başkanının araçlarından tutun da dışarıya tahsis edilmiş birçok araca varıncaya kadar birçok konu var. Bütünüyle bu konularla alakalı geniş bir açıklamamız olacak. n “Kişilere, kurumlara, partilere, derneklere, vakıflara, cemaatlere hizmet işi bitti” demiştiniz. İBB’de bu konuyla ilgili yapılan harcamaları ve miktarını tespit edebildiniz mi? Tabi buna 19 günün yetmesi mümkün değil. Mevcut kadro yapısında bunu engelleyen kanallar da vardı. Buna zaman gerekiyordu ama benim burada vermiş olduğum mesaj çok net aslında: 16 milyon insana hizmet etmek. Iskala mayalım. Kişilere, kurumlara, partilere, derneklere, vakıflara, cemaatlere diye geniş kapsamlı bir sıralama yaptım aslında ve bu sıralama herkesin işine gelmedi. Bir cemaatin ferdi ise bile onun bile işine gelmedi. Çünkü burada taraf olmak var. Yani ona kim biat ediyorsa ona katkı sunmak var, diğerini yok saymak var. Biz de diyoruz ki “hayır kardeşim”. Yani bu şehrin insanlarına, tümüne eşit anlayışta hizmet edebilmek. Anlattığımız şey bu. n CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘seçimin iptali’ için ısrar noktasına taşıyanlar, ‘İstanbul’un rantını yiyen yakın çevresi” açıklamasına katılıyor musunuz? Tespitlerimiz elbette var. Bu tespitlerimiz netleştikçe boyutu nedir, kimdir, bunları toplumla paylaşmaktan da çekinmeyiz. Genel başkanımız demişse mutlak somut tespitleri vardır. n YSK’nin seçim iptali kararını duyduğunuzda ilk ne hissettiniz? Elbette üzüldüm ama bu şahsım adına bir üzüntü değildi. Ülkemin demokrasi mücadelesine dönük bir üzüntüydü. Zerre kadar şahsım adına üzülmedim. Tam aksine bu sürecin uzadıkça kendi karakterimi topluma anlatma fırsatımın doğduğunun farkındaydım. Sevginin büyüdüğünün farkındaydım. İnanılmaz bir sevgi ve saygı yaşadım. Hâlâ da yaşıyorum. Bu olağanüstü bir şey. Dolayısıyla benim şahsım adına üzüntü duyulacak bir şeyim yok ama Türkiye demokrasisine ihanet etmişlerdir. Türkiye demokrasisine büyük bir sıkıntı vermişlerdir, hançer saplamışlar dır. Bu bağlamda üzüntüm var ama bunu da tedavi edecek, demokrasi seferberliği ortaya koyacak bir anlayışla biz ve 16 milyon İstanbul insanı var. n “Her şey çok güzel olacak” cümlesini söyleyen gençle iletişime geçtiniz mi? Tabii tabi kaç defa. Berkay’la tanışıyoruz. Sadece o gün değil, her zaman yanımızda. Pazar günü en son İstanbul Gönüllüleri toplantısında yine oradaydı. Pırıl pırıl, inaçlı bir güzel kardeşim benim. Evladımız... Genç, pırıl pırıl bir insan. İstanbul onun gibi yüz binlerce gençle dolu. Onların inancı bizi ayakta tutuyor. Kesinlikle her şey çok güzel olacak. Sandığa destek bekliyorum n İstanbulluya nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Bu sürece katılmalarını, bu sürecin bir demokrasi mücadelesi olduğunu ama aynı zamanda İstanbul’un ye İmamoğlu, Hazal Ocak’a başlatacağı kampanyayı anlattı. rel seçimi olduğunu unutmamaları gerektiğini söylüyorum. Bu süreçle ilgili sokaklara çıkmak, protesto etmek doğru bir anlayış değil. Bu süreçte tam tersine bizim anlayışımızı komşusuna anlatmak, iş arkadaşına anlatmak, doğru bir yaklaşım ve bu yaklaşımla beraber güler yüzlü bir şekilde sıcaklığımızı, samimiyetimizi ve herkese eşit duruşumuzu ifade etmelerini, bunu yaşatmalarını istiyorum. İstanbullu aynı zamanda böyle bir sürecin olgunlaşmasıyla beraber sandık günü olağanüstü bir katılımla destek sunmalarını bekliyorum. Yani aslında toplumsal bütünlük içerisinde bahsettiğim demokrasi seferberliğinin çok önemli bir ferdi olmasını bekliyorum bütün İstanbullulardan. n Önümüzdeki süreç nasıl ilerleyecek? Kampanyamıza başlayacağız. Ben bütün İstanbul’u seçilmiş belediye baş kanı olarak gezeceğim. Çünkü ben İstanbul’un belediye başkanıyım. Yedi kişinin hukuktan uzak, akıl tutulmasına uğramış o yedi kişinin almış olduğu kararı vicdanımda asla kabul etmiyorum. Toplumun vicdanının da kabul etmediğini biliyorum. Dolayısıyla coşkuyla İstanbul’u gezeceğim. Mağduriyetimizi anlatacağız. İstanbul’a ne yapacağımızı, daha önce anlattığımız projelerimizi tekrarlayacağız ve aynı zamanda bunun bir demokrasi mücadelesi olduğunu hissettireceğiz ve 23 Haziran’da inşallah tekrar Türkiye’yi demokrasi kavramlarıyla buluşmasını sağlayacak neticeyi hep birlikte elde edeceğiz. n Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Her şey çok güzel olacak. Küçük beyinleri biliyorum n İBB sosyal medya hesabından sizin tweet’lerinizin silinmesini ve hesabınızın takipten çıkarılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence nezaketsiz, işte o kişiye hizmet eden ama 16 milyon insana hizmet etmeyen aklı kıt insanların refleksi bu. Biz halbuki tam özgün, insanına hizmet eden... Biz mesela orada hiç kimseyi silmedik takipten veya işte hiçbir ayrıştırıcı kavrama hizmet etmedik. Bunlar küçük akılların yapacağı şeyler ama ben o küçük beyinleri tanıyorum. Bir 10, 15 kişiyi geçmez büyükşehir belediyesinde. Küçük be yinleri biliyorum, tanıyorum kimler olduklarını... n İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın İBB’ye kayyım olarak atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kaybettiğim bir seçim yok. Sadece görevim geçici olarak elimden alındığı için ondan sonraki bürokrasi ile ilgili verilen kararları çok da önemsemiyorum. n İBB çalışanlarına söylemek istediğiniz bir şey var mı? Benim büyükşehir belediyesi çalışanlarıyla hiçbir sorunum olmaz. Onlar yine ekmeklerini kazanmaya devam ederler. İstanbul’a hizmet ettikleri sürece başımızın üzerinde yeri olacaktır. Bu mesajlarımız değişmedi, değişmeyecek. Tam aksine onları kucaklayan, onları insan yerine koyan bir yönetim olacağız biz. Şu anki yönetim onları insan yerine koymuyor. Kendisine hizmet ediyorsa insan, kendisine hizmet etmiyorsa “hadi kapı şurada” diyecek insanlar yönetiyor. Biz ise tam tersine alınterini, birikimini ve yeteneğini bu şehrin insanlarına hizmet etme yönünde ortaya koyan herkesin başımızın tacı olduğunu söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Elvan ailesinin Adalete açızferyadı: SEYHAN AVŞAR Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 gün boyunca yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin polis F.D’nin tutuksuz yargılandığı davanın 12. celsesi dün görüldü. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık polis F.D., Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları duruşmada hazır bulundu. Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, anne Gülsüm Elvan ile çok sayıda kişi de duruşmayı izledi. Mahkeme başkanı 10 Nisan’da Berkin Elvan’ın vurulduğu yerde yapılan keşif raporunun hazır olmadığını ve önceki duruşma tanık olarak dinlenilmesine karar verilen polislerin de duruşmaya gelmediğini aktardı. Mahkeme heyeti, keşif raporunun hazırlanması için bilirkişiye ek süre süre vererek duruşmayı 19 Haziran’a erteledi. Duruşmanın ardından Elvan ailesi ve avukatları adliye binası önünde basın açıklaması yaptı. Baba Sami Elvan tanık polislerin duruşmaya gelmediğine dikkat çekerek “19 Haziran’a yine burada olacağız. Raporun sonucunu bekleyeceğiz. Biz hukuka, adalete açız. Sadece Elvan ailesi değil, bütün toplum adalete aç. İşte İstanbul seçimlerini gördük. İşte bizim mahkeme sonu cunu da öyle uzatıyorlar. Zaman her şeyin ilacı. Ama gidiciler. Artık bunların sonunun geldiğini düşünüyorum. Umarım en kısa zamanda hak yerini, adalet yerini bulur” dedi. Anne Gülsüm Elvan ise Anneler Günü’nün yaklaştığını anımsatarak şu ifadeleri kullandı: “Anneler günü yaklaşıyor. Çok güzel hediyeler veriyorlar bizlere de. Ben adliyelerde kaç senedir sürünüyorum. Emir vererek çocuğumu vurdurdu. Beni meydanlarda yuhalattı. Şimdi benim mi Anneler Günü’mü kutluyor? O kadar katledilen çocuklar var ki. Onların hangisinin ailesinin Anneler Günü’nü kutluyor. Bize öyle güzel Anneler Günü hediyesi verildi ki. İnanıyorum ki bu adalet gelecek.” l İSTANBUL Türkiye’yi çöktürme kararı, YSK, iktidar, Kuvvetler Birliği ve Einstein Hepimiz YSK’ye yükleniyoruz. Onların, ülkenin 70 yıldır en azından seçimlerde hakemlik yapma istikrarını sürdürmekten vazgeçip iktidarın siyasi aletine dönüşmesine veryansın ediyoruz. Şüphesiz ki doğru, eleştiriler sonuna kadar haklı.. Bu kararın altına evet imzası atanlara yargıç demek beyhude olur, daha çok iktidarın yargıç kılığıkılıfıcübbesi altında YSK’ye sokuşturduğu siyasi kişiler diyebiliriz ancak. Bu sokuşturma sadece YSK’de olsa.. Yargıda da AKP’nin siyasi cellatları diyebileceğimiz diziyle insanı var. Buna, devleti bütünüyle AKP’leştirme, partileştirme, iktidarın borazanı kılma diyoruz.   Anıtsal emir  Bu nedenle “kuvvetler ayrılığı”, demokrasinin, siyasi yönetim için vazgeçilmez, anıtsal bir emridir. Bugün devletin tüm temel idari yönetimleri AKP’lidir. Tek bir bağımsız vali, kaymakam vb. var mıdır bilemem. Varsa bile istisnalardandır. Normal düzende, kuvvetler ayrılığının olduğu siyasi yönetimlerde, iktidara gelen siyasi partiler şüphesiz ki devlet aygıtını kullanarak ülkeyi yönetir, ama devlet aygıtını yönetenler, yasalara bağlıdır; iktidarın tercihleri konusunda yasaları eğip bükmezler, bükemezler, yasal olmayan emirlere uymazlar. İster vali, ister yargıç vb. olsun. Ama otoriter rejimler, diktatörler, Kuvvetler Birliğini ister ve kurarlar. Böylece istemedikleri bir duruma devlet aygıtıyla hemen müdahale ederler. Einstein kadar doğru  Yerel seçimlerde yaşadığımızın özeti budur. Bu özet, ebedi ve ezeli şablonun geçerliliğini ve kullanışlığını yeniden ve yeniden hayatça doğruluyor. Kuvvetler Birliğinin yol açtığı bu durum, Einstein’ın 100 kez doğrulanan Görelilik Kuramı, Darwin’in Evrim Olgusu kadar kanıtlanmış bir doğrudur. Kuvvetler Birliğinde yaşananları yaşıyoruz, ama buzdağının henüz dokuzda biri ortadadır, 9’u ise su yüzüne çıkmayı beklemektedir. Otorite, iktidar tehlikeye girdiği süreç içinde, bir buzdağının altını da adım adım su yüzüne çıkartacaktır. Karakterinden gelen, “elinde olmayan” kaçınılmaz sonuç olarak.. Belkemik sıfırlandı  YSK sürekli iktidarda kalmanın “garantisi”dir, iktidar için. YSK’nin yıllar içinde seçimden seçime dayanacağı hiçbir ilkesi, yasası kalmamıştır. Bağlı olduğu yasaları sürekli ezmekte, çiğnemekte, eğip bükmekte ve iktidar lehine durumlar yaratmaktadır. Mesela 2014 seçimlerinde Sadi Güven şöyle diyordu: “Kesinleşmiş seçmen listelerinin yeniden incelenmesi mümkün değildir. Mazbatanın iptali istenemez.. Yolsuzluk tespit edilirse, seçim yenilenmez.. yolsuzluk yapanlar ceza mahkemesinde yargılanır.” Cumhurbaşkanlığı seçiminde damgasız oyların geçerliliğini, iktidarın lehine yorumlamıştır. Muhalefetin itirazlarını hep reddetmiştir. 6 Mayıs kararları ise, YSK’nin hiçbir belkemiğinin kalmadığının, olmadığının, tam bir iktidar aracı ve tek görevinin iktidarı orada tutmak olduğunun kanıtlarıdır. Geçmiş olsun. ‘Seçim kaybetmeyeceğim’  İktidar bu destek yapısının 6 Mayıs kararını, geçen aralık ayında çıkarttığı yasa ile, 6 YSK üyesinin görevini, anayasaya yasalara aykırı olarak 1 yıl uzatmakla hazırladı! Bilerek ve isteyerek. Anayasa mahkemesi bile kendi varlık nedeni olan anayasaya aykırı bu karara itirazları reddetti! (Seçim yasalarında değişiklik, seçimlere bir yıldan az süre varsa uygulanmaz). Kemal Göktaş, seçimleri iptal kararı verenlerden 5’inin, yasayla görev süresi uzatılanlar olduğunu yazdı. İktidar “asla seçim kaybetmeyeceğim” kararında ve bunu da siyasi yargıçlarıyla gerçekleştiriyor. 23 Haziran’da İstanbul halkı ve tüm Türkiye, kendisine dayatılan bu zor oyunu bozabilir, milletin gücünü bütünüyle, yasal olarak, tüm vicdanları harekete geçirerek bozar, yırtar, atar. İktidarın büyük bir devlet gücü ve trilyon parasal gücü var. Milletin de vicdanı.. Kendisi, varoluşu.. Bu güç harekete geçerse zor oyun bozulur, yargıç devleti falan.. ‘Yer kapatma’ SOHBETİ Bilal Erdoğan’ın talebiyle haberlere erişim engeli Beyoğlu Belediye Başkanı AKP’li Haydar Ali Yıldız ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın 2014 yılında Okmeydanı’ndaki Okçular Tekkesi’nde mikrofonlarını açık unutunca ortaya çıkan ‘yer kapatma’ sohbetine ilişkin haberlere, Bilal Erdoğan’ın talebi üzerine erişim engeli getirildi. Basına yansıyan videoda Yıldız’ın Erdoğan’a kentsel dönüşümü hatırlatarak “Bakalım şu dönüşümden de birkaç şey kalırsa bize” dediği görülmüş, Erdoğan da, “Projede var değil mi?” diye sormuştu. Yıldız ise, “Olmasa da bir iki yer bina olarak aldık mı yeter bize” cevabını vermişti. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle