17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 16 MAYIS 2019 PERŞEMBE kültür 72. Cannes Film Festivali‘Nden notlar Ekseni kayanEDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK TASARIM:ŞÜKRANİŞCAN dünyanın geleceği... Bol ışıklı bir alacakaranlık ya da gölgeli bir aydınlık düşünün. Güneşin donuklaştığı, ayın güneşle yarıştığı, pusulasını yitirmiş bir dünyayı gözünüzde canlandırmak, bugün hiç de zor olmasa gerek... Jim Jarmusch’un kamerası işte böylesine farklı bir ışık yakalamış. “The Dead Don’t Die’’, temelde kara mizahla yoğrulmuş bir zombi filmi. Şaşırtan, acı acı güldüren, bir o kadar da düşündüren bir politik taşlama... Aslında, mantık dışı ya da gerçeküstü dediğimiz, “bu kadarı da olmaz artık’’ dedirten türden toplumsal, politik ya da ekonomik saçmalıklara, küresel düzeyde o kadar alıştık, daha doğrusu o kadar alıştırıldık ki, çevre düşmanı politikalar sonunda kutupları çatlayan yerküremizin yörüngesinden çıkmasına, böylece tüm dengelerin altüst olmasına ve ölülerin topluca dirilmesine neden inanmıyalım ki?.. Bill Murray, Tilda Swinton ve Chloë Sevigny yanında, Jim Jarmusch’un sadık oyuncularından Adam Driver’ın canlandırdığı, sakin ve gerçekçi tavrı gerisinde alabildiğine umutsuz polis memuru karak terin sık sık vurguladığı gibi, “bu işin sonu kötü olacak!...’’ Driver’ın, her şeye karşın küçük bir umut ışığı yakar gibi gözüken, “senaryoyu okudum ama nasıl noktalanacağını tam olarak bilemiyorum’’ sözleri, aslında daha koyu bir karamsarlığın “The Dead Don’t Die’’ filminin oyuncuları bir arada. izlerini taşımakta. En kötümser öngörülerin bile yetersiz kalabileceği noktaya yaklaşıyor olabiliriz!... Bağımsız Amerikan sinemasının başına buyruk hırçın çocuğu Jim Jarmusch (1953), Altın Palmiye alabilecek kadar özgün bir başyapıt imzalayamamış. Bu anlamlı, eğlendirici güzel açılış filmi, tüketim toplumunu ve vahşi küreselleşmeyi, başta Trump ol mak üzere, milliyetçi politikalar güden, çevre kirlenmesini ya da iklim değişikliğini umursamayan tüm politikacıları incelikli bir dille eleştirirken, beklediğimiz çarpıcı bütünlüğe, ne yazık ki ulaşamıyor... Bu arada, Jarmusch’un baş asistanının Atillâ Salih Yücer olduğu bilgisini aktararak, bir nebze “milliyetçi’’ küçük bir not da düşelim... Monet’nin tablosu Armağan MelisaREKORKIRDI Her yıl bir öykücüye verilen 65. Sait Kesmez’in oldu FaikHikâye Armağanı’nı, yazar ‘Nohut Oda’ adlı kitabıyla aldı. Ressam Claude Monet’nin Les Meules (Saman Yığınları) adlı tablosu New York’taki açık artırmada 110.7 milyon dolarlık rekor fiyata satıldı. Müzayede evi, sanatçının açık artırmada 100 bin dolarlık eşiği geçmesiyle empresyonist resmin kırdığı ilk dünya müzayede rekoru olduğunu söyledi. Komedyen Conway yaşamını yitirdi ABD’li komedyen Tim Conway, 85 yaşında Los Angeles’taki evinde hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti. CBS televizyonunda 19671978 yılları arasında yayımlanan “The Carol Burnett Show” ile yıldızı parlayan ve 4 Emmy Ödüllü Tim Conway bir süredir tedavi görüyordu. 1960’ların II. Dünya Savaşı durum komedisi McHale’nin Donanması’nda beceriksiz Ensign Parker’ı canlandırdı, 1970’li yılların çeşitliliği ve eskiz komedi programı olan Carol Burnett Show’da başrol oynadı ve Dorf dizi komedi filmlerinde başkarakter oldu. GÜLÇİN GÜLAN Sait Faik Abasıyanık anısına her yıl bir öykücüye verilen Sait Faik Hikâye Armağanı’nın 65.’si, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve Darüşşafaka Cemiyeti işbirliğiyle 14 Mayıs Salı günü düzenlenen törende Melisa Kesmez’e verildi. Törenin açılış konuşmasını yapan İş Kültür Yayınlar Genel Müdürü Ahmet Salcan, 62 kitabın başvurduğu armağanı jürinin, “Nohut Oda” adlı kitabıyla Melisa Kesmez’e, “İnsan ilişkilerinin karmaşıklığını, sarıp sarmalayan sıcaklığını ve nefessiz bırakan boğuntusunu telaşsız, duru bir üslupla anlatmayı başarmıştır” gerekçesiyle verdiğini açıkladı. Darüşşafa Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M.Tayfun Öktem ise, “Bu armağanı layık görülmüş her bir ya zarın edebiyatımız için kilometre taşı olduğunu görmenin ve vasiyeti 1964’ten beri yerine getirmenin gururunu yaşıyoruz. Sait Faik Müzesi ve Hikâye Armağanı Darüşşafaka’nın bağışçılarına duyduğu vefanın simgesi, sürdürülebilirliliğin kanıtıdır” diyerek yazarı kutladı, jüriye ve Salcan’a teşekkür ederek Sait Faik’i mihnetle, saygıyla andı. 65. Sait Faik Hikâye Armağanı Melisa Kesmez’e Doğan Hızlan tarafından verildi. Hızlan, “Daha büyük okur kitlesine ulaşmasını sağlayacak olan ödüllerin genç kuşağa verilmesini düşünüyorum. Onun için jüri başkanı olarak tabii mutluyum” diyerek Kesmez’i kutladı. Kesmez ise, “İsmimin, öykülerini okuyarak büyüdüğüm, yazı dünyasına hayran olduğum Sait Faik Abasıyanık ile aynı cümlede yan yana gelmiş olması, tek başına bu bile, müthiş bir mutluluk. Bir sürü şeye, en çok da insana olan inancımı yitirmekte olduğum, umudumu korumakta epey zorlandığım günlerde böyle bir ödül almak, benim için çok şey demek. Beri yandan, dedikleri gibi “her şey çok güzel olacak” mı bilmiyorum, bu konuda hâlâ pek iyimser olduğumu söyleyemem ama okumaya, yazmaya, çalışmaya, üretmeye, iyi olanı yaymaya, savunmaya, kendimiz kalmaya, incelikten ödün vermeden direnmeye devam etmekten başka çaremizin olmadığını biliyorum” diyerek öykülerini böyle anlamlı bir ödüle layık gören, sayesinde gönendiği, umutlandığı jüriye çok teşekkür etti. Törene aralarında jüri üyeleri Nursel Duruel, Murat Gülsoy, Metin Celâl’in de olduğu çok sayıda yazar, yayıncı, gazeteci ile Darüşşafakalılar ve Burgaz Adalılar katıldı. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın yenilenleri arasındaydı. Bu yüzden İstanbul, İngiliz işgali altına girmişti. Sirkeci Garı açıklarında denizde de aramalar yapılıyor, direnişçilere göz açtırılmıyordu. Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa’yı “yola çıkmayın işgal kuvvetlerinin bir torpidosu sizi takip ediyor” diye uyarsa da o, Beşiktaş İskelesi’nden bir motora bindi, Kız Kulesi açıklarında bekleyen vapura geçti. Evet, 100 yıl önce bugün, 16 Mayıs’ta Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru’yla Samsun’a doğru yola çıktı. İsmail Hakkı Bey’in kullandığı Bandırma Vapuru’nda 18 askerle, Karadeniz’in dalgalarıyla boğuşarak, üç gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastı. Bu ilk adımla Milli Mücadele meşalesini yakıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin de temellerini atıyordu. Yıllar sonra 15 Ekim 1927’de TBMM’de, 36 saat süren Söylev’ine şöyle başlayacaktı: “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş koşulları ağır bir ‘Ateşkes Anlaşması’ imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda.” İşte Mus mız. Tek Adam, tafa Kemal, İkinci Adam, yorgun ve Menderes’in Dra yoksul bir du mı, Enver Paşa rumda olan kitapları belgesel bir ülkede, roman niteliğinde İstanbul’dan, dir. Suyu Arayan İzmir’den Adam, bu dizinin yurdun her köşesinden düşmanı kovdu, “geldikleri gibi İlk adımın 100. yıldönümünde ilk kitabıdır. Kurtuluşun öyküsünü anlatan en güzel kitaplardan biridir. Yazarı Aydemir, giderler” de sıra dışı bir yaşam mişti, gittiler. sürdü. Yaşamını Ülke kurtuldu. Bir devrim gerçekleş kitaplaştırdı ve bunu “otobiyografik bir tirdi. Alev Coşkun, dün gazetemizde roman” çerçevesinde başarıyla yaptı. başlayan “Adım Adım 19 Mayıs” yazı Yaşam öyküsünü birinci tekil kişi olarak dizisinde bunu bilinmeyen yönleriyle ve yazarken asıl Mustafa Kemal’in olağa belgelerle anlatıyor. Kuvayı Milliye’nin nüstü yaşamını anlattı. Kuruluşu (Kırmızıkedi Yayınları) adlı yeni Aydemir’in babası Selanik, anne kitabında da daha geniş ve ayrıntılı ola si Bulgar göçmenidir. 1877 yılında rak ele alıyor. Edirne’ye yerleşmişler, on yıl son İstanbul Erzincan ra Şevket Süreyya dünyaya gelir. Çocukluğu burada geçer. Muallim arası 40 gündü Kurtuluş kolay olmadı. Şevket Süreyya Aydemir, Türk tarihinin önde gelen kişileri için yaptığı biyografik çalışmalarıyla tanınan bir yazarı Mektebi’nde okurken ısrarla yaptığı başvurular sonucunda, henüz 18 yaşında gönüllü olarak askere alınır (1915). İstanbul’a gönderilir. Bir süre Anadolu yakasında kalır, üç arkadaş olarak Kafkas Cephesine sevk edilirler. Oraya ulaşmak için önce trenle Ulukışla’ya giderler. Buradan yürüyerek Kayseri’ye ulaşırlar. Ne var ki bir türlü de Erzincan’a, cepheye gidemezler. Çünkü bir araba koluna verileceklerdir, o da bulunamaz. Sonra menzil kumandanı şehrin pazarına baskın yaparak, eşekle pazara gelenlerin eşeklerine el koyar. Yazara verilen sırtı yara bere içinde bir eşektir. Sahibi de ihtiyar bir köylüdür. Vermek istemez. Yazarla birlikte o da yola koyulur. Yazar ona savaş gerçeğini anlatınca, çok duygulanır, bu kez ağlayarak eşeğini gönüllü olarak verir. Sonunda 40 günde ancak Erzincan’a ulaşırlar. İşte Milli Mücadele bu koşullarda kazanılmıştır. Bu savaşımın başkahramanı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onu ve katkısı olan tüm kahramanları minnet ve şükranla anıyorum. 1919’un 100. yıl logosuna onun portresi konmasa da o hepimizin kalbindedir. Adı mücevher taşlara yazılmış, Kuvayı Milliye ruhu, çağdaş kimliği Türkiye’yi aydınlatmaktadır. 19 Mayıs’ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabul edilmesi de boşuna değildir. Çünkü Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni gençliğe emanet eder. 19 Mayıs’ın 100. yıldönümünü ve bayramımızı gönülden kutluyorum! TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yaşlı Zev’in acıklı hikÂyesi... Yönetmen Atom Egoyan’ın filmi “Hatırla” bu ak şam 21.30’da TRT 2’de gös terilecek. Fil min başrolleri ni Christopher Plummer, Mar tin Landau, De an Norris ve Bruno Ganz üst leniyor. Hafızası ile ilgili sorunlar yaşayan yaşlı Zev’in acık lı hikâyesini anlatan film bir dramı temel alıyor. Zev, 70 yıl önce Amerika’da sah te bir kimlikle yaşayan Nazi bekçisinin, ai lesini katlettiğini keşfediyor. Tüm zorluk lara rağmen Zev, bakım evindeki yaşlı ar kadaşı Max’in de yardımıyla çok gecikmiş olan adaletin sağlanmasını görev ediniyor. TRT 2 21.30 YAYIN AKIŞI FOX 07.15 İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat 10.00 Çağla ile Yeni Bir Gün 12.15 Şevkat Yerimdar 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal ile FOX Ana Haber 20.00 Nadide Hayat 23.30 Bir Aile Hikayesi 09.00 Can Ataklı İle Gün Başlıyor 10.00 Haber 10 11.00 Tele Ekonomi 12.00 Haber 12 17.00 Dikaçı 18.00 Tele Ekonomi 19.00 Ana Haber 20.05 18 Dakika 20.30 Kulis 21.00 Türkiye’nin Gündemi 23.00 Gün Bitiyor 00.30 18 Dakika 01.00 Kulis 08.45 Günün Ekonomisi 09.00 Parametre 10.00 10’dan Sonrası 13.00 Bugün 15.00 Günlük 16.15 Afiş 17.00 Günlük 18.00 CNN Türk Gazete 19.00 Ana Haber 21.00 Gece Görüşü 23.00 Günün Sonu 01.00 Gece Haberleri 08.10 Uyan Türkiye 10.00 Canlı Performans 11.10 Film 12.40 Klip Saati 13.00 Gün Ortası Haber 13.30 Çizgi Film 15.00 Günün Getirdikleri 16.00 Çevre Dosyası 17.00 Yereli Yönetenler 18.30 Ana Haber 21.00 Hakikatin İzinde 22.00 Muhabbet Bağı 10.30 Anjelika Akbar İle Sesler 11.30 Sarayın Lezzetleri 13.30 Tarihin Ruhu 14.30 Aykut Köksal İle Mimarlık Söyleşileri 17.30 Konsere Davet 20.00 Belgesel . Beynin Sırları 6 21.30 Yabancı Sinema ‘Hatırla’ 23.30 Felsefe Söyleşileri 11.00 Dünya Tarihinin Dönüm Noktaları 13.55 Ucuz Hayatlar 16.15 Su Savaşları 17.40 Buna Değer 18.00 Savaşın Efsaneleri 20.50 En Tehlikeli Okul Yolları 21.40 Bir Dünya Yaşam 22.35 Mavi Dünya 23.00 Müslüman Gibi Yaşamak 09.00 Haber Merkezi 09.25 NTV Ekonomi Geri Sayım 12.30 NTV Ekonomi Piyasa Ekranı 13.55 Piyasa Ekranı 16.55 Paranın Nabzı 18.55 Piyasa Ekranı 19.00 Akşam Haberleri 19.05 Bana Söz Ver 20.00 Ana Haber 21.00 Yakın Plan 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Televizyon Gazetesi 15.00 Ege Gündemi 16.00 Nasıl Yani 17.30 Söz ve Işık 18.30 Ana Haber 19.30 Ramazan Sohbetleri 20.00 Yeni Dünya 21.00 İşin Aslı 23.00 Gece Görüşü NATIONAL 08.47 Ahmak Bilimi 09.10 Zihin Oyunları 10.00 X Jenerasyonu 10.50 Çılgın Tamirciler 11.45 Nazi Mega Yapıları. Amerika’nın Savaşı 12.40 Vahşi Gezegen 13.55 Zihin Oyunları 14.30 X Jenerasyonu 15.47 Ahmak Bilimi 16.15 Çılgın Tamirciler 17.30 Zihin Oyunları 18.05 X Jenerasyonu 19.22 Ahmak Bilimi 20.00 Antik Dünya’nın Mimarları 21.00 Uçak Kazası Raporu 22.00 Araba S.O.S 23.00 Kolombiya Havaalanı 23.50 Free Solo [email protected] Serhat (soldan üçüncü) ve San Marino ekibi Eurovision’da hem yokuz, hem varız Türkiye bir süredir Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmıyor ama bu yıl finale yükselen ülkelerden birini bir Türk sanatçı temsil ediyor. Tel Aviv’de düzenlenen 64. Eurovision Şarkı Yarışması’nda birinci yarı finalde yarışan Serhat önemli bir başarıya imza atarak finale kaldı. San Marino adına yarışan ve final sonrası büyük mutluluk yaşayarak omzunda Türk bayrağıyla tur atan Serhat “Bir zoru başarıp, finale kaldığım için çok mutluyum. ‘Say Na Na Na’ şarkısı ile yarışan şarkıcı 18 Mayıs Cumartesi günü finalin ilk yarısında sahne alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle