24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1324 NİSAN 2019 ÇARŞAMBA Oyuncu arama kriteri: Siyasi olaya karışmamış olsun Son filmi “Aden” 38. İstanbul Film Festivali’nden Mansiyon Ödülü kazanan, sanatçı ve Türkiye İşçi Partisi milletvekili Barış Atay, Twitter hesabından ajanslara atıldığı iddia edilen bir eposta görüntüsü paylaştı. Epostada sinema sektöründen bir yetkili, yakında başlayacak bir sinema filmi çekimleri için “cast çalışması” yapılacağını belirtiyor. Ancak, cast direktörü olduğu ifade edilen kişinin seçilecek oyuncularla ilgili olarak “Kesinlikle herhangi bir siyasi olaya karışmamış olması gerekiyor” demesi dikkat çekiyor. Atay, isim verme den attığı tweet’inde cast direktörünün epostasına karşılık “Yani; mesela kadın dövebilir, taciz edebilir, birini yaralamış olabilir ama siyasi olamaz” dedi. Atay, ayrıca yine isim vermeden epostayı yanıtlayan kişilerin yazdıklarını paylaştı. Sinema sektöründen yetkililerin verdiği cevaplar şöyle: n “Siyasi olaya karışmamış derken neyi kastediyorsunuz? Cast çalışması mı yapıyorsunuz, yoksa bir parti mi kuruyorsunuz, tam olarak anlayamadım... Hangi oyuncularımızı dışlamalıyız, hangi oyuncularımızı dışlamama lıyız tam olarak nasıl karar vereceğim konusunda şahsen ben zorlanabilirim, malum Twitter kullanmak bile siyasal olaylara karışmak sayılabiliyor... Oyuncuları sadece oyunculukları için cast etmediğiniz sürece beni mail listenizden çıkarmanızı rica ediyorum. n “Oyuncuları siyasi olarak kategorize edemeyiz. Lütfen bizi de mail listenizden çıkarın.” n “Umuyorum ki oyuncuları siyasi fikirlerine göre ayıran zihniyet kendi zavallılığının içinde kaybolup gidecek. Zahmet olmayacak ise beni de listenizden çıkarın.” Daha sonra, oyuncu arayan ajans yetkilisinin, gelen tepki epostalarına cevap verdiği bildirildi. Yetkilinin, projenin devlet destekli olduğunu vurgulayarak, ilk attığı epostanın farklı yerlere çekilmemesini istediği ifade edildi. Yetkilinin, “Projenin devlet destekli olması dolayısıyla dikkat ediyorum” dediği ve bu nedenle işi gereği doğru yönlendirmeye çalıştığını söylediği belirtildi. Ayrıca, yetkilinin “Ben de isterim ki her oyuncu iş yapsın, ayrım yapmak gibi bir düşüncem yok” ifadelerini kullandığı paylaşıldı. l Kültür Servisi Ali Cabbar, Hırvatistan’da Ali Cabbar’ın “ELDORADO: A Wor{l}d Game” adlı kişisel sergisi Hırvatistan’ın Split kentindeki Güzel Sanatlar Müzesi’nde açıldı. Sergi, İstanbul’un Dolapdere semtinden hareketle sanatın ve sanatçının soylulaştırma sürecindeki rolünü sorguluyor. Serginin küratörlüğünü Başak Şenova ile Branko Franceschi yapıyor. “Eldorado”, Ali Cabbar’ın son üç yıldır üzerinde çalıştığı uzun dönemli bir proje. Brüksel’de yaşayan sanatçı, İstanbul’daki atölyesinin hemen yanı başındaki Dolapdere’nin geçirdiği kentsel dönüşümü ve sanat alanlarının açılmasıyla bu dönüşümün farklı bir kimlik kazanışını ele alıyor. Sergi Split’te 19 Mayıs’a kadar ziyaret edilebiliyor. l Kültür Servisi Angelika Niescier Akbank Sanat’tan ‘Caz Günü’ne özel... Akbank Sanat, 30 Nisan Uluslararası Caz Günü’nde saat 20.00’de Alman saksafoncu Angelika Niescier ile piyanist ve vokal Selen Gülün’ü ağırlıyor. Nisan ayında Akbank Sanat Caz Günleri’nde ise Lorenzo de Finti Quartet 24 Nisan’da (20.00) sahne alacak. l Kültür Servisi Livaneli’yi etkileyen yazarlar sergisi Dünya açılışı St. Petersburg’ta yapılan “Ara Güler’in Objektifinden Zülfü Livaneli’yi Yetiştiren ve Üzerinde Etkisi Olan Yazarlar” sergisi 30. Uluslararası Ankara Film Festivali kapsamında önceki gün Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açıldı. Açılışa Zülfü Livaneli, Nebil Özgentürk ve Alper Taşdelen katıldı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek “Çok güzel bir sergide bir aradayız. Çok büyük usta Ara Güler’in objektifinden çok büyük ustayı Zülfü Livaneli’yi anlatan bir biyografiyi burada görüyoruz” dedi. Sergi 28 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek. l Kültür Servisi İstanbul edebiyat festivali sona erdi 11. İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali (İTEF) sona erdi. Bu yıl “Dalgakıran Edebiyat” temasıyla gerçekleştirilen festivalin kapanışı, Macaristan’ın önde gelen caz baskontrbas müzisyeni Egri Janos’un konseriyle yapıldı. Festivalde, 33 konuşmacı ve 10 moderatörün katılımıyla 13 söyleşi, “fellowship” programı kapsamında 13 profesyonel buluşma gerçekleştirildi. l AA İş Sanat Konser Salonu, yarın akşam müzik sahnesinin dikkat çeken topluluğu L’Arpeggiata’yı ağırlayacak Zamanda bir müzik köprüsü Geçen yaz Bodrum Müzik Festivali kapsamında bir konser veren ve yarın akşam İş Sanat sah nesinde müzikseverlerle buluşacak olan L’Arpeggiata, barok müzikle ca zı bir arada icra eden özgün bir toplu luk. Bünyesinde hem klasik müzik sa natçılarını hem de caz müzisyenleri ni barındıran topluluk 2000 yılında Christina Pluhar tarafından kuruldu. 17. yüzyılın başlarından, bilinmeyen besteleri repertuvarlarına dahil eden L’Arpeggiata, Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’nun birçok ülkesinde, fes tivallerde ve prestijli konser salon larında performanslar sundu. Top luluk, ayrıca 2012 yılında, Carnegie Hall’ın ilk barok yerleşik topluluğu olma özelliğine de sahip. İş Sanat konseri öncesi grubun ku rucusu Christina Pluhar ile bir söyle şi yaptık. Pluhar, “Biz, “erken dönem müziği” üzerine özelleşmiş bir top luluğuz ve tarihi enstrümanlar kul lanıyoruz. 17. ve 18. yüzyıllardan re pertuvarlar icra ediyoruz. Ancak ay nı zamanda tarihi enstrümanlarımı Christina zı, geleneksel müzik ve caz gibi fark Pluhar lı müzikal temellerden gelen şarkıcı ve müzisyenlerle harmanlamayı da seviyoruz” diyor. n Barok ve erken dönem müziğinin size göre tanımı nedir? Barok müzik (takriben 1600 1750) “erken dönem müziği” olarak adlandırılan, 1200 ve 1900 yılları arasında tarihi enstrümanlarla icra edilen Avrupa klasik müziğinin bir parçasıdır. n Günümüzde erken dönem müziği doğaçlamalarının size göre önemi nedir? Doğaçlama, Avrupa klasik müziği sanatının bir parçasıydı. Ancak 20. yüzyılın başlarında Arnold Schönberg’in atonal müziği bulmasıyla beraber bu sanat kayboldu. “Erken dönem müziği” hareketi, Avrupa kla leceğimiz ortak bir unsur bulmak çok önemli. Georg Friedrich Händel’in müziğinde, ortak unsur bu besteci tarafından bulunmuş melodiler ve ahenklerdi. Caz müzisyenleri bunların üzerine doğaçlama yapabildiler. Barok dönemde şarkıcıların Da Capo’ya (diğer bir deyişle bir aryanın tekrarına) kendi doğaçlamalarını eklemeleri çok yaygındı. Barok dönemde, bu çok yüksek bir sanat biçimi olarak görülüyordu. Aynı şekilde günümüzde de, şarkıcılar ustalıklı ve güzel doğaçlamalar yapabiliyorlarsa, bu yüksek bir sanat biçimi olarak görülüyor. Bir caz müzisyeni de aynı aryalar üzerine doğaçlamalar yapacak ancak kendi müzikal dili ni kullanacaktır. n Gelecekteki programlarınız hak kında biraz ipucu verebilir misiniz? Philippe Jaroussky, Valer Sabadus, Jakub Orlinsy, Céline Scheen ve Giuseppina Bridelli ile birlikte, 17. yüzyılda yaşamış İtalyan bir besteci olan Luigi Rossi’nin müziğini içeren yeni albümümüzü kaydetme sürecindeyiz. Aynı zamanda, oyuna adını veren rolü Rolando Villazon’un üstlendiği Claudio Monteverdi’nin “Orfeo” isimli operası ile gelecek yıl bir konser turnesine çıkmaya hazırlanıyoruz. l Kültür Servisi sik müziğine doğaçlamayı geri getiriyor. Aynı zamanda erken dönem müziğine yorumlama özgürlüğünü de getiriyor. Yazılı besteyi “yorumlamak” yerine, müzisyenler birkaç yüzyıl öncesinin müziği üzerine doğaçlamalar yapıyorlar. Bu, var olandan çok farklı ve bugünün seyircisiyle farklı bir şekilde iletişim kurmamızı sağlıyor. n Caz ve klasik müziği nasıl birleştiriyorsunuz? Bunun zorlukların Konserin solisti: Céline Scheen Konserde soprano olarak yer alacak Céline Scheen, Londra’daki eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra Reinhard Goebel, Louis Langrée, Ivor Bolton, René Jacobs, Christophe Rousset, Andrea Marcon gibi ünlü şeflerle önemli festivallerde ve konser salon dan bahseder misiniz? larında performanslar gerçekleştirdi. Farklı müzikal temellerden gelen “Le Roi Danse” filminin müziklerini de müzisyenleri bir araya getirmek tahmin edersiniz ki çok zor. Aynı zamanda farklı dillerde iletişim kurmak anlamına geliyor. İletişimde kullanabi seslendiren soprano, 2014 yılında ise Andrea Marcon yönetiminde Danimarka Radyosu Bach’ın St Mathew Passion eserini seslendirdi. Céline Scheen Tiyatro, Ayvalık’ta sınırları aşacak Festival kapsamında gazetemiz çizeri Kamil Masaracı’nın da yarın saat 14.00’te bir karikatür sergisi açılacak. Uluslararası Ayvalık Tiyatro Festivali bu yıl 2528 Nisan tarihleri arasında “Tiyatro Sınırları Aşar” sloganıyla 10. kez düzenlenecek. Programında ayrıca atölye ve söyleşilerin olduğu festivalde Bursa Devlet Tiyatrosu Yalan Makinası oyunu ile festivalin ilk gününde sahne alacak. Festivalde çocuk oyunlarının ve çocuklara yönelik atölyelerin yoğunluğu dikkat çekiyor. Gölge ustası Cengiz Özek ile tiyatro alanında duayen akademisyen Prof. Özdemir Nutku ve Prof. Hülya Nutku konuklar arasında. Festivalde iki usta sanatçı da ödü le layık görüldü. Emek Ödülü Müjdat Gezen’e, Ömür Boyu Başarı Ödülü ise Ali Poyrazoğlu’na verildi. Festival, sivil toplum kuruluşları ASD ve AYKÜSAD ile Ayvalık Belediyesi ana sponsorluğu ve işbirliğinde sürdürülüyor. Festival kapsamında gazetemiz çizeri Kamil Masaracı’nın da yarın saat 14.00’te bir karikatür sergisi açılacak. Orhan Peker Sanat Galerisi’ndeki “Tiyatro Karikatür Sergisi”, festival boyu ücretsiz görülebilecek. Ayrıntılı bilgi ve program: http://www.ayvaliktiyatrofestivali.com/ l Kültür Servisi Tarihin sessiz tanığı: Notre Dame Katedrali Geçen kış, zamanın Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, eşi Dilek Hanım ve oğlu Semih ile Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’deki bir klasik konserde görünce çok şaşırmıştık. Meğerse oğlu piyano çalıyor, o da klasik müziği ve caz müziğini seviyor, ayrıca beldesinde de bu tür etkinlikleri destekliyormuş. Beylikdüzü Caz Festivali onun desteğiyle yıllardır yankı uyandırarak ve kalitesini koruyarak devam etmekte. Sanatın unutulmadığı daha nice yıllara! Notre Dame Katedrali’ndeki yangın geçen haftanın gündemine damgasını vurdu. Notre Dame, Paris için tarihi bir simgedir ama aynı zamanda müzik tarihi için de çok önemli bir satırbaşıdır. 12. yüzyıldan 13. yüzyıla doğru müziği ve sanatı filizlendiren merkezler şato, kilise ve üniversite çevreleridir. Görsel sanatlarda perspektif olayının gündeme gelmesi, müzikte de benzer bir uygulamayı etkiler: Müziğe derinlik veren iki ya da daha çok sayıda ezgi çizgisinin organum yöntemiyle birleşmesi, müzik sanatının da resim gibi perspektif kazanmasına ilk adımdır. Bu süreç, ortaçağı izleyen ve Rönesans’a varan gotik dönem içinde üç aşamadan geçer: Notre Dame Dönemi, Eski Sanat Dönemi (Ars Antiqua) ve Yeni Sanat Dönemi (Ars Nova). Mimaride, 11401440 arasında göğü delercesine yükselen sivri kuleler, geniş tabanlı ve vitray süslemeli katedrallerle anılan gotik çağ, müzikte de aynı döneme adını vermiştir. Kilise yönetimi 12. yüzyılda polifonik müziği ilk kez kabul eder. O tarihe kadar polifoninin derinliği ve süslemeleri, tapınma törenindeki ciddiyeti incitecek kaygısı vardır. Ve dinsel müzikte ilk polifonik uygulama Paris’teki Notre Dame Katedra li’nde başlar. Böylece Notre Dame, aynı zamanda tüm Avrupa müzik devriminin ilk kalesi olarak kabul edilir. 11401250 yılları arasında bu kilisenin çevresine toplanan müzikçiler, Notre Dame Dönemi’nde iki önemli besteci yetiştirmiştir: Léonin ve Pérotin. Umarım kilisedeki orglar da, o çağlardan kalma el yazması nota arşivi de, bu yangında zarar görmemiştir. Gençleri alkışlıyoruz Şef Barış Demirezer ve Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası (AGSO) geçen hafta Albert Long Hall’ün konuklarıydı. Disiplinli ve net vuruşlarıyla orkestrasına hâkim olan şef Demirezer, bagetsiz yönetimiyle dikkat çekti. Neden diye sordu kimi dinleyici neden bagetsiz? O yapıtların bestelendiği 18. yüzyılda baget henüz ortaya çıkmamış. 19. yüzyıl başında ilk kez Mendelssohn ile baget kullanımı başlamış. Programdaki G. Neruda, J. Haydn ve Mozart’ın yapıtları da o çağın ürünleri olduğuna göre, şef özgünlüğü yeğ tutmuştu. Solistlerden trompetçi Görkem Batuhan Çatak güzel tonuyla ve temiz yorumuyla kendini tanıttı. Çellist İdil Bursa’yı 2016’da Meriç Soylu Birincilik Ödülü ile tanımıştık. Çev Sanat Genç Yetenekler projesinin desteklediği sanatçı henüz 15 yaşında. Son zamanda art arda kazandığı uluslararası ödüllerle de gündeme geldi. Haydn’ın Do Majör konçertosunu bilge ve içten bir yorumla çaldı. Her birisi Bilkent’in yetiştirdiği bu sanatçılar için kurumlarını ve hocalarını ve orkestranın kurucusu Orhun Orhon’u da ayrıca alkışlamak gerekir. Yolları açık olsun. ‘7Yüz’ Avustralya’da BluTV’nin beğeni toplayan dizisi ‘7Yüz’, Avustralya’da izleyicilerle buluşacak. Yıldız isimleri kadrosunda barındıran yapım, Avustralya’da bir dijital platformda gösterilecek ilk Türk dizisi oldu. Yapımcılığını BirFilm’in üstlendiği; Tunç Şahin, Umut Aral, Alphan Eşeli ve Ceylan Özgün Özçelik’in yönettiği, 7 bölümden oluşan dizi, kendi içinde başlayıp biten yedi hikâyeyi anlatarak her bölümünde karakterlerini en karanlık taraflarıyla yüzleştiriyor. Dizinin oyuncu kadrosunda Genco Erkal, Tilbe Saran, Cem Davran, Belçim Bilgin, Melisa Sözen ve Damla Sönmez gibi isimler yer alıyor. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle