28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 21 NİSAN 2019 PAZAR PAZAR YAZILARI Sıcaklar çarptı galiba Kimisi dolar kaç oldu gözü ekranlarda, kulağı haberlerdedir, kimisi pür dikkat borsayı izler; ya ala cak ya satacaktır; oturduğu yerden pa ra kazanacaktır; ben de durmadan ha va durumunu izlerim. Nisan ortasında Stockholm’de iliklerimize kadar donar ken Antalya’dakilerin pırıl pırıl güneş al tında baharın keyfini çıkarmalarını kıs kanırım. Bu genellikle böyle olur da son günlerde güneş büyük bir sürprizle yüzü müzü güldürdü. Stockholm 18 derece, İstanbul 12. Kırk yılda bir İstanbul’dan iyiyiz. Züğürt tesellisi derler ya, eşeğini kaybedip sonradan bulanın sevinmesi gibi bir şey. İstanbul’daki dostlarımı Çevre eylemleriyle simge haline gelen Greta, Vatikan’da Papa Françesko ile bir za mesaj atıyoruz: “Burası Akdeniz gibi, araya geldi, harekete halinizden şikâyetçiyseniz buraya gelin.’’ katılması çağrısı yaptı. Alışık olmayınca nisan ortasında 20 de rece insanı çarpıyor galiba. İsveçlilerin ta ile konuşan Papa Françesko “Devam son günlerdeki güncel konuşmalara iliş et kızım’’ dedi. Biliyorsunuz eski ABD kin yorumlarına bakınca, “Acaba sıcak başkan yardımcısı Al Gore da 2006’da lar çarptığı için mi Trumplaştılar” diye iklim değişikliği ve küresel ısınmaya kar düşünmeye başladım. şı çarpıcı bir film yapmış, Nobel Ödü Greta düşmanları türedi lü kazanmıştı. O da Greta’ya “Devam et” diye seslendi. Üstelik Greta, sürdürelebi Çevreci eylemleriyle gündem ya lir olmayan bu sistemin tümden ratan 16 yaşındaki Greta, Ti değişmesini gerektiğini savu me dergisinin dünyanın en narak kendisinden daha ra etkili 100 kişisi arasında dikal önlemler önermesine gösterildi. Muhtemelen bu yıl Nobel Barış Ödülü’nü de OSMAN İKİZ rağmen. Kısacası aklı başında herkes Greta’yı haklı bu o alacak. Greta’nın gençler luyor ama sistem değişik arasında etkisi giderek artıyor. Öğrenci liğine gelince mırın kırın ediyor. Hele çı lerin okul grevleri giderek yaygınlaşırken karları tüketim ekonomisinin devamına iktidar odakları da gelişmeye kayıtsız ka bağlı olanlar, Greta’nın etkinliğinin arttı lamıyor. Kayıtsız kalmamak bir yana Ka ğını görünce isyan bayrağını kaldırdılar. tolik dünyasının merkezi Vatikan, iklim Sosyal medyada adeta deprem oluyor. değişikliğini yavaşlatmak için Greta’nın Genç kıza asperger olduğu için olma savunduğu görüşlere sahip çıktı. dık hakaretler yağdırılıyor. Bu kervana, Geçen çarşamba günü Vatikan’da Gre en büyükleri olmasa da, bazı gazetelerin başyazarları da katıldı. Toplumda sosyal dengeleri bozan, adaleti yıpratan, savaş atmosferine yol açan bu sistemden çıkarı olanların, uzun vadede Greta’ya karşı olmaları anlaşılabilir de, sıradan insanların düşmanlık etmeleri nasıl açıklanabilir. Ya akıl fukaralığı olmalı ya da sıcak çarpması herhalde. Brexit İsveç’i de gerdi Brexit (İngiltere’nin AB’den çıkışı) sadece İngiltere’yi allak bullak etmedi. AB’nin diğer üyelerinde de hoşnutsuzluk yarattı. Hoşnutsuzluk İngilizlerin ayrılmaları değil. Üye ülkelerin AB bütçesine yaptıkları katkının Brexit nedeniyle azalacak olması canları sıkıyor. Kurallara göre, doğacak boşluğu üye ülkeler dolduracak. Bu boşluğu doldurmak için İsveç’in payına düşen de 15 milyar kron. Ne de olsa AB bütçesine hesapta olmayan bu ek ödemeler bütün ülke lerde ya sosyal harcamalardan kısılarak karşılanacak ya da ek vergi konacak. Maaş artışı bekleyen emekliler, sosyal hakların genişletilmesini isteyen vatandaşlar, hizmetlerin iyileştirilmesini isteyen herkes somurtmaya başladı. Pek çok kişi “Biz de mi çıksak” diye mırıldanıyor. Bir ara AB yanlılarıyla karşıtları arasında pek az fark vardı. Sonra karşıtların sayısı epey geriledi. Şu sıralarda yine artmaya başladı. Greta’nın sürdürülebilir olmadığı için tümden değişmesini savunduğu sistemin bekçisi olan hükümeti de zor günler bekliyor. Hiç hesapta olmadığı halde SAAB’ın ürettiği 15 JAS savaş uçağının alınması gündeme geldi. Başka ülkelere umulan satış sağlayamadığı için SAAB’ın devlete bastırmış olduğu tahmin ediliyor. Yerli sanayinin yaşaması için de bu kadar fedakârlık yapılacak herhalde. Ebe aranıyor Vizyonsuz politikacıların faturasını da halk ödüyor. Tüketim ekonomisini canlandırmak için cömert göçmen politikalarının sonuçları herkesin canını yakıyor. Göç hareketleriyle artan nüfusun gereksinimini karşılayacak sayıda doktor olmaması sağlık hizmetlerinden şikâyetlerin artmasına yol açıyor. Sadece doktor değil, ebe sıkıntısı da çekiliyor. Bu da hesap edilmemiş . Ebelik deyim yerindeyse karaborsaya düştü. İthal ebelere cazip gelsin, gençler bu mesleğe yönelsin diye, yaz aylarında ebelere 99 bin kron maaş ödeneceği açıklandı. Ebe maaşı uzman doktorunkinden de, milletvekilininkinden de yüksek olacak. Hızlandırılmış bir ebe kursuna mı yazılmalı acaba... osman.ikiz@gmail.com Kültürlerin buluşması Ukrayna’nın son yıllarda kültür turizmi alanında ideal bir ülke olduğunu giderek da ha fazla kişi görüyor. Bu da gayet normal, zi ra ülke pek çok kültürün harmanlandığı yer. Ülkenin farklı kısımları, tarihin farklı dönem lerinde, farklı ülkelerin yönetiminde kalmış. Böyle olunca, bir şehrinden diğerine seya hat ederken, bazen bir ülkeden başka bir ül keye seyahat ettiğiniz hissine kapılıyorsu nuz... Mesela, Kiev ve Odessa, Rus ve Sovyet kültürlerinin etkisinde olan şehirler (Odes sa, 1700’lerin sonunda, Çarlık Rusyası zama nında kurulmuş). Ukrayna’nın batı ucunda yer alan Lvov (Lviv) ise Polonya ve Avus turya yönetimle rinde kalmış. Or ta Avrupa esinti leri yaşatıyor. Za DENİZ BERKTAY porojye yakınlarındaki Hortit sa Adası’nda, ge leneksel Ukrayna Kozak kültürü hâkim. Ül kenin güneybatısındaki Kamyanets Podols ki ilçesi ise Osmanlıların eski Kameniçe Kale si. Osmanlı döneminde Balkanlar’da yapılan iskân ve imar faaliyetleri Ukrayna toprakları na pek yapılmamış olsa da (Ukrayna’nın gü ney bölgeleri, bir dönem Omanlı yönetiminde kalmıştı), yine de buralarda Osmanlı döne minden izler görmek mümkün. Kısacası Uk rayna, bir ülkede birkaç kültürü birden tanı yabileceğimiz bir yer. Ukraynalılar da yaban cılara karşı olumsuz tavrı olmayan insanlar. Çipli kimlikle gidilebilir Türkiye ile Ukrayna arasında, yedi yıldır, visesiz rejim yürürlükte (üç aya kadar kalışlar için). Ayrıca, iki yıl önce, iki ülke arasında pasaport yerine, yeni çipli kimlikle giriş uygulaması başladı. Ancak, Ukrayna’ya gelecek olanların, birkaç bilgiyi akılda bulundurması gerekiyor. Birincisi, buraya ilk gelişte turla gelmek, İngilizce’nin pek bilinmediği bu ülkeyi rahatça gezebilmek için daha isabetli olur. İkincisi, Ukrayna, AB üyesi ülkelerin yanı başında yer aldığı ve bu nedenle başka ülkelerin vatandaşlarından pek çoğunun burayı AB ülkelerine kaçak girişlerde atlama tahtası olarak kullanmak istemesinden ötürü, havaalanlarında yabancı yolcular bir süre bekletiliyor. Bu ihtimale karşı, yanınızda dönüş biletinizi ve otel rezervasyon belgenizi göstermeniz önem taşıyor. Üçüncüsü, bu ülkelerde henüz hizmet sektörü, özellikle restoranlarda servis hızı, Türkiye’ye göre çok yavaş. Bu ihtimalleri akılda tutarak, havaların ısınmaya başladığı bu dönemde bir Ukrayna turuna çıkmak, bu ülkeyi gezmek, hem keyifli, hem de epey öğretici bir zaman geçirmenizi sağlar. denizberktay@yahoo.com Altın saçlı denizkızı Loreley efsanesi 2bin yıldan fazladır Avrupa’nın mer geride bıraktıktan sonra yamaçlarında kezi su ulaşım yolu olarak kullanılan bölgenin soğuk mikroklimasına uygun Ren Nehri, Orta Avrupa’yı süzüle süzü “Riesling” üzüm bağlarının bulunduğu le geçerken boyunca uzanan şehirlere vadiye varıyoruz. Günün son ışıklarının hayat, bolluk ve bereket dağıtmaya de rehberliğinde kıvrımlı nehirde yol alan vam ediyor. Amsterdam’dan başla teknemiz, şirin mi şirin küçük köy evle yan Orta Ren Nehri seya rin bulunduğu yerleşim alan hatime devam ederken larından geçiyor. içinde bulunduğum yol Ertesi sabah ise günün ilk cu teknesinin yanından kahvesini yudumlarken ha geçen kimyasal mad ELİF GÜNSEL vaların ısınmasıyla eriyen de yüklü tankerler, kö karların Ren Nehri’ne kü mür taşıyan kargo gemileri ve ardı ar çük dereler aracılığıyla coşkuyla aktığı kası kesilmeyen lüks yolcu tekneleri; na tanık oluyoruz. Nehrin üstünü ipek açık kahverengi sularda aniden belirip, bir tül gibi saran sis masalsı... Sanki sonra da yavaş yavaş gözden kaybolu uzun kış uykusundan yeni uyanan su yor. Avrupa ekonomisinin önemli çark perilerini, insanlardan gizleme gayre larından bu nehir trafiği, gece gündüz ti içinde... demeden akıyor. Hafızamı tazelediğim Nehrin artan debisinin akıntıya karşı de; 2018 yazında kıta genelinde yaşa tam yol ileri çalışan motorları yormaya, nan kuraklıktan dolayı nehir suyunun teknenin altında dönen türbülanslı su kritik seviyenin de altına gerilemesinin yun etkisini artırmaya başladığını his ekonomik sorunlara yol açtığını hatır sediyorum. Tüm bu olup bitenlere, yol lıyorum. Ren Nehri, Kuzey Denizi’nden cuların teker teker sanki önceden an başlayıp, sırasıyla Hollanda (Amster laşmış gibi güverteye çıkmaları da ek damRotterdam gibi petrol ticaret mer leniyor. Hareketliliğin sebebini kısa sü kezlerinin ve rafineri endüstrisinin yo rede anlıyorum. Adına baladlar beste ğunlukta olduğu bölgeler), Almanya, lenen, şiirler yazılan, heykeller yapılan Fransa ve İsviçre gibi ülkelerce önem altın saçlı güzeller güzeli denizkızı “Lo li bir “petrol nakliyat koridoru” ola reley Efsanesi”nin yaşandığı bölgeye rak kullanılmasından dolayı Kıta Avru yaklaşıyoruz. Peki bu mitolojik denizkı pası için ayrı bir önem taşıyor. En ba zı Loreley kimdir? sitinden örnek vermek gerekirse, ge Aslında “Loreley”, 132 metre yük çen sonbahar yoluna devam edemeyen sekliğinde Welterbe Oberes Mittelrhe petrol tankerleri, İsviçre’nin Basel ken intal bölgesinde yer alan St. Goarshau tine ulaşamadığından, ülkede akaryakıt sen şehrinin dik eğimli kayalıkların bu fiyatları artmış ve İsviçre hükümeti acil lunduğu yerin adı. 25 metre derinliğe petrol rezervlerini piyasaya sürmek zo ve 113 metre genişliğe sahip runda kalmıştı. nehrin bu kıvrımı, dar ol Eriyen karların ması ve derinliği nedeniyle bugün bile bölgenin beslediği nehir... Artık geçerliliğini yitirmiş bir sorunu düşünürken neyse ki imdadıma akşam üstü rüzgârının vadilerden taşıdığı nemli toprak kokusu yetişiyor. Almanya’nın Ren Nehri ile Mosel Nehri’nin birleştiği, Ortaçağ’dan kalma kale ve şatoları ile ünlü 2200 yıllık Koblenz şehrini en tehlikeli noktası. En tecrübeli gemicilerin bile korkulu rüyası olan Loreley Burnu, yaşanan pek çok trajedi nedeniyle ünlenir. Ancak günümüzün gelişmiş navigasyon sistemlerine rağmen zaman zaman meydana gelen gemi kazalarını sadece bölgenin coğrafi özellik lerine bağlamak, insanoğlunun hikâye anlatıcılığına elbette pek yakışmaz... ‘Mırıldayan kaya’... Efsaneye göre, sevgilisi tarafından aldatıldığı için canına kıymak isteyen, saçlarından güneş saçan, güzelliği dillere destan bir kadın vardır. Her nasılsa, piskopos bu kadının güzelliğine hayran kaldığından, onu manastıra gönderir. Sevgilisinin sarayına son bir kez bakmak için kayalıklara tırmanan Loreley, onun kendisinden uzaklaştığını görür ve hemen oracıkta yaşadığı kederden dolayı kendini Ren Nehri’nin azgın sularına bırakır. Bir başka hikâyede, uzun sarı saçlarını tararken şarkılar söyleyen Loreley, gemicileri sesiyle mest edip, dikkatlerini dağıtır. Büyülenmiş gibi gözlerini ve kulaklarını deniz kızından alamayan gemiciler hızla akan nehirde gemilerinin kayalıklara çarpmasına engel olamazlar. Bugün bile nehre karışan şelalerinin sesine dikkat kesilen bazı gemiciler, Loreley’in onlara şarkı mırıldandığını iddia ediyor. Ne de olsa Loreley’in anlamı “mırıldayan kaya” demek. İnsanoğlunun mitlere, kehanetlere ve efsanelere inanma eğilimi... Efsanenin hangi versiyonuna inanacağınız siz değerli okuyucuların takdirine kalmış... Alman efsanesi Loreley, ister kalbi kırık bir kadın ya da erkekleri baş döndürücü güzelliğiyle baştan çıkaran lanetli bir sevgili olsun; 3.3 metrelik mitolojik bronz kadın heykeli, kendisini ziyaret etmeye gelenlere asılardır, bıkıp usanmadan efsanelerini anlatmaya devam ediyor. Alman Şair Heinrick Heine’nin ‘’Loreley Şiiri’’ ile veda edelim. “Kızların en alımlısı, en güzeli Orada, yukarıda oturuyor Güneş rengi saçlarını tararken, Altın mücevheri parlıyor Büyüleyici sesiyle şarkı söylerken, Küçücük teknesinde bir gemici, İşitiyor bu ezgiyi, Zalim bir acı sarıyor yüreğini Farkına varmıyor, kayalara yaklaştığını Alamıyor gözlerini yukarıdaki cennetten Kanaatim odur ki: Gemici ve tekne, Dalgalar tarafından yutuldu. Söylediği mest eden şarkılarıyla, Tüm bu yaşananlara, Sevgili Loreley neden oldu...” elifgunsel@yahoo.com İspanya’nın Katalonya özerk yönetiminin başkenti Barselona’da, Katalanlar mayıs Barselona AP’ye mesafeli ayında yapılacak olan Avrupa Parlamento su (AP) seçimlerine ilgisiz. Barselona so oyla tek taraflı olarak bağımsızlık ilan et da hapis kararı verildi. Aralarında o döne kaklarında seçim afişleri yok de mişti. Dönemin İspanya Başbakanı min lideri Puigdemont da olmak üzere ba necek kadar az. Eski Barselo Rajoy’dan, Katalonya’nın bağım zıları hâlâ ülke dışında. Belçika’da bulu na “Le Gothic” bölgesinde iş sızlığı için “imkânsız” çıkışı nan Puigdemont’un geçen ay AP seçimle yerleri ve apartmanların cam gelmişti. Madrid’in tepkisi ri için aday olacağı haberleri de gündeme ları Freedom (özgürlük) pan nin ardından Katalan mecli yansımıştı. kartlarıyla dolu. Buradan bir si fesh edilmiş, İspanya yük Katalan meclisinin karşı tarafında bu kez daha anlıyoruz ki Kata SÜLEYMAN sek mahkemesinin kararıy lunan ve camına özgürlük afişinin asıldı lanlar AP seçimlerinden çok, TOSUNOĞLU la bağımsızlık yanlısı cep ğı restoranının sahibi Dulce Santos’la soh siyasilerin hapse atılmalarına, heden 25 Katalan siyaset betteyiz. Santos, Katalan siyasetçilerin Madrid’e tepkili. Katalonya çiye “isyana teşvik, görevi serbest bırakılmalarını istediğini söyler özerk yönetimi 27 Ekim 2017 yılında 135 ni kötüye kullanma”nın da aralarında oldu ken “Bizim için AP seçimleri pek de önem kişilik mecliste, 70 “evet”e karşı 10 “hayır” ğu suçlamalar yöneltmişti. Bazıları hakkın taşımıyor. Avrupa Birliği bağımsızlık refe randum sonucuna karşı olumsuz tavır aldı. Halk bu karışıklıktan dolayı mutsuz” diyor. Katalan mimar Gaudi’nin dünyaca ünlü yapıtlarının bulunduğu lüks mağazalarla çevrili Passeig de Gracia caddesine uzanıyoruz, sonra yeniden meclis etrafı.. Katalan siyasetinde gerilim sürerken Barselona farklı eylemlere de sahne oluyor. Meclisin de olduğu alanda görkemli parkın çevresinde yürürken iki ayrı protesto dikkatimi çekiyor. Bir tarafta onlarca yıllık Buteflika yönetiminin izlerinin silinmesi, demokrasi çağrısı yapan Cezayirli eylemciler, diğer tarafta ise hayvan hakları savunucuları... Dünyanın her yeri kaynıyor... tosunoglu.sul@gmail.com Ankara’da Endonezya seçimi... Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip Endonezya geçen çarşamba günü heyecanlı bir kampanya sürecinin ya şandığı seçimlere gitti. Bu seferki seçimin önemli bir özelliği tarihinde ilk kez başkan lık, meclis ve bölgesel seçimlerin aynı gün yapılacak olmasıydı. Bir de üstüne ülkede ki 3 farklı zaman dilimini eklerseniz, bu da 192 milyon kayıtlı seçmenin olduğu ülkede oy sayımına yönelik karmaşa yaşanabilece ği kaygılarını da doğurdu. Bu çerçevede ki mi sivil toplum örgütleri oy pusulalarına iliş kin eğitimler de verdi. Bir önceki seçimde olduğu devlet başkanlığı için adaylar hali hazırda bu koltukta oturan Joko Widodo ile muhalefet lideri Prabowo Subianto’ydu. Ben ise Endonezya’da sandığa gidilmesin den dört gün önce Ankara’da bu yarışa ta nıktım... Abdullah Cevdet yeni adıyla Aziz Sancar sokağı 13 Nisan Cumartesi sabahı normal sakin görüntüsünün ter sine bir hayli hareket liydi. Endonezya Büyükelçiliği’nin çevresindeki ka feler Endonezyalılar ile dolup taşıyordu. Ço Gülseren Tozkoparan Jordan ğu öğrenci olan gençler gayet iyi Türkçe konuşuyordu. Sokaktaki bu hare ketliliğin sebebi Endonezya seçimleriydi. Endonezya’da 17 Nisan’da yapılan seçim lerin öncesinde yurtdışında elçilik ve kon solosluklarda sandıklar kurulmuştu. Elçi lik binasında şenlik havası vardı, bir taraf ta adayların fotoğrafları diğer tarafta bay raklar, kırmızı beyaz balonlar. İnsanlar he yecanla sohbetteydi. Ankara’daki görevi ne 6 ay önce başlayan Elçilik 3. Sekreteri Pak Hafid Santosa, elçiliğin bu süreçte tek sorumluluğunun yer temin etmek olduğu nu, seçimle ilgili tüm hazırlığın sırf bu iş se çilen Bağımsız Seçim Komitesi tarafından yürütüldüğünü anlattı. Ardından beni Komi te Başkanı Ayşa ile tanıştırdı. O gün orada kontrol genç öğrenci Ayşa’ydı. ‘Farklılıklar içinde birlik’ Seçim Komitesi oluşturulmasına bir yıl önceden başlanmış. Elçilik aracılığıyla yapılan ilan üzerine Türkiye’de bulunan ve komitede görev almak isteyen Endonezya vatandaşlarından uygun şartları taşıyan 20 başvurudan bir dizi işlem ve eleme sonucu beş kişi seçilmiş. Türkiye’de toplam iki bin Endonezya vatandaşı yaşamaktayken o gün Ankara’da yalnızca 249, İstanbul da 500 kişi oy kullanacakmış. Ankara ve İstanbul’a oy için gelemeyecek olanların posta ile de oy kullanma hakkı varmış. Bunu tercih edenlerin oy pusulası adreslerine yollanmış, oy kullanılmış zarflar 13 Nisan’a kadar geri dönmüş. Sohbet ettiğim Samsunlu bir kişi Endonezyalı eşinin zarfı kendisine bile göstermeden sıkı sıkıya yapıştırıp geri postaladığını anlatıyor. Sokakta konuştuğum üç kız öğrenci Resi ile Nemesis Rize, Mumina’da Samsun’dan geldiğini söylüyor. Hacettepe’den öğrenci Savran Billah, bir taşla iki kuş vurarak Endonezya’dan bir televizyon kanalının canlı yayınına bağlanarak Ankara’daki sandıklara ilişkin bilgiler veriyor. Hepsinin ortak isteği; Endonezya’yı yurtiçi ve dışında ileriye götürecek adil, dürüst, çalışkan bir lider, Endonezyanın ilk başkanı Sukarno ve yardımcısı Hatta tarafından ortaya atılan, ülkeyi en iyi tanımlayan “Bhinneka Tunggal Ika Farklılıklar İçinde Birlik” sloganına saygı... Türkiye’de oy verme işlemi devam ederken Cakarta’da seçim kampanyasının son anları yaşanmaktaydı. Widodo’nun, bir stadyumda düzenlediği mitingi görülmemiş bir kalabalığa sahne olurken etkinlik tam bir karnaval havasındaydı. İki rakibin seçim öncesi TV’deki son kapışmalarında Widodo’nun daha etkili olduğu yorumları da basına yansıyordu. Prabowo’nun generalliği sırasında insan hakları ihlallerinden sabıkası da tartışmaların merkezindeydi. Diğer yandan seçime üç gün kala kampanya yasağı başladığında Widodo ve eşi, Suudi Arabistan Kralı Selman ile görüşmek için Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Yalnızca onlar değil, rakip adayın yardımcısı Fadli Zon ve eşinin de güzergâhı aynıydı. Endonezya’da seçimlere bu havada gidildi. İlk sonuçlar, Widodo’nun ipi göğüslediğini gösterip bu cepheden “zafer” iddiası gelirken muhalefetten “hile yapıldı” suçlamaları da yükseldi. Muhalefet protestolar düzenliyor. Gözler resmi sonuçlarda. Ülkede devlet başkanlığı seçimlerinde bir başkan 5 yıllık dönemle iki kez seçilebilir, yüzde ellinin üzerinde oy almak zorunludur. Bu oranın üzerine çıkamayan adaylar içinde en çok oyu alan ilk ikisi 2. tura kalır. Şimdi gözler sonuçta. Olmadı, ikinci tur 6 Ekim’de olacak. Endonezya’da yaşayan Türk vatandaşları ise ne yazık ki Türkiye’deki seçimler için Cakarta’da oy kullanamıyor. Toplam Türk nüfusunun 500’ün altında olması nedeniyle sandık açılmıyor. Oy kullanabilmek için en yakın yer 1.5 saat uçuş uzaklığındaki Singapur. gjtozkoparan@hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle