21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 20 NİSAN 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ER HABER Egemenlik kayıtsız şartsız Demokrasi iki ayaklıdır. Birinci ayak iktidara geliş ve iktidardan gidiş yöntemiyle, iktidarın meşruluk kaynağıyla ilgilidir. Bir yanda diktatörlükler ya da veraset yöntemiyle başa geçilen saraylı yönetimler vardır; diğer yanda insanlığın yüzlerce yıllık mücadele sonucunda ve çoğu zaman devrimlerle kazandığı halk egemenliği yönetimleri. Günümüzde halkın egemen olduğu rejimlerde iktidara getirme, iktidardan indirme adına eldeki en etkili araçsa sandıktır, serbest seçimlerdir. Demokrasinin ikinci ayağıysa iktidarın nasıl kullanıldığıyla ölçülür. Hukuk var mı, adalet var mı, kuvvetlerin tek elde ve keyfi olarak toplanması engellenebiliyor mu, yurttaşlar hakları için örgütlenebiliyor, kendilerini rahatça ifade edebiliyor mu? İkinci ayağın ölçüleri de bunlardır özetle. İlk ayak seçim gününü; ikinci ayaksa bir seçimden diğer seçime kadar geçen süreci kapsar. Ayaklardan birisi eksikse demokrasi tökezler; ikisi de kırılırsa demokrasi yere yığılır. Ülkemiz bu açıdan bir yol ayrımında. Cumhuriyetin Saray merkezli bir tek adam rejimine dönüştürüldüğü, bütün kurumların buraya bağımlı hale getirildiği; basın, düşünce, adil yargılanma gibi hak ve özgürlüklerin ciddi ölçüde aşındığı; emeğiyle geçinenlerin haklarının ve hatta canlarının alındığı bir dönemdeyiz. İktidarın bu olgulara yanıtı hep nasıl oldu? Dediler ki, “demokrasi sandıktır; millet bize yetki verdi. Seçimden diğer seçime kadar istediğimizi yaparız.” Özetle iktidara göre demokrasi, iktidarın seçim dışı zamanlarda nasıl kullanıldığıyla değil, iktidara nasıl gelindiği ve gidildiğiyle ilgiliydi sadece. Yani birinci ayakla. “Milli irade”, “milletim isterse” kalıpları da, seçim dışı zamanlardaki otoriterliği meşrulaştırma aracı olarak kullanılageldi bugüne kadar. YSK’nin tarihi görevi 31 Mart seçimleri işte bu açıdan da yeni bir aşama. İktidar, işine gelmediğinde demokrasinin birinci ayağıyla da bağını rahatlıkla koparabileceğini gösteriyor. Nitekim özellikle İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan sonucu tanımama, mazbatayı verdirmemek için her türlü karalayıcı yola sapma, Yüksek Seçim Kurulu üstünde baskı oluşturma gibi yöntemler birçok kişide “seçim kazanılsa da bırakmazlar” karamsarlığının yayılmasına yol açtı. Evet, mazbata kararlı duruşla kazanıldı; ancak şimdi YSK’nin önünde tarihsel bir görev duruyor. YSK’nin vereceği karar, sadece bir yerel seçime ya da bir şehrin belediye başkanlığına dair karar olmaktan çoktan çıkmış durumda. Türkiye’nin geleceğiyle, demokrasinin ilk ayağı olarak halk egemenliğiyle/seçimlerle de ilgili bir karar olacak bu. YSK seçimi iptal ederse, iki ayaklı demokrasinin elde kalan son dayanak noktası olan seçimler de güvenilmez hale gelecek; seçmenlerde “kazandığımızda vermiyorlar, sandığa gitmeye ne gerek var?” hissi yaygınlık kazanacak ve seçimler anlamsızlaşacak. YSK bu tarihsel sorumluluğun altına girmemeli; Türkiye’nin o çokça ifade edilen, demokrasiyle dikta arası “melez rejimler” kategorisinden, seçimlerin anlamsız hale geldiği tam otoriter rejimler ligine düşmesine izin vermemelidir. Bu başarıldığında Türkiye daha demokratik olacak mı? Hayır. Ama daha demokratik olması için halkın iradesinin hâkim kılınmasına dönük çalışma azmini, umudu, kararlılığı artıracaktır. Çünkü gazetecilerin hapis tehdidiyle karşı karşıya bırakıldığı; akademisyenlerin mesleklerinden uzaklaştırıldığı, basının tek elden manşetlerle yönetildiği, emekçilerin iş cinayetlerine kurban verildiği, bol saraylı düzende halkın çoğunluğunun yoklukla sınandığı şartlarda demokrasinin bir ayağı olarak seçimler güvence altında olsa da, demokrasinin diğer ayağı olan iktidarın kullanım şekli sakattır. YSK kararı, demokrasinin birinci ayağını güvence altına alacak; içerik mücadelesini ise asıl biz, yani yurttaşlar yükseltmek zorundayız. Öyleyse “yöntem olarak demokrasi”de, yani halk egemenliğinde partilerüstü mutabakat; “iktidarın kullanım şekli olarak demokrasi”de de herkesin kendi durduğu yerden mücadeleyi güçlendireceği en geniş çeşitlilik, rekabet ve dayanışma dönemi. İsteyen liberal, isteyen sosyal, isteyen halkçı bir demokrasi mücadelesine odaklanır; iktidarın kullanımında Saray otoriterliğinin beslendiği en güçlü zemin olarak nereyi görüyorsa, adalet ve demokratik yönetim mücadelesini oradan yükseltir her kesim. Unutmayın: “Asla gitmezler” fikri aşıldı; şimdi daha demokratik ve adil bir Cumhuriyet mücadelesini hep birlikte güçlendirme zamanı. DİLİPAK’TAN AKP’YE UYARI: Yolsuzluklar ortaya çıkar AKP’nin başına bela olur İktidar yanlısı Yeni Akit’in yazarı Abdurrahman Dilipak, “Ve İmamoğlu” başlığıyla yayımlanan yazısında YSK kararlarına atıf yaparak seçimin yenilenmesinin AKP’ye zarar vereceğini dile getirdi. Seçim yenilenmesi ve CHP’nin yeniden kazanması halinde İmamoğlu’nun partisinde liderliğe yürüyebileceğini söyleyen Dilipak, “Onu görevden alırsanız, partisi ona sahip çıkar, saldırırlar, İmamoğlu AKP’nin başına bela olur ve birtakım yolsuzluk dosyaları açılır ki, ortalık çamur deryasına döner” ifadelerini kullandı. l İç Politika CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcilerine gündemi değerlendirdi: YSK iptal etmez CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerin ardından Türkiye’de bir seçim ortamı gör mediklerini ve bu yönde bir talepleri nin olmadığını dile getirdi. “Her beledi yenin borcu var. Biz enkaz edebiyatı is temediğimizi söyledik. Va atlerini yerine getirecek ler. Belediyeleri yakından izleyeceğiz” diyen Kılıçda SERTAÇ EŞ roğlu, İstanbul’da seçimin iptal edilmesi durumunda yaşanabilecek olası kaos iddialarına ilişkin “Hukukun kırıntısı kaldıysa iptal olmaması lazım. İptal ol mayacak ki kaos olsun” dedi. Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara tem silcileriyle bir araya geldi. “Bir erken seçim çağrısında bulunmuyoruz, böyle bir ortam olduğunu da düşünmüyoruz” diyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: “Seçimden önce sormuşlardı, ben erken seçimin doğru olmadığını, top lumun seçimlerden bunaldığını da ifa de etmiştim. Ama Erdoğan şöyle bir cümle kurmuştu: “Her şeyin sorumlu su benim. Ekonominin, atamaların so rumlusu benim”. Son anayasa değişik liği ile tek adam rejiminin doğal sonu cu olan her şeyin sorumlusu pozisyo nunda olduğunu itiraf etmişti. Dolayı sıyla Erdoğan’ın ülkeyi sağlıklı yönet mesi, kırılganlıkları azaltması, işsizli ği azaltması gerekir. Bunları yapmak için Erdoğan ne yapacak, hangi karar ları alacak bilmiyoruz.” İstanbul seçimlerinin iptal edilmeyeceğini söyleyen CHP lideri, partili belediye başkanlarının “Enkaz devraldık edebiyatı” yapmayacaklarını vurguladı Erdoğan’ın konuşma metnini okuduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Gerilimi yaratan da, sonlandıracak olan da kendisidir. Ama Erdoğan’ın dakikası dakikasına uymuyor. Olaylardan çok hızlı etkileniyor. Olayları sağlıklı değerlendirmek, onları süzmek, istişare etmek, konuşmak yerine, bireysel tepki vererek gerilimin dozunu yükseltiyor” dedi. ‘Yaparlarsa alkışlarız’ Erdoğan’ın ve damadı Berat Albayrak’ın ekonomik konularda verdikleri sözleri yerine getirmelerini beklediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yaparlarsa alkışlarız. Yapamazsa bunun bir sorumluluğu var. Özel erken seçim talebimiz söz konusu değil. Tam tersine belediye başkanlarımızın önümüzdeki süreçte vaatlerini yerine getirerek sorumlu birer politikacı olduklarını kamuoyuna göstermelerini istiyoruz. Özellikle CHP’li belediye başkanlarının verdikleri sözleri yerine getiren bir profil çizmelerini istiyoruz. Toplum iki kesimi de bir arada değerlendirebilsin. Bu tablonun ortaya çıkması için erken seçim olmaması lazım” diye konuştu. ‘Tarihe geçer’ Kılıçdaroğlu, kazanmalarına karşın bazı HDP’li belediye başkanları ‘Gelenek bozuldu’ İktidarın S400 konusundaki çelişkili tutumunun anımsatılması üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefetin bu konularda bilgilendirilmediğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Örneğin Dışişleri, MİT müsteşarları belli aralıklarla gelir, ana muhalefete bilgi verirdi. Bu gelenek bozuldu” dedi. Türkiye’nin üzerinde pazarlıklar yapılan ülke konumuna düşürüldüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bir ucunda Trump, diğerinde Putin. Devlet geleneğinde bir yetkili yabancı biriyle yan yana gelince tutanağı tutulur, arşive kaldırılır. Erdoğan’la Putin konuşuyor, kimse yok” dedi. nın KHK’den ihraç edilmeleri nedeniyle mazbatalarını alamamalarına ilişkin “Bu karar demokrasiye, hukuka aykırıdır” dedi. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan’a bu bölgelerde seçimin yenilenmesi çağrısı yapmak ister misiniz” sorusuna, “Erdoğan bunu yaparsa demokrasi tarihine geçer” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, İYİ Parti ile yapılan işbirliğinin bürokrasi boyutuyla belediyelerde sürmesinin söz konusu olmadığını dile getirerek şunları kaydetti: “Seçimler sırasında işbirliğimiz oldu. Ama bunun yönetimlere yansıyacağını sanmıyorum. Meral Hanım’la yaptığımız görüşmelerde de kendisi liyakate dayalı bir yönetim oluşturmalarını istedi. Dolayısıyla partizanlığa yol açan, sadece partililerin olduğu bir belediye yönetimini doğru bulmuyoruz.” CHP’li belediyeleri genel merkez olarak yakından izleyeceklerini de dile ge tiren Kılıçdaroğlu, “Biz belediye başkanlarımızdan genel merkezin istediği bilgileri sürekli olarak aktaracak bir görevli olmasını isteyeceğiz. Verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğini kontrol edeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarımıza “Sakın ola ki enkaz devraldık edebiyatı yapmayın. Bu göreve talip olduysanız, gereğini yapacaksınız” dediklerini belirterek “Baştan ağlaşma, ‘mahvolduk, ben nasıl yöneteceğim’ diye bir atmosfere asla gelmeyeceğiz” dedi. ‘Kopyalama normal’ Kılıçdaroğlu, soru üzerine, İmamoğlu’nun “belediyedeki verilerin kopyasını almasının da normal olduğunu” söyledi. Kılıçdaroğlu, “Musakkaantrikot konusunu izleyebildiniz mi” sorusuna da gülerek, “Yemekle aram iyi değil” yanıtını verdi. l ANKARA İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi için YSK’ye başvuran AKP’de görüş birliği oluşmuyor AKP’de ‘İstanbul’ tartışması BİNALİ YILDIRIM ‘Çalışanlar şüpheli olarak görülmemeli’ Gökçek: Zararlar Tuna döneminden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın zarar eden belediye şirketlerini tasfiye edeceğini açıklamasının ardından eski Başkan Melih Gökçek, sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Yavaş’ın asıl amacının belediyelerden işçi çıkarmak olduğunu iddia eden Gökçek, zararın kendisi döneminde değil, kendisinden sonra başkanlığa getirilen Mustafa Tuna döneminde olduğunu savundu. Gökçek, şunları kaydetti: “Son dört yılına ait kârzarar hesaplarına bakalım. Melih Gökçek dönemi: 2015’te 109 milyon, 2016’da 21 milyon, 2017’de 64 milyon kâr. Mustafa Tuna dönemi: 2018’de 90 milyon zarar. 2018 dönemi zararı, Tuna yönetimi zaafı nedeniyle oluşmuştur.” l ANKARA / Cumhuriyet AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olan Binali Yıldırım katıldığı cami açılışının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’nun mazbatasının almasından sonra ilk kez açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Seçimler bitti ve il seçim kurulu da itirazları sonuçlandırıp mazbatayı Sayın İmamoğlu’na verdi. Ben de sosyal medya mesajıyla kendisine hayırlı olsun dedim. Tabii partimizin, MHP’nin seçimin sonuçlarıyla itiraz süreci halen devam ediyor. YSK, bu konuda karar verecektir” diye konuştu. Yıldırım, İmamoğlu’nun belediye verilerinin kopyalanmasına ilişkin aldığı karara yönelik, “Bütün iş ve işlemlerin hukukun içinde olması gerekir. Belediye yöneticileri çalışanları şüpheli görmemeli. İstanbul’un beklediği hizmetlerin yerine getirilmesidir” dedi. Bundan sonra hangi alanda görev alacağı sorulan Yıldırım, “Ben halihazırda İzmir Milletvekiliyim, sorumluluğum devam ediyor” dedi. l İç Politika AKP, İstanbul’da çeşitli usulsüzlük ve hile iddialarıyla seçim lerin yenilenmesi için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu, ancak emine kaplan parti içinde seçimin ye nilenip yenilenmemesi konusun da farklı görüşler dile getiriliyor. Parti içindeki bazı gruplar, sandı ğa gitmeyen AKP seçmeninin ye ni bir seçimde partiye oy verece ği hesabı yaparak İstanbul’un ka zanılabileceğini düşünürken, bazı ları da böyle bir olasılığın Ekrem İmamoğlu’nu daha da büyütebile ceği ve yüzde 6065’lere dayanan bir oyla seçilebileceği uyarısı yapı yor. YSK’ye yapılan başvuruda yer alan bilgi ve belgelerle ilgili olarak tam bir görüş birliği bulunmayan partide, iddiaların iptal için yeterli olmadığını dile getiren çok sayıda partili olduğu belirtiliyor. 3 ayrı görüş var... YSK’ye sunulan itiraz başvurusuyla ilgili 3 ayrı görüş dile getiriliyor. İtiraz başvurusunda yer alan bilgilere dikkat çeken bazı partililer, usulsüz seçmen kaydı, sandık kurulu başkanları ve memur üyelerin kamu görevlileri dışından belirlenmesi, seçmen olamayacak kişilerin seçmen listelerinde yer alması gibi nedenlerle seçimin iptal edilmesi gerektiğini, bunların da organize bir usulsüzlük olduğunu savunuyor. İkinci görüş ise özellikle seçmen listelerindeki usulsüzlük iddialarının seçimden önce yapılması gerektiği, YSK’nin ilan ettiği tarihlerde itiraz edilmediği için listelerin kesinleştiği, YSK’nin bu nedenle partinin başvurusunu reddedeceği yönünde. Bu iki görüşün dışında ise YSK’ye sunulan belge ve bilgilerin doğru olabileceği, ancak aradaki farkın kapanmasını sağlayacak somut bir durum olmadığı için seçimin yenilenmesi kararının çıkmasının çok zor olduğu üçüncü görüş olarak dile getiriliyor. YSK’nin ne yönde karar vere ceği hem Cumhur İttfakı hem de Millet İttifakı cephesinde merakla beklenirken, önceki yıllarda kısa bir süre kala ‘idari izin’ kararı alan hükümetin Ramazan Bayramı tatiline daha 1.5 ay olmasına karşın tatilin süresini 9 güne çıkarması “olası bir iptal kararına karşı hazırlık mı” sorusunu gündeme getirdi. İptal kararı çıkması durumunda İstanbul seçiminin 9 günlük tatilin 2. günü olan 2 Haziran’da yapılması gündeme gelecek. Özellikle Ekrem İmamoğlu’na oy veren seçmenin şimdiden tatil planı yaparak sandığa gitmemesini sağlamanın amaçlanmış olabileceği kaydediliyor. Yüzde 60 korkusu Parti kulislerinde, en fazla tartışılan konu ise İstanbul’da seçimin yenilenmesi durumunda ortaya çıkacak olası tablonun ne olacağı etrafında toplanıyor. Bazı gruplar, seçimin yenilenmesi durumunda kazanılacağı hesabı yapıyor. Parti içinde İstanbul’da seçimin yenilenmesinin riskli olduğunu düşünenler de bulunuyor. Bu görüşü savunanlar, “Süreç gereksiz yere çok uzatıldı. Önce geçersiz oyların sayımı, ardından bazı ilçelerde bütün oyların sayılması, tüm oyların sayımı için yapılan başvuru, en son da olağanüstü itirazla seçimin iptal edilmesi başvurusu. Gereksiz mazbata tartışmalarıyla Ekrem İmamoğlu mağdur hale getirildi. Seçim yenilenirse belki bizim seçmenimiz sandığa gider Binali Yıldırım’a oy verebilir. Ama Cumhur İttifakı’na karşı da tüm partilerin Ekrem İmamoğlu’nun etrafında toplanması gibi bir durum ortaya çıkar. İstanbul’u kazanacağız derken İmamoğlu farkı artırarak yüzde 6065’lerle seçimi kazanır. Böyle bir tablo partiye çok daha büyük zarar verir” yorumunu yapıyor. l ANKARA Selahattin Demirtaş WashIngton Post’a yazdı ‘Seçim sonuçları Erdoğan için küçük düşürücü bir yenilgi’ Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP’nin önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan yazısında 31 Mart yerel seçiminin sonuçlarını değerlendirdi. Seçim sonuçlarını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “küçük düşürücü bir yenilgi” olarak nitelendiren Demirtaş, “31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler, Erdoğan başta olmak üzere bütün yönetim eliti için önemli mesajlar içeriyor. Seçimleri haklı olarak bir referandum olarak gören Erdoğan, küçük dü şürücü bir yenilgiye uğradı. Partisi, ülkesinde siyasi kariyerine başladığı, kendi şehri olan İstanbul dahil olmak üzere, ülkedeki en önemli beş büyükşehir belediyesinde kontrolünü kaybetti” ifadelerini kullandı. Sonuçların Türkiye toplumunun bir arada yaşamak isteğinin sonucu olduğuna dikkat çeken Demirtaş, Erdoğan’ı uyararak “Otoriterliğe ve tek kişilik yönetime karşı çıkıyorlar. Erdoğan’ın bunu anladığını umuyoruz. Bunu yapmazsa, bir sonraki seçimler ona son darbeyi vurabilir” dedi. l Haber Merkezi sosyal medya hesabından yazdı Erdoğan’dan ‘birlik’ açıklaması 31Mart yerel seçimlerinin ardından resmi sosyal medya hesabından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim tartışmalarını geride bırakıp temel sorunlara odaklanılması gerektiğini belirterek “Ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere asıl gündemimize odaklanmamız şarttır. Dönem, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi perçinleme dönemidir. Gayemiz, milletimizin refahını artırmak, güvenlik ve özgürlük dengesini koruyarak devletimizin bekasına yö nelik tehditleri bertaraf ederek Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır” dedi. Kimseyi ötekileştirmeyen tavır gösterilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak 82 milyon hep birlikte Türkiye ittifakı olarak hareket etmeliyiz” ifadelerini kullandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bu tweetlerden bazılarını beğenmesi dikkat çekti. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle