23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kultur@cumhuriyet.com.tr 1530 MART 2019 CUMARTESİ Sinemanın büyük kaybı Fransız Yeni Dalga akımının öncü ismi Agnes Varda 90 yaşında kanserden hayata veda etti Sinema dünyasını sarsan haber Fransa’dan geldi: Agnes Varda önceki gece hayata veda etti. Fransız Yeni Dalga akımının nadir kadın yönetmenlerinden olan ve Godard kadar olmasa da hâlâ aktif şekilde sinemayla ilgilenen Varda geçen yıl tüm dünyada büyük ilgi gören “Visages, emrah Villages” adlı belgesekolukısa le imza atmış (JR ile birlikte), bu yıl da son filmi “Varda par Agnes”i Didier Rouget ile birlikte kotarmıştı. 30 Mayıs 1928’de Belçika’da dünyaya gelen Agnes Varda’nın babası Anadolu göçmeni bir Rum, annesi ise Fransızdı. Genç yaşta Paris’e giden ve burada Jean Vilar yönetimindeki Théâtre National Populaire’de çalışmaya başlayan Varda bu sıralarda fotoğrafa merak saldı. 1954 yılında başrollerini Philippe Noiret ile Silvia Monfort’un oynadığı ilk filmi “Pointe Courte”u çektiğinde montaj masasında o yıllarda adı yeni yeni duyulmaya başlanan bir başka sinema devi, Alain Resnais oturuyordu. Belçika Sinema Dergisi’nde (Revue belge du cinema) bu amatör nitelikli film için “Yeni bir sinemanın tohumları atılıyor” nitelemesi yapılacaktı. Bir anlamda Godard, Resnais, Truffaut gibi isimlerden yıllar önce Yeni Dalga’nın ateşini yakıyordu Varda. İleriki yıllarda hayatını birleştireceği Jacques Demy ile 1958’de bir fes Varda’nın, 1954 yılında başrollerini Philippe Noiret ile Silvia Monfort’un oynadığı ilk filmi “Pointe Courte”... Yeni Dalga’da önemli bir figür haline gelmesine yol açacak olan “Cléo de 5 a 7”i (5’ten 7’ye Cléo) 1961’de çekti. tivalde tanışan Varda ona asıl ününü getirecek ve Yeni Dalga’da önemli bir figür haline gelmesine yol açacak olan “Cléo de 5 a 7”i (5’ten 7’ye Cléo) 1961’de çekti. 60’lı yıllar boyunca kısası uzunu, belgeseli kurmacası birçok filme imza atan Varda bir yandan da Alain Resnais, Chris Marker, Jacques Demy gibi isimlerle birlikte “Sol Yaka” (Rive Gauche) olarak anılacak küçük bir grubun da üyesi olarak bilinecekti. Adından da tahmin edileceği gibi Seine’in sol yakasına atıf yapan bu grup bir yandan da onların politik duruşlarını tarifliyordu. Feminist tavrıyla da öne çıkan ve bu alanda eylemcilikten geri durmayan Agnes Varda 1971 yılında “343’lerin Manifestosu” olarak bilinen ve kürtajın yasallaşmasını talep eden bildiriye imza attı. 1976’da çektiği “L’une chante, l’autre pas” (Biri şarkı söylüyor, diğerleri değil) adlı müzikal filminde de yine 60’lı 70’li yıllarda kadınların özgürleşmesini işleyecekti. 1965’te “Le Bonheur” (Mutluluk) adlı filmiyle Louis Delluc ödülünü alan Varda, 1985’te de “Sans toit ni loi” adlı filmiyle Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan ödülünü aldı. Varda 2015’te de Cannes Film Festivali’nde Onur Ödülü (Palme d’honneur) alan ilk kadın sinemacı olarak tarihe geçti. 2017’de ise bu kez Onur Oscar’ı alarak Akademi tarafın dan taltif edildi. Fransız Yeni Dalga’sının annesi ya da büyükannesi olarak anılan Varda yıllar sonra kendisiyle yapılan bir söyleşide ilk filmi için şunları söylemişti: “İlk filmimi yaptığım zaman sinema dünyasının dışından biriydim, kimseyi tanımıyordum ve hatta film bile izlemiyordum. Yani sinemayı yoktan icat etmem gerekmişti ve bunu da çok az bir parayla yapmıştım. Ama yapmak istediğim şey buydu, onu biliyordum.” Çift renkli saçları, insanın hafızasından silinmeyecek gülümsemesi ve beyazperdenin tarihine geçen filmleriyle Agnes Varda sinemanın ta kendisiydi. Naz İrem Türkmen’e birincilik ödülü Güher ve Süher Pekinel’in vizyonu ve öncülüğünde devam eden “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesinin genç yeteneklerinden Naz İrem Türkmen, 12’nci Uluslararası Grumiaux Keman Yarışması‘nda birinci oldu. 12 yaşındaki Türkmen’in 1113 yaş kategorisinde aldığı ödül, Türkiye’den bu yaş grubunda bir müzisyenin aldığı ilk birincilik ödülü olma özelliğini taşıyor. Mimari Miras ve Yaşam Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği(TÇYKD), ‘Eski Eser Yapılarda Restorasyon Uygulamaları Semineri’ ve 20. yıl etkinlikleri kapsamında ‘Mimari Miras ve Yaşam’ konulu karma fotoğraf sergi açılışını bugün TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şu besi Karaköy’de yapacak. A.Ayla İmre’nin düzenlediği sergiye 40 fotoğrafçı katılıyor. Moderatörlüğünü TÇYKD Başkanı restorasyon uzmanı Y.Mimar Deniz Alkan’ın yapacağı seminer, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ın açış konuşmasıyla saat 10.00’da başlayacak. l Kültür Servisi Abana ve öğrencilerinden ‘Mozaik Sergisi’ Deniz Abana ve öğrencilerinin “Mozaik Sergisi” 1 Nisan’da Ataşehir’deki Novada AVM Cemal Süreya Sergi Salonu’nda açılacak. Sergi, 4 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek. Sergide Abana’yla birlikte Asuman Bal, Ayten Mert, Bahar Kangüleç, Cemile Baştimar Işlak, Didem Sakarya, Engin Şişik, Esengül Ekmekçi, Esin Hamzalar, Esin Tütüncü, Gülay Yüksel Tetik, Hafize Postacıoğlu, Kadriye Temircan, Nurdan Korkmaz, Nursel Zeybek, Pınar Özkut, Seyhan Güney, Tuba Çatıkkaş ve Yeliz Özcan’ın eserleri bulunuyor. Kurgucu Ergürsel’e veda Nuri Bilge Ceylan’ın “Uzak”, Semih Kaplanoğlu’nun “Yusuf Üçlemesi”, Pelin Esmer’in “11’e 10 Kala”sı dahil pek çok önemli filmde imzası bulunan kurgucu Ayhan Ergürsel, 57 yaşında hayatını kaybetti. Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “İklimler” filmiyle 2006 Antalya Altın Portakal Ödülleri’nde En İyi Kurgu ödülüne değer görülen Ergürsel’in cenazesi, dün ikindi namazından sonra Şişli Merkez Camii’nden kaldırıldı. Ergürsel’in vefat haberinden sonra, sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan yönetmen Semih Kaplanoğlu şunları söyledi: “Sevgili Ayhan Ergürsel hakka yürümüş. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Filmlerimize çok emek verdi: Meleğin Düşüşü, Yumurta, Bal ve Buğday’da beraber çalışmıştık. Güler yüzünü, kalender meşrebini, kardeşliğini unutmayacağız...” l Kültür Servisi Ceyhun Atuf Kansu Ceyhun Atuf Kansu’nun bir yazısını Tokat İlköğretmen Okulu öğrencisiyken öğretmenim Mehmet Bural, “Birkaç yıl önce çıkmış olan bu yazıyı saklamıştım. Daktilo ettim. Sindire sindire oku bu yazıyı, ufkunu açacaktır” diyerek vermişti (1968): “Atatürk ve Eylem”. Yazı günlerce elimden düşmemiş, yakın arkadaşlarım da okumuştu. Yazıdaki düşüncelerin bende yeşermeye başlayan bağımsızlıkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, devrimci düşüncelerin temellenmesindeki etkisini hiç unutmadım. Kansu’nun Cumhuriyet Bayrağı Altında adlı kitabına alt başlık olan “Yaşam Öykümde Devrim” gibi etkilemişti beni. Yazısında Atatürk’ün “devrimci bir eylem adamı” olduğunu ve devrimci birikiminin kaynaklarını öyle bir anlatıyordu ki… Atatürk’teki “Vatan ve özgürlük” kavramının Namık Kemal’den geldiğini; bilgisizliğe, bağnazlığa, teokratik toplum düzenine karşı savaşım kaynağının Tevfik Fikret olduğunu anlatıyordu. “Halk egemenliği”ni “Fransız Devrimi”nden alarak eyleme soktuğu ulusçulukla yurdu ümmet çağından ulus çağına taşıdığını, hoşgörüyü bıraktığı tek konunun “ulusal bağımsızlık” olduğunu, halkının değerlerine saygıyla halkı eylemin ta kendisi haline getirdiğini, kendi ülküsüyle toplumunun ülküsünü çağdaş uygarlıkta bütünleştirmek için devrimle halkın arasına giren “Osmanlı Derebeyliği”ne karşı çıktığını ve devrimin eylem gücünü gençliğe aktardığını aktarıyordu. Bağımsızlık devrimcisi Kansu’nun 100. doğum yıldönümünde “Katıksız bir başkaldırıcı olarak Atatürk” alt başlığıyla yayımlanan Bağımsızlık Devrimcisi adlı kitabını (Telgrafhane Yayınları) okurken bu yazı karşıma çıktı. Devrimciler döne döne okumalı bu yazıyı, kitapta bütünüyle anlatılan Atatürkçülüğü… Kansu, insan ve doğa sevgisiyle büyüyen bir halk sevgisini damarındaki coşkunluk, başkaldırı, sevda ile açığa çıkaran bir Anadolu tutkusunun aydınıdır. Katıksız bir “Kuvayı Milliyecilik”le, Kurtuluş Savaşı’yla, Cumhuriyet devrimleriyle biçimlenmiş Atatürkçülüğün, aydınlanmanın ve sürekli devrimin aydınıdır. Türkçeye sevgiyle tutkundur o. En çok, dilimizin özsuyunu sunan Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan’ı sever. “Anam dilinde konuşan ama bunu şiirin yasaları içinde gerçekleştiren bir büyük ozandır” (Emin Özdemir). “Halkın derdini dert edinen bir düşün adamı” (Adnan Binyazar), “Şiirimizin çınlayan sesi”dir (Müslim Çelik). Halkçı bir şair hekim ve toprağımıza humuslarını katan bu büyük bilge “sevgi öğretmeni, doğayı insanlaştırmış bir büyük şair, şiirimizin ozan atası”dır (Vecihi Timuroğlu). Bayrağı altında yaşamaktan kıvanç duyulan bir yurt sevgisinin, “Tapınağım insan olsun... Uğruna öleceğim tek kale: İnsandır” diyen bir insan sevgisinin, ömrünü adadığı çiçeklerin güzelliklerle coşmasının, “yediveren bağımsızlık gülü”nün aydınıdır o. Anadolu’dan dünyanın yedi iklim dört köşesine uzanan bir büyük insanlığın, “Dünyanın bütün çiçeklerini” isteyen bir duyarlılığın aydınıdır. “Soyadıdır başkaldırmanın Atatürk…” diyen Kansu’nun yapıtlarının çoğunu, sevdası Kurtuluş Savaşı ve Atatürk oluşturur: Bağımsızlık Gülü, Sakarya Meydan Savaşı, Devrimcinin Takvimi, Atatürk Devriminin Temeli: Ya Bağımsızlık Ya Ölüm, Atatürkçü Olmak, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Halk Önderi Atatürk, Cumhuriyet Ağacı, Cumhuriyet Bayrağı Altında, Dram Kaynağı Olarak Söylev, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Söylev’i Okurken… H 17 Mart 1978’de aramızdan ayrılan, 100. yaşı etkinliklerle kutlanan Kansu’yu anlamanın boynumuza borç olduğunu vurgulayarak selamlıyor, bu yıl “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü”nü Atların Günü adlı kitabıyla kazanan Ömer Turan’ı kutluyorum. Eryılmaz ve Has’tan ‘Sekizesekiz’ Beşiktaş Belediyesi’nin 21 Mart’ta açtığı Karaoğlan Gençlik ve Kent Araştırmaları Merkezi’ndeki “Sekizesekiz” başlıklı sergi ziyaret edilmeye devam ediyor. Sergi 21 Nisan’a kadar ücretsiz görülebiliyor. Ayşe Eryılmaz ve Çağla Has’ın eserlerinden oluşan kolaj sergisi, zamanlar ve mekânlar arası geçişler üzerinden kent, doğa ve insanlar arası ilişkilere dair ögeleri bir araya getiriyor. Sanatçılar, “Kolajlarımız popArt, minimalizm ve postmodernizm alanlarından etkiler taşıyor” diyor. l Kültür Servisi Özgür Aydın bu akşam Berlin’de! Çalışmalarına yıllardır Berlin’de devam eden piyanist Özgür Aydın, bu akşam Berlin’de sahnede olacak. Aydın, Berlin Filarmoni’nin Oda Müziği Salonu’nda ve Berlin Filarmoni Orkestrası’ndan Stanley Dodds’un yönetimindeki Sinfonie Orchester Berlin eşliğinde Brahms’in “1. Piyano Konçertosu”nu yorumlayacak. Sanatçı geçen yıl da aynı salonda Beethoven’ın 4. ve 5. Piyano Konçertolarını seslendirmişti. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle