18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN KÜLTÜR19 MART 2019 SALI İlhan, yıllar süren araştırmanın ardından Cemal Süreya’nın hayatını sahneye taşıyor Süreya’nın kırılmaları... Cemal Süreya’nın asıl adı Cemalettin Seber. Acılarla dolu yaşamını edebiyatı ile besleyen sürgün şair. Rivayete göre bir aşk iddia sında soyadından bir “y” harfini kaybetmiş yazar. Tiyatro Ayme Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Nurkut İlhan, yıllar süren OZAN araştırmaların ardından ÇEPNİ sahneye uyarladığı Cemal Süreya’nın hayatına ilişkin oyunu Cumhuriyet’e anlattı. 40 yılı aşan tiyatro mücadelesinin ardından Mehmet Nurkut İlhan ile hem yazıp hem de oynadığı oyunun ardından “Ben Cemal Süreya Şiir Adamm” adlı oyununu konuştuk. Tiyatroyu izlemeye gelen konukları ile tek tek ilgilenerek misafir eden İlhan, Süreya’nın şiirlerine yaşam verdiği oyun için yıllarca süren araştırmasını, defalarca yazılmasının ardından her izleyici ile buluştuğunda değişip gelişen oyunun hikâyesini anlattı. Süreya’nın hayatından kırılma noktalarının anlatıldığı bir saatlik oyun, 1928 Mart’ta ve 1226 Nisan’da Fade Sahne’de tiyatro seyircisi ile yeniden buluşmaya hazırlanıyor. n Her oyun yeni bir serüven. Bu oyun ve sizin için Cemal Süreya serüveni nasıl başladı? Tiyatro Ayme, tiyatroların kapandığı bir dönemde yeni bir soluk. Aslında büyük bir delilik. İstedik ki bu az bilinen yazarların, şairlerin ya da edebiyat insanlarını yeniden gündeme getirelim. Bunu yaparken de tüm hayatlarını değil de dokunmalar olarak düşündük. İlk olarak da Cemal Süreya’dan yola çıktık. Cemal Süreya, aslında üç yıl önceki bir araştırmadan başladı. Şair bir arkadaşımız “ben yazarım” dedi. Fakat o şair gözüyle ve şiirsel anlatımlı oldu. Sonra bir başka arkadaşımız yeniden yazdı ve onu da didaktik bulduk. Oyun 90 dakika kadar sürüyordu, sonra kendimiz yazmaya karar verdik. Oyunu birlikte yazdığım arkadaşım Mehtap Temiz ile bir araştırma yapmaya karar ver dik. Cemal Süreya’nın önemli noktalarını metne taşıyıp, sonrasında da aralara şiirler yerleştirelim dedik. Öykü böyle çıktı. Aslında ilk oynadığımızda şiirsel bir anlatım vardı. Şiirsel oynadım tabii öyle olunca lezzeti, lirik tavrı çıkmadı ortaya. Yani ben de bundan rahatsızlık duydum. n Oyunda farklı nesneleri insan olarak kulladınız. Bunun hikâyesi nedir? Oyun gelişirken biz sandalyeleri obje olarak kullanalım çünkü oyunda çok karakter var, çok mekân var dedim. İtfaiye Meydanı’na sandalye araştırmasına gittim. Bir sahafa gittim. Saldalyeleri oradan, masayı devlet tiyatrosundan zimmetli aldım tabii. Daktilo da 70 yıllık, bir arkadaşım verdi. Provayı aldık o zaman provada ‘İki sürgünün müzikleri efektten veriyorduk. Ben rahatsızlık duydum bundan “Efektten gelince beslemiyor” dedim. O zaman Dursun Özdil’e “Böyle bir projemiz var, sen buna müzik yapabilir misin?” dedim. “Tamam” dedi. Oyun müzikle beslenince daha güzel oldu. n Oyunda birçok sosyal mesaj mevcut. Bunları neden eklemek istediniz? Günümüz ile bir sorgulama yaşayalım istedik. Teknolojiyle ilgili gözlem yaptım. Kızılay’daki kafelere gittim orada sevgili olan arkadaş grupları olan gördüm fakat çoğunun sohbet etmediğini gördüm. Yani telefonla mesaj atıyor karşısındakine laf söyleyeceği yerde. “İnsan duygusu asla tek tuş olamaz” diye düşünüp repliği ekledik oraya. selamı’ n Oyunda iki Nâzım Hikmet şiiri kullanmanızın özel bir nedeni var mı? “Hava Kurşun Gibi Ağır”da göndermemiz, yitirdiğimiz genç yüreklerdir. Biz ülke olarak çok acılar çektik, yani genç yürekler derken, üniversite yaşantısında kaybolup gidenler var. Nâzım’ı da şundan istedim. Cemal Süreya kendine has bir adam. Türkiye’de sıkıntılar çekmiş. Nâzım da bu ülkeye hayran olmuş, sürgün yemiş. “Bu sürgün ülke içinde de yurtdışında da var, bunların buluşması lazım” dedim. İki sürgünün birbirine selamı aslında. n Oyunun finalinde Süreya’nın hayatını sandalyelerle yeniden çiziyorsunuz. Bunu nasıl yorumladınız? Sürgünü demir saldalye yansıtıyor. Onu unutamamış adam. Bir de oğluyla yaşadığı sıkıntılar var. Memo’yu çok seviyor fakat o sevgisinin karşısında hiçbir yakınlık alamıyor. Sürekli bir aşağılama, ötekileştirme görüyor. Şiirlerinde bir sürü şeyleri var fakat oğluna dair itirazı yok, ahı yok. Ama orada da bir dokundurması var. Gülbeyaz anası yaşıyor bazen bunu. O da Gülbeyaz anasının karşı çıkışıyla beraber ondan cesaret alıyor. Onun için de onu merkeze aldım. Ardından üvey anne gerçeği var. Üvey annesi yemeklerine cam kırıklarını koymuş. O kadar zalim bir kadınmış ki, bir yaşında kardeşini kaybediyor. Cemal Süreya çok acılar yaşıyor ama o acılar onu besliyor. Beslediği için de acısını sıfırlayamıyor doğrusu onları hep hatırlıyor. Cemal Süreya günümüzde gençler arasında popüler bir şair. “Bir dizesini alıp mesaj atalım bir yerde kullanalım” şeklinde yaklaşılıyor. Hayatı hiç bilinmiyor... 2002’den beri yaşanan siyasi bir gerçek var ülkemizde. Kitap okumayan araştırma yapmayan, birbirini iyi tanımayan bir nesil yetişti. Hayatın her alanında bir dejenerasyon yaşanıyor, bu durum insana da yansıyor. Ben burada bir saatlik bir gösteri yapıyorum eğer kafasında bir soru işareti yaşanıyorsa inanın çok mutluyum. Çanakkale konseri... Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası 21 Mart Perşembe akşamı 20.00’de “Çanakkale Zaferini Anma Konseri” için sahnede olacak. Konserde Can Atilla’nın “Gelibolu57. Alay” başlıklı 2. Senfonisi çalınacak. Çanakkale Savaşı’nın yüzüncü anma yılı etkinlikleri için bestelenen eser, savaşta tamamının şehit olduğu 57. Alay konusu çerçevesinde yazıldı. Burak Tüzün yöneteceği konserde soprano Angela Ahıskal ve Bilkent Senfoni Orkestrası, viyolonsel sanatçısı Serdar Rasul solist olarak yer alacak. l Kültür Servisi İstanbul’da çoksesli müzik... Harbiye’deki TRT İstanbul Radyosu Mesut Cemil Stüdyosu’nda bugün saat 20.00’de Cihat Aşkın tarafından hazırlanıp sunulan stüdyo konserinde 20. Yüzyılın başındaki Osman Zeki Üngör, Leyla Saz, Hacı Emin Bey, Halife Abdülmecid Efendi, Cemal Reşit Rey ve Ulvi Cemal Erkin gibi bestecilerin eserleri ile Mesut Cemil Tel’in yeni bulunan bestesi de dünyada ilk defa seslendirilecek. Canlı yayımlanacak ücretsiz konserde müzikolog Ersin Antep eserleri tanıtırken Cihat Aşkın (keman) ve Özgür Ünaldı (piyano) eserleri yorumlayacaklar. l Kültür Servisi T.C. FETHİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI Kamulaştırmayı Yapan İdarenin Adı: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Davacı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 17/07/2008 tarihli ve 16781 sayılı kararı ile; ADM Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye, Aydın, Denizli ve Muğla illerinde kurulacak olan elektrik Dağıtım sistemlerinde 16/08/2008 tarihinden itibaren 30 yıl süre ile dağıtım faaliyeti göstermek üzere 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca ED/16781/1215 sayılı dağıtım lisansı verilmiştir.Söz konusu dağıtım lisansı kapsamında; Muğla ili, Fethiye İlçesinde (Aşağıda Taşınmazların Mevkileri Belirtilen Yerlerde) Enerji Nakil Hattı için gerekli olan taşınmazların kamulaştırılabilmesi amacıyla, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 20/03/2013 tarih ve 43215 sayılı kararı ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 15/c maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7’nci maddesi gereğince kamulaştırma kararı alınmıştır. Kamulaştırmayı yapan idarenin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kamulaştırma Dairesi Başkanlığı olduğu davalıların 30 gün içerisinde kamulaştırma işleminin iptali için idari yargıda iptal davası, maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabileceği, davalıların kamulaştırma işleminin iptali için idari yargıda iptal davası maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açmak istemeleri halinde husumeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kamulaştırma Dairesi Başkanlığı’na yöneltilmesi gerektiği, davalıların yukarıda yazılı şeklinde idari yargıda iptal davası açtığında, dava açtığını ve yürütmenin durdurulması kararı verildiğini belgelendirip mahkemeye bu bu belgeleri vermesi, aksi takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemecetespit edilecek kamulaştırma bedeli üzerinden kamulaştırılan parselin kamulaştırmayı yapan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kamulaştırma Dairesi Başkanlığı adına tescil edileceği, mahkemece tespit edilecek kamulaştırma bedelinin davalılar adına açtırılacak Ziraat Bankası Fethiye Şubesine yatırılacağı, konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerin ilan tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkemeye yazılı olarak bildirilmesi ilan olunur. Dosya No Taşınmazın Mevkisi Taşınmazın Maliki Maliklerin Taşınmazın Ada ve Hisseleri Parsel Numaraları Taşınma Taşınmazın zın Vasfı Yüzölçümü Kamulaştırılan Alanın Yüzölçümü Kamulaştırma Amacı 2019/97 Muğla İli Seydikemer İlçesi Keçiler Mah.Ebohore Mevkii İBRAHİM YÜKSEL TAM 138 ada 10 parsel Tarla 6.378,78 M2 1.443,48 m2 kısmında irtifak Elektrik Dağıtım Tesisi NEVZAT YABA 2335/6670 2019/95 Muğla İli Seydikemer İlçesi Keçiler Mah.Ebohore Mevkii ERDİNÇ YABA 2000/6670 138 ada 7 parsel Tarla 6.379,43 M2 1.112,04 m2 kısmında irtifak Elektrik Dağıtım Tesisi OSMAN YABA 2335/6670 2019/93 Muğla İli Seydikemer İlçesi Keçiler Mah.Üçkavak Mevkii TUNCER ÖZKAN TAM 138 ada 2 parsel Tarla 6.895,37 M2 9,21 m2 mülkiyet1.432,26 M2 kısmında irtifak Elektrik Dağıtım Tesisi Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 964633) T.C. MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NDEN 2018/561 E. SAYILI DOSYASIYLA EKOPET TAŞIMACILIK TAAHHÜT AKARYAKIT İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’NE GÖREV LENDİRİLEN KOMİSER HEYETİNİN, ALACAKLILARI ALACAKLARINI BİLDİRMEYE DAVET İLAN Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/561 E. sayılı dosyasında, konkordato talep eden Ekopet Taşımacılık Taahhüt Akaryakıt İnşaat San.ve Tic.Ltd.Şti. hakkında,28/01.2019 tarihinden başlamak üzere 12 ay süre ile KESİN mühlet kararı verilmiş olup, ilgili kararla Konkordato Komiser Heyeti olarak atanmış bulunmaktayız. İcra İflas Kanunu’nun 299. maddesi gereğince, Ekopet Taşımacılık Taahhüt Akaryakıt İnşaat San.ve Tic.Ltd.Şti.’nden 28.08.2018 Tarihi itibariyle alacaklı olanların alacak ve miktarlarını dayanak belgeleriyle birlikte ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde Zeki Ayan Mahallesi H.Okan Merzeci Bulvarı No:326 Toroslar/MERSİN adresindeki komiserlik heyetimize bildirmeleri; alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ilan ve ihtar olunur. Konkordato Komiseri Mahmut Fırat, Konkordato Komiseri Abdurrahman Karakaş, Konkordato Komiseri Hasan Coşkun Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 964530) T.C. İZMİR 37. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN İLAN METNİ DosyaNo: 2015/884 Karar No: 2017/670 Sanık Abdulcelil ve Medineoğlu, 1978 d.lu Dumlupınar mah. Nüf. Kayıtlı ULAŞ GÖGERÇİN hakkında yapılan yargılama sonunda; 1 Sanık hakkında 02/01/2009 tarihinde Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan suçundan HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA, 2 Sanık hakkında 06/12/2011 tarihinde Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan suçundan HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA, 3 Yargılama nedeniyle sanık için yapılan 1 davetiye gideri 10,00 TL ve tercüman sarf gideri 500,00 TL olmak üzere toplam 510,00 TL yargılama giderinin sanıktan tahsili ile devlet hazinesine irad kaydına karar verilmiştir. 7201 Sayılı Yasanın 29. Maddesine göre hüküm özetinin gazetede ilan edildiği tarihten 15 gün sonra tebliğ edilmiş olacaktır. Sanığın kararı tebliğ tarihinden başlayarak 7 gün içerisinde, Mahkememize veya dengi mahkemeye dilekçe ile veya sözlü olarak müraacatla İzmir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesinde İTİRAZ yolu açık olmak üzere karar verildiği ilanen duyurulur. 13/03/2019 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 965977) ‘12 öfkeli.’ kamuoyunun sorumluluğuna sesleniyor Yüksek tavanlı büyük bir oda. En geride büyük kent görüntülerine açılan büyük pencereler. İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nin her derde deva oyun alanının tam ortasına uzunlamasına yerleştirilmiş 12 kişilik bir toplantı masası ve sandalyeler. Oyun alanı geri düzleme doğru, başka ayrıntıların eklenmesiyle genişliyor. Oyuncu giriş ve çıkışları arka düzlemde. Toplantı masasının iki yanında ve arkasında ise birkaç sıra seyirci koltuğu yer alıyor. Kısacası, izlenecek tiyatro olayı dört yandan seyirci tarafından kuşatılmış. Oyuncuların soluğunun seyircininkine karışacağı bir atmosfer oluşturulmuş böylece. Az sonra sahneye geri düzlemden 12 oyuncu gelecek ve masadaki yerini alacak. Onlar bir saat 35 dakika aralıksız süren oyun boyunca bu odada tutsak kalacaklar. Çünkü New York kentinin adliye binasındayız. O gün mahkemede bir davanın son celsesi yapılmış. Karar jüri üyelerine kalmış. Odadaki 12 kişi zanlının suçlu olup olmadığını saptayacak. Kamuoyunun sorumluluğu Zanlı, babasını öldürdüğü tanıklarla belirlenmiş 16 yaşında bir çocuk. Toplumun ezilenler sınıfından. 12 jüri üyesinin vereceği karara göre suçlu bulunursa ölüm cezası alacak. Savcı, avukatlar ve tanıklar, celseler boyunca yasal düzlemde yapılması gerekenleri yerine getirmişler. Şimdi zanlının yazgısı bu 12 insanın iki dudağı arasında. Amerikan hukuk sistemine göre halk arasından seçilen jüri son kararı verecek. Bir başka deyişle, son aşamada adalet dağıtıcısı olan, ‘kamuoyu’nu temsil eden bizim gibi insanlar… Adaletin yetkili organlar tarafından sağlanmasını bekleyen, adalet duygusu da ‘devletin kestiği parmak acımaz’ görüşüyle sınırlanmış toplumlara dudak büktürebilecek bir uygulamayla karşı karşıyayız. Özellikle söz konusu davada olduğu gibi ‘ölüm cezası’ olasılığı olan durumlarda kamuoyunun aklına ve vicdanına başvuran bu yöntem, aslında ‘demokrasi’nin ‘olmazsa olmaz’ yaklaşımlarından birinin canlı simgesi: Toplumu ilgilendiren her koşulda kamuoyunun taşıdığı sorumluluk… Tıpkı sandığa oy atarken, yalnız bireysel çıkarları değil, tüm toplumun esenliğini düşünme sorumluluğu gibi… Genellikle Hollywood senaryo yazarı olarak bilinen Reginald Rose’un 1955’te oyun olarak yayımladığı, 1957’de de başrolünü Henry Fonda’nın oynadığı, çok ödüllü ‘12 Öfkeli Adam’ filmiyle benim kuşağımdakilerin çok iyi tanıdığı yapıt, jüri sisteminde kamuoyu sorumluluğunun doğru dürüst taşınmadığı durumları tartışmak için yazılmış. Dolayısıyla, ‘12 Öfkeli.’ Bir mahkeme oyunu olmaktan öte, ‘demokrasi’nin işlerliğini tartışan ve düşünce özgürlüğünü savunan üstünde düşünülmesi gereken bir oyun. Jürinin ‘oybirliği’ ile karar verme zorunluğu oyunu ateşliyor. Çünkü 12 kişiden biri zanlının suçlu olmayabileceğini düşünüyor. Ve oyun, toplumun çeşitli kesimlerinden seçilmiş, ikisi kadın 12 kişinin davayı yeniden tartışarak birbirlerini etkilemeye çalışmasıyla ivmelenip sürüyor. Ankara’da yılın oyunu Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı ‘12 Öfkeli.’yi sahneleyen Akif Yeşilkaya, siyahgribeyaz tonlarla oluşan (hem siyah beyaz filmi anımsatan, hem de adliye yapılarının donukluğunu imleyen) bir görsel ortamda sunuyor oyunu. Efter Tunç’un dekor, Özlem Karabay’ın giysi, Yakup Karabay’ın ışık tasarımları bu görsel yaklaşımı kusursuzca gerçekleştirecek ustalıkta. Yeşilkaya, oyun broşüründe özel isimleriyle değil de numaralarıyla anılan 12 jüri üyesinin ön düzlemden sağa sola ve geriye, orta düzlemden öne arkaya ve iki yana, arka düzlemden çeşitli yönlere hareket etmesini sağlayan, bu hareketliliğe karşın doğal akışı koruyan bir koreografi uygulamış. Yapımın işitsel zenginliği ise Arın Aykut’un, 12 oyuncunun her birine karakter özelliklerine göre yazdığı müzik cümleleriyle oluşuyor. Her oyuncunun yorumunacanlandırdığı karakteri yorumlayan müzik bölümleri eşlik ediyor. Alper Tazebaş, Ulaş Ersoy, İrfan Kılınç, Edip Tümerken, Şekip Taşpınar, Meva Küçükakyüz, Dilek Arıbal, Murat Kesim, Onur Kayabaşı, Akın Berk Sağıroğlu, Eren Özkan ve Kadircan Şener’in 12 jüri üyesini oynadığı kadro, görselişitsel düzeyde inceliklerle bezeli bu çok yorucu çalışmayı parlak sonucuna götürüyor. ‘12 Öfkeli.’ Ankara’da sunulan oyunlar arasından öne çıkarak, Sanat Kurumu’nun En İyi Yönetmen, En İyi Dekor, En İyi Müzik, En İyi Yapım ve genç sanatçılara verilen Övgüye Değer Oyuncu (Eren Özkan) ödüllerine değer bulundu. Kutlanacak bir çalışma! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle