17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1118 ŞUBAT 2019 PAZARTESİ Devlet borcunu ödesinYüksek bütçe açığı, faizlerin yükselmesine neden olduğundan, yatırım yapma kabiliyetini azaltıyor İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: İlaç deposundan tutun da yol yapan birçok şirket devletten Reform şart paralarını alamadığı için zorda. Bu firmaların n Türkiye’de sağlıklı büyü alacağı 100 milyar TL’yi buluyor. Devletin piyasaya olan borçlarını bir an önce ödemesi gerekiyor. me iklimine girilmesi ve yeni yatırımlar için ne yapılmalı? Esas olan çözüm yatırım ikliminin iyileşmesidir. Sade İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türki konuda bilgi ve görüş üreten ve Türkiye’nin AB entegrasyonuna katkı sağla ce ekonomik verilerdeki düzelmelerle bu sağlanamaz. Para hareketlerinin serbestliğinden, hukuksal altyapı ye Odalar ve Borsalar Bir yan bir kurum. 54 yıl zar yı düzenlemeye ilişkin re liği Başkan Yardımcısı Ayhan Zeytinoğlu, iç piyasa ŞEHRİBAN KIRAÇ fında, zor dönemler oldu. AB ile ilişkilerin askıya nın canlanması için devle alındığı dönemler yaşadık. te taahhüt işi yapan firmaların İKV tüm bu dönemlerde ilişkile alacaklarının ödenmesi gerekti rin kopmamasını ve diyaloğun ğini vurguladı. devam etmesini sağladı. Son yıl Zeytinoğlu, “Devlete ilaç de larda özellikle AB sürecinin du formlara ihtiyacımız var. Yapısal reformlar tamamlanırsa yabancı yatırımcı da gelecek. Yapısal reformlar, temel hak ve özgürlüklerin tesisi ile hukukun üstünlüğü açısından, AB üyelik süreci ülkemiz için önemli bir çı posundan tutun da yol yapan birçok şirket, paralarını ala raklaması ve çeşitli üye devletlerle yaşanan krizlerle ilişki Ayhan Zeytinoğlu pa. Türkiye’nin dış ticareti ve doğrudan yabancı ya madığı için zorda. Bu firmala lerde zorlu bir dönem geçirdik. tırımları açısından AB’nin ye rın alacağı yaklaşık 100 milyar Böyle siyasi olarak gerginlikleTL’yi buluyor. Devletin piyasa rin yaşandığı ve duygusal tep rini alabilecek bir başka aktör yok. ya olan borçlarını bir an önce ödemesi gerekiyor. Zira devletten alacaklı firmaların zora girmesi ile taşeron firmaların da kilerin öne çıktığı dönemlerde İKV’nin işi zorlaşıyor. Ama asıl bu gibi dönemlerde İKV’ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç Yatırım kabiliyeti azalıyor zarar gördüğünü biliyoruz” dedi. Son üçdört aydır ne yazık ki yüksek kurdan dolayı, yüksek enflasyon ve yüksek faiz sarmalı içerisinde olunduğunu anlatan Zeytinoğlu, bu durumun da ekonomide durgunluğa neden olduğunu aktardı. “Türkiye’nin kalkınmasında ve demokratikleşmesinde, Avrupa Birliği (AB) sürecinin olumlu etkileri olduğunu unutmamız gerekiyor. Yapısal reformlar, temel hak ve özgürlüklerin tesisi ile hukukun üstünlüğü açısından, AB üyelik süreci ülkemiz için önemli bir çıpa” diyen İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ile Türkiye’nin AB üyeliği sürecini ve ekonominin sorunlarını konuştuk. n İKV’nin AB’yi Türkiye’ye Türkiye’yi de AB’ye anlatma görevi var. Son yıllarda bu konuda bir zorluk var mı? İKV 1965’ten beri Türkiye’nin AB sürecini izleyen, bu AB, hukuku eleştiriyor n Türkiye’de hukuka güven konusunda ciddi sıkıntılar var. Bu alandaki sıkıntıları AB’ye anlatma konusunda ne tür zorluklar yaşıyorsunuz? AB’nin Türkiye’ye yönelttiği eleştirilerin başında hukuk sistemi ile ilgili sorunlar, hukukun var diye düşünüyorum. Daha treni kaçırmadık n AB üyeliği konusunda son yıllarda ciddi yavaşlama söz konusu, Türkiye treni kaçırdı mı, bu alanda acilen atılması gereken adımlar neler? AB ile müzakere sürecinde 2016’dan beri yeni fasıl açılmıyor. Gümrük birliğinin güncellenmesine ilişkin müzakerelerin de 2017’de başlaması söz konusuydu ama bu süreç de bazı üye devletlerin siyasi vetolarına takıldı. Vize serbestliği süreci de henüz tamamlanamadı. ABTürkiye ilişkilerinde yaşanan zorluklar ve sıkıntıların yanı sıra AB de kendi içinde oldukça zor ve krizlerle dolu bir dönem geçiriyor. Mülteci krizi, kurumsal yapıdaki sorunlar, İngiltere’nin üyelikten ayrılma süreci, İtalya dahil çeşitli üye devletlerdeki milliyetçi, popülist akımların yükselmesi, Almanya’da AfD adlı aşırı sağ bir partinin oy oranını artırması, Rusya’nın tehditkâr politikaları, tüm bu gelişmeler AB’yi zorluyor ve genişleme ve yeni üye alımının yavaşlamasına yol açıyor. Türkiye’de AB sürecinin yavaşlaması ve AB üyeliğinin gerektirdiği reformlarda durağanlık yaşanması, üyelik olasılığını azaltıyor. Ama treni kaçırdı demek için erken. n 2018 iş dünyası açısından nasıl geçti, bir değerlendirme yapabilir misiniz. 2019 öngörüleriniz neler? Ekonomide, ABD ile yaşanan Rahip Brunson gerginliği sonrası dövizdeki aşırı değerlenme ve ardından enflasyon ve faizlerdeki yükseliş ekonomik durgunluğu beraberinde getirdi. Yüksek döviz kurlarından dolayı, 2018’de ekonomimizdeki en büyük problem yüksek enflasyon ve yüksek faiz oranları oldu. Alınan tedbirlerle yılın son ayında nispî bir rahatlama başladı. Ancak firmalarımızın hâlâ finansmana erişim ile ilgili ciddi sıkıntıları olduğunu biliyoruz. Yatırımların önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz yüksek faiz, reel sektör temsilcileri olarak istediğimiz bir şey değil. İşsizlik oranı geçen yılın ortalamasından bir miktar gerilese de yılın ortasından itibaren tekrar çift haneye yükseldi. İşsizliğin artış eğiliminde olmasını yatırım ortamındaki iklim bozukluğunun yansıması olarak görüyoruz. Döviz kurunun seviyesinin rekabetçi düzeyde tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Dış ticaret açığımızdaki gerileme ile yıllık cari açığımız da gerilemeye başladı. Bu gerileme devam edecek. Borçlanmanın artması finansman yapımızı bozarken, ekonomideki kırılganlıkları arttırması nedeniyle, denk bütçeyi önemsediğimizi sık sık dile getiriyoruz. Yüksek bütçe açığı, faizlerin yükselmesine neden olduğundan, yatırım yapma kabiliyetimizi azaltıyor. Bütçe açıkları ülkemizin makroekonomik dengelerinin kırılganlığına katkı veriyor. Ekonomideki daralmanın etkisiyle sanayide 2018’in ortalama kapasite kullanım oranı bir evvelki yılın ortalamasının 1.5 puan altında gerçekleşti. Yıla hızlı başlayan sanayi üretimi de eylül ayından itibaren negatife geç ti. Tüm bu gelişmelerin sonunda ekonomimiz yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 7.2 ve yüzde 5.3 büyürken, üçüncü çeyrekte kur dalgalanmalarının, yüksek enflasyon ile fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın ve yüksek faizin etkisiyle sadece yüzde 1.6 büyüdü. Hükümetimiz ekonomimizdeki daraltıcı etkileri bertaraf etmek amacıyla art arda tedbirler aldı. Ancak esas olanın, devletin piyasaya olan borçlarını bir an önce ödemesi olduğunu düşünüyoruz. 2019 zor yıl n 2019’da küresel piyasalarda ne tür gelişmeler bekliyorsunuz bunun Türkiye’ye yansımaları ne olacak? Dünya ekonomisinde de bir yavaşlama olduğunu düşünürsek, kendi sorunlarımız zaten var, global ile birleştirdiğimizde, 2019 yılının zor bir yıl olacağını söylemek yanlış olmaz. İşsizlik öncelikli sorun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konuları geliyor. Bunlar AB üyelik müzakerelerinde de gündeme gelen ve 23 üncü fasıl altında yer alan temel haklar ve yargı ile ilgili konular. AB’ye şunu söylüyoruz. Türkiye’de bu çok eleştirilen hukuk alanında ilerleme sağlamak için elimizde çok önemli bir fırsat var. 23. Faslın n Kurun geldiği seviye yeni yatırımlar ve mevcutları korumak için ideal bir seviye mi? n Şu anda sanayicinin Türkiye ekonomisinin en temel sorunları neler, atılması gereken adımlar hangileri? Sanayicilerimiz Geçen hafta açıklanan ara için ülkemizin en lık ayı sanayi üretiminin önemli sorunu yüzde 9.8 gerilediğini görü yüksek faiz, da sek faiz reel sektör temsilcileri olarak istediğimiz bir şey değil. Zira yatırımların önündeki en büyük engel. Geçen yıl ağustos başından bu yana hükümetimiz tarafından bazı önlemler alınmaya çalışılıyor. KDV ve ÖTV indirimleri ekonomi olumlu işaretler var. Enflasyon ve ihracat rakamları piyasadaki olumlu işaretlerin en önemlileri. Ancak firmalarımızın hâlâ finansmana erişim ile ilgili ciddi sıkıntıları olduğunu da biliyoruz. Yüksek faiz nedeni ile yatırım yap açılması ve müzakerelerin yürü yoruz. Ara malı imalatının yüz ralan iç pa de canlanmaya katkı verdi. manın oldukça zorlaştı tülmesi. de 15 gerilemesinden ise en zar ve kalifi Sonrasında ödeme sıkıntı ğı bir ortamda, bankaları n İKV olarak 2019 içinde AB dişe duyuyoruz. Ülkemizin ara ye işçi bul sına düşen, düzgün mükel mızın ellerindeki kaynakla üyeliği konusunda ne tür pro mallarını daha fazla üretme mada yaşa leflerin SGK borçlarına 60 rı üretim için sanayicilere jeleriniz olacak? si gerektiğini düşünüyoruz. Ya nan sorun ay vadelendirme sağlandı. kullandırması konusunda Türkiye’nin AB üyeliğini gündeme getirip sürecin canlandırılmasını sağlamaya yönelik projelerimiz var. “AB Dönem Başkanlıkları ve Türkiye” projesi ve TürkiyeAB ilişkilerini farklı illerimizde üniversite öğrencileri ile tartıştığımız etkinlik dizisi projelerimiz var. Türkiye genelinde seminerlerle AB sürecinin iş dünyasına etkisi ve gümrük birliğinin ele alıyoruz. Her ay düzenli olarak yayınlanan bültenimiz var. tırım malları ve hammadde itha lardır. Son latı önemli. Ancak döviz kurunun üçdört ay bugünkü seviyesinin ülkemiz sa dır ne yazık nayicilerinin ara malı üretmele ki yüksek rine itici güç olacağını düşünü kurdan do yoruz. Dolayısıyla reel efek layı, yüksek tif döviz kurunun 90 seviyesi enflasyon nin üzerine çıkmasını istemi ve yüksek fa yoruz. İhracatın uzun vadeli iz sarmalı içe desteklenmesi için kurun risindeyiz. Bu enflasyon kadar artma durum ekono sı gerektiğini düşü mimize durgun nüyoruz. luk getiriyor. Yük Ancak esas olanın devletin piyasaya olan borçlarını bir an önce ödemesi. Zira devletten alacaklı firmaların zora girmesi ile taşeron firmaların da zarar gördüğünü biliyoruz. İş dünyası olarak bankalara ilettiğimiz taleplerin belli bir düzeyde karşılandığını memnuniyetle görüyoruz. Nispi bir rahatlama başladı. Şu an piyasada desteklerini bekliyoruz. Kredi Garanti Fonu’nun doğru bir model olduğunu düşünüyoruz. KOBİ’lere sağlanan her türlü desteğin üretim, istihdam ve ihracat olarak geri döneceğini biliyoruz. Ülkemizdeki yüksek işsizlik oranı, alınan tedbirlere rağmen hâlâ en önemli ve öncelikli sorunumuz olarak karşımızda duruyor. Önüne gelen maden arıyor Niziplioğlu Holding, yeni kurduğu Nimaş Maden şirketiyle başta Türkiye’nin altın ve mermer madenlerini tespit edip maden borsası kurulmasına aracılık etmek istiyor. Niziplioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu, neredeyse Türkiye’nin tüm topraklarına arama ruh satı verildiğini, her önüne gelenin ruhsat aldığını belirterek, Türkiye’nin maden rezervinin tespit edilmesi gerektiği Ömer Niziplioğlu ni ak tardı. Niziplioğlu, şu açıklamalarda bulundu: n Madenciliğin önündeki en büyük engel firmaların finansmana erişimi. İhtiyaç olan 2030 milyar dolarlık kaynağı bankalardan sağlamak mümkün değil. Bir altın madeninin çıkarma tesisi için 40 milyon dolar, doğaltaş ocağının çıkarma aşaması için gerekli kaynak ise 35 milyon dolarlık bir kaynak gerektiriyor. Ülke genelindeki 10 bin maden sahası için 30 milyar dolar kaynak gerekli. n Gayrimenkul yatırım ortaklığı gibi ‘Maden Yatırım Ortaklığı’ kurmaya karar verdik. n Nimaş öncelikle ara ma ve çıkarma ruhsatlı sahalarla anlaşma yapacak. Bu alanların rezerv tespiti yapıldıktan sonra ekonomik durumuna göre değerlendirecek. n Ruhsat sahiplerini tek çatı altında toplayıp daha sonra da söz konusu sahalarda rezerv tespiti yapacağız. Rezervlerin ekonomik değerini resmi raporlarla ortaya koyacağız. Sermaye Piyasası Kurulu ile görüşüp izin almaya çalışacağız. Halka arz sonrası bulunan kaynakla madeni çıkarıp işleyeceğiz. n Şu anda elimizde 2’si altın 3’ü de mermer olmak üzere 5 tane arama ruhsatı var. l Ekonomi Servisi Akaryakıta büyük zam Enerji Petrol Gaz İkmal bir an önce devreye alınİstasyonları İşveren ması gerektiğini belirtti. Sendikası (EPGİS) Baş Aktaş, Türkiye’nin iş kanı Fesih Aktaş, petrol lenmiş akaryakıt ürünle fiyatlarının dünyada artış rinde temel aldığı piya eğilimine girdiğini belir sa olan Akdeniz piyasa terek, bunun sonucunda sındaki fiyat artışının ül Türkiye’de oluşan zam kemizde de zam baskısı ihtiyacının ÖTV’den kar na neden olduğunu anla şılanmasının enflasyon tarak, “Bu piyasadaki fi la mücadeleye olumlu yat hareketleri bu katkı yapacağını söy nu açıkça ortaya ledi. koymaktadır. 11 Aktaş, bugünden Şubat’ta benzin itibaren benzinde fiyatları 525.25 oluşan 2730 kuruş dolar/metreküp luk, motorinde ise iken 15 Şubat 10 kuruşluk tarihin zamların önü de 566 ne geçmek dolar/ için eşel mo Fesih Aktaş met bil sisteminin rekü pe yükselmiştir. Motorinde ise fiyat 594 dolar/ metreküpten 624 dolar/ metreküpe çıktı” dedi. Aktaş, fiyat artışının pano fiyatlarına yansıtılamamasından dolayı bazı dağıtıcılar tarafından son 34 gündür Türkiye’de istasyon bayilerine yansıtılmaya başladığını belirterek, “Bazı dağıtıcılar ile bazı istasyonlar ürünü pahalıya almakta, ancak tavsiye edilen fiyatlardan satmaya devam etmektedir. Bu durum, zaten artan maliyetler altında boğulan istasyonları iyice zor duruma düşürmektedir” dedi. l Ekonomi Servisi Ah! Yine o ‘hayalet’ Yine kapitalizmin sözcüleri her yerde o hayaleti görmeye başladılar. Korkuyorlar ama onu, kendileri çağırdılar. Üstelik bu sefer de ‘cool’ Geçen yıl temmuz ayında Trump’ın İngiltere’ye gelme olasılığına karşı toplumda bir itiraz dalgasının yükseldiği günlerde, ITV kanalı “Good Morning Britain” programında konuyu masaya yatırdı. Programın, maço halleriyle kadınlara illallah dedirtmiş sunucusu Pierse Morgan, aklınca solun tutumunu teşhir etmek için, pek de fazla düşünmeden, belki de nasıl olsa genç kız, üstelik de siyah, ben ezer geçerim inancıyla Ash Sharkar’ı misafir etti. Tartışma, Morgan’ın Ash’in ne kadar solcu olduğunu teşhir ederek Trump’ın İngiltere’ye gelmesine karşı çıkanların düşüncelerini değersizleştirme çabalarıyla başladı. Ash, Trump’ın gelişine neden karşı olduğunu anlatırken Morgan yine sözünü “siz solcular” diyerek kesmeye kalkınca, Ash öne doğru eğilip adamın yüzüne bakarak, aşağılayıcı bir tebessümle, “Aptallığın lüzumu yok, tabii ki ben bir komünistim” deyiverdi. Morgan’ın ezberi bozuldu, ne diyeceğini bilemedi; programın ortak sunucusu kadın bile gülmeye başladı. Bu olay burada kalabilirdi, ama önde gelen kadın / moda dergilerinden Elle, “O gerçekten bir komünist ve gerçekten bizim kahramanımız” başlığını atınca, kapitalizmin savunucuları, “işte yine o hayalet” korkusuyla kaleme sarıldılar. The Times, bir hafta içinde, başlığında “cool” sözcüğü geçen iki yorum yayımladı: “Komünizm cool değil. Öldürücü bir inançtır” ve “Gençler aldanmayın, komünizm cool değil”. Bu ileri orta yaşlı iki muhafazakâr yazarın, gençlere “bu cool değil” diyerek akıl vermeye kalkmaları “cool” kavramının anlamını biraz olsun bilenleri güldürdü. Bir genç kızın televizyonda gururla, “Ben komünistim” demesinin yol açtığı panik ise düşündürücüydü. ‘Eyvah, yine moda…’ Trump’ın danışmanları geçen eylül ayında adeta “Siyasal durum ve görevlerimiz” türünden bir rapor yayımladılar. Başlığı “Sosyalizmin fırsat maliyeti” olan rapor, konuya “Karl Marx’ın doğumunun 200. yılında sosyalizm Amerikan politikasına geri dönüyor” saptamasıyla giriyor, 72 sayfada 144 kez sosyalizm tehlikesini vurguluyor, Trump’ın seçim kampanyasında kullanılmak üzere yeni bir düşman üretiyordu. The Economist dergisi de sosyalizmin yeniden moda olmasından kaygı duymaya başlamış. Bu haftaki sayısında, konuyu biri başyazı biri de araştırma olmak üzere iki kez ele alıyor. The Economist, Amerika’da Temsilciler Meclisi’ne seçilen Alexandria Cortez’in kendini demokratik sosyalist olarak tanımladığına, ABD’de 1829 yaş arasındakilerin yüzde 51’inin sosyalizme olumu baktığına, 2016 Başkanlık önseçimlerinde Bernie Sanders’in bu kesimden, Trump ve Clinton’dan iki kat daha fazla oy aldığına, Fransa’da genç seçmenin yüzde 24’ünün sol radikal adaylara oy verdiğine dikkat çekiyor. The Economist’e göre, “sağ politikacılar yeni düşünceler üretemiyorlar” (neoliberalizm iflas etti yeni bir şey yokEY), “şovenizme ve nostaljiye sığınıyorlar” (siz faşizm olarak okuyabilirsinizEY). Buna karşılık, dergiye göre, gençler iklim krizine, gelir dağılımı bozukluklarına, siyasetin zenginleri kayırdığına ilişkin kaygılarında haklıymışlar. Ancak bürokrasi, bütçe, iş çevreleri (kapitalistlerEY) konularında düşünceleri nahif, geleceğe ilişkin bakışları kötümsermiş. Peki, The Economist ne öneriyor: Piyasa ilişkilerine karışmayın, sosyal hizmetlere ilişkin kamu harcamalarını artırmayın, özel mülkiyeti hedef almayın, devlet eliyle bir yeniden dağıtım politikası izlemeyin, su, elektrik, taşımacılık gibi hizmetlerde özelleştirmeleri geri çevirmeyin. Sosyal harcamaları artırmayın. Piyasaların verimli çalışmasını sağlayın. The Economist her zaman tartışmaların gerisinde kalır, ama ben bu kadarını beklemiyordum. Hem sağ politikacıları yeni düşünceler üretememekle, nostaljiye sığınmakla suçla hem de çoktan iflas etmiş düşünceleri, bu kez negatiften gelerek, piyasaya sürmeye çalış. Kapitalizmin sözcülerinin, bu hayaleti kovacak duaları (pardon fantezileri diyecektim) artık işe yaramıyor. Eh o zaman da şovenizme, nostaljiye kapılmaları doğal. The Economist de bu açmazdan çıkamıyor. Düzen çürümeye devam ediyor… H&M’de örgütlenme Türkİş’e bağlı Koopİş Sendikası, 2017 yılının eylül ayında örgütlenme çalışmalarına başladığı dünyanın en büyük perakende giyim firmalarından H&M’in Türkiye’deki mağazalarında çoğunluğu sağladı. Türkiye’de 72 mağaza ve 3 bin 100 çalışanıyla faaliyet gösteren H&M’de örgütlenen Koopİş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar, “Sosyal diyaloğa son derece önem veren sendikamız, H&M’de de bu mekanizmalarını işletip çalışanların hak ve özgürlüklerini geliştirecek” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle