18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 7 ARALIK 2019 CUMARTESİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Canan Arın’ın, çocuk tiyatrosundan, TMTF, TMGT, Devrim Ocakları’na uzanan, ülkemiz ‘Cins kırımı yaşanıyor’ve dünya ölçeğinde kadına karşı şiddet, Mor Çatı, sığınma evleri savaşımının öncüsü HABER Canan Arın, kendisinin de içinde yer aldığı ülke Erkek egemen kültürün icraatlarının en tepeden mizdeki kadın hakları, kadına yönelik erkek ege tavana yaygın kılınmasıyla, “herkesin dini inançla men şiddete karşı uzun soluklu savaşımların sonu rını yaşama özgürlüğü” sözüyle yola çıkılarak ya cunda, aslında hukuk alanındaki eşitsizlikleri gider kın gelecekte çokeşliliği geçerli kılma, kız çocuk me konusunda anlamlı yol alındığını açıklıyor. Şid larını kendi tecavüzcüleriyle evlendirme yollarının det, terör patlamasında bugün yüz yüze kaldığı açılması, yargıya, polise, cezaevlerine yansıyan, mız tablodan, en çok siyasal İslamcı yaklaşımlarıyla kadın aleyhine şiddete, cinayetlere çanak tutan siyasal iktidarın sorumluluğu olduğunu söylüyor. icraatlardan çarpıcı örnekler veriyor. Canan Arın’ın benim tanıklık edemediğim çocukluk anıları, öngöre relerinden kimi seçmeler yapıyoruz. Öne çıktığı oyunlar, fotoğraf karelerinden seçme bildiğimin ötesinde, sanata, ler yapmak zor. Canan, Tol yaşam sevincinin her ren ga Aşkıner’in olduğu top gine uzanmış, çok zeki, çok lu fotoğrafı yeğlerken, be yetenekli, çok yaramaz, çok nim seçimim, torpilim ga özgür yetiştirilmiş gözü pek zetecilik arkadaşım Yalçın bir kız çocuğunun, çılgınlık Pekşen’den yana oluyor. larının romanı tadında.. Üniversite yıllarında ti Cumhuriyet döneminin yatro, kültürün her alanı ünlü Cağaloğlu Halkevle na dönük tutkuları, izleyi ri binası, kültür merkezi, bi cilikle yetinmeyip doğru zim dönemimizin Kanlı Pa dan bulaşmalarında sınır zar eylemlerine yataklık edi yok. TMGT’de en masum gö len MTTB binası.. Canan revi, radyo yayınlarının se Arın, ilkokul yıllarında pro si olmak. TMTF’de kültür fesyonel tiyatro sanatçısı, oynadığı başarılı rolün karşılığı harçlığını kapar kapmaz, koşarak Cağaloğlu yokuşundan aşağı iniyor. Çocuk kitapçısında soluğu alıyor. Seçtiği kitaplara renkli festivali oyunlarının içinde, etkin rollerde. Devrim Ocakları’nda da doğrudan sosyal çalışmaların içinde. Canan Arın’la ilk karşılaşma anılarımız işte bu çatılardan. İstanbul’un öğrenci örgüt Canan Arın’ı Cumhuriyetin ilk yıllarında Fransızca yayımlanan dergisinin çağdaş kadın işçilerinin simgesi fotoğraflarının önünde çekmeyi seçtik. Kadına şiddete karşı kaplama kâğıdı almayı da atlamıyor. Sirkeci’deki evlerine ulaştığında önce kaplayıp sonra okuyor. İstanbul Kız lenmeleri, kültür merkezleri, gençlik hareketleri ile toplumsal sola, kültüre açılma nın ön özgürlükçü örgütlü savaşımda hep önde Lisesi’nde aldı yılları. Benim ğı eğitimin, öğ önce öğrenci retmenlerinin likte son, son kalitesinin ya ra gazeteci şamına katkı Devrim Ocakları’nın 10 yıl kuruluş likte ilk yılla larını övünçle yıldönümünde tmgtd de ben Ca rım. Canan, aktarıyor. Bu nan Arın, Sumru, Gülsevil (Erdem) saydığımız günün, yılla tüm gençlik rın hukukçularının vasi ile örgütlenmelerinin içinde ol vesayeti karıştırıyor olmala duğu kadar, kültür ortamı rına tanıklıklarıyla, lisede nın zenginliklerinde hem sa ki Türkçe öğretmeni Mela natçı özlemleri, kimliği hem hat Hanım’ın iki sözcüğün de izleyici konumunda baş anlamlarına ilişkin önem rollerde.. Anıları noktalama Önce fotoğraf karelerine bakmaya kalkıştığımızdan Canan ilginç bir sonuç saptama ile söze giriyor.. “Dünyanın yarısından fazlasını, inandığım bir konuda çok çalıştığım için dolaştım..” diyor. Ülkemizde kadın hakları savaşımının gündemimize giriş yılları, tartışmasız 12 Eylül travmasıydı. Solun, daha açık bir özetleme ile 1961 Anayasası, 73’e Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde feminist hareketin öncüleri, Şirin Tekeli ile birlikte. nın sayısız acı anıları da var. Sonuç olarak kadınların şiddete karşı korunabilmeleri çok zorlu bir savaşım alanı. Öncelik elbette şiddete hedef kadının kendisini tehdit eden erkek karşısında, tehditlerinden korkmayacak boyutlarda kendisini savunmaktan sorumlu devlet kurumları da içinde, savaşım verenlerden yana güven kazanabilmeleri yaşamsal de li uyarısını anımsıyor. Üni nın yolunu bulmak zor.. uzanan yasaları ile, Yassıada ğerde.. versitede, İstanbul Hukuk Arada 68 kuşağının ya yargılamaları, idamlar kara Ülkemizde verilmiş onca Fakültesi’nde, öğretim üye şanmışlıklarından bu binala lerinin çok büyük katkıları rın çatılarına sığdırılmış bu na da saygıyla değiniyor. ruk acılı anılar da karışıyor. Devlet okullarının kalite Deniz Gezmiş ve arkadaşla li öğrenci yetiştirdikleri dö rı, ya da İbrahim Kalpakkaya nemlerin son kuşağından ol kadroları sıkıştıkça en çok duğu gerçeğinin altını çizi TMGT salonlarında sandal yor. Elbette ikisi kız, ikisi er yeler, masalar üzerinde yatıp kek dört çocuğunu tek başı kalkmak zorunda kalırlardı. na büyüten, kız çocukları ile Benim için gazetecilik pay erkek çocukları laşımları arasında ayırım da öne çık yapmamaya çok mışken, büyük özen gös Canan’ın teren annesine, keyifli sı kişiliklerinin ge nırsız anı lişmesinde tanı TMTF uluslararası tiyatro ları arasın dığı özgürlüklere borcunu, hepsinin birden ya festivalinde Don Cristobita ile Donya Rosita’nın Acıklı Güldürüsü. Ferdi Merter yönetti. da muhteşem konserler, tiyatro şam başarıların gösterileri daki katkılarını sevgi ve say ön planlarda. Ruhi Su konse gıyla anıyor. Kahvaltıyı ha ri... vs., vs.. zırlama görevinin, sırayla Solda kimliğin altını çiz her gün birinin sorumlulu mek bile abesle iştigal. Asıl ğunda olması gibi.. çılgınlık hukuk öğrencili Çılgınlık maceralarından ği yanında, konsevatuva izi kalmış bir sahne, yine rın çok zor sınavını da ka elindeki harçlıkla gidilmiş zanıp bale öğrencisi olmak. bir uluslararası sanat gös Ancak günün birinde eği terisinden gece cebinde ka timde çok ciddi İstanbul lan son on kuruşla, yanlışlık Konservatuvarı’nın olmaz la tersi yöne giden tramva sa olmaz bir ana ders sınavı ya binmesi, gecenin geç sa günü ile, hukuk fakültesinde atinde tramvayın son dura bedeli ağır olacak sınav gü ğında kalması.. Maçka’dan nünün çakışmasıyla seçim Sirkeci’ye dönüş bileti para yapmak zorunda kalıyor. Ba sı da olmayınca, başka yol le öğrenciliği de yarım kal lardan kaybolacağı korkusu mış oluyor. ile tram Bu türden vay yolun yarıda kal dan geriye mış bir çılgın Sirkeci’ye lık deneme kadar yü si de bilim rümesi sa sel alandan. baha kar Londra’daki şıya eve ekonomi poli varması, annesinin biraz gü Tolga Aşkıner yönetiminde Canan Arın Yalçın Pekşen Çayhane’nin gösteriminde (1960). tik okul, London School of Economics’te, LSE organi venle daha çok, çok korkmuş zasyonuyla, deniz hukuku, olarak sokakta beklemesi kamu hukuku eğitimi alma de var. hakkını elde edip zorunlu Lise yıllarında tiyatro baş koşullar nedeniyle sürdüre ta, sanatın her alanına özen memesi. mesi, bulaşması sürpriz ola 1976, profesyonel hukuk bilir mi? Kardeş okullar ça çu olarak ilk yazıhanesini lışmaları içinde İstanbul Kız açtığı tarih.. Lisesi Darüşafaka Lisesi, Kadın hakları, şiddete kar kardeş liseler tiyatro çalış şı savaşımda uzun soluklu, malarında elbette soluksuz, nokta konulamayacak yolcu önemli rollerde. Fotoğraf ka luğa çıkış yılları.. lekesi bir yana, ülkenin çağ uzun soluklu, güçlü bir sa daş demokrasiye, özgürlük vaşım deneyimi sürecinden lere, sendikal haklara, açı sonra, tersine dönüşe, dün lım yılları olmasının sonuç ya ölçeğinde gerilere düş larını geriye almada 12 Mart yetmeyince 12 Eylül travma Kadın hareketinin öncüleri, Meclis’te kadın kotası arttırılması istemiyle Demirel’e maket sandık veriyor. menin sorgulanması, kadına şiddetin cins katilamı boyu sı yaşatıldığında, kuşkusuz ağırlıklı sol örgütlenmeler ve dina miklerin üzerinden, tümüyle silindir gibi geçilmişti. En acımasız savaşlarda olduğu üzere, önce kadınlar direngenlikle riyle, ezilmeye karşı dik duruşlarıy la öne çıktılar. İnsan haklarından, kadın haklarına uzanan bir yelpaze de kadınların öncülüğünde fışkıran direnişler, elbette aynı gündemler le evlerden başlayan, en feminist sayılabilecek köklerden, sol siyasal İslamcılara kadar uzanan bir yelpa zede buluşmaya başladılar. İşte Canan Arın da geçmiş top lumsal birikimleriyle, hukukçu kim liğinin de katkılarıyla bu girişimle rin odağında başı çekenler arasın daydı.. 1985 Nairobi toplantısı ye niden fışkıracak kadın hakları sava şımının uluslararası ölçekte ilk dö nemeç tahtasıydı. Ca nan Arın ile Zeynep Oral’ı bu toplantıdaki fotoğraf karelerinden kolayca seçebiliyo ruz. Dünya ülkelerin deki kadın hakları sa vaşımcıları için geçer li olduğu üzere, Türki ye için de atılacak ilk önemli adım Birleşmiş BM 1995 Pekin Milletler’in kadına karşı ayrımcılık ların kaldırılması şiddetin önlenme si sözleşmesi, ilkelerinin savaşımı olacaktı. Ülkemizdeki fiziki şiddeti sim gelemek üzere, “mor iğne” eylem lerinde elbette feministler öncelik alacaklardı.. Canan Arın, evlerde başlayan toplantıların örgüt çatıları altında hızla evrilmesi sürecini, öncelikle ri belirlemede birbirlerine geçmiş deneyimleri, ülke içi veya dışında ki deneyimlerini paylaşma çerçeve sindeki eğitimleriyle sürdürdükle rinden anlamlı örnekler veriyor. 14 kadın olarak birlikte “Mor Çatı Ka dın Sığınağı Vakfı” için kurucu ol duklarını anlatıyor. Vakıf senedinin hazırlıkları ile birlikte, şiddet kavra mına karşı kendi kendilerini iç eği timden geçirmek üzere, yurtdışın dan deneyimli, bilimsel çalışmaları olan Feride Yıldırım’dan şiddet gö ren kadına nasıl davranabilecekleri üzerinden ders aldıklarını açıklıyor. Elmadağ’daki ilk merkezde gönül tğllAbrtçamllgpydsnnbiledtgendvasrokckrvhyilgreeeeançüouüiuuıeeeöoaoellvıuneoöelıuaıiieeeen.rimnırrr,nlakanllpurzlnıÖEEnprirrçyrekmmkrklnn,ştçiiiŞuennüennamlaacliıimnnn.çllilneaarliıkçaçlmrauüg,ygğuiey’bninekrmğfa“içdeeeiKldnınndiaokraallsköüyuseeöaonlsyerldnöeınagkkelıg.ktaudaakbddacuüraazıie.rzeklrerrıtkdüenüağntseeça”onısğsteerkldlddueidıntiilkncenaaabarirnnşçeeüııivividrşiıeldutvenntürnçüükgssııısektaliçrptneiilnmmnbküeeeilt,ılydnnereöiegğlsesmştsşü.onyenöCieğınaınaıldigrnrleazas,ıırkmaüözüaririğltaelğdlokıü.kğraşrçscçioaieıa.dyçnikaışllpprorşalürıinkelolnkniçııdınaeiieüabdnenmreıeeıümnıdiiğnknlelfonlonnad,lodadrıskakarrşşniemçakşnrukııdlmrdşlmyvstrrçltpltkneıkrpmndaaniaeüninameıatmllkeıaçiuakeaekdiöeueoelueibiıoçnneıykcisorbnmenunrdaankrçcaaşralndlvhmltmŞdırnnkl,reolüatnaıakadeaaltamsenruvıçiıeenrklıklliadıçaetnneeacgkaiuskkıeankymtdriuess,anuşbaedaaddnn,şeebkdürıeiıdveeıtlölaıctalviı,ışı,mkıtnırlnakgmaeddkezhlhekndllnia,elnnlkgıdülldlusreiıişiaçeşılieroaııenaraekddesançmniuöidk,snişarısasiavienmr.ğanrrlrnddettledioz,.ıynrmaaiuöeılniştizneeauniüşvnldöiaenyışdtecianlkGadesyogznıİheçDslmreeizışziüitrikoötvdeuıfkpça,ılorsnmadsürıaitaayaearyalagvüişizğl,ktekeaoıkddşoaaearni.mdükvotkkasyğolerilanlrs.aköyilırrarkbgieıliveıeieomeilrıtpdalıulrnmyhlşnddBonalfydaiamnda.taeörirsüinritrr,zadoyşlıluruıksranrdkairdaln,ceuşaDıııransarlesnueiıuknelknğuıçkitlpvmeueredtoıelirmlnteyKöaumnsashyataooııaaıeuızrlksç,lğenniıinaazlüriacllçuokrfakoekarı,ıdşikliıuknkÖHçiğgrhdrdSilnnşcbslölldözylngnlraldyşkrşkslglaanaieaıeuiauedaeıiuaıoaenmineueiüüzzuaiiıeeuöao,dsimmrrmnnansknsknügAÖdnrksürkalnğlctkt,knıbirıbdoena”vıans.u.üinldıuülnumniülıKaabçlbaouiünianneTmüaciemlöeçuiçtrŞAcdçanrrdayy,çnl,lülikorkPitBcimıüertatkiaymlyllüaikfyaırıaolbinktevtikiüıliçtiıbdedğrarknlrngaynıkıonahtığSöüih,rieeeksianaduğuküıazleagmdıunrtaldaduüctl,nvlıiurgnaüaeşl.rd.ız,ıeüeiakrnmekseteensdcıldi.nellıya“gçeıkveeaiiktscırKaknıknn”eloryahtgarkdieenkııngideöaknaunaıitnreüiçmmrieazlioienlnkeaylkğeaçaniıedlmvsepozbaseşokiaLıikimöCmdidneımynklaeneüiertmiialrıadıedsaeksisbştnynaımkaaeuCoçyşdsbdvkrre,nlgiıınskşaıaastlvolaaarilzrğağalkansmemarreaiealaelöetaoteelslaığfmedrsşee.arnadlidılpteçokveanlrnlmzabern.rre2öıvıaeaahaare“mıyryiıa,oığnılmlöçiuaümdar’srriirnd0yednayınrllrbur,nöainreşiikıedemuiznnnlınılelıconöşnrailiiİn,i1arkenleitiannıdglöernğrsza8lalıaşndmğrimsıern,aueiaşnaeainarAyeaylüelymraiydnk.krnheeaeasıyeırş.rsndnageoilaynorreiaierskurpiuneiçrmslgllul2ltııüeıdtkvçryeloorklllnönekalıisltçeıünnnügnekaeaıeatillmieknÖgö.eumçla0ltaeeydtaerlliiıeçaraacrak’eirakştnhurğdmnünlynöinrıÇlrtıamdreasdrnzk0şnüseüaüçnenıtlniaenrclçiçakrükıüzdıçdsceedalasşmoıiöemaetortl,şsk2bargfr,smımıkoeebdke,euüzeetrsaieiıleprliçkliahdskdzmeyplilscehirğıeldüarğlletrdna,aaandımeğlvrğlsikiiseıaeaüeiaeirlıııiiaoriikıazrtrrkrkdlitmiziiyn,nyekydnnyüaiiokkıbölksmrkpçşraantdrişkdlrnmyukleıkoaeayüokaseasıdleoçladneilenıyiemeeaıdraulaegaanpheinlzrrzarşonkiteipırreknkoçrailna,eüdpstğtnnernerğeraoua.ıiırrıuiıakkrteıdnıüaainç.i,tnı Dr. Ali Özyurt’un, ikinci kitabı “Umuda Yaşamak” raflardaki yerini aldı. Mücadelesi hiç bitmedi Sağlıkta şiddet, Tam Gün Yasası, iktidarın sağlıkta dönüşüm programı derken şimdilerde kansere savaş açan Dr. Ali Özyurt, “Hayatta mücadele bitmez. Umuduna yaşamalıyız” diyor. SİBEL BAHÇETEPE Dr. Ali Özyurt, mücadeleci kimliği ile tanınan bir hekim. Sağlıkta şiddet, Tam Gün Yasası, iktidarın sağlıkta dönüşüm programı derken şimdilerde hastalığıyla mücadele ediyor. Hiçbir zaman mücadeleyi elden bırakmayan Özyurt, son kitabı “Umuduna Yaşamak”ta olduğu gibi “Bundan 16 yıl önce kanser oldum ve bu benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Hayat mücadelemi sürdürürken kanserle de mücadele etmeye başladım. Hayatta mücadele bitmez. Umuduna yaşamalıyız” diyor. 1 yıl eğitim gördüğü İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bırakıp tıp eğitimine başlayan ve 1987’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitiren Özyurt, “O yıllarda Cumhuriyet gazetesini okumak bile gözaltı nedeniydi. 15 gün gözaltı sürecim oldu” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. “Söz Uçar Yazı Kalır” adlı kitabının ardından ikinci kitabı “Umuduna Yaşamak”ı yazan Dr. Ali Özyurt, kitabında 30 yıllık İstanbul Tabip Odası aktivistliğinden, iyi hekimlik mücadelesinden örnekler sunuyor. Anestezi uzmanı Dr. Ali Özyurt, “İyi hekim olmanın yolunun iyi insan olmaktan geçtiği” düşüncesiyle hayatını nitelikli ve ücretsiz sağlık hakkına adamış hekimlerden biri. İkinci kitabında tıp fakültesi öğrencilik yıllarından Gezi Parkı Direnişi’ne uzanan serüvenini anlatıyor. 33 yıllık aktivistlik “Yaklaşık 33 yıla varan bir tabip odası ak tivistliğim var” diyen Özyurt, “2004 yılında böbrek kanseri teşhisi konuldu ve sol böbreğim alındı. 2008’de akciğer metastazı orta ya çıktı. O sı ralarda biraz umutsuzdum. Moda’da zaman zaman deniz kenarında yürür Sen misin Cumhuriyet okuyan... ken esinlenip bir şiir yazdım; Umuduna Yaşamak. Yeni kitabıma da isim oldu bu şiir” ifadelerini kullandı. Tabip odasındaki mücadele sürecinin temelini “iyi hekimliğin” oluşturduğunu anlatan Özyurt, bu sırada sık sık yazılar kaleme aldığını söylüyor. “2012’de belki de 100’ü aşkın farklı yazı yazdım. 2016 yılında hastalığım biraz ilerledi. Başka organları da Özyurt, öğrencilik yıllarında Cumhuriyet gazetesini gizli gizli okumak zorunda kaldığını anlatarak bir anısını şöyle paylaşıyor: “Yıl 1980. 12 Eylül olmuş ve iktisat fakültesini kazanmışım. Beyazıt Meydanı’nda durakta Cumhuriyet okuyorum. Bir faşist grubun saldırısına uğradım. 3 gün sonra tekrar gazeteyi okurken yanıma yaşlı bir adam geldi ‘Evladım gazeteyi sakla. Sana saldırırlar’ dedi. Sonra gizli gizli okumaya başladım. Cumhuriyet’le ilgili bir başka bir anım da 15 gün gözaltına alınmamla ilgili... 1985’te Cumhuriyet okurken bir cumartesi günü Ruhi Su öldü haberi gördüm, başka bir programım vardı ama cenaze törenine gittim. Binlerce kişi törendeydi. Cenaze namazı Şişli’de kılındı, ardından kalabalık kortej Zincirlikuyu’ya yürümeye başladı, polisler izin vermedi. Mezarlığa kadar yürüdük, çıkışta 170’e yakın kişi gözaltına alındı. 15 gün kanser tuttu. Gayrettepe’de gözaltında 8 yıldır aldı kaldım.” ğım ilaca di renç gösterdi hastalık, başka bir ilaç aldım. Gezi Parkı Direnişi sırasında Taksim Dayanış ması’ndaydım. Her gün oradaydım, günlük notlar alırdım, kitapta bunlara yer verdim” diyen Özyurt, şöyle devam ediyor: “Tabip oda sında, 1990’larda başlayan ve içinde yer aldı ğım Demokratik Katılım Grubu olarak çok sayıda toplumsal olaya şahitlik ettik. Bu yazıları da kitapta topladım. TTB okul gibidir ve ben o okulun öğrencisiydim, şimdi de öğretmeni gibi oldum. Bu okulun duayen insanları var. Ki tabımda bunlardan 12 tanesinin portresine yer verdim. Hayatım tıpta uzmanlık ve tıp eğitiminin nitelikli standart ve içerikli olması ça bayla geçti. Toplumsal mücadelenin her yerin de yer aldım. Tıp eğitiminin niteliğinin yükseltilmesi için çalıştım. Sağlığın ticarileştirilmesi ne karşı, sağlıkta dönüşüm programına karşı arkadaşlarımla birlikte mücadele ettim. Kitapta Gezi Direnişi’nden, TTB’de görev alan akti vist hekimlerin portrelerine, sağlıkta şiddete dek çok sayıda konuya yer verdim.” Öte yandan Barış Akademisyeni Prof. Dr. Hatice Kurtuluş ile yeni bir kitap için çalışma yaptıklarını belirten Ali Özyurt, “10 saat süren bir görüşme yaptık. Otobiyografi tarzında ola cak. Yıl sonunda çıkacak” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle