18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY 330 ARALIK 2019 PAZARTESİ 80/30 120/8 0 110/6 0 70/30 90/30 30/0 0 20/ 1 0 50/10 90/40 90/40 20/0 0 80/40 60/10 160/1 2 0 90/50 10/ 6 0 80/0 0 130/0 0 70/ 1 0 110/0 0 100/4 0 110/6 0 TARİHTE BUGÜN 1994: İstanbul Taksim’de The Marmara Oteli’nin girişindeki kafede patlatılan bomba nedeniyle arkeolog Yasemin Cebenoyan öldü, gazetemiz yazarı Onat Kutlar ağır yaralandı. Kutlar 11 Ocak 1995’te yaşamını yitirdi. İTINAYLA Üniversitede araştırma görevlisinin cinsel saldırısına uğrayan kız öğrenci zincirleme tehditler BEZDIRILIR sonucu okulu bırakmak zorunda kaldı BAŞKA MAĞDURLAR VAR S.G.A., Burdur’da Çavdır Meslek Yüksek Okulu larımın içinde azarlıyordu. Sonra öğrendim ki M. Hoca ve S. Hoca Sosyal Hizmetler Bö başka bir MYO’ya gön lümü 2. sınıfta okuyordu. Maddi sorun ALICAN ULUDAĞ derilmiş. Bu yancı öğretim üye lar yaşayan kız öğren leri ve öğrenciler ge ci, annesinin gönderdiği pa ri dönmeleri için imza kam rayla okumaya çalışıyordu. panyası başlatmışlar. Bize Bu durum, danışmanı olan yıldırma politikası uygula araştırma görevlisi M.Ö.T’ye dılar ve ben daha fazla eği iletildi. S.G.A’nın numara tim hayatıma devam edeme sını alan M.Ö.T., attığı me yip okulu bırakmak zorun sajlarda bir süre sonra “içki da kaldım” dedi. masalarından” bahsederek “Ortamsa ortam, gel bize ta Dava bile açılmadı kıl” diyerek tacizlere başla Okula devam edemeyen dı. M.Ö.T., 2019 Ocak’ta ya S.G.A., 7 Ekim’de, Çavdır nında başka bir hocanın ol Meslek Yüksekokulu’na duğunu belirterek S.G.A’yı ders çalıştırma bahanesiyle bulunduğu eve davet etti. Eve gittiğinde diğer hoca nın olmadığını gören kız öğ renci, burada alkollü olan M.Ö.T’nin cinsel saldırısı na uğradı. Arkadaşının gele ceğini belirterek M.Ö.T’nin elinden kurtulan S.G.A., ev den ağlayarak ayrıldı. Olay dan sonra da tacizler sürdü. Olay, üniversite tarafın dan 12 Mart’ta savcılığa ile tildi. Savcılık tarafından an cak 18 Ekim’de ifadesi alı nan ve yaşadıklarını anla tan S.G.A, “Birkaç gün geç tikten sonra okulda garip bir şey sezdim. Kimse be nimle konuşmuyor, hocalar sürekli beni derste arkadaş başvurarak kayıt dondurma talebinde bulundu. Yüksekokul müdürlüğü, 21 Ekim’de dondurma talebini reddetti. Gerekçe olarak başvurunun akademik takvimde yer alan “derst kayıt ve yenileme süresi” içinde yapılmaması gösterildi. Dondurma işlemi kabul edilmeyen S.G.A., okula da devam etmedi. Bu süreçte YÖK, şüpheli araştırma görevlisini meslekten çıkardı ancak savcılık olaya ilişkin yaklaşık bir yıl geçmesine karşın dava açmadı. l ANKARA Öğrencinin avukatları Çağrı Ayhan Şenel ve Birgül Tavşan Kayıran, müvekkillerinin yaşa dıklarını şöyle anlattı: “Müvekkil, yaşamış olduğu travmanın ardında okuldaki diğer öğretim görevlilerinin ve bazı grup öğrencilerin de aşağılama, hakaret ve iftiralarına maruz kalmış, dışlanarak ötekileştirilmiş ve adı geçen öğretim görevlisi hakkındaki şikâyetini geri çekmediği müddetçe okulu bitirmesinin engelleneceği konusunda tehdit edilmiş hatta ölüm tehditleri dahi almıştır. Müvekkil, Ankara’daki ailesinin yanına dönmek zorunda kalmıştır. Çavdır Meslek Yüksek Okulu’nda, M.Ö.T’nin cinsel saldırısına uğrayan başka kız öğrenciler de vardır ancak mağdurlar susturulmuşlardır.” 66 KURUMDAN YASAYA TEPKI Çocuklarla evlenmek suçtur Aralarında Çocuk İstismarını Ve İhmalini Önleme Derneği ile Türk Psikologlar Derneği’nin de bulunduğu 66 sivil toplum örgütü, sendika ve meslek odası, çocukların kendilerini cinsel istismara maruz bırakan erkeklerle evlenmeleri durumunda faile “af” getirilmesini öngören yasa tasarısına ilişkin açıklama yaptı. “Çocukların kendilerine tecavüz eden kişilerle evlendirilmeleri ağır bir çocuk hakkı ihlalidir” başlıklı açıklamada özetle şöyle denildi: “Çocuk haklarını uygulama, uygarlaşma yolunda geriye gidiyoruz. Bu yasal düzenleme ile, 1216 yaştaki kız çocukları kendilerine tecavüz etmiş olan kendilerinden 1015 yaş büyük olan kişilerle evlendirildiklerinde, tecavüzcülere af yolu açılmakta, bir başka deyişle, ‘cezasızlık’ getirilmektedir.” l Haber Merkezi BEYLİKDÜZÜ İki çocuk annesi kadın eşini öldürdü İstanbul Beylikdüzü’nde bir kadın gece saatlerinde tartıştığı kocasını silahla başına ateş ederek öldürdü. Binnaz K. ve eşi Ferhat K. henüz bilinmeyen bir nedenle tartışmaya başladı. Eşini öldürdükten sonra polis ekiplerini arayan Binnaz K., işlediği cinayeti itiraf etti. Polis ekipleri Binnaz K’yi gözaltına alarak polis merkezine götürdü. l DHA KADIN CİNAYETINE İSYAN Hayali bahçeli TURANSEVİ SOMALI’YE SON KEZ evde yaşamaktı GİTMİŞTİ.. ACI HABERI GELDI Somali’deki bombalı saldırıda yaşamını yitiren 2 Türk vatandaşından biri olan Turan Sevi’nin (67) Aydın’ın Efeler ilçesindeki evinde yas var. Halide Sevi, eşinin son kez Somali’ye gittiğini belirterek “Sağ salim dönmesini bekliyorduk. Ancak cenazesi gelecek” diyerek, ağıt yaktı. Somali’nin başkenti Mogadişu’daki bombalı saldırıda yaşamını yitiren onlarca kişi ile birlikte buraya çalışmaya giden Türk vatandaşlarından kepçe operatörü Meh met Kaplan (48) ile usta başı Turan Sevi de yaşamını yitirdi. Acı haber, evli, 3 çocuk, 6 torun sahibi Turan Sevi’nin Aydın’ın Efeler ilçesi Emirdoğan Mahallesi’ndeki evine ateş düşürdü. 2 ay önce Somali’ye gittiği ve giderken ailesine “Bu son gidişim” diyen Sevi’nin döndüğünde 5 yıl önce aldığı bahçeli evde yaşama hayali kurduğu öğrenildi. Ancak yaşanan terör olayının babalarını bu hayalinden ettiğini belirten kızları Demet Keser, Dilek Akbaş ve Gülden Girgin, anneleri Halide Sevi ile gözyaşı döktü. Sevi ve Kaplan’ın cenazeleri havayoluyla önce Ankara’ya, oradan da karayoluyla memleketlerine getirildi. Sevi’nin cenazesinin bugün öğlen Aydın’ın Efeler ilçesi Umurlu Mahallesi’ndeki Uluyol Camisi’nde kılınacak namazın ardından Umurlu Mahallesi Mezarlığı’nda toprağa verileceği bildirildi. Kaplan’ın Denizli’nin Sarayköy içesinde toprağa verileceği öğrenildi. l DHA ‘Kaç kere polis çağırdık’ Ankara’da, hakkında uzaklaştırma kararı olan Dursun Ö., boşanma aşamasındaki eşi Deniz Ö’yü silahla öldürüp intihar etti. Polisin, annesinin yanına gitmek isteyen kızına izin vermemesi üzerine kızı E.Ö, “Kaç kere polis çağırdık, şikâyet ettim, ‘Şiddet var’ dedim. Polis mi vardı? Zamanında neredeydiniz” tepkisini gösterdi. l ANKARA / Cumhuriyet Libya meselesinde ‘bozguncu’yu başka yerde aramayın “Bozgunculuk” diyoruz. “Bozmak”tan türettik. İktidarlar akıl veren muhalefete karşı kullanmayı çok seviyor. Oysa insanın böbreğindeki taşı hissedip görememesi gibi, asıl kırılma içeride yaşanıyor. AKP’nin İhvancılığa dayalı dış politikası Türkiye’yi yalnızlaştırdı. Devlet, kendi burnunun ucundaki denizlere sahip çıkacağı enerjiyi, Suriye ya da Mısır ile kavga etmekte kullandı. Dostlarını buluşturamayan siyaset, hiç birleşmez denilen düşmanlarını yan yana getirdi. Yetmedi, kendi donanmasını yönetenlere kurulan kumpaslar için devletin başı “savcısıyım” dedi. Savcısı olan Zekeriya Öz’lerin tırnağına taş değmesin diye de kendi makam aracını verdi. Yıllardır Lozan’la “burası küçük” diye uğraşırken, Türkiye’nin denizlerle çevrili olduğunu, vatanın sularda da sürdüğünü yeni hatırladı. Neyse olan olmuş demeyin... Cumhurbaşkanı’nı dinliyorum, Libya ile yapılan anlaşmayı anlatıyor: “Bu konudaki çalışmalar bir anda ortaya çıkmış değildir. Türkiye olarak, deniz yetki alanları konusunda Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attık. Halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Kurmay Başkanlığı’nı yürüten Tümamiral Cihat Yaycı’nın bu konuda hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır.” Dönüp Savunma Bakanı Hulusi Akar’a bakıyorum, sanki bir yere cevap veriyor: “Silahlı Kuvvetler bir bütün, Milli Savunma Bakanlığı bir bütün. Burada herhangi bir şekilde farklı kriterler, yaklaşımlar asla söz konusu değil.” Akar’ın geçen yıl “bazı basın organlarımız bilerek veya bilmeyerek bazı kişilerle, bazı kuvvetlerle anıyorlar, bu doğru değil” dediğini de hatırlıyorum.   Emin misiniz diyorum? Çünkü mesele bu kadar basit değil. girişimlerine bile engel olunuyordu. İttifaksız Türkiye’nin zorunlu ittifakı 10 yıl deniyor ya. Sahiden süreç, 2009 yılının son aylarında, Yaycı’nın konuyu daha sonra Balyoz kumpasıyla tutuklanacak Plan Prensipler Daire Başkanı Cem Gürdeniz’e anlatmasıyla başladı. O güne kadar Türkiye’de deniz yetki alanları haritası çizilirken sadece dikey hatların kullanıldığı yanlış bir yöntem izleniyordu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Lübnan, İsrail ve Yunanistan’ın yaptığı gibi diyagonal hatlar kullanıldığında ise harita değişiyor; Türkiye, Libya ile deniz komşusu oluyordu. Gürdeniz’in direktifiyle konu dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı’na aktarıldı. Onun da oluruyla çalışma başladı. Konuyu akademik olarak da inceleyen Yaylı, 2011’de “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında Libya’nın Rolü ve Etkisi” başlıklı ilk makaleyi ortaya çıkardı. Ardından raporlar, kitaplar, haritalar gelecekti. Hazırlanan proje, Libya’ya önerilmek üzerine siyasi iktidara sunuldu. Dönem Kaddafi devriydi. Kaddafi’nin bizzat AKP’nin de desteklediği operasyonla devrilmesi, süreci kesintiye uğrattı. Doğu Akdeniz’de ekonomik bölgelerin belirlenmesinde ittifaklar olmazsa olmazdı. İttifaksız kalan Türkiye için, Kaddafi’ye niyet olarak hazırlanan çalışma bugüne temel oldu. FETÖ’nün hedefinde Bugün sosyal medyada FETÖ’cülerin, özellikle firari askerlerinin hesaplarından, Yaycı’nın sistematik hedef alındığını görüyorsunuz. Bunun en temel sebebi Yaycı’nın aynı zamanda FETÖMETRE denilen, 64 ana kritere dayanan bir sistemle TSK içindeki FETÖ’cüleri tespit eden çalışması. FETÖMETRE’nin bütün TSK’ye uygulanmasına sıra geldiğinde Hulusi Akar izin vermedi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda geçen hafta “Libya Mutabakatı Çerçevesinde Doğu Akdeniz’de Stratejik Denklem” çalıştayı yapıldı. Toplantıyı, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu düzenledi. Bu hafta Meclis’e gelmesi beklenen Libya muhtırası hatırlanırsa, devletin Libya konusunda doktrin oluşturacağı en kritik zirveydi. Tabii ki gözler, Cumhurbaşkanı’nın “10 yıldır çalışıyor” dediği Cihat Yaycı’yı aradı. Ama Yaycı zirvede yoktu. Herhalde hasta diye düşünülürken, sosyal medyada emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok öğrendiklerini açıkladı. “Yaycı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın tarafından bizzat davet edildi ancak Hulusi Akar katılmasına izin vermedi” diyordu. Toplantıyı takip edenlerle konuştum. Yaycı’nın yerine Deniz Kuvvetleri’nden başka bir amiral çağrılmıştı. Doğal olarak Yaycı gibi konunun uzmanı değildi. Büyük oranda yazılı bir metni okuyarak sunum yapmıştı. Ardından konuşmasını “arz ederim” diye bitirmişti. Toplantıya katılanlar geçmiş toplantılarda Yaycı’nın yaptığı ayrıntılı sunumları hatırlattı. “Neden gelmedi” diye soranlar oldu. Türkiye, belki de önümüzdeki 100 yılını etkileyecek bir hamleye hazırlanırken, herkes doğal olarak sürecin mimarı ile konuşmak istiyordu. Devletten ya da basından Genelkurmay’a gelen “Yaycı kamuoyuna anlatsın” talepleri Hulusi Akar’dan geri dönüyordu. Medyada alakalı alakasız herkes görüş bildirirken, meseleyi 10 yıllık süre “birileri” ayak sürümüştü. Öte yandan Yaycı, son 10 yıl da yeniden keşfedilen denizciliğin stratejik öneminin, Doğu Akdeniz ve münhasır ekonomik bölge çalışmalarının ve nihayetinde Libya ile yapılan anlaşmanın öne çıkan ismi. Bu da onu doğal hedef haline getiriyor. FETÖ’nün yayın organı Taraf’ın arşivini taradığımda, bir gemide nasıl oluyorsa yapılan bir ses kaydına dayanarak, Cihat Yaycı’nın daha o yıllarda hedef alındığını görmem sürpriz olmadı. TSK içinde NATO ayrımı mı? Üstelik Saray’daki toplantı krizi ilk değil. Son YAŞ’ta Yaycı’nın terfi ettirilmemesi sürpriz görülmüştü. Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı’nın, Yaycı’ya verdiği plaketin haberini yapacak Anadolu Ajansı’nın, “yukarıdan” engellenmesi gibi onlarca vaka, Yaycı’ya tavrın sistematik olduğunu gösteriyordu. Kibir mi, kıskançlık mı, kapris mi? Bilmiyorum. Ortada olan bir şey var ki, mehter marşıyla Libya’ya yürüyen hükümetin Savunma Bakanı, devletin doktrininin mimarı olan amiralini masa altından tekmeliyor. TSK kaynaklarına sorduğumda, her zaman “NATO’ya bağlıyız” vurgusu yapan Akar ile ortaya koyduğu projeler NATO ülkelerinden tepki gören Yaycı arasında daha derin bir ayrımdan söz ediyorlar. Hatırlayın, 2 yıl önce NATO tatbikatında Erdoğan’ı ve Atatürk’ü hedef yapan senaryo, Yaycı’nın da aralarında olduğu askerler tarafından deşifre edilmiş, NATO ile ipler gerilmişti. cin sonunda anlaşmaya dönüştü Birilerine “bozguncu” demeden, ren kişi susturuluyordu. Üstelik ko daha içeride bozma işiyle meşgul nuya dair makale yazarak anlatma olanlara dönüp baksak mı? Binlerce kişi elektriksiz kaldı Kış aylarında yaklaşık 10 kişinin yaşadığı Balıkesir’e bağlı Marmara Adası’nda dün elektrik sıkıntısı yaşandı. Elektrik kablolarının denizden ulaştığı Marmara Adası’nda dün öğle saatlerinde elektrik kesildi. Bir geminin elektrik kablolarını koparması ihtimali üzerinde durulurken, arızaya denizdeki fırtına dolayısı ile müdahale edilemedi. Gece geç saatlere kadar arıza giderilemeyince yurttaşlar elektriksiz kaldı. Fırtına nedeniyle bugün Marmara Adası’na olan tüm seferler iptal edildi. l İHA Kadınların eylemine yine izin yok Antalya’da Kadın Platformu üyesi yaklaşık 100 kadının, kadına yönelik şiddete ve cinayetlere dikkat çekmek için yapmayı planladığı Las Tesis danslı protes tosuna polis izin vermedi. Attalos Heykeli önünde bir araya gelen kadınlar “Yaşamak istiyoruz” yazılı pankart açtı. Grup, basın açıklaması yapıp dağıldı. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle