24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 26 ARALIK 2019 PERŞEMBE 9 Gül’den Kavala eleştirisiAdaletBakanı,AİHMkararınarağmentahliyekararıvermeyenmahkemeyetepkigösterdi Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, isim vermeden Osman Kavala’yı AİHM kararına rağmen tahliye etmeyen mahkemeyi eleştirdi. Birinci yargı paketiyle getirilen düzenlemelere işaret ederek, “Elbette bu paket sihirli bir kutu gibi açıldığında birden her şeyi toz pembe yapacak değildir. Bu bir süreçtir, bir gidişattır” dedi. Hâkimevi’nde yapılan Yeni İnsan Hakları Eylem Planı Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuşan Gül, “Sürecin iyi ve doğru gitmesi, ancak bu düzenlemelerin uygulama tarafından sahiplenilip, adalet hizmetine yansıtılması ile mümkün olacaktır. Biz, ardı ardına reform paketleri hazırlayabiliriz. Ancak iş dönüp dolaşıp bu kanunları eline alıp uygulayacak yargı mensubunda bitmektedir. Sistemi iyi ya da kötü işletecek olan, reforma iyi ya da kötü vasfını verecek olan, uygulamadır” mesajını verdi. Gül, isim vermeden Osman Kavala’yı AİHM kararına rağmen tahliye etmeyen mahkemeyi eleştirerek, şunları söyledi: “Anayasamıza 2004 yılında getirilen hükümle, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalar, iç hukukumuzun doğrudan parçasıdır. Temel hak ve özgürlükler alanında, bir kanun ile uluslararası sözleşme arasında çelişki doğarsa, sözleşme hükümleri esas alınır. Bakan Gül, Osman Kavala’nın tahliye süreciyle ilgili olarak “Mahkemenin cuma günü çeviri ile ilgili bir talebi olmuştur. Çeviriler yapılmış ve derhal pazartesi günü itibarıyla mahkemeye ulaştırılmıştır. Onun ötesinde yargısal faaliyetler yargı mercilerinin kararıdır” dedi. Dolayısıyla, yargı mercii, hak ve özgürlüklere ilişkin bir meselede sadece iç hukuku değil, uluslararası belgeleri de göz önünde tutmak zorundadır. Hatta, anayasamıza göre tarafı bulunduğumuz uluslararası insan hakları belgeleri, kanunun da üzerindedir.” Direniş sorusuna yanıt Gül, toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Kavala’nın tahliye edilmemesine ilişkin “Yargı da AİHM kararlarına karşı bir direniş mi var?” sorusu üzerine “Uluslararası sözleşmeler, anayasa, her türlü mevzuatın açık olduğunu” belirten Gül, yargının da “bağımsız ve tarafsız olduğunu” söyledi. Gül, “Mahkemenin cuma günü çeviri ile ilgili bir talebi olmuştur. Çeviriler yapılmış ve derhal pazartesi günü itibarıyla mahkemeye ulaştırılmıştır. Onun ötesinde yargısal faaliyetler yargı mercilerinin kararıdır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Çakırözer’den adalet çağrısı CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırö na hiç gerek olmadan son verilmesi gerekizer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan yordu. Ama artık AİHM haklarının ihlal edil iş insanı Osman Kavala, gazeteci Ahmet diğine ve derhal tahliye edilmesine karar Altan, Mümtazer Türköne, Gökçe Fırat Çul verdi. Uluslararası hukuka karşı bu dirence haoğlu, Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek son verilmesi, Kavala’nın özgürlüğüne ka ve avukat Selçuk Kozağaçlı ile görüştü. vuşması gerekiyor” dedi. Yaptığı görüşmelerin ardından açıkla Grup Yorum üyeleri ile de görü mada bulunan Çakırözer, Kavala’nın Av şen Çakırözer, “İbrahim Gökçek, rupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 190 gündür açlık grevinde. 78 kararına karşın cezaevinde tutulma kilodan 49 kiloya düşmüş. Du sının kabul edilemeyeceğini be rumu çok ciddi. ‘Biz sadece lirterek, “Kavala’nın hâlâ tahliye sanatımızı yapmak istiyo edilmemesi hukuksuzluğun ne ruz. Grubumuza yönelik kadar derinleştiğini gösteriyor. baskıların son bulma Bu hukuksuzluğa AİHM kararı Utku Çakırözer sını talep ediyoruz’ di yor. Mart ayından beri tutuklu ama hâlâ iddianamesi yok. Adalet Bakanlığı’nın Grup Yorum üyelerinin taleplerine kulak vermesi gerekiyor. Bu insanların göz göre göre ölüme gönderilmemesi için diyalog zemininin bir an önce kurulması şart” diye konuştu. Mümtazer Türköne’nin bir kalp damarında yüzde 81 tıkanıklık olduğunu belirten Çakırözer, “Bypass ameliyatı olması gerekiyor. Fakat ameliyat sonrasındaki ağır koşullar nedeniyle bunu reddediyor. Örneğin ameliyat sonrasında en az 1 hafta hastanede yatması gerektiğini ancak kendisine refakatçi verilmeyeceğini düşünüyor” dedi. l İç Politika İzmir Barosu: Kavala serbest bırakılmalı İzmir Barosu, AİHM’nin “derhal serbest bırakılmasına” karar ver diği Osman Kavala’nın hâlâ tutuk lu kalmasına tepki göstererek, he men tahliye edilmesini istedi. Barodan yapılan yazılı açıklama da, “AİHM’nin ‘derhal serbest bı rakılmasına’ karar verdiği Kavala, son görülen duruşma sonrasında hâlâ tutuklu. Hukuken kabul edile mez bir durum yaratan tutuklulu ğun devamı na ilişkin bu karar ile ül kemizin tarafı olduğu ulus lararası söz leşmelerdeki taahhütlerini yerine getir meyen yargı, kendi meşru iyetini tartış malı kılmıştır. Son dönem de Türkiye’de yargının, Osman Kavala AİHM ka rarlarının uygulanmamasına iliş kin gösterdiği direnç, 70 yıldır Av rupa hukuk ailesinin bir parça sı olan ülkemizi, hukuk güvenliği açısından bir üçüncü dünya ülke si haline getirmiştir. İzmir Barosu, bu hukuk tanımaz karanlık süreç te, Türkiye’nin ilerici hukukçuları ile birlikte, insan haklarının dünya standartlarını ülkemizde de hâkim kılmak ve tarihsel yükümlülükle rini yerine getirmek için evrensel hukukun takipçisi olmaya devam edecektir. Bu bağlamda tüm yetki lileri, hukuk devletinin gereği ola rak, AİHM’nin Osman Kavala hak kında vermiş olduğu kararın der hal uygulanması konusunda üzer lerine düşen sorumluluğu gecik meksizin yerine getirmeye davet ediyoruz” denildi. l İZMİR/Cum huriyet Demirtaş’a doktor uyarısı İHD Hapishane Komisyonu üyeleri, geçen günlerde kalp spazmı geçiren eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la Edirne Cezaevi’nde görüştü. Avukatlar, görüşmenin detaylarını paylaşmak üzere Beyoğlu’ndaki İHD İstanbul Şubesi’nde dün bir araya geldi. İHD Hapishane Komisyonu avukatı Zeynep Ceren Boztoprak, “Çok fazla kilo kaybı var. Cezaevi tabribatını görebiliyoruz. Ama morali çok iyi. ‘Kötüyüm tahliye olmam lazım’ demiyor. Orada sürekli ambulans, doktor yok. Doktor kendisine, ‘Cezaevinde kalmamalısın’ demiş. Ama anladığımız o ki bunu raporunda yazmamış” dedi. l İç Politika Mızraklı’ya tahliye çıkmadı Terör soruşturması kapsamında görevden alınarak, yerine kayyım atanan ve 22 Ekim’de tutuklanan HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’nın yargılandığı davanın ilk duruşmasında tutukluluk halinin devamına karar verildi. Mızraklı, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dünkü ilk duruşmaya Kayseri Bünyan T2 Ceza İnfaz Kurumundan SEGBİS aracılığıyla katıldı. Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti, Mızraklı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 10 Şubat’a erteledi. l İç Politika Alevi siyasetçinin evine silahlı saldırı Almanya’nın BadenWürttemberg eyaletine bağlı Wiesloch kentinde Sol Partili siyasetçi ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu İnanç Kurulu üyelerinden Ecevit Emre’nin evine silahlı saldırı düzenlendi. Emre ve ailesi saldırıdan yara almadan kurtuldu. BadenWürttemberg polis yetkilileri tarafından pazartesi akşamı yapılan açıklamada, saldırının siyasi nedenlerle düzenlenmiş olabileceği şüphesi ile soruşturma başlatıldığı belirtildi. Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre Emre, Almanya’daki aşırı sağcılardan veya Erdoğan yanlısı Türklerden şüphelendiğine işaret etti. Emre, “Erdoğan hükümetine yönelik eleştirilerde bulunduğum için ölüm tehditleri alıyorum” dedi. l Haber Merkezi Noel ayinine Yunanistan’dan konuk İstanbul Fatih’te bulunan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin bahçesindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde dün sabah saatlerinde Noel ayini düzenlendi. Patrik Bartholomeos’un yönettiği ayine Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve çok sayıda Ortodoks katıldı. Ayinde, İncil’den bölümler okunarak ilahiler söylendi. Öte yandan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hıristiyan âleminin Noel Bayramı’nı kutlamak üzere İstanbul’daki 4 kilisenin ruhani liderleriyle bir araya geldi. Sırayla; Balat’taki Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile Beyoğlu’ndaki Keldani Katolik Kilisesi, Ermeni Katolik Kilisesi ve Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi’ne ziyaretlerde bulunan İmamoğlu, “Bu şehrin her bir ferdi bu kentin asil üyesidir. Hiç kimsenin birbirinden üstünlüğü ya da geriye duruşu olamaz. O bakımdan, eşit bireyler olarak, bu şehrin 16 milyon eşit insanları olarak, hep beraber barışa, huzura dönük bir mücadele vermeliyiz. Siz inanç önderleriyle, barışa dönük, adalete dönük bir süreç tanımlamak istiyoruz” dedi. l İç Politika / Haber Merkezi Zonguldak’taki tarihi lisenin kültür varlığı tescili AKP’liler nedeniyle tehlikeye girdi Rant ve talan iştahı bitmiyor Zonguldak’ta yıkılıp yerine otopark yapılmak istenen tarihi Zonguldak Kız Meslek Lisesi kültür varlığı tescili riske girdi. AKP’liler tarafından baskı gören Koruma Kurulu’nun okulun tescilini yeniden gündemine aldığını belirten CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz “Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri, AK Partili yetkililer tarafından siyasi baskı altına alınıyor, tehdit ediliyor!” dedi. AKP Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar, “Hastane inşaatı yanındaki Zonguldak Kız Meslek Lisesi oradan kaldırılıp otopark yapılsın” önerisinde bulunmuş, okul mezunları ve Zonguldaklıların tepkisini çekmişti. Konuyu TBMM’ye taşıyan CHP’li Yavuzyılmaz, okulun yıkılmaması için Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’la görüşmüştü. Bakan Selçuk, Yavuzyılmaz’a okulun yıkılmayacağı garantisini vermişti. Ardından Yavuzyılmaz, Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından lisenin ‘kültür varlığı’ olarak tescillendiğini açıklamıştı. Kurul üyelerinin AKP tarafından tehdit edildiğini iddia eden CHP’li Yavuzyılmaz “Süreç içinde Zonguldak Kız Meslek Lisesi binası, Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından ‘taşınmaz kültür varlığı’ olarak oybirliği ile tescil edildi. Ancak AKP’li yöneticilerin rant ve talan iştahı tescili bile değiştirmeye niyetli. Baskı ile 2628 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek kurul gündemine Kız Meslek Lisesi’nin tescili konusu yeniden alındı. Tescil kararı Zonguldak Belediyesi tarafından ‘hastane ek bina inşaatı sırasında okul binası zarar görmüş olabilir’ gibi zorlama yorumlarla değiştirilmeye çalışılıyor” diye konuştu. ‘Kente ihanet’ Milli Eğitim Bakanlığı’na soru önergesiyle Zonguldak’ta depreme dayanıksız okul olmadığının teyidini aldığını belirten Yavuzyılmaz “Hastane inşaatının yakınında eski hastane binası, şehir stadı ve Yayla İlköğretim Okulu gibi binalar da bulunuyor. AKP’nin bunca tepkiye rağmen verdiği talan mücadelesi nasıl bir ranta bulaştıklarını bizlere bir kez daha gösteriyor. AKP’nin Zonguldak’ta yapmak istediği bu yıkım projesi kent kimliğine zarar vermekle kalmayıp bu kimliğe sahip çıkan Zonguldak halkına ihanettir” dedi. l Haber Merkezi Her Cumhuriyet  bir meşaledir... Cumhuriyet, gazeteciliğin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine bağlılığın gereği olarak laikliğe yönelik saldırılara ilk tepki gösteren kurum oluyor. 19 Aralık 2019 tarihli Cumhuriyet’in başlığı şuydu: “Resmen şeri karar” Faizsiz finans kuruluşlarının denetçileri için yayımlanan hükümler, pozitif bilime, evrensel hukuka aykırı bir şekilde, hukuk devletine paralel başka bir mekanizma içeriyordu. İnsanların inançlarıyla ilgili değerler, Resmi Gazete’de resmi bir denetim unsuru olarak sunuluyordu. Arkadaşımız Işık Kansu’nun kaleme aldığı haber, “Türkiye nereye gidiyor” sorusunu soran herkesi kaygılandıran bir içerikteydi. Ertesi günkü gazetenin manşetinde ise şu başlık vardı: “Şeriat çalıştayı” Bu haberin yayımlandığı 20 Aralık günü Akit TV, gazeteyi ekranda sallayıp şu yorumu yaptı: “Cumhuriyet’e bomba mı atalım!” Biz bu tehditleri tanıyoruz. Yaşadık... HHH Tehdit, aklıma Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı ve Cumhuriyet’e yıllar önce atılmış bombaları getirdi. 13 Mayıs 1999’da o günün Akit gazetesi birinci sayfasında Kışlalı’nın fotoğrafını basıp üstüne çarpı atmıştı. Altında da şu yazılıydı: “Yuh pişkin zorba. Zorba Kemalist gemi azıya aldı.” Kışlalı’nın “suçu” bir köşe yazısıydı! Bundan beş ay sonra 21 Ekim 1999’da Kışlalı, aracına konan bomba sonucu alçakça katledildi. Cumhuriyet pek çok yazarını şehit verirken, kendisi de saldırıya uğradı. 5, 10 ve 11 Mayıs 2006’da üç kez bombalandı. 17 Mayıs’ta da Alpaslan Arslan, Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu alçak bir organizasyonla Danıştay saldırısı yapıldı. Faillerin bir kısmı hemen yakalandı. Ortaya çıktı ki, Cumhuriyet’e bomba atma eylemini de onlar organize edip azmettirmiş. Eğer güvenlik güçleri Cumhuriyet’e saldırıyı hemen aydınlatsalardı, Danıştay saldırısı olmayacak, Mustafa Yücel Özbilgin öldürülmeyecekti. Cumhuriyet’e bomba asıl dava aşamasında çarpıcı hale geldi. Önce dava tek olarak görüldü. Kurgu hali mahkemede de dikkat çeken Alparslan Arslan’a uyup bomba eylemini yapanlar, yattıkları hapsin alacakları cezaya karşılık geleceğini düşünüp dava sonucunu beklediler.  Ancak 12 Eylül 2010 referandumundan sonra yargılamalara yeni ayarlar verildi. Cumhuriyet’e bomba davası da Ergenekon’la birleştirildi.  2011 yılı ikinci yarısıydı. Birbirine benzemez 17 iddianame birleşmiş, Ergenekon özenle içinden çıkılmaz hale getirilmişti. Tüm sanıkların katıldığı duruşma günlerinden birinde, mahkeme salonuna çıkmadan önce bekletildiğimiz küçük barakada tutuklu sanıklardan biri yanıma geldi. Sordu: Abi sen bilirsin, bizim halimiz ne olacak? Daha ne kadar tutuklu kalırız? Sordum: Sen bu davanın hangi iddianamesinden yargılanıyorsun? Demez mi: Cumhuriyet’e bomba atmaktan! O an Zekeriya Öz’ün beni tutuklamaya sevk etmeden önceki 31 saatlik sorgusunda yönelttiği ilk soru aklıma geldi: Uğur Mumcu’yu öldüren örgüte üyesin, olmadığını ispat et? Şimdi de Cumhuriyet’i bombalayanlarla aynı davanın içindeydik! Artık birinci öncelik, beden ve beyin sağlığını korumaktı! Bugünden o günlere bakıyorum, davanın her aşaması manevi suikast girişimleriyle doluydu. HHH Cumhuriyet bugün de gerçekleri yazdıkça, karanlık kafalıların boy hedefi. Tehditlerin Cumhuriyet’i, Cumhuriyetçileri yıldıramayacağını bunu yapanlar da biliyor. Her okur, her manşet, açığa çıkarılan her gerçek bir meşaledir. Meşaleler arttıkça, karanlık yok olacak. Basın kartı sahiplerinin yüzde 10’u iletişim mezunu CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi’nin Bilgi Edinme Yasası kapsamındaki sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin verdiği bilgiye göre Türkiye’de 12 bin 935 sarı basın kartı sahibinin yalnızca bin 350’si iletişim fakültesi mezunu. Yanıta göre basın kartı sahiplerinin eğitim durumları lisans ve üzeri 8 bin 445, önlisans bin 117, lise 2 bin 716, ilkokul 391 ve bilinmeyen 887 olarak sıralandı. l ANKARA / Cumhuriyet Gazeteci Yıldırım, Akar’a hakaretten beraat etti Gölbaşı 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Türkiye Gazeteciler Sendikası Disiplin Kurulu Başkanı, gazeteci Rahmi Yıldırım, kişisel blog sayfasında yayımlanan “Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum” başlıklı yazısı nedeniyle Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. Yıldırım, yazıda Akar için gerçekten üzüntü beyanında bulunduğunu savundu. l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle