19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 9 KASIM 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Her şeyi kendimizden bekleriz Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarına damga vuran sloganlardan birisi şöyledir: “Her şeyi kendimizden bekleriz”. Cumhuriyetin bağımsızlık ve çağdaşlaşma mücadelesini daha güzel özetleyen bir slogan olamaz. Hem bir kurtarıcı beklememe; yurttaşın kendi zincirlerini kendisinin kırabileceği şartları yaratma arayışının özetidir; hem de bir olumsuzluk oldu mu, bir fenalık başımıza geldi mi hemen kendi dışımıza suçu atıp eylemsizliğimizi, sessizliğimizi aklamaya çalışmamıza bir eleştiri. Bir yanıyla da, ekonomide dışa bağımlılığın ortadan kaldırılışına, milli ekonominin inşasına övgüdür bu slogan.  Büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü yarın. Kurtarıcı beklememe, kendi çaresini örgütleyebilecek yurttaşlar haline gelme düşüne ne oranda yakınız peki? Anıyoruz da, anlıyor muyuz?  Anlamanın yolu, her çağın gereklerine göre yeniden yorumlamaktır. Mesela “her şeyi kendimizden bekleriz” ilkesi, bugün hayatın her alanına uygulanabilir. Bugün en büyük yıkımları yaşadığımız alanlara bakalım. İşin ucu mutlaka ekonomiye dokunuyor. Ne yapmak gerek? Elbette iktidar ve program değişikliği gerek. Dışa bağımlı, sıcak parayla dönen, üretmeden tükettiren borçlanma ekonomisinde “Her şeyi dışarıdan bekleriz” çünkü. Ama bu değişiklik yeterli mi? Toplumsal ayakta yine “her şeyi başkalarından beklemek” hatasına düşmüş olmuyor muyuz?  Başka yollar gerekiyor. İşte burada en önemlisi, iktidarların ve yönetenlerin uyguladığı programları değiştirmeden önce toplumsal alanda başka bir ekonomi modelini, dayanışmacı çözümleri görünür kılmak. “Dayanışma ekonomisi” tabiri de böyle yükseliyor son yıllarda. Kamusal kaynakları, varlıkları, alanları ortaklıktan çıkarmaya çalışan, özelleştiren saldırılara karşı halkın kendi dayanışma biçimlerini geliştirmesi, çarelerini kendisinin üretmeye başlaması, kârlılık ve servet yerine kamusal yarar için ortaklıklar geliştirmesi bu nedenle daha da önem kazanıyor. Dayanışma ekonomisi Geçmişte Ecevit’in “Halk Sektörü” girişimi bunun ön işaretlerini vermişti. Kooperatifler bu açıdan yeniden önem kazanıyor. Belediyelere düşen, şimdi bu kooperatifleri teşvik etmek, geliştirmek olmalı. Ama daha yeni uygulamalar, toplumsal alanda her yurttaşın kendi yeteneğine ve yeterliliğine göre bir dayanışma modelini örgütlemesi ya da olana katkı vermesi ile şekillenecek. Bakın, ülkede kriz var. Kriz dediysem, yönetici sınıflara yok kriz. İşini kaybedene var; işini kaybetme korkusuyla maaş kesintisini kabul edene, fazladan çalışıp susmak zorunda kalanlara var. Öğrenciye var, emekçiye var, emekliye var, işsize var, esnafa var, borç çevirmeye çalışan küçük sanayiciye var. Geçinemeyenlere, faturanın ödetildiği geniş çoğunluğa var özetle. Daha yeni Fatih’te 4 kardeşin geçim zorlukları nedeniyle intihar ettiği haberleri düştü bu hafta. Daha ağır ne olabilir ki? Hal böyleyken; yani kriz, hakkıyla geçinmeye çalışan çoğunluğun belini bükerken, ne eksik? Toplumsal mücadele. Mesela sendikalar. Nerede sendikalar? Doğru, sınıfın yapısı değişiyor; doğru, iktidar baskısı etkiliyor. İyi de, sendikal mücadeleler baskı yokken mi gelişti bu ülkede? Sendikal örgütlenme, grev ve toplusözleşme mücadelesi asıl krizlerde daha fazla yükselmedi mi geçmişte? 90’larda yeri göğü inleten işçi, memur sendikalarına bakın. Basın açıklamasından ötesi yok. Sendikasiyaset ilişkisinde gömleğin düğmesi yanlış yerden iliklendi, gelinen yer ortada. İşte tam da bunun için “her şeyi kendimizden bekleriz” demenin, farklı ekonomik dayanışma modellerini, hak arama örgütlenmelerini gücümüzün ve zamanımızın yettiği her alanda görünür kılmanın zamanı geldi de geçiyor. Özellikle ekonomik kriz dönemleri, bu girişimler için en uygun zaman. Örneğin krizde Yunanistan’da, İspanya’da, İtalya’da yüzlerce dayanışma ekonomisi girişimi ortaya çıktı. Bunlar güvencesizler ve işsizler için sosyal klinikler, eczaneler açma, hekim dayanışmaları yaratma; sosyal mutfaklar ile gıda toplama ve dağıtma; takas pazarları kurma; hukuki destek grupları oluşturma; kütüphanelerle kâr amacı dışında çalışan mekanizmalar başlatma; işsiz kadınlar için üretim kooperatiflerini destekleme, çeşitli tüketim mallarının ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için ağlar oluşturma gibi girişimleri kapsadı. Toplumun kendi yaşamına dayanışma yolları ile müdahale etmesi, büyük laflar yerine gündelik ve gerçekçi sorunlara kâr amacı gütmeden, birleşerek çözümler geliştirmesi bugün bizim de ihtiyacımız. Yurttaşlık böyle canlanır yeniden. Evet, bunlar her sorunu çözmeyecek. Ama halkçı bir iktidar programı, toplumsal alanda bu modeller yayıldıkça mümkün olacak. Atatürk’ü gerçekten anmak ve anlamak istiyorsak, sözümüz belli: “Her şeyi kendimizden bekleriz.” Bahçeli: Hoca görünümlü hainler çıban başı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile Mevlit Kandili’ni kutladı. Bahçeli “Hoca görünümlü hainler, dini kisveye bürünüp ihanet, rezalet ve cinayetlerin faili olanlar, İslam’ın ve insanlığın yüz karaları, çıban başlarıdır. UEFA’nın, milli futbolcularımızın asker selamı vermesini politik ve provokatif hareket bahanesiyle suçlayıp inceleme başlatması, Türklüğe ve İslama öteden beri taşınan önyargı ve küstahlıktır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Bakanlara ‘sus’ uyarısıAKP yönetimi, bakanlardan Meclis’e gelecek konularla ilgili açıklama yapmamalarını istedi Yeni sistemle birlikte hükümetin TBMM’ye “yasa tasarısı” sunma uy lik Bakanlığı’nın hazırladığı yasa teklifi taslağının kurumların görüşüne sunulmasıyla birlikte gulaması kaldırılmasına kar kamuoyuna yansıması ve ardın şın bakanların yasa değişiklikleri ile ilgili yapılan çalışmalarla ilgili açıklama yap emine kaplan dan tartışma yaşanması partide tepkiyle karşılandı. Bakanlar, kabine toplantılarında görüşül ması AKP’de sorun yarattı. Son ola meyen ve AKP Grubu’nun Meclis’te rak Boğaziçi’yle ilgili yasa değişikli kendi içinde oluşturduğu komisyon ğinin kamuoyunda tartışma başlat da üzerinde çalışma yapılmayan ya ması üzerine bakanlar, henüz par sa değişiklikleriyle ilgili açıklama tide müzakere edilmemiş yasal dü yapmamaları yönünde uyarıldı. zenlemelerle ilgili değerlendirme yapmamaları yönünde uyarıldı. ‘Gereksiz tartışma çıkıyor’ Hükümet, yeni sistemde yasama AKP yöneticileri, bakanla ve yürütmenin görev ve yetkileriyle rın kendi içlerinde bazı çalışma ilgili getirilen düzenlemelere uyum lar yaptığını, ancak bunların ay sağlamakta zorlanıyor. Yeni sistem nen TBMM’den geçmesi gibi bir du le hükümetin TBMM’ye “yasa tasarı rumun olmadığına dikkat çekerek sı” sunma yetkisi kaldırılırken, yal “Tekemmül etmemiş, henüz üzerin nızca milletvekillerinin “yasa tekli de müzakere yapılmamış, pişme fi” vermesi hükmü getirildi. Ancak miş, komisyonlarda görüşülmemiş bakanların, daha Meclis’e yasa tekli konularla ilgili kamuoyuyla payla fi verilmeden kendi görev alanlarıy şım yapılması doğru ve uygun de la ilgili olarak hazırlığı yapılan yasa ğil. Meclis’te bununla ilgili bir mü değişikliklerine ilişkin paylaşımlar zakere olmuş mu, ilgili kurum ve yapması sıkıntı yarattı. Son olarak kişiler bu konuda kanaatlerini söy Boğaziçi’yle ilgili Çevre ve Şehirci lemiş mi? Belki de bakanlığın ha zırladığı taslak, Meclis’e hiç gelmeyecek ya da Meclis’te tamamen değiştirilerek geçecek. Buna Meclis karar verecek. Zamansız yapılan açıklamalar gereksiz tartışmaların çıkmasına, öküzün altında buzağı aranmasına neden oluyor” görüşünü dile getirdi. Bakanların zamansız yaptığı açıklamalar nedeniyle muhalefetin TBMM Genel Kurulu ve komisyonlarda bunun kullandığına dikkat çeken AKP yöneticileri, “Böyle olunca sürekli ‘Meclis etkisizleştirildi. Yasa teklifleri bakanlıklarda hazırlanıyor, milletvekilleri altına imza atıyor’ eleştirisi gündeme geliyor. Oysa bakanlıklar bir teklif hazırlasa bile bunun üzerinde TBMM Başkanlığı’na sunulmadan önce çok detaylı çalışma yapılıyor. Çoğu zaman metin bakanlığa geri gönderiliyor ya da üzerinde önemli değişiklikler yapılıyor. Daha ham metin üzerinde açıklama yapılınca sanki Meclis’ten geçmiş gibi algılanıyor, bu da farklı tartışmalara neden oluyor” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA 10 Kasım öncesindeki son cuma hutbesinde de Atatürk’e yer verilmedi Diyanet bildiğiniz gibi! Milli bayramlar ve 10 Kasım öncesindeki cuma hutbelerinde, 2015’ten beri Atatürk’ten bahsetmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı, yurttaşların çağrılarına yine kulak tıkadı. Kurum, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 81. yılında yine görmezlikten geldi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, son dört yıldır milli bayramlara ve 10 Kasım’a denk gelen cuma hutbelerinde yaptığı gibi, bu haftaki cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk’ü yok saydı. Vatandaşların sosyal medyada yayılan tepkilerine, CHP ve İYİ Partili milletvekillerinin çağrılarına kulak tıkayan kurum, 8 Kasım tarihli cuma hutbesinde de Atatürk’e yer vermedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Türkiye’nin 81 ilindeki tüm camilere gönderdiği cuma hutbesinde, peygamberin doğumu olan Mevlit Kandili’nden söz edilerek şunlar kaydedildi: “Başkanlığımız bu yıl, Mevlidi Nebi Haftası temasını ‘Peygamberimiz ve Aile’ olarak belirlemiştir. Zira bencilliğin ve çıkar ilişkilerinin girdabında huzurun kaybedildiği, sevginin maddi kaygılar içerisinde hapsedildiği dünyamızda en çok aile değerlerimiz zarar görmektedir. Dolayısıyla ailenin kurulması, korunması ve sağlıklı bir şekilde geleceğe taşınması hepimizin sorumluluğudur. Her konuda olduğu gibi aile konusunda da en güzel örneğimiz Allah resulü (s.a.s)’dür.” l ANKARA/ Cumhuriyet Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı ÖSO’cular ‘diriliş Harekâtıkapsamında ÖSO’ya övgüler dizerken CHP Genel Başkanı mücahidi’ymiş Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. Macaristan dönüşünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, adını Suriye Milli Ordusu (SMO) olarak değiştiren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) terörist olmadığını ve Türk askeri ile omuz omuza vererek kendi topraklarını savunan diriliş mücahitleri olduğunu söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’den çıkışını ise diğer ülkeler çıkmadan gerçekleştirmeyeceğini belirtti. Erdoğan dün Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin konuşan Erdoğan, “Burada son terörist bölgeyi terk etmedikten sonra biz bu işi bı rakmayız. İkinci olarak, diğer ülkeler buradan çıkmadıktan sonra biz buradan çıkmayız. Biz Suriye’nin birliğine, beraberliğine ve bütünlüğüne taraftarız. Asla parçalanmasını da istemeyiz” dedi. ‘Mektubu takdim edeceğim’ Erdoğan, Trump’ın mektubu konusunda ise mektubu Trump’a Mazlum Kobani kod adlı terörist Ferhat Abdi Şahin’in işlediği suçları ve talimatını verdiği eylemleri anlatarak kendisinin “takdim edeceğini” söyledi. Erdoğan adını Suriye Milli Ordusu olarak değiştiren ÖSO için ise “Kim bunlar? Kılıçdaroğlu’na göre terörist. Bana göre değil. Onlar anlı şanlı, benim askerimle el ele, kol kola, omuz omuza orada kendi topraklarını savunan gerçek manada diriliş mücahitleridir” ifadelerini kullandı. IŞİD ile mücadele ve Türkiye’deki IŞİD’lilerin durumuna ilişkin soruya ise Erdoğan, “Bugüne kadar 7 bin 600 yabancı teröristi yakaladık ve bunları ülkelerine geri gönderdik” dedi. Erdoğan, Mevlidi Nebi Haftası Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada ise “Birileri diyor ‘Suriyeliler gitsin.’ Onları bombaların altına gönderemeyiz. Günümüzün haçlıları olan Neonaziler, sözüm ona en gelişmiş ülkelerde müslümanlara hayatı dar ediyor” dedi. l İç Politika BMC’ye ek Hazine arazisi! MUSTAFA ÇAKIR Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Ethem Sancak’ın yaptığı BMC’ye Sakarya Karasu’da savunma sanayi tesisi kurmak için verilen Hazine arazilerinin 473 bin 866 metrekare daha artırıldığı ortaya çıktı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün Kasım 2018’de verdiği soru önergesine süresinin geçmesinin ardından yaklaşık 1 yıl sonra yanıt verdi. Öztürk önergesinde Karasu münferit yatırım yerinde savunma sanayi tesislerinin temelinin atılıp atılmadığını sordu. Bakan Varank yanıtında Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından 1 milyon 557 bin 460 metrekarelik Hazine arazileri üzerinde 20 Aralık 2017 tarihinden başlamak üzere 49 yıllığına BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ lehine irtifak hakkı tesis edildiğine dikkat çekti. Varank, bakanlık tarafından başlatılan kamulaştırma süreci sonucunda 473 bin 866 metrekarelik alan üzerinde de yatırımcı lehine irtifak hakkı tesis edilmesinin talep edildiğini, bu alanlar için de Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından 18 Temmuz 2019 tarihinden itibaren ön izin verildiğini bildirdi. Bölgenin imar planlarının 8 Mart 2017 tarihinde onaylandığını ve 14 Nisan 2017 tarihinde de kesinleştiğini belirten Varank, bölgenin parselasyon planlarının da 24 Ekim 2017 tarihinde onaylandığını bildirdi. Yanıtta, “BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından irtifak hakkı tesis edilen araziler üzerinde zemin iyileştirme, altyapı ve üstyapı inşaatı çalışmalarına başlanılmış ve 13 Ocak 2019 tarihinde fabrikaların temeli atılmıştır” denildi. l ANKARA MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİ Atatürk’ü anmaya yasak! Eğitimİş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, öğrencilerin “Atatürk Kros Yarışları”na katılmasını engelleyen kararın tarikat talimatıyla alındığını öne sürdü. Bursa’da Uludağ Rotary Kulübü’nün 10 Kasım Atatürk’ü Anma Kros Yarışları önceki gün sabah Soğanlı Botanik Parkı’nda yapıldı. Ancak koşuya Osmangazi’deki okulların katılmasına izin verilmedi. Osmangazi ve Gemlik İlçe Milli Eğitim müdürlüklerinin 25 Ekim’de okullara yazı göndererek, öğrencilerin yarışlara katılmasının sağlanmasını istediği ancak yarıştan bir gün önce okullara yeni bir yazı göndererek önceki yazının “sehven” gönderildiği ve öğrencilerin koşunun yapılacağı Botanik Parkı’na götürülmemesi istendiği ortaya çıkmıştı. ‘Tarikat engeli’ iddiası Eğitimİş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, öğrencilerin koşuya katılmasının engellenmesine tepki gösterdi. “enBursa.com” haber portalına konuşan Rona, eğitimi yönetenlerin Atatürk ve yarattığı değerler ile sorunlu olduğunu belirterek “Çeşitli kurum ve kuruluşlara dair engelleme çabası içine giren Osmangazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, her türlü tarikat ve cemaat faaliyetleri için okul kapılarını sonuna kadar aralamaktan geri durmuyor. Osmangazi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, son dakika yazısı için talimatı hangi tarikattan aldıysa kamuoyunun bunu bilmeye hakkı vardır. Sembolik olarak yönetici koltuğunda oturanlar gerçekte eğitimi kimlerin adına yönetiyorsa Atatürk’ü anma koşusuna katılımı da aynı odaktan talimatla engellemişlerdir” dedi. Uludağ Rotary Kulübü Başkanı Mehmet Yıldız da “Etkinliği 13 yıldır düzenliyoruz. Bu senenin teması Atatürk olarak belirlendi. Atletizm Federasyonu ve Milli Eğitim’in oluru ile düzenlenen bir etkinlik. Böyle bir kararın neden ve nasıl alındığıyla ilgili bir bilgimiz yok. 10 Kasım’a denk gelmesi talihsizlik. Keşke böyle bir şey olmasaydı” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi KILIÇDAROĞLU’NDAN SUNUM: Biz hâlâ ortaçağ siyaseti yapıyoruz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Atatürk demek, eğitimi anlamak demektir. Eğitim, üretime dönük olmazsa eğitim değildir. Soru sormayı engellerseniz toplumu geriye taşırsınız. Biz hâlâ ortaçağ siyaseti yapıyoruz. Neden, çünkü Mustafa Kemal'i anlamadılar” dedi. Gaziantep’te CHP parti okulunun düzenlediği “Atatürk’ü Anlamak” konulu sunumda konuşan Kılıçdaroğlu, 1925’te yumurta satılarak şeker fabrikası kurulduğunu vurgulayarak “Ama bugün Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara veriyoruz” dedi. Eğitimin, geleceği planlamak ve üretmek olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “17 yılda Londra’daki bir avuç tefeciye verdiğimiz faiz 140 milyar dolar. 140 milyar dolarla yeni Türkiye inşa edersiniz. Sorun, Türkiye’yi üretimden koparmaları” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kalkınma planı olmadığını belirterek “1925’te Kayseri’de uçak fabrikasının temeli atıldı. 1933’te beşinci sanayi planı kabul edildi. 1937’de uçak üreten beş ülkeden birisi Türkiye idi” ifadelerini kullandı. Mustafa Kemal’e verilmeyen yetkilerin bugün tek adama verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bugünkü Meclis, o Meclis’in yanında sıfır. Yetkileri alındı. Bugünkü Sayıştay, o günkü Sayıştay değil. Yargı bağımsızlığına büyük önem vermiştir. Bugüne bakıyorsunuz Saray’dan alınan talimatlar var” dedi. Farklı düşünüyor diye insanların hapse atılıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Düşünce özgürlüğüne önem verirseniz kalkınırsınız. Bilim, teknolojideki gelişmeye ayak uydurmak zorundayız. Bilim adamı kapasitemiz var. En büyük engel politika. İnanç ve kimlik siyasette tartışılmaz. Toplumu nasıl bana oy vermeye zorunlu kılarım anlayışıyla siyaset yapılıyor.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle