19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 10 KASIM 2019 PAZAR [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: İLKNUR FİLİZ Lula’ya tahliye kararıYolsuzlukla suçlanan eski Brezilya Devlet Başkanı, temyiz sürecini dışarıda sürdürecek Yargı kararı ile geçen yılki seçimlere katılamayan eski lider, sağcı hükümeti eleştirdi. Yolsuzluk suçlamasıyla tartışmalı bir dava sürecinin ardından hapse mahkum edilen ve tutukluluğu nedeniyle geçen yılki seçimlere katılamayan Brezilya’nın eski Devlet Başkanı Lula da Silva önceki gün serbest bırakıldı. Yüksek Mahkeme’nin, mahkumların ancak tüm temyiz haklarını tükettikten sonra tutuklanmasına ilişkin kararının ardından serbest kalan solcu lider, cezaevi önünde yaptığı konuşmada “Fikirler öldürülemez” ifadelerini kullandı. Brezilya’nın güneyinde bulunan Curitiba’daki cezaevinde 580 gün tutuklu kalan 74 yaşındaki Lula’yı, önceden liderliğini yaptığı Brezilya İşçi Partisi üyeleri ve destekçilerinden oluşan binlerce kişilik bir kalabalık karşıladı. Yasalara göre, hakkındaki hükümler düşürülmediği için herhan Destekçileri, Lula’yı cezaevi çıkışında yalnız bırakmadı. gi bir kamu görevi yapmasının mümkün olmadığı bildirilen Lula, serbest kalmasının ardından ilk konuşmasında siyasi mesajlar verdi. 20032010 yılları arasında devlet başkanlığı görevinde bulunan Lula, halihazırdaki aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro iktidarına eleştirilerde bulunarak “Brezilya gelişmedi, açlık arttı. Ülkenin oldukça gelişebileceğini ispatlamak istiyorum” şek linde konuştu. İşçilerle buluşacak Hakkında ilk cezayı veren ve daha sonra Bolsonaro tarafından Adalet Bakanlığı görevine atanan Sergio Moro ve hükümete seslenen eski Devlet Başkanı, “Bir adamı tutuklamadılar, bir fikri öldürmeye çalıştılar, ancak fikirler öldürülemez” dedi. Eski bir sendika lideri olarak önce metal işçileriyle bir araya geleceğini duyuran Lula, daha sonra tüm ülkeyi gezerek engellendiği seçim kampanyasına devam edeceğini bildirdi. Brezilya siyasetine uzun yıllar damga vuran ve geçen yıl favori gösterildiği seçimlere cezası nedeniyle katılamayan Lula da Silva hakkında, bir bina ve çiftliğin restorasyon işlerinde yolsuzluk yaptığı suçlamaları bulunuyor. “Oto Yıkama” adı verilen kapsamlı soruşturmadaki sanıklardan biri olan eski liderin yaklaşık 8 yıl hapiste kalması öngörülüyordu. Lula’nın halefi ve destek verdiği eski Devlet Başkanı Dilma Rousseff de benzer suçlamalarla görevinden azledilmiş, yaşananlar, İşçi Partisi tarafından “yargı darbesi” olarak nitelendirilmişti. Lula ve avukatları, suçlamaları kesin bir dille reddediyor. 1964 yılındaki ABD destekli darbeyi desteklediğini dile getiren, asker kökenli Devlet Başkanı Bolsonaro, askeri diktatörlük döneminde hapis yatan isimlerden biri olan Lula için “Umarım hapiste çürür” ifadelerini kullanmıştı. Morales’ten darbe uyarısı Bolivya’da geçen ay yapılan seçimlerin sonuçlarına hile yapıldığı gerekçesiyle sağ muhalefetin itiraz etmesiyle başlayan, en az üç kişinin yaşamını yitirdiği gerilim sürer ken, üç kentte polislerin protestolara destek verdiği bildirildi. Tartışmalı sürecin ardından dördüncü dönem devlet başkanlığına seçilen Evo Morales, “Demokrasimiz, anayasal dü zene kasteden şiddet yanlısı gruplarca orta ya konan darbe girişimi karşısında tehlikede dir” ifadele rini kullandı. Sucre, San ta Cruz ve Cochabamba kentlerinde ki bazı polis lerin gösteri lere katılma sının ardın dan açıklama yapan Savun ma Bakanlığı polislerin da Ülkede geçen aydan beri süren eylemlerde 3 kişi yaşamını yitirdi. ğınık şekilde bu eylemlere katıldığını, ancak yaygın bir “başkaldırı” hareketinin ya şanmadığını kaydetti. Ülkede geçen ay yapılan seçimlerde Morales yüzde 47.8 oyla ilk turda kazanmıştı. Şili’de on binler ayakta Ulaşım zamları protestolarının, neoliberal politikalar ve hükümet karşıtı gösterilere dönüştüğü Şili’de önceki gün, haftalardır devam eden eylem dalgasının en kitlesel mitinglerinden biri yapıldı. Plaza Italia adlı meydanda düzenlenen mitinge 100 bine yakın kişinin katıldı ğı bildirilirken, sağcı Devlet Başkanı Sebastian Pinera’nın istifası istendi. Büyük ölçüde barışçıl geçen mitingin yanı sıra, bir grubun Pedro de Valdivia Üniversitesi’nin tarihi binasını yaktığı, meydan yakınlarında bulunan La Asuncion kilisesine de zarar verildiği bildirildi. Şili’de yaklaşık bir ay önce metro bilet fiyatlarına yapılan zamların ardından başlayan gösterilere güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri sonucunda en az 20 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Pinera’nın geçen perşembe günü yüzünü kapatan göstericilere, yağma yapanlara, barikat kurarak trafiğe engel olanlara daha sert cezalar öngören yasal düzenlemeye gidileceği açıklaması gündeme yansımıştı. DIŞ HABERLER Basına kapalı görüşmenin gündeminde Erdoğan’ın ABD ziyareti, Suriye’deki son durum gibi konuların ele alındığı belirtildi. Jeffrey, Kalın ile görüştü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım’daki Washington ziyareti öncesinde ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Türkiye temasları dün de sürdü. Jeffrey ile ABD’nin Ankara Büyükelçisi David M. Satterfield, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Dolmabahçe’de bir araya geldi. Basına kapalı 1.5 saat süren görüşmenin gündeminde, Erdoğan’ın ABD ziyareti, güvenli bölge, İdlib’deki son durum, siyasi çözüm sürecindeki ilerleme ve anayasa komitesinin çalışmalarının olduğu belirtildi. Buna göre BMGK’nin 2254 kararı çerçevesinde anayasa komitesi çalışmalarının bir an önce sonuç vermesi ve Suriye’de şeffaf, adil ve özgür seçimlerin yapılmasının önemine vurgu yapılırken 17 Ekim’de ABD ile güvenli bölge konusunda varılan anlaşma doğrultusunda işbirliğinin artırılması gerektiği ifade edildi. IŞİD ve PKK başta olmak üzere tüm terör unsurları ile mücadele konusunda Türkiye’nin kararlılığı yinelendi. Türkiye’nin Astana süreci ortaklarından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise dün yaptığı açıklamada, Suriye’deki siyasi çözüm sürecinde son zamanda çok önemli ilerlemenin kaydedildiğini, bu konudaki başlı ca rolün (Rusya, Türkiye ve İran’ın yer aldığı) Astana formatında olduğunu” söyledi. Anayasa komitesi toplantılarının ilk turuna ilişkin Suriye hükümeti heyetinin eşbaşkanı Ahmed Kuzbari ise “Milli bir istikrarı sağladığı sürece yeni bir anayasa yapmaya açık olduğumuzu söyledik. Buraya ciddi geldik. Siyasi bir heyet değiliz” değerlendirmesinde bulundu. ‘Aşknefret ilişkisi’ Bu arada Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Russia Today televizyonuna verdiği söyleşide “Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin Avrupa’ya sığınmacı göndermesinden korkmasının, aynı zamanda da Suriye’de terörizme sponsor olmaya devam etmelerinin ikiyüzlülük olduğunu” söyledi. Avrupa’nın mevcut endişesinin “Erdoğan’ın Türkiye’deki sığınmacıları Avrupa’ya göndermesi değil, Avrupa’nın ittifak kurduğu binlerce cihat yanlısı olması gerektiğini” kaydetti. Suriye lideri, Türkiye ve Avrupa arasındaki ilişkiyi ise “aşknefret” olarak tanımladı. Esad, “Avrupa’nın sevmediği Erdoğan’ı dinlemek zorunda olduğunu” söyledi. “Erdoğan ve Avrupa Birliği arasındaki ilişki iki yönlü, ondan hoşlanmıyorlar fakat onu istiyorlar” ifadelerini kullandı. İspanya yine sandık başında Siyasi istikrarsızlığın yanı sıra Katalonya’da 2017 yılında tek taraflı olarak yapılan bağımsızlık referandumunun da etiklerinin sürdüğü İspanya’da halk, bugün 4 yıl içinde dördüncü genel seçimler için oy kullanmaya gidiyor. Kamuoyu anketlerine göre, iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) çoğunluğu alması beklenen seçimlerde, aşırı sağcı Vox partisinin de nisandaki oylarını ikiye katlayabileceği belirtiliyor. Ülkede geçen nisanda yapılan seçimlerde 350 sandalyeden 123’ünü alan Sosyalist Parti’nin, solcu Podemos hareketi ile yaptığı koalisyon görüşmelerinde sonuç alınamamıştı. PSOE lideri ve Başbakan Pedro Sanchez, seçimler öncesinde yaptığı açıklamada, yüzde 30’lar civarında olduğu düşünülen kararsız seçmenlere seslenerek “İspanya’nın ihtiyacı olan hükümeti bu kez kuracakları” taahhüdünde bulundu. Sosyalistlerden önce iktidarda bulunmasına rağmen yolsuzluk suçlamalarıyla halkın desteğini kaybeden sağcı Halk Partisi lideri Pablo Casado ise “ulusal birlik ve ekonomik gelişme” vaadinde bulundu. Yapılan yorumlarda, 2017 referandumunun ardından çok sayıda siyasetçinin tutuklandığı Katalonya’da süren gerilim ve sokak gösterilerinin aşırı sağ ve milliyetçi hassasiyetleri artırdığına işaret ediliyor. ‘Yumuşak güç olmak yetmez’ Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçen hafta yaptığı “Avrupa’nın daha fazla ABD’ye sırtını dayayamayacağı, askeri özerkliğini kazanması gerektiği” açıklamasının ardından güvenlik eksenli bir açıklama da Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanlığı görevine seçilen Ursula von der Leyen’den geldi. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen “Avrupa Konuşması” etkiliğine katılan Almanya’nın eski Savunma Bakanı Von der Leyen, “Avrupa gücün dilini de öğrenmeli” ifadelerini kullandı. AB’nin, “güvenlik politikası gibi uzun bir süre başkalarına yaslandığı konularda kendi kaslarını geliştirmesi gerektiğini, sadece yumuşak güç olmanın yeterli olmayacağını” belirtti. AB’deki görevine 1 Aralık’ta başlaması öngörülen Alman siyasetçi, “AB’nin Batı Balkan ülkelerine genişleme perspektifi sunmaması durumunda Çin, Rusya, Türkiye gibi ülkelerinin bu boşluğu dolduracağını” kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle