17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 15 EKİM 2019 SALI EDİTÖR: CAFER KURT HABER Savaşın sisi Televizyonlardan naklen savaş izlediğimizi hatırladığım ilk dönem Körfez Savaşı’ydı. Televizyon tarihinde bir ilkti. Aileler evlerinde çoluk çocuk koltuklara dizilip film izler gibi çatışma sahnelerini izlemişti.  İnsanlar, uyudukları saatler dışında, evde, işte sürekli savaş hakkında konuşuyordu. Teknolojinin o derece gelişmesinin de verdiği şaşkınlıkla şiddet sarmalının içine girmiştik.  Buna benzer ama daha vahşi bir döneme Amerika’da yaşadığım yıllarda tanık oldum. Irak Savaşı’nın başladığı o günleri “30 Saniye’de Bush Amerika’da Medya ve Siyaset” adlı kitabımda da anlattım.  New York’ta tanıdığım herkes, gündüz işte, akşam evde TV karşında yemek yerken bombalama görüntülerini izliyordu. Bir süre sonra gündelik hayatın bir parçası oldu savaş görüntüleri... ‘Kullanışlı aptallar’ ve ‘iliştirilmiş gazeteciler’ Askerlerle birlikte cepheye gönderilen gazeteciler, zırhlı araçların içinden savaşı anı anına canlı yayında anlatırken, gerçekte Amerikan propagandasının aracı oldular. “İliştirilmiş gazetecilik”, o dönemde en yüz kızartıcı şeklini aldı.  Bu uygulamaya neden gerek duyulduğu sorulduğunda, Deniz Piyade Yarbayı Rick Long, “Savaşı kazanmak istiyoruz. Enformasyon bu savaşın önemli bir parçası ve biz de enformasyon alanına hâkim olmak istiyoruz” demişti.  Dediği de oldu. Amerikan medyası, birkaç dürüst ve bağımsız mecra dışında neredeyse tümüyle, kitle imha silahlarının varlığına ikna oldu ve toplumu da ikna etti.  Yüz binlerce sivilin, kadınların ve çocukların yaşamını yitirdiği, yalan üzerine kurgulanan o savaşın sürdürülmesini, yaptıkları tek taraflı haberler sağladı.  Kullanıldılar. Farkında olarak ve bazen de farkında olmayarak... “Kullanışlı aptallar” gibi onların içinden de sonradan günah çıkaran ve “Aldatıldık!” diyenler oldu.   Irak Savaşı’nda üstlendikleri dezenformasyon rolü nedeniyle, birçok Amerikalı ve Batılı gazetecinin elleri sonsuza kadar kanlı kalacak.  Objektiflik (?) Savaş sonrasında Irak’ta kitle imha silahlarının olmadığı ortaya çıkınca bu konu çok tartışıldı; kitaplar yazıldı, araştırmalar yapıldı. Savaş zamanında objektiflik ile milliyetçiliğin/vatanseverliğin bir arada yürümediğini itiraf edenler oldu.  2003’te Irak’a ABD askerleri ile iliştirilmiş bir gazeteci olarak giden ve kolunu kaybederek ayrılan Michael Weisskopf, “Blood Brothers” (Kan Kardeşleri) adlı kitabında şöyle diyor:  “Ordunun içine bağımsız bir gözlemci gazeteci olarak girdim ve yaralı kahramanlar müfrezesinin bir üyesi olarak ayrıldım. İliştirilmenin gerçek bir habercilik için fazla kişisel bir yakın plan yarattığının farkına vardım” diyor.  Bugünlerde medyada, bu iki dönemi anımsatacak şekilde, neredeyse 24 saat harekât haberleri yayımlanıyor. İnsanlar yine sürekli dizi izler gibi bombalama görüntülerini izliyor...  Sosyal medyada ise bazı iliştirilmiş gazetecilerin operasyonların yapıldığı sınır bölgelerinde çekilmiş pozları dolaşıyor.  Bu toz duman içinde haberlerin ne kadarı doğru, hangisi gerçeği çarpıtmadan yansıtıyor bilmek olanaksız.  Bir toz bulutu yükseliyor, savaşın sisi yayılıyor...  AKP’li başkandan skandal sözler Kocaeli’nin AKP’li Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir, Diliskelesi’nde atık arıt ma tesisinden gelen koku lar nedeniyle eylem yapan yurttaşlara yönelik, “Gelir gelmez elinizi sıkıyorum, adam yerine koyuyorum Hamza Şayir sizi” ifadelerini kullandı. Yurttaşlar Şayir’e tepki gösterdi. Diliskelesi’nde atık arıtma tesisinden son günlerde gelen koku nedeniyle eylem yapan yurttaşların yanına giden AKP’li Şa yir, önce yurttaşların ellerini sıktı, sonra da, “Kaymakam Bey sizden önce geldi, za manında gelecektiniz” sözü karşısında öf kelendi. Şayir, “Terbiyesizlik yapma” ve “Gelir gelmez elinizi sıkıyorum, adam yeri ne koyuyorum sizi” dedi. Yurttaşların biri ise Şayir’e, “Bana bunca insan içinde haka ret ettin, ben davacıyım” dedi. Yurttaşlar, “Dilovası’nı bu hale getiren lere lanet olsun. 11 yıldır burayı kim yö netiyor? Burada nefes alamıyoruz. Sizden beklentim bizi anlayıp, olgunlukla karşılık vermenizi beklerdik ama siz kaprisli çıkış lar yaptınız. Bu yanlıştır” diyerek AKP’li Şayir’e tepki gösterdi. Yurttaşlarla AKP’li Şayir arasında yaşanan gerilim, kamerala ra da yansıdı. l Haber Merkezi MEB’in ‘cihat torbası’Çanakkale ve Kurtuluş savaşları, 15 Temmuz kalkışması ve Afrin operasyonu cihat sayıldı Açık öğretim ortaokulu için hazırlanan “Din Kültürü ve Devlete verilen görev Ahlak Bilgisi 5” kitabında FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadele değil Kitabın aynı konusunda kısa açıklamaların yer aldığı “Bilgi kutusu” bölümünde de “Silah ile yapılan cihat, devletin yapması gereken bir mücadele yöntemidir, ne aittir. Ordunun dışında kontrolsüz grupların silahla hareket etmeleri, toplumda terör ve kaosa sebep olur. İnsanların can ve mal güvenliğini ortadan kaldırarak kalkışmanın kendisinin cihat örnekleri arasında çünkü silah kullanma yetkisi sade suçsuz ve masum insanları mağce kamu otoritesine ve denetimi dur eder” ifadelerine yer verildi. gösterilmesi dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) cihat kavramına skandal tanımlar getir Türk Askeri” başlığı ile cihat konusunun içine yerleştirdi. ‘Kalkışma cihat oldu’ di. MEB kitabında “Bedir, Uhud Müfredatta cihat kavramını iba ve Hendek gazveleri, Çanakkale, Kurtuluş savaşları ve 15 OZAN det sayan MEB, yeni kitaplarında ÇEPNİ cihat tanımı yaparken dini içerik, Temmuz FETÖ kalkışması” ci anayasa ve kanunları hiçe saydı. hada örnek verildi. MEB, Türkiye’nin MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Mü Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği dürlüğü tarafından açık öğretim orta skandal tanımlar ve örnekler yer aldı. Bakanlık, “Allah yolunda mücahede: Cihat” başlıklı konuda, İslam’ın ilk yıllarında yer alan savaşların yanı sıra Afrin operasyonu da cihat sayıldı. Cihat için savaşın yeni yöntemlerine hazırlıklı olunması isnendi. Konunun başlığında Türk Dil Kurumu’na göre “Kutsal ülküler uğruna savaşma” anlamına gelen Arapça kökenli “müca Zeytin Dalı Operasyonu kapsamındaki okulu için hazırlanan “Din Kültürü ve hede” kelimesinin seçilmesi de dikkat faaliyetlere ilişkin görseli de “Afrin’de Ahlak Bilgisi 5” kitabında “cihat” için çekti. Kitapta, “Cihat, Müslümanların Allah yolunda canıyla, malıyla, aklıyla, bilgisiyle yerine getirmesi gereken en önemli ibadetlerden biridir. Bunun için bazen mal, bazen dil ve gerektiğinde ise canını ortaya koyarak Allah yolunda mücadele ederler. Bedir, Uhud ve Hendek Gazveleri, Çanakkale, Kurtuluş Savaşları ve 15 Temmuz FETÖ Kalkışması bunun örnekleridir” denildi. Kitapta darbe girişimiyle mücadele yerine “kalkışma”nın kendisinin cihada örnek verilmesi de dikkat çekti. Kitaptaki bir diğer skandal, konuya ilişkin seçilen görselde yer aldı. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik terör unsurlarını temizlemek amacıyla gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Operasyonu kapsamındaki Afrin’de, tank üstünde Türk askeri, bayrak ve çocukların olduğu fotoğrafa “Afrin’de Türk askerleri” başlığı ile cihat konusu kapsamında yer verildi. l ANKARA Niksar Eğitim Müdürü’nün tartıştığı muhtara ‘köylün şerefsizse ne yapayım’ dediği tutanaklara yansıdı ‘Birleştirilmiş sınıf’ hakareti Devrim Şehitleri anıldı Cumhuriyet’i savundular Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kartal Şubesi tarafından düzenlenen “Devrim Şehitlerini Anıyoruz” başlıklı etkinlikle gazetemiz yazarları Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın da aralarında bulunduğu devrim şehitleri anıldı. Kartal Belediyesi’nin desteğiyle ADD Kartal Şubesi tarafından “Devrim Şehitlerini Anıyoruz” başlıklı etkinlik düzenlendi. Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan ADD Kartal Şubesi Başkanı Kemal Arslan, Aksoy, Üçok, Mumcu ve Kışlalı’nın da aralarında olduğu devrim şehitlerini ve hatıralarını saygıyla andıklarını söyledi. Akademisyen yazar Elfin Tataroğlu da 6 Ekim 1990 tarihinde Doç. Dr. Bahriye Üçok ve 21 Ekim 1999 tarihinde ise Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın katle dildiğini anımsatarak “Bizim amacımız; yeni kuşaklara olabildiğince onları aktarmak. Ama şu bir gerçek ki bugün yaşadığımız gelişmelere bakacak olursak aslında ne kadar haklı olduklarını görebiliyoruz. Özellikle bu değerli aydınlarımızın neden, nasıl öldürüldüklerinden başlayarak daha sonra neden hangi fikirlerinden dolayı öldürüldükleri gibi yıllardır ya nıtlanmamış soruları tekrar tekrar sormak istiyorum” dedi. Muammer Aksoy’un ADD’yi kurduktan 6 ay sonra katledildiğini anımsatan Tataroğlu, “Muammer Hoca’nın öldürülmesinin ardından cinayetler peşi sıra geldi. Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok. Bu isimlerin hepsinin ortak noktası, Cumhuriyet değerlerini savunmalarıydı” diye konuştu. l İç Politika ‘Şahin görevden alınsın’CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanlığı’na başvurdu Çocuklar annelerine kitap okuyacak OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Bitlis’te 3. sınıfa devam eden çocuklarla ailelerinin birlikte kitap okuması için “Annem varsa ben de varım” projesi başlattı. Projeyle çocukların annelerine her akşam 15 dakika sesli kitap okuması ve ailelerinin çocukları ile kitaplar üzerine sohbet etmesi hedeflendi. Bitlis İl Milli Eğitim Müdürlüğü, öğrencilere okuma alışkanlığı kazandırmak için aileleri de içine alan “Annem varsa ben de varım” projesi için ilk adımı attı. Öğrencilerin aile içinde kendilerini ifade etmeleri ve sosyal becerilerinin gelişmesini amaçlayan projeyle 3. sınıf öğrencilerinin evlerinde aileleri ile birlikte kitap okumaları planlandı. Proje kapsamında, 3. sınıf öğretmenlerinin okullarında yapacakları toplantılarla anneleri bilgilendirmeleri ve olumlu sonuçlar belirtilerek ikna edilmesi ilk adım sayıldı. Bunun ardından öğrencilere hikâye kitaplarının dağıtıldığı günün akşamından başlayarak, öğrencilerin annelerinin talebiyle, her akşam 15 dakika süreyle anneye sesli okuma yapması hedeflendi. 15 dakikalık okumanın ardından da aynı sürede anneçocuk arasında okunanlarla ilgili karşılıklı konuşma yapılması planlandı. Proje içinde öğretmenlerin, anne ve öğrencilerle yıl boyunca bir araya gelerek okunan kitapları öğrenci için hazırlanan takip kartına işlenmesi istendi. Projede, ayda en az iki kitap okumanın sağlanması ve öğrencilerin kendilerine ait kitaplık oluşturmaya özendirilmesi de hedeflendi. Çocuklarını en iyi şekilde takip eden ve projeyi aksatmadan uygulayan öğrenci ve annelerin yıl sonunda düzenlenecek olan değerlendirme programlarında ilan edilip, ödüllendirilmesi de hedefler arasında yer aldı. l ANKARA MAHMUT LICALI CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, RTÜK Başkanı yet gösterdiği açık olup, bu görevlendirmeler kanun hükümlerine aykırıdır. Üst Kurul üyesi Faruk Bildiri Ebubekir Şahin’in görevden ci, RTÜK Başkanı Ebubekir çekilmiş sayılması ve yeni Şahin’in kanuna aykırı dav bir Üst Kurul üyesi seçilme randığını açıkça ortaya koy si için TBMM Başkanı Mus duğu bir müracaat ile RTÜK tafa Şentop’a başvurdu. Özel, Başkanlığı’na başvurmuş, an “Üst Kurul adım atmadığı cak başvurunun gündeme için TBMM Başkanlığı hare alınması Üst Kurul’da 5’e 3 kete geçmelidir” dedi. oyla reddedilmiştir” ifadeleri CHP’li Özel, TBMM Baş ni kullandı. kanı Mustafa Şentop’a yaptığı başvuruda, RTÜK Üyesi Faruk Bildirici’nin RTÜK’e ‘TBMM seyirci kalmamalı’ yaptığı başvurunun gündeme alınmadığını anımsattı. Özel, RTÜK üyelerinin TBMM Genel Kurulu’nca seçildiğini belirterek, üst kurul üyelerinin bazı istisnalar dı Özel, konuyla ilgili TBMM Başkanı Şentop’a yaptığı başvuruda kamu görevlilerinin hukuk dışına çıkan uygulamalarının hukuk devleti ilkesini aşındırdığını kaydetti. TBMM’nin buna seyirci kalmaması gerektiğine işa şında resmi ve ret eden Özel, yasaya ya özel nitelikte görev almala Ebubekir Şahin açıkça aykırı davranan Şahin’in yasaya rının yasaya gö göre görevinden çe re yasaklandığını, buna kar kilmiş sayılması gerektiğini şın RTÜK Başkanı Ebubekir dile getirdi. Özel, “Bu çerçe Şahin’in 31 Ağustos günü Ba vede Üst Kurul adım atmadı sın İlan Kurumu Genel Kuru ğı için TBMM Başkanlığı ha lu temsilciliğine, 11 Haziran rekete geçmelidir. RTÜK Baş günü ise TÜRKSAT Uydu Ha kanı Ebubekir Şahin’in üyeli berleşme ve Kablo TV ve İş ğinin düşmüş sayılmasına ve letme Anonim Şirketi Yöne bu nedenle bir yeni üye seçil tim Kurulu üyeliğine getiril mesi amacıyla seçim süreci diğini belirtti. nin başlatılması için harekete Özel başvurusunda, “Basın geçmenizi arz ve talep ediyo İlan Kurumu ve TÜRKSAT’ın rum” görüşünü bildirdi. RTÜK ile aynı alanda faali l ANKARA Milli Eğitim Müdürü Bolat, ile Muhtar Seven, birleştirilmiş sınıf nedeniyle tartıştı. Polis çağıran Bolat, “Bu köylü kısmına laf anlatmak zor oluyor” dedi. Bolat ve Seven karşılıklı şikâyetçi oldu. SENA YAŞAR Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Haydarbey köyünde yaşayan yurttaşlar, taşımalı eğitim öğrencisi olan çocuklarının, başka köyde “birleştirilmiş sınıflarda” okutulmasına isyan etti. Konuya çözüm bulmak için devreye giren mahalle muhtarı Rıza Seven ile Niksar Milli Eğitim Müdürü Muzaffer Bolat, müdürün makamında tartıştı. Bolat odasına polisi çağırırken, ifade tutanaklarında Bolat’ın “Senin köylün şerefsizse ben ne yapayım” dediği yansıdı. Olay, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerine de taşındı. Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Haydarbey köyündeki çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “taşıma yoluyla eğitim” modeli ile önce Niksar’ın merkezindeki 50. Yıl Mahallesi’nde eğitim görmeye başladı. Öğrenciler, daha sonra ise İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kararıyla köye 5 kilometre uzaklıktaki Boğazbaşı köyündeki ilkokul taşındı. Öğrenciler, buradaki okulda, “1. ve 2. sınıflar” aynı sınıfta, “3. ve 4. sınıflar” da aynı sınıfta olmak üzere “birleştirilmiş” olarak ders işlemeye başladı. Haydarbey köyünden okula giden öğrencilerin velileri ise okuldaki bu duruma tepki gösterdi. Velilerin şikâyetlerini köy muhtarı Rıza Seven’e iletmesi üzerine, muhtar geçen mayıs ayında Niksar İlçe Milli Eğitim Müdürü Muzaffer Bolat’a gitti. İlçe Milli Eğitim Müdürü ile arasında yaşananları Cumhuriyet’e anlatan Seven, görüşmede, müdürün sorunun çözüleceğine ilişkin söz verdiğini kaydetti. ‘Köylüye laf anlatmak zor’ Müdür, “20192020 eğitim öğretim yılında sorununuz çözülecek” demesine karşın, okulların açıldığı geçen eylül ayında öğrenciler yine birleştirilmiş sınıflarda eğitim görmeye devam etti. Velilerin devam eden şikâyetleri üzerine Seven, İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün makamına 11 Eylül’de tekrar gitti ve sorunun devam ettiğini bildirdi. Muhtar ile müdürün ikinci görüşmesinde tartışma çıkması üzerine, makama polis çağrıldı ve olay, ifade tutanaklarına şöyle yansıdı: Seven, “Müdürüm, sınıfları ayıracağınızı söyleyip söz vermiştiniz ancak okul yine birleştirilmiş sınıflı” dedi. Müdür ise Seven’e, çocuklarını Niksar’ın merkezindeki okula gönderebilmek için nüfus kaydırması yapan bazı velileri kastederek, “Senin köylün şerefsizse ben ne yapayım” sözleriyle hakaret etti. Bu sözlerin üzerine, Seven ile Bolat tartışmaya başladı. Seven, “Müdürüm sizin yaptığınız terbiyesizlik. İnsanların şerefsiz olduğunu nereden biliyorsunuz? Benim köyümün insanına şerefsiz diyemezsin” karşılığını verdi. Tartışma üzerine polis çağıran Bolat, “Bekle, dışarı çıkma, bu köylü kısmına laf anlatmak zor oluyor” dedi. Seven, “Biz köylüyüz ama köylü olmaktan utanmıyoruz. En azından senin gibi ayrımcılık yapmıyoruz” karşılığını verdi. Bolat, polise muhtar Seven’in kendisini tehdit ettiğini, hakarette bulunduğunu ve masasına yumruk vurduğunu söyledi. Seven ise müdürün kendisine ettiği hakaretlerden ve aşağılayıcı tavırdan dolayı davacı ve şikâyetçi olduğunu belirtti. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle