15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 18 OCAK 2019 CUMA JeanLuc Godard yönetiyor ‘Görüntü‘İmgeler ve Sözcükler’ başlıyor Kitabı’ gösterimde... Geçen yıl 90. yaşına giren, Yeni Dalga akımının en ünlü kadın yönetmeni Agnes Varda gibi, tüm dünya sinemasının 90’ına merdiven dayayan ama hâlâ ruhu yaşlanmayan ve üretmeye devam eden, “en büyük Fransız çınarı”, 1930 doğumlu JeanLuc Godard’ın, 2018 Cannes festivalinde özel bir Altın Palmiye’yle ödüllendirilen son eseri “Le Livre d’Image”, “İmgeler ve Sözcükler” başlığıyla bugün gösterime giriyor. İlk uzun metrajı olan, Yeni Dalga başyapıtı “A Bout de SouffleSerseri Âşıklar”dan (1960) günümüze, kalıplara sırt çevirmiş, yenilikçi, zihin açıcı, özgür anlatımının öne çıktığı her filmiyle sinemanın yapısını, görüntüses uyumunu sürekli tartışma, inceleme konusu yapagelmiş Godard’ın çağın en önemli sinemacılarından biri olduğu kuşkusuz. 1968 Mayıs’ından sonra geleneksel hikaye anlatımını bir yana bırakıp ticari sinema çarkını bütünüyle reddederek JeanPierre Gorin’le birlikte kurduğu Dziga Vertov grubuyla 1975’e dek yaptığı, ancak özel gösterimlerde seyredilebilen siyasal filmleri onu verimsiz ama estetik bir aşırı solculuğa sürükledi malum. Kendisi İsviçreli bir burjuva aile çocuğuyken burjuva ideolojisine karşı çıktığı bu tutarsız, karışık, Maocu döneminde, iki oyuncusuyla, Anna Karina (196165) ve Anne Wiazemsky’yle (196778) birer evlilik yaptıktan sonra, İsviçreli film yapımcısı AnneMarie Mieville ile Grenoble merkezli alternatif video yapım ve dağıtım şirketi Sonimage’ı kurdu. İşbirliği yaptığı Mieville ile özel hayatını da birleştiren Godard, geleneksel sinemaya döndükten sonra, 198898 arasındaki bir video projesi olan, 20. yüzyıl ve yedinci sanatın tarihi üstüne çok bölümlü “Histoire(s) du Cinéma”ları yaptı. ‘Redoutable’... 2017’de yönetmen Michel Hazanavicius’un Anne Wiazemsky’nin yayımladığı anılarına dayanarak Godard hakkında çektiği, bizde de gösterilen “Redoutable” filmi için “bu film aptalca bir düşüncenin ürünü” demişti usta. Godard’ın toplamda, 60 yıllık meslek kariyerindeki (sayabildiğimiz kadarıyla) 45. filmi olan “İmgeler ve Sözcükler”, üretme şevkini yitirmemiş, giderek bilge bir aktiviste ve sinema düşünürüne de dönüşmüş ustanın, sıkı bir arşivci disiplini içinde oturup 7. sanatın tarihinden seçip çıkardığı, siyah beyaz ya da renkli imajları, sözcükleri, sesleri art arda montajlayarak, kategorize edip anlam arayışına girişerek 5 bölüm halinde peş peşe dizdiği görüntüleri, kendi sesi ve özgün fikirleriyle yorumlayarak oluşturduğu bir ‘kolaj film’. Bellek nasıl işler, rüyalar nerede başlar Düşüncelerimiz nasıl gelişir, bellek nasıl işler, rüyalar nerede başlar, imgeler ve sözcükler nasıl üstüste gelir, nerede ayrılır? Elin 5 parmağı gibi 5 bölümde ve BatıDoğu karşıtlığından hareket eden bir tarzda oluşturulmuş “İmgeler ve Sözcükler”de savaşı, ölümleri, yıkımları, acıları, karanlığı ne kadar duyumsayabildiğimizi, patırtılı, büyük bir hayhuy içindeki dünyanın kaotik hallerine ne kadar vakıf olabildiğimizi de soruyor Godard; Tolstoy, Dostoyevski, Victor Hugo, vb. gibi edebiyat ustalarından alıntıları, haber filmi ya da propaganda filmi söylemleriyle eşleştirip metinlerarası bir yöntemle aktararak. Son dakikalarında sanki filmini bitirmek istemiyorcasına daha yüksek ve derinden anlattıklarını (Samuel Beckett gibi) sürekli tekrarlıyor Godard, gidip gelen o tumturaklı sesiyle, derken perde kararıyor ve filmin heyecanlı duyarlılığı beklenmedik doruklara yükseliyor. ‘RemakesYeniden Çekimler’... Godard’ın “savaş geldi” sözleriyle başlattığı, “Histoire(s) du CinémaSinema Dersleri”nin (1998) melankolisini daha kaotik bir tarzda yineleyerek, “remakesyeniden çekimler” olarak başlıklandırılmış bir bölümle açılan film, oryantalizmden sosyalizme geçip giderek yitmeye yüz tutmuş sinema ahlakına ve Arap dünyasına da değinerek sonuçta imgelerle sözcükler aracılığıyla çıkılmış, 84 dakikalık bir yolculuk halini alıyor. Derken basit şeyler söylüyor Godard ansızın: Devrim yapmak gerek, başarılı olmasa da ne gam, sonrasında umut var çünkü! “İmgeler ve Sözcükler”deki bu görsel yolculuk, kimilerine göre gözü zorlayacak kadar grenli, bozuk görüntüleriyle dehşetengiz bir korku filmi kadar irkiltici, kimilerine göreyse “gözlere ve kulaklara hitap eden”, adındaki gibi aklımızda yer etmiş, (Bunuel’in “Endülüs Köpeği”ndeki usturanın gözü kesmesi, “General”de donuk surat Buster Keaton’ın trenden düşecek kızı tuttuğu ya da şair Jean Cocteau’nun sırtından mızrağı yiyip sahnesi gibi) o kimi unutulmaz görüntülerisesleri barındıran, kaçırılmayacak nitelikte yeni bir Godard kolajı. ‘Beautiful Boy’ Ayrımcılığı çektilerBomontiada’da ‘Fantastik’ bir şarkı Türkiye’nin yeni genç sesini belirlemek amacıyla geçen yıl ilk kez düzenlenen “Vodafone FreeZone Son Ses Online Müzik Yarışması”nda yaklaşık 3 bin 500 kişi arasından halk oylamasıyla birinci seçilen Umur Doma’nın ilk teklisi “Fantastik” çıktı. 21 yaşındaki Doma, şarkının sözleri için Onur Özdemir (Onurr), müziği için Ozan Bayraşa ve Onur Özdemir (Onurr), düzenlemesi için de Ozan Bayraşa ile birlikte çalıştı. Umur Doma’nın ilk single çalışması, Vodafone Türkiye Pazarlama Direktörü Nedim Baytorun, GNL Entertainment Kurucusu ve üst yöneticisi Alp Çağrı Günal ve Umur Doma’nın katılımıyla Vodafone Park’ta düzenlenen toplantıda tanıtıldı. Tanıtımda söz alan GNL Entertainment Kkurucusu ve üst yöneticisi Alp Çağrı Günal şunları söyledi: “Umur’a en çok yakışacak şarkının kendi şarkısı olduğunu düşündük. Ancak, herkese hitap edebilecek bir hale gelmesi için üzerine çalışılması gereken bir şarkıydı. Bunun için doğru bir aranjörden önce beste gelişimine katkı sağlayacak bir mentora ihtiyacımız vardı. Onur Özdemir ile Umur’u bir araya getirip aranjör Ozan Bayraşa eşliğinde bestenin gelişimiyle ilgili yaklaşık 1 ay kadar çalıştık. Eşzamanlı olarak şarkının iskeleti için çalışmalara başlandı. Şarkının isminin ise ‘Fantastik’ olması yönünde karar kıldık. Hem benzer isimde şarkı olmaması, hem de şarkıyı destekleyen bir slogan olması nedeniyle bu ismi seçtik.” ‘Fantastik’ klip hazır Umur Doma’nın “Fantastik” şarkısı için bir klip de çekildi. Çekimleri 4 farklı mekânda tamamlanan klibin yönetmenliğini Uluç Yemen Aslan üstlendi. Klipte Umur Doma’ya genç model Burcu Yurdakon eşlik etti. Beyoğlu’nun arka sokaklarında başlayıp Vodafone FreeZone Stüdyo’da sonlanan klipte, Umur ve kız arkadaşı, fantastik güçler veren “işaret kolyeleri” sayesinde kötü adamların elinden kurtulan ve müziğin sihirli dünyasına sığınan iki âşığı canlandırıyor. l Kültür Servisi Gerçek bir baba oğul öyküsü... Bomontiada, 19 Ocak10 Şubat arasında sezonun en çok konuşulan filmlerinden oluşan yeni bir sinema programına başlıyor. Henüz vizyona girmeyen “Beautiful Boy”u, yarın saat 17.00’de BomontiadaALT’da izleyebilirsiniz. David ve NicSheff isimli baba ve oğul gerçek hayat öyküsünden uyarlanan Güzel Oğlum (Beautiful Boy), oğullarının uyuşturucu bağımlılığıyla yıllarca mücadele eden bir ailenin yürek burkan, ama yine de umut dolu hikâyesini anlatıyor. Filmde baş rolleri ünlü oyuncular Steve Carell ve Call Me ByYour Name ile yıldızı parlayan Timothée Chalamet paylaşıyor. Salı ve perşembe akşamları saat 20.30, cumartesi ve pazar günleri ise saat 17.00’de gerçekleşecek gösterimlerin biletleri Mobilet’den temin edilebilir. l Kültür Servisi Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” ismiyle bu sene üçüncüsünü düzenlediği Kısa Film Yarışması’nda bu yılın kazananları belli oldu. “Ayrımcılık” temasıyla düzenlenen yarışmanın ödül töreni Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan’ın ev sahipliğinde yapıldı. Ayrımcılık sorununu ele alan 200’e yakın filmin başvurduğu yarışmada finale 10 eser kaldı. Ödüle hak kazananlar Aida Begic, Rebecca O’Brien, Sergei Dvortsevoy, Derviş Zaim ve Ceyda Düvenci’nin bulunduğu jürinin değerlendirmesiyle belirlendi. Yarışmaya bugüne kadar Türkiye’nin her bölgesinin yanı sıra Avusturya, Belçika, Fransa, Hindistan’ın da aralarında bulunduğu pek çok ülkeden 750’ye yakın film başvurdu; Kısa Film Platformu Buluşmaları’nda yüzlerce genç sanatçı, sinemanın farklı alanlarında uzman 30’dan fazla profesyonel isimle bir araya gelerek onların deneyimlerinden yararlanma fırsatı yakaladı. Sanatın etki gücü toplumsal gelişmeye katkı sağlıyor Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, vakfın 45 yıldır toplumsal gelişmeye katkıda bulunmak için her alanda çalıştığını ve sanatın gücüne her zaman yürekten inandıklarını belirtti. Yarışmanın ilk yılında “Mülteci Kadınlar” ve ikinci yılında “Çocuk İşçiler” temalarıyla düzenlendiğini belirten Sabancı, “Odağımızı kaybetmiyoruz; bizim odağımızda toplumsal gelişme ve toplumsal gelişmeye yapabileceğimiz her türlü katkı var. Dolayısıyla da konularımızı ona göre seçiyoruz. Bu senenin konusunu ‘Ayrımcılık’ olarak seçtik. Ayrımcılık, dünyanın Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” ismiyle bu sene üçüncüsünü düzenlediği Kısa Film Yarışması’nda “Gülizar” filmiyle Yahya Ozan Çalışkan birinciliğe değer görüldü. Ayrımcılık sorununu ele alan 200’e yakın filmin başvurduğu yarışmada finale 10 eser kaldı. her yerinde gündemde olan, çok boyutlu bir sorun. Pek çok birey cinsiyeti, inancı, etnik kökeni, yaşı ya da engeli nedeniyle ayrımcılıkla karşılaşıyor. Önyargılar, toplumsal kodlar ve daha pek çok nedenden bu sorunun görülmesi engelleniyor. Görülemeyen, fark edilemeyen sorunlara çözüm geliştirmenin mümkün olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla gençleri bu konuyla ilgili düşünmeye teşvik etmek için temamızı bu şekilde belirledik. Onların, gençlerin kameralarından, gençlerin gözünden, onların aracılığıyla toplumsal farkındalığa katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, ayrımcılık sadece bireyleri ilgilendiren bir sorun değil; aynı zamanda toplumsal ve ekonomik gelişmenin önündeki en önemli engellerden biri” dedi. “Gülizar” filmiyle birinci olan Yahya Ozan Çalışkan’a ödülünü Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı takdim ederken “Biilaç” filmiyle ikinci olan Furkan Han Mert’e ödülünü Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ve “AfafGünahsız” filmiyle üçüncü olan Ercan Akan’a ödülünü yarışmanın sanat yönetmeni Zeynep Atakan verdi. Ayrıca mansiyon ödülüne layık görülen “Çentik” filminin yönetmeni Ahmet Kızıl ödülünü Kısa Film Buluşmaları’nda genç sinemacılarla bir araya gelen Alman Film ve Televizyon Akademisi (The German Film and Television Academy) Berlin Direktörü) Ben Gibson’dan aldı. Dereceye giren filmlerin birincisi 15 bin TL, ikincisi 10 bin TL, üçüncüsü 5 bin TL ile ödüllendirildi. l Kültür Servisi İdil Biret ve Borusan Quartet aynı sahnede İki haftaya yayılan konserleri ile Tekirdağ’ı klasik müziğe doyuracak olan “Bisanthe 4. Oda Müziği Festivali” 20 Ocak Pazar günü saat 20.00’de İdil Biret ve Borusan Quartet konseri ile başlayacak. Festivalde, Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sanatçıların yer aldığı oda orkestraları sahne alacak. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda gerçekleşecek festivalin ilk gününde, dünyanın sayılı piyanistlerinden ve Türkiye’nin yaşayan en önemli sanatçılarından biri olan İdil Biret, Borusan Quartet eşliğinde Tekirdağlı klasik müzik severlerin huzuruna çıkacak. “4. Oda Müziği Festivali” boyunca 22 Ocak Salı 20.00’de Ametist Klarnet Beşlisi; 23 Ocak Çarşamba 20.00’de Bozok Quartet; 25 Ocak Cuma 20.00’de Bendis Trio; 26 Ocak Cumartesi 20.00’de Bosphorus Nefesli Beşlisi; 28 Ocak Pazartesi 20.00’de Likya Trio; 30 Ocak Çarşamba 20.00’da Mimar Sinan Kontrbas Quartet; 1 Şubat Cuma 20.00’de Bisanthe Quartet ve 2 Şubat Cumartesi 20.00’de Emre Tamer ve İstanbul Kamerata Barok sahnede olacak. l Kültür Servisi Shehadeh, Dink için konuşacak Boğaziçi Üniversitesi’nin 2008’den bu yana her yıl düzenlediği ve bugün yapılacak olan “Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı”nın konuşmacısı, Filistinli yazar, hukukçu ve insan hakları savunucusu Raja Shehadeh olacak. Dink’in demokratikleşme, eşitlik ve insan hakları savunucusu olarak geride bıraktığı mirası yaşatmak amacıyla düzenlenen konferans, ilerici bir siyasete katkıda bulunmak ve farklı fikirlerin dile getirilebileceği bir platform olarak 12. yılını geride bırakıyor. “İnsan Hakları Ne Yapabilir? Ortak Dünyamızda Filistin” başlıklı bir konuşma yapacak olan Raja Shehadeh, İsrail’in Filistin Ramallah’ı işgal süreci ve sonrası gelen ilhak hareketinin tüm dünyaya duyurulması anlamında önemli bir figür olarak kabul ediliyor. Madrid barış müzakereleri sırasında FKÖ’deki görevinden muhalif bir danışman olarak istifa eden Shehadeh, Filistin diasporasını, yıllardır işgal altında yaşayan Filistinliler’in gerçekleriyle yüzleşemedikleri yönündeki eleştirileri ile de gündeme geliyor. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle