15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 16 OCAK 2019 çarşamba [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Cumhurbaşkanı’na açık mektup Prof. Dr. Mustafa Altıntaş Elektrik, su, doğalgaz yaşamsaldır. İnsanlar için olmazsa olmazdır. Dağıtımı özelleştirilmiş (E. Akademisyen) Bu mektup, anayasanın “Başlangıç’’ında ‘huzurlu bir hayat talebine hakları bulun olan elektrik ve doğalgazın tez eden devletleştirilmesi, vergilerden arındırılması ve bunların fiyatlarının tüm Türkiye’de bir örnek kılınması, fiyat artışlarının 6 ayda bir tüketici enflasyon oranı ile ilişkilendirilmesi en uygun yol olacaktır. duğu’ kabul edilen ve anayasanın emanet edildiği yurt ve ulus sev gisine sahip gerçek demokrasi ye âşık bir yurttaş olarak, susma nın da sorumluluk taşıdığı bilin ci ile kaleme alınmıştır. Doğrudan Cumhurbaşkanı’na yönelik olması nın iki nedeni bulunmaktadır. İlki, anayasanın 6. maddesindeki kayıt sız ve koşulsuz olarak ulusa ait olan egemenliğin, 7, 8 ve 9. maddeleri uyarınca kullanıcısı olduğu yazılan yasama. yürütme vargı yetki ve gö revinin, tümü ile, doğrudan ve do laylı olarak tarafınızdan üstlenilmiş olmasıdır. İkinci neden ise, 104’ün cü maddede sıralanan görevlerinizi, “ ...milletin huzur ve refahı, milli da Sayısı artan yoksullara dağıtılan sadaka miktarındaki artışlardan, can suyuna muhtaç duruma düşürülen ekonomiye atılan cankurtaran simitlerini, “müjde üstüne müjde” olarak sunmanızdan şaşkınlığa yuvarlanıyorum. yanışma ve adalet anlayışı içinde...” yapacağınıza ulus ve tarih önünde, rım ve Orman sekreterleriniz müjde ketim vergisi alınmaktadır. Elekt tasarrufu sağlamaktadır. Kart başı namus ve onurunuz üzerine yemin verme(!) yarışına katıldılar. rik tüketiminin yüzde 70’i dağıtım na 1.5 TL’lik maktu ücret; 10 liralık etmiş olmanızdır. Hemen her seçim ‘Müjde üstüne müjde’ Sayın Cumhurbaşkanı, ücreti. fon, TRT payı, tüketim vergisi ve KDV olarak faturaya eklenmektedir. alımlarda yüzde 15; 100 TL’lik alımlarda yüzde 1.5; 1000 TL’lik alımlarda binde1.5; 10.000 TL’lik alım Mektubumun konusunu, hemen her seçim ve halkoylaması önce Yurt ve ulus sevgisine sahip gerçek demokrasiye âşık bir yurttaş Su üzerindeki yük larda on binde 5 oranına düşmektedir ki bu özellikle 10 TL’lik. 100 sinde açılacağı duyurulan ve yara kimliğimle size inanmak ve güven Belediye başkanlıklarının satı TL’lik alımda bulunan yoksullar açı ya merhem olmadığı, durmaksızın mek istiyorum. Ancak, bir yandan cısı olduğu su da vicdanı kanata sından adaletsizliğin ve yoksullar yinelenmesinden kanıtlanan “yeni ekonomik başarı destanları ile övü cak ölçüde fiyat tarifesine konu kı üzerine binmenin bir başka yolu ol den yapılanma”, “borç ertelemesi”, nürken, öte yandan da sayısı artan lınmaktadır. Bu nedenle her beledi maktadır. “ekonomiye can suyu”, “varlık ve yoksullara dağıtılan sadaka mik ye farklı tarifeler uygulamaktadır. Doğalgaz üzerinden alınmakta vergi affı”, “KDV ve ÖTV muafiye tarındaki artışlardan, can suyuna Ankara’da oturan bir tüketici açısın olan KDV oranı yüzde 18 gibi yük ti”, “kredi musluklarının açılması”, muhtaç duruma düşürülen ekono dan örneklemek istediğimde: tüketi sek bir orandır. “yoksullara sadaka” vb. adlarla topluma sunulan “müjdeler(!)” olmaya miye atılan cankurtaran simitlerini, “müjde üstüne müjde” olarak sun len su bedeli üzerine eklenen yüzde 50 atık su badeli toplamından yüzde Sonuç ve öneriler caktır. Mektubumun konusunu, 8 manızdan şaşkınlığa yuvarlanıyo 8 KDV, her tüketiciden maktu ola Yukarıda dile getirdiğim üç mal, Ocak 2019 günkü Genel Başkanı ol rum. Bu gerçeği, 1 Ocak’tan başla rak ‘ŞBYOBŞube Yolu Bakım Bedeli yaşamsaldır. İnsanlar için olmaz duğunuz AKP’nin TBMM Grubu’nda yarak yüzde 10 oranında ucuzlaya ve bunun üzerinden yüzde 18 KDV sa olmazdır. Dağıtımı özelleştirilmiş vermeyi alışkanlığa dönüştürdüğü cağı müjdesini verdiğiniz ve yaşam su ve atık su bedeli toplamı üzerin olan elektrik ve doğalgazın tez eden nüz müjde(!) paketini irdelemek is için olmazsa olmaz su, elektrik ve den yüzde 5 ÇTV alınmaktadır. Tü devletleştirilmesi, vergilerden arın tiyorum. doğalgaz üzerinden değerlendirme ketilen su bedeli üzerine toplamda dırılması (motorlu taşıtlarda, beyaz Yandaş ve havuz diye ünlenen nize sunmak istiyorum. yüzde 90’a varmaktadır. eşyada yapılmakta) ve bunların fi medyada “Erdoğan’dan müjde üstüne müjde” diye duyurulan paketiniz; “2.5 milyonun üzerindeki her haneye 150 kWslık elektrik faturası desteği”, “kredi kartı borç yapılandırması”, “350 bin esnaf kredi” ve “büyük işyerleri için sigorta prim desteğinin 3 puandan 5 puana yükseltilmesi” olmak üzere dört kalemden oluşmaktadır. Bu yarışa hemen arkanızdan Hazine ve Maliye ile Ta Elektrik üzerindeki yük Elektrik tüketimi üzerinden, 5 kalem: (dağıtım bedeli yüzde 39), enerji fonu (yüzde 1), TRT payı (yüzde 2), elektrik ve havagazı tüketim vergisi (yüzde 5), KDV (yüzde 18 olup, önceki kalemlerden de, vergiden de) alınmaktadır. Görüldüğü gibi, bulunmayan ve şirket ile bir bağlantısı olmayan havagazı tü Doğalgaz’ın yükü Doğalgaz satın alımında, karta yüklenen miktara bağlı olmaksızın, her alım için 1.5 TL satış ücreti alınmaktadır. Satıcı, satış örgütünü kurmak ve bunun gerektirdiği maliyetleri karşılamak ile yükümlü olması gerekirken, satışın PTT ya da banka aracılığı ile yapılmasını sağlayarak kendisi için önemli bir maliyet yatlarının tüm Türkiye’de bir örnek kılınması, fiyat artışlarının 6 ayda bir tüketici enflasyon oranı ile ilişkilendirilmesi en uygun yol olacaktır. Bu önerilerim uygun bulunur ise, yaşamsal malların fiyatlarının politik araç olarak kullanılması da önlenmiş olacaktır. Kaygı ve örneklediğim katlanılmaz adaletsizliğin giderilmesi dileklerimle. Kitap okutturan öğretmen Ali Turgay KARAYEL (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni) Beyoğlu’na, arkadaşlarımın övdüğü bir öğretmenin okuluna gittim. Öğrencileri yılda ortalama 30 nitelikli kitap okuyormuş. Nasıl başardığını sordum. Adını yazmamı istemeyen genç kadın öğretmen şöyle anlattı: “Biz öğretmenler kitap okutturmayı, gerçekten istersek ancak o zaman başarırız. Öncelikle istemek önemli tabii. Okulların açıldığı hafta, okumanın yaşamsal gerekliliğini öğrencilerime anlatıyorum, ardından onlarla birlikte her sınıfa kitaplık kuruyoruz. Her bir öğrencim iki üç kitap parası harcayarak sınıfında yetmişseksen kitaptan oluşan nitelikli bir kitaplığa sahip oluyor. Haftada bir ders saatini, okudukları kitaplarla ilgili onlara soru sormaya ayırıyorum. Benim okumadığım kitaplar olduğunda ise, o kitapları daha önce bitirmiş öğrencilerim soruyor. Her dönem bir sözlü notunu kitap okumalarına göre veriyorum. Bir dönemde toplamda 2 bin 500 sayfaya ulaşan öğrenci 100 alıyor. Tabii bunun yanında öğrencim 1500 sayfaya ulaştığı anda, derste onun annesine veya babasına, bazen isteğine göre dedesine, anneannesine telefon ederek kitap okumada başarılı olduğunu bildiriyorum. Arkadaşlarının yanında ailesini aramam öğrencilerimin çok hoşuna gidiyor. Aile bireyleri ise telefon ettiğimde afallıyor önce alışkın olmadıklarından, sonra onlar da mutlu oluyorlar elbette. Bir öğrencim saatler ayırıp beş altı kitap okuyorsa, ben de saniyelerimi ayırıp ailesine telefon ederim, dersin ortasında. Öğrenciye plaket Ayrıca bir dönemde 3 bin sayfa okuyanlar “Kitap Okuma Başarı Belgesi”; 5 bin sayfa okuyanlar ise plaket alıyor. Bizde kurumlar, dernekler vs. ekmek dağıtır gibi plaket dağıtır insanlara, kişi hak etse de etmese de... Ama benim öğrencim plaket almışsa kesinlik le fazlasıyla hak etmiştir. Üçdört ay içinde 5 bin sayfa okumak, dile kolay...” Konuşması su gibi akıyordu öğretmenin. Gözlerim doldu o anlatırken. “Köy Enstitülerini biliyorsunuz değil mi” diye sordum. “Dedem Köy Enstitüsü mezunu, o sevdirdi zaten kitapları bana. Ayrıca enstitüler üzerine epey yazı okudum, ben onların izinden gitmeye çalışıyorum” dedi. Başka bir yaşam “Peki hocam, internet, televizyon, bilgisayar oyunları çocuklarımızı bu denli kuşatmışken nasıl sevdirebiliyorsunuz onlara edebiyatı” diye sordum. “Onlara iyi olanı tattıramadığımızdan, başka türlü bir yaşamın var olduğunu sezdiremediğimizden ne yazık ki çocuklarımız kendilerine dayatılanı almak zorunda kalıyorlar. Ben Sait Faik’ten, Sabahattin Ali’den öyküler okuyorum, onlar da can kulağıyla dinliyorlar; kitaplıklarına Yaşar Kemal, Tolstoy, Shakespeare ve daha pek çok ustayı koyduruyorum. Sözgelimi İnce Memed’i eline alıp da sevmeyen öğrencim hiç olmadı. Othello’ya başlayıp da ondan etkilenmeyen öğrencim de yok hiç. Ee, bir yanda Sabahattin Ali’nin kitapları diğer yanda sığ televizyon programları; bir yanda Oblomov öte yanda iyi diye yutturulan diziler... Sanat, zamanla onlara ayırt etme yeteneğini de kazandırıyor tabii” diye yanıtladı sorumu. Öğrencilerinin geçen yıl yazdığı öykülerden oluşan bir kitap hediye etti bana. Gözleri ışıl ışıldı kitabı uzatırken. “Öğrencilerim epey yapıt okumuştu, okumak bir süre sonra onları üretmeye de itiyor” dedi. Tanımaktan mutluluk duyduğum bu değerli öğretmen, yeni dönem Köy Enstitülü. Ülkemizin uzak dağ köylerinde, büyük il merkezlerinde, doğusunda, batısında, her yerinde hiç kuşkum yok ki bu ruhu taşıyan binlerce öğretmen var. Kitapların aydın dünyasında öğrencileri soluklandıran tüm öğretmenlere binlerce kez teşekkür ediyorum. Siyaset fukarası sendikalar Sendikalar siyaset fukaralığından kurtulup siyasal güç olmadıkça bu sömürü düzeni devam edecek demektir. Bugün yaşadıklarımızın sorumlusu siyaset fukarası sendikalardır. Dr. Engin Ünsal Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özgür ve bağımsız sendikalar demokratik düzenin vazgeçilemeyecek kuruluşlardır. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO işçilerin çıkarlarını koruyabilmeleri için iki çok önemli sözleşme kabul etmiştir. Bunlardan birincisi sendika kurma ve üye olma özgürlüğünü güvence altına alan 87 sayılı sözleşmedir. Buna göre sendikalar hükümetlerden, siyasi partilerden, dini kuruluşlardan bağımsız olarak işçileri örgütleyip çıkarlarını koruyacaktır. İkincisi toplusözleşme özerkliğini güvence altına alan 98 sayılı sözleşmedir. Buna göre toplu sözleşme düzeni işveren ve sendika arasında yürütülen bir sistemdir ve buna kamunun müdahalesi mutlaka önlenmelidir. Toplumun aktif aktörleri Uyumlu bir toplusözleşme düzeni ülkede çalışma barışını sağlar, verimi ve ürün kalitesini artırarak ekonomiye olumlu katkılarda bulunabilir.. Toplu sözleşme düzeni çalışan sınıfın milli gelirden daha fazla pay almasını ve toplumsal refahın varlığını sağlar. Sendikalar üyelerine verecekleri doğru eğitimlerle siyasal düzenin toplum yararına işlemesini ve varsılların değil yoksulların yanında duracak bir siyasi partinin iktidara gelmesini sağlayabilir. Ülkemiz ve sendikalar Sendikalar üye sayılarını ve parasal varlıklarını artırdıkça ülke ekonomisine ve siyasetine yön verebilecek bir gücün sahibi olabilirler. Bunun önkoşulu sendikaların özgür ve toplusözleşme düzeninin özerk olmasıdır. Ülkemizde sayıları 3 milyona yakın olan memurların büyük çoğunluğu memur sendikaları tarafından ve iş sözleşmesi ile çalışan yaklaşık 18 milyon işçinin 1.5 milyonu işçi sendikaları tarafından örgütlenmiştir. Her iki kesim sendika enflasyonu nedeni ile çok parçalıdır. Sadece işçiler 160 dolayında sendikada örgütlenmiş olup dört konfederasyon tarafından temsil edilmektedirler. Memur sendikalarının sözleşme hakkı var ama grev hakkı yoktur. İşçi sendikaları 6356 sayılı yasanın 41. maddesi nedeni ile toplusözleşme yapabilmek için yetki almak zorundadır. Bakanlığın bu yetkisini siyasi düşüncelerle kullanma ihtimali yüksektir. Yetki itirazları yargıda yıllarca sürebilmektedir. Yasa kısıtlamalar, yasaklar ile doludur ve hükümetin 63. maddeden doğan grev erteleme yetkisi vardır. Bakanlığın yetkili sendikayı belirleme gücü, yasaklar ve grev ertelemeleri nedeni ile ülkemizde sendikalar özgür ve toplusözleşme düzeni özerk değildir. Eylemsiz sendikacılık Yasal düzenlemelerden dolayı ülkemizde eylemsiz sendikacılık baskındır. AKP hükümeti 17 yıldır iktidardadır ve işçi aleyhine yasal düzenlemeler yapmak ve grevleri ertelemekle ünlenmiştir. Türkİş, Amerikan sendikacılığından etkilenerek yıllarca partiler üstü sendikacılık yapmış ama sonunda iktidar partilerinin arka bahçesi olmuştur. Sosyal medyayı kullanarak işçilerine siyasal bilinç vermeye çalışan çok az sendika ve başkanı vardır. Çoğunluğu siyaset yapmaktan ve üyelerine siyasal bilinç vermekten kaçınmaktadır. Böyle olunca siyasetin çarkları işçiyi ezmeye, sendikalarda saksı çiçekleri gibi güzel ama sessiz kalmaya zorlanmaktadır. Sendikacılar cesur olsa ve üyelerini siyaseten eğitseler siyasete kendileri egemen olurlar. Ücret sendikacılığı değil, ücret sendikacılığına dayalı siyasal sendikacılık emekçilerin kurtuluşu olacaktır. Sendikalar siyaset fukaralığından kurtulup siyasal güç olmadıkça bu sömürü düzeni devam edecek demektir. Bugün yaşadıklarımızın sorumlusu siyaset fukarası sendikalardır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle