19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 8 Eylül 2018 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Kredide sert iniş ekonomi 9 Özel bankaların kredi büyüme hızı 2009 sonrası ilk kez eksiye düştü. Geçen yıl yüzde 49’a kadar yükselen kamu bankaları büyüme hızı da yüzde 8’e geriledi Ajay Chhibber Kur krizi bankacılık krizine dönüşebilir Dünya Bankası eski Türkiye şefi Ajay Chhibber, “Türkiye bugün bir kur krizi yaşıyor ancak liradaki zayıflık sürerse bu bir bankacılık krizine dönüşebilir” dedi. İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Chhibber, bankacılık krizinin sadece derin bir resesyona (ekonomik küçülme) değil, aynı zamanda batı bankaları için önemli sorunlara neden olabileceğini dile getirdi. Gazetede Leyla Boulton imzalı haberde, 2001 krizi hatırlatılarak Türkiye’de kur krizinin bir ‘déjà vu’ hissine neden olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerel seçimler öncesinde IMF’ye başvurup krize karşı geleneksel reçeteyi uygulamak istemediği vurgulanan haberde, Erdoğan’ın yolunu değiştirmemesi durumunda Türkiye ekonomisini zor günler beklediğine işaret edildi. Haberde ayrıca, 2009’da döviz geliri olmayan şirketlere de dövizle borçlanma imkânı tanındığı ve özel sektörün döviz borcunun yükseldiği hatırlatıldı. BBVA: Garanti’nin maliyeti artacak İspanyol banka BBVA, yüzde 50 hissesini elinde bulundurduğu Garanti Bankası için krizin maliyetinin daha önce tahmin ettiklerinden daha fazla olacağını açıkladı. İspanya’nın ikinci büyük bankası olan BBVA yetkilileri, Türkiye’deki riskli krediler nedeniyle sigortalama maliyetinin 150 baz puandan 200 baz puana yükseltildiğini, bankanın sorunlu krediler nedeniyle daha fazla para ayırması gerekeceğini söyledi. Yetkililer, Garanti’nin sahip olduğu enflasyona endeksli tahvillerden elde edeceği daha yüksek getirilerle, olası maliyeti telafi etmesini beklediklerini dile getirdi. İspanya, Türkiye’deki olası bir borç krizinden en çok etkilecek ülkeler arasında başı çekiyor. Türkiye ekonomisinde sert iniş işaretleri artıyor. Ekonomik büyümenin sürükleyi ci gücü olan kredi büyümesinde ra kamlar alarm veriyor. TL’nin büyük değer kaybı ve faizlerin yükselişi ile birlikte özel bankaların kredi hacmi daralmaya başladı. Özel bankaların kur etkisin den arındırılmış kre di büyüme hızı, 2009 krizi sonrasında ilk kez eksiye döndü. 31 Ağustos ile biten haftada özel bankaların kre EMRE DEVECİ di büyüme hızı (kur etkisinden arın dırılmış 13 haftalık ortalama, yıl lıklandırılmış) yüzde 3.06 oldu. Bu oran, Mayıs 2017’de yüzde 32’ye ka dar yükselmişti. Kamu da kıstı Mayıs 2017’de yüzde 37’ye kadar yükselen toplam kredi büyüme hızı, 31 Ağustos ile biten haftada yüzde 1.8’e düştü. 20 Ağustos’ta bu oran yüzde 5.62 idi. Toplam kredi büyüme hızının pozitif olmasını kamu bankaları sağladı. 31 Ağustos haftasında kamu bankalarının kredi büyüme hızı yüzde 8.85 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, 20 Ağustos’ta yüzde 14.48 idi. Mayıs 2017’de kamu bankalarının kredi büyüme hızı yüzde 49 seviyelerine kadar yükselmişti. Ticari kredilerde büyüme hızı yüzde 1.42 olurken, tüketici kredilerinde büyüme hızı yüzde 5.08 oldu. Ticari kredilerde büyüme hızı, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) devreye girmesiyle birlikte Haziran 2017’de yüzde 45.6 seviyesine kadar yükselmişti. Faiz sıçradı TL’deki büyük değer kaybıyla birlikte varlık kalitesi bozulan, büyük şirketlerin kredi yeniden yapılandırma başvurularıyla karşı karşıya kalan ve dışarıdan borçlanma maliyetleri artan bankalar, kredi musluklarını kapattı. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 31 Ağustos haftasında TL üzerinden verilen ihtiyaç kredilerinde ortalama faiz yüzde 30.29 olurken, ticari kredilerde bu oran yüzde 32.35 oldu. Tüzelkişi ve kurumsal kredi kartları hariç tica ri kredilerde faiz oranı yüzde 34.23’e yükseldi. Dolar üzerinden açılan ticari kredilerde ise oran yüzde 5.93 olurken, TL tüketici kredilerinde oran yüzde 29.82 seviyesinde gerçekleşti. Ticari kredide faiz oranı, 8 Haziran 2018’de yüzde 21.28 seviyesinde idi. Bu alanda yaklaşık üç aylık sürede 10 puanlık artış kaydedilmiş oldu. Önümüzdeki dönemde TCMB’nin faiz artırmasına paralel olarak kredi hacmindeki daralmanın artması ve faizlerin daha da yükselmesi bekleniyor. Krizden ders alınmadı ABD’li dev yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflasının onuncu yıldönümünde Birleşmiş Milletler (BM) ekonomisti Dr. Piergiuseppe Fortunato’dan uyarılar geldi. 2008 finans krizinden “ders alınmadığını” belirten Fortunato, benzer krizlerin kapıda olduğunu söyledi. Anadolu Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Fortunato, 2008 sonrasında ekonominin kırılganlaştığına dikkat çekerek krizin ardından bankaların borçlanmalarını ve özellikle türev işlemleri azaltmaya yönelik girişimlerin etkisiz kaldığını söyledi. ABD merkez bankası FED’in ABD’de ekonomik durgunluk riskinin artabileceğine ilişkin raporunu hatırlatan Fortunato, Avrupa ekonomisindeki iyileştirme politikalarının da yavaş ilerlediğine değindi ve bunun en büyük sebebini Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tarafından imzalanan ekonomik politika paketleri olarak tanımladı. IMF Başkanı Lagarde: Önlemler yetersiz Lehman’ın iflasının yıldönümüne ilişkin Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde da “Alınan dersler ve önümüzdeki zorluklar” başlıklı bir yazı kaleme aldı. IMF’in blog sitesinde yayımlanan yazıda Lagarde, önemli dersler alınsa da Avrupa’dakiler başta olmak üzere birçok bankanın hâlâ zayıf olduğuna, gölge bankacılık alanında birçok şüpheli işlem bulunduğuna, alınan önlemlerin yetersiz olduğuna dikkat çekti. Lagarde, bankacılıkta kriz sonrası getirilen sıkı düzenlemelerin gevşetilmesi için finans sektörünün politika yapıcılar üzerinde baskı yaptığını ve bunun en endişe verici başlık olduğunu yazdı. Çelikçiler: Mantıkdışı Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 7’sini gerçekleştiren çelik sektörünün tepe kuruluşu konumundaki Çelik Federasyonu’nun Başkanı Namık Ekinci, ihracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 80’ini TL’ye çevirme zorunluluğu getiren son düzenlemenin, ihracat gelirinin neredeyse yüzde 90’ını döviz cinsinden hammadde tedarikine kullanan çelik sektöründe uygulanmasının “mantık dışı” olduğunu söyledi. Ekinci, söz konusu düzenlemenin firmaların yurtdışı bankalar kaynaklı akreditif açımlarında da sıkıntılara neden olabileceğine işaret etti. Düzenlemenin finansman bulmayı zora sokacağına vurgu yapan Ekinci, “Zaten ihracat yoluyla sağlanan döviz girdilerinin bir kısım tutarı ithalat harcamalarında kullanılmakta. Demir çelik sektörü özelinde baktığımız zaman, toplam gelirlerin yüzde 6590 arası kısmı hammadde ve üretimde kullanılan diğer maddelerin ithalat ödemelerinde kullanılmakta” dedi. l Ekonomi Servisi 3.5 milyar liradan feragat edildi Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş, akaryakıtta uluslararası ham petrol fiyatları ile kurdaki oynaklıkların ÖTV ayarlamasıyla pompaya yansıtılmadığı eşel mobil sistemiyle ilgili olarak, “Devletin fedakarlıkta bulunduğu ÖTV miktarı yaklaşık 3 milyar 583 milyon liraya ulaştı” dedi. l Ekonomi Servisi Kfaütruesrealsaı KfeAtBinARIK Doğal afetler dünya genelinde binlerce kişinin ölümüne neden olurken, ülke ekonomilerinde de dev kayıpları beraberinde getiriyor. Aon’un ‘Küresel Felaket Raporu: 2018 İlk Yarı Yıl’ çalışmasına göre, yılın ilk yarısında doğal afetler dünya çapında 45 milyar dolar ekonomik kayba neden oldu. Sigorta ödemelerinin ise yılın ilk 6 ayında 21 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Rapora göre, 2018’in ilk altı ayında 156 adet doğal afet meydana gelirken, bu rakam 18 yılın ortalama doğal afet sayısını (142 adet) geride bıraktı. Doğal afetlerin ekonomik etkileri detaylı incelendiğinde de 10 milyar doların üzerinde ekonomik zarara sebep olan herhangi bir ‘mega felaket’ gerçekleşmemesine karşın, milyar dolarlık kayba yol açan 15 doğal afetin 14’ünün iklim kaynaklı, 1 tanesinin ise deprem kaynaklı olduğu raporda yer buldu. l Ekonomi Servisi Ayakkabı imalatçısı zorda İzmir’in Bornova ilçesinde 500’den fazla işyerinin bulunduğu Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi’nde esnaf, siftahsız geçen günler yaşıyor. Döviz kurundaki artışla başlayan ekonomik durgunluğun ayakkabı sektörünü de etkilediğini belirten İzmir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Yalçın Ata, son iki ayda 12 oda üyesinin kepenk kapattığını söyledi. İmalatta kullanılan yapıştırıcı gibi bazı kimyasal maddelerin yurtdışından alındığını söyleyen Ata, dövizdeki artışın malzeme fiyatlarını yüzde 60 yükselttiğini dile getirdi. Avro’nun 7.5 lirayı bulmasıyla, esnafın birkaç gün için de büyük zarar ettiğini anlatan Ata, “Dövizde belirgin oynamalar oldu ama maliyet hesapları değişmedi. Bizdeki rakamlar yukarı çıktı mı bir daha inmek bilmiyor. Önümüzde bir kış sezonu var. Fiyatlarda belirsizlik sürdüğü için büyük huzursuzluk hâkim” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Hazine’den yastık altı hamlesi Hazine ve Maliye Bakanlı ğı, finansman araçlarının çeşitlendirilmesi, yatırımcı tabanının genişletilmesi ve yastık altında bulunan altınların ekonomiye kazandırılması için 10 Eylül’den itibaren, Türkiye genelinde etaplar halinde iki yıl vadeli altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası talep toplama işlemleri ve ihracı gerçekleştirileceğini duyurdu. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, senetlerin ilgili etaba ilişkin talep toplama dönemini takip eden hafta çarşamba günleri yatırımcıların hesaplarına aktarılacağı, yatırımcısına her altı ayda bir altın fiyatına endeksli yüzde 1.20 (yıllık yüzde 2.40) getiri sağlayacağı belirtildi. Ödeme TL ile Altına dayalı kira sertifikası, Ziraat Bankası ve Ziraat Katılım şubeleri; altın tahvili ise sadece Ziraat Bankası şubeleri aracılığı ile satışa sunulacak. Açıklamada, yatırımcıların vade sonunda anaparalarını bir kilogramlık külçe altın veya Darphane tarafından üretilen çeyreklik Cumhuriyet ziynet altını olarak talep etmeleri durumunda, bu taleplerini her bir etap için geçerli olan fiziki altın talep etme dönemlerinde Ziraat Bankası’na/Ziraat Katılım Bankası’na başvurarak iletmeleri gerektiği belirtildi. l Ekonomi Servisi Paylaşım savaşları popülist otoriterlerle terör kıskacında Türkiye için dünün yaşamsal sıcak gündeminde, İdlib’de son Rusya bombalaması, Esad operasyonları, Amerika’nın resti, Türkiye’nin İdlip’de üstlendiği rol üzerinden İran’da gerçekleştirilen zirvenin sonrası ortaya çıkacak, bizim her zamanki gibi sonradan anlamaya çabalayacağımız gerçekçi gelişmelerin sonuçları vardı... Sabahtan toplantıya ilişkin, son İdlib gelişmeleri canlı yayınları aktarımları arasında, dün gece toplantı sonrası yapılacak açık oturumlardaki uzman görüşlerinin alınmasının reklamları vardı... Bilindiği üzere resmi toplantıların, liderlerinin resmi açıklamalarındaki barışçı çabalara ilişkin söylemler gerçeklerin öğrenilmesinde yeterli olamayacağından, dünyanın her yerinde, en çok da medya güdülenmesine de hizmet etme amaçlı uzman değerlendirmelerinin taraflılık, bakış açılarına da paylar tanınmış olarak biraz daha sağlıklı sonuçlar çıkarılması zorunluluğu var. Türkiye’nin İdlip’de var olmasının açıklanması, tezinin güçlendirilmesine de yönelik İdlib’den taze canlı yayınlar ağırlıklı sivil dramları, kaygıları üzerindendi. Kesekâğıtlarından çocuklarına gaz maskesi yapmaya uğraşan annebabalar görüntülerde iç buruyordu. Türkiye’den daha çok, dünyadan yardım isteyen bölgenin yerli aşiretlerinin temsilcileri toplantısı bir başka boyutu yansıtıyordu. Haddimi aşmaya, İran’dan gelen ilk görüntülerden başlayan sonuç değerlendirmelerine elbet kalkışmayacağım. Sadece haberlerin dünya ve ülkemiz ayaklarında çok sık BM, AB, Almanya, Amerika ve elbette Trump başta, Putin, İran liderleri, Erdoğan penceresinden bilgilendirmeler uçuşup durmakta... Yazımın başlığı, elbette çok özet, algılanması zor, dünyayı kasıp kavuran, dünyanın, insanlığın geleceği adına hiç de olumlu olmayan gelişmeler için, 4 Eylül günü İstanbul’da yapılan bir toplantı üzerinden, daha serinkanlı, genel sorgulamalara açıklık adına katkıda bulunmak isterim... Almanya liberal demokrat siyasetlerinin vakfı, Friedrich Naumann Vakfı’nın kuruluşunun 60. yıldönümü etkinlikleri kapsamında, 1947 yılında kabul edilmiş Liberal Manifesto gündemli toplantısı, tartışmaları, yaşadıklarımızın güncelinin sorgulanması boyutu ile anlamlı olabilirdi... HHH Liberal Manifesto, liberal demokrasinin, insan hakları, demokrasiye dönük yüzünde 70 yıldır savunulan değerler, ilkeler, dünyanın yeniden paylaşım sorunları savaşlarında, popülist, otoriter, diktatoryal başkanlıklar, liderler ile, yine emperyal çıkarlar adına yoksul güney, İslam dünyası, enerji yatakları, kirli paylaşım çıkar oyunları adına üretilen, ırkçılık soslu, her türden inanç ayrımcılığı odaklı, aşiretler, alt kimlikler sömürücülüğü cepheleştirmelerinde, terör örgütlerinin kuralsız, vahşette sınırsız çatışmalarının çapraz kullanılmalarının kıskacında. İtiraf etmeliyim ülkemiz özelinde, Tito Yugoslavyası’nda doğmuş kendi özelimde, çocukluk, gelişim yıllarımda bilincime kazınmış değerler ile, 1960’lar sonrası ülkemizde yaşanan Cumhuriyet kazanımları, Anadolu uygarlıkları, aydınlanmacılığı değerleri bileşkesinde evrensel ölçeklerde gazetecilik üzerinden örgütlülükler, sol siyasal, toplumsal açılımlar, insan hakları, demokrasi, sendikal haklar, sosyal devlet açılımlarında yaşanmışlıklar içinde, Türkçe metin üzerinden yeni okuduğum liberal manifestonun çok övünülen insan hakları, demokrasi kriterlerini yetersiz buldum. Belki de evrensel saydığım tüm örgütlenmelerle, sosyalist enternasyonal, güler yüzlü sosyalizm ilkeleri içinde toplumsal etkilenmelerim, tanıklıklarım ağır basmakta... Yine de emperyal güç odaklarının, 1. 2. dünya paylaşım savaşlarında, Hitler’in başını çektiği ırkçılık, inanç ayrımcılıkları üzerinden akıtılan kanların, yaşanmış insanlık dramlarından etkilenmiş olarak liberal manifesto yazmak, insan hakları, demokrasi için ilkeler saptamak adımları anlamlı olmanın ötesinde çok önemli ve işlevsel. Tartışmalar yaşanan gelişmelere ilişkin veriler dünyanın günümüzde yeni emperyal güç odaklı savaşlarda liberal manifestonun ilkelerine uymayan diktatoryal, otoriter adımların, nedenlerin sorgulanması üzerinden. Almanya’nın liderliğini yaptığı, liberal manifestonun kriterlerinin korunmasının savunulduğu merkezler, Amerika başta, AB içinde bile çok fazla ülkede manifestonun demokrasi kriterlerinin ayaklar altına alınmasından yakınıyorlar. Yine de ilkeli savunma, savaşım içinde, popülist otoriterleşmeler, liderler eliyle yaşatılan travmanın, açılan yaraların onarılması umutlarını savunuyorlar. Asıl sorun emperyal çıkarlar adına, hedef tahtasına alınmış ülkelerde üretilmiş terörle yaratılmış vahşetin içinde gelinebilen noktalarda. İşin içinden çıkılmasında dünya ölçeğinde yaşadığımız olumsuzluklarda, işin içinden çıkılması zor görülen pazarlıklarda... Dört büyükler kaybettirdi Dört büyükler, hem ağustosta hem de bu yılın ilk 8 ayında borsada yatırımcısına kaybettirdi. Fenerbahçe, yüzde 15 ile ağustosta yatırımcısına en fazla kaybettiren spor şirketi oldu. Bunu Trabzonspor izledi. Beşiktaş’ın hisseleri ise söz konusu dönemde yüzde 6.2 değer kaybetti. Galatasaray da yüzde 4.6 ile yatırımcısına en az kaybettiren spor şirketi oldu. Yılın 8 aylık döneminde yatırımcısına en fazla kaybettiren yüzde 44.9 ile Beşiktaş oldu. Trabzonspor’un hisseleri bu dönemde yüzde 44 azaldı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle