24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 8 Ağustos 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Herkes görecek, susmayacağız haber 9 CHP’li Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu için eyleme hazırlandıklarını belirterek bir aydır göremedikleri arkadaşlarının ilaçlarını almayı bıraktığını belirtti Tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılmaması halinde yapılacak eyleme ilişkin çalışmala çevrildi. DW Türkçe’ye konuşan Gürsel Tekin, “Bizim beklentimiz Yargıtay’dan yüzde 80 ihtimalle tahliye kararının çıkması du diğimiz sonuçları alamazsak her türlü demokratik protesto hakkımızı kullanacağız.” Tekin, Türkiye genelinde yapıl Erdem: Hepimiz Kibar Feyzo’yuz rın sürdüğünü belirten CHP Mil rumundadır. Çıkmazsa, Anayasa masi planlanan eyleme ilişkin ha letvekili Gürsel Tekin, “Berbe Mahkemesi’ne gideceğiz. Orda ise zırlıkların da devam ettiğini belir Yeni Şafak gazetesinin eski yazarı Cemile Bayraktar’ın, Kemal Sunal filmlerine iliş roğlu konusunda susmayacağımızı, Türkiye’de hukukun siyasallaşmasına izin vermeyeceğimizi herkes görecek” dedi. Tekin, yüksek tansiyon hastası olan yüzde 100 Enis Berberoğlu’nun lehine karar çıkacak” dedi. İç hukuk yollarının sonuç vermesinin sadece Berberoğlu için değil Türkiye’deki hukuk düzeninin gelece ten Tektin, “Berberoğlu konusunda susmayacağımızı, Türkiye’de hukukun siyasallaşmasına izin vermeyeceğimizi herkes görecek” dedi. Yargıtay 16. Dairesi’nin ka kin “Bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış büyük bir kötülük” sözlerine Silivri Cezaevi’nden tepki geldi. CHP Kahramanmaraş Milletvekili ve PM Üyesi Ali Öztunç, Silivri Cezaevi’nde tutuklu yargılanan CHP PM üyesi Eren Erdem’i ziyaret etti. Öztunç’un Erdem’in, ‘’Herke Berberoğlu’yla bir aydır görüşe ği için “hayati önemde” olduğunu rarının ardından Berberoğlu’nun se selamlar gayet iyiyim. Kibar Feyzo gibi mediklerini belirterek “İlaçlarını da almıyor. Sağlığı konusundaki endişelerimiz artıyor” dedi. Yargıtay 16. Dairesi’nin, Berberoğlu için yapılan “yargılamanın vurgulayan Tekin, şöyle konuştu: “Arkadaşımız tutsak, adeta esir alınmış. Alman, Fransız gazetecileri serbest bırakan, ABD’yle papaz pazarlığı yapan hükümet, hu “açıkkapalı görüşe çıkmama ve dışarıyla haberleşmeyi kesme” kararı aldığını hatırlatan Tekin, “Kendisiyle bir aydır görüşemiyoruz. Yüksek tansiyon rahatsızlı yim. Bir yandaş Kemal Sunal’a laf etmiş. Ne o, Feyzo’nun Maho ağanın saltanatını yıkması zoruna mı gitti. Hepimiz Kibar Feyzo’yuz. Mücadelemiz Faşo ağalarla’’ dediğini aktardı. Erdem’in tek kişilik hücrede kaldığını söyleyen Öztunç, yanına bir koğuş arkadaşı ve durması ve tahliye” istemli başvu kuku siyasallaştırmıştır. Hukuk ğı var. İlaçlarını da almıyor. Sağlı rilmesi için yaptığı başvurunun reddedildiği ruyu reddetmesinin ardından göz sistemindeki bu rezalete son ve ğı konusundaki endişelerimiz artı ni, Erdem’in din görevlisi olarak Alevi dedesi ler, bu karara yapılan itirazı görü rilmelidir. Eğer Yargıtay’dan, şecek olan Yargıtay 17. Dairesi’ne Anayasa Mahkemesi’nden iste yor” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi talebinin de kabul edilmediğini anlattı. Erdem her iki talebi için de savcılığa başvuruda bulunduğu öğrenildi. l İKLİM ÖNGEL / ANKARA ‘Artık hayalim yok’IŞİD’İN ELİNDEN KURTULAN EZİDİ KADINLAR YAŞADIKLARINI ANLATTI Birçok kız çocuğunun bir arada olduğu evde 2 ay kaldık ve defalarca tecavüze uğradım. Yanımda 10 yaşındaki kız çocuğu vardı ve evdeki yaşlı adam ona defalarca tecavüz etti. Kaç defa satıldığımı hatırlamıyorum. Bizi alan şeyh arkadaşlarına hediye etti. Bu kişiler bizi kura çekerek seçti. Yazıtura şeklinde para döndürdüler ve bilen kişi ilk seçen oluyordu. Satıldığım adamın yeni aldığı kızlar için yemek yapıyordum. Bu çocuklardan 7 yaşında olan sağır ve dilsizdi, tecavüze uğruyordu. Kuzeni karşı çıkınca kafasını iki yerden kırdılar. IŞİD’in elinden kurtulan Ezidi kadınların yaşadıkları tüyleri ürpertiyor. Defalarca farklı kişilere satılan, tecavüze uğrayan ve öldürülen kadınların haklarını savunmak üzere kurulan Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu’nun rakamlarına göre, örgütün elinde halen 3 bin kadın bulunuyor. Terör örgütü IŞİD, 3 Ağustos 2014’te Irak Kürdistanı’ndaki Şengal Dağı ve çevresindeki Ezidi yerleşimlerine saldırdı. Savaş ganimeti olarak esir alınan ve pazarlarda satılan Ezidi kadınların akıbetini takip etmek üzere kurulan Türkiye merkezli Zorlu Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, halen IŞİD’in elinde 3 bine yakın Ezidi kadın ve çocuğun esir olduğunu belirtti. PROF. DR. ONUR HAMZAOĞLU’NDAN GAZETEMİZE ZİYARET Hâlâ 3 bin kadın esir Örgüt tarafından “savaş ganimeti” olarak görüldüklerini anlatan Ezidi kadınlar, kimilerinin defalarca el değiştirerek satıldığını anlatıyor. Kadınların, platforma aktardıkları şöyle: 17 yaşındaki W.X: Birçok kız çocuğunun bir arada olduğu evde 2 ay kaldık ve burada defalarca tecavüze uğradım. Çok kaçmaya çalıştım fakat başaramadım. Yanımda 10 yaşındaki kız çocuğu vardı ve evdeki yaşlı adam ona defalarca tecavüz etti. Gece sesini duyuyordum. Şengal’de önceki hayatım çok güzeldi. Okuyordum ve hayallerim vardı. Babam vardı. Şimdi o yok ve hayallerim de yok. Okulum da yok. Psikolojik olarak kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Onlara benzeyen tüm erkeklerden nefret ediyorum. Her gece kâbusum oluyorlar. Onlardan söz ederken dahi çok korkuyorum. Çok ama çok korkuyorum. Beni alan ölünce kaçtım 20 yaşındaki H.X: Ellerimizi bağlayıp pazarda bizi 30’ar kişilik farklı gruplara ayırıp bir kişiye sattılar. Kaç defa satıldığımı hatırlamıyorum. İlk olarak bir şeyh beni satın aldı. Onun elinde 3 ay kaldım. Kız kardeşim ve amcamın kızı da aynı şeyhe satıldı ve defalarca tecavüze uğradık. Sonra şeyh bizi arkadaşlarına hediye etti. Bu kişiler ise bizi kura çekerek seçti. Yazıtura şeklinde para döndürdüler ve bilen kişi ilk seçen oluyordu. Hava saldırısında beni satın alan kişi öldü. Bu sayede kaçtım. Arkadaşım intihar etti 23 yaşındaki Z.X: Biz, aramızdaki kız çocuklarıyla birlikte 500 kişiydik. Bizi bodrum katına koydular. Ardından bekarları ayırdılar. Bir amcamın kızı hamile olduğu için; ona bakabilmem için beni pazara satmaya götürmediler. Her günümüz dayakla geçiyordu. Bir gün amirleri geldi ve 24 yaşında olan Cilan adlı arkadaşımı kendine seçti. Arkadaşım bu durumu kaldıramadı ve kendini banyoya kapatarak intihar etti. Bir amir beni sadece yemek yapmak için satın almıştı. Yemek yaptığım çocuklardan 7 yaşında olan sağır ve dilsizdi, sürekli tecavüze uğruyordu. Kuzenleri buna karşı çıkınca onu dövdüler ve kafasını iki yerden kırdılar. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet ‘Tahliye edildiğime sevinemedim’ Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Barış Akademisyeni Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu tahliye olmasının ardından gazetemizi ziyaret etti. Hamzaoğlu’nu gazetemiz Şişli merkez binasında Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, yazarlarımız Aydın Engin ve Erdal Atabek, Yazı İşleri Müdürümüz Bülent Özdoğan karşıladı. İddianamede elle tutulur bir şeyin olmamasının insanı kah rettiğini belirten Hamzaoğlu, iddianame adı altındaki boş kâğıt karşısın da savunma yapma gereği duymadığını fakat arkadaşlarının önerisiyle bir şeyler söylediğine değindi. Tahliye olduktan sonra sevinemediğini dile getiren Hamzaoğlu, “Arkada bıraktıklarımı düşününce tahliye olduğuma sevinemedim. Ama hiç yoktan tutsaklıktan, esir olmaktan birimiz eksildik diye düşünüyorum. Gerçekten 10 binlerce öğrenci içerde, hasta tutsaklar var. Siyasi tutuklular var. Hepsinin içerde olduğunu düşündüğümüzde insan dışarda olduğu için ‘ utanç’ duyuyor. Bu durumla baş etme yolu oradaki arkadaşlar için çalışabilmek. Ben bu ziyaretimde benimle ilgili yapılan haberler değil başka bir dünya olarak hapishane koşullarını en iyi yansıtan Cumhuriyet gazetesine teşekkür etmek için geldim” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet GAZETECİLER YARGILANIYOR Ben o tarihte hapisteydim Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berzan Güneş ile Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) muhabiri Ziya Ataman bugün iki ayrı mahkemede hâkim karşısına çıktı. 11 Nisan 2016’dan beri tutuklu olan Ziya Ataman’ın Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3. duruşmasında tahliye kararı çıkmadı. 11 Haziran 2018’de, haber takibine giderken gözaltına alınıp tutuklanan Berzan Güneş ise, Iğdır Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmasında tahliye edildi. “Örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla yargılanan Ataman, tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden savunmasını yaptı. Dosyanın “kopyalayapıştır” şeklinde hazırlandığını söyleyen Ataman, “Bir gazeteci olarak tek silahım ka lem. Başka da silahım yok. Bu silah yani kalemin, insanı en çok geliştirecek nesne olduğunu unutmamak gerekiyor. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum” dedi. İfadesi alınmadan böyle bir iddianamenin hazırlanmasının başlı başına bir sorun olduğunu belirten Ataman, olayın yaşandığı ve iddianamenin hazırlandığı tarihte cezaevinde olduğunu hatırlatarak, “akla mantığa uygun olmayan bir iddianame ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. Ataman’ın tahliye talebini reddeden mahkeme, duruşmayı 26 Ekim 2018’e erteledi. Güneş’e tahliye Sosyal medyadaki haber paylaşımları gerekçe gösterilerek, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan Berzan Güneş ise Iğdır Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ilk duruşmasına, tutulduğu Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nden katıldı. Paylaşımlarının haber amaçlı ve gazetecilik faaliyeti olduğunu, bu nedenle de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Güneş, savcılığın istemiyle mahkeme heyeti tarafından tahliye edildi. 4 Nisan’da ailesinin yaşadığı Iğdır’daki evlerine yapılan polis baskınında evde bulunamayan Berzan Güneş yerine babası Ahmet Güneş (68) gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Hakkında soruşturma açıldığı bilgisi alması üzerine Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek ifade veren Güneş, savcılık talimatı ile serbest bırakılmıştı. 11 Haziran’da haber takibi yapmak için gittiği Şırnak’ta, polis kontrol noktasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. l Haber Merkezi Açlık sınırı ve tahammül sınırı Dört kişilik çekirdek bir aile ne kadar gelirle ölmeden yaşar? Kendi kurduğu adaletsiz sosyal ve ekonomik sistemden hiç utanmayan insanlık, zengin ya da fakir fark etmez, her ülkede durmadan bunun hesabını yapar. İnsanların hayatta kalabilmesi için kalori hesabı yapan ülkeler... Elde ettikleri bu verileri marifet gibi sergilerler. Sınırlar zengin ülkelerde yükseldikçe, fakir ülkelerde düşer. Ve bu adaletsizlik insanlık tarafından ne sorgulanır, ne de bir utanç olarak kayda geçer. Zengin ya da fakir tüm ülkeler... Dört kişilik çekirdek ailenin açlık ve yoksullukla sınanan yaşam standartlarından yola çıkarak kendi ülkelerinin gelişmişlik seviyelerini satır satır kayda geçirirler. Gelişmiş, gelişmekte olan ve gerilemekte olan ülkeler... Hep birlikte, adaletsiz bir dünyanın sefasını süren ortak bir iktidar ahlakının eseridirler. Ve o iktidarlar bu açlık ve yoksulluk sınırı hesaplarını, kendi marifetlerinin hesabını vermeyecek olmanın gönül rahatlığıyla kuruldukları koltuklardan pişkin pişkin izlerler. Bir ailenin hayatta kalabileceği kalori miktarını alabilmesi için güncel şartlarda gereken para miktarını hesaplayan uzmanlar.... Minimum harcama ile maksimum faydanın peşine düşüp, nihayetinde rakamsal bir neticeye varmayı akıl ederler de... Duygusal hesabın peşine düşmeye yanaşmazlar. Sefalet içindeki bir çekirdek ailenin, ağır şartlarda çalıştıkları halde eve ekmek götüremeyen annelerin babaların, açlıktan kırılan çocukların başına ne geldiğiyle... Bir kesimi aç yaşayan, aç bırakılan, aç kalan bir toplumun dönüşümünün, verilerle durumu rasyonelleştiren sisteme gıkını çıkartmadan katlanışının, adı konulan ama çaresi aranmayan açlığı kabullenişteki suskunluğun bir gün çığlığa dönüşebileceğinin öngörüsüyle ilgilenmeyen uzmanlar... Aç kaldıkça başlarına geleni anlayacak olan kalabalıkların taşmaya meyyal tahammül sınırını hiçbir zaman hesaplayamazlar. Ülkede demokrasinin esamisinin bile artık okunmamasına... Hukukun yerlerde sürünmesine... Eğitimin perişan edilmesine... Üniversitelerinin içinin boşaltılmasına... Aydınlarının saçlarından tutulup yerlerde sürüklenmesine... Basının iktidar tarafından tekele alınmasına... Laikliğin rafa kaldırılmasına... Din işlerinin devlet işlerine hükmetmesine... Şeyhlerin, şıhların entrikalarının ülke yönetiminde etkin olmasına... İç politikalar kadar dış politikalarda da skandallara imza atılmasına... Yolsuzlukların ayyuka çıkmasına... Tek adam rejiminin tehlikelerinin peş peşe zuhur etmesine... Ülke ekonomisinin hızla tepetaklak gitmesine... Tüm bunlara şimdiye kadar tahammül eden halk... Bir gün kendi yoksulluk ve açlık sınırı hızla aşağıya çekilirken, iktidarın zenginlik ve toklukta sınır tanımaz hale geldiğini fark eder. İki çocuklu çekirdek ailenin harcaması gereken günlük kalori miktarının 24002800 arası olması gerektiğini bilmek... Besin gruplarına göre bu kaloriyi minimum harcama ile bir çekirdek aile nasıl alır sorusunu hesap kitapla cevaplamak... Ve açlık sınırını hesaplamak marifet değildir. Marifet o aç insanların tahammül sınırını doğru hesaplamaktadır. Gözü dönmüş iktidarlar bu hesapta eninde sonunda çuvallarlar. Ülkelerin refah seviyeleri açlık ve yoksulluk sınırlarının verileriyle değerlendirilir. Tahammül sınırlarıysa... İşten geçtikten sonra. Egeli hekimlerin isyanı! İzmir, Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Isparta, Burdur, Manisa, Muğla ve Uşak’ın oluşturduğu Ege Bölgesi Tabip Odaları, son aylarda hekimlere yönelik şiddet olaylarını ve bunları özendiren yayınları protesto etti. İzmir Tabip Odası’nda düzenlenen basın açıklamasına, oda başkanlarının yanı sıra, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko da katıldı. İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Obuz tarafından okunan ortak açıklamada, “Hekimleri derinden yaralayan, basın meslek ilkeleriyle bağdaşmayan yayınları onaylamıyor, tüm basın mensupları ve sosyal medya kullanıcılarını sorumlu ve ilkeli davranmaya çağırıyoruz” denildi. l İZMİR / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle