18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Oh Sees’ ilk defa İstanbul’da Oh Sees ilk İstanbul konserleriyle yarın 20.30’da Zorlu PSM Studio’da sahne alacak. 1997 yılında kurulan San Francisco’lu grup, şarkı yazarı John Dwyer vokalinde, basta Tim Hellman, davulda Dan Rincon ve Paul Quattrone’den oluşuyor. Sık sık isim değiştiren Oh Sees daha önce, Orinoka Crash Suite, OCS, Orange County Sound, The Ohsees ve Thee Oh Sees gibi çeşitli isimleri de kullanmıştı. 12 Game of Thrones gecikiyor... 2019 Nisan’ında gösterilmesi beklenen yeni sezonunun gecikebileceği ortaya çıktı. Game of Thrones’un görsel efekt süpervizörü Joe Bauer, ekibinin çalışmaya henüz başladığını ve işlerinin en erken Mayıs ayında tamamlanacağını ifade etti. Bauer “2019 Mayıs’ına kadar 8. sezon üzerinde çalışacağız, yani sekiz dokuz ay sürecek. Ancak devam dizisinin çekimleri Şubat’ta başlıyor, en azından pilot bölüm böyle. Yani onlar başladığında bizim halen daha 8. sezonla ilgili yapacak çok fazla şeyimiz olacak.”dedi. ‘Final cesurca’... Bauer final sezonuyla ilgili düşüncelerini ise şöyle ifade etti: “Bence final çok cesurca. İzlemesi çok ilginç olacak. Objektif bir şekilde baktığımda, bu dizi başka bir şekilde sona eremezdi gibi düşünüyorum; bence bitmesi gerektiği gibi bitiyor.” HBO geçtiğimiz yıl, beş farklı Game of Thrones devam dizisi üzerine çalıştığını duyurmuştu. Her biri farklı senaristlerin imzasını taşıyan projeler arasından Jane Goldman ve George R.R. Martin imzalı olan pilot bölüm onayını almıştı. Game of Thrones’un devam dizisi, orijinal dizide yaşananların binlerce yıl öncesine giderek Westeros tarihinin gizli gerçeklerini keşfe çıkacak. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] Pazartesi 27 Ağustos 2018 Tiyatro, sinema ve televizyon dünyasına kültleşmiş eserler ‘Diziler cinayeti kazandıranKandemir Konduk’la yeni kitabından yola çıkarak sıradanlaştırıyor’ gündemedair konuştuk Televizyon dünyasına “Perihan Abla” ve “Mahallenin Muhtarları” gibi dizileri ka zandırmış; “Yasaklar”, “Beyoğlu Be yoğlu”, “Geceler”in aralarında bu lunduğu birçok oyu nun yazarlığını ya pan Kandemir Kon duk, “Ağustosta Ko cam Donuyor” isimli ORHUN ATMIŞ bir öykü kitabı yayımladı. Kitap Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı. Tiyatrodan sinemaya, televizyondan edebiyata sayısız eser veren, muha lif kimliğini hiçbir zaman gizleme yen Konduk ile yeni kitabından yola çıkarak gündemi konuştuk. n Kitabınıza ismi ni veren öykü de babaannenizin söylediği bir söz: “Türkiye’de her şey olabilir.” Ay nı fikirde misiniz? Türkiye’de her şey olabilir mi? Örneğin “Ağustosta insan do nabilir” mi? Ağustosta insan do nabilir, şubatta kav rulabilir. Güzel yur dumuzda artık mizah çıların bile aklına gel meyen her şey olabi lir. Olmaz diyenler yandaş olmayan gazetelere televizyonlara bakabilir... Halk türküsünde bile “Ağustosta su ya girsem balta kesmez buz olur” demiş bizim vatandaşımız, boşuna mı demiş! n Öykülerinizde yabancı isimler de var, eski Türkiye’de geçen, As yalı isimler de... Yazım süreciniz den bahseder misiniz? Kitaptaki kimi öykülerin kahra manlarına yabancı dillerde olmayan isimler verdim. Gerçek isimler koy saydım bu kişi Fransız mı, İtalyan mı, Amerikalı mı ya da Arap mı, Rus mu diyeceklerdi. Oysa, dünyada ya Kandemir Konduk’un “Ağustosta Kocam Donuyor” adlı öykü kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı. şayan herhangi bir insanı yazdım, bu nedenle de uyduruk isimler kullandım. Bu arada Türkçe isimli kahramanların da öyküleri var tabii. Zaten kitabın yarısında uçuk (absürd) yarısında da klasik anlatımlı gülmece öyküler var... Ve sonuçta hepsi de eleştirisel bir işlevi yükleniyor. ‘Sorumsuz mizah’ n Yeni jenerasyonun mizah anlayışını nasıl buluyorsunuz? Değişim var doğal olarak. Onlara ulaşmak zor oluyor mu? Öyküleri yazarken onlara ulaşmak kaygısını taşıyor musunuz? Değişim yaşamın her evresinde olduğu gibi kuşkusuz mizahta da var ve elbette doğal bu. Bugün genelde sorunsuz bir ülkeye özgü sorumsuz mizah var bizde. Bunun nedeni birkaç tane ama uzun bir söyleşi konusu. Yalnızca, 80 darbesi ve sonunda apolitik kuşak yetişmesi, ülkeye dünyaya ilgisiz bireysellik, giderek batıya ve modaya eğilimin yaygınlaşması, günümüze doğru genel hoşgörünün yitirilmesi, dayatmacı zihniyet ve korku diyebilirim. Buna karşın, kimi zamanlarda genç kuşağın salt güldürmek dışında (Gezi’deki gibi) eleştirisel mizah örneklerine de tanık oluyoruz. Özellikle mizah dergilerinde kısıtlı ölçekte de olsa politik mizah örnekleri umut verici. Yazım sürecinde kaygıma gelince; böyle bir kaygım yok çünkü, tiyatro oyunlarıma gençler de geliyor. n Peki, aynı zamanda eğitimci olarak gençlerden umutlu musunuz? Onlara bu günümüz şartlarında mizah üretmek konusunda ne gibi önerileriniz olabilir? Tehlikede hissedenler neler yapsınlar; sonuçta mezuniyet töreninde karikatür taşıyan gençler bile tutuklanıp ‘bir süre yatırıldıktan sonra’ tahliye ediliyor. Elbette gençlerden umutluyum; ülkeden ve dünyadan haberi; ilgisi ve ‘İçerik sorunlu’ n Türk televizyon tarihinin kült dizilerine imza atmış biri olarak, bugünkü dizileri nasıl buluyorsunuz? Kalite açısından düşüş var mı sizce? TV dizilerinin kalitesi gelişen çekimgörüntü açısından hayli yüksek. Sorun içerikte. Benzer konular, taklitçilik, yabancı dizilerden adaptasyon ve gerçeklerden uzak olaylar trajikomik genelde. Zaten ben de bu yılki tiyatro oyunumda televizyonlardaki tüm gülünçlükleri sergiliyorum. (Ekim ayında Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda) n Dizilerde duvardaki nü tablonun sansürlendiği, buzlandığı ama şiddet sahnelerinin arttığı bir ortam var. Bu ortamda üretim ne kadar kaliteli olabilir? Televizyon bir çelişkiler dünyası bizde. Her gece dizilerin çoğunda patır patır insan öldürüyorlar sonra da içki bardağını, sigarayı kapatıyorlar... Onların yerine tabancaları yok etsene! Cinayeti bu kadar sıradan bir olay haline getiriyorlar, nüfusunun yarıdan çoğu genç hatta çocuk yaşta olan bir ülkenin ekranlarında. çabası olanlardan. Aydın olmak bilincinde, sorumluluğunda olanlardan... Bunların dışındaki geniş kesimde kalan yüzeysel mutluluklar peşindeki, sınavlarda dökülen, TV yarışmalarında şapşallaşan gençlerden tabii ki mutlu değilim. Gençlerin mizahı, yaşamdaki çelişkilerden, haksızlıklardan ve bunun nedenini sorgulamaktan yola çıkarak yaptıklarını görünce mutlu olacağımı umuyorum. Evet, karikatüre tahammülsüzlüğün olduğu bir dönemde mizah yazmakçizmek kolay değil. İyi de, her şey yolundaymış gibi kakarakikiki sululuk da mizah değil, ortasını bulmak gerek. ManÜümzeayeytekninSliğein..a. r’ıznkBkşidyazğikloiranaieenriioksrnyl,nrylikntpilki2ykeaenıçssnhlle9t,leaeeıaoyeeynsrpskAnaraıfıallutssaşnuğecniVööasayyuısnaaln’neylbttatsdnetıclraeaelcçteilaaeroıddaırsignicsfsüleuka9eaveadm’zn.nnte7srckaeaçHuaıie.TlnmyeTttMökiügaluçleket.zerrşıülorleknnmyOuerıznnlhıeabşetsnabdccaeeuİayzsiaeenflcynriettbk’neeeaaathenekannrteaitdosça,bytmeimStif“nkaunetıMenülietldleneınüer” ‘Malefiz’ 2020’de uyanacak... 2014 yapımı fantastik macera filmi Malefiz’in (Maleficent) devam filmi olan Malefiz 2’nin (Maleficent 2) çekimleri tamamlandı. Angelina Jolie’nin başrol olarak yer aldığı fantastik macera filmi ‘Malefiz 2’, 2020’de vizyona girecek. Filmin genç başrol oyuncusu Elle Fanning müjdeli haberi sosyal medyadan şöyle verdi: “Aurora’yı şimdilik uykuya yatırıyoruz ama 2020’de uyanacak.” Filmin kadrosunda Harris Dickinson, Ed Skrein, Michelle Pfeiffer, Robert Lindsay, Chiwetel Ejiofor, Jenn Murray, Lesley Manville, Judith Shekoni ve Fernanda Diniz yer alıyor. Yönetmenliğini Karayip Korsanları: Salazar’ın İntikamı’nın yönetmeni Joachim RØnning üstlenirken, senaryosunu ilk filmin senaristi Linda Woolverton yazdı. Sardes Antik Kenti: Kültürel bir hazine Manisa’nın Salihli ilçesinde Lidya Uygarlığı’nın başkenti olan antik kentin tiyatrosu 2 bin 300 yıllık... Manisa’nın Salihli ilçesinde Lidya uygarlığının başkenti Sardes Antik Kenti’nde yer alan yaklaşık 20 bin kişi kapasiteli 2 bin 300 yıllık tiyatro alanı eski ihtişamına kavuşturulmayı bekliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Salihli Turizm Derneği Onursal Başkanı, Araştırmacı Yazar Mustafa Uçar, “Eski çağın en önemli tarihçilerinden Polybios’un tarih kitabında, M.Ö. 215 yılında Selevkos İmparatorluğu ile Bergama Krallığı arasındaki savaşlar sırasında Bergama Kralı III. Antiokhos’un askerlerinin Sart şehrini ele geçirmek için bu tiyatronun basamaklarından tepeye tırmandıkları yazar. Bu tiyatro, M.Ö. 215’e tarihlenmiş bir tiyatrodur. Burası birinci derece deprem bölgesi olduğundan yıkılmış ve ağır hasar görmüş. Romalılar burada yönetimi ele geçirdiklerinde burayı tekrar restore etmişler. Ancak zaman içerisinde yaşanan yine büyük depremler nedeniyle bu tiyatro yine yıkılmış. 1750 yılında İtalyan kökenli olan Giovanni Battista Tiepolo, bilinen diğer adlarıyla Gianbattista veya Giambattista Tiepolo, kente gelmiş ve tiyatro alanının sulu boyayla resmini yapmıştır. 1750 yılında yapılan resimde de görüldüğü gibi, şu anki alan arasında hiçbir fark yok. Sadece tiyatronun içerisinde çam ağaçları ve bitkiler yetişmiş. Bu de ğerli tiyatronun bir kültür hazinesi olarak tekrar ortaya çıkartılıp, insanlığa kazandırılması gerekiyor. Burada günümüze kadar hep yüzeysel çalışmalar yapılmış. Derinlemesine araştırmalar hiçbir zaman yapılmamış” dedi. Tiyatronun hemen ön kısmında Roma döneminde yapılmış bir stadyum olduğunu da belirten Uçar, “Bu stadyum alanı da kazılıp gün yüzüne çıkartılmayı bekliyor. Bunun yanı sıra tiyatronun hemen batı kısmına teras evleri dediğimiz evler var. Bu teras evlerinin içleri mükemmel mozaiklerle süslü. Kısacası bu alan tam bir kültürel hazine” şeklinde konuştu. İzmir’de Sinema Burada Festivali 87. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) kapsamında düzenlenen Sinema Burada Festivali 1216 Eylül tarihleri arasında İzmir Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Dördü galalı gösterim olmak üzere toplam dokuz film ile 1216 Eylül tarihleri arasında İzmir Sanat Merkezi’nde gösterilecek. Festival’de Gürcistan yapımı ‘Dede’ adlı film ilk galalı gösterim olacak. 13 Eylül’deki gösterime filmin yapımcıları da katılacak. 14 Eylül tarihinde peş peşe iki galalı film gösterimi gerçekleşecek. Önce Hakan Günday’ın aynı adlı romanından uyarlanan, Onur Saylak’ın yönettiği ve başrollerini Tuba Büyüküstün ve Ahmet Mümtaz Taylan ile paylaştığı ‘Daha’ filmi, 18.30’da sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmen Onur Saylak gösterime katılacak. 14 Eylül’ün ikinci galalı gösteriminde ise dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal’in hayatındaki dönüm noktalarının destansı bir anlatımla sergilendiği ‘Yaşar Kemal Efsanesi’nin gösterimi yapılacak. Yaşar Kemal’in daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış arşiv görüntülerinin yer aldığı film, ustanın edebiyata, hayata ve yüzyıla damgasını vuran olaylara karşı tavrını, kendi ağzından ve hayatına yakından tanıklık etmiş dostlarının anlatımıyla beyaz perdeye taşınıyor. Halil Ergün anlatımına Arif Keskiner, Ara Güler ve Zülfi Livaneli’nin eşlik ettiği film, 21.00’da izlenebilecek. Gösteriye filmin yapımcısı Aydın Orak katılacak. FİLM GÖSTERİMLERİ... Festivalde 13 Eylül’de İzmir Sanat Merkezi büyük salonda saat 16.30’da Fatih Akın’ın yönetmenliğini yaptığı In the Fade (Paramparça), 18.30’da Dede, 21.00’de ise yönetmen Ari Aster’ın Hereditary (Ayin) filmi gösterilecek. 14 Eylül Cuma günü saat 16.30’da yönetmen Isabel Coixet’ın The Bookshop (Sahaf) filmi, 18.30’da Daha, 21.00’da Yaşar Kemal Efsanesi izleyicilerle buluşacak. 15 Eylül Cumartesi ise 16.30’da Robert Guediguian’ın yönetmenliğini yaptığı La Villa (Deniz Kıyısındaki Ev), 18.30 Güvercin ve 21.00’de ise Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmenliğini yaptığı Ahlat Ağacı izlenebilecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle