18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 12 Ağustos 2018 haber 4 TASARIM: SERPİL ÜNAY ‘Krize çözüm olacak Krizin İki Cephesi Bu kriz öncekilerden derindir. Gören gözler krizin TL’nin değer yitirmesinden ibaret olmadığını, gerçek nedenin, sistemin çözümsüzlüğü, rejimin yandaş sermayeye kaynak aktarma gayreti, çürük bir dış politika ile iç politika dizayn etme hevesi ve despotizm olduğunu görüyorlar. Sistemin çözümsüzlüğünün yalnızca yerel değil, uluslararası karakterini görememek de işin cabasıdır. HHH “Krizi ciddiye almıyoruz” havaları nedendir peki? Birinci neden, krizin yükünün halka, halk sınıflarına yüklenebileceği, önemli bir itirazın da gelmeyeceği kanısıdır. Denediler, görece tehlikesiz buluyorlar. İkinci neden, çaresizlikleridir; çaresizlik içi boş, kof kendine güvenle birleşiyor. İktidar tehlikede değilse, “bu da geçer yahu” tevekkülüyle kriz “inancın koruyucu ellerine” teslim edilebiliyor. HHH Üçüncü gerekçe dış güçlerin, ABD’nin krize müdahale ettiği, yönettiğidir. Büyük ölçüde gerçeklik payı taşıyan bu iddia iktidara “emperyalist ABD’ye kahramanca direnen Müslüman mücahid” havası atma fırsatı veriyor. Ne var ki gizlenemeyen gerçek, bu kahramanlığın içinin boş olmasıdır. Yana yakıla borç para peşindedirler, ilişkilerin düzelmesi için bütün kapalı kapıların arkasını denemektedirler. HHH Yaptığımızın bir durum saptaması olduğunu söyleme gereksinimi duyuyoruz; çünkü sağda solda öyle “kahramanlar” var ki, durum saptamasını sağ sapma, liberallik gibi göstermeye pek hevesliler. Korkut Boratav Hoca’nın yaptığı açıklamaları, iktidarın çaresizliğini, halk sınıflarına yüklenecek yükü dile getirmesini, devrimcilere düşen görevleri anlatmasını bile anlamak istemeyen, saptırmayı pek seven “sosyal medya silahşörlerine” karşı bir önlem yalnızca. HHH Krizin Amerikalı rahiple ilgisi de önemsizdir. 16 yıldır, kendi yandaş sermayesini sisteme, kapitalizme uydurma çabasının, betonculuğun sanayiye üstün kılınmasının kaçınılmaz sonucudur. Bu çelişkiyi değil çatışmayı yönetmekte hep zorlandılar. Hâlâ da zorlanıyorlar. İşçi emekçi sınıfların hakkını hukukunu hiçe saymak, grevi sözlüklerden silme sözü vermek bile barışmalarına yetmedi. Çünkü... HHH Çünkü Türk sermayesi dışarıya göbeğinden bağlıdır. İlişkileri tümüyle uluslararasıdır. Krize de oradan bakarlar. Hiçbir şey söylemeyen toplantılardan sonra kahkahalar atarak iktidar övgüsüne girişmelerine bakmayınız, iktidar desteği ile uluslararası bağımlılık arasında çaresiz kalmışlardır. Yüklü cezaların, borçların, dolara bağlı kredi ödemelerinin yakın zamanda kapıyı çalacağını bilmenin sıkıntısı boğuyor onları. HHH Krizin bir de ikinci cephesi var. Kriz halk sınıfları için gerçek bir yıkım anlamı taşıyor. Yükün halka yüklenmesinin bin bir yolunu hazırlama çabası hız kazanacaktır ama daha şimdiden ücretler, maaşlar, emekli maaşları erimiş, pazar şahlanmış durumdadır. Ayakta kalabilmek zorlaşmıştır. HHH Krizle baş edebilmenin yolu teslim olmamaktan, gelecek darbeye karşı güçlü bir itirazı örgütleyebilmekten geçer. Sendikalar, siyasi hareketler, partiler “durumun vahim olduğunu” söylemekle yetinemezler. Güncel görevler, halk için kurtuluş yolunu gösteren devletçi, kamucu bir programda birleşmeli, bu program ivedi olarak açıklanmalı, açıklananlar hızla tartışılmalıdır. HHH Krizin doğal felaket gibi karşılanmasını isteyen iktidar, halka tevekkül çağrısı yapacak, hamasete güç verecek, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan yabancıların oyunlarına kahramanca direndiği iddialarını yayacak, “aynı gemideyiz” masalını yineleyip duracaklardır. Sol da öyleyse ikircikli davranmamalı, kararlı bir şekilde “hayır sizin geminiz başkadır, bizim çözümümüz de sizinkinden farklı olacaktır” diyebilmelidir. tek adres Meclis’tir’ Ülkenin derin bir ekonomik ve siyasal krizin içinde olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, çıkış yolu olarak 13 maddelik tavsiye listesi açıkladı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da düzenlediği ekonomi konulu basın toplantısında, iktidara ekonomiyle ilgili 13 maddelik öneride bulundu. CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu yeni Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ve yeni Genel Sekreteri Akif Hamzaçebi’nin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin, tarihinin en önemli dönemlerinden birini yaşadığını, derin bir ekonomik, siyasal sorunla karşı karşıya olduğunu söyledi. Yaşanan sorunun siyasetçilerin yanı sıra işçinin, memurun, emeklinin, sanayicinin, esnafın da gündeminde olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bu kadar büyük bir sorunun halının altına süpürülme lüksü yoktur” dedi. ‘Bir kişinin egolarına ülke teslim edilemez’ Saydığı maddelerin bir kısmının derhal, bazılarının ise orta vadede yapılabilecek nitelikte olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, çözüm için Meclis’in tüm unsurlarının birlikte çalışması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi: “Türkiye’nin demokratikleşmesi, Sayıştay’ın güçlenmesi için pek çok yasal düzenlemeye her türlü desteği vereceğiz ve takipçisi olacağız. Hükümet yok. Artık bakanlar kurulu yok. Yasa tekliflerini milletvekilleri verecek. Bu tekliflerin krizden çıkma yolunda bir uzlaşmayla parlamentoda görüşülmesi bizim en büyük arzumuz. Her türlü katkıyı veririz. Bir kişinin egolarına ülke teslim edilemez. Parlamentoda üzerimize düşeni yapacağız. Ülkeyi yönetenlerin süratle karar alması lazım.” Kemal Kılıçdaroğlu İlk iş: Bir araya gelmek Kılıçdaroğlu, “Hep birlikte bu sorunu aşmak için çaba göstermek zorundayız. Bunun birinci yolu kararlı, sabırlı ve tutarlı bir politikayla yola devam etmektir. Neyi, nasıl yapacağınızı çok iyi bileceksiniz. Eğer neyi, nasıl yapacağınızı bilmeden, öngörmeden, planlamadan yola çıkarsanız bu krizi aşamazsınız. Krizi aşmak, sağlıklı bir süreci yaşama geçirmek için ilk yapılması gereken iş, sorunu yaşayanlarla bir araya gelmektir” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “Çok önemsiyorum” dediği tavsiyelerini madde madde şu şekilde sıraladı: 1 Liyakat sisteminin inşası: Devlette liyakat yoksa devlette çürüme vardır. Yapılması gereken en önemli işlerden birisi devlette liyakat sisteminin yeniden inşa edilmesidir. 2 Adalet: Hukukun üstünlüğü ve güvenliğidir. Milletvekillerinin, öğrencilerin hapiste olduğu bir ülkede ‘yabancılar gelsin yatırım yapsın’ diye beklerseniz hayal ortamında yaşarsınız. 3 Merkez Bankası’nın bağımsızlığı: Merkez Bankası’nın bağımsızlığıdır. Bugün merkez bankalarıy la ilgilenen dünyadaki tüm çevreler Türkiye’deki Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığına inanıyorlar. Siyasi otorite yüzünden bağımsız karar alamıyor. Eğer bu güvenceyi verirseniz farklı bir merkez bankası profili ortaya çıkar. Ülkeyi yönetenlerin üçüncü maddesi bu. 4 Akılcı sıcak para yönetimi: Akılcı bir sıcak para yönetimine geçmek gerekiyor. Dolar kurundaki her on kuruşluk artışın bize maliyeti 22 milyar lira. Yılbaşından bu yana dolar kurunun yükseliş maliyeti 580 milyar lira. Bu servetin dışarıya çıkışı anlamına geliyor. 5 TL esaslı ihaleler yapmak: Dolar esas alınarak ihaleler yapılıyor yani dolar baş tacı ediliyor. Bu politikadan vazgeçilmeli. Dolar esas alınarak süratle TL’ye dönüştürülmeli eğer TL’ye güveniyorsanız ‘TL bizim paramız’ diyorsanız süratle ihaleleri TL’ye dönüştürün. Dolara endeksli geçiş ücretleri var. Bunların da tamamen TL’ye dönüştürülmesi gerekiyor. Bunu yapmanın mevcut yönetim tarafından zor olduğunu biliyorum. 6 İhale yolsuzluğuyla sa 9 yıldır toplanmayan konsey Kılıçdaroğlu, eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in kurduğu Ekonomik ve Sosyal Konsey’i de çözümün basamaklarından birisi olarak gösterdi. Söz konusu konseyin anayasaya da girdiğini hatırlatan CHP Lideri, “3 ayda bir toplanması, bütün sosyal tarafların olması gerekiyor. Ekonomik ve sosyal olayların görüşülüp, tartışı lıp çözüme bağlandığı bir ortam olarak değerlendiriliyor. Ülkeyi yönetenlerin ilk yapması gereken iş süratle Ekonomik ve Sosyal Konsey’i toplamaktır. Ekonomik ve Sosyal Konsey’in toplandığı tarih en son 5 Şubat 2009. Ülkeyi yönetenler buna düşünmemiş, buna gerek duymamış olabilir” ifadelerini kullandı. vaş: Kamu ihale yasasının mutlaka değişmesi gerekiyor. Yolsuzluğun temel kaynağı budur. 16 yılda tam 186 kez ihale mevzuatı değişti. 7 Sayıştay’ın güçlenmesi: Hepimiz vergi ödüyoruz. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi ödüyor. Vergilerin nereye ödendiğini denetleyen Sayıştay uluslararası standartlarına dönmeli. Sayıştay’ın şu anda denetim yapacağı alanlar kısıtlı eli kolu bağlı durumda. 8 Bütçe disiplini: Bütçe dışı uygulamalar. Kim bütçenin dışında fonlar oluşturdu? TOKİ ve benzeri yapıların hepsinin kaldırılması lazım. Bütçe disiplinin bu bağlamda sağlanması lazım. 9 Dış politika değişmeli: Dış politikada bugün izlenen politikanın 180 derece değişmesi lazım. Dış politikada hamaset söylemlerine, dost söylemlerine yer yoktur. Her ülke kendi çıkarları için söylem oluşturur. Güçlü bir ekonomi oluşturamazsanız başka ülkelerin sömürdüğü ülkeler haline gelirsiniz. Türkiye’nin bugün geldiği nokta bu. Trump bir tweet atıyor, Türkiye’de dolar yükseliyor. Neden böyle oluyor? Güçlü bir ekonomi olmadığı için. Trump’ın attığı her tweet Türk halkının onurunu zedeliyor. Asla kabul etmiyoruz. Bu konuda Türkiye’de bir görüş birliğinin sağlanması çok önemli. Eğer iç politikayı, dış politikanın malzemesi haline getirseniz güçlü kalamazsınız. 10 Kontrollü borçlanma: Kontrolsüz borçlanma. Bunun için bir anayasal kural getirmek gerekiyor. Herkes gönlünce borçlanamaz. Çocuklarımızı, torunlarımızı borç altında bı rakamayız. Bunun limitleri ve kuralları olması lazım. TBMM’ye hesabı verilmeli. Bu borçları kim ödeyecek? Bu borcu 80 milyon ödeyecekse hepimizin soru sorma hakkımız var. 11 Adil vergi sistemi: Fakirin, fukaranın sırtına yıkılan bir vergi politikası var. Türkiye’nin bunu düzeltmesi lazım. Vergi cennetlerinde dolarları olanlar var. Bu dolarları olanlar Türkiye’ye getirdiğinde vergi ödemiyorlar. Fakir ekmek alırken su içerken vergi ödüyor. Milyarlarca dolarla uğraşanlar vergi ödemiyor. Bunu engellemek için 2006 yılında parlamento üstüne düşeni yapmış. ‘Dolarlar ülkeye gelirse yüzde 30 vergi alacağım’ demiş. Bu kararname 2006 yılından beri çıkmıyor. Biz bu kararnamenin süratle çıkmasını istiyoruz. O vergi cennetleri nereler herkes biliyor. 12 Üretime öncelik: Üretimi önceleyen bir planlama politikasına ihtiyacımız var. Bir ülke üretirse güçlü olur. Üretimden koparılan bir Türkiye kırılgan bir ekonomi olmak zorundadır. Bugün her yerden üretimden kopan bir Türkiye var. Ülkeyi yönetenlerin planlama örgütünü yeniden adam gibi oluşturması lazım. Hata üstüne hata yapılmamalı. 13 İsrafla mücadele: İsraf ekonomisini hepiniz görüyorsunuz. Ankara’da en büyük binalar bakanlıkların. Büyük bir kısmı kiralık. Tasarruf yapılacaksa araba saltanatına son verilmeli. Eskiden bakanlıkların yeri vardı. Beğenmeyip kiralık dairelerde oturuyorlar. Samimiyseler israfa süratle son verilmeli. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Tehdit telefonu açtılar’ CErdoğan, ABD’den umhurbaşkanı Tayyip Er rahip Brunson’a ilişkin tehdit doğan, sel afetinin yaşandığı Ordu’da incelemelerde bulundu, ardından memleketi Rize’ye geldiğini söyledi: geçti. Rize’de 3 ayrı yerde parti ‘Saat 18.00’e kadar, yarın akşam, lilerine seslenen Erdoğan, dinlemeye gelenlerle Karadeniz şivesiyle şakalaştı, “Türkiye’de baya göndereceksiniz.’ ğı dolar var’’ gibi espriler yaptı. Burası çatladıkapı ülkesi mi? Yakın zamana kadar ekonomideki birçok kötü gelişmeyi “faiz lobisi” ile açıklayan Erdoğan’ın dün yeni bir kavram olarak “dö viz baronları” ifadesi kullanması da dikkat çekti. İşte Erdoğan’ın konuşmalarından öne çıkanlar: n (Bir vatandaşın elindeki do larları yere atması üzerine) Türkiye’de baya dolar var he. Doları yere atıyorsun. Sahte mi, hakiki mi? n (ABD ile ilgili nidalar üze rine) Hiç kafaya takmıyorum. ABD NATO müttefiki stratejik ortağı olan Türkiye’ye, 81 mil yonluk Türkiye’ye sırtını dö nüyorsa, kusura bakmasın ve bu Türkiye’yi bir tane papa za değişiyorsa, kusura bakma sın. Biz bu yolda emin adım larla yürüyoruz. n Bu oyun önümüze geldi ğinde biz, ‘Ölürüz de böyle bir istiskale, aşağılanmaya rı za gösteremeyiz’ dedik. Tehdit ediyor ya. ‘Saat 18.00’e kadar, yarın akşam, göndereceksiniz.’ Burası çatladıkapı ülkesi mi? Burası Türkiye Türkiye. Ne ya pıyorsunuz? Biz besleme değiliz, ayakları üzerinde dimdik duran 81 milyonluk bir Türkiye’yiz. n Biliyorsunuz dolar kuru üzerinden ülkemizin üstünde kara bulutlar dolaştırılmaya çalışılıyor. Bunlar ülkemize karşı başlatılan ekonomik savaşın füzeleridir, gülleleridir. Biz önlemlerimizi aldık alıyoruz. Önemli olan bunu ateşleyen elleri kırmaktır. Daha önce bu elleri çok kez kırdık zaten. Sanıyorlar ki bu millet döviz kurlarına teslim olacak.  n Tehditle bizi bir yere çekmeye çalışan, kusura bakmasın. Türkiye’ye tehdit sökmez. Biz bir hukuk devletiyiz. Hukuk devleti olarak da hukukun dışına asla çıkmayız... n Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var. n Biz birilerinin bize saldırısını anladık da, ey Kılıçdaroğlu sana ne oluyor? Şimdi de döviz baronları ile hareket ediyorsun, sana oradan bir şey mi gelecek? Erdoğan akp’Lİ İLK dışİşleri bakanı Yakış: Dış politikadaki hatalar Ankara’yı köşeye sıkıştırdı AKP’nin kurucularından ve ilk dışişleri bakanı, emekli diplomat Yaşar Yakış, ABD ile yaşanan krizde Ankara’nın “gürültü patırtıyla sorunu çözmeye çalıştığını” vurgulayarak “Ankara, hem komşularıyla hem de Rusya ve Amerika gibi büyük aktörlerle ilişkilerde yapılan bir dizi hatanın sonunda köşeye sıkışmıştır. Türkiye’nin gördüğü zararla, ABD’nin gördüğü zarar kıyaslanmamalıdır, krizin kaybedeni Türkiye’dir” dedi. DW Türkçe’ye röportaj veren Yakış, “Siz gazeteci Deniz Yücel’i serbest bırakıp ülkesine iade etmişseniz, ABD dahil tüm dünya kamuoyunun ‘Neden Rahip Brunson serbest bırakılmıyor’ diye sorması çok normaldir. ABD ile bu konuda birtakım pazarlıklar yapıldığı devletin en üst yetkililerince dillendirilmiştir. Sessiz ve etkin diplomasi terkedilmiş, gürültü ve patırtıyla iş çözme devre ye sokulmuştur. Rahip Brunson serbest bırakılıp, kriz acilen çözülmelidir. Bu krizin temel kaynağı da, ABD ile iletişimin diplomaside deneyimli ellere değil, popüler kişiliklere teslim edilmesidir” diye konuştu. ‘Tarihi yanlış olur’ Türkiye’nin NATO’nun karşısına yeni müttefiklerle çıkmaya çalışmasının son derece tehlikeli olduğu vurgulayan Yakış “Tarihi bir yanlış olur. AnkaraWashington krizi derinleştikçe NATO müttefiklerinin Türkiye’ye güveni sarsılacak ve Türkiye’nin dahil olmadığı toplantılarda kararlar almaya başlayacak. Türkiye’nin NATO’ya alternatif müttefik aramak yerine NATO’nun güçlü bir üyesi olarak kalıp, Rusya ve Çin’le de iyi ilişkiler götürmesi şarttır. Yoksa Türkiye’nin daha tehlikeli sulara sürükleneceği aşikârdır” dedi. l Haber Merkezi Saadet’ten de iktidara destek İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşenir’in ardından Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ABD ile yaşanan kriz konusunda iktidara destek açıklaması yaptı. Karamollaoğlu, “Biz ABD’ye karşı atılacak her adımın sonuna kadar arkasındayız. Bugünkü iktidarın yanındayız” diye konuştu. Karamollaoğlu, hükümetin açıkladığı “yeni ekonomi modeli” için ise “Bir hayal kırıklığı doğurdu. Modelde yeni bir şey yok demek abartı olmaz” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle