18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 8 Temmuz 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET ODTÜ mezuniyet töreninde Pankarta beraatErdoğan’ınaçtığı davada beraat eden karikatürü pankart olarak taşıyan 3 öğrenci gençlere gözaltıgözaltınaalındı Her yıl Devrim Stadyumu’nda düzenlenen, öğrencilerin okudukları bölümlere uygun pankartları yaptıkları geçit töreni fotoğrafları ile gündeme gelen ODTÜ mezuniyet töreni ilk kez, “Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturması’’ ile sonuçlandı. 3 öğrenci, taşıdıkları pankartla Cumhurbaşkanı’na hakaret ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Soruşturmanın başlatılmasının hemen ardından, öğrencilerin törende Erdoğan ile birlikte eleştirdiği ODTÜ Rektörlüğü, “Yaşananları hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz” açıklamasını yaptı. Eski ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut ise mezuniyet törenlerinde “espri yarışı’’ yaşandığına dikkat çekerek, “Bütün dünyada devlet başkanlarına karşı benzer şeyler yapılıyor. Onlar bunu espri olarak görüyor, hakaret olarak değil. Tölerans gösterilmesi lazım’’ dedi. Mezun öğrenciler, 14 yıl önce Cumhuriyet çizeri Musa Kart’a Erdoğan tarafından açılan davayı protesto için Penguen dergisinde çizilen “Tayyipler Alemi” karikatürünün bir benzerini taşıdı. 2006’da Erdoğan tarafından Penguen dergisine ‘‘Tayyipler Alemi’’ karikatürü nedeniyle açılan tazminat davası mahkeme tarafından reddedilmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığını ve 3 öğrencinin gözaltına alındığını duyurmasının ardından ODTÜ Rektörlüğü’nce yapılan açıklamada, “Ülkemizi ulusal ve uluslararası alanda her zaman başarıyla temsil eden ve ülkemizin gururu olan üniversitemizin mezunlarının başarılarının aileleriyle birlikte coşkuyla kutlandığı ve hepimiz için özel bir yeri olan mezuniyet törenimizde yaşanan tatsız olaylardan dolayı üzüntü duyuyoruz ve yaşananları hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz” ifadeleri kullanıldı. ODTÜ öğrencileri, Erdoğan ile birlikte ODTÜ Rektörü Mustafa Verşan Kök’ü de protesto etmişti. Öğrencilerin elindeki “Verşan Kök ODTÜ’ye rektör olamaz” pankartına güvenlik görevlilerinin saldırısının ardından rektör Kök, tören konuşmasını iptal etti. Mezunlar ve aileler özel güvenlik görevlilerinin saldırısına “Rektör istifa” sloganlarıyla tepki göstermişti. İnce’den teşekkür ODTÜ’lüler, 24 Haziran seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce için de “Bu böyle yarım kalmayacak” ve “yeterİNCE bekledik, #yürüönümüzden” yazılı pankartları taşımıştı. İnce, ise törenden fotoğrafları paylaştığı sosyal medya mesajında, ODTÜ öğrencileri için “ODTÜ Mezuniyet Töreni’nde çekilen bu fotoğraflar hepimize inanç olsun. Geleceği sizlerle inşa edeceğiz genç ‘Hoşgörüye ihtiyaç var’ ODTÜ’nün eski rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, bu olayın, bazı medya organlarında ‘’kışkırtıcı’’ biçimde yansıtıldığına, çok abartılı ifadeler kullanıldığına dikkat çekerek, ‘‘Savcı da kendini baskı altında hissetmiş olabilir. Bu kışkırtıcı tavır ülkeye zarar veriyor. Gençler, 2122 yaşında en sevinçli günlerinde espri yaptı diye gözaltına alınıyor’’ diye konuştu. ler. Gözlerinizden öperim” dedi. Mizah gözaltına alınamaz! Eğitim İş Sendikası’ndan yapılan açıklamada, üç öğrencinin, mezuniyet töreninde taşıdığı karikatürlü bir pankart nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındığı hatırlatılarak, şöyle dendi: “Bu skandal, neresinden bakılırsa bakılsın trajikomiktir. Bir ülkede üniversiteli gençlerin, bilimin aklı, okumanın şevki ve gençliğin heyecanıyla o ülkedeki yönetimi eleştirmelerinden daha doğal bir şey yoktur. Bu gözaltıların bir başka boyutu ise pankarttaki karikatürü Erdoğan’ın çok daha önce dava etmiş ve ancak bu davayı kazanamamış olmasıdır. Yani belli ki ‘külyutmaz’ savcıya göre üç ODTÜ’lü genç, daha önce yargı kararıyla ‘hakaret olmadığı’na hükmedilen karikatürü taşıyarak nasıl başardılarsa Cumhurbaşkanı’na hakaret etmişlerdir.” l ANKARA / Cumhuriyet ODTÜ mezunları, resmi geçitte taşıdıkları esprili pankartların yanı sıra öldürülen çocuklara da dikkat çektiler. O D TÜ M e z u nl arı D erne ğ i : Arkadaşlarımız serbest bırakılsın ODTÜ Mezunları Derneği’nden yapılan açıklama şöyle: “Üniversiteler, özgür düşüncelerin yeşertildiği ve ifade edildiği bilim yuvalarıdır. Bu nedenle de hakaret içermeyen görüş ve eleştirilerin, ODTÜ geleneğine yakışır biçimde çok daha hoşgörülü biçimde değerlendirilmesi gerekirdi. Bir şölen havası içinde tamamlanması beklenen diploma töreninin, özel güvenlik görevlilerinin orantısız güç kullanmalarına olanak veren bir ortama dönüştürülmesi kesinlikle kabul edilemez. Olayların büyümesini ve özel güvenlik görevlileri dahil kimsenin zarar görmemesini sağlayan; başta veliler, öğretim elemanları, öğrenciler, özetle tüm ODTÜ bileşenleri bir kez daha ODTÜ’lülük duruşunu gösterdiler. Gene aynı törenlerde; 13 sene önce yayınlanmış ve beraat etmiş bir pankart, binlercesi içinden seçilmiş ve üç mezun arkadaşımız gözaltına alınmıştır. İfade özgürlüklerini kullanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bizler özerk ve demokratik üniversite mücadelemizi en temel insani hakları savunmak noktasından başlatmak zorunda kalsak da; ODTÜ’ye, ODTÜ’nün devrimci geçmişine sahip çıkarak mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. En temel insani hak olan eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğüne katlanamayan bir anlayışın ODTÜ’ye egemen olamayacağı açıktır.” Obezsen mutsuzsun Gençler, obezlerin daha az mutlu olduğunu, başarılı hissetmeyeceğini ve daha az çekici göründüğünü düşünüyor. Beykoz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, 200 öğrenciyle yapılan araştırma kapsamında ‘Gençlerin Obez Bireylere Yaklaşımı’nı inceledi. Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Gülten Kaptan Ateşoğlu’nun danışmanlığında, öğretim görevlisi Burcu Dişli ve öğretim görevlisi Ahmet Çabuk tarafından yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 59.7’si obezitenin çoğunlukla sevgi ya da ilgi eksikliğini telafi etmek için yenilen yemekten kaynaklandığını belirtti. Gençlerin yüzde 61.9’u obez bireylerin obez olmayan bireylere göre daha az mutlu olduğunu ve yüzde 62.4’ü ise obez bireylerin kendilerini diğer insanlar kadar başarılı hissetmeyeceğini düşündüklerini söylediler. Öğrencilerin birçoğuna göre de obez bireyler daha az çekici. Bu yaz da kamptalar Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nın ‘’#seninsayende’’ kampanyası hedefe ulaşarak tamamlandı. Kampanyada, Gençlik Merkezi Yaz Kampı için ihtiyaç olan 9 bin 200 TL toplandı. Her yıl temmuz ayında düzenlenen Yaz Kampı’na katılanların, akran ilişkilerinin ve iletişim becerilerinin geliştiği, farklı bir ortama daha kolay uyum sağladıkları gözlemleniyor. Gençlik Merkezi Yaz Kampı’nda bu yıl 23 çocuk tatil yapacak. 20182019 öğretim yılı ücretli öğretmenlik başvuruları başladı Ücretli öğretmenlik MEB’İN KILIFI oldu Milli Eğitim Bakanlığı 20182019 öğretim yılında da öğretmen açıklarını ücretli öğretmenle kapatmak için başvurular almaya başladı. İlçe milli eğitim müdürlükleri, eevlet üzerinden başvurusu alınanlar arasından görevlendirilecek ücreti öğretmenler için web sitelerinden duyuru yapıyor. İlçelerde ve köylerde bulunan okullarda ek ders ücreti karşılığı görevlendirilecek olan ücretli öğretmen ilanlarının ağırlıklı bölümünü engelli, din kültürü ve ahlak bilgisi, İHL meslek dersleri, okulöncesi, sınıf, yabancı dil öğretmenleri oluşturuyor. Örneğin, Şanlıurfa Viranşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü internet sayfasında, “20182019 eğitimöğretim yılında ilçemiz merkez ve merkeze bağlı kırsal mahalelerde görevlendirilmek üzere ücretli öğretmen alımı yapılacaktır’’ ibaresi bulunuyor. Duyuru şöyle: “Adaylar edevlet üzerinden başvuru yaptıktan sonra 0231 Temmuz 2018 tarihleri arası mesai bitimine kadar aşağıda belirtilen belgelerle birlikte şahsen Müdürlüğümüze başvurarak başvurularını doğrulayacaktır. Bu tarihe kadar belgelerini getirerek başvurularını doğrulayan adaylar görevlendirmelerde birinci öncelikli olarak değerlendirilecek olup; bu tarihten sonra belge teslim edenlerin başvuruları ihtiyaç olması halinde dikkate alınacaktır.” 25 bin atama açık kapatmayacak Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer, ücretli öğretmen görevlendirilmesi konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “Öğretmen ihtiyacı çok olan bazı illere bağlı ilçe milli eğitim müdürlüklerinin internet sitelerinde yaptığımız araştırmalara göre örneğin İstanbul’un Beykoz, Şanlıurfa’nın Suruç, Viranşehir ve Siverek, Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde duyurular yapılmış durumda. Muhtemelen önümüzdeki haftalarda diğer illerin ilçelerinde de benzer duyurular yapılacaktır. Sonuç olarak, bir yıldan bu yana söylenen ve atamaları bir yana hâlâ mülakat sonuçları bile açıklanmayan 25 bin öğretmen bu so nuçları ve sonuçlar ardından atanmayı beklerken ilçe milli eğitimlerin ücretli öğretmen duyurusuna çıkmış olmaları, yapılacak 25 bin atamanın da açıkları kapatmayacağı anlamına gelmektedir. Ayrıca bu yıl 22 Temmuz’da yapılacak KPSS eğitim bilimleri sınavına girecek öğretmen sayısının 500 bini bulacağı tahmin edilmektedir. Geçen yıl kasım ayında yapılan norm güncellemelerinde sadece İstanbul’un öğretmen ihtiyacı 28 bin 700 olarak belirlenmişti. Bu yıl emekli olmak için başvuranları da eklediğimizde yapılacak 25 bin atamanın öğretmen açıklarını kapatmaya yetmeyeceğini söylemek mümkün.” haber 9 Yeni dönem ne olur?umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugün yapılacak yeCmin töreninden sonra yeni bir sistemle yönetilecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başına geçecek. Siyaset bir yana, yeni sistemin günlük hayatlarımız için ne anlam ifade ettiğini, gazetelerde okuduğumuz devasa bürokratik değişikliklerin sıradan vatandaşı nasıl etkileyeceğini henüz bilmiyoruz. Ancak kuşkusuz, sistemde tüm güç, devlette tüm yetki, eskiden Çankaya, bugün ise ‘Beştepe’, ‘Saray’ ya da ‘Külliye’ diye anılan Cumhurbaşkanlığı’na geçecek. Bu da bildiğimiz anlamda birbirini dengeleyen, zaman zaman frenleyen ya da ifrit eden farklı devlet güçleri arasındaki ‘ortaklık’ döneminin kapandığı anlamına geliyor. Artık farklı güçler yok, tek bir güç var. Yeni sistem, dengefren ve demokratik kurumlar açısından kusurlu ve eksik olsa da artık neredeyse geri döndürülmesi imkânsız bir değişim getiriyor. İleride iktidar değişse dahi bu noktadan sonra parlamenter sisteme geçiş pratikte zor. Bir anlamda bugün itibarıyla ‘ikinci cumhuriyet’ dönemine geçtik demek, abartı olmaz sanırım. Ancak ‘başkanlık sistemine’ geçmiş olmak, Türkiye’nin sorunlarının azaldığı anlamına gelmiyor. Tam tersine, dün bizi bekleyen devasa sorunlar, bugün de karşımızda. Bu sorunlar ekonomi, Batı ile sancılı bir kırılma süreci ve demokrasi eksiği; hepsi birbiriyle ilintili üç temel mesele. Bunlar, hangi sisteme geçersek geçelim, Türkiye’nin çözmeden rahat edemeyeceği sorunlar. Dün iktidara yakın gazetelere göz attığımda, hepsinde bir ‘yumuşama’ mesajı verilmeye çalışıldığını gördüm. İyimser bir hava veren manşetler var. Bizde âdettir, seçimden sonra hep iyimserlik rüzgârı eser. Bunun birkaç ay sürmesi beklenir. Ancak haberlerin detaylarını okuduğumda, bu ‘yumuşama’ vaadini fazlaca ürkekçe buldum. Cesur bir reform sözü yok. Hatta ‘reform’ lafı dahi yok. Gazeteler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Partiler üstü kabine’ ve ‘Şimdi tevazu ve gönüllere girme zamanı’ mesajlarını öne çıkarıyor. Ancak Erdoğan’ın aynı konuşmasında, HDP bölücülükle, CHP ise ‘bölücüleri Meclis’e taşımakla’ suçlanıyor. Kabataslak bir bakkal hesabı yapsanız, bu açıklamalarla nüfusun neredeyse yüzde 40’ı şu ya da bu şekilde terör ve devlet düşmanlığıyla suçlanıyor. Bu da kutuplaşmayı devam ettiren bir üslubun tercih edildiğini gösteriyor. Gerçek bir yumuşama için, Erdoğan’ın bugünkü konuşmasında CHP ve HDP seçmenine siyasi tavrından dolayı saygı göstermesi gerekiyor. Ancak bu da yeterli değil. Bundan sonraki haftalarda atılması gereken somut adımlar var. Bir an önce ‘siyasi tutuklular’ meselesini gündeme almak lazım. Cezaevleri, yazdığı yazı, attığı twit, yaptığı paylaşım, taşıdığı pankart yüzünden hapiste olan insanlarla dolu. Osman Kavala ya da Nazlı Ilıcak’tan tutun da Grup Yorum’a kadar farklı renk ve ideolojik görüşte siyasi tutuklular var. Türkiye’nin artık ‘normalleşme’ ihtiyacı var. Yeni hükümetin ilk gündemi ‘genel af’ olmalı. Yine gazeteler, ekonomi yönetimine kabine dışından birinin geleceğini söylüyor. Olumlu. Anladığım kadarıyla istenen, Mehmet Şimşek olmayan bir Mehmet Şimşek. Coca Cola CEO’su Muhtar Kent ya da Goldman Sachs kökenli Çağlayan Çetin’in ismi geçiyor kulislerde. Ancak yine aynı sorun var. Mehmet Şimşek olmayan bir Mehmet Şimşek, Mehmet Şimşek’in dediklerinden farklı bir şey söylemeyecektir. Piyasada 3 hafta iyimser bir rüzgâr estirebilir ancak nihayetinde, Türkiye’nin düşük büyüme, yapısal reform ve mali disipline gitmesi gerekiyor. Mesele kimi getirdiğimiz değil, onun bir ağırlığı olup olmayacağı... Dış dünyayla ilişkiler, bir başka öncelik. Avrupa Birliği yolu artık kapandı; ancak Türkiye’nin AB ile ‘gümrük birliği güncellemesi’ gibi mütevazı bir hamle için bile siyasi normalleşme yolunda adım atması gerekiyor. ABD’yle ilişkiler, çetrefil olmaya devam ediyor. Ankara’nın bir pazarlık unsuruna dönüşen tutuklu ABD vatandaşlarını bir an önce ‘Deniz Yücel formülü’ ile serbest bırakıp Halkbank’a ceza ya da S400 gibi daha temel konularda Washington’la masaya oturması lazım. Bütün bunlar için etkili bir kabine ve reform iradesi lazım. Demokratikleşme hayali kurmuyorum bile; ancak Türkiye’nin düzlüğe çıkmak için mevcut sistemde bile ‘normalleşmesi’ lazım. Kazara el bombası patladı Ağrı’da 1 şehit Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi Küçük Ağrı Dağı mevkisindeki hudut birliğinde kazaen bir el bombasının patlaması sonucu biri ağır 3 uzman çavuş yaralandı. Yaralı askerler, bölgeye sevk edilen ambulanslarla Doç. Dr. Yaşar Eryılmaz Doğubayazıt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan bir asker, hastanedeki müdahaleye rağmen kurtarılamayarak şehit düştü. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle