24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 6 Temmuz 2018 6 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / ASLAN YILDIZ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bir iç hesaplaşma sesi de İYİ Parti’den CHP’nin ardından İYİ Parti’de de olağanüstü kurultay için imza toplamanın da dahil olduğu iç hesaplaşmalar sürecine gidilebileceği konuşuluyor 24Haziran seçimleri sonrası AKP, MHP ile ittifakını koru yarak yeni oluşan yönetim sistemi nin kuruluşuna yönelik çalışmalara yoğunlaştı. Yeni hükümet ve yönetim sistemi oluşturan AKP, bir yandan da 9 ay son raki yerel seçimlerin öne çekilmesi için gere ken anayasa değişikli ği konusunda başta CHP ERDEM GÜL olmak üzere muhalefet partileriyle “müzakere” kartını açık bıraktı. AKP, bu adımları atarken, muha lefet, seçimin üzerinden daha ancak 10 gün geçerken iç hesaplaşma gün demine yakalandı. Genel başkan ve parti yönetiminin değişmesini hedef leyen ilk hareketlenme CHP’de ya şandı. CHP’nin Cumhurbaşkanı ada yı Muharrem İnce, açıkça partinin genel başkanı olmak için olağanüs tü kurultayın toplanmasını istedi ve Kılıçdaroğlu’na “Sen bırak ben gelece ğim” dedi. Kılıçdaroğlu ise görevden çekilmeyeğini, kurultayı da toplamayacağını belirterek rest çekti. CHP’de şimdi İnce’yi destekleyenlerin olağanüstü kurultay için yeterli imzaya ulaşıp ulaşamayacağı merak konusu. Ve İYİ Parti de Seçimler sonrası İnce’nin çıkışı nedeniyle siyasette yalnızca CHP tartışılırken, seçime CHP ile birlikte “millet İttifakı” oluşturarak giren Meral Akşener’in İYİ Partisi’nden de iç tartışma haberleri gelmeye başladı. İYİ Parti, aslında MHP’de yaklaşık 2 yıl süreyle Devlet Bahçeli’ye karşı liderlik yarışına girip, partiden ihraç edilenlerce 1 yıl önce kurulup seçime giren bir parti. Parti, CHP ile girdikleri ittifakla yüzde 10 barajının kalkması nedeniyle yüzde 9.96 oyla 43 milletvekili çıkardı. Partinin genel başkanı Meral Akşener ise cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde 7.29 oy aldı. 1 yıl önce kurulan bir parti için bu oy oranları ve mil letvekili sayısı başlangıç performansı açısından başarısızlık olarak görülmüyor. Ancak İYİ Parti’nin asıl gövdesini MHP’den ayrılanların oluşturması ve siyasi rakibinin de asıl olarak MHP olması, partide moralsizliği ve başarısızlık değerlendirmelerini artırıyor. Çünkü partide, “MHP’nin neredeyse dörtte üçü buraya geldi. MHP o kadar taban ve seçmen kaybetti. Ama seçimde hem oy oranı hem de milletvekili sayısı olarak bizden yukarıdalar” şeklinde bir negatif MHP kıyaslaması yaygın olarak dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı adayı olan ve hedefini de “Seçimi ikinci tura bırakıp, 2. turda cumhurbaşkanı seçilmek” olarak kuran Akşener’in, partinin 2.5 puan altında oy alması da bir başka sancılı noktayı oluşturuyor. ‘İttifak bitti’ kararı Gelinen noktada milletvekili olmayan Akşener’in partiyi, Meclis ayağında görevlendireceği bir Grup Başkanı aracılığıyla yönetmek durumunda kalması da partinin iç işleyişinde yeni dönemde yaşayacağı bir handikap olarak görülüyor. Tüm bunların üzerine, önceki gün Parti Sözcüsü Aytun Çıray’ın açıkladığı “Millet ittifakı artık bitti” açıklaması, İyi Parti’de üst üste çözüm bekleyen sorunları daha da büyüttü. İttifakın bittiğine ilişkin karar ve açıklama sonrası, İYİ Parti içinden de “Gelinen noktada parti içinde geriye doğru tam yaşananları masaya yatıracak bir gelişme başlıyor” sesleri geldi. İttifakın bitmesine ilişkin bir karar alınmasının doğru olabileceği ancak bunun bu kadar erken açıklanmasının, “MHP’nin ortağı olan iktidar partisine “biz de muhalefetle beraber değiliz” mesajı olarak algılanacağı, bunun da partinin elini zayıflatacağı eleştirileri yükseldi. Parti içinde, çok uzun sürmeyecek bir zaman içinde olağanüstü kurultay için imza toplamanın da söz konusu olabileceği, derin iç tartışmaların beklenmesinin sürpriz olmayacağı konuşuluyor. l ANKARA İYİ PARTİ SONUÇLARI TARTIŞTI Fatura ‘ittifak’a kesildi OZAN ÇEPNİ Seçim hedeflerinin uzağında kalan Millet İttifakı’nın parçalanması sonrası İYİ Parti yönetimi kriz iddialarına karşı partiyi sağlamlaştırma adımları atmak isterken faturayı da ittifaka kesti. Millet İttifakı, 24 Haziran’da hiçbir hedefine ulaşamazken; önceki gün Başkanlık Divanı’nı toplayan Genel Başkan Meral Akşener, gelinen süreci değerlendirdi. Seçim süreci boyunca CHP adayının muhafazakâr AKP seçmeninden oy alamayacağını vurgulayan Akşener’in kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmede de seçimin CHPAKP arasında geçiyormuş gibi bir algı oluşturulması ve Akşener ile İYİ Parti’nin medya etkisiyle görünmez hale getirildiği görüşü öne çıktı. Edinilen bilgiye göre; “Erdoğan’ın AK PartiCHP kutuplaşması projesi başarılı oldu” değerlendirmesi yapıldı. Söylem yanlıştı İYİ Parti’nin sürece ilişkin bir diğer eleştirisi seçim sürecinde ittifakın kullandığı söyleme karşı oldu. Seçimde vurgulanması gereken söylemin rejim değişikliğinin oylandığı olması gerektiğinin altını çizen parti yönetimi, diğer ittifak bileşenlerinin geçmiş seçimlerde olduğu gibi bir 5 yıllık başbakan ve milletvekili seçimi yapılıyormuş gibi söylem kullanmasının başarısız sürece katkı verdiği sonucuna ulaşıldı. 16 Nisan referandumunda yüzde 49’luk ‘hayır’ blokunu 24 Haziran’a taşıma iddiasına karşın blokta ‘erime’ yaşandığı düşünülürken, yüzde 18 ile seçim sürecine başladığı belirtilen İYİ Parti’de ittifak sonrasında ciddi bir düşüş yaşandığı fikri hâkim oldu. Toplantılarda “Sosyolojik gerçek çalıştı. 6535 sağsol seçmen dengesi kendini yeniden gösterdi” değerlendirmesinin yapıldığı öğrenildi. ‘Yedek olmayı kim ister’ Yeni dönemde Meclis’in 5. partisi olacak İYİ Parti’de “Terör, ekonomik kriz konuları gündeme geldiğinde İYİ Parti elbette ülke çıkarı konusunda iktidarı destekleyici tavır sergileyecektir. Elbette muhalefet yapacağız. Kutuplaştırıcı, kavga üslubunu asla kullanmayacağız” fikrinde ortaklaştı. AKP ile ittifak iddialarının ise bilinçli olarak partinin içini karıştımak ve kafa karışıklığı yaratmak için ortaya atılan iddialar olarak değerlendirildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Akşener de “Biz MHP’nin yerine değil, AK Parti’nin yerine gelmeyi hedefliyoruz. Yedek olmayı kim ister” ifadelerini kullandı. ‘CHP’ye karşı kibar kaldık’ İYİ Parti tabanında da benzer görüşler öne çıktı. Tabanda Akşener’in ittifak içi nezaket kapsamında tartışmalara dahil olmayışı ‘CHP’ye karşı kibar kaldık’ değerlendirmesine neden oldu. Son hafta Muharem İnce’nin İzmir, Ankara ve İstanbul mitinglerinin ‘ters teperek’ iktidar blokunu kemikleştirdiği, cumhurbaşkanının istediği ikili seçim stratejinin tuttuğu ve son düzlükte partinin 6 puan kaybettiği değerlendirmeleri yapıldı. l ANKARA Mınbiç’in El Heye beldesinde meydana gelen patlamada 1 ölü ve 15 yaralının olduğu öğrenildi Türkiye karşıtı yürüyüşte patlama Ankara ile Washington arasında Suriye’nin kuzeyindeki Mınbiç’e dair pazarlıklar sürerken, dün bölgede düzenlenen Türkiye karşıtı yürüyüş sırasında bir patlamanın meydana geldiği bildirildi. Rus Sputnik haber ajansına göre, Mınbiç’in El Heye beldesinde meydana gelen patlama, bir mayının infilak etmesinden dolayı yaşandı. Patlamada 1 kişinin öldüğü ve yaralanan 15 kişinin Mınbiç ve çevredeki hastanelere kaldırıldığı bildirildi. Türkiye ve ABD’nin uzlaştıklarını duyurduğu yol haritası sonrasında geçen ay, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait birlikler bölgede devriye gezmeye başlamıştı. Terör örgütü YPG öncülüğündeki ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı Mınbiç Askeri Meclisi Komutanı Xelil Bozi, ise önceki gün Sputnik’e yaptığı açıklamada, YPG’nin Mınbiç’ten çekildiğini belirtmişti. Boz, bölgede sadece “Mınbiç Askeri Meclisi militanlarının kaldığını” söylemişti. l Dış Haberler İltica sayısında rekor Almanya’ya başvuranların sayısı 2016’da 3 bin 760 iken, bir yıl sonra 15 bin 415 kişiye ulaştı. İlk başvuruda kabul edilenlerin sayısı da yüzde 800 arttı Avrupa Birliği (AB) İltica Destek Ofisi (EASO) iltica başvurularına dair bir rapor hazırladı. Rapora göre Almanya’da mülteci statüsü elde etmek için başvuruda bulunan Türkiyelilerin, ilk başvuruda kabul edilmesinde rekor artış görüldü. Euronews’ten Ertuğrul Özgün’ün haberine göre, ‘2017’de Avrupa Birliği’ne Sığınanların Durumu’ başlıklı raporda, ilk başvuru sırasında mülteci statüsü elde eden Türkiyeli adayların sayısı 2016’da 535’te kalırken, 2017’de bu rakamın yüzde 800’den fazla artarak 4 bin 860 ki şiye yükseldiği vurgulandı. AB ülkelerinden sığınma talep eden Türkiye kökenlilerin yaptığı başvuruların toplamının da yüzde 42 arttığı tespit edildi. Bu kapsamda Türkiye vatandaşlarının yaptığı ilk başvuruların sayısı 2016’da 10 bin 660 iken, 2017’de yüzde 46’lık artışla 15 bin 570 kişiye yükseldi. Türkiye uyrukluların ilk başvurularında Almanya yüzde 52 ile ilk sırada yer alıyor. Almanya’ya iltica başvurusunda bulunanların sayısı 2016’da 3 bin 760 iken, 2017’de yüzde 310 artışla 15 bin 415 kişiye ulaştı.Almanya’nın ilk baş vuru neticesinde mülteci statüsü verdiği kişilerin sayısının ise genel olarak azaldığı belirlendi. Buna paralel olarak ilk başvurusu reddedilen Türkiye kökenli mülteci adaylarının sayısının da yüzde 246 oranında arttığı görüldü. AB verilerine göre ret yanıtı alan Türklerin sayısı 2016 yılında 2 bin 855’de kalırken, 2017’de 9 bin 870’e yükseldi. Almanya 2016’da 256 binden fazla mülteci adayına ilk başvuru sonucunda mülteci statüsü verirken, 2017’de bu sayı yüzde 52 oranında azalarak 123 bin 895 kişiye gerilemişti. lHaber Merkezi Sofuoğlu hakkını kullanmış! AKP’den Sakarya milletvekili seçilen milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu Lamborghini marka aracı için vergi ödemediği iddialarına yanıt verirken, “Araç yabancı uyruklu eşimin üzerine kayıtlı, hakkımızı kullanıyoruz” dedi. Sofuoğlu’nun, Lamborghini marka otomobiliyle TBMM’ye gitmesi, sosyal medyada tartışma konusu oldu. MAMZ harf grubuna tescil edilen araçların yabancıların kullandığı araç statüsünde olması ve Sofuoğlu’nun kullandığı aracın plakasının M ile başlaması da, aracı vergi ödemeden kullandığına ilişkin iddiaları gündeme getirdi. BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sofuoğlu, “Araç, eşim Julia Looman Sofuoğlu üzerine kayıtlı. Kanunen araç sahibinin eşi de kullanabiliyor. Devletin ilk aracı alırken tanımış olduğu bir hak söz konusu, bunu kullandım. Vergi ödenmediği iddiaları doğru değil. Devlete araç için 700 bin dolarlık teminat gösterdim, her yıl da 5060 bin lira teminat masrafı var. 36 bin lira da vergi ödüyorum.” l Haber Merkezi Sofuoğlu aracın 1 milyon 150 bin Avro değerinde olduğunu söyledi. Bir Başka Açıdan Seçim sonuçları üzerine bir tartışma kuşkusuz gereklidir. Kabaca nüfusun önemli bir kısmını oluşturan seçmenlerin yaklaşık yarısı yasama, yürütme, yargı yetkilerinin bir kişide toplanması esasına dayanan rejimi uygun bulmuş, işin uygulama safhasına geçilmesini onaylamıştır. Seçmenlerin azınlıkta kalan diğer kesimi ise bu gidişi durduracak, geriye çevirecek oranlara ulaşamamıştır. Görüldüğü gibi bu iki cümle ne olup bittiğini özetliyor, anlatıyor. HHH Anlatıyor mu? Tam olarak değil. Marx’ın Grundrisse’deki, Ekonomi Politiğin Yöntemi bölümündeki nüfus tanımından yararlanalım; nüfus kavramı bir soyutlamadır. Marx burada nüfus kavramına dayanarak yapılacak çözümlemelerin sınırına dikkat çeker. Nüfus, (burada seçmen) tanımı, ancak bu kesimi oluşturan sınıf ve katmanları dikkate alır, onları anlamlandıran kategorileri ihmal etmezsek somutlaşacaktır. HHH Burada kalmak da konuyu net bir şekilde anlamamız için yeterli olmaz. Biraz daha ilerlemek, sınıflar kavramını da politik ekonominin, siyasetin karmaşık iliskileri içinde yeniden tanımlamak, tutumlarını, davranışlarını kavramaya çalışmak gerekecektir. HHH Seçmenleri oluşturan çeşitli sınıf ve katmanların, sermaye karşısındaki konumu, nüfus içindeki oranları, gelir dağılımındaki payları, örgütlülükleri, kentleşmenin yarattığı sorunlar, şimdiki siyasi konjonktürde kesinlikle ihmal edilmemesi gereken ideoloji ya da dinle ilişkileri, herhangi bir ön kabule, “işçi sınıfı devrimcidir” gibi bilinç faktörünü ciddiye almayan yanıltıcı bir varsayıma takılmadan araştırılmalıdır. HHH Türkiye’de tarımdan ağırlıklı olarak hizmet, inşaat sektörlerine, sanayiye bir göç olduğu, tarımsal üretimin bilinçli bir şekilde daraltıldığı gerçektir. Ancak bu göçün kültürel planda aynı hızla, paralel bir şekilde gerçekleşmediği de açıktır. Köylülüğün kente, kentlileşmeye giden yolda, kasabada, gecekondu mahallesinde bir yandan modern yaşamla tanışırken, muhafazakâr ideolojik beslenmeyi, kendini savunma içgüdüsünün de katkısıyla sürdürdüğü söylenebilir. HHH Yeni hayatlarında “zenginleştiklerini” düşünen, onu koruma kaygısı taşıyan yoksulların siyasi tutumlarında bu güdünün etkin olduğu anlaşılıyor. Aydın hareketinden, insan hakları, çevre vb. eylemlerinden etkilenen sınırlı sayıda işçinin, emekçinin ise statükonun korunmasının, cumhuriyet, demokrasi, laiklik gibi pek çok alanda gerileme anlamına geldiğini düşündüklerini, siyasi tutumlarını buna göre belirlediklerini söyleyebiliriz. HHH Bu söylenenlerden hiç kuşku yok, “sol sağdır sağ da sol” liberal çarpıtması çıkmaz. Çünkü sınıfların güncel politik tutumu ne olursa olsun, “solu sol, sağı sağ yapan nitelikler” bellidir. Mesele sınıfların kendi durumlarının farkına varmaları, “kendinde sınıf” olmaktan, “kendisi için sınıfa” geçebilecek siyasi bilince ulaşabilmeleridir. HHH Siyasi bilinç, olgunluk meselesi yalnızca nüfusun farklı kesimlerinin değil, önemli ölçüde siyasetçilerin de sorunudur. En başta sosyal demokrat olma iddiası taşıyan, tabanındaki sol uyanışı görmezden gelen partinin yöneticilerinin sağ söylem ve simgesel tutumlarla, muhafazakâr kesimin oylarını alma hayali kurması, muhafazakârları kazanmak bir yana kendilerinin ve kuşkusuz partilerinin sağa kaydığının kanıtıdır. HHH Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu demeyeceğim, içine girdiği zor koşulların sorumluluğu, kendilerini yeni duruma adapte etmeye çalışan liberallere, onlara ayak uydurmak için koşmaya başlayan “sosyal demokratlara”, günün görevlerini küçümseyen her yerde rastladığım solculara aittir. Lütfen sormayın “o solcular biz miyiz?” diye, siz değilsiniz... Eski vali Harput’un tahliyesine itiraz Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ davasında önceki gün eski Vali Şahabettin Harput’un da bulunduğu17’si tutuklu 60 sanığın, “silahlı terör örgütü yöneticisi olma ve terörizmin finansmanının kanununa muhalefet” suçlarından yargılanmasına devam edildi. Eski Vali Şahabettin Harput, Mehmet Ali Yayıkcı ve Ali Kemal Turan, ilerleyen yaşları gerekçe gösterilerek 50 şer bin TL kefalet karşılığı tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ise tahliye kararına itiraz etti. 443 sayfalık iddianamede, Harput ile ilgili 33 sayfada yer verildi. Orhangazi Üniversitesi’nin kurulması ve yurtlarla ilgili işadamlarından ‘himmet’ adı altında zorla bağış toplanmasından, özel bir hastanenin satın alınmasına kadar yapılan faaliyetleri anlatıldığı iddianamede, Harput’un FETÖ yapılanmasında önemli bir konumda olduğu vurgulandı. l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle