24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Haziran 2018 BAROLAR ŞEMDİNLİ’DE ‘Ağır fiziki işkence var’ Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Korgan köyüne bağlı Yufkalı mezrasında askerlerce çobanlara işkence yapıldığı iddialarıyla ilgili dün Diyarbakır, Van ve Hakkâri baroları incelemelerde bulundu. Gazetemize konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, “4 çobanla, onları hastaneye taşıyan akrabalarıyla ve bölgede ‘berivan’ denilen yaylada bulunan 13 kadınla görüştük. Darp edilen, işkence görenlerden birinin durumu çok ağır, yataktan kalkamayacak durumda. Sol şakağının üst kısmında kırık var. 3 dikiş atılmış. Sol elmacık kemiğinde kırık var. Sırtında, vücudunda morluklar, ekimozlar mevcut. Durumu en ağır olan Nasır Taş. Diğer 3 kişi de darp edilerek kötü muamele görmüş. Onlar ayakta tedavi edilmiş. Oraya giden berivanlara yönelik de küfür, hakaret, tehdit ve üzerlerine silah sıkma olmuş” dedi. ‘Mağdurlar teşhis etti’ Mağdurların kendilerini darp eden 5 askeri teşhis ettiğini vurgulayan Özmen, “İşkence bize göre sabittir. Ağır fiziki ve psikolojik işkence kötü muamele olduğunu söyleyebiliriz. Görevlilerin açığa alınmalarını ve tutuklu yargılanmalarını talep ediyoruz. Maalesef Türkiye’de kamu görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık zırhı uygulanıyor. Son 1 yılda Şemdinli’de işkence olayları gündeme geldi. Faillerin cezalandırılmaması yeni olaylara davetiye çıkarıyor. Diyarbakır Barosu olarak bu olayın takipçisi olacağımızı, ayrıntılı raporumuzu ilerleyen günlerde kamuoyuna açıklayacağımızı belirtiyorum.” l Yurt Haberleri GÖ2Z7AKLTİŞINİ DA KESK eylemine sert müdahale KHK ile ihraç edilmelerinin ardından Bakırköy’de direnişlerini sürdüren KESK üyeleri, dün, eylemi sonlandırmadıkları gerekçesiyle polis saldırısına uğradı. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda bir haftadır direnişçileri ablukaya alan polis eylemcilere müdahale etti. 14 kişinin gözaltına alınmasının ardından eyleme katılan öğretmenler, “Alanda seçim çalışması yapan AKP standından şikâyet edilmiş. Bakırköy içerisinde KESK eylemi yapılmayacakmış, süresi belli değil. Seçim sürecinde görünür olmamızı istemiyorlar. Ama biz bir yere gitmiyoruz” dediler. Alanda oturarak beklemeye devam eden eylemcilere bir kez daha müdahale eden polis 13 kişiyi daha gözaltına aldı. Polis saldırısına tepki gösteren CHP ve HDP standlarına da müdahale edildi. ‘Koruculuk sistemi bir suç örgütüdür’ Galatasaray Meydanı’nda 688. kez bir ara ya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta 1994 yılında Urfa’nın Viranşehir ilçesinde elleri ve gözleri bağlanarak kaçırılan ve öldürülen Naif Umaz’ın faillerinin soruşturulmasını ve açığa çıkarılmasını istedi. Eylemde konuşan 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, “Umaz Ailesi’nin adalet arayışına devlet 3 maymunu oynayarak cevap veriyor. Koruculuk sistemi bir güvenlik sistemi değildir. Bir suç örgütüdür. Bunların dağıtılmasını istiyoruz” dedi. Fatoş Erdoğan ise işlenen suçun açığa çıkarılması, faillerin cezalandırılması ve Umaz ailesinin adalete erişimini sağlayacak bir yargı süreci işletilmediğini belirtti. SE‘CREBLEASLTEBTITRİANKCILASNIN’ İtadgocalklrtndieıçH3naienelialaabrııe2D.cnnrk.tCnSöe3rnlal3ue’aaCinalk.kkl1tüfrmiğinİFevaauenSaMmom’nrlnalnısTObmnidGaeddAea5iidyatlsuaaeinadaNuıanleNsl,şeçvlaarrıBgı“rnolmslnus2hvıCabUöğimaly0eanaruaeetLıra1şivsüıdsag8nlvLşaı/ıettyrrae’ötlngudıüTrCeıbzMrskidtbiüleltpm.uaımouarantre3limualokirt,eüaenyHukğılhMnbmhadmsıniaCraşlçnauamaaüslisiiiuaşdlrtrşnşntrıtiatktneıalyıhahğav’i’rs,trnnceoaaareıı”a1mdeiı4tnslliniemiçsizbasftadldgteiaaaiihngae’deyeüntdlspıSevoeün,gğneeıuiulkzndpliımnlidggseuevoisaea.eöiörlrniCrşllmYdiiıamtzitlntçeekKeaanüaiemrieuldpaynmlnra.ltlmüipaiıaillÖıyğlyveaanalsaadçiienstnşnıtıüııllı NECATİ SAVAŞ CerrahpaşaCerrahpaşa öğrencileri, öğretim üyeleri ve çalışanları Anıtkabir’e giderek iadei ziyaret yaptı. Ata’ya koştu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin İstanbul Üniversitesi’nden ayrılmasına karşı çıkan öğrenciler ve öğretim üyeleri beyaz önlükleriyle Anıtkabir’e çıktı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri beyaz önlükleriyle Anıtkabir’i ziyaret etti. Fa ‘NEDEN’ SORUSUNA YANIT YOK kültenin Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feray Karaali Savrun “Cumhuriyetimizin yılmaz bekçileri olan Türk hekimleri olarak, üniversitemizin bölünmesine karşı başlattığımız hekimlik duruşuna yakışır kopmama mücadelemiz devam etmektedir. İstan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bir son sınıf öğrencisi, okulun bölünmesiyle ilgili yaşanan belirsizlikten mağdur olduklarını belirterek “Devletin bütün kurumları bölünecekse bile bir komisyon kurulur. Bilimsel açıdan istatistik, matematik baz alına şıyoruz. Bunun siyasi bir yanı yok, biz bununla ilgilenmiyoruz da” dedi. Dekan Alaaddin Duran’ın CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ziyaretinin ardından görevden alınmasının ise öğrenciler arasında olumlu karşılanmadığını ifade bul Üniversitesi’nin bütünlüğü, bilimsel düzeyi ve marka değerini korumak en temel ve kutsal gayemizdir” dedi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin üniversiteden ayrılmasına karşı çıkan öğrenciler, öğretim üyeleri ve üniversite çalışanları 24 Nisan’dan bu yana süren “far rak birtakım sebeplerden eğitimin kalitesi düşük, biz bunu şöyle şöyle bir yöntem izleyerek yükselteceğiz, deyip bir netice olarak yönetime sunulur, bu makul ve daha anlaşılabilir olur. Ama şu anda ‘Neden?’ sorusuna verilebilecek bir cevap yok. Ve bu durum bizi nasıl etkileyecek o da belli değil, biz öğrenciler olarak bu belirsizliği ya eden öğrenci, “Orası bir hastane, kapısı herkese açık olmak zorunda” dedi. Yapılan eylemlere tüm öğrencilerin, personelin ve öğretim elemanlarının destek verdiğini söyleyen öğrenci, “Ben 25 yıllık ömrümde bir Gezi olaylarında gördüm bir de burada gördüm böyle bir kenetlenmeyi. Hepimiz bir olduk” ifadelerini kullandı. kındalık eylemlerini” Ata’nın huzu runa çıkarak sonlandırdı. Cerrahpa yük Atatürk’ün kendini ve milleti yetinin yegâne temeli olarak görenşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. mizin sıhhatini emanet ettiğin Cum leri tarih asla unutmayacak ve dai Dr. Muhlis Cem Ar, “Mustafa Kemal huriyetimizin yılmaz bekçileri olan ma hatırlayacaktır. Cerrahpaşa Tıp Atatürk’ün 1930 yılında Cerrahpa Türk hekimleri olarak, üniversitemi Fakültesi olarak asla yılmayacak, yı şa yerleşkesine, defter imzalayarak zin bölünmesine karşı başlattığımız kılmayacak ve bu ülkenin insanları yaptığı ziyarete bir iadei ziyaret yap hekimlik duruşuna yakışır kopma için Türk milletine olan bağlılığımız tık bugün. Bundan sonra artık, huku ma mücadelemiz devam etmektedir. dan doğan gayret ve aydınlık gelece ki süreçte neler olacak onu bekleyip İstanbul Üniversitesi’nin bütünlü ğimize beslediğimiz büyük umutlarla göreceğiz. Ama tabii tüm kalbimiz ğü, bilimsel düzeyi ve marka değeri çalışmaya devam edeceğiz. İçerisin den geçen üniversitemizin bölünme ni korumak en temel ve kutsal gaye de bulunduğumuz durum ve koşullar mesi” ifadelerini kullandı. mizdir” dedi. her ne olursa olsun, fikri hür, vicda ‘Kopmayacağız’ ‘Söz veriyoruz’ nı hür nesiller olarak yetişeceğimize ve bizden sonraki nesilleri yetiştire Atatürk’ün mozolesine çelenk bı Savrun deftere şu ifadeleri yazdı: ceğimize huzurunuzda söz veriyoruz. rakılmasının ardından Cerrahpa “İlim timsali olan bu yüksek müesse Sizi her daim sevgi saygı ve büyük şa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. semizin büyük hizmetleri ile iftihar bir hasretle yad eden Cerrahpaşa Tıp Dr. Feray Karaali Savrun, Misakı edeceğimize şüphe yoktur’ sözünü Fakültesi’nin geçmiş gelecek ve mev Milli Kulesi’nde Anıtkabir Özel ze İstanbul Üniversitesi’ne layık gör cut tüm fertleri adına.” Defteri’ni imzaladı. Savrun, “Bü düğünüz bu ebedi vazifeyi mevcudi l ANKARA / Cumhuriyet GÖZYAŞI HÂLÂ DİNMEDİ Korkmaz ve Ayvalıtaş için düzenlenen törenlere ailelerin gözyaşları damga vurdu ‘Onu unutmadığınız için teşekkür ederim’ Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran 2013’te Eskişehir’de polis ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, dün öldüresiye dövüldüğü Sanayi Sokak’ta anıldı. Sokakta düzenlenen basın açıklamasına anne Emel Korkmaz, ağabeyi Gürkan Korkmaz, HDP İstanbul milletvekili adayı Ahmet Şık, TTB Merkez Konseyi Üyeleri, CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Odunpazarı Belediye Başkanı CHP’li Kazım Kurt ve yurttaşlar katıldı. Emel Korkmaz, “Geçen yıl ilk kez bu sokağa girdim. Buraya gelmeden önce sokağın sapa bir yerde olduğunu düşünüyordum. Sokak şehrin tam orta yerindeymiş. 5 yıl önce evladım burada katledildi. Ona sahip çıktığınız için, unutmadığınız, unutturmadığınız için hepinize teşekkür ediyorum” diye konuştu. Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülleri ise bu yıl, Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapılan törenle HDP İstanbul milletvekili adayı Ahmet Şık ve TBB Merkez Konseyi Üyeleri’ne verildi. Törende anne Emel Korkmaz, gözyaşlarını tutamadı. l CAN HACIOĞLU / ESKİŞEHİR Ebediyen yaşayacaklar Gezi Parkı eylemlerinde Ümraniye’de bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş ölümünün 5’inci yılında mezarı başında anıldı. Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, “Oğlumla ne kadar gurur duysam azdır. Gezi’de kaybettiğimiz çocuklar Denizler, Mahirler gibi ebediyen yaşayacak. Mücadelemizi hiçbir zaman için bırakmayacağız” diye konuştu. Baba Ayvalıtaş, tören sırasında gözyaşlarına hâkim olamadı. HDP İstanbul 1. Bölge milletvekili adayı Erkan Baş, “Gezi şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Yoldaşlarımızı kaybetmenin acısı ilk günkü gibi yüreğimizde” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 7 Ben sana iktidar olamazsın demedim...eçenlerde sohbet ettiğim bir siya set bilimci, AKP+MHP ittifakının Ggünlük ihtiyaçları çerçevesinde yalapşap şekillendirilmiş yeni başkanlık sisteminin, bir cins partidevlet yapısına dönüşeceği tahmininde bulundu. Tarif ettiği, yıllarca Ortadoğu’da hüküm süren Baas Partisi’ne benzer bir yapıydı. Arap milliyetçiliği yerine Sünni muhafazakârlık ve Türkçülük odaklı bir cins “İkinci cumhuriyet” modeli. Hayır bu olmaz, dedim. Türkiye’nin geleceğinde Baas Partisi benzeri, tam teşekküllü bir partidevlet yapısı yok. Birileri bunu arzulasa dahi olmaz. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, bu ülke tarihin akışını geri çeviremez, çünkü Türkiye kadar çoğulcu ve karmaşık bir yapı, tek bir kimliğe dayalı bir yönetim modelini kaldırmaz. Baas modeli, doğru dürüst seçimlerin olmadığı, ‘birey’ olgusunun daha belirginleşmediği, sosyal hakların olmadığı, toplumların dünya sistemiyle entegre olmadığı bir döneme aitti. Kalmadı artık böyle bir dünya. Bugün Türkiye’yi yönetenler istese de, ülkenin ‘öteki yarısını’ dışlayan bir sistem kuramazlar. Denerlerse, herkes zarar görür. Toplamı Türkiye nüfusunun yarısına tekabül eden demokratları, liberalleri, solcuları, laikleri, Kürtleri, Alevileri, azınlıkları, iş dünyasını, akademisyenleri, avukatları, doktorları, kısaca AKP+MHP koalisyonu dışında kalan kesimleri baskılayarak bu ülkeyi yönetmek, mümkün değil. Yüzde 50 orada dimdik ayakta olduğu sürece (ki buhar olmayacak ya!) bu ülkede diktatörlük mayası tutmaz. Ancak katılımcı bir demokrasi kurulmazsa, mevcut ‘itiş kakış’ elbette devam eder. Türkiye açısından en büyük risk, Suriye ya da Mısır gibi seçimlerin göstermelik olduğu bir ülke modeli değil, Venezüella gibi bölünmüş ve kutuplaşmış, her daim itiş kakış yaşayan bir ülkeye dönüşmektir. Acil bir restorasyon ve demokrasiye dönüş programı gelmezse, Türkiye Venezüella gibi ilelebet istikrarsızlık sarmalında kalabilir. Ondan sonra seçim kazanmışsınız, kaybetmişsiniz, barajmış, Meclis’miş, hiçbir önemi kalmaz. Harala gürele gideriz. Hiç izliyor musunuz bilmiyorum ancak ben göz ucuyla Venezüella’da yaşananları ibretle takip ediyorum. 2013’te kanserden ölen Hugo Chavez, geçmişte başarısız bir darbe girişiminde yer almış ancak sonra seçimle başa geçmiş popülist bir liderdi. Kimilerine göre diktatör, kimilerine göre kahraman. Chavez sosyalizm diye diye Batı’yla kavga etti, ülkedeki sermayeyi kaçırdı. O öldükten sonra gelen Nicolas Maduro, aynı yoldan devam etti ama desteği daha da azdı. Yargıyla, Meclis’le, Batı’yla kavga etti; elitleri hedef aldı. Eğitimli kesimi düşman gördü. Her türlü antidemokratik hamleyle muhalefeti sindirmeye çalıştı. Ama tam da başaramadı. Chavez öldüğünde, ülke tam ortadan bölünmüştü. Maduro döneminde itiş kakış devam etti. Muhaliflere baskı, tutuklamalar, devletin kurumlarını iğdiş etme çabası derken, Venezüella ağır bir ekonomik krize girdi. Bugün enflasyon, yüzde 12 bin civarında! Sermaye çoktan kaçtı. Fabrikalar kapalı. Petrolü var satamıyor. Ülke, açlık sınırında. Gel gör ki Maduro’nun seveni de çok. Batı karşıtı söylemi, sokaktan gelmiş olması, halkın bir kesiminde popüler. Ayrıca çok iyi rant dağıtıyor. Bu ay Maduro, muhalefetin daha da palazlanmasını engellemek için baskın seçime getti. Gıda karnesi karşılığında oy istedi. Muhalifler, gazeteciler yine hapse atıldı. Muhalefet partileri, seçimleri boykot etti. Maduro yüzde 48 katılım oranıyla, 6’ncı kez yeniden seçildi. Ama ne fayda. Bu itiş kakış Venezüella gibi güzelim bir ülkeyi yok etmiş durumda. Maduro seçim kazanmış olsa da rahat edemeyecek. Ülkede kendisine itiraz eden büyük bir kesim var. Buhar olmayacaklar. Bir enkaz yarattı, şimdi onu yönetecek. Ülke aslında yönetilemez durumda. Bütün bunları hem iktidara, hem de muhalefete söylüyorum. Bakın Venezüella örneği duruyor. Bu kutuplaşmanın, bu itiş kakışın kazananı olmaz. Demokrasiye dönmezsek, bu ülkeyi toparlamazsak bizi de bekleyen model bu fetret devridir. Aman ha! VEFAT Kardeşimiz, dostumuz, partili yoldaşımız HÜSEYİN ADIGÜZEL’i kaybettik. (1955 ....) Sevenlerinin, ailesinin ve dostlarının başı sağ olsun. Canımızı bugün Tarabya’daki İmam Hüseyin Cemevi’nden saat 13.00’te son yolculuğuna uğurluyoruz. Ailesi, çalışma arkadaşları ve CHP’li dostları. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle