15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 14 Haziran 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Fed güçlü dolara işaret etti Bu yıl için iki faiz artırımı daha öngören Fed, ABD ekonomisinin iyileştiği yeni bir döneme işaret ediyor. Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişen ülkeleri destekleme dönemi bitti Powell ABD Merkez Bankası (Fed) politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1.752.00 aralığına yükseltti. Karar oybirliğiyle alındı. Öte yandan Fed yetkilileri bu yıl için üç faiz artırımı beklentisini dörde çıkardı. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC)’nin haziran toplantısından faiz artırımı kararı çıkması büyük ölçüde bekleniyordu. Bu artırım, bu yılın ikinci faiz atışı oldu. Fed’in noktasal grafiğine göre politika yapıcıların 2018 yılına ilişkin toplam faiz artırımı sayısı medyan beklentisi ise üçten dörde yükseldi. Fed yetkililerinin 2018 yılındaki faiz artırımı sayısına ilişkin tahminlerine yönelik beklentiler farklılık gösteriyordu. Bankanın mayıs ayı tutanaklarında görülen enflasyon beklentileriyle ilgili sözel yönlendirmeyi tutanaklardan çıkarması ekonomistlerce oldukça şahin bir duruş olarak algılandı. Buna göre enflasyonun olacağına dair beklenti güçlendi. Fed Başkanı Jerome Powell karar sonrası yaptığı açıklamada, ekonominin iyi bir seyirde olduğunu, iş yatırımlarının devam ettiğini ifade etti. Powell, “Ekonomik koşullar destekleyici olmayı sürdürüyor. Enflasyon yüzde 2’lik hedefimizin altında ama uzun vadeli hedefimize simetrik hareket ediyor. Son enflasyon verisi oldukça cesaret verici” dedi. Para çıkışı hızlanacak Koç Üniversitesi’nden Profesör Selva Demiralp “Fed artık destekleyici duruştan şahin duruşa geçti. Kararın Türkiye’ye etkisi olumsuz olacak, dolar endeksini güçlendirecek ve gelişen ülkelerden para çıkışını hızlandıracak” dedi. GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uz manı Enver Erkan ise bundan sonra piyasaların Avrupa Merkez Bankası kararına odaklanacağını belirtirken, söz konusu kararların gelişen piyasalar üzerindeki baskıyı artıracağını, özellikle yüksek cari açıklı ülke piyasalarının cezalandırılacağını söyledi. Günü 4.60 civarında tamamlayan Türk Lirası, Fed kararının ardından yüzde 2’ye yakın değer kaybı ile 4.67’ye kadar geldi. Avro/TL de 5.49’u geçti. Sekiz üyenin dört faiz artırımı beklemesine ABD borsaları karara olumsuz tepki verdi. Amerikan 10 yıllık tahvil faizi ise yüzde 2.94’ten 3‘e yükseldi. Küresel dolar endeksi 94 puana yaklaştı. l Ekonomi Servisi Çarklar borçla dönüyor Sanayi üretimi nisanda hafif yavaşlayarak yüzde 6.2 artarken, özel sektörün borcu ilk dört ayda 5.4 milyar dolar yükseldi. Mayıs ayı verilerinde sert yavaşlama bekleniyor Sanayi üretimi nisanda takvim etkisinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 6.2, aylık bazda yüzde 0.9 arttı. Aynı dönemde özel sektödün yurtdışından sağladığı kredi borcu 225.1 milyar dolara çıktı. Buna göre üretim çarkları ancak borçlanarak dönebildi. Kaynak yurtdışından Risk primi zirve yaptı Türkiye’nin beş yıllık kredi iflas takası (CDS) primi TL’deki değer kaybına paralel olarak Aralık 2016’dan bu yana en yüksek seviye olan 305 baz puana çıktı. CDS’ler IHS Markit verilerine göre önceki kapanışa kıyasla 9 baz puan yükseldi. Türkiye’nin dolar cinsi tahvillerinin getirisi art arda dördüncü günde de yükseldi. Türkiye 10 yıl vadeli hazine tahvillerinin faizi 42 baz puan artarak yüzde 16 ile rekor kırdı. İki yıllık gösterge faiz yüzde 19’u geçti. Seçim öncesi belirsizliklerin TL cinsinden varlıkların kayıplarında etkili olduğu belirtiliyor. l Ekonomi Servisi Özel sektöre zam çağrısı Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, özel sektör çalışanlarının maaşlarına enflasyon farkı zammı çağrısında bulundu. Şimşek, enflasyon karşısında hiçbir kesimin ezilmemesi gerektiğini söyledi. Şimşek, “AKP hiçbir kesimi enflasyona ezdirmemiştir, enflasyon farklarını her zaman verdik, özel sektör de enflasyonu eninde sonunda uyarlamak zorunda” dedi. Son dönemde kamu personeli maaşları enflasyon farkı ödemele ri ve gösterge düzeltmeleriyle yükselirken özel sektör maaşları geride kaldı. Seçim ile belirsizliğin ortadan kalkacağını söyleyen Şİmşek, yine yapısal reform vurgusu yaptı. l Ekonomi Servisi Mehmet Şimşek Özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu, nisan sonu itibarıyla 5.4 milyar dolar artış gösterdi. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde, 2017 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 3.6 milyar dolar artarak 225.1 milyar dolara, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 1.8 milyar dolar artarak 20.1 milyar dolar düzeyine ulaştığı görüldü. Sanayide yıllık bazda artış sürse de artış hızındaki yavaşlama dikkat çekti. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ocakta yüzde 12, şubatta yüzde 10.2, martta yüzde 7.8 artış göstermiş, ilk çeyrekte artış ise yüzde 9.9 olmuştu. Nisandaki yavaşlamanın, mayısta daha fazla belirginleşmesi bekleniyor. Halk Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı, sanayi üretiminde geçen yılın temmuz ayından itibaren hâkim olan güçlü yıllık artış oranlarının daha ılımlı bir platforma indiğini söyleyerek, “Güçlü parasal sıkılaşma ve daha az destekleyici küresel koşullar doğrultusunda yavaşlamanın belirginleşeceğini tahmin ediyoruz” dedi. İvme kaybı artacak Nisanda 48.9 olarak ölçülen PMI endeksi (satın alma yöneticileri endeksi) mayısta 46.4’e gerilemişti. Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 9.9 artan sanayi üretimi için ikinci çeyrekte yüzde 56 bandında bir seviyeye işaret ederek, büyüme oranının yüzde 7.4’ten yüzde 4 seviyelerine gerileyebileceği sinyali verdiğini söyleyen Tokalı, “Üçüncü çeyrekten itibaren yavaşlamanın daha belirgin olacağı anlaşılıyor” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, nisanda madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yıllık yüzde 10.1, imalat sanayii sektörü endeksi yüzde 6.3 arttı. Dayanıksız tüketim mallarında yıllık yüzde 11.7 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 0.1 ve sermaye mallarında yüzde 0.8 düşüş gözlendi. Düşük teknoloji grubunda yıllık artış yüzde 9.9 olurken, yüksek teknolojide yıllık yüz 16.8 sert düşüş kaydedildi. l Ekonomi Servisi KUR ARTIŞI ETKİLEYECEK Yavaşlama uyarısı Fitch Ratings, Türkiye’nin 2018 sonunda yüzde 4.5, 2019 sonunda yüzde 3.6, 2020 yılında ise yüzde 4.8 seviyesinde büyüme kaydetmesini bekliyor. Kuruluş, seçim sonrası teşviklerin geri çekilmesi, kurlardaki artış ve artan finansman maliyetlerinin büyümede yavaşlamaya neden olacağını vurguladı. Fitch raporunda, Türkiye’de ayrıca politika faiz oranının bu yılın sonunda yüzde 16.75 olmasının beklendiği belirtildi. DİSK’ten Flormar direnişine destek Devrimci İşçi Sendikaları Konfederas yonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, sendikalı oldukları için işten atıldıktan sonra direniş başlatan Flormar işçilerini ziyaret etti. “Kadınların önünde olduğu hiçbir direniş yenilmez” diyen Çerkezoğlu, işverenlerin suç işleme cesaretini siyasi iktidardan, işçilerin mücadele cesaretini birlikten ve dayanışmadan aldığını vurguladı. Eylemde “Sendika hakkımız engellenemez” sloganları atıldı. Kesebetler Gıda Maddeleri Hayvancılık Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Meyve İşleme ve Depolama Tesisi İnşaat İşleri İhale İlanı Kesebetler Gıda Maddeleri Hayvancılık Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında Meyve İşleme ve Depolama Projesi’nin inşaat işleri (inşaat, elektrik ve mekanik) ihalesini rekabete açık ulusal ihale usulü kullanılarak sonuçlandırmayı planlamaktadır. İhaleye katılım koşulları, isteklilerde aranacak teknik ve mali bilgileri de içeren ihale dosyası www.kesebetler.com.tr internet adresinden temin edilebilir. Teklif teslimi için son tarih ve saat 04/07/2018 günü saat 11.00’dır. Teklif Teslimat Bilgileri; a. Yetkili Adı/Ünvanı: Ramazan CİHAN/Şirket Müdürü b. Teslimat Adresi: Organize Sanayi Bölgesi 4. Sokak No: 2 Yeşilköy AkşehirKONYA c. Telefon Numarası: 0.332.813 53 39 d. Faks Numarası: 0.332.813 53 40 Teklifler, 04/07/2018 günü saat 11.10’da ve Organize Sanayi Bölgesi 4. Sokak No:2 Yeşilköy AkşehirKONYA adresinde yapılacak oturumda açılacaktır. Yerli yatırımcı da Türkiye’den kaçıyor Yabancı yatırımların azaldığı dönemde yerli iş insanları da yurtdışını tercih etti Türkiye’de yerli iş insanlarının yurtdışına yatırım ivmesi devam ediyor. Yurtiçinden yurtdışına giden yatırımlar Nisan 2018 itibarıyla 2.8 milyar dolara ulaştı. Buna karşılık yurtdışına giden yatırımların, yurtdışından Türkiye’ye gelen yatırımlara oranı da (ODI/FDI) geçen yılın aynı ayına göre arttı. TEPAV’a göre geçen yılın aynı dönemine göre söz konusu oranda 3.1 puanlık bir artış yaşandı. Bu yılın ilk dört ay ortalaması, 2017’nin aynı dönemini 4.8 puan geçti. 20022007 döneminde gerçekleşen yüzde 15.7’lik seviye, 20082018 döneminde yüzde 25.1’e, 20122018’de yüzde 30.7’ye çıktı. TEPAV, verilerin Türkiye’nin doğrudan yatırımlar için cazibesini kaybetmeye başladığına, bir yandan da yerli yatırımcıların yurtiçi yatırımları değerlendirmeye aldığına işaret ettiğini belirtti. l Ekonomi Servisi ekonomi 11 Çok kritik bir kavşak Adayların meydanlardaki performanslarına, meydanların heyecanına, sosyal medyadaki hareketliliğin içeriğine bakınca, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması, İnce’nin zaferiyle sonuçlanması, HDP’nin barajı geçmesi, AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak OHAL ve onunla çıkarılmış türlü yasalar gerek seçim sonuçlarını, gerekse de seçimlerden sonraki gelişmeleri büyük ölçüde çarpıtacak. ‘Yorulma’ ve ‘paslanma’... İktidardaki siyasal İslam cephesinde bir şaşkınlık, dağınıklık söz konusu. Liderliği, “yorgunluktan”, “paslanmadan” yakınıyor; hem korktukları hem de öfkelendikleri söylenebilir; topluma anlattıkları hikâye de iç tutarlılığını kaybetti, absürt sonuçlar yaratmaya başladı. AKP’nin liderinin Bingöl ve Bursa, Niğde mitinglerinde sergilediği görüntüler gerçekten çok anlamlıydı. Muhalefet cephesindeyse umut, heyecan, özgüven, hareketlilik giderek artıyor. Böylece, AKP ve siyasal İslam açısından seçimlerde alınması gereken risklere ilişkin çıta hızla yükseliyor. Muharrem İnce’nin yürüttüğü kampanyanın, kişisel olarak sergilediği tarzın, Demirtaş’ın duruşunun çıtanın yükselmesinde önemli bir rol oynadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Tüm bunlardan ben, kendi hesabıma, eğer başkanlık seçimleri birinci ya da ikinci turda iktidarın zaferiyle sonuçlanırsa, HDP barajı geçemezse, seçimlerde sıra dışı müdahalelerin rol oynadığı, bir meşruiyet sorunu doğduğu sonucuna varacağım. Diğer taraftan, “yorulma”, “paslanma” aşamalarında, siyasi hareketlerin liderliklerinin iç çelişkileri derinleşir, kadrolarının özgüveni, mücadele azmi zayıflamaya başlar. Bu koşullarda, siyasi olayları, örneğin, seçimlerin sonuçlarını sıra dışı yöntemlerle ve araçlarla müdahale ederek belirlemek zorlaşır, müdahale çabaları verimliliklerini kaybeder, göğüslenemeyecek tepkiler üretmeye başlar. Geçen ay Foreign Policy de yayımlanan “Seçimler nasıl çalınır” başlıklı bir araştırma, “Otokratların seçimleri, seçmen daha sandık başına gitmeden çalmaları gerekir; seçimleri sandık başında, sandıklar açılırken çalmaya kalkanlar çoktan kaybetmiş demektir” diyordu. Bu saptamanın ışığında Türkiye’deki durumun tam olarak nasıl şekilleneceğini öngörmek kolay değil. Ancak, seçimleri sandığa gitmeden çalma olasılığının giderek zayıfladığını, ikinci olasılığın daha ağır basmaya başladığını söylemek olanaklı. Bu nedenle sandıkların güvenliği, her zamankinden daha önemli. İki konu daha var Göz önüne alınması gereken iki konu daha var. Birincisi, “iktidarı” Erdoğan’a indirgemenin, çok vahim bir yanılgı olacağını sık sık vurguluyorum. Karşımızda bir rejim sorunu var. Rejimin, siyasal İslamı temsil eden AKP ve liderliğinin, bu seçimlerden istedikleri sonuçları alamadıkları takdirde, 16 yıldır elde ettikleri kazanımları korumak için, ciddi bir direniş sergileme olasılıkları çok yüksektir. Bu direniş, güvenlik örgütlerinden devlet bürokrasisine, eğitimden sağlığa, camilervakıflar gibi dini kurumlardaki, kadrolara kadar, hemen her düzeyde, kendini gösterebilecektir. Eğer seçimlerden istedikleri sonuçları alabilirlerse, aynı kesimlerin, bu kez seçim öncesinde yaşadıkları korkunun etkisiyle muhalefete yönelik, çok sert bir saldırı başlatma olasılığı çok yüksektir. İkincisi, dış kaynak bağımlısı Türkiye kapitalizmi, çok ciddi bir borç krizinin eşiğindedir. Hatta, kimi analistlere, örneğin, “Türkiye, Brezilya finansal madenin içindeki kanaryalar mı” diye soran Kenneth Rogoff’un, Project Syndicat sitesindeki son yorumuna bakılırsa, bu kriz çoktan başlamıştır. Seçimlerden sonraki yönetim bu krizle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu kriz ne siyasal İslamın ahbap çavuş kapitalizmi, ne de neoliberal ekonomi yönetim anlayışı ile, toplumda, özellikle emekçi sınıfların yaşamında büyük bir yıkım yaratmayı göze almadan yönetilemez. Dolayısıyla ekonomik krizin yönetimine ilişkin sorunlar, siyasal İslam’ın sergileyeceği tepkinin yaratacağı sorunları daha da ağırlaşmaya adaydır. Besbelli ki, ülke çok kritik bir kavşaktadır. Tekfen, Gama İnşaat’ın payını aldı Tekfen Holding, Gama İnşaat’ın Gate İnşaat’taki yüzde 50 payını 21.5 milyon dolara satın aldığını açıkladı. Gate’nin halen Kazakistan’da devam eden inşaat projelerindeki Mayıs 2018 sonu itibarıyla 259.3 milyon dolar tutarındaki kalan iş miktarı, Tekfen İnşaat’ın kalan proje bakiyesine ilave olarak tamamlanacak. Gama Holding AŞ, bankalara olan 1 milyar dolarlık kredinin yapılandırması için görüşüyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle