25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 26 Mayıs 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: FUNDA YAŞAR ER haber 11 Ali Abalı Yazarımız Ali Abalı’yı kaybettik Cumhuriyet gazetesi’ni kuran Abalıoğlu ailesinden, spor yazarlığının duayenlerinden, yazarımız Ali Abalı dün sabah saatlerinde Ankara’da yaşamını yitirdi. Yazarımız Abalı, son olarak gazetimizin kurucusu Yunus Nadi Abalıoğlu’nun yaşamını konu edinen “Cumhuriyet ile Özdeşleşmiş Bir Hayat: Yunus Nadi Abalıoğlu” isimli bir kitap kaleme almıştı. Abalı, kitabına “Cumhuriyet Gazetesi Mustafa Kemal Paşa’nın talimatı ile Yunus Nadi Abalıoğlu tarafından yayın hayatına başlatılmıştır. Cumhuriyet adını da Mustafa Kemal Paşa vermiş ve ‘Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyetimizin daima destekçisi olacaktır’ demiştir. Bu ne denle Yunus Nadi, hayatı boyunca bu yolda çalışmıştır. Kimdir Yunus Nadi Abalıoğlu?” ifadeleri ile başlamıştı. Kitapta Yunus Nadi’nin, Anadolu’nun bir köyünden başlayıp, devrimin sesi olmaya uzanan öyküsünü, Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş tarihine iz bırakan çalışmalarını aktarmıştı. 1930 Fethiye doğumlu Abalı, İktisadi Ticari İlimler Akademisi’den mezun oldu. 1963 yılında Tenis Federasyonu üyeliği yapıp, 1966 yılında Masa Tenisi Federasyonu’nun kuruluşunda bulundu ve ilk başkanlığını yaptı. 1971 yılında Akdeniz Oyunları İcra Kurulu üyeliği yaptı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Danışmanlık, 1973 1976 yılları arasında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nde Merkez Danışma Kurulu üyeliğinde bulundu. TSYD Ankara Şubesi Başkanlığı ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 19851993 yıllan arasında tekrar Masa Tenisi Federasyonu Başkanlığı’nı üstlendi. Masa tenisinin Türkiye’de yaygınlaşmasında büyük katkıları oldu. Abalı için bugün Maltepe Camii’nde öğle namazına müteakip cenaze namazı kılınacak. Abalı’nın cenazesi yarın ise Fethiye Yeni Cami’de kılınacak öğle namazının ardından Taşyaka Mezarlığı’na defnedilecek. l ANKARA/Cumhuriyet Sloganlar delil olduiddianameDE, 21 Boğaziçili hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istendi Boğaziçi Üniversitesi’nde Afrin operasyonu için lokum dağıtanları protesto etmelerinin Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüphelilerin, ‘barışçıl bir şekilde etkinlik yapan öğrencilere saldır ardından tutuklanan 13’ü tu dıkları’ öne sürüldü. Öğrencile tuklu 21 öğrenci hakkındaki rin, “İşgalin katliamın lokumu soruşturma tamamlandı. İd olmaz” yazılı pankart açtıkları, dianamede, öğrencilerin, ‘Te “Okulumuzda ÖSOCU istemiyo rör örgütü propagandası yap ruz” ve “Kürdistan faşizme mezar tıkları’ iddiasıyla 1 yıldan 5 olacak” yazılı afiş astıkları, “Sa yıla kadar hapisle cezalan ZEHRA dırılmaları istendi. Öğrenci ÖZDİLEK ray savaş halklar barış istiyor”, “Savaşa hayır barış hemen şim ler, 6 Haziran’da İstanbul 32. di”, “Katil AKP, işbirlikçi ÖSO”, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıç kar “Biji biratiya gelan (Yaşasın hakların şısına çıkacak. Öğrenciler yaklaşık kardeşliği)”, “Katil AKP hesap vere iki aydır özgürlüklerinden mahrum. cek” sloganları attıkları belirtildi. Erkek öğrenciler Silivri Cezaevi’nde, TSK’nin, BM Sözleşmesi’nin 51. kadın öğrenciler ise Bakırköy Kapalı maddesine göre meşru müdafaa hak Cezaevi’nde tutuluyor. kı çerçevesinde Suriye’nin Afrin böl İstanbul Cumhuriyet gesinde Zeytin Dalı Harekâtı icra et tiği ifade edilen iddianamede, “Düzenlenen harekât bölge halkına barış sağlamak ve bölgedeki terörist faaliyetleri temizlemek, sınır güvenliği hakkını güvenceye almayı amaçlamaktadır. Uluslararası kamuoyu nezdinde haklı kabul edilmekte olup toplumumuzun tüm kesimleri tarafından desteklenmiştir. Şüpheliler ise Türkiye’yi bölgede işgal gerçekleştiren, şiddet uygulayan, gayri meşru bir güç olarak gösterme çabası içerisindedirler. Bahse konu olayların bir üniversite içerisinde masum bir öğrenci grubu tarafından masum duygularla gösterilen demokratik tepki olarak gösterilmek ise de asıl amaç bu grubun organik bağlar içerisinde olduğu terör örgütlerinin yöntemle ri meşru göstermeye yönelik kamuoyu oluşturmaya eylemler olduğu sabittir. Barış ve huzur ortamını bozmayı amaçlamaktadırlar” dendi. Eylemin düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği savunulan iddianamede, öğrencilerin terör örgütü propagandası suçundan cezalandırılması istendi. Duruşma haziranda İddianameyi kabul eden İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 öğrencinin tahliye taleplerini kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunduğu ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu savunarak reddetti. Davanın 6 Haziran’da saat 10.30’da görülmesine karar verildi. l İSTANBUL Engelli gençlerrGoEeğliufriotişşitrmiummrR’iui‘elçemfiğnoairt‘smoiımnrutıdaöeknaekrdıli’ Engelli gençlerin okuldan erken ayrılma oranı yüzde 60’ın üze eğitimin dışındarinde.10çocuktan6’sıokullarında ki tuvaletin temiz olmadığından ya kınıyor. İkili öğretimin kaldırılması için 58 bin 762 ek derslik ihtiyacı bulunuyor. Okullardaki psikolojik Okulöncesi zorunlu olmalı danışman ve rehber açığı 8 binin üs tünde. Bütün bu veriler, Eğitim Re Rapordaki bazı tespit ve sorunlar şöyle formu Girişimi’nin (ERG) 24 Haziran sıralanıyor: 2018’de yapılacak olan Cumhurbaş OKULÖNCESİ EĞİTİM: kanı Seçimi ve 27. Dönem Milletveki Türkiye’de okulöncesi okullulaşma ora li Genel Seçimi öncesinde tüm adayla nı 201617 itibarıyla 35 yaş grubunda ra yolladığı raporda yer alıyor. Türki yüzde 35.5, 45 yaş grubunda yüzde 45.7, ye’deki eğitim sistemiyle ilgili sorun 5 yaşta ise yüzde 58.8’dir. Okulöncesi ları, tespitleri ortaya koyan ERG, eği eğitimin zorunlu hale gelmesinin tekrar tim reform için ortak akıl oluşturul gündeme alınması, 5 yaş üzerinde bulu masını öneriyor. nan odağın da 34 yaşa çekilmesi öncelik Milada ihtiyacımız var li bir gereksinimdir. ENGELLİLERİN EĞİTİMİ: ERG’nin adaylara çağrısı şöyle: Örgün eğitimde özel eğitim hizmetlerin ‘’Türkiye’de eğitim siyasi çekişmele den yararlanan öğrenci sayısının ilkokul rin sahnesi olduğu sürece ortak gele da 109 bin 456, ortaokulda 137 bin 751 ceğimiz için vaat ettiği katkı gerçekle iken, ortaöğretimde 56 bin 262’ye düş şemeyecek. Önümüzdeki seçim sonrası eğitime yaklaşımımızı değiştirmek için bir milada ihtiyacımız var. Türkiye’nin genç nüfusunun oluştur Eğitim Kanunu şart mesi eğitimden kopuşu gösteriyor. UNESCO Küresel Eğitim İzleme Raporu’na göre, Türkiye’de engeli olduğunu belirten 1824 yaş arası gençlerin okuldan erken duğu demografik fırsat penceresinin kapanmaya başlamasına sadece yıllar Raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle: ayrılma oranı %60’ın üzerinde. Bu, raporda yer alan 25 Avrupa ülkesi içindeki en kaldı. Artık siyasi partilerin bir masa n Türkiye’deki tüm çocukların nununda “fırsat ve imkân eşitliği yüksek oran. etrafında oturarak ortak eğitim hedef iyi olma halini önceliklendiren ve kapsamında yer almalı. İKİLİ EĞİTİM: lerimiz için siyasi uzlaşı sağlaması ülkemiz için hayati öneme sahip. Seçimler öncesinde adayların kamuoyuna eğitimde radikal değişiklikler önermesindense, bireysel, toplumsal ve coğrafi farklılıkları gözetmeden hepimizi zorlayan sorunlarımıza sabırla, akılla ve beraber çözüm geliştireceklerini söylemelerini duymaya ihtiyacımız var. Adayların, giderek kutuplaşan bir topluma, ardı ardına gelen reformlardan yorgun ve bezgin bir eğitim camiasına, öncelikle güvene dayalı ve tüm paydaşları kapsayan bir ortam sunacaklarına, kararları alırken onların da sesini duyacaklarına söz verdiklerini duymaya ihtiyacımız var.’’ çağdaş eğitim politikalarının uygulanmasına dayanak oluşturan ilk sivil, bütüncül ve çoğulcu eğitim kanununun hazırlanması; n Anayasa’ya eğitimin amaçlarında uluslararası sözleşmeleri temel alan bir düzenlemenin eklenmesi; çocuk odaklılığa, çocukların bireysel gelişimini önceliklendirmeye, demokratik bir toplumda etkin katılımı sağlamaya, tüm insan haklarını ve her durumda gözeten bireylerin yetiştirilmesine ilişkin amaçlara vurgu yapılması. n Azınlık gruplara mensup çocuklar, çalışan çocuklar, sığınmacı ve mülteci çocuklar, tutuklu ve hükümlü çocuklar vb. yeni eğitim ka n Eğitim yönetiminin saydamlık, katılımcılık, hesap verebilirlik, etkinlik, hukuka bağlılık ve tutarlılık ilkeleri çerçevesinde hareket etmesi yönünde siyasi ve bürokratik iradenin sağlanması; n Millî Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkilerin kamunun tüm aktörlere eşit durması temelinde şekillenmesi; n Türkiye’nin tüm okullarına ve öğrencilerine adil bir şekilde değer verilmesi; hiçbir okul türünün diğerinden üstün tutulmaması; n Tüm çocukların düşünce, vicdan ve din özgürlüklerinin öğrenme ortamlarında güvence altına alınması. 2019 yılı sonuna kadar ikili öğretimin kaldırılması için Türkiye genelinde 58 bin 762 ek derslik ihtiyacı bulunuyor. Toplam derslik ihtiyacının 57 bin 132´si temel eğitimde, bin 630´u ise ortaöğretimde. İkili eğitime son verilmesi için ihtiyaç duyulan illerdeki yatırımlar kapsamında 45 bin 306 dersliğin yapımı sürüyor. 201718 öğretim yılında ilköğretim düzeyinde ikili öğretim oranı yüzde 43,04, ortaöğretim düzeyinde yüzde 7,36. REHBER ÖĞRETMEN YOK: Türkiye’de görev yapan psikolojik danışman ve rehber sayısı 30 bin 650, bu alandaki açık 8 bin 64’tür. Mevcut durumda psikolojik danışman ve rehber başına 578 öğrenci düşüyor. Suriyelilerin bayram izdihamı Suriyeli sığınmacıların Ramazan Bayramı’nı ülkelerinde geçirmek için, Kilis’ten geçişleri sürerken, Öncüpınar Sınır Kapısı’nda yoğunluk yaşanıyor. Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’na geceden gelen Suriyeliler, oluşturulan çadırlarda sabahladı. 7 çadırı tamamen dolduran Suriyeliler, dün sabah saat 08.00’den itibaren kontrollü bir şekilde içeriye alınmaya başladı. Kilis Valiliği’nden randevu alan yaklaşık 74 bin Suriyeli’den 8 bininin ülkesine giriş yaptığı belirtildi. l DHA Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim Emniyet Genel Müdürlüğü’nün merkez teşkilatında, Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı bünyesinde, Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nün kurulmasıyla ilgili karar Resmi Gazete’de üç gün önce yayımlandı. Bu kararı Bakanlar Kurulu’nun İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine 9 Nisan’da aldığını bu vesileyle öğrendik. Bazı yayın organlarında haber, Cumhurbaşkanı’nın etrafında yay biçiminde toplanmış, ellerinde makineli tüfekleri, çoğunun gözünde güneş gözlüğü ve malum bıyıkla elli civarında Özel Harekât Polisi’nin fotoğrafı eşliğinde yayımlandı. Fotoğraf, bugün AKP’li Cumhurbaşkanı’nın ülkeye başkanlık sistemi dayatmak için oluşturduğu siyasal ittifakın anlamlı bir yansımasıydı. Cumhurbaşkanlığı’nın korunmasıyla görevli Muhafız Alayı, 16 Temmuz darbe girişimini izleyen haftalarda lağvedildi. Darbe girişimine katıldıkları suçlamasıyla bu alay mensubu 521 sanığın davası devam ediyor. Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı Özel Harekât Şubesi kuruluşunun ilan edildiği gün, Muhafız Alayı darbe girişimi davasının Sincan’da duruşması vardı. Sanık alay komutanının darbe girişimi sırasında TRT binasını da bastığını hatırlatalım. Muhafız Alayı’nın lağvedilmesinden sonra, Cumhurbaşkanlığı’nın korunması Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verildi. Muhafız Alayı’nın tören kıyafetinin rengi olan gök mavisi üniformalı atlı polisler peyda oldu. Başkanlık sarayının kitch tablosu içinde bir ara yerlerini alan, sonra ortada gözükmeyen “duşakabin muhafızları” da bunlara dahil miydi, bilmiyorum. Şimdi Özel Harekât Daire Başkanlığı’nın kadrosundan seçilen personelin (kaç kişi?) Cumhurbaşkanı’nın koruma ekibine dahil edileceğini öğreniyoruz. Kâğıt üzerinde bakıldığında merak uyandırmayı gerektiren bir karar gibi gözükmüyor. Çünkü 1982 yılında Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nün kuruluş gerekçesinde, terör örgütlerinin yerleşim yerlerinde ve kırsal alanda silahlı eylemlerini engellemek, rehin alınanları kurtarmak gibi görevler yanında, “yüksek tehditler altında bulunan devlet büyüklerinin güvenliğini sağlamak” da yer alıyor. Bu şube müdürlüğü 1987’de Asayiş Dairesi Başkanlığı’ndan alınıp, Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi Başkanlığı’na bağlandı. 1993’te statüsü yükseltilip, Özel Harekât Dairesi Başkanlığı’na dönüştü. Operasyon yaptıkları mahallerde duvarlara PÖH imzalı nezih sloganlar yazmalarıyla da tanınan bu daire başkanlığının mensuplarında milliyetçimukaddesatçı eğilimin ağır bastığını çeşitli vakalar gösterdi. 16 Temmuz darbe girişimi sırasında, darbecilerin en fazla zarar verdikleri kuruluş Özel Harekât oldu. Darbeci pilotların yolladığı bombalar altında 51 Özel Harekât polisi can verdi. Belki bu nedenledir, 2018’in ilk günlerinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla Özel Harekât Dairesi Başkanlığı’nın statüsü bir kez daha yükseltilerek, Özel Harekât Başkanlığı’na dönüştürüldü. Cumhurbaşkanlığı’nı korumakla görevli daire başkanlığı içinde bir Özel Harekât Şubesi kurulmasının, devlet güvenlik aygıtı içinde PÖH’ün yıllar içinde giderek artan önemiyle doğrudan bir ilişkisi var. Bu son kararı, toplumun önemli bir kesimini düşman ve dolayısıyla kendi varlığı için tehdit olarak gören anlayışın devletin zirvesine giderek hâkim olmasının bir tezahürü olarak ele almak aşırı vesveseli bir yaklaşım mıdır? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle