25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 24 Mayıs 2018 2 Proje okullarıSROONTAUSCYUONUN öğretmensiz kaldı MEB’in kıyım gibi rotasyonlarının ardından öğretmen sıkıntısı başladı. Okulların kimisi kılavuzlu, kimisi ‘valilik değerlendirmesiyle’ öğretmen arıyor Proje okullarından bazıları, öğretmen ihtiyaçlarını karşılamak için il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gönderilerin yazılarla duyuru yaptı. Bu amaçla kılavuz hazırlayan okullar, başvuruları da kendileri değerlendiriyor. Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan, “Proje okulları kamu okullarıdır ve özel okullar veya özel işletmeler gibi yönetilemez. Valiliklerin görüş bildirdiği ve mülakat yolu ile öğretmen seçiminin benimsenmesi, yapılacak olan atamaları baştan tartışmalı hale getirmektedir’’ dedi. Kurulda değerlendirilecek Çerkezköy Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Murat Kıroğlu imzasıyla ilçe milli eğitim müdürlüğüne gönderilen yazıda, “Okulumuz Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları arasında yer aldığından merkezimizde yönetici ve öğretmen ihtiyacı için Proje Yürütme Kurulu toplantısı yapılacak olup toplantıda proje okulumuza yapılan başvurular değerlendirilecektir’’ deniliyor. “Erzurum Yakutiye Elektrik Elektronik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmen ve yönetici ihtiyacını karşılamak üzere başvuruların alınmasına yönelik kılavuz’’da “başvuru şartlarını taşımayanların başvuruları doğrudan ilgili kurumda reddedilecektir’’ diye yazıyor. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Kadıköy Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi velileri, lisenin proje okulu kapsamına alınmasının ardından öğretmenlerin başka okullara gönderilmesini protesto etmişlerdi. Müdürü Osman Nuri Gülay imzasıyla tüm valiliklere gönderilen yazıda da, “Yapılacak öğretmen ataması ve yönetici görevlendirmesi tekliflerinde adayların özgeçmişlerine ilişkin 3 formun, bilgi başlıklarına uygun doldurulmak suretiyle Valiliğiniz görüşü ile birlikte genel müdürlüğümüze gönderilmesi gerekmektedir’’ deniliyor. Öğretmen kıyımı Özgür Bozdoğan, son açıklanan liste ile 520 Anadolu ve Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin ‘proje okulu’ olması ve önceden proje okulu olanlar da dikkate alındığında pek çok öğret menin 20182019 öğretim yılında şu an çalışmakta oldukları okullardan ayrılmak zorunda kalacağını hatırlattı. Proje Okulları’nın oluşturuldukları günden bu yana yönetimlere öğretmen seçme hakkı verdiği için adete bir öğretmen kıyımının yaşandığı kurumlara dönüştüğünü belirten Bozdoğan şöyle devam etti: ‘’Bu durumun engellenmesi için Eğitim Sen tarafından açılan dava sonucunda Danıştay bu okullara duyuru yapılmadan öğretmen alınamayacağına dair bağlayıcı bir karar vermişken, MEB tercihini yargı kararını uygulamak yerine kararın etrafından dolaşarak, ilgili kararı boşa çıkarmaktan yana kullanmıştır. Gelinen aşamada tek tek proje okulları kendi kurumlarındaki açık normlarla ilgili duyuru yapmakta; başvuran öğretmenler bir form doldurarak bunu ilgili okullara iletmekte; okullar ve en önemlisi valilikler kimlerin çalışması gerektiğine dair görüşleri ile beraber ihtiyaç duyulan normun üç katı kadar adayın bilgilerini ilgili Genel Müdürlüğe göndermektedir. Yazışmalardan anlaşılan, yapılacak bir mülakat sonucunda da, söz konusu okullarda kimlerin çalışacağı belirlenecektir. Baştan tartışmalı Bu durumun kabul edilmesi mümkün değildir. Öncelikle proje okulları kamu okullarıdır ve özel okullar veya özel işletmeler gibi yönetilemez. Bu okullarda çalışacak öğretmenlerin nasıl belirleneceğine dair esaslar ve yöntemlerin Bakanlık tarafından belirlenmesi gerekirken bu şekilde okullara devri kadrolaşmanın, suiistimalin ve eşitsizliklerin derinleşmesinden başka bir anlam taşımaz. MEB, bundan dolayı, hızlıca bu süreci durdurmalıdır. İkincisi, öğretmenlerin bu kadar çok sayıda proje okulunun duyurusunu takip etmesi ve başvuruda bulunması mümkün değildir. Üçüncüsü, zaten Valiliklerin görüş bildirdiği ve mülakat yolu ile öğretmen seçiminin benimsenmesi, yapılacak olan atamaları baştan tartışmalı hale getirmektedir.’’ Ensar’lı, ‘nur’lu değerler! HAKAN DİRİK Küçük yaşta çocuklara cinsel istismar iddialarıyla gündeme gelen Ensar Vakfı tarafından İzmir’de çocuklara “Nurculuk” kitabı dağıtıldı. “Değerler eğitimi” adı altında Buca Ege İhracatçılar Birlikleri Ortaokulu öğrencilerine verilen Said Nursi’nin “Küçük Sözler” kitabında yer alan ifadeler, eğitimcilerin ve velilerin tepkisi üzerine okul yönetimince toplatıldı. Eğitimİş, olayla ilgili suç duyurusunda bulundu. Kitapta namazsız insanla rın “zararlı” olduğu vurgulanarak, ölüme övgüler düzülüyor. Dinsiz insanların “en bedbaht mahluk” olduğu kaydediliyor. Kitapta, “... Sol cihetinden şeytan gibi dessâs, ayyaş, aldatıcı bir adam; çok ziynetler, süslü suretler, fantaziyeler, müskirler beraber olduğu halde geldi” gibi ifadeler yer alıyor. l İZMİR ADAYLAR NUMBER1’DA Gençler soruyor, CHP Cumhurbaşkanı adayı MUHARREM İNCE cevaplıyor. SABAH 10 ORTAK YAYIN AKŞAM 8 ORTAK YAYIN ‘İmam sopayı belimde kırdı’ Köy okulunda din dersine giren imamın şiddetine uğrayan öğrenciler ifade verdi ALİCAN ULUDAĞ Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bulunan Hacılar İlköğretim Okulu’nda din derslerine giren köy imamı Cengizhan Demirhan’ın şiddetine maruz kalan öğrenciler, mağdur sıfatıyla savcılıkta ifade verdi. Öğrenciler, imam Demirhan’ın kendilerini sürekli olarak süpürge sapıyla darp ettiğini anlatarak, kendisinden şikâyetçi oldu. 11 yaşındaki U.D, “Ayağım çok sıkıştığı için dışarıya doğru çıkarmış şekilde dururken öğretmenimiz gelip elinde bulunan süpürge sapı ile sol bacağımın kaval kemiğine vurdu. Ayağım halen ağırmaktadır ve biraz morluk var” dedi. Dayakçı imam ise işi pişkinliğe vurarak “Yerdeki şişe kapağına tekme atarken öğrenciye geldi” savunması yaptı. Yazarımız Melis Alphan’ın 18 Mayıs’ta ortaya çıkardığı skandala göre, Gölbaşı Kaymakamlığı’nın görevlendirmesiyle Hacılar İlköğretim Okulu’ndaki din derslerine giren köy imamı Cengizhan Demirhan; 25 Nisan’da yerde ayakkabısını bağlayan 11 yaşındaki öğrencisi S.K’ye önce tekme attı. S.K ve diğer öğrencilerin bu durumu rehber öğretmene anlatmasıyla okulda imamın öğrencilere uyguladığı şiddet gün yüzüne çıktı. Velilerin şikâyeti üzerine Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatırken, 21 Mayıs’ta 4 mağdur öğrencinin ifadesi alındı. Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Erinç Sağkan ve avukat Deniz Özbilgin, çocuklar ve velilerin avukatlığını üstlendi. Öğrenciler, yaşadıklarını şöyle anlattı: n A.C: Öğretmenimiz genelde sakin bir yapıya sahiptir. Ancak bazen şakayla bazen de ciddi olarak bize vurur. Derse girer girmez süpürge sapını hemen eline alırdı. Genelde bana arkadaşlarım ile konuşurken ya da çöp atmaya kalktı ğımda sopayla ya da eliyle vururdu. Bir gün arkamı dönüp arkadaşım ile konuşurken sopayla sırtıma vurduğunda sopa sırtımda kırıldı. Ben çok acı çektim. n U.D: Biz onu sinirlendirecek herhangi bir şey yaptığımızda haklı da olsak, haksız da olsak mutlaka bize vururdu. Sınıfta en çok dayak yiyen A.’dır. Genelde elinde süpürge sapı bulunurdu. Bir gün A. yere eğilmiş şekilde dururken öğretmenimiz elindeki süpürge sapı ile A’nın sırtına vurarak süpürge sapını kırdı. n B.K: Din öğretmenimiz göreve başladıktan yaklaşık bir hafta sonra sınıf arkadaşlarıma vurmaya başladı. İlk vurduğu an Kuranı Kerim okuması esnasında K’nin sırayı kaçırması sebebiyle ona tekme atmıştı. Genelde eliyle vuruyordu, ikinci dönemden itibaren elinde genelde süpürge sapı bulunuyordu. n S.K: Sınavdan düşük not aldığımız için bize kurbağa yürüyüşü yaptırıyordu. Ben yerdeyken arkadaşlarım konuşuyor diye bana tekme ile vurdu. Müdür: İspatlayamazsınız Savcılıkta şikâyetçi olan veli Bekir Demirlek, oğlunun dayak yemesiyle ilgili konuşmak için okula gittiğinde müdür Mustafa Kaya’nın “Elinizde belge yok, hiçbir şey ispatlayamazsınız, Milli Eğitim’den müfettişler gelse de burada oturup çay kahve içip giderler” dediğini anlattı. Demirlek, imamın yanı sıra okul müdüründen de şikâyetçi oldu. Soruşturma kapsamında 10 öğretmen ile okul müdürü Mustafa Kaya tanık olarak dinlenirken, Cengizhan Demirhan’ın ise şüpheli olarak ifadesi alındı. Şüpheli imam Demirhan’ın okuldaki görevlendirmesinin kaymakamlık tarafından iptal edildiği bildirildi. eğitim EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Talan ve yağmanın trajik sonu Konu sadece doların artışı, Türk Lirası’nın değer yitirişi değildir... Sorun, zaten dışa bağımlı olan ekonominin, içte de, yağma ve talan için bilinçli olarak çökertilmesi sonunda, kaynak (finansman) sıkıntısının başlamış olmasıdır. HHH Geniş kitleleri yoksullaştıran ama yönetici oligarşiyi zenginleştiren yağma ve talan ekonomisi beş biçimde finanse edildi: 1) Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan yatırımlarla üretilmiş olan değerler satıldı. 2) Kentsel rant için toprak yağması yapıldı. 3) İhale yasası 187 ayda 186 kez değiştirildi. İstenilen firmalara istenilen (çoğu da inşaata dayalı verimsiz) yatırımlar, istenilen koşullarla verildi. 4) Vergiler arttırıldı. 5) Borçlanıldı. Üstelik üçüncü havalimanı, üçüncü köprü gibi büyük yatırımlar, kaynak yetersizliğinden dolayı çok yüksek bedellerle ve hazine garantisi verilerek finanse edildi. Kanal İstanbul projesi başlatıldı. Bu yağma ve talan süreci sonunda, tarım sektörü geriledi, çiftçi yoksullaştı, Türkiye saman bile ithal eder hale geldi. Sanayi sektörü yüksek teknolojik katma değer üretimine yönelemedi, üretim ve verimlilik artışı sağlanamadı; ihracatın neredeyse yüzde 80’i ithalata dayalı hale geldi. Ekonomik hayat sadece inşaat sektörünün öncülüğüyle döndürülmeye çalışıldı. Sonunda, satılacak mal ve hizmet, alınacak vergi, kullanılacak kredi sınırlarına ulaşıldı. İşte bugünkü doların artışı, bu sınırlara ulaşılmasından dolayı, talan ve soygunun finansmanı için bulunacak kaynakların çok pahalılaşmasından kaynaklanmaktadır. HHH Çok kısaca söylemek gerekirse, artık satacak mal ve hizmetiniz kalmadığından, talanı sürdürmek için, ya vergi arttıracaksınız, ya da yüksek faizle borç alacaksınız. Ya da para basıp, devalüasyon yapıp, yüksek enflasyonla, bütün toplumu yoksullaştırıp, milletin cebindeki parayı kendi cebinize aktarmaya devam edeceksiniz. İşte dolar bu nedenlerle yükseldi, yükseliyor. HHH Bu krizin ilacı, ekonomik karar alma mekanizmalarını, ülkeyi talan eden ve artık tek kişiye indirgenmiş olan küçük bir oligarşik azınlığın elinden alıp demokratik olarak belirlenmiş bir “ortak aklın” denetime vermektir... Bunun yolu da demokratik kurum ve kuralların sadece temel hak ve özgürlükler ve eğitim alanında değil, ekonomi konusunda da devreye girmesidir. Nitekim dün, Kemal Kılıçdaroğlu “Doların, dövizin ilacı demokrasidir, demokrasi olmadıkça dolar düşmez”, Muharrem İnce “Polisiye tedbirlerle ekonomi düzelmez. Hukukla, bağımsız yargıyla ekonomi düzelir” derken bu gerçeği dile getirmişlerdir. DİREN HUKUK DEVLETİ... DİREN DEMOKRASİ! Aladağ davası bugün görülecek Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar Cemaati’ne ait öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016’da 11’i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği yangınla ilgili davanın 6. duruşması bugün Kozan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Davada ikisi tutuklu 14 sanık hakkında 15 yıla kadar hapis isteniyor. Davanın bir önceki duruşmasında mahkeme heyeti İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından oluşturulan teknik heyetin tekrar bilirkişi raporu düzenlemesine karar vermişti. Bu raporun mahkemeye gönderilmediği öğrenildi. l Yurt Haberleri Sınav 27 Mayıs’ta Babası veya annesi hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, başarılı çocuklara parasız ve yatılı eğitim fırsatı tanıyan Darüşşafaka Eğitim Kurumları’na giriş sınavı 27 Mayıs’ta, 21 ilde düzenlenecek. Sınava Türkiye’nin her ilinden başvuru kabul edilecek. Bu illerin dışından sınava katılacak öğrenciler ve velilerinin yapacakları ulaşım masrafı ise Darüşşafaka tarafından karşılanacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle