23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Bakanlar Moskova’da buluşacak’ Astana sürecinin garantör ülkeleri Rusya, Türkiye ve İran’ın dışişleri bakanlarının 28 Nisan’da Moskova’da bir araya gelmesinin planlandığı öne sürüldü. Interfax iddiayı Rusya Savunma Bakanlığı’ndan bir kaynağa dayandırdı. Öte yandan Rusya Genelkurmay Başkanlığı yetkili si Sergey Rudskoy, Suriye’ye yakın zamanda hava savunma sistemleri gönderileceğini yineledi. Rudskoy, Duma’da kimyasal saldırı gerekçesiyle ABD liderliğinde 14 Nisan’da düzenlenen harekâtta Suriye savunma sistemlerinin düşürdüğü ABD’ye ait Tomahawk füzelerini inceleyeceklerini ve Rusya’nın kendi füzelerini geliştirmek için kullanacaklarını da belirtti. Fatura Katar’a çıktıPerşembe26Nisan2018 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 ABD’nin Suriye’den çekilme ya da bu ülkedeki askeri varlığından kaynaklanan maliyeti düşürme çabaları, halihazırda sür Washington’ın Suriye’deki askerlerine para arayışı sürerken, Riyad masrafları ‘ABD’nin koruma sağladığı Doha’nın ödemesini’ istedi tüşmenin yaşandığı Körfez ülkeleri için yeni bir kriz başlığını beraberinde getirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil El Cubeyr, geçen hazirandan bu yana ambargo uyguladıkları BATI’DA İRAN ÇATLAĞI Katar’dan Suriye’ye asker göndermesini ve ABD’nin Suriye’deki askeri gücünün masraflarını ödemesini istedi. ABD Başkanı Donald Trump Washington’da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmede Ortadoğu’da kaldıkları 18 yıl içinde 7 trilyon dolar askeri har ABD Başkanı Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un İran ile P5+1 ülkelerinin imzaladığı nükleer anlaşmanın yenilenmesi yönünde görüş birliğine vardıklarını açıklamasının ardından gözler anlaşmanın diğer taraflarına çevrildi. AB Dışişleri cama yaptığı şeklindeki sözlerini tek ve Güvenlik Politikaları Yüksek rarlamış, “Güçlü ve kalıcı iz bıraktık Temsilcisi Federica Mogherini, tan sonra Suriye’den çıka anlaşmanın Tahran’ı nükleer si cağız” ifadelerini kullanmış lah geliştirmekten alıkoyduğunu tı. Trump ayrıca bölge ülkelerinin kendilerinin Suriye’deki askeri masraflarını karşılaması gerektiğini, “Bölgede koruma sağlamaması ha Beklenen yardım toplanamadı Suriye’ye yardım sağlanması için Brüksel’de yapılan uluslararası bağışçılar toplantısında bu yıl için ancak 4.4 milyar dolarlık kaynağın oluş ve bu nedenle korunması gerektiğini söyledi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de “Önceliklerinin mevcut anlaşmanın korunması olduğunu” açıkladı. linde bazı ülkelerin bir haftada çökebileceğini” savunmuştu. Trump’ın ülke ismi belirtmeden yaptığı konuşmanın ardından Suudi Dışişleri Bakanı’ndan ise ABD’nin kullanımındaki Udeyd üssüne ev sahipliği yapan Katar’ın Trump’ın sözlerinin muhattabı olduğu çıkışı geldi. Cubeyr, “Eğer ABD Katar’daki üssünü geri çekerse Katar rejimi bir haftadan kısa sürede düşer. ABD Katar’daki üssünü boşaltmadan önce Katar’ın askeri güçlerini Suriye’ye göndermesi gerekir” ifadelerini kullandı. Rusya karşı Katar’ın Suriye’ye asker göndermesi olasılığına ilk tepki Şam hükümetinin müttefiki Rusya’dan geldi. Rus senatör İgor Morozov, Sputnik’e yaptığı açıklamada, “Bu, BM tüzüğünün ve uluslararası hukuk normlarının en sert ihlalidir” ifadelerini kullanarak Moskova’nın Suriye’ye Katar askerlerinin gönderilmesine kati suret turulduğu bildirildi. Bu rakam beklentinin ancak yarısına karşılık geliyor. Almanya’nın 1 milyar Avro’nun üzerinde bağış yapacağı duyuruldu. Toplantı, İran ve S.Arabistan gibi aralarında ihtilaf bulunan bölge ülkelerinin temsilcilerini bir araya getirdi. ABD Başkanı Trump ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron önceki gün Beyaz Saray’da Suriye ve İran gündemiyle görüşmüştü. te karşı çıktığını söyledi. ABD Başkanı Trump’ın bu ay Suu di Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed ile yaptığı görüşmelerde hem iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi hem de bu ülkelerin Suriye’deki askeri faaliyetlere ortak olmaları konusunu masaya yatırdığı gündeme yansımıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile ABD Başkanı Trump arasındaki görüşmede de ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun Suriye’deki durumu ve Körfez ülkeleri ile Fransa’nın askeri desteği gibi konuların ele alındığı haberleri gündeme yansıdı. Riyad’ın ise Trump’ın daha önce “çok yakında” söz leriyle işaret ettiği ABD’nin Suriye’den çekilme planına karşı olduğu biliniyor. Votel güvence vermiş Öte yandan, özellikle İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki varlığını gerekçe göstererek Şam’a karşı agresif bir politika izleyen İsrail hükümetinin de ABD’li yetkililerle “çekilme” konusunda müzakerelerde bulunduğu bildirildi. İsrail’in “Arutz Sheva 7” haber sitesine göre, ABD’nin Ortadoğu’daki güçlerinden sorumlu CENTCOM Komutanı Joseph Votel’in önceki gün İsrail’e düzenlediği sürpriz ziyarette, İsrailli muhataplarına Suriye’den kısa vadede çekilme planlarının olmadığı güvencesi verdi. kMoancuroştnukongrede Washington’da bulunan Macron ise dün ABD Kongresi’ne seslendi. Konuşmasından önce Kongre üyeleri tarafından 3 dakika boyunca ayakta alkışlanan Macron, “İki ulus da aynı toprak üzerinde, Fransız ve Amerikan devrimlerinin idealleri üzerinde yükseldi” ifadelerini kullandı. Macron “Fransa’nın anlaşmadan çekilmeyeceğini” belirtirken “Ancak yapmak istediğim ve başkanınızla yapmaya karar verdiğimiz daha kapsamlı bir anlaşma üzerinde çalışmak” dedi. ‘Tüccar Trump’ İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise anlaşmayı “çılgınlık” olarak nitelendiren ABD Başkanı Trump’a sert çıktı. Ruhani, “Nasıl oluyor da bir tüccar, bir inşaatçı, gökdelen inşaatçısı uluslararası ilişkiler hakkında muhakemede bulunabiliyor?” dedi. SURİYE KRİZİ BM’den İdlib uyarısı sürüyor Birleşmiş Milletler, Şam hükü meti ile tahliye anlaşması yapan cihatçıların aileleri ile birlikte durağı olan İdlib için insani felaket uyarısında bulundu. Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Brüksel’de düzenlenen Suriye’ye bağış konferansında konuşan BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura İdlib’in de Halep ve Doğu Guta ile aynı kaderi paylaşma riskinin olduğunu belirtirken, “İdlib’de insani taraf ile ilgiliyiz ve endişeliyiz. Çünkü İdlib 2,5 milyon insan ve büyük yeni bir zorluk. Ve hepsinin elbette terörist olduğu düşünülemez. Orada kadınlar, çocuklar ve siviller var” ifadelerini kullandı. BM’nin Suriye’deki insani yardım koordinatörü Jan Egeland ise “Korkum Suriye hükümetinin burasının teröristlerle dolu olduğunu söyleyerek, Doğu Guta ve Halep gibi savaş ilan etmesi. Evet sakallı kötü adamlar var ama daha çok kadın ve çocuklar bulunuyor. Herkes teröristmiş gibi savaş ilan edemezsiniz yoksa bu bir kabusa dönüşür” dedi. Doğu Kalamun’dan tahliyesi süren cihatçılar İdlib’e gidiyor. Barzani ABD’li heyetle görüştü Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, ABD’li General Paul Funk ve beraberindeki heyet ile bir araya geldi. Rudaw’ın haberine göre görüşmede ABD’nin Bağdat Büyükelçi yardımcısı ve Erbil konsolosu da yer aldı. Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada Barzani’nin “Peşmerge ile Irak ordusu arasındaki dayanışmanın önemine”, IŞİD’e karşı savaşta yardımların sürmesi gerektiğine dikkat çektiği, ABD heyetinin ise önemli bir ortak olarak gördükleri IKBY ile yardımlaşmaya devam edeceklerini söylediği aktarıldı. ERDMUERNSUİULSLMTAAURNY’ODRA Erken seçim çağrısı Sokak hareketinin başbakanı koltuğundan ettiği Ermenistan’da tansiyon düşmüyor. Geçici Başbakan Armen Karapetyan ile sokak hareketinin fiili lideri milletvekili Nikol Paşinyan arasında, ülkenin siyasi geleceğine ilişkin dün yapılması beklenen görüşme iptal olunca meydanlar yeniden hareketlendi. Eski Başbakan Serj Sarkisyan’ın istifasının ardından geçici olarak başbakanlık koltuğuna oturan Karapetyan’ın “sürekli yeni koşullar öne sürüyor” diye eleştirdiği Paşinyan, “Halkın Başbakanı” olarak kendisine yetki verilmesini istedi. Karapetyan ise “siyasi literatürde halkın başbakanı” diye bir kavram bulunmadığını öne sürerek, sandık çağrısında bulundu. İktidar değişikli Paşinyan’ın liderliğinde muhalifler dün yine meydanlardaydı. ği isteyen binlerce kişinin dün yeniden başkent Erivan sokaklarına çıktığı Ermenistan’da Cumhurbaşkanı Armen Sarkissian “acil diyalog” çağrısı yapa rak tüm partilerle görüşmeye başlayacağını duyurdu. Cumhuriyetçi Parti ve küçük ortağı Taşnak Sütyun’un iktidarda olduğu Ermenistan’da ana muhalefet partisi, merkez sağdaki “Müreffeh Ermenistan” da sokağa çıkma çağrısında bulundu. Öte yandan Taşnak Sütyun’un koalisyon hükümetinden çekildiği haberleri de dün gündeme yansıdı. Ermenistan Gençlik ve Spor Bakanı Vekili Graçya Rostomyan, istifa ederek protestolara katılacağını açıklarken Taşnak Sütyun vekillerinden Suren Manukyan da Erivan’daki eylemlere katıldı. Paşinyan’ın liderlerinden olduğu, mecliste yalnızca 8 sandalyeye sahip Yerq hareketi ise Avrupa Birliği’ne yakın ve liberal fikirleriyle biliniyor. İsrail askerlerinin vurduğu Filistinli gazeteci öldü Filistinlilerin Gazze’de “Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterilerini takip ettiği sırada İsrail askerleri tarafından vurulan Filistinli gazeteci Ahmed Ebu Hüseyin’in tedavi gördüğü hastanede öldüğü bildirildi. Hüseyin, 13 Nisan’da gerçek mermiyle vurulduktan sonra Ramallah’ta hastaneye kaldırılmış, yoğun bakıma alınmıştı. Daha önce de yürüyüşü takip eden Filistinli gazeteci Yasir Murteca da 7 Nisan’da İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti. Son kayıpla birlikte 30 Mart’tan bu yana devam eden eylemlerde yaşamını yitirenlerin sayısı 42’ye çıktı. Bu arada İsrail, ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının ardından diğer ülkelerin de benzer bir adım atması için bastırıyor. Kudüs İlişkileri ve Miras Bakanı Ze’ev Elkin, İsrail hükümetinin büyükelçiliklerini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımak isteyen ilk 10 ülkeye yardım etmeye yönelik karar hazırladığını söyledi. Raul Castro devlet başkanlığı koltuğunu geçen hafta Miguel Diaz Canel’e bıraktı. Castro’lardan sonra Küba metin yeğin “Sezar Galyalıları yendi. Ee tek başına mı yendi? Yanında bir aşçı olsun yok muydu?” di yordu Brecht, ezilenlerin tiyatrocusu. Yıkıcı bir afo rizma. Bütün egemenlerin tarih hegemon yasını bir cümle ile tarihin o meşhur çöplüğüne gönderen. Fakat sadece burjuvaziye has bir şey olmadı bu tarih bakışı. Sol ve sosyalistler de maluldü bu perspektiften ve şimdi yeniden so ruluyor: Castrolardan sonra ne olacak? Bu soruyu yakından biliyorum. Bundan önce de, Fidel Castro’dan sonra ne olacak diye geliyordu so ru. Baştan söylemeliyim ki bu dediğim Küba’da hiç bir şeyin değişmeyeceği anlamına gelmiyor, tam aksine Küba’da zaten, her zaman, bir sürü şey de ğişti ve değişmeye devam edecek. Fidel dönemi diye adlandırabileceğiniz bir dö nem yoktur. Mesela ilk dönemde Küba’nın dış po litikasını, daha doğrusu devrimi sürekli kılmak için mücadeleyi “Che Guevera” belirledi. Hatta Che’nin esas etkisi, Küba devrimine katılması değil, bu devrimi, romantik olarak, ama gerçek anlamda kı vılcım olarak dünyanın her yerine taşımasından dır. Küba dış politikasını, bu yüzden biraz kaba çiz gilerle de olsa üçe ayır mak doğru sayılabilir. İlki Che’den başlayarak doğ rudan gerillaları ve asker leriyle dünyanın her ye rinde devrimin içinde ol mak, ikincisi, 1980 son rası özellikle daha çok ideolojik bir ortaklıkla devrimin kolaylaşmasını sağlamaya çalışmak. Che Fidel Mesela Nikaragua, El Salvador ve Guatemala devrimci ittifaklarını ör gütlemek ve uzmanlarla desteklemek. Üçüncü süyse 1991 sonrası ise askeri bir şeye bulaşma dan, sadece devrimci bir sürece değil dünyanın her yerindeki halklarla dayanışma. Özellikle tıp doktorlarıyla dünyanın her yerinde halk sağlığı nı örgütlemek, mühendis ve mimarların alterna tif bilgilerini paylaşmak, dünyanın her yerindeki yoksulların yanında yer almaktı. Zorunlu olarak turizm Ekonomide de çok farklı Fidel dönemleri yaşandı. 1963’e kadar devrimin temel hedefi ‘Toprak Reformu’ dinamiğiyle yaratılmaya çalışılan yeni ekonomi, ABD’nin 1963 “Domuzlar Körfezi” saldırısı ve ambargoyla beraber, Sovyetler Birliği ile yoğunlaşan bir ekonomiye dönüştü. Şeker kamışının Sovyetler Birliğine ithali karşılığında “kalkınma” ya dayalı “sosyalist” ekonomiydi bu. 1991’ de Sovyetler Birliğinin çökmesi ile bu ekonomi yıkıldı. Hemen tam aksine başta organik tarım yöntemleriyle ürünlerin çeşitlendirilmesine çalışıldı. Özellikle halkın temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, “Kent Tarım” ı dahil geçimlik tarıma dönüldü. Bununla birlikte ülke zorunlu olarak turizm sektörüne açıldı. Turizm halkın arasına eşitsizlik tohumları ekmesine rağmen, aç kalmaya tercih edildi. Halkın “yokluk dönemi” diye adlandırdığı bir dönemdi bu. Chavez’den ucuz petrol Ancak Chavez ile birlikte bu derin yokluktan çıkıldı. Venezüella, Küba’nın en fazla ihtiyacı olduğu petrolü ucuz olarak verirken, Küba da buna karşılık başta halk sağlığı uzmanları, doktorlar olmak üzere, eğitilmiş insanlarını Venezüella’ya, yoksullar arasında çalışmaya gönderdi. Bu işbirliğinden doğan “Doktorlar ekonomisi” ile biraz ferahladı Küba. Raul’un başkanlığı sırasındaki ekonomik değişiklikler de Raul’un kararıyla tepeden inen bir şey değildi. Henüz devrimin başında Raul Castro ile Che Guevara arasındaki ekonomik tartışmalarda bile bu karşıt görüşler vardı. Che Sovyetler Birliğindeki ekonomik teşvikleri eleştirirken, Raul ekonominin başka türlü ayakta duramayacağını savunuyordu. Bu tartışma uzun yıllar boyunca Küba’da hep sürdü. Raul döneminde olanların düşünceleri, ne sadece o döneme ilişkindi ne de aniden ortaya çıktı. Küba dünyanın devlet ile birlikte olabileceken iyi demokrasilerinden birine sahiptir ve tabii ki her zaman olduğu gibi sorunlarıyla birlikte. Fakat sadece rüzgârıyla dünyanın öte ucundaki bir ülkeyi yıkabilen ABD’nin yanıbaşında, halkın katılımcı demokrasisi gerçekleşmeden yaşayabilmesi mümkün olamazdı. Şimdi Miguel Diaz yeni Küba devlet başkanı ama unutmayın yanında aşçılar, köylüler, işçiler, doktorlar, öğretmenler filan da var... Kübalılar geçen yıl Fidel Castro’suz ilk İşçi Bayramı’nda, üzerinde efsane liderin resimlerinin olduğu bayraklar taşıdı. Hırsızlık görüntüleri istifa getirdi İspanya’da iktidardaki sağcı Halk Partisi’nin (PP) yolsuzluk skandallarına bir yenisi eklendi. İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri olan Madrid Özerk Bölgesi’nin Başkanı Cristina Cifuentes, üniversiteden aldığı master derecesinin sahte olduğu suçlamalarının üzerine yüz kremi çalarken görüntülerinin ortaya çıkması üzerine istifa etti. OKdiario isimli haber sitesinde yayımlanan 2011 tarihli videoda, Cifuentes “iki paket yaşlanma karşıtı krem aşırdığı” dükkanda güvenlikçiler tarafından bir odaya götürülüp çantası aranırken görülüyor. Cifuentes, “istemsizce bir hata” olarak gördüğü olayın görüntülerinin kendisine yönelik yıkım kampanyasının bir parçası olduğunu savundu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle