18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 26 Nisan 2018 TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum 13 Yangın çıkarıyor, sonra itfaiyeci oluveriyor Dış basında yer alan bazı önemli yazılar gözümüzden kaçmaktadır: Örnekler verelim:  “Onun, sınırlı medya özgürlüğüne ve kırılgan yasal kurumlara sahip olan bu kusurlu demokraside hem yangın çıkaran, hem de itfaiyeci olduğunu söylüyorlar: Büyük dramlar yaratıp ardından da bunlara güya çözüm sağlama girişimleri ile ünlenmiştir.”  “Bugün ülkesini korkutarak yönetmektedir: Koyduğu kurallara karşı çıkanlar tehdit edilirler. Bu nedenle, benle konuşan bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi sorularıma cevap vermeden önce, adının saklı kalacağı konusunda söz vermemi istemiştir.”  “Kişiliği, çelişik dış politikasıyla dikkat çekmektedir: Bir taraftan AB’ye katılmak istediğini açıklamakta, aynı zamanda Putin ile sıcak ilişkiler kurmakta ve silah anlaşmaları yapmaktadır.”  “Partisi, medyayı sindirip kullanmaktadır. İnternette beğenmediği bloglar silinmekte, blogcular tutuklanıp web siteleri engellenmektedir. Devlet, hükümet yanlısı medya kuruluşlarını destekleyerek ve parayı hükümeti eleştirenlerden uzak tutarak sansürü finanse etmektedir.” “Hükümet yanlısı propaganda yapan ve istemediği tarzda düşünenleri ‘devlet düşmanı’ ilan eden bir internet troller ordusu beslemektedir.”   “Cumhurbaşkanı’nın liderliğindeki parti sadece parlamentoyu değil tüm siyasi sistemi de kontrol eder: Bugün hükümete sadık olanlara yerel ve merkezi bütçelerden daha iyi fonlar sağlanmaktadır. Böyle olmayanlar ise beklenmedik zamanlarda vergi müfettişlerince ziyaret edilirler.”  “Bu adam giderek otokratikleşmektedir. Seçimi kazanması, ülkenin otoriter bir demokrasiye dönüşmesine neden olabilir: Memleketi, belki bir Kuzey Kore’ye dönmez ama Putin’in Rusya’sını veya Orbán’ın Macaristan’ını andıran bir şeye benzeyebilir.” “Onun ilk oylama turunda mutlak çoğunluk elde etmesi engellenmelidir. Ardından basit çoğunluğun yeterli olduğu ikinci oylama turunda yenilgiye uğratılması gerekir: Bu ikinci oylama turu, ülkenin tam anlamıyla bir otokrasiye kaymasını sağlayabilir.” Bu paragraflarda yer alan cümleler kuşkusuz hemen anlamışsınızdır Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’i tanımlamaktadır. Balkanist’ten Marieke Walrave (31.3.17), The Guardian’dan Robert Tait (31.3.2017), Financial Times’dan Andrew Byrene (31.3.17) gibi gazeteciler söylemişlerdir bunları. Sırbistan’da olup bitenleri öğrenmek, bu ülkenin Cumhurbaşkanını iyi tanımak, onun demokrasiden hızla uzaklaştığını bilmek gerekir. Neden mi? Çünkü dikta heveslileri birbirlerine çok benzerler ve yarın öbür gün mazallah bizde de böyle biri zuhur ederse onu zamanında tanıyıp Cumhuriyetimizi savunabilmemiz için bu bilgilere ihtiyacımız vardır. Lice’de çatışma: 1 şehit, 4 yaralı Diyarbakır’ın Lice İlçesi kırsalında yürütülen operasyonda akşam sa atlerinde çatışma çıktı. Çatışmada Jar darma Uzman Çavuş İsmail Cesur (28) şehit olurken, 4 asker yaralandı. İsmail Cesur Lice İlçesi kırsalında bölücü terör örgütüne yönelik sür dürülen operasyon kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları dün saat 17.30 sıralarında bir grup teröristle karşılaştı. Teröristlerin açtığı ateşe, askerler anında karşı lık verdi. Çıkan çatışmada Jardarma Uzman Çavuş İsma il Cesur şehit oldu, 4 asker yaralandı. Yaralı askerler, Di yarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi ek binasına kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaçan teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için bölgeye gönderilen takviye ekipler le geniş çaplı operasyon başlatıldığı ve gece geç saatlere kadar zaman zaman çatışmalar yaşandığı belirtildi. l DHA 26 Nisan 2018 SAYI: 33804 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:26 04:15 04:43 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:02 13:08 16:55 05:49 12:53 16:39 06:14 13:15 17:00 Akşam 20:02 19:44 20:05 Yatsı 21:31 21:12 21:29 İlkeden, ahlaktan, dürüstlükten, seviyeden söz ediyorlar son derece çirkin üslupları ve hakaret içeren cümleleriyle. Kendi deyimleriyle “milli ve yerli cumhur ittifakının” tüm kademeleriyle, yandaşlarıyla, havuz gazetecileriyle ne söyleyeceklerini şaşırmış durumdalar. Gücün kararttığı gözleri, sağırlaştırdığı kulakları ve kurumuş vicdanları ülkeyi getirdikleri noktayı görmelerini, anlamalarını engelliyor. İşlerine de öyle geliyor diyebilirsiniz. Son hamleyi vuracaklar 24 Haziran’da. Planları bu. Oysa şimdi bu planları büyük bir sarsılma yaşıyor. İYİ Parti Genel Merkezi’nin sosyal medya paylaşımında dediği gibi “çalışmadıkları yerden geldi” bu kez. Muhalefet geç kaldığı bir şey yaptı. AKP’nin planını bozdu. Oysa her şey tıkır tıkır işliyordu. Senaryo hazırdı, oyuncular hazırdı. Tam “perde” dedikleri anda oyun değişti. Pazar gününden beri AKPMHP cenahının bozulan psikolojileriyle saçmalamalarını dinliyoruz. CHP’nin 15 milletvekili desteğiyle İYİ Parti’nin seçime girmesini engelleme girişimini ortadan kaldıran hamlesine; Saadet Partisi, İYİ Parti ve CHP arasında yapılan görüşmelere; Abdullah Gül’ün adının konuşulmasına niye bu kadar kızgınlar. Sonuçta ortada bir seçim var. Üstelik öyle böyle bir seçim değil. Tek adamın ki o adam Erdoğaniktidarının oylanacağı bir seçimden söz ediyoruz. Şimdi muhalefete diyorlar ki “Erdoğan’ı seçtirmemek için ahlaksız bir oyun sergiliyorsunuz.” Oyun bozuldu; kaybettiniz Muhalefet partilerinin seçimi kazanmak yaptığı hamleleri, işbirliği ve ortak aday arayışını suçmuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Siyasi geleceğini AKP’ye bağlamış MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önceki gün sosyal medya hesabından dile getirdiği sözler bu anlamda çok önemlidir. Gül’ün aday olma ihtimali üzerinden çıldırmış gibi konuşuyor Bahçeli. Ve şu cümleleri kuruyor: “Özellikle ifade etmeliyim ki, buhrana davetiye çıkaran siyasi gelişmeleri, bunalıma adeta çağrı yapan bulanık görüşme ve temas trafiklerini ibretle, esefle ve endişeyle takip ediyorum. Türkiye’ye tuzak kuruluyor, Türk milleti tahrik ve taciz ediliyor. Hülasa kaosa oynanıyor. İç ve dış nifak şikak yuva ları başlarını kaldırmış vaziyetteler.” İşin içine “Pensilvanya, FETÖ, PKK’yi” de ka tıyor Bahçeli. Bir “Türkiye karşıtı cephe”den söz ediyor. “Erdoğan düşmanlığı ittifakı”, “Garip bir senaryo” diyen Erdoğan’dan daha çok kızmış Bahçeli. AKP’nin tek başına iktidar olamadığı 7 Haziran seçimleri sonrası Burhan Kuzu’nun “Millet kaosu seçti” sözlerini ve sonrasında yaşananları unutmadık elbette. Şimdi Bahçeli’nin bu sözlerini de öyle mi okuyalım! Gül, muhalefetin ortak adayı olur mu olmaz mı, yoksa her parti kendi adayıyla mı çıkar, birkaç gün içinde belli olur. Ama görünen o ki muhalefet şimdiden “yerli ve milli cumhur ittifakı”nın sinirlerini bozdu, psikolojisini altüst etti. “Sıfır baraj ittifakı” bile “garantili seçim” oyunlarını bozmaya yeter. Onun için durmadan saldırıyor, suçluyor, tehdit ediyorlar. Ahlaktan, ilkeden, seviyeden söz ederken dönüp aynaya bakma zahmetine bile girmiyorlar. Ülkeyi yeniden “ya biz ya kaos” noktasına getirmeye çalışmaları kaybettiklerinin göstergesidir. Özgür Özel’in “Yolcudur Abbas bağlasan durmaz. Gidiyorsunuz” sözü o yüzden çileden çıkardı kendilerini. Aynen öyle. Oyunları bozuldu; kazansalar da kaybettiler. Yeter ki muhalefet bu saatten sonra büyük bir hata yapmasın. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Gazetecileri koruyun Dunja Mijatovic Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri / Strasbourg Araştırmacı gazeteciler Daphne Caruana Galizia ve Ján Kuciak’ın hunharca katledilmesi Avrupa’nın gazeteciler için hâlâ tehlikeli bir yer olduğu konusunda trajik bir uyarıdır. Avrupa devletlerinin bu cinayetlere nasıl tepki vereceği sadece basının değil, demokrasilerimizin de geleceğine yön verecektir. Mevcut verilere göz atmamız durumun ciddiyetini anlamamıza yardımcı olacaktır. Sadece geçtiğimiz 12 ay içinde yarısı Avrupa Birliği içinde olmak üzere 6 gazeteci öldürüldü. Avrupa kıtasında 1992’den bu yana 150’yi aşkın gazeteci, yani her iki ayda bir gazeteci öldürüldü. Bunların bir kısmı savaş haberleri yaparken, ancak çoğunluğu yolsuzluk, suç ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri olarak atanan Mijatovic’in Avrupa ülkelerinin gazetecileri koruma görevini hatırlatmak için yazdığı makaleyi yurtdışındaki birçok gazeteyle birlikte yayımlıyoruz şamamak için otosansüre başvuruyor. Bu toksik atmosfer demokrasiyi zehirliyor. Gerek önde gelen araştırmacı gazetecilere gerekse güvencesiz bir ortamda görev yapan serbest çalışan gazetecilere karşı gerçekleştirilen saldırılar daima münferit vakaların ötesine geçiyor ve hepimizi ilgilendiriyor. Gazeteciler serbestçe ve güvenli bir ortamda çalışamadıkça, insan hakları ihlallerinin, yolsuzlukların ve nüfuz suiistimallerinin ortaya çıkartılması daha da güçleşecektir. Bu durumda halk, karar verme sürecine aktif bir biçimde katılması için gerekli olan bilgiye yeteri kadar ulaşamayacak ve demokrasi karşıtı güçler palazlanacaktır. yıllarca sürüncemede kalıyor ve suçu bizzat işleyenler bazen adalet önüne çıkarılsalar da bu suçları planlayanlar nadiren cezalandırılıyor. Bu durum gazetecileri ve ailelerini daha fazla acı içinde bırakıyor ve cezasızlık duygusu yaratarak gazetecilere karşı yeni saldırılar için zemin hazırlıyor. Devletler eğer demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne önem veriyorlarsa, gazetecilerin ve diğer medya aktörlerinin güvenliğine dair kabul ettikleri insan hakları standartlarını uygulamada daha ciddi davranmalıdır. Sözü eyleme dönüştürmelidir. Bunun için bir başlangıç noktası da Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletin buna tüm Avrupa Birliği devletleri dahildir siyasetin kesiştiği karanlık köşelere ışık tutmaya çalışırken öldürüldü. Bu gazetecilerin pek çoğu polis koruması talep etti ancak bu talepleri devlet makamlarınca gözardı edildi. Devletin görevi İşte bu nedenle basın özgürlüğü uluslararası anlaşmalarda, ulusal yasalarda ve anayasalarda yerleşik bir insan hakkı olarak yer alır. Toksik atmosfer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Cinayetler gazetecileri susturmanın en uç ve görünür yöntemi iken, diğer zarar veren ama daha az dikkat çeken tehditler Avrupa’da gazetecilerin özgürlük ve güvenliklerini daha da kötüleştiriyor. Sansür Endeksi ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nca yeni yayımlanan bir raporda 2017 yılında 220 gazetecinin gözaltına alındığı veya tutuklandığı ve çeşitli kararlarında da vurgulandığı gibi, devletlerin basın özgürlüğünü muhafaza etme ve gazetecilerin yaşam hakkını koruma yükümlülüğü vardır. Gazetecilerin yaşam hakkını koruyamamaları halinde devletlerin bu cinayetlerle ilgili etkili soruşturma yürütmeleri ve suçluları cezalandırma 2017’de çoğu devlet görevlilerince ları yükümlülüğü devam gerçekleştirilen 1000’e yakın ba eder. Ne yazık ki Avru sın özgürlüğü kısıtlamasının mey pa devletleri çoğu kez dana geldiği belirtiliyor. Avrupa bu yükümlülüklerini Konseyi’ne 2015’ten beri gaze yerine getirmiyor. tecilere yönelik 160’ı aş Örneğin gazetecile kın saldırı, taciz ve teh re karşı işlenen suç dit uyarısı geldi ve larla ilgili soruş 2017’de yapılan bir araştırmaya göre pek çok gazeteci sorun ya Araştırmacı gazeteci Daphne Caruana Galizia, Malta’da öldürüldü, katilleri hâlâ bulunamadı. turmaları ele alalım. Bu soruşturmalar çoğu kez 2016’da kabul ettikleri Tavsiye Kararı’dır. Karar metninde devletlerin gazetecilerin yaşamını koruma ve gazetecilere karşı işlenen suçların cezasız kalmasına son vermek üzere üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirmelerini sağlayacak somut tedbirler yer alıyor. Kısa vadede üç önlem Devletlerin özellikle kısa vadede alabilecekleri ve almaları gereken üç önlem olduğunu düşünüyorum. Öncelikle koruma sağlanmalı. Polis ve kolluk görevlileri gazetecilere yönelik tehditleri görmezden gelmemeli ve koruma taleplerini karşılamayı ihmal etmemelidir. Bazı ülkelerin polis koruması sağlamada iyi tecrübe birikimi vardır ve bunu diğer ülkelerle paylaşmalıdır. Uluslararası kuruluşlarla, gazeteci dernekleriyle ve gazetecilere yönelik şiddet olaylarına odaklanan bağımsız gözlem kuruluşlarıyla işbirliğinin artırılması devletlerin gazetecileri daha erken bir safhada koruyabilme kabiliyetlerini de artıracaktır. İkincisi, suçun cezasız kalmasına son verilmeli. Polis ve yargı gazetecilere yönelik, devlet görevlileri tarafından işlenenler de dahil, bütün şiddet olaylarını soruşturabilmeli ve failleri kovuşturabilmeli. Bunun için iyi eğitilmiş ve etkili bir polis kuvvetine ve siyasi etki lerden uzak ve gerektiğinde devletin en yük sek kademesindekileri de kovuşturabilecek KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] gerçekten bağımsız bir yargıya ihtiyaç var. Üçüncüsü, yasalarda değişiklik yapılması dır. Yasa koyucular gazetecileri koruyan ve onlara yönelik gereksiz baskılara karşı kal kan olabilen yasalar yapmalı. İftira ve hakare ti suç olmaktan tamamen çıkarıp sadece gaze tecileri susturmak için iftira davaları açarak bu hakkı kötüye kullananlara karşı özel hu kuk alanında kalan yaptırımlar öngörülmeli dir. Ayrıca, yanıltıcı haberler, terörizm veya güvenlikle ilgili yasalar gazetecilerin özgür lüklerini ve güvenliğini kısıtlamamalı. Bu tedbirler, siyasi irade olduğu sürece eri şilebilir tedbirlerdir. Ve işte burada meselenin özüne geliyoruz. Pek çok siyasi, en iyimser bakışla, gazetecilere yönelik tehditlere karşı ilgisizdir. En kötü durumda ise siyasiler bası na karşı şiddeti teşvik etmekte ve güvensizlik duygularını körüklemektedir. Bu düşmanca tavır değişmelidir: Siyasiler basın özgürlüğü nü mezara gömmemeli, onu korumalıdırlar. Daphne Caruana Galizia, Ján Kuciak ve pek çok diğer gazetecinin cinayete kurban gitmesi kaderin tecellisi sonucunda olmadı, onları koruması gereken devlet kurumları ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] nın yapısal bozuklukları nedeniyle meydana geldi. Bu durum gazetecileri olduğu kadar demokrasiyi de tehlikeye atıyor. Artık dev letlerin bu durumu kabul etmesi ve gerek basının gerekse diğer medya aktörlerinin güvenliğini temin etmesinin zamanı geldi. Nüfus cüzdanımı kaybettim Hükümsüzdür. Filiz Negiz Kadir Has Üniversitesi öğrenci kimlik kartımı ve akbilimi kaybettim. Hükümsüzdür. Firdevs Gizem Şahin C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle