19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Arakanlı kız çocukları satılıyor’ Myanmar’ın Arakan eyaletinde ordu ile İslamcı militanların şiddetinden kaçarak Bangladeş’e sığınan Müslüman sivillerin dramı bitmiyor. BBC’nin haberinde sığınmacı kamplarındaki kız çocuklarının “seks ticaretine zorlanarak yabancı DUNYA lara satıldığı” öne sürüldü. Öte yandan Myanmar Devlet Başkanı Htin Kyaw’ın “dinlenmek istediği” gerekçesiyle istifa ettiği açıklandı. Perşembe 22 Mart 2018 [email protected] Buruk özgürlük Ahed Tamimi 8 ay cezayı kabul etti Evinin önündeki İsrail askerlerine tepki gösterdiği görüntülerinin ardından İsrail güçleri tarafından gözaltına alınan 17 yaşındaki Ahed Tamimi’ye 8 ay hapis cezası için savcılıkla anlaşma yapıldı. Haaretz’in haberine göre, aralarında “güvenlik güçlerine saldırmak, şiddeti kışkırtma”nın da bulunduğu 12 suçlama yöneltilen Ahed’in avukatları 4 suçtan 8 aylık ceza konusunda askeri savcılıkla anlaştı. Anlaşmanın geçerli olması için askeri mahkeme tarafından da onaylanması gerekiyor. EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 [email protected] Boko Haram’ın serbest bıraktığı kız çocukları beş arkadaşlarının esarette öldüğünü, birinin ise hâlâ örgütün elinde olduğunu anlattı Nijerya’da Boko Haram’ın geçen ay kaçırdığı kız öğrencilerden en az 101’ini serbest bıraktığı bildirildi. Nijerya İstihbarat Bakanı Lai Muhammed, Yobe eyaletine bağlı Dapçi bölgesindeki Bilim ve Teknik Kız Okulu’ndan kaçırılan 110 öğrenciden serbest kaldığını tespit ettikleri çocukların sayısının 101 olduğunu duyurdu. Yaşadıklarını anlatan çocuklar, esir tutuldukları yere giderken 5 arkadaşlarının yaşamını yitirdiğini, birinin de Hıristiyan olduğu gerekçesiyle hâlâ militanların elinde olduğunu kaydetti. Araçlarla getirdiler Çocukların ve görgü tanıklarının ifadelerine göre, Boko Haram militanları dokuz araçla getirdikleri kız öğrencileri okulun önüne bırakıp bölgeden ayrılırken, kimi öğrenci ler kendi başlarına evlerine gittikleri için serbest kalanların sayısı netleşmedi. Militanların, kız çocuklarını “kurtardık” propagandası yapılmaması gerekçesiyle orduya teslim etmedikleri öne sürüldü. Fidye tartışması Dapçi’deki kızların özgürlüklerine kavuşması 2014 yılında Nijerya’nın Çibok bölgesinde yine Boko Haram tarafından kaçırılan 270’i aşkın kız çocuğunu hatırlattı. Dapçi’de 19 Şubat’ta yaşanan kaçırma olayından bir hafta sonra Nijeryalı yetkililer 76 çocuğun kurtarıldığını açıklamış, ancak bu açıklamanın kısa bir süre sonra yalanlanması soru işaretlerini beraberinde getirmişti. Çocukların dün fidye ya da bir anlaşma karşılığı serbest kalıp kalmadıkları tartışma konusu ol Özgürlüklerine kavuşan kızların gözyaşları yürekleri burktu. du. İstihbarat Bakanı Muhammed, Boko Haram’la bir anlaşma yapılmadığını, fidye de ödenmediğini söylerken, kızların serbest bırakılmasının “ülkenin bazı dostlarının yardımıyla ve arka kanallar kullanılarak gerçekleştirilen çabaların sonucu” olduğunu açıkladı. Nijerya Devlet Başkanı Muhammedu Buhari geçen hafta kızların kurtarılması için askeri yolların değil müzakerelerin tercih edildiğini açıklamıştı. Şu ana dek 20 bine yakın kişinin ölümünden sorumlu olduğu tahmin edilen, kuzeydeki yerel Hausa dilinde “Batılı eğitim haram” anlamına gelen Boko Haram, kız çocukların Batılı tarzda eğitim almasına karşı çıkıyor. Örgütün Çibok’ta yaptığı okul baskınında kaçırdığı öğrencilerden bazıları geçen yıllarda serbest bırakıldı, bazıları ise kendileri kurtulmayı başardı. Ancak halen çok sayıda öğrenci Boko Haram’ın elinde bulunuyor. TEKSAS SALDIRILARI Seri bombacı ‘kendini patlattı’ ABD’nin Teksas eyaletinde 19 gündür korku saçan, çeşitli adreslere bombalı saldırılar düzenleyen zanlı dün ölü olarak ele geçirildi. Kimliği Mark Anthony Conditt (23) olarak açıklanan zanlının Round Rock kentinde polisler yaklaştığı sırada yol kenarına çektiği aracındaki bombayı patlattığı belirtildi. Patlamada bir polis memurunun yaralandığı açıklandı. Yetkililer iki kişinin ölümüne neden olan, beş kişinin de yaralandığı altı bomba lı saldırıdan sorumlu tutulan Conditt’in yalnız hareket edip etmediğini, saldırıları düzenleme nedenini soruşturuyor. ABD Başkanı Donald Conditt Trump, Twitter’da paylaştığı mesajında “Bombalı saldırıların baş şüphelisi öldü. Polis güçleri harika bir iş çıkardı” ifadelerini kullandı. Austin kentinde 2 Mart’ta meydana gelen ilk patlamada 39 yaşındaki bir kişi yaşamını yitirmişti. İlk üç saldırıyı evlere bombalı paket göndererek düzenleyen zanlının dördüncü bombayı bir yol kenarında bıraktığı, beşinci bombanın San Antonio’da FedEx binası yakınlarında patladığı, Austin’deki FedEx binasına gönderilen altıncı bombanın ise güvenlik güçleri tarafından tespit edildiği açıklanmıştı. BRİTANYA DIŞİŞLERİ BAKANI Putin’i Hitler’e benzetti Eski Rus çifte ajan Sergey Skri pal ile kızının Britanya’da sinir gazı ile zehirlenmesinin ardından olaydan Rusya’nın sorumlu tutulmasıyla LondraMoskova hattında yükselen gerilim sürüyor. Britanya Dışişleri Bakanı Boris Johnson’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’da bu yaz düzenlenecek Dünya Kupası’nı Almanya’da Hitler döneminde1936 Olimpiyatları’nın kullanılması gibi propaganda amaçlı kullanacağı yönündeki sözlerine Rusya’dan sert yanıt geldi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, “Nefret ve kızgınlıkla zehirlenmiş Johnson’un nükleer bir gücü temsil etmesinin korkutucu olduğunu” söyledi. Öte yandan Dışişleri Bakanlığı’nda dün yabancı diplomatlar Skripal olayını görüşmek üzere Zaharova’nın daveti ile bir araya geldi. Zaharova, Rusya’daki büyükelçilerin davet edildiği açıklamıştı ancak ABD, Britanya, Fransa ve Almanya’nın başta olduğu çoğu ülkenin elçilerinin toplantıya katılmadığı, yerlerine alt düzey diplomatları gönderdikleri gündeme yansıdı. Londra Moskova’ya yaptırımlar kapsamında 23 Rus diplomatı sınır dışı etmiş, Rusya da 23 Britanyalı diplomatı sınır dışı etme kararı almıştı. Avrupa Birliği’nin ise gelecek hafta Rusya’nın siber saldırıları ve sinir gazı saldırısı iddialarını değerlendirmek üzere toplanma kararı aldığı bildirildi. Bu arada AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in Putin’e seçim tebriği mektubundaki “AB ile Rusya arasında pozitif ilişkilerin kıtamızın güvenliği açısından elzem olduğunu her zaman savundum” ifadeleri tepki çekti. Avrupa Parlamentosu üyesi Ashley Fox, Juncker’in mektubuyla “Batı güvenliği açısından bir tehdit oluşturan bir adamı teskin etmeye çalıştığını” savundu. Nevruz kutlaması kana bulandı Hem IŞİD hem de Taliban saldırılarının hedefindeki Afganistan’ın başkenti Kâbil dün bir intihar saldırısıyla sarsıldı. Kâbil Üniversitesi karşısındaki hastane önünde bir intihar bombacısının kendini havaya uçurması sonucu en az 33 kişi öldü, 65 kişi de yaralandı. IŞİD propoganda organı Amaq aracılığı ile saldırıyı üstlendi. AFP’nin haberine göre saldırının gerçekleştiği sırada hastaneye 200 metre uzaklıktaki bir Şii türbesinin önünde Nevruz kutlamaları yapılıyordu. Saldırganın hedefinin türbe olduğu belirtildi. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor. ‘Haresta için anlaştılar’ Suriye hükümeti ile Ahrar’uş Şam arasında tahliye anlaşmasına varıldığı duyuruldu Suriye’de altı yıldır cihatçıların kontrolünde bulunan, hükümet güçlerinin bir aydır yoğunlaşan operasyonların ardından büyük bölümünü ele geçirdiği Doğu Guta’da müzakere çalışmaları ilk sonucunu verdi. Reuters’ın muhalif kaynaklara ve hükümet yetkililerine dayandırdığı haberine göre, Haresta kasabasının büyük kısmını elinde tutan Ahrar’uş Şam örgütü, Şam hükümeti ile Rusya’nın arabuluculuğunda bir anlaşmaya vardı. Anlaşma kapsamında silah bırakan militanların Astana süreci çerçevesinde gerilimi azaltma bölgesi ilan edilen, cihatçıların etkin olduğu İdlib’e geçeceği belirtildi. Anlaşmada sivillerin tahliyesine öncelik verileceği kaydedildi. Kaynaklar, kalmak isteyenlere yetkililerin belirleyeceği uzlaşma şartları doğrultusunda af çıkarılacağını da söyledi. Rusya Savunma Bakanlığı ise varılan anlaşmaya herhan gi bir atıf yapmadan, Haresta’da yeni bir insani koridor açıldığını duyurdu. Yine Rusya arabuluculuğunda bölgenin etkin örgütü İslam Ordusu ile yapılan görüşmelerden ise henüz bir sonuç alınamadı. Karşılıklı saldırılar Doğu Guta merkezli çatışma, saldırı ve operasyonlar ise devam ediyor. Önceki gece Doğu Guta’dan Şam’ın Ceremene bölgesindeki bir market civarına yapılan füze saldırısı sonucunda en az 35 sivil yaşamını yitirdi. Görgü tanıkları bölgede Anneler Günü için alışveriş yapanların bulunduğunu aktardı. Öte yandan, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Suriye ordusu tarafından Guta’ya önceki gece düzenlenen hava saldırısında en az 38 sivilin öldü ğünü bildirdi. Merkel’den kınama Suriye ordusu, Doğu Guta’da cihatçıların elindeki Ayn Terma kasabasına yönelik bombardımanı yoğunlaştırdı. Doğu Guta’daki bombardımanlar Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de gündemindeydi. Parlamentonun alt kanadında konuşma yapan Merkel, Guta’ya dönük hava saldırılarını “en sert şekilde” kınadığını söyledi. Merkel saldırılardan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı sorumlu tutarken, Rusya’yı ise yaşananları “sadece izlemekle” eleştirdi. Riyad’ın İhvan çıkışı Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “ılımlı İslam” yö örgütün ideolojisinin etkisinde olduğu belirtiliyor. nündeki reformlarıyla gündeme ge ABD merkezli İnsan Hakları İz len Suudi Arabistan bu kez de eği leme Örgütü geçen eylülde krallı timle ilgili adım atıyor. Suudi Eği ğın dini çalışmalar müfredatının tim Bakanı Dr. Ahmed El Eissa dün dini azınlıklara karşı “kindar ve yayımladığı bir açıklamada “radi tahrik edici” ifadelerle dolu oldu kal ideolojilerle mücadele çerçeve ğunu açıklamıştı. sinde okullarda okutu lan müfredattan Müslüman Kardeşler’in (İh Jared’la Filistin’i görüştü van) etkisini sileceklerini” ilan etti. 1960’larda Mısır’dan çıkarılan ABD ziyareti kapsamında Suudi Veliaht Prensi Selman önceki gün Başkan Donald Trump’ın yanı sıra Filistinİsrail sorunu ko kimi Müslüman Kar nusunda Trump’ın damadı ve danışmanı Jared deşler üyelerinin Suudi Kushner ile Beyaz Saray’ın Ortadoğu temsilcisi Arabistan’a geldiği, ülkede çok sayıda bürokrat ve eğitimcinin de bu Jason Greenblatt ile bir görüşme yaptı. Kushner daha önce yeni bir barış planı üzerinde çalıştıklarını duyurmuştu. İsrail’den Suriye itirafı İsrail 2007’de Suriye’de nükleer reaktör olduğundan şüphelendiği tesisi hava saldırısıyla yok ettiğini açıkladı. İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz bunun “o dönem Suriye’ye bugün ise İran’a bir mesaj’” olduğunu söyledi. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise Twitter mesajında “İsrail’in politikası aynı: Düşmanlarımızın kendilerini nükleer silahlarla donatmalarını engellemek” dedi. Gizliliği kaldırılan belgelerle ortaya çıkan saldırıyla ilgili İsrail ordusundan yapılan açıklamada 4 F16 ve 4 F15 uçağının 6 Eylül’de Suriye’nin Deyr ez Zor bölgesinde bulunan ve inşaatı kısmen tamamlanmış El Kibar tesisini bombaladığı belirtildi. İsrail’in saldırının arkasında olduğu iddialarına Tel Aviv bu güne kadar sessiz kalıyordu. Sarkozy: Batı’nın karanlık yüzü T arihi 2010’ların başına saralım... 2007 yılında Elysee’ye çıkan Sarkozy hâlâ orada ve Cumhurbaşkanı... 2012 Başkanlık seçiminde kendisi için partisinde rakip gördüğü, eski Başbakan Dominique de Villepin’i DDV siyasi yaşamdan silmek istiyor.  Villepin’i, “Gör bak; seni kasap kancasında sallandıracağım!” tehdidiyle, siyaseten manipüle ettiği bir (Clearstream) davada, sanık sandalyasına oturtuyor. O dönemde adı “5 numara, 10 yıldız başkan adayları” arasında geçen Villepin ne ki, “delil yetersizliği”nden beraat ediyor. Ve o da bu defa Sarkozy’den öç almaya ant içiyor. Sarkozy’nin şimdi Libya bağlantısı nedeniyle gözaltına alındığı süreçte, Fransız sağı içindeki işte bu “göze göz dişe diş” kavga ve intikam yarışının etkisi var. Skandalı, Sarkozy’nin Elysee’den altı yıl önce ayrılmasıyla eşzamanlı olarak “Mediapart” adlı bir internet gazetesi ortaya çıkarıyor. Mediapart, “Le Monde”un eski genel yayın yönetmenlerinden Edwy Plenel’in yönettiği bir haber sitesi. Plenel, zamanında içişleri bakanlığı da yapan ve bu nedenle hassas bilgilere erişebilen Sarkozy’nin yeminli düşmanı Villepin’in yakın arkadaşı. Başkan gangster olunca Altı yıl önce Mediapart’ın, Sarkozy’nin Kaddafi ile parasal bağlantısını ortaya ilk döken yazılarıyla patlak veren “Libya skandalı”, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı’nın mahkum olmasıyla sonuçlanırsa, roller değişecek: “Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner” hesabı... DDV’yi kasap kancasında Sarkozy sallandıracağına, Sarko’yu o kancada Mediapart eliyle!DDV sallandırmış olacak.   Film gibi... Film bununla bitmiyor. “SarkozyLibya bağlantıları”, Fransa yakın tarihinin en ağır skandalı.    Olay çünkü her demokraside karşılaşılabilecek sıradan bir yolsuzluk öyküsünden ibaret değil. İçinde Fransız sağındaki intikam hesaplaşmaları denli, Shakespeare öykülerinde anlatılan kertede ilkesiz ve çıplak güç sarhoşlukları, oluk oluk akan petrodolar ve Avro’lar, bu “petroAvro”larla kazanılan seçimler; Ortadoğu’ya “teşekkür mahiyetinde” geri dönen bombalar, haritadan yok edilip silinen ülkeler, kişisel emellere alet edilen savaşlar, linç edilen diktatörler var. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde iddia edildiği üzere Sarkozy’nin Kaddafi’den 50 milyon Avro “gizli finansman aldığı” ispatlanırsa; bu, yalnız bir “rüşvet skandalı” olarak sadece eski Fransa Cumhurbaşkanı’nın adını lekelemekle kalmayacak, bu utanç verici lekeden “insan hakları ülkesi” olmakla nam salan Fransa da payını alacak. En aşağılık skandal Niye? Çünkü Sarkozy bu parayla sırf rakibi Segolene Royale’i yenip, cumhurbaşkanlığına sahip çıkmakla kalmadı; 2011’de BM kararını beklemeden en önde, tek başına Arap baharı sırasında “Libya’yı bombalamak” kararı aldı. Bu karar ardından Kaddafi, tam açıklığa kavuşmayan şartlarda feci bir lince uğradı. Bunlar, şimdi, Sarkozy’nin... Libya liderinden söğüşlediği 50 milyon Avro bilinmesin/keşfedilmesin diye.. bir gangster gibi, Kaddafi’yi ortadan kaldırmak operasyonu amacıyla aldığı bir karar şeklinde görülüyor.     Dünya “Sarkozy’nin rüşvet skandalı” ile, “Libya’yı bombalamak girişimi” arasında bu doğrudan bağlantıyı kuruyor. “50 milyonluk rüşvet”in ispatlanması halinde, bu salt Sarkozy’nin itibarını yerle bir etmekle kalmayacak, aynı zamanda kişisel ihtirasların elinde araçsallaştırılan Fransa’nın “devlet başkanlığı kurumunu” da ağır biçimde zedeleyecek. SarkozyLibya skandalı bu sebeple “V. Cumhuriyetin en kötü ve en aşağılık skandalı” olarak anılıyor. Macron’un Fransa’nın etkisini, dünyadaki “soft power” ve prestijini artırmak için yoğun mesai verdiği dönemde tam, Fransa Cumhurbaşkanlığı’na bu darbenin inmesi, bir ironi.    Skandal, demokrasinin beşiği sayılan ülkelerden birinde Batı demokrasilerindeki irtifa kaybını da sergilerken; kişiye bağlı her türlü riske açık “başkanlık sistemi”nin gebe olduğu tüm tehditleri de ortaya seriyor.   Kiska’dan yeni bakanlara veto Slovakya’da İtalyan suç örgütleriyle siyasetçiler arasındaki ilişkileri haberleştiren gazeteci Jan Kuciak’ın nişanlısıyla birlikte öldürülmesiyle başlayan siyasi kriz sürüyor. Başbakan Robert Fico, İçişleri Bakanı Robert Kalinak, Kültür Bakanı Marek Madaric, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Viliam Jasan’ın istifalarının ardından Başbakan Peter Pellegrini’nin önerdiği yeni kabine üyeleri önceki gün Cumhurbaşkanı Andrej Kiska’dan veto yedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle